Sanıyorum kendini beğenmiş doğam bu nedenlerden ikincisine yönelmemi sağlıyor. Ama bunun bir önemi yok çünkü Rock Bottom kişiye yukarıdaki her iki duyguyu da hissettiren bir albüm. Yani dinleyenine hem gerçek anlamda biricik bir anlatı öznesi olarak kendini tanıtıyor hem de onunla oldukça kişisel, özlü bir bağ kuruyor ve ördüğü bu kozanın içerisine hiç bir şekilde üçüncü bir kişiyi almıyor.Eğer durum böyleyse, neden bu yazıyı burada bitirmiyorum? Bitirmiyorum çünkü tüm bunlara rağmen kendisinden bahsetmek mümkün, nesnel değil ama tamamen şahsi bir şekilde....
1973 senesinde Robert Wyatt'ın geçirdiği trajik kaza nedeniyle felçli kalmasından sonra kaydedilen Rock Bottom'un "neyi anlattığı" yayınlandığı yıldan beri rock müzik çevrelerinde eğlenceli bir tartışma konusudur. Zira hem dönemin müzik algısının yarattığı "konsept albüm" fetişi hem de albümdeki eserlerinin birbirine nazire eden yapısı bu konsept albüm tartışmasını ateşlemektedir. Ve genelde işaret edilen nokta da Wyatt'ın kazasından sonra kaydedilmiş olması dolayısıyla, albümün, Wyatt'ın durumuyla yüzleşmesini anlattığıdır.
Bu fikre karşı çıkanlar ise argümanlarını Wyatt'ın albümdeki şarkıların sözlerinin kazadan önce yazıldığıyla ilgili açıklamasına bağlarlar. Albümün sözleri pekala kazan önce yazıldıysa bile açık olarak biliyoruz ki şarkıların besteleri ve düzenlemeleri kaza sonrası yapılmış, hatta Wyatt'ın kaza sonrası tuşlu müzik aletlerine yönelmesinde o dönem sevgilisi olan Alfreda Benge'nin büyük etkisi olmuştur. Albümün kayıtlarına başlanmadan önce Wyatt yalnızca üç şarkının ( Last Straw, Sea Song, Alfib) sözlerini ve temel müziğni yazmıştı, yani aslında albümün neredeyse tamamının Wyatt'ın kazasından sonra derlenip toparlandığını söylersek gerçeğin çok da dışına çıkmış olmayız.
Albümün müzikal örgüsüne baktığımızda kafa karışıklığı, tekrar, belirsizlik gibi temaların öne çıktığını görüyoruz (bu yazının özünde öznellik olduğunu lütfen unutmayalım) özünde bir aşk şarkısı olan yoğun synth duvarlarıyla örülü Sea Song'un sonunda Wyatt'ın bir anda düpedüz inleme başlaması, biri içten bir aşk şarkısı olan ve içten bir melodi aracılığıyla ilerleyen( fondaki sürekli sayıklamaya da ayrıca dikkatinizi çekerim) ancak devamında adeta bu aşk şarkısının tepetaklak edilmesi ile aynı ritm düzeni üzerine tekrar eden organ ve synth sesleri ve saksofonlar ile kurulan alfib ve alfie'in (Alfreda Benge'nin adının kısaltılmasıyla oluşturulmasıdır) tonlarındaki karşıtlık yine benzer bir şekilde Little Red Riding Hood Hit the Road ile Little Red Robin Hood Hit the Road arasında da görülebiliyor; ilk şarkı Mongezi Feza'nın trompet izi ve Wyatt'ın inlediği bir vokal izi tersten çalınırken piyano izinin ise Wyatt'ın tersten çalınan vokal izine eşlik eder biçimde normal çalındığı ve hepsinin üzerine Wyatt'ın yine tersten vokalini dinliyoruz, ancak şarkının sonunda vokal izi tekrar anlaşılabilir hale geliyor ve özür dileyen bir Wyatt ile karşılaşıyoruz:
" Sana neden zarar verdim, sana zarar vermek istemezdim" cümleleri daha sonra albümün son şarkısı Little Red Robin Hood Hit the Road'da da duyacağımız bir dörtlüğe yol veriyor ancak Little Red Robin Hood Hit the Road'da adı geçen dörtlüğe gelene kadar yaptığımız yolculuk çok daha farklı, bu sefer tersten çalınmış izler yok, bu sefer Wyatt'ın vokali ve Mike Oldfield'ın agresif elektrik gitarıyla karşı karşıyayız ve sözler özür diler bir tondan çok daha uzaklar "başımdan yaralandım, işleyen kemiklerimden yaralandım, parçalanmış telefondan kalanlarla televizyonu parçalıyorum, küçük ekmek somununun kırıntıları için mücadele ediyorum, istiyorum, istiyorum ver onu bana" kulaklarımızda yankılanan cümlelerden bazıları bu kuşkusuz ne sea song veya alifib gibi bir aşk şarkısı ne de little red riding hood gibi iyi niyetli bir adamın ağzından çıkan sözleri içeren bir şarkı...
Albümü kapayan Little Red Robin Hood ile birlikte albüm de kafa karıştıran bir şekilde son buluyor. Peki ne dinledik? Bir adamın yaşadığı bir travmaya dair otobiyografik nitelikler barındıran bir eser mi, bütünüyle aşık olduğu kadına adadığı bir albüm mü, alakasız sırf sanatsal dursun diye denenmiş bir yığın anlamsız deney mi? Cevabı bilmiyorum. Bildiğim tek bir şey, dinlediğimiz şeyin içtenliği. Rock Bottom'u ilk dinlemeye başladığımda albümden nefret edeceğimi düşünmüştüm ancak Sea Song'un kapanışı ve Wyatt'ın inlemeleri kulaklarımda yankılandığında ne kadar yanıldığımı anladım ve aynı süreci bu albümdeki tüm şarkılar için teker teker yaşadım (belki The Last Straw hariç) bu artık gözümde ne bir art rock albümü ne bir prog. rock albümüydü, bu albüm gerçek anlamda dibine kadar keşfettiğim ve her seferinde sanki ilk defa keşfediyormuş hissiyle tekrar geri döndüğüm ve ne zaman kendimi dipte hissettsem geri dönme ihtiyacı hissettiğim güçlü bir ilaç oluvermişti. Rock Bottom sadece Rock müzik ile ilgilenenlerin değil, insan olma şansına erişmiş herkesin en azından bir kere dinlemesi gereken bir albüm.
Ekip:
Ivor Cutler - vokal
Alfreda Benge - vokal
Mike Oldfield - elektrik gitar
Mongezi Feza -trompet
Gary Windo - klarnet
Fred Frith - viyola
Richard Sinclair - bas gitar
Hugh Hopper - bas gitar
Laurie Allan - davul
Nick Mason - prodüktör
Alfreda Benge - vokal
Mike Oldfield - elektrik gitar
Mongezi Feza -trompet
Gary Windo - klarnet
Fred Frith - viyola
Richard Sinclair - bas gitar
Hugh Hopper - bas gitar
Laurie Allan - davul
Nick Mason - prodüktör
Robert Wyatt - gitar, vokal, perküsyon
ROCK BOTTOM
1. Sea Song (6:31)
2. A Last Straw (5:46)
3. Little Red Riding Hood Hit the Road (7:38)
4. Alifib (6:55)
5. Alife (6:31)
6. Little Red Robin Hood Hit the Road (6:08)
2. A Last Straw (5:46)
3. Little Red Riding Hood Hit the Road (7:38)
4. Alifib (6:55)
5. Alife (6:31)
6. Little Red Robin Hood Hit the Road (6:08)
1 yorum:
https://yadi.sk/d/qCWoaPBL36BMqG
Yorum Gönder