Psychedelic Rock etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Psychedelic Rock etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Kasım 2023 Cumartesi

Tractor / Tractor (1972)

İsmi pek makbul olmasa da yaptıkları müzik açısından öne çıkan bir grup Tractor. 1966 yılında The Way We Live adıyla Jim Milne ve Steve Clayton tarafından kuruluyor. İlk dönem Beat üzerine yoğunlaşıp sonraları Psychedelic Rock'a doğru evriliyorlar. The Way We Live adıyla 1971 yılında bir albüm çıkarıp ardından da yola Tractor adıyla devam etme kararı alıyorlar. İlk isim fena değilmiş aslında ama müzikal olarak Tractor daha fazla öne çıkıyor. Belki de müzikal fikir ayrılıkları dolayısıyla grubu yeniden düzenlemek zorunda kalmışlardır ve isim değişikliği de mantıklı oluyor bu durumlarda.

Genel olarak Tractor'ın 1972 yılında çıkan albümü İngiliz tipi Psychedelic Rock, Folk Rock etkileri ile birleşen Heavy Rock diyebileceğimiz bir yapıda. Psychedelic Rock yanında Space Rock'a doğru yürüdüklerini de belirtmeden geçmeyelim. Çok büyük yeniliklere sahip bir grup ya da albüm değil elbette ama sıkıcı olmaktan da çok uzaklar.

Albümde çok fazla vokal olması bir miktar rahatsızlık verse de sözlerdeki pozitif yaklaşımlar bu rahatsızlığı az da olsa aşağı çekiyor diyebiliriz. Yukarıda bahsettiğimiz Milne ve Clayton ikilisinin, her ikisinin de bass çalıyor olmasından kaynaklı ağır basan bir yan var. Clayton'ın ayrıca vurmalılarla yaptığı işler de çok iyi. Albümdeki bütün gidişatı Clayton belirliyor gibi görünüyor. Bazı noktalarda ipin ucu kaçacak gibi oluyor hatta. Ama kaçırmadan devam edip bir yerlere bağlıyorlar mutlaka.

Diğer taraftan Milne'in nefis gitar atakları ve soloları da albüme farklı güzellikler katan şeyler. Davuldan gelen ritimlerle o kadar iyi hareket ediyor ki kimi zaman enstrümanların birbirinin içinden geçiyormuş izlenimine kapılıyorsunuz. Coşkulu anlardan sonra tribal bir yapıya bürünüp ritim ve gitar sesleri haline döndürdüklerinde albüm bambaşka bir seviyeye çıkıyor.

Psychedelic Rock'ın en cafcaflı döneminin sonlarına doğru çıkardıkları albümde bu tarz müziğin en iyi nasıl yapılabileceğini, başka türlerle nasıl harmanlanabileceğini, saf haldeyken ne kadar yukarı doğru çıkıp sertleşebileceğini çok iyi şekilde gösteriyor. Her insanın içindeki bir an yükselip bir an dibe vurma duygusunu çok iyi vererek bir anlamda da ayna tutuyor.

TRACTOR

Jim Milne / Gitar, Bass, Vokal
Steve Clayton / Davul, Vurmalılar, Bass, Back Vokal

TRACTOR

01. All Ends-Up (6:50)
02. Little Girl in Yellow (8:12)
03. The Watcher (2:00)
04. Ravenscroft's 13 Bar Boogie (3:26)
05. Shubunkin (3:08)
06. Hope in Flavour (2:47)
07. Everytime It Happens (5:58)
08. Make the Journey (9:52)

2 Kasım 2023 Perşembe

Ancient Grease / Women And Children First (1970)

1967 yılında Galler'de kurulan Ancient Grease, dönemin iyi Psychedelic Rock ve Hard Rock gruplarından biri. Başlangıçtaki isimleri Strawberry Dust. Sürekli olarak da cover parçalar çalıyorlar. Zaman içerisinde pek çok dinletide, ufak çaplı konserlerde yerlerini alıyorlar ve tanınmaya başlıyorlar. İş albüm aşamasına geldiğinde de isimlerini Ancient Grease olarak değiştiriyorlar.

Grubun ilginç yanı arkalarında özellikle Gentle Giant'ten tanıdığımız John Weathers'ın olması. Hatta Weathers tüm parçaların yazarı ve bestecisi olarak geçiyor ve bir parçada da çalıyor. Ama grubun kadrosunda yer alan bir isim değil.

Weathers'ın dediğine göre, 60'ların sonunda özellikle Güney Galler'de fena halde etkin bir West Coast tarzı Psychedelic Rock esintisi varmış. Bu durumda da bölgeden çok fazla müzik grubu peydah olmuş. Aralarında zamanla The Jets, Love Sculpture ve Amen Corner gibi öne çıkan ve kendilerine Rock müzik arenasında yer edinenler de var. Ancient Grease ise bu coşkuyla işe başlamış ama pek fazla tanınmamış gruplardan biri. O zamanlarda çok da bilinmeyen John Weathers'ın desteğini aldıklarında kısa süreli bir öne çıkma hareketi yapıyorlar ama orada da kalıyor işte.

O dönemlerde Eyes of Blue grubunda çalan John Weathers'ın elinde pek çok parça var. Ama parçalar Eyes of Blue'nun Progressive Rock tarzına uymadığı için bir türlü kullanamıyor. Cover parçalar çalan Strawberry Dust'ı dinlediğinde parçaları bu grubun yorumlayabileceğini düşünüyor. Birlikte kısa bir süre çalışıp demo kayıtlar yapıyorlar ve Weathers sonuçlardan memnun kalıyor. Grubun adını Ancient Grease'e çevirip Weathers'ın (bir bakıma elde kalan) şarkıları ile tek albümlerini kaydediyorlar.

Bu kadar anlatıdan sonra kalkıp bu albüme başyapıt diyeceğimi düşünmezdim ama öyle. Neredeyse yeni bir tür yaratacak denli iyi bir iş çıkarmışlar albümde. Weathers'ın parçaları bir yana, grup parçaları da çok iyi yorumlamış. Heavy Psychedelic Rock, Hard Rock ve Heavy Rock grubun içine dahil olabileceği temel türler. Diğer yandan biraz saçma olsa da Heavy Ballad Rock diye tanımlanabilecek bir yapıları var. Balladları çok yüksek tonlar ile harmanlamışlar. Elbette böyle bir tür yok ve zaten olması da saçma olurdu ama o kadar da iyi yapmışlar işte.

ANCIENT GREASE

Graham Mortimer / Vokal
Graham Williams / Lead Gitar
Jack Bass / Bass Gitar
Dick Ferndale / Davul

Konuk Müzisyen:
John Weathers / Davul

WOMEN AND CHILDREN FIRST

01 - Freedom Train (4:04)
02 - Don't Want (5:04)
03 - Odd Song (5:49)
04 - Eagle Song (4:55)
05 - Where The Snow Lies Forever (5:06)
06 - Mother Grease The Cat (5:11)
07 - Time To Die (4:03)
08 - Prelude To A Blind Man (4:59)
09 - Mystic Mountain (2:55)
10 - Women And Children First (6:32)

1 Kasım 2023 Çarşamba

Seedog / We Hope To See You... (1974)

1974 yılında kurulan ve aynı yıl albüm çıkarıp hemen ardından da dağılan Seedog, değişik tatlar içeren tek albümüyle arşive girme ayrıcalığını üst sıralardan kazanan gruplardan. Agitation Free ve Ash Ra Tempel çıkışlı Dietmar Burmeister tarafından kurulan grup Psychedelic Rock ve Progressive Rock janrlarını Krautrock özelinde birleştiriyor.

We Hope To See You... albümü pek çok farklı tarz ve türü içerisinde barındırıyor. Amerika'nın sık sık bahsettiğimiz West Coast ekolünden çokça etki bulunurken, akustik Folk bölümleri, 60'ların Pop'una öykünürmüş gibi görünen melodik basitlikler ve belirsizliğini koruyan sağlam gitarları ile öne çıkıyor. Melodik basitlikler demişken bunun ucuz bir yapı olmadığını, bu basitliklerden faydalanarak iyi bir iş çıkardıklarını belirtmeden geçmeyelim. Ha bazı noktalarda Pop Rock karışımı bazı etkiler hissediliyor olsa da o kadar kötü olmadıkları da ortada.

Jazz Rock ve Latin müziği unsurlarına da albümde rastlamak mümkün. Ama bunu tatlının üzerindeki sos gibi kullandıklarını da söyleyelim.  Yukarıda da bahsettiğimiz pek çok türü harmanlayıp kendilerine ait bir yapı oluşturmuşlar. Sıkıcı değiller ama bazı bölümlerde albüme olan ilginizin azaldığına, ama sonra tekrar toparlandığına şahit oluyorsunuz.

Dün bahsettiğimiz Code III ile aynı plak şirketinden çıkardıkları albüm pek fazla sevilmez. Neden sevilmediği aslında Code III ve aynı dönem aynı plak şirketinden albüm çıkaran Sand grubu ile açıklanabilir aslında. Her iki grubun da müzikal anlayışı Seedog'tan farklı. Daha yaratıcı ve beklentilerin çok üstünde albümler olduklarını söylemek yanlış olmaz. Kabul ediyoruz, Seedog'da bu durum aşağılarda geziniyor bu iki grupla karşılaştırıldığında. Ama çok kötü ya da berbat gibi tanımlamaları da hak etmediklerini düşünüyorum.

Daha popüler bir iş çıkarma kaygısıyla hareket ettikleri ve bu nedenle de kalite olarak geride kaldıkları doğrudur. Ama zaten başkaları gibi olmak üzerine kurdukları ya da kurguladıkları bir müzikal anlayışları yok. Farklılıkları birleştirerek kendi yapılarını oluşturmuşlar.

SEEDOG

Lothar Muschinski / Vokal, Gitar
Klaus Pankau / Elektrikli Gitar, Akustik Gitar, Vokal
Michael Sauber / Tenor Saksafon, Soprano Saksafon, Flüt
Bernie Schumacher / Tenor Saksafon
Jörg Hahnfeld / Bass, Akustik Gitar
Dietmar Burmeister / Davul, Vurmalılar

WE HOPE TO SEE YOU...

01. Out Of The City (7:17)
02. Seerock (7:35)
03. Scizoid Game (9:03)
04. Black Suits (11:40)
05. Espresso Brasil (11:32)

30 Ekim 2023 Pazartesi

Merryweather / Merryweather (1969)

1960'ların sonunda kurulan Kanadalı Blues Rock ve biraz da Psychedelic Rock grubu Merryweather, önceleri New King Boiler adıyla biliniyor. Neil Lillie öncülüğünde kurulan grup daha sonra kaydettikleri ama hiç yayınlanmayan Heather Merryweather parçasını isim olarak benimsiyorlar. 1968 yılında bir şeyler yapabilecekleri ortaya çıkınca Kanada'dan kalkıp Los Angeles'a yerleşiyorlar ve grubun adını da Merryweather olarak kısaltıyorlar. Neil Lillie de anlaşılan o ki fazlasıyla gaza geliyor ve o da soyadını Merryweather olarak değiştiriyor.

Albüm genel olarak Psychedelic Rock unsurları içeren bir Blues Rock albümü olarak tanımlanabilir. Herhangi bir yenilik kattıkları ya da mükemmel bir albüm olduğu da söylenemez. Ama kötü olduğunu söylemek için de hiç bir bahane yok. Popülerlik kaygısı güttükleri bazı parçalar üzerinden birkaç laf edilebilir belki ama o kadarına da gerek yok diye düşünüyorum.

İlk albümleri Los Angeles çıkışlı olması vesilesi ile West Coast grubu olarak düşünülebilir başlangıçta ama değiller. Az önce de bahsettiğimiz gibi bazı Psychedelic unsurlar içeriyor albüm elbette ama Psychedelic Rock janrına dahil edilebilecek kadar da çok değil. Ara ara sound sertleşip Hard Rock'a doğru evrilse de tam anlamıyla bir Hard Rock albümü olduğunu da söyleyemeyiz.

Kategorilendirildikleri türe çok büyük katkıları olmasa da Blues Rock'ın öne çıkan yönlerini iyi kullanarak daha bir popüler havada ama çok fazla da aşağı düşmeden kaydetmişler albümü. Herkesin yenilik katmasını da bekleyemeyiz tabi. En azından kötü bir albüm değil. Aksine bazı noktalarda fena halde çekici ve fena halde coşkulu hale de geliyor.

Kapsamı geniş olan arşivciler için mutlaka olması gereken albümlerden biri. Ama sadece Blues Rock dinleyicisi olanlar için sıradan olarak bile adlandırabiliriz albümü. Bu da elimizdeki kaynakların ya da sonuçların çok iyi örneklerinin olmasından ileri geliyor.

Keyif almak için dinlenebilecek, daha sonraları da kafa dağıtma, coşkuya kapılma gibi durumlarda tekrar tekrar dinlenebilecek albümlerden biri.

MERRYWEATHER

Neil Merryweather / Bass, Vokal
Coffi Hall / Davul
David Burt / Gitar, Çello, Vokal
Ed Roth / Piyano, Org, Klavsen, Flüt, Vokal

MERRYWEATHER

01 - Mr. Rich Man (3:37)
02 - Feeling of Freedom (3:19)
03 - Little Man (Nobody's Home) (4:49)
04 - Anny Don't Let Me Down (2:25)
05 - We Try Softer (4:30)
06 - Curiosity (3:24)
07 - Something (3:27)
08 - Listen to Me (4:54)
09 - What It's All About (2:42)
10 - No Passenger Allowed (4:35)

29 Ekim 2023 Pazar

Graffiti / Graffiti (1968)

Graffiti
, Psychedelic Rock'a ülkenin ters tarafından giren gruplardan biri ve belki de en iyilerinden. Amerika'nın 60'ların ilk yarısının sonlarında Psychedelic Rock egemenliğine girmesi ile birlikte ortaya çıkan pek çok grubun aksine West Coast'tan (Batı Yakası) değil East Coast'tan (Doğu Yakası) çıkma bir grup. Kökeni 1967 yılında tek bir albüm çıkarıp dağılmış olan, Washington D.C. çıkışlı The Hangmen'e dayanıyor. Albümü yayınladıktan sonra müzikal fikir ayrılıkları gerekçesiyle dağılan The Hangmen'den ayrılan Tony Taylor ve George Strunz'un çabalarıyla ortaya çıkıyor Graffiti.

The Hangmen ile aradıklarını bulamayan ikili grubun adını değiştirip, tarzının da değiştiğini duyuruyorlar millete. Garage Rock ve Proto-Punk etkiler içeren tarzı bir kenara bırakıp daha Psychedelic bir tarza doğru yürüdüklerini anlatıyorlar. Hal böyle olunca plak şirketlerinin ilgisini çekmeleri çok uzun sürmüyor. Zaten bir önceki gruptan albüm çıkarma konusunda deneyimli olan elemanlar 1968 yılında ABC Records ile anlaşma imzalayıp ilk single'larını yayınlıyorlar. Ardından da yılın sonlarına doğru ilk ve tek albümleri Graffiti yayınlanıyor.

Grubu diğer Psychedelic Rock ya da Acid Rock gruplarından ayıran en belirgin özelliği Pop'a yatkın olmalarından geliyor. Hani şu pozitif olacağız kafasıyla yapılan Psychedelic Pop tarzı vardır ya, ondan bahsediyoruz. The Association veya The Mamas And The Papas tarzı gibi ama onlar kadar da açık etmediklerini belirtelim. Sadece yatkınlar o fikre. Az daha zorlasalarmış Pop'a doğru kayacaklarmış ki iyi ki zorlamamışlar.

Bir diğer ayırt edici özellik olarak pürüzsüz diye nitelendirebileceğimiz vokal ve vokal armonileri. Değişik bir hava veren bu armonik yapının karmakarışık bir şarkı yazımı düzeniyle birleştiğini düşünün üstüne. O noktada karşınıza çıkan şey Graffiti oluyor işte. Kaotik bir yapıya sahip, uzun pasajlardan oluşan ve garip akor dizilerine sahip parçaların aralarında enfes gitar soloları ve coşkulu, heyecanlı, enerjik davul soloları ayrı bir etki bırakıyor.

Genel olarak grubu ve albümü Psychedelic Rock ve Acid Rock janrları içerisine dahil ediyoruz ama albümün hemen her yerinde karşımıza Jazz, Blues Rock ve Fuzz gitarlar da çıkıyor. Etkileyici bir albüm.

GRAFFITI

Tony Taylor / Lead Vokal
George Strunz / Lead Gitar, Klasik Gitar
Jon St. John / Ritim Gitar
Steve Benderoth / Org, Piyano, Bass
Richie Blakin / Davul, Vurmalılar

GRAFFITI

01 - Father Protector (4:11)
02 -  a. The Capture of Me (9:34)
        b. Lifeblood
03 -  a. Interlude #1 (4:06)
        b. Jingle Jangle Woman
04 -  a. New Life (2:48)
        b. Girl on Fire (2:24)
        c. Interlude #2 (1:16)
        d. Coldwater (4:35)
        e. Interlude #3 (0:28)
        f. Love in Spite (3:17)
05 - Ugly Mascara (5:10)

26 Ekim 2023 Perşembe

Silberbart / 4 Times Sound Razing (1971)

Silberbart
, tek albümlü efsaneler listemize teklifsiz şekilde giren Alman Krautrock gruplarından biri. Siz itemeseniz de onlar bu listeye rahatlıkla girerler yani. En büyük üzüntümüz grubun tek albümle kalmış olması olsa da bu tek albüm bile uzun yıllar boyunca yeterli dozajı sağlayacak kadar başarılı bir iş. Grubun tarihçesi hakkında bilgi sahibi değiliz. Ufak tefek bazı bilgi kırıntıları dışında takip edilecek bir izleri de yok. Elimizdeki tek referansları da bu nefis albüm.

Grubun liderliğini, temelde çocuklar ve ergenler için Beat tarzı müzik yapan The Tonics'ten gelme Hans Joachim Teschner ya da daha bilinen adıyla Hajo Teschner yapıyor. Grup tam anlamıyla bir power trio. Fazlaca yüksek, fazlaca tempolu ve fazlaca gürültü garantili. Teschner'in lakabının "Killer" olduğu düşünülürse, gitar ile neler yaptığına dair az çok fikir sahibi olabilirsiniz.

Silberbart, Krautrock janrı içerisine dahil edilmekle birlikte Heavy Rock izlerine de rastlamak mümkün. Psychedelic Rock kökeninden beslenen 4 Times Sound Razing'de rastladığımız dinamik yapı ve destansı parçalar işi fazlasıyla ileri taşıyor.

Kendinden geçmiş bir şekilde öne atılan agresif gitarlar ile ham diye niteleyebileceğimiz vokaller dikkate değer. Vokallerin ham olması olgunlaşmamış olmasından kaynaklı değil bu arada. Albümün yapısına destek olacağı ya da daha etkili olması düşünüldüğü için tercih edilmiş gibi görünüyor. Bazı bölümlerde fena halde çığlıklara dönüşen sesler çıkardığında aklınıza Rush'tan Geddy Lee'yi getiren bir vokal bu. Boş ya da olgunlaşmamış değil yani.

4 Times Sound Razing albümünde bulunan 4 parçanın hepsi de birbirinden farklı ama birbirini tamamlayan parçalar. Heavy Rock açılışıyla başlayan albümde ikinci parça tam anlamıyla bir asit kabusu denilebilir. Sanki fena halde etkili bir keyif verici madde alınmış da kaotik bir ortamda arada sıkış kalınmış hissiyatı yaratıyor dinleyicide. Üçüncü parça God ise muhtemeldir ki Jimi Hendrix'e yazılmış bir parça. Sert ve yüksekten gelen gitar düzenlemelerinin yanında melodik bir yapıya da sahip. 

Albüm de grup da pervasız diye tanımlanabilir. Ne yapacaklarını kestirmek gerçekten çok güç Nerede başlayıp nerede bittiklerini tahmin edemiyorsunuz. Fazlasıyla dikkate değer ama zamanında maalesef ki önlerine gelen fırsatı değerlendirememişler.

SILBERBART

Hans Joachim 'Hajo' Teschner / Vokal, Gitar
Werner Klug / Bass
Peter Bahrens / Davul, Vurmalılar

4 TIMES SOUND RAZING

01. Chub Chub Cherry (4:23)
02. Brain Brain (16:16)
03. God (10:07)
04. Head Tear of the Drunken Sun (12:00)

23 Ekim 2023 Pazartesi

Niagara / Niagara (1970)

İlgi çekici tuhaflıkların başına koyabileceğimiz gruplardan biri de Niagara. Almanya kökenli grubun müzikal anlayışı çok değişik ve kendine has. Albüm sadece vurmalılar, ziller ve davullardan oluşan bir albüm. Lakin albümde çalan 5 grup elemanı ve 2 konuk müzisyen Alman Rock müziğine etkileri olan kişilikler. Atlantis'ten Udo Lindenberg, Klaus Doldinger Quartet'ten Klaus Weiss, İngiliz grup Spectrum'dan Keith Forsey ve diğerleri. Grubun kuruluş tarihçesi hakkında bilgilerimiz çok az. Ama albümün bağımsız bri şekilde ve ticari kaygı güdülmeden kaydedildiğini biliyoruz.

Temelde Niagara'nın bu ilk albümü Krautrock janrı içerisinde yer alır ama tam anlamıyla doğru bir tanımlama olduğunu söyleyemeyiz. Dönemin Alman Rock ekolünden bir parça olduğu için Krautrock olarak dillendirilse de daha derine indiğimizde aslında Samba'nın alt kollarından biri olan Samba Batucada türüne dahil etmek daha doğru gibi geliyor. Daha sonraki albümlerde müzikal anlayışlarını Jazz Rock ve Fusion üzerine yöneltseler de Niagara albümündeki durum bu.

İşin ilginç yanı, Samba Batucada'da bir çok enstrüman kullanılırken, türe yakın duran bu albümde sadece vurmalılar var ve daha da ilginci, diğer enstrümanların eksikliği hiç hissedilmiyor. Oldukça yaratıcı ve 2 uzun parçadan oluşan albüm kendi halinde ve az bilinen bir başyapıt olarak nitelendirilebilir. Güney Amerika ritimlerinin vurmalılar üzerinden Rock ekolüne bağlandığı garip albümlerden. Tam anlamıyla Rock diyemediğiniz gibi Rock değil de diyemiyorsunuz. Az bulunan, nadide bir işe imza attıkları ortada.

Niagara albümünü değerlendirirken bu özel anlam üzerinden gitmek doğru olur. Arada olan albümlerden biri. Yakın durduğu yer ile gittiği yeri çok iyi birleştiren grubun Jazz Rock'a kayan vuruşları sayesinde modernleştirilmiş bir ritim kaydına dönüşüyor. Sadece vurmalılardan oluşan albümlerin sayısı fazla olmasına rağmen böyle tuhaf albümlerin sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Bu albümü de rahatlıkla baş parmak ya da işaret parmağı olarak nitelendirebiliriz.

Samba Batucada'ya çok yakın bir albüm olarak tanımladık ama albümdeki Fusion ve Psychedelic Rock etkileri de yadsınamayacak denli fazla. Zaten bu nedenle Krautrock janrı içerisindeki yerlerini alıyorlar. Psychedelic kısmından gelen trip etkisi fazlasıyla yoğun.

NIAGARA

Klaus Weiss / Davul, Timpani, Çan
Cotch Blackmon / Konga, Vurmalılar
Keith Forsey / Davul, Ziller, Vurmalılar
Juan Romero / Çıngırak, Maracas
Udo Lindenberg / Davul, Timbale, Vurmalılar

Konuk Müzisyenler:
Danny Fischelscher / Konga
George Green / Davul

NIAGARA

01 - Sangandongo (19:07)
02 - Malanga (20:42)

22 Ekim 2023 Pazar

Royal Servants / We (1970)

1965 yılında Almanya'da kurulan Royal Servants başlangıçta Beat müzik ile ilgilenen, popülerleşmeye çalışan bir gruptu. Zamanla Beat'ten kopup Blues Rock'a ardından da Progressive Rock ve Psychedelic Rock'a yöneldiler. 1970 yılında kaydettikleri tek albümle, çok büyük işler başaramamış olsalar da bir sonraki grup olan efsanevi Eulenspygel için bir basamak oldular. Grubun elemanları Royal Servants'ın daha fazla ilerleyemeyeceğine karar verip Eulenspygel'e evrilme kararı alıyorlar.

Fakat bu noktada Royal Servants'ın varlığı çok önemli. Çünkü Eulenspygel'in başarısının arkasındaki sır Royal Servants'ın türler arasındaki geçişleri, denemeleri ve başarılarında gizli. Tabi ticari bir başarıdan bahsetmiyoruz çoğunlukla olduğu gibi. Kendilerine ait bir kitle oluşturma, kendilerini öne çıkarabilme konusunda başarı sağlamışlar.

Beat, Blues Rock, Psychedelic Rock ve Progressive arasında yaptıkları geçişlerle hem 60'ların sonundaki bu dönemin ruhunu, hissiyatını anlatan en iyi örneklerden birine imza atıyorlar hem de popülerlik kaygısı güderek bunu genele yaymak için çabalıyorlar. İkinci kısımda çok başarılı olamasalar da ilk kısmı bile yeteri kadar iyi bir yerde tutmamızı sağlıyor Royal Servants'ı.

1970 tarihli ilk ve tek albüm We, grubun Progressive Rock'ı tanıdığı ama yanı sıra  Jazz Rock, Folk Rock, Country Rock, Latin Rock gibi türlerden etkiler taşıyan ve biraz da Pop Rock olarak nitelendirebileceğimiz parçalara sahip. Geçiş albümlerinden biri de diyebiliriz We'ye. Grubun kendini ve türleri tanıması, karalarını belirgin bir zemine oturtmasını sağladığı albüm gibi de görünüyor. Zaten bu albümden hemen sonra Almanca'yı kullanarak Eulenspygel'in ilk albümünü kaydediyorlar ve albüm burada edinilen deneyimlerin bir toplamı olarak karşımıza çıkıyor.

Royal Servants'ın bu tek albümüne çok büyük anlamlar yüklemeye gerek yok, çok kaliteli ve muhteşem bir albüm değil elbette. Ama 60'ların sonuna tarihlenen dönemin geçişlerini, anlamını çok iyi yansıtan albümlerden biri olarak arşivde yer alması gereken albümlerden biri olduğunu söylemek gerek. Pop ile Progressive Rock arasında iyi bir köprü oluşturarak, müziği hafifletmeden sağlam bir iş ortaya koyduklarını rahatlıkla söyleyebiliriz. Krautrock'ın başlangıcında da kendine yer bulan albümlerden olduğunu da belirtelim.

ROYAL SERVANTS

Detlev Nottrodt / Vokal, Lead Gitar, Ritim Gitar
Manfred Maier / Vokal
Ronald Libal / Bass
Günther Klinger / Davul, Vurmalılar
Matthias Thurow / Lead Gitar, Ritim Gitar
Reinhard Hetzinger / Org
Peter Mayer / Piyano, Org, Vibraphone
Cornelius Hauptmann / Transverse Flüt

WE

01 - Work Part II (5:20)
02 - We (9:15)
03 - Someone to Be With Me (2:48)
04 - Latin Underground (12:40)
05 - Here's Where I'm Gonna Stay (2:57)
06 - Private Man (2:43)
07 - Doomsday Up to Date (1:57)

21 Ekim 2023 Cumartesi

Limbus 3 / Cosmic Music Experience (1969)

Heidelberg, Almanya çıkışlı Limbus 3, tuhaf ve anlaşılması zor gruplardan biri. O kadar tuhaflar ki ikinci albümde evrimin üst aşaması olarak grubun adını Limbus 4 olarak değiştiriyorlar filan. Grubun kuruluş dönemi ile ilgili çok fazla bilgiye sahip değiliz. Kısa süreli var oluşlarına 2 albüm sığdırıp dağıldıkları dışında bildiklerimiz kısıtlı.

Garip olarak adlandırılabilecek deneysel bir Krautrock yapıyorlar. Enstrümanları da garip şekillerde kullanarak deney yapıyorlar gibi bir izlenim bırakıyorlar dinleyende. Özellikle Afrika ve Hint folkloruna dayanan etnik dozajı yüksek bir tarzları var. Dünyanın pek çok yerinden folklorik etkilerin var olduğu albümde öne çıkanlar Afrika ve Hint tarzları. Diğerlerini ayırt etmek zaman zaman güçleşiyor. Zira gerçekten hem enstrüman kullanımları hem de kafalarındaki fikirler tuhaf. Zaten sırf bu nedenle de çok beğenilen bir grup değiller.

Limbus 3'ün beğenilmeme sebebinin anlaşılamamadan kaynaklı olduğunu ileri sürsek yanlış olmaz diye düşünüyorum. Yoğun ve karmaşık bir müzikal anlayışları var. Progressive etkileri çok fazla. Bazı bölümlerde can sıkıcı gibi gelse de aslında bütünün oluşmasını sağlayan bölümler de bunlar. Melodik ya da düzenli diye tabir edebileceğimiz yapılardan hoşlananlar için hiç de iç açıcı ve keyif verici değil. Ama tuhaflık içerisinde kendinden geçmek isteyenler için de biçilmiş kaftandır Cosmic Music Experience.

Dönemin pek çok Alman grubundaki komüne hitap etme durumu Limbus 3 için de geçerli bir durum. Heidelberg'de arkalarında ciddi bir kitle bulunuyormuş anlatılanlara göre. 60'ların sonunda Psychedelic Rock ve Hippie köklerinin birleşimini daha deneysel bir ortama taşıyan müziklerinde fena halde iyi Afrika ritimleri bulunuyor. Hint müziğinden ödünç aldıkları müzik aletleri ile de değişik bir etki yaratmayı başarıyorlar. Belirtmeden geçmeyelim, parçaların tamamı doğaçlama olarak kaydedilmiş. Aralarda yaşanan bir iki kopma hissiyatını saymazsak doğaçlamanın da hakkını vererek yapmışlar diyebiliriz.

Zorlayıcı, deneysel, farklı, tuhaf işleri sevenlerin bile sevip sevmeme konusunda arada kalacağı türde bir albüm olan Cosmic Music Experience hangi açıdan bakarsanız bakın, arşivde olmayı hak eden albümlerden biri.

LIMBUS 3

Odysseus Artnern / Piyano, Bass, Gitar, Çello, Keman, Flüt (Transverse, Blok, Plastik, Oryantal), Totalophon, Valiha, Faray, Tsikadraha, Tef, Tabla, Perküsyon
Bernd Henninger / Piyano, Bass, Gitar, Çello, Keman, Flüt (Transverse, Blok, Plastik, Oryantal), Totalophon, Valiha, Faray, Tsikadraha, Tef, Tabla, Perküsyon
Gerd Kraus / Piyano, Bass, Gitar, Çello, Keman, Flüt (Transverse, Blok, Plastik, Oryantal), Totalophon, Valiha, Faray, Tsikadraha, Tef, Tabla, Perküsyon

COSMIC MUSIC EXPERIENCE

01. Oneway Trip (12:13)
02. Valiha (2:53)
03. Breughel's Hochzeitstanz (2:11)
04. New Atlantis (Islands Near Utopia) (22:08)

16 Ekim 2023 Pazartesi

Trikolon / Cluster (1969)

Dünkü Tetragon girişinden hemen sonra Trikolon'u da araya alalım istedik. Gerçi tam tersini yaparak önce Trikolon'u anlatmak daha mantıklı olabilirdi belki ama hiç yoktan iyidir diyerek kendimizi kandıralım. Dün de bahsettiğimiz gibi Trikolon ve Tetragon ardıl gruplar. Trikolon 1967 yılında Osnabrück, Almanya'da kuruluyor. 60'ların sonunda müzikte başlayan deneysel dönemin tam ortasındalar. Blues temeline dayanan Rock'n Roll'un eksik ya da yetersiz kaldığı, değişimlerin başladığı, Progressive Rock janrının ilk adımlarını attığı bu dönemde Trikolon da, farkına varmadan elbette, Krautrock'ın temellerini atan gruplardan biri olarak ortaya çıktı.

Aslında yerel bir gruptular ve çok fazla ileriye gidemediler. Bırakın dünya sahnesinde yer almayı, Almanya geneline bile yayılamamışlardı tam anlamıyla. Yine de yerelde yaptıkları iş bile oldukça kaliteli ve uzun yıllar hatırda kalacak cinstendi. Stüdyoya girip albüm kaydetme şansları olmadı. Verdikleri bir konserde alınan kayıt Trikolon'un tek albümü olarak piyasaya sürüldü. Hem konser ortamının coşkusu hem de grup elemanlarının müzikal yetkinliklerinden kaynaklı olarak albüm oldukça iyidir.

Cluster albümü genel müzik anlayışı içerisindeki geçiş dönemi ve grubun kendisinin başlangıç döneminde yapılmış bir kayıt olduğu için pek çok tür ve tarzdan etkiler içeriyor. Psychedelic Rock temelinin belirgin şekilde hissedildiği albümde, Klasik Müzik atıfları, Jazz Rock bölümleri, folklorik etkileşimler, Heavy Psych ya da Space Rock'a varan parçalar bulunuyor. Tam da bu nedenle aslında, grubun yerini saptamak biraz zor olabiliyor. Krautrock genel bir tanım olduğu için onu tercih ederek bu zorluktan sıyrılıyoruz ama albüm Space Rock içerisine de konumlandırılabilir, Psychedelic soslu Fusion ya da Heavy Psychedelic Rock içerisinde de kendine yer bulabilir.

Albümün çeşitliliğine diyecek bir sözümüz olmadığı gibi ilkel diyebileceğimiz koşullarda kaydedilmiş olmasına rağmen fena halde ilgi çekici olduğunu da söylemek gerekiyor. Amon Düül ve Can ile aynı yıl çıkardıkları albüm, bahsi geçen iki grubun albümleri kadar ilgi görmemiş olabilir ama bu sadece ticari bir durum. Grup da albüm de en az onlar kadar iyiler. Krautrock'ın ilk dönemine tarihlenen nefis bir albüm desek, yanlış olmaz.

TRIKOLON

Hendrik Schaper / Klavye, Trompet, Vokal
Rolf Rettberg / Bass
Ralf Schmieding / Davul

CLUSTER

01. In Search for the Sun (14:31)
02. Trumpet for Example (7:22)
03. Hendrik's Easy Groove (11:05)
04. Blue Rondo (10:30)

5 Ekim 2023 Perşembe

Siloah / Sukram Gurk (1972)

Siloah
, 70'lerin başından bir Alman Psychedelic Rock / Psychedelic Folk grubu. Doğal olarak da Krautrock janrı içerisinde yerlerini alıyorlar. Grubun kuruluş süreci, yaptıkları, kayıtlar vs. hakkında çok bilgimiz yok. Komünal bir topluluktan çıktıkları biliniyor. Zaten o dönemin pek çok Alman grubunun böyle bir çıkış noktası oluyor.

Münih'te 1970 yılında kurulan grup esasen Thom Argauer'in bireysel çabalarıyla ortaya çıkıyor. Komünden katılanlarla birlikte genişliyor. Kaydedip yayınladıkları 2 albümde bolca ses duyuyorsunuz ama grupta kaç kişinin çaldığını bilemiyorsunuz. Durumları çok karışık yani. Hatta ilk albümde Amon Düül üyelerinin de yer aldığına dair söylentiler dolaşıyor ama kesinlik kazanmış bir durumu yok bu söylentilerin.

Konumuz olan Sukram Gurk, Siloah'ın ikinci ve son albümü. Böyle durumlarda ilk albümden başlamak daha doğru gibi gelse de beğeniler üzerinden gittiğimiz için sıralamaları ciddiye almadığımız zamanlar da oluyor. İki albüm arasında şu daha iyi bu daha kötü demek doğru da değil zaten. Değişik havada iki albümler. Benim tercihim ikinci albüm yönünde. Zira 60'ların sonunda patlayan Psychedelic Rock ve Acid Rock'ın nefis bir bileşimiyken Folk'tan da besleniyor gibi görünüyor. Diğer taraftan, albümdeki klavyeler ilkel bir Psychedelic org sesiyle bezenmiş. Alışkın olmadığımız şekilde etkileyici bir tonu da var.

Albümün en büyük sorunu ses dengesinin sağlanamamış olmasından kaynaklı. Parçalara diyecek bir şey yok! İşlenmeleri de inanılmaz derecede iyi. Lakin, ses dengesindeki sorun vokallerin neredeyse hiç duyulmadığı anlarla bizi karşı karşıya bırakıyor. Bunu bile isteye yaptıklarını da düşünmüyoruz. Zira, her iki vokalin de kendine has tekniği aslında öne çıkmak üzere kurulu. Ses sorunundan ötürü ise bir türlü çıkamıyorlar.

Sukram Gurk albümünde asıl grup elemanları olarak Thom Argauer ve Florian Laber görünmekle birlikte albümdeki vurmalılar için destek aldıkları da ortada. İsmini verdiğimiz her iki müzisyenin de vurmalılarla alakası yok çünkü. Muhtemelen kendi komünlerinden ya da başka bir komünden destek almışlar diye düşünmeden edemiyoruz. Ki bu durumda da albüm kapağında adı geçmeyen ama albümde yer almış çok fazla müzisyen de olabilir.

SILOAH

Florian Laber / Bass, Vokal
Thom Argauer / Klavye, Vokal

Konuk Müzisyenler:
Markus Krug / Davul
Blacky Zumstein / Vurmalılar

SUKRAM GURK

01. Milk Blue Mind (16:20)
02. Magic Carpet Ride to the Alps (2:41)
03. Feast of the Pickpockets (8:41)
04. Stony (4:28)
05. A Landlady's Dessert (0:50)

3 Ekim 2023 Salı

The Joint / Freak Street (1968 - 1969)

The Joint
, etkin olduğu yıllarda albüm yayınlama şansı yakalayamamış gruplardan biri. 60'ların ortalarında kurulan grubun 1968 ve 1969 yılları arasında yaptıkları kayıtlardan oluşan albüm ancak 2006 yılında archival niteliğinde toplanarak yayınlanabildi. Grubun etkinlik gösteremediği ve sadece bazı ufak tefek konserlere çıkması dışında pek bir bilgimiz yok. Lakin grubun has adamının daha sonraları Supertramp'de öne çıkacak olan Rick Davies olduğunu belirtelim.

Bir de grup ile ilgili bilinen hikayede, gruba kuruluşundan hemen sonra destek olmaya başlayan Hollandalı bir milyoner olan Stanley August Miesegaes'den bahsediliyor. Fakat bu milyoner abimiz de grubun gidişatından, yaptıklarından dolayı hayal kırıklığına uğradığı için The Joint'e mali destek sağlamayı bıraktığı anlatılıyor. Aynı milyonerin Davies ile frekansının tutmasından kaynaklı bir sonraki grubu için de destek olmaya devam ettiği ve Supertramp'in bu sayede ortaya çıktığı Supertramp'in tarihçesinde de yazıyor.

Freak Street toplama sayılabilecek bir albüm olduğu için belirgin bir bütünlüğe sahip değil. O dönem kaydettikleri parçalardan oluşuyor sadece. Parçaları uygun bir sıraya dizmişler aslında albümde. Hatta bazı albümlerden çok daha iyi bir tracklist'e sahip olduğunu da rahatlıkla söyleyebiliriz. Lakin dediğimiz gibi bütünlük olmadan bazı yerlerde kopukluklar var gibi de geliyor.

Önemli başka bir nokta da Supertramp'in adını vermemizden dolayı o tarz bir müzikal anlayış ile karşılaşma beklentisi. Bu beklentiyi silin kafanızdan. Tamamen alakasızlar. Supertramp'in kendine has tarzı ve yaklaşımı The Joint'te yok! The Joint, aslında adından da rahatlıkla anlaşılabileceği üzere Psychedelic Rock ve fena halde Acid Rock yapıyor. Bazı bölümlerde inanılmaz derecede iyiler. Fazlasıyla kendini kaptırmış bir şekilde ve yoğun olarak ilerliyor müzikleri. Bazı bölümlerde ise her anlamda aşağıda kalıyorlar. 

Albümde Rick Davies'in katkısı bazen hissedilir derecede öne çıkarken, gitarların albüme katkısı kusursuz denilebilir. Neredeyse Heavy Psych'e doğru evrilen bir şekilde ilerlerken ne yazık ki vokalin geri planda kalmasına da katkı sağlıyor gitarlar. Belirgin şekilde nadiren ön plana çıktığına şahit olduğumuz vokalin potansiyeli de yetenekleri de kendini gösteriyor. Sadece gitarların azizliğine ve ses kayıt kalitesinin düşüklüğüne kurban gitmiş.

THE JOINT

John "Andy" Andrews / Lead Vokal
Trevor Williams / Gitar, Vokal
Rick Davies / Klavye, Vokal
Keith Bailey / Davul
Martin Vinson / Bass
Steve Brass / Bass
Tony Catchpole / Gitar

FREAK STREET

01 - Freak St (5:09)
02 - Dinosaur (2:58)
03 - Runman Gunman (3:56)
04 - Laura's (3:27)
05 - On The Other Side (4:27)
06 - Chariot Of Mercury (4:01)
07 - No Sweat (2:58)
08 - Cheap Freedom Joy (2:31)
09 - Turnstile (8:10)
10 - Joint Melody (1:54)

30 Eylül 2023 Cumartesi

The Ghost / When You're Dead - One Second (1970)

1969 yılında İngiltere'de kurulan The Ghost'un ilk adı Holy Ghost. Ama Kutsal Hayalet ismi o dönemlerde tepkilerle karşılaşacağı için kısa sürede değiştirmişler ismi. Dönemin pek çok grubunda olduğu gibi The Ghost ile ilgili bilgilerimiz de kısıtlı. 1969 yılında kurulduktan hemen sonra çıkardıkları single'ın ardından albüm kayıtlarına başlıyorlar. 1970 yılında albüm piyasaya sunulduktan hemen sonra da grupta çatırdamalar başlıyor. 2 Lead vokalden kadın olanı Shirley Kent gruptan ayrılıyor. Grup bunun ardından adını Resurrection olarak değiştiriyor ama herhangi bir başarı ya da çıkış yakalayamıyorlar. Bu noktada grubun Shirley Kent'e bel bağlayan bir grup olduğu düşünülmesin! Muhtemelen kadın kendisine daha az yer verildiği için gruptan ayrılmıştır diye tahmin ediyoruz. Zira albümde daha çok erkek lead vokal Paul Eastment'ın sesi öne çıkıyor.

Eastment'ın da Black Sabbath gitaristi Tommy Iommi'nin kuzeni olduğunu ekleyelim. Lead vokal yanında grubun lead gitarlarının da sahibi olan Eastment, Iommi kadar olmasa da oldukça başarılı bir performans sergiliyor albümde.

Grubun temel müzikal anlayışı Psychedelic Rock'a dayanıyor. Hem de öyle İngiliz tipi ya da Avrupa tarzı bir Psychedelic değil bu. Bildiğin San Fransisco tarzı bir Psychedelic ve Acid Rock'tan besleniyorlar. Üzerine yine Shirley Kent sayesinde olduğunu tahmin ettiğimiz Folk Rock eklenince etkileyici bir sonuç çıkıyor ortaya. Kent'in akustik gitar ve tef eklentisi Psychedelic tarzın içerisine bir miktar yumuşatma etkisi katarak değişik bir hava yaratılmasını sağlıyor.

When You're Dead - One Second albümünün oldukça tuhaf bir çekiciliği var. Albüm kapağına baktığınızda kafanızda canlanan korkutucu ya da endişe verici hava albümde yok! Ama sert ve sağlam bir albüm. Çok umut dolu falan da diyemeyiz albüm için. Ama etkileyici özelliklere sahip, kendi tarzına hakim ve sıkıcı olmaktan çok uzak bir albüm olduğunu açıkça belirtebiliriz.

Tarzların ve türlerin karıştırılmasını sevmeyenler için çekici bir albüm olmayabilir. Ama İngiltere'den çıkma, Frisco tarzı Flower Power etkili Psychedelic Rock ve Acid Rock yapan, yaptıkları müziğe Folk Rock sosu ekleyen ve durmak bilmeyen bir grup için fazlasıyla çekici bir albüm.

THE GHOST

Terry Guy / Org, Piyano
Shirley Kent / Lead Vokal, Akustik Gitar, Tef
Paul Eastment / Lead Vokal, Lead Gitar
Daniel MacGuire / Bass
Charlie Grima / Davul, Vurmalılar

WHEN YOU'RE DEAD - ONE SECOND

01. When You're Dead (4:25)
02. Hearts And Flowers (2:54)
03. In Heaven (3:21)
04. Time Is My Enemy (4:06)
05. Too Late To Cry (5:04)
06. For One Second (5:25)
07. Night Of The Warlock (4:22)
08. Indian Maid (4:21)
09. My Castle Has Fallen (2:57)
10. The Storm (3:36)
11. Me And My Loved Ones (4:09)
12. I've Got To Get To Know You (4:02)

27 Eylül 2023 Çarşamba

American Blues / American Blues Is Here (1968)

American Blues
Dallas, Teksas'tan çıkma bir Blues Rock grubu. 2 kardeş, Rocky ve Dusty Hill tarafından kurulmuş, yanlarına da Frank Beard eklenmiş. Son iki ismin daha sonra ZZ Top'ta yer aldığı düşünülürse American Blues'un ne kadar dikkate değer bir grup olduğu ortaya çıkıyor. Grup, 1968 yılında kurulmuş. Önlerindeki en iyi örnek ya da daha doğru bir cümleyle etkilendikleri örnek 13th Floor Elevators. Onların müziğine olan hayranlıklarından kuruyorlar grubu ve en az onlar kadar da sağlam çıkıyorlar.

Kurulduktan hemen sonra bölgenin en iyi 3 mekanında konserler verdikleri ve kendilerine iyi bir kitle edindikleri biliniyor. Buradan aldıkları motivasyonla albüm kayıtlarına girişiyorlar. American Blues Is Here aynı yıl içerisinde piyasaya çıkıyor. Ulusal arenada olmasa da yerelde epeyce iyi iş yapıyorlar. Hatta yapımcı firma ilk albümden kalan parçalara yeni parçalar eklenerek ikinci bir albüm yapmalarına da olanak tanıyor. Aynı yıl içerisinde ikinci albümü de çıkarıyorlar.

2 albümün ardından Dallas'tan ayrılıp Houston'a yerleşiyorlar. Bu arada Rocky Hill daha saf bir Blues yapmak isterken, Dusty Hill ve Frank Beard ise içine Rock kattıkları bir Blues istiyorlar. Ayrılıyorlar. Bu ayrılış ZZ Top'ın ortaya çıkmasını sağlıyor. Billy Gibbons ile tanışan Hill ve Beard birlikte çalabileceklerine karar veriyorlar.

Yayınladıkları ve konumuz olan ilk albüm American Blues Is Here, Psychedelic Rock ve Blues Rock'ın ciddi ve güçlü bir bileşimi. Fena halde iyi, temiz Blues gitar sesleri ile örülü. Kendilerine örnek olarak 13th Floor Elevators'ı seçmişler ama bu albüm bana genellikle Grateful Dead'in Aoxomoxoa albümünü hatırlatıyor.  O albümdeki ruh ve yansımaları burada da görmek mümkün.

American Blues'un bu albümdeki yelpazesi oldukça geniş bir yandan. Sadece Blues Rock üzerine kurulu değil yani. Psychedelic Rock da albümün sosu gibi düşünülebilir. Onun dışında Folk Rock etkileri, Country Rock'a göndermeler, Hard Rock çıkışları albümün pek çok yerinde hissedilirken Ragtime ve Vodvil gibi alakasız türlere de yakınlaşmalar seziliyor. Böyle anlatınca pek tutarlı bir albüm olmadığını da rahatlıkla söyleyebiliriz. Bir grubun albümünden çok bir toplama albüm ya da radyoda çalınan bir playlist izlenimi verdiği de su götürmez bir gerçek.

AMERICAN BLUES

Dusty Hill / Bass
Rocky Hill / Gitar
Frank Beard / Davul
Doug Davis / Piyano

AMERICAN BLUES IS HERE

01 - If I Were a Carpenter – 5:26
02 - All I Saw Was You – 3:46
03 - She'll Be Mine – 1:51
04 - Fugue for Lady Cheriff – 2:14
05 - It's Gone – 2:00
06 - Keep My Heart in a Rage – 2:40
07 - Mercury Blues – 4:15
08 - Melted Like Snow – 3:15
09 - Mellow – 2:08

26 Eylül 2023 Salı

Majic Ship / Majic Ship (1970)

New York çıkışlı Majic Ship, 1966 yılında Primitives adıyla kuruldu. Kısa bir süre böyle devam ettikten sonra kadroya yapılan eklemelerle birlikte New Primitives adını aldı. Grup üyelerinin hepsi aynı liseden arkadaştılar. Birbirlerini iyi tanırken ortak zevklere de sahiptiler. Yerelde başarılı bir çıkış yakalamışlardı ve bunu en doğru şekilde kullanmak için uğraşıyorlardı.

2 yıl kadar New Primitives adı ile okudukları liseden kalan zamanlarda konserler verdiler. 1968'e gelene dek yoğun bir şekilde performans sergilediler. 68'de gitarist Ray Rifice üniversiteye gitmek için gruptan ayrıldı. Yerine Phil Polimeni kadroya dahil oldu. Grubun adını Majic Ship'e çevirdiler. Tam da o sıralarda önlerine büyük fırsat geldi. Grubu dinleyen Johnny Mann (50'lilerde şarkıcı, 60'larda menajerlik yapmıştır kendisi) bir single anlaşması yapmalarını sağladı. Kaydedilen 45'lik yayınlandığında oldukça iyi bir satış rakamı yakaladı. Bu büyük paralar kazandıkları anlamına gelmiyor tabi ama en azından ikinci bir 45'liğin yolunu açmıştı gruba. İkinci 45'liğin ardından ise oldukça büyük bir başarı elde ettiler ve artık ulusal arenada tanınıyorlardı.

Pek çok turne ve birkaç single'ın ardından grup 1969 yılı sonlarına doğru ilk albümlerini kaydetmek için stüdyoya girdi. Kayıtlar kısa sürmüştü ama ortaya çıkan sonuç Vanilla Fudge'da olduğu gibi Hard Rock, Psychedelic Rock ve bir miktar da pop içeriyordu. Zaten bu nedenle de Vanilla Fudge ile sık sık karşılaştırılıyorlar.

Grupla aynı adı taşıyan albüm yayınlandıktan sonra ticari anlamda iyi bir gelir elde etmelerini sağladı. Muhteşem bir yaratıcılıkla üretilmiş albümlerden değildi ama en azından grubun kendi bakış açısını içeriyordu. Zaten biraz daha ileriye doğru gitmişler ve Heavy Psychedelic Rock semalarına kadar varmışlardı. Ara ara etkisini hisseden Acid Rock'ı da unutmamak gerekir. Üzerine bir miktar da Blues Rock eklediniz mi Majic Ship'in müzikal alt yapısındaki kaynaklar ortaya çıkmış olur.

Yayınladıkları ilk ve tek albümle çok büyük başarı elde edememiş olsalar da en azından ikinci bir şansı hak etmişler. Fakat orada da şanssızlık yakalarını bırakmamış. İkinci albüme koymayı planladıkları bazı kayıtların, tüm enstrümanların ve hemen hemen her şeylerinin olduğu, ortak kullandıkları ev yanmış. Majic Ship de tarihin tozlu sayfaları arasına sıkışmaktan başka bir şey yapamamış.

MAJIC SHIP

Mike Garrigan / Lead Vokal
Tommy Nikosey / Lead Vokal, Ritim Gitar, Akustik Gitar
Rob Buckman / Davul
Phil Polimeni / Lead Gitar, Akustik Gitar
Cosmo Riozzi / Vokal, Bass, Klavye

MAJIC SHIP

01 - Sioux City Blues 2:56
02 - Wednesday Morning Dew 3:02
03 - Life's Lonely Road 2:47
04 - We Gotta Live On 3:15
05 - Where Are We Going 2:32
06 - Free 4:16
07 - Down by the River—What It's Worth 10:46
08 - Nightmare 2:36
09 - Too Much 3:33
10 - Cosmo's Theme 3:44

25 Eylül 2023 Pazartesi

The Maze / Armageddon (1968)

San Fransisco çıkışlı The Maze başlangıçta Psychedelic Rock ile alakası olmayan bir gruptu. 1967 yılında kurulduklarında isimleri Stonehenge'di ve Folk Rock yapıyorlardı. Çok bir özelliği olmayan, sıradan bir Folk Rock anlayışından 1 yıl içerisinde sıyrılıp nasıl böylesine muhteşem bir albüm kaydetmişler diye merak etmeden duramıyor insan.

Tek albümle kalan grup hakkında doğal olarak çok fazla bilgimiz yok. 4 kişilik ekiple gelmiş geçmiş en iyi Acid Rock albümlerinden birine imza atmış olmaları haklarındaki merakımızı kabartsa da tek albümlü efsaneler listemize alıp keyfini çıkarmak dışında elimizden gelen bir şey de yok.

Grubun Folk kökeninden geliyor olduğunu düşünmeyin. Bir ara hatta hemen öncesinde Folk Rock çizgisinde olsalar da The Maze adını aldıktan sonra kaydettikleri albümde bambaşka bir mecraya akıyorlar. Albüm baştan sona Psychedelic öğelerle, Acid kafasıyla dolu. Karanlık ve fazlasıyla daha da karanlık bir albüm. Albümün adı bile içerisindekinden daha umutlu bir isim olarak düşünülebilir.

Bu noktada biraz ileri giderek, Iron Butterfly ile hafif bir çarpıştırma yapmak gerekiyor. Temelde bakıldığında Iron Butterfly'ın mesela In-A-Gadda-Da-Vida albümü aynı adlı parça ve belki My Mirage hariç daha popüler bir sounda sahiptir. Yani evet grup Psychedelic Rock yaparken sağlam da bir Psychedelic sese sahiptir ama parçalardaki işlemelerden dolayı bir miktar popülere kaydığı da su götürmezdir. The Maze'de ise hiç böyle bir kaygıya düşülmemiş. Dibine kadar yapalım da alem albüm görsün kabilinden bir düşünceyle kaydedilmiş sanki albüm. İnsanların aklını başından alalım, üstüne parayı da kırarız filan yok yani müzikal anlayışlarında. En sağlam, en sert, en acımasız haliyle Psychedelic Rock yapmışlar.

Armageddon'da baştan sona sizi sarmalayan bir melankoli, üzücü bir durum hissiyatı var. Buradan yola çıkarak karanlık yerlerde gezinmişler. İnanılmaz açılış parçasında bunu çok iyi anlıyorsunuz. Ayrıca aynı parça döneminde beklenilmedik bir şeye imza atarak birbirinden farklı org sesleri ile belirgin ve sağlam bir bass ritmi içeriyor. Sonradan eklenen karamsar vokaller ile de bambaşka bir yerde duruyor albüm.

THE MAZE

William Gardner / Org
Jeff Jensen / Gitar
Kit Boyd / Bass
Rick Eittreim / Davul

ARMAGEDDON

01 - Armageddon 7:12
02 - I'm So Sad 6:58
03 - Happiness 2:05
04 - Whispering Shadows 4:35
05 - Kissy Face 2:58
06 - Dejected Soul 2:37
07 - As for Now 2:36

24 Eylül 2023 Pazar

Iron Butterfly / Fillmore East (1968 - 2011)

Iron Butterfly
'ı daha önce blogda konuk etmiş, grubun malum kulüp için öneminden biraz bahsetmiştik. O nedenle haklarında bilgi vermek gibi bir derdimiz, tasamız yok bugün. Çok fazla albümü olmasa da efsaneleşmiş gruplardan biri olan Iron Butterfly'ın daha sonradan piyasaya çıkan kayıtları da oldu zaman içerisinde. Kim bilir belki daha fazla kayıt da çıkacaktır. Konumuz olan bu kayıt 26 - 27 Nisan 1968 tarihinde ünlü Fillmore East salonunda kaydedilmiş. Ama ancak 2011 yılında yayınlanabildi.

Albüm kayıtları nefis olsa da kendini daha çok konserlerde gösteren gruplardan biri olan Iron Butterfly hayranları için de enfes bir kayıt tabi bu. Grup kayıtların yapıldığı o 2 gün içerisinde fena halde coşmuş. Dinleyip dinleyeceğiniz en iyi konser albümlerinden biri olabilir bu. Tarza, türe alışık olmasanız bile ilk 10'a rahatlıkla girer.

Albüm 2 gün içerisinde verilmiş 4 dinletiden parçaların neredeyse tamamını bünyesinde barındırıyor. Neredeyse tamamı diyoruz zira 26 Nisan tarihli ikinci gösteride kayıt ile ilgili bir sorun olmuş ve bazı parçalar kaydedilememiş diye bir söylenti var. Doğru olması pek muhtemel. İkili CD olarak yayınlanan kaydın ilk CD'sindeki 1 - 6 arası parçalar 26 Nisan tarihindeki ilk gösteri, 7 - 10 ikinci gösteri olarak belirtiliyor. İkinci CD'de ise 1 - 6 arası 27 Nisan'ın ilk konseri, 7 no'lu parça 26 Nisan'ın ikinci gösterisinden, 8 - 12 arası parçalar ise 27 Nisan'daki ikinci gösteride yapılan kayıtlar olarak listeleniyor.

Konser, ilk iki albüm arasında verilmiş bir dinleti. İlk albüm Heavy'deki parçaların yanında konserden 3 ay sonra piyasaya çıkacak olan In-A-Gadda-Da-Vida albümünden My Mirage, Are You Happy ve In-A-Gadda-Da-Vida bulunuyor. Ayrıca 1 yıl sonra yayınlanacak olan Ball albümünde yer alacak olan Her Favorite Style'ın da henüz oturmamış, erken dönem bir versiyonu bulunuyor.

Arka arkaya verilen konserlerde parçaları her seferinde farklı bir şekilde çalmayı başarmışlar. Aynı parçaları iki kez ama değişik şekilde dinliyorsunuz. Iron Butterfly hayranlarının mutlaka dinlemesi ve arşivlemesi gereken albümlerden biri. İlk kez dinleyecekler içinse inanılmaz bir hazine.

IRON BUTTERFLY

Doug Ingle / Klavye, Lead Vokal
Erik Brann / Gitar, Vokal
Lee Dorman / Bass, Vokal
Ron Bushy / Davul, Vurmalılar

FILLMORE EAST 1968

İlk Gösteri - 26 Nisan 1968
01. Fields of Sun (4:00)
02. You Can't Wind (3:17)
03. Unconscious Power (3:10)
04. Are You Happy (4:22)
05. SO-LO (4:05)
06. Iron Butterfly Theme (4:54)

İkinci Gösteri (Tamamlanmamış)
7. Stamped Ideas (3:17)
8. In-A-Gadda-Da-Vida (17:18)
9. SO-LO (4:10)
10. Iron Butterfly Theme (5:40)

İlk Gösteri - 27 Nisan 1968
01. Are You Happy (4:45)
02. Unconscious Power (2:48)
03. My Mirage (4:49)
04. SO-LO (4:00)
05. Iron Butterfly Theme (5:03)

İkinci Gösteri
06. Possession (5:48)
07. My Mirage (5:00)
08. Are You Happy (4:23)
09. Her Favorite Style (2:52)
10. In-A-Gadda-Da-Vida (15:33)
11. SO-LO (4:43)
12. Iron Butterfly Theme (5:34)

23 Eylül 2023 Cumartesi

Ford Theatre / Trilogy for the Masses (1968)

1966 yılında Boston, Amerika'da kurulan Ford Theatre 2 albüm kaydedip ortadan kaybolmuş, başarılı bir grup. The Continentals üyelerinin (Jimmy Altieri, John Mazzarelli, Robert Tamagni ve Butch Webster) yanlarına Harry Palmer ve Joe Scott'ı katarak oluşturdukları grup kendilerine has bir Psychedelic Rock tarzına sahipler.

Tarihçeleri hakkında çok fazla bilgimiz yok Ford Theatre'ın. Başlangıçta Byrds, Kingsmen ve Beatles gibi gruplardan etkilenerek müziğe başlamışlar. İlk dönem çalışmalarında bunların izleri görülmekle birlikte daha sonraki dönemde daha farklı bir yere yönelmişler. Ayrıca Boston çıkışlı olmalarından kaynaklı o dönemin popüler tarzı Bosstown Sound ile ilişkili oldukları sanılsa da alakaları yok. Hatta özellikle kendilerini Bosstown Sound'un dışında olarak tanımlamışlar ve gerçekten de uzak durmuşlar.

Bu tavrın müzikal bakış açılarındaki yansıması da bir o kadar etkili olmuş. Albümü dinlediğinizde bunu hemen anlıyorsunuz. Dönemin pek çok Amerika çıkışlı Psychedelic Rock grubunun aksine daha farklı, daha cüretkar bir yapıya sahipler. Psychedelic'te alışkın olmadığımız denli uzun parçalar konumuz olan ilk albüm Trilogy For The Masses'da bulunuyor. Alt yapıya kattıkları yaylı çalgılar ile de kendilerini değişik bir yerde konumlandırmayı başarabilmişler. Bu iki durumdan ötürü, grubun türü her ne kadar Psychedelic Rock ya da Acid Rock olsa da Progressive özelliklere sahip olduğu için Proto-Prog janrı içine de dahil edilirler. 

Kişisel olarak Proto-Prog'un ötesinde bir anlayışları olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Alışkın olduğumuz o Grateful Dead, Jefferson Airplane ya da Quicksilver Messenger Service gibi grupların tarzından çok farklı bir yerdeler. Daha iyiler diyemeyiz elbette ama yaptıkları müziğe beklentileriniz üzerinde yeni şeyler, yenilikler katmışlar.

Adı sanı çok duyulmamış, günümüzde neredeyse bilinmeyen gruplardan biri olan Ford Theatre aslında muhteşem olarak adlandırılabilecek grupların başında geliyor. Ne yazık ki 70'lerin başındaki müzikal değişimleri yakalamakta geç kalmış olmalarından kaynaklı olsa gerek, yarısı kaydedilmiş bir üçüncü albümleri olmasına rağmen albümü bitirme ve yayınlama şansına sahip olamamışlar.

FORD THEATRE

Joey Scott / Lead Vokal
Arthur Webster / Lead Gitar
Harry Palmer / Gitar
John Mazzarelli / Org, Vokal
James Altieri / Bass, Vokal
Robert Tamagni / Davul

Konuk Müzisyenler:
Wally McGee / Yaylı Çalgılar Düzenlemeleri
Aaron Rosand / Keman
Bernard Eichen / Keman
George Ricci / Çello
Charles McCracken / Çello

TRILOGY FOR THE MASSES

01 - Theme for the Masses 2:52
02 - a. 101 Harrison Street 9:22
        b. Excerpt (From the Theme) 1:09
03 - a. Back to Philadelphia 4:11
        b. The Race 0:26
04 - a. The Race 0:04
        b. From a Back Door Window (The Search) 14:02
        c. Theme for the Masses 2:59
05 - Postlude: Looking Back 2:09

22 Eylül 2023 Cuma

Supertramp / Supertramp (1970)

Supertramp
de blogda ağırlamayarak ayıp ettiğimiz gruplardan. Zamanında iyi bir ivme yakalamış, benzerlerinden farklı olarak ticari başarıyı da elde edebilmiş Supertramp 1969 yılında İngiltere'de kuruldu. Klavyeci Rick Davies, 1960'ların ortalarından sonra, Londra'da The Joint adında bir grupta çalıyordu. Davies, grubun albüm çıkaramayacağı kesinleştiğinde alelacele ayrıldı. O sırada Roger Hodgson ile tanışmışlardı. Hem frekansları hem de müzikal bakış açıları uyum sağlayınca Davies ve Hodgson, birlikte müzik yapmaya karar verdiler ve 1969 yılında Supertramp'ı kurdular.

1 yıl sonra albüm kaydına başlamışlardı bile. Kayıtlar 6 hafta sürdü. Ortaya çıkan iş hem Davies'i hem de Hodgson'ı memnun etmişti. Ama önemli olan önce yapımcı firmanın sonra da dinleyicilerin beğenmesiydi. Neyse ki çok büyük sorun yaşamadılar ve albüm ortalamanın üzerinde bir ticari başarı elde ederken, Supertramp'in Avrupa ve Amerika'da tanınmasını sağlamıştı. İşin tuhaf yanı, İngiltere listelerine hiçbir şekilde giremeyen albümün Amerika'da Billboard 200 listesinde 175. sıraya kadar yükselmesi. O dönem İngiltere'deki müzikal üretimin ve çeşitliliğin had safhada olduğu düşünüldüğünde normal karşılanabilecek bir durum gibi görünse de gerçekten de iyi bir albüm ile ortaya çıkan Supertramp'in ciddiye alınmaması anormal gibi geliyor insana.

Diğer yandan, Supertramp müziğindeki popüler kaygıların sıklıkla hissedildiği melodik bölümlerden kaynaklı olabilir bu durum. Gerçi bu fikir sonraki albümler için daha geçerli. İlk albüm diğerlerine oranla daha farklı.

Albüm temelde Progressive Rock janrına dahil edilirken içerisinde bolca Psychedelic Rock, Blues Rock ve Folk Rock öğeleri bulunur. Zaten grubun sonraki albümlerinden farklı kılan da budur bu albümü. Hiç öyle dinleyiciye oynayalım havaları yoktur. Kendi hallerinde ve kendileri için müzik yapmış gibidirler. Bu nedenle de etkileri bir hayli ileridir. Minimalist doğaçlamalarla doludur her yeri. Benzerlikler arandığında Yes ve Genesis'in ilk albümleri gösterilebilir. Ama daha Psychedelic bir hava ile kaplıdır Supertramp albümü.

Albümdeki enstrümantasyon pek çok albümde görülenden daha iyi. Arada alışkın olmadığımız bir vokal tarzını henüz geliştirememiş Roger Hodgson sesleri var. Sonraki albümlerde kullandığı tarzın gerçekten de ham bir hali bu. Ama bir yanıyla da böylesi daha iyi dedirtecek cinsten.

SUPERTRAMP

Roger Hodgson / Vokal, Bass, Flageolet, Akustik Gitar, Çello
Richard Palmer / Elektrikli Gitar, Akustik Gitar, Balalaika, Vokal
Richard Davies / Org, Piyano, Elektrikli Piyano, Armonika, Vokal
Robert Millar / Vurmalılar, Armonika

SUPERTRAMP

01 - Surely 0:30
02 - It's a Long Road 5:26
03 - Aubade 0:48
04 - And I Am Not Like Other Birds of Prey 4:28
05 - Words Unspoken 3:58
06 - Maybe I'm a Beggar 6:48
07 - Home Again 1:14
08 - Nothing to Show 4:55
09 - Shadow Song 4:20
10 - Try Again 12:03
11 - Surely 3:08

19 Eylül 2023 Salı

Freedom's Children / Astra (1970)

Dünyanın neredeyse hiç duymadığı en iyi rock gruplarından biri tanımlaması Freedom's Children için söylenmiş bir laf. Çok kötü bir dönemde, Güney Afrika Cumhuriyeti'nde kurulan, kendi çabalarıyla müzik yapıp tanınmaya çalışan ama sadece Güney Afrika'da kendine belirli bir kitle edinebilmiş değişik, kendine has ve etkileyici bir grup Freedom's Children.

Apartheid döneminin zirvesi sayılan yıllarda, 1965'te The Lehman Limited adıyla kurulan grup daha sonraki eklemelerle The Seven Faces'a dönüşmüş ve son olarak da Freedom's Children adını almış. Zirvesini yaşayan ırkçı rejimin hüküm sürdüğü bir yerde sadece grubun ismi bile başlı başına bir sorun aslında. Tabi bununla kalmayıp uzunca bir süre sorunlarla uğraşmak zorunda kalmışlar. İngiltere'ye gidip konserler vermeye çalıştıkları bir dönemde yasal izin bile alamamışlar. Birkaç izinsiz konserin (hatta daha küçük çaplı olduğu için dinleti demek daha doğru olur) dışında hiçbir şey yapamamışlar. Doğal olarak da dünya sahnesine açılma gibi bir şansları hiç olamamış.

Kendi ilkelerinde ise durum daha kötüymüş. Bırakın konser ya da dinletileri, Radyolarda çalınmaları bile çoğunlukla yasaklanmış. Grubun adının dönem için tehlikeli olması bir yana, 60'ların başında Amerikalıların yaşadığı British Invasion'ın farklı bir versiyonuna maruz kaldıklarını düşünen Güney Afrika Cumhuriyeti ileri gelenleri, Psychedelic Rock ve Rhythm&Blues'dan beslenen bu grubu fazlasıyla sakıncalı görmüş.

Var oldukları süre boyunca bu tip sorunlarla sık karşılaşan grup hiçbir zaman öne çıkamamış. Mandela'nın çıkışı ile birlikte düzelmeye başlayan süreçte albümleri tekrar yayınlanana (CD formatında elbette) kadar kimse tarafından bilinmez, bilinenler tarafından da unutulmuş bir hale gelmişler. Gelmiş geçmiş en iyi Heavy Progressive Rock, Psychedelic Rock gruplarından biri olmalarını bilmememiz tam da bu yüzden işte.

Aslında yaptıkları müzikle Atomic Rooster ya da Egg gibi bilinen grupların hiç de altında değiller. Yaratıcılıkları saydıklarımız dahil pek çok grupla ve isimle kafa kafaya ilerler ve hatta çoğunu da geride bırakır.

Astra, grubun kaydedip yayınlama fırsatı bulduğu ikinci albümü. İlk albüm de iyi olmakla birlikte bu albüme başyapıt etiketini yapıştırmak daha kolay. Melodik varyasyonların hiç durmadan ilerlediği, gitarların değişik tonlarda hüküm sürdüğü karanlık ve kozmik bir albüm. Apartheid döneminde yaşanmış tüm acıların toplu bir çığlığı gibi. 

FREEDOM'S CHILDREN

Julian Laxton / Gitar, Black Box (Kendisi icat etmiş)
Ramsay MacKay / Bass
Gerard Nel / Piyano, Harpsichord, Ziller
Nic Martens / Org
Brian Davidson / Vokal
Colin Pratley / Davul

ASTRA

01. Aileen (2:01)
02. The Homecoming (6:19)
03. The Kid He Came From Hazareth (5:24)
04. Medals of Bravery (3:25)
05. Tribal Fence (4:12)
06.Gentle Beasts Pt. 1 & 2 (5:26)
07. Slowly Towards the North Pt. 1 & 2 (7:04)
08. Afterward (4:57)