Bu elamanlar İsveç'den teşrif ediyorlar. Haklarında bilgi edinmek pek zor, cami önüne bebek atar gibi bu albümü çıkarıp yeraltına sünmüşler, belli. Ancak İsveç'ten çıkma Blueset'ile birlikte şu ana kadar dinlediğim en canavar heavy prog culardır bu abiler. Yani line-up larını bile bulmaktan acizim ancak elimde müziklerinin öznesi, şarkıları var, ki bu da yeter be Erdener abi... Ha bir de albüm kapakları var ki sormayın gitsin (sormanıza gerek yok yanda zaten). Şimdi bu harikulade sanat eserini incelemeniz için bir dakika saygı arası veriyorum. Hıh, tamam. Dikkatinizi geri topladıysanız önermemi yolluyorum: Müzikleri en az albüm kapakları kadar güzel. diyorum yani ben. Dinleyin hak verirsiniz...
Bi kere albümde inanılmaz bir melodik cevher var. Bunu benden önce bazı gizli güçler de keşfetmiş olmalı zaten. Albümün 5. şarkısını dinlerken ne demek istediğimi anlayacaksınız. Tahminime göre, seneler önce bir çizgi film yapımcısı abi İsveç seyahatinde kelepir plakçıları dolaşırken kapağı beğenir inceler filan, fiyatı duyunca da hemen edinir ve evde dinlemeye başlar. Lessons for Beginners adlı şarkının melodisi de aklına takılır böyle bilinç altına filan kazınır herhalde. Yıllar sonra bir çizgi filmin yapım aşamasında da soundtrack için bu şarkıyı önerir ve pis pis sırıtarak ekler; "telif hakkını almamız da gerekmez Rahmi, kimenin dinlediği yoktur bu mereti, grup da zaten dağılmış işin peşine gidecek halde değildir". Ve böylece televizyon tarihinin en büyük komplolarından biri sessizce yürürlüğe konulur. İnspector Gadget'dan bahsediyorum. O mehşur gadget melodisi işte bu adamların icra ettiği Lessons for Beginners adlı şarkının ana teması. Tabii bu yapımcıların iğrenç bir elektronik sesle çalması Shaggy'nin çok sesli klavye ve gitarla çeşitli varyasyonlara sokup çalması gibi değil. O melodini altında sağlam bir cevher yatıyormuş meğersem.
Albümün bu şarkıyla sınırlı olduğunu söylemek cinayet gibim bişey olur. Değil öyle. Daha ne antemik, kusursuzca akıp giden sağlam altyapılı şarkılar var bu albümde bir bilseniz.. Zaten birileri bilse bu grubun plakları da zamanında en az Leaf Hound, Tea kadar filan kapış kapış gidermiş. Müzikleri gitar ve klavyenin eşit oranda ön plana çıktığı esaslı bir vokale sahip bangır bangır heavy prog. Kesinlikle edinilip dinlenilesi. Biraz da şans yokmuş artık adamlarda diyelim ve olayı burada kapatalım...
SHAGGY
Jan Gustavsson / Bass, Vokal
Jan Rognås Gitarr / Gitar
Kurt Kästner / Davul
Thomas Engström / Vokal
Thomas J. Ryan / Org, Vokal
LESSONS FOR BEGINNERS
1 - Destination Nowhere (4:42)
2 - Vengence (3:06)
3 - Bitch (4:14)
4 - No Strings (3:45)
5 - Lessons for Beginners (2:53)
6 - On the Road (4:32)
7 - Nobody Cares (3:51)
8 - I Can Feel (3:08)
9 - Brink of Nowhere (7:52)
Eski Breyintickıt'çılar yanlarına bir de güzel blues vokali yapabilen eleman bulup Toad'ı kurarlar. Kraut, funk yahut jazz ile zerre etkileşimi olmayan (Brainticket'la alakası yok) bir sound'a da karar kılmışlar; bu sayede Vic Vergeat denen elemanın nasıl canavar gitar bangırdattığını sergileme fırsatı olmuş. Şarkıların hemen hemen hepsinde Ver'great'in stoner a kayan heavy rock gitarına odaklanmış sağlam bas ve vokal işleri göze çarpıyor. Blues tabanlı Blue Cheer'in ilk zamanlarıyla karşılaştırılacak bir çaba İsviçreli babalardan. Saf yeğinlik gerçekten.
Bu ilk albümleri çıkardıkları üç EP'nin en esaslısı. Albümün çizeceği yol ilk parça "Cottonwood Hill"den anlaşılıyor zaten: ağır'sı, blues'cıl ve deneysel'imsi progresif rock. Bu olaylar ikinci albümde biraz daha Status Quo'ymuş, Sperrmüll'müş, o tip saf hard rock gruplarının sounduna kaymış, o da güzel olmuş tabii ancak bu albümde daha bir diyar diyar gezermiş, serbest takılırmış da eğlencenin dibine vururmuş havası var. Neresinden tutsan elinde kalmıyor, Life Goes On misal.. 10 dakika çalmış adamlar jam'i, hiç sırıtmamış, dinlendirmiş hatta Pig's Walk'dan önce. Albüm boyunca bas'la lead gitar öyle güzel iş bölümü yapmışlar ki "stüdyolarda görmeyi özlediğimiz hareketler bunlar" demeden geçemiyor insan. Yorulduklarında birbirlerini dinlendirircesine bir o, bir diğeri ön plana çıkıyor, tabii lead gitar çok daha vurucu olmak kaydıyla. İkisi de sustu mu dingin bir vokal geliyor Beni Joeger'den. The One I Mean'de ise bir ballad havası yakalanmış, dibine kadar akustik gitar filan... Kapanışı ise çok sağlam ve ritimden düşmeyen lead'iyle yine Vic Vergeat yapmış, ben açarım, ben kapatırım demiş, Stay'i çalıp bayram ettirmiş kulaklarımıza. Bu albümün enerjisi kolay kolay erişilemeycek düzeyde yüksek olsa da ikinci albümleri Tomorrow Blue'da gayet başarılı aslında, onu da belirtmek/koymak lazım bir ara. Karakurbağası bunlar, evet...
TOAD
Vic Vergeat / Gitar
Cosimo Lampis / Davul
Werner Fröhlich / Bass
Beni "Benny" Jager / Vokal
TOAD
1 - Cottonwood Hill (8.36)
2 - A Life That Ain't Worth Living (3.29)
3 – Tank (3.28)
4 - They Say I'm Mad (6.47)
5 - Life Goes On (11.58)
6 - Pig's Walk (7.27)
7 - The One I Mean (2.35)
8 - Stay (3.30)
Mahlasların (balkanların değil) esrarengiz grubu Arzachel bu ilk ve tek efsane albümlerini bir takma ad bulutunun ardından altı şarkı içerecek şekilde kaydedip ortaya komuşlar. Otoriteler bu albümü sıklıkla saucerful of secrets'la karşılaştırmaktalarmış, iyi şanslar onlara. Bu progrock şaheseri bence de en az saucerful kadar iyi bir kayıt. Klavye merkezli, harikulade gitar işi ve gudik efektlerle bezenmiş bir İngiliz progressive rock kayıdı...
Mahlasların ardına baktığınızda grubun neyin nesi olduğu ve yaptıkları müzik kafanızda daha iyi oturuyor. Lakin albümün iç kapağında Simeon Sasparella diye bahsedilen kişi Steve Hillage, diğerleri ise sırasıyla Dave Stewart, Clive Brooks ve Mont Campbell'imiş. Steve Hillage, space rock'u yemiş bitirmiş kitabını yazmış bir kişi olarak bu albümden sonra Gong'u kurarken diğer yetenekli abiler de yine Gong'su müzik icra eden Egg'i kuruyorlar. Kadro ve müzik gerçekten sağlam.
Albümü bir tam gün içerisinde kaydetmişler. Hillage ilerleyen yıllardaki röportajlarında albümü eğlence için kaydettiklerini belirtmiş, ki albümün iç kapağını okuduğunuzda bunu anlamak güç değil. Takma adları ve onların yaşam hikayelerini yazarken harbiden eğlenmişler, ortaya da burning and turning bir albüm çıkarmayı ihmal etmemişler. Orta Asya'da Caravan'mış, Gong'muş, Egg'miş, bu tip şeylerin hastasıyım diyenler bu albümü hemen ediniyorlarmış...
ARZACHEL
Basil Dowling (Clive Brooks) / Davul-mavul
Njerogi Gategaka (Mont Campbell) / Bass, Vokal
Sam Lee-Uff (Dave Stewart) / Org
Simeon Sasparella (Steve Hillage) / Gitar, Vokal
ARZACHEL
01 - Garden of Earthly Delights (2.45)
02 - Azathoth (4.21)
03 - Queen St. Gang (4.25)
04 - Leg (5.40)
05 - Clean Innocent Fun (10.23)
06 - Metempsychosis (16.38)
"Forever Changes'ı bu adam yaptı" deyip geçmek yeterli aslında... 2003'de İngiliz NME dergisi gelmiş geçmiş en iyi 6., Rolling Stones da 40. albüm olarak bellemişti Love'ın Forever Changes'ını. Mojo dergisi de tarihin en iyi ikinci psychedelic rock albümü seçmişti yine Forever Changes'ı (bu kadar methiyesini düzdükten sonra o albümü de koymak gerekecek tabi). Arthur Lee de tabii bu efsane abilerin hem şarkılarını yazıp, ham söyleyip hem de lead gitarını öttürdüğü için, psikadeli çevrelerinde önemli bir otorite olarak grubun beyni ilan etmem tepki çekmemelidir. Bu abi aynı zamanda klavye, davul, mızıka gibi temel enstrümanlarda da söz sahibi olduğunu Love öncesi takıldığı bazı session larda göstermiş. Yani bir solo albüm için daha donanımlı olunamaz, göstere göstere geliyormuş Vindicator o zamanlarda...
Arthur Lee'nin Love'dan ayrılması şaibeli bir hadise. Çıkar meselesi deniyor çoğu yerde. Bazıları da Love'ın diğer elemanlarının "adam sabah akşam zom, bir günü bir gününü tutmuyordu diye postaladık" dediğini iddia ediyorlarmış. Velhasıl, Love sonrası çıkardığı ilk albümün bu olduğu kesin. Göbeğini kaşıyan adamın dahi bir Forever Changes beklemeye hakkı olmadığını düşünecek olursak, beklentileri hemen yüksek tutmamak gerekiyor. Zaten bu iki albümün türleri de uymuyor. Love daha saf psikadeli yaparken, Vindicator'da cömert blues etkileşimli bir psikadeli icra edilmiş. Tam bu noktada Hendrix'in ruhunun albümün üzerinde vozul vozul dolaştığını farkediyor insan. Öyle ki, Arthur Lee'yle birlikte bu albümü kaydeden Band-Aid grubunun adını bile Hendrix koymuş.
Looking Glass Looking At Me şarkısının daha ilk saniyelerinden itibaren "aha bu Hendrix" demeyenleri bazı Afrika ülkelerinde akşamdan suya yatırılmış meşe odunlarıyla kovaladıkları söylenir. Looking Glass'le de bitmiyor, albümün tamamı fellik fellik Hendrix etkileşimi kaynıyor. Dinlerken de bu ikisi bi session kaydetseymiş n'olurmuş acaba dedirtmeden de geçirtmiyor. (Arthur Lee ve Jimi Hendrix'in bir sessionları var ama çok zibidilermiş o zaman, olgunluk dönemlerinde kaydetmelerini yeğlermişiz).
Vindicator'a Arthur Lee'nin çöküşünün semboludür diyenlerin albümü dinlerken akıllarından ne geçiyor anlamak mümkün değil. Harikulade keyifli, baştan sona kötü şarkı nedir bilmeyen dumanlı bir albüm bu. Geviş getire getire ilerleyip buram buram Hendrix kokan riffleri ve sağlam altyapısıyla Vindicator mideye indirilesi bir albüm. Bir de Arthur Lee'nin gudiklik olsun diye "You Can Save Up To 50%, But You're Still A Long Ways From Home" adını koyduğu bir 10 saniye var ki adıyla gönülleri fethediyor. Love VE Hendrix seviyorsanız yazıyı okumadan bodos girişmişsinizdir zaten, Love VEYA Hendrix seviyorsanız da albüme bodos girişmeniz elzemdir...
VINDICATOR
First Side:
01 - Sad Song (2:19)
02 - You Can Save up to 50% But You're Still a Long Ways from Home (0:17)
03 - Love Jumped Through My Window (2:55)
04 - Find Somebody (3:44)
05 - He Said She Said (2:15)
06 - Every Time I Look up I'm Down or White Dog (I Don't Know What That Mean) (3:54)
Second Side:
07 - Everybody's Gotta Live (3:29)
08 - You Want Change for Your Re-Run (4:14)
09 - He Knows a Lot of Good Women (Scotty's Song) (3:13)
10 - Hamburger Breath Stinkfinger (2:44)
11 - Ol' Morgue Mouth (0:56)
12 - Busted Feet (Arthur Lee-Charles Karp) (5:01)
Bonus:
13 - Everybody's Gotta Live (Version II) (3:30)
14 - He Knows A Lot Of Good Women (Version II) (3:11)
15 - Pencil In Hand ("He Said She Said"in eski hali) (2:10)
16 - E-Z Rider (Jimi Hendrix) (2:58)
17 - Looking Glass Looking At Me ("You Want Change For Your Re-Run"ın eski hali) (4:06)
Sattori Hanzo adlı Japon kumarhaneler kralının ölümü ardından çıkarılan "Sattori'nin En Sevdiği Müzikler Vol1" isimli plağın kaydı için apar topar Tokyo meyhanelerinden toplatılan çalgıcıların kurmuş oldukları güzide bir gruptur Flower Travellin' Band. Yani birkaç küçük nüans dışında genel hikayeleri böyle kalmış aklımda. Şimdi bir göz atınca farkettim ki o küçük nüans da şu ki, grubu kuran Hanzo değil, Yuya Uchida diye bir prog-rock gurusu. Tabi dönemin meyhanelerine müziğine karşılık gelen müzik de yetmişlerin hemen başında Japonya'ya da bulaşıp fenomenleşmiş olan erken heavy metal görünümlü psikadelik rock olunca benim hikayem de gayet eksiksiz ve doğru oluyor.
Bu capon gençler ilk başta The Flowers kisvesiyle deniz aşırı türküleri(Hendrix-Jefferson Airplane filan) coverlayan bir grup olarak Big Brother & the Holding Company'ye çok yakın bir dizilişle (BB&HC'ye benzettim çünkü bayan vokallerine Capon Joplin -aha uydu bak- deniliyormuş) ortalıklara çıkmışlar. Müziklerinde kullandıkları enstrumanlar tanıdık, soundları tanıdık, vokalleri desen, aksanı gözardı edersen tanıdık; kısaca yakından tanıdığımız 70(+-5 sene)lerin 'heavy pschedelia'sını icra ediyorlar. Ancak bazen bol distorşınlı ama temiz riffleri öyle sert..sert değil de Sabbath'sı bir hal alıyor ki günümüz stonercıları da toplandıkları kıraathanelerde yer yer bu albümü stoner/doom rock/metal'in miladı alian ediyorlar.
Bu albümden özel olarak bahsetmek gerekirse, ki gerekir; FTB'nin en kodumu oturtan, tütün tüttürenler için keyif sigarası yaktıran ve tabii en karakteristik albümüdü olduğu söylenebilir. Hani olur da sokakta biri FTB nedir diye sorar diye cepte bu albümün bi fotografı taşınılmalıdır ki "ahan budur!" diye cevab verilebilsin. 5 tane Satori diye şarkı var içinde (parts I-V). Birincisi yer yer vokaldeki abinin çılgın attığı, sağlam altyapılı, hipnotize edici, albümün geri kalanı hakkında aba altından sopa gösterici bir şarkı olarak kulağa çarpıyor. İkinci Satori, daha oynak daha kıvrak, daha mükemmel. Buralarda adamları takdir etmeye içten içe başlıyorsunuz. Beyin uçurucu gerçekten... Ancak tam şu anda çok pişman oldum. İkinci şarkıya beyin uçurucu diyerek sıfatlarımı nahoşça tükettim ve üçüncü Satori gibi orgazmik ve ilahi bir komed.. yok şarkıya söyleyecek sıfat bırakmadım. Enfes yahu... O parmak yakan taş gibi sololar, uzun bir jam dinlermiş hissi veren geçişler ve acelesi olmayan perküsyonlar...
Dördüncü Satori'ye gelindiğinde yavaş yavaş durgunlaşıyor işler. Durgunlaşmasa da, daha bir Jam yapısına kavuşuyor ve AoxomoxoA'msı bir hal alıyor. Zaten part III'ün güzelliği dördü bir dinlenme safhasına dönüştürüyor. Part IV ise çok olgun ve babalık bir son ihtiva ediyor albüme. İnsan kulağının bir yanından çılgın ata ata girip beyne tesir ederek diğer yanından kendine hayran bıraktırarak çıkan bir albümle karşı karşıyayz. Evet.
Gentleoctopus'un Notu: Bu Satori aynı zamanda "ansızın ve farkında olmadan gelen aydınlanma" manasına geliyo. Albümü dinlerken de zırt pırt ahan da buldum durumuna düşüyorsun. Milletin 1000 yılda yaptığını bu elemanlar tek albüme toplamış. 4. Satori benim en sevdiğim Satori. İnsan kendini asfaltın üzerinde kayarken hayal ediyor.
FLOWER TRAVELLIN' BAND
Akira "Joe" Yamanaka / Vokal, Mızıka
Hideki Ishima / Gitar-Sitarla (kendi icat etmiş arkadaş; modifiyeli sitar gibim)
Jun Kozuki / Bass
Joji "George" Wada / Perküsyon
Nobuhiko Shinohara / Klavye
SATORI
1 - Satori, Part 1 (5:26)
2 - Satori, Part 2 (7:07)
3 - Satori, Part 3 (10:45)
4 - Satori, Part 4 (11:01)
5 - Satori, Part 5 (7:59)
70’lerin ortalarına kadar tek bir tarza bağlı kalmadan, insanoğlu’nun elinden çıkamayacak kadar nitelikli müzik icra etmiş olan Gong, Radio Gnome Invisible (ki bu albüm serinin son parçası) serisinin ardından fusion olayına ağırlık vermiş fakat etkileyiciğilinden zerre ödün vermemiştir.
Tıpkı diğerleri gibi (bundan evvel yazdığım yazılarda bahsetmiş olduğum gruplar) yeni yeni tanımama rağmen parçalardaki karmaşaya göre sağladıkları sadelik hissi, müziklerini çok rahat sindirmenize olanak tanıyor. Bu albümü bir-iki defa dinleyebilme fırsatım olmasına karşın ilk fark ettiğim şey, RGI serisi öncesi Cantenbury Scene olayından çok “space rock” etkileşimleri oldu. Zaten albümün kapağından da ziyadesiyle belli oluyor fakat bu hissiyata kapılmamı sağlayan parça Hawkwind benzeri synth ve saksafon kullanımıyla Master Builder ve introsu olan Magick Mother Invocation ki albümün ağır toplarından biri. The Isle of Everywhere ise kuşkusuz fusion etkisinin hissedildiği yegane parça.
Asıl kompozisyonların yanında introvari duran üç dakikanın altındaki parçalar albümün genel temposunu dizginlemede gayet başarılılar. A.P.H.P. ve ksilofon solosu (ki şu ana kadar dinlediğim en iyi ksilofon düzenlemelerine sahiptir Gong), Perfect Mystery ve psychedelic ağabeylerle seksi bayan vokallerin düeti albümün en dikkat çekici enstantaneleri.
Yer yer psychedelic, bazen fena halde electronica fakat her daim Gong olan, fusion etkilerini hafif de olsa hissettirmeye başladıkları bir albüm RGI-You. Gentle Giant gibi eğlenceli müzikleri olmasa (fazla psyche ve karanlık) da en az onlar kadar (kimine göre onlardan daha) yetenekli ve bir o kadar multi-enstrumantalist ağabeylerimize saygılar ve sevgiler, ha bu arada ağabeylerimize yazıyorum çünkü “abilerimiz”e yazmama izin vermiyor ms word, neyse iyi eğlenceler.
GONG
Daevid Allen / Vokal, Glissando Gitar
Mireille Bauer / Perküsyon
Tim Blake / Moog & EMS Synths, Melotron
Steve Hillage / Lead Gitar
Mike Howlett / Bass Gitar
Didier Malherbe / Saksafonlar, Flüt, Vokal
Benoît Moerlen / Perküsyon
Pierre Moerlen / Davul, Perküsyon
Gilli Smyth / Vii sesleri, Koro
Shakti Yoni / Şiir & Uzay Fısıltıları
RADIO GNOME INVISIBLE - Vol.3 – YOU
1 - Thoughts for Naught (1:30)
2 - A P.H.P.'s Advice (1:37)
3 - Magick Mother Invocation (2:11)
4 - Master Builder (6:09)
5 - A Sprinkling of Clouds (8:42)
6 - Perfect Mystery (2:25)
7 - The Isle of Everywhere (10:21)
8 - You Never Blow Yr Trip Forever (11:24)