Yıllar önce yani ben çocukken TRT 1'de (ki TRT şu an hayatımızdaki en büyük eksikliktir) "Kavanoz'daki Adam" isimli bir dizi yayınlanmıştı. Sevdiğimiz abilerimizden Ahmet MEKİN oynuyordu. Diğer oyucuları hayal meyal hatırlıyorum ama onlardan tek tek ve emin olmadan bahsetmeye gerek olmadığı kanaatindeyim. Hoş diziden de çok bişey hatırlamıyorum da konu aşağı yukarı şöyleydi sanırım; kentli entelektüel adamımız bir beyin rahatsızlığı geçirir ve hastaneye kaldırılır. Zaman ilerledikçe durumun kötüye gideceği anlaşılır ve köylü birinin beyni ile adamın beyni ameliyatla değiştirilir. Böyle anlatınca konu abuk subuk gibi geliyo ama aslında değil. Neyse.. diziyi çok iyi hatırlamasam da çocukken bile aklımda diziden kalan ve beni etkileyen nokta şu olmuştur: kavanozun içinde ve tek başına. Hep biçim değiştiririz, mekan değiştiririz, çevre değiştiririz hatta ve hatta kendimizi değiştiririz ama hep de bi yalnızlık vardır içimizde, bir yalnızlık hissi. Son zamanlarda küresel ısınmanın (bkz. global warming-Türkçesi kıçımız tutuşucak..) yanı sıra bi küresel embesillik hali de süregitmekte. Sosyal, kültürel, etik, manevi..vs.vs. biçok anlamda etrafta iletişim kuracak neredeyse hiç kimse kalmadı. E bu da insanoğlunun soyunun tükendiği teorisini düşünmeye itti beni. Gündüz vakti elinde kandille ortalıkta dolaşan Diogenes'e ne yaptığını sorduklarında "insan arıyorum" cevabını yapıştırması gibi bir kötü duruma doğru evrildik.
Nerdesiniz... ses verin.. Demir Kelebek Gereksiz İşler Kulübü Nuh'un Gemisi'nde çalışacak tayfa arıyor.
Nerdesiniz... ses verin.. Demir Kelebek Gereksiz İşler Kulübü Nuh'un Gemisi'nde çalışacak tayfa arıyor.
Ses!
YanıtlaSilhatırlıyorum o diziyi!! karısı nevra serezli'ydi sanırım, heykeltraş mı neydi :)
YanıtlaSil