Hollanda etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Hollanda etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Ekim 2023 Salı

Pumpkin / Pumpkin (1975)

Kısa bir süre önce blogdaki yerini alan Crypto'nun ardından, grubun devamı niteliğindeki Pumpkin'i de ekleyelim dedik. 1973 yılında kurulup 1975'te en azından adından vaz geçen Crypto grubu elemanları, hemen ardından grubun adını Pumpkin yaparak yeni bir sayfa açıyorlar. Gerçi yaptıkları müzik ve bakış açıları hemen hemen aynı olduğu için farklı bir gruptan söz ediyoruz diyemeyiz. İsim değişikliğine gitmişler gibi görünüyor sadece. 

Kaliteli bir albüm kaydı yapsa da ticari başarıyı çok fazla yakalayamayan Crypto'nun ardından grup elemanları hızlı bir şekilde isim değiştirip albüm kaydına giriyorlar. Albüm de aynı şekilde hızlı bir çabayla kaydediliyor. Sonuç yine değişmiyor ve kaliteli bir albüm olmasına rağmen ticari açıdan başarıyı yakalayamıyor 1975 tarihli Pumpkin albümü.

Jazz Rock ve Fusion türlerine dahil ettiğimiz Pumpkin, Crypto'dan farklı olarak biraz daha canlı ve daha eğlenceli denilebilir. Ama karşılaştırma yapıldığında yine Placebo'nun adı rahatlıkla verilebilir. Tarz ve yaklaşım olarak fazlaca benzerlikler var Placebo ile aralarında. Doğal olarak Crypto'nun yolunda ilerleyen ve sadece isim değişikliği yaşamış bir grup olarak da görebiliyoruz Pumpkin'i. Diğer yandan aralarında bazı farklılıklar da yok değil.

Crypto'ya oranla Pumpkin'deki enstrümantasyon daha iyi denilebilir. Grubun zaten bir süredir birlikte çalıyor olmasından kaynaklı, birbirleri ile olan uyumları çok iyi. Crypto'da öğrendiklerini Pumpkin'de zirveye taşımışlar. 

Ayrıca Pumpkin albümünde daha fazla elektrikli piyano ve saksafon soloları bulunuyor. Hafif Funk etkilerinin olduğu bir albüm için kaçınılmaz olan bu durumu bir hayli iyi şekilde becerdiklerini, Crypto'daki bazı ufak tefek hataların burada yapılmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Bu farklılıkları saymazsak çok ayırt edici farkların olmadığı grubun elemanlarının çaldıkları müzik aletleri konusundaki yetkinliklerini ve yaratıcılıklarını bir kez daha öne sürelim. Müzikal arenası hem canlı hem de zorlu olan Hollanda'dan bu tarz iyi bir grubun çıkması hiç şaşırtıcı değil elbette. Keşke aynı başarıyı ticari olarak da gösterebilselermiş de kendilerinden daha fazla albüm ya da parça dinleme fırsatımız olabilseymiş.

Dönemin pek çok grubunun yaşadığı en büyük problemle karşı karşıya gelip altında kalmalarına rağmen 1975 tarihli Pumpkin albümü arşivlerde yerini alması gereken çalışmalardan biri.

PUMPKIN

Frank Noya / Bass, Synthesizers
Fred Leeflang / Saksafon, Flüt, Klarnet
Nanning Van Der Hoop / Davul, Vurmalılar
Peter Schon / Piyano, Klavinet, Synthesizers, Yaylılar

PUMPKIN

01. Fretless Fret (4:48)
02. Tiro Tiro (4:50)
03. For You Too (2:43)
04. Matthew Welname (5:25)
05. Dune Tune (3:35)
06. Depression (7:05)
07. Go On (4:54)
08. Free At Last (4:44)

13 Ekim 2023 Cuma

Crypto / Crypto (1974)

1973 yılında kurulan Crypto Hollandalı bir Jazz Rock ve Fusion grubu. Hemen hemen aynı dönemlerde ortalıkta olan Pumpkin ile de sıkı bağları var zira her iki grubun da önemli elemanları aynı kişiler: Peter Schönn ve Nanning van der Hoop. Haklarında çok fazla bilgimiz yok. Hatta albümün yayınlanma yılı da çok net değil. Bazı kaynaklar 1974 yılı sonları bazılarında ise 1975 yılı olarak gösteriliyor. Bu konuda dönem bir hikayeye göre de albüm temelde 1974 yılında yayınlanmış ama ancak 1975 yılı başlarında satışa sunulmuş gibi de bir durum var. Çok üstüne düşmeden 1974 yılına tarihledik biz de.

Crypto'nun grupla aynı adı taşıyan albümü bu tarza büyük yenilikler, bambaşka şeyler katmış bir albüm değil. Ama oldukça da kaliteli ve dinlemesi keyif veren bir albüm. Temelinde Jazz'ın olduğu, sürekliliği hiç kopmadan devam eden, enstrümanların iyi derecede kullanıldığı kendi halinde ve sade bir albüm.

Albüm ve grup, sıklıkla dönemin kendine has klavyecilerinden Mark Moulin'in grubu Placebo ile karşılaştırılır. Dutch olarak tabir edilen bölgenin grupları arasında birbirine en fazla benzeyenler de Placebo ve Crypto denilebilir.

Crypto'nu albümündeki parçalar birden fazla melodiye sahip ve işleme açısından oldukça zenginler. Klavyeler doğal olarak albümde fazlaca ön plana çıkıyor. Peter Schönn, Mark Moulin kadar olmasa da gerçekten iyi bir klavyeci olduğunu bu albümde hemen her parçada kanıtlıyor. Grubun diğer üyelerinin de ona ayak uydurmak konusunda hiçbir sıkıntı yaşamadıklarını hatta çoğu yönlendirmede yer aldıklarını belirtelim.

Ara ara Funk ve Soul etkilerinin de hissedildiği albümde Latin müziği izlerine de rastlamak mümkün. Melodiler, gitar ve klavyeler oldukça sağlam. Albümün hemen her yerinde bir belirsizlik havası hakim. Bu durum genellikle sıkıntı veren bir şey olmakla birlikte bu albümde aksine daha da iyi görünüyor. Ne olduğunu, nereye varacağını bilmediğiniz, bazen kendini tekrar ediyor diye düşündüğünüz ama farklı yerlere doğru giden melodiler arasında ne olacağını bilmeden gezinmek insana fena halde keyif veriyor. 70'lerin kayıp güzelliklerinden biri demek yanlış olmaz.

CRYPTO

Wim Dijkgraaf / Bass
Peter Schön / Piyano, Mellotron, Synthesizer
Jan Nanning van der Hoop / Davul, Vurmalılar
Bert Devies / Gitar

CRYPTO

01. Ribatejo (3:49)
02. Masogistic Bonus Point (4:48)
03. Funk for Farmers (5:24)
04. My Bonnie (6:33)
05. Gallfly (2:17)
06. Melon Cactus (3:03)
07. Awakening (5:56)
08. Tatus (7:32)
09. Nova Zembla (4:00)

12 Ekim 2023 Perşembe

Lady Lake / No Pictures (1977)

1973 yılında lise arkadaşlarınca Hollanda'nın küçük bir şehrinde kurulan Lady Lake, diğer pek çok Hollanda kökenli grup gibi Symphonic Prog etkileri ön plana çıkan bir müzikal anlayışa sahip. Kuruldukları dönemin, Progressive Rock'ın en gözde olduğu zamanlardan biri olduğu düşünülürse kaydettikleri albümün başarısı ve niteliği anlaşılabilir.

Aynı kasabada yaşayan ve birbirini uzun süredir tanıyan arkadaşlar oldukları için, dinledikleri, beğendikleri müziklerin, grupların, müzisyenlerin çoğu ortak. Bu avantajı kullanarak bir grup kuruyorlar ve grubun adını da 1 yıl önce ikinci albümünü yayınlayan Galler grubu Gnidrolog'un albümünden alıyorlar. Başlangıçta Blues kökenlerine yaslanan bir Progressive Rock yapsalar da daha sonra kendilerine ait bir müzikal anlayış yaratma çabasıyla daha farklı bir yöne evriliyorlar.

Kurulmalarından 4 yıl sonra da hazırladıkları parçalar ile komşu kasabaya gidip albüm kaydını yapıyorlar. Kısa sürede kaydedilen albüm 1500 adet olarak piyasaya sürülüyor. Onların çoğu da İsveç, Norveç ve İtalya'ya dağıtılıyor. Albüm onlara iyi bir çıkış fırsatı sunsa da grup elemanlarının bunu çok önemsemediklerini anlıyoruz. Çünkü pek çok Hollandalı gruplar konserlere çıkmalarına rağmen ne ikinci bir albüm kaydı yapıyorlar ne de müziğe devam ediyorlar. 2000'li yıllarda başkaca albümler yayınlasalar da 70'lerde tek kayıtları No Pictures albümü diyebiliriz. Albümün daha sonraları piyasaya sürülen CD versiyonunda bazı başka parçalar da Bonus başlığı altında verildi. Ki onlar da fena parçalar değil. İkinci bir albüm kaydedebilirlermiş o materyaller ile.

Temelde No Pictures albümünü Symphonic Prog olarak tanımlasak da içerisinde farklılıklar taşıyor ve bu farklılıklardan ötürü de Symphonic Prog janrı grubu tanımlamak için eksik kalıyor. Çoğunlukla enstrümantal olan albümün Jazz klavyeleri, akustik gitarları, zengin akorları ve melodik yapısıyla öne çıkarken bazı bölümlerde kendini hissettiren Blues etkileri, Psychedelic Rock'ı çağrıştıran bölümler ve Hard Rock anları da bulunuyor. Albümün Hard Rock kısmını Kansas'ın yaptığı tarza benzetebiliriz. Gitarların öne çıktığı bölümlerde de Camel tarzına yaklaştıklarını söyleyelim.

No Pictures bir baş yapıt ya da muhteşem bir albüm olarak tanımlayabileceğimiz bir çalışma olmasa da ortalamanın çok üzerinde olan müzikal anlayışıyla gerçekten de iyi ve arşivlenmeyi hak eden albümlerden.

LADY LAKE

Fred Rosenkamp / Elektrikli Gitar, Akustik Gitar
Leendert Korstanje / Klavye
Eddy Bakker / Bass
Joop Van Leeuwen / Davul, Vurmalılar

Konuk Müzisyenler:
Stanley Dijkhuis / Vokal (1-8)
Jan Dubbe / Davul (9-14)

NO PICTURES

01. Cornwall (5:40)
02. Magic Twanger (8:10)
03. Fading Trees (7:17)
04. You Make Me Feel So Fine (5:21)
05. No More Gentle Treatment (2:41)
06. Between Bremen and Hamburg (Part One) (3:17)
07. Between Bremen and Hamburg (Part Two) (4:16)
08. Between Bremen and Hamburg (Part Three) (4:56)

1 Ekim 2023 Pazar

Kracq / Circumvision (1978)

Hollanda'nın geç dönem Progressive Rock'a en büyük armağanı sayılabilir Kracq. Kendilerine has yapıları, farklı türlerden ve tarzlardan beslenen ama özgün olmayı başarabilen yapıları ile kaydettikleri tek albümle en iyiler arasında yer almayı fazlasıyla hak ediyorlar. 70'lerin bitmesine çok az kalmışken çıkardıkları albümle elektronik müziği avangard ile birleştirmeyi bu kadar iyi başarmış az sayıdaki gruplardandır.

Grubun adı iki grubun birleşmesinden ortaya çıkmış. Grubun klavyecisi Bert Vermijs'in önceki grubunun adı King's Ransom. Kracq'ın Kra kısmı bu gruptan geliyor. Diğer kısım ise Jos Hustings'in King Crimson'a ağır gönderme yaparak kurduğu Carmine Queen grubundan geliyor. Her iki grubun da başarılı kayıtlar yaptığı Kracq grubu elemanlarınca daha sonraları söylenmiş. Ama Carmine Queen'e ait pek çok kayıt bulunmakla birlikte King's Ransom'ın bütün kayıtları maalesef zaman içerisinde kaybolmuş.

Kracq, King's Ransom'ın eklektik tarafını alırken Carmine Queen'in de deneysel ve avangard kısmından destek almış. Ortaya çıkan müzik ise yine Eclectic Prog janrına dahil edilse de az önce de belirttiğimiz gibi deneysel ve avangard bir elektronik ile Symphonic Prog karışımı. Daha kısa bir özet isterseniz enteresan bir müzik yapıyorlar işte diyebiliriz.

Dönemin sıkışık ve yüksek standartlara sahip müzikal anlayışı içerisinde kayboldukları ve öne çıkamadıkları düşünülse de albümün sadece 500 kopya ile piyasaya sunulmuş olmasından kaynaklı olarak ticari bir başarı ve kitle sahipliği olmadığı kesin. Bu noktada grubun, alışkın olan kulaklara bile zorlayıcı gelebilecek yönleri de var. Tabi ki tarzlarının etkisi olmuştur ama daha çok tanıtımla alakalı eksiklikten kaynaklı bir öne çıkamama söz konusu diye düşünüyoruz.

Temelde, grup üyelerinin de verdikleri bir röportajda dedikleri gibi, Progressive Rock'a kendi bakış açılarından bir saygı duruşu bu albüm. Ama orada bırakmayıp daha da ileriye doğru götürmeyi, değişik bir tarz yaratmayı amaçlamışlar. Albümü dinlediğinizde bunu başarabildiklerini de anlıyorsunuz. Gönül isterdi ki daha fazla albüm kaydına imza atabilsinler. Fakat dönemin pek çok grubunda olduğu gibi onlar da tek albümle kalmışlar.

KRACQ

Bert Vermijs / Synthesizers, Klavye, Vokal
Jos Hustings / Gitar, Vokal
Cees Michielsen / Davul, Vurmalılar
Twan van der Heiden / Bass

CIRCUMVISION

01 - Summer Of My Life (7:09)
02 - Day In Day Out (5:13)
03 - Somewhere In The Evening (5:29)
04 - Y (5:17)
05 - Cobweb (0:20)
06 -  Put Up The Organised Fight (4:29)
07 - Crimpse Part 1 (0:20)
08 - To A Square (5:40)
09 - Partnership (3:42)
10 - Crimpse Part 2 (1:05)
11 - Keep Control Of What I Am (8:07)

11 Mayıs 2023 Perşembe

Galaxy-Lin / G (1975)

Galaxy-Lin
, 1974 yılında kurulan bir Crossover Prog grubu. Progressive Rock'ın popüler kaygılar güderek oluşturulmuş halini sevmeyenler için çok iyi bir albüm diyemeyiz elbette ama geri kalanlar için gerçekten de iyi bir yapıt. 60'ların sonunda Hollandalı efsanevi Psychedelic Rock / Pop grubu Venus'ün kurucu elemanlarından olan Robbie Van Leeuwen tarafından, Venus macerası bittikten sonra kurulmuş. Venus kadar ticari başarı elde edemeseler de onlardan daha iyi parçalara sahip olduklarını söylemek gerekir.

Çok kısa süre ayakta kalmış bir grup olmasına rağmen kaydettikleri iki albümle de gerçekten iyi iş çıkarmışlar. İlk albümün üzerine kısa süre sonra kaydettikleri G ise baş yapıtları sayılabilir. Albümün hemen ardından dağılmış olmaları ise ayrıca tuhaf ve üzücü.

Psychedelic Rock, Jazz, Blues gibi kökenlerden beslenen bir tarza sahipler. Ama adı geçen türleri karıştırıp kendilerine özgü bir hale de getirmeyi ihmal etmemişler. Bunu yaparken de daha popülerleşebilecek bir tavır geliştirmişler. Melodik yapı bazı noktalarda rahatsızlık verici olsa, dikkatinizi dağıtsa da aralara ansızın soktukları Psychedelic klavyeler ile durumu kurtarmışlar. 

Albümde enstrüman kullanımları bir hayli iyi. Özellikle klavyeler bu tarz bir albümde olabileceğin en iyisi durumunda. Diğerlerinin de hakkını yememek gerekiyor tabi. Hepsi ayrı ayrı yapması gereken işi başarıyla yapmışlar.

G albümü için melodik yaklaşımları var dedik ama bunu kıvamında kullanmayı bildiklerini söylemeden geçmeyelim. Melodilere eşlik eden saksafon, flüt gibi nefesliler ile geçişleri yumuşatmayı başarmış, tekrara düşme sorununu aşmışlar. Albüm pek çok açıdan dinlenebilir. Jazz dinleyicileri için oldukça etkileyici bir Jazz Rock deneyimi sunarken, Psychedelic Rock dinleyenler için ise ara ara Space Rock'a kadar uzanan, değişik tonlardan giriş çıkışları içerisinde barındıran farklı bir Psychedelic deneyimi de sunuyor.

İşin özü pek çok türden izler ve örnekler barındırırken, o türlerden aldıklarını daha ileriye taşımayı başarıyor Galaxy-Lin. Albüm bazı albümlerde özellikle bahsettiğimiz coşkulu yapıya sahip olmasa da bazı bölümlerde o coşkuyu yakalıyor. Onu da kıvamında kullanıp farklı ruh hallerine bürünmeyi tercih ediyorlar. Açıkçası bu da hem albümdeki çeşitliliği arttırıyor, hem de dinlemeniz için size daha çok sebep veriyor.

GALAXY-LIN

Rudy Bennett (Ruud Van De Berg) / Lead Vokal
Robbie Van Leeuwen / Mandolin, Vokal
Hugo Van Haastert / Mandolin, Vokal
Derek Remelink / Saksafon, Flüt
Peter Wassenaar / Bass
Peter Rijnvis / Davul

G

01. I Know My Baby (5:16)
02. Long Hot Summer (4:51)
03. Hunting Song (5:07)
04. Don't (3.10)
05. Bizarre (8:07)
        -a) Bizarre
        -b) Yquem
        -c) Finale
06. Ode To the Highways (7:53)
        -a) Ode To the Highways
        -b) The Entertainer
        -c) Mandolin Morning

25 Nisan 2023 Salı

Focus / Focus Plays Focus (1970)

Hollandalı grup Focus, 70'li yılların Rock müziğini takip edenler için en bilinen gruplardan biri. Haklarında tarihsel, biyografik çok fazla bilgi bulunuyor. O nedenle de buraya eklemenin pek bir faydası olacağını düşünmüyorum. Symphonic Prog'un en iyi temsilcilerinden, Jethro Tull ile başa baş giden / kimi zaman karşılaştırılan efsanevi gruplardan biri.

Bunun böyle olmasının en önemli sebebi de hiç kuşkusuz Thijs Van Leer ve Jan Akkerman ikilisi. Her ikisi de müzikal anlamda fazlasıyla yetenekli, başarılı ve yaratıcılar. İlk albümden itibaren ikilinin varlığıyla şenlenen, her seferinde daha fazla genişleyen bir yapıları var.

Bu ilk albümle ilgili değişik durumlar mevcut. Albüm hem Focus Plays Focus hem de In And Out Of Focus adıyla yayınlanmış plak olarak. Yayınlandığı bölgeye göre değişiklik göstermiş bu isim meselesi. Parçaların yerleri de bir hayli değişmiş. Aynı isimli plağın içindeki parça sıralamaları bile farklı. 2 In and Out Of Focus plağının içindeki listenin farklı olduğunu gördüğümde durum çok saçma gelmişti ama Focus işte deyip geçiştirmiştim. Bir de albümün ilk baskısından sonra tüm LP'lere eklenen House of The King single'ı var. Albümde uzun versiyonu bulunurken bir de 45'lik olarak yayınlanan versiyonu eklemişler sonradan. İyi yapmışlar çünkü single versiyonu da en az albüm versiyonu kadar iyi ve ondan değişik.

Albümün ve Focus'un en iyi çıkışını sağlayan şey ise Anonymous bence. Temayı albümün içerisine yaymışlar. Ara ara dönüp tekrar uzaklaşıyorlar Anonymous'tan. Tabi albümdeki tek iyi şey de bu değil. Diğer parçaların hepsi de kendi içlerinde enfes yapılara sahipler. İlk albüm olarak düşünüldüğünde gerçekten de çok başarılı bir çıkış diyebiliriz Focus Plays Focus için.

Belirtmeden geçmeyelim, Anonymous'u üçüncü albümde tekrar ama Anonymous II adıyla ve yeni bir yaklaşımla tekrar kaydedip yayınladılar ki o versiyon da 26 küsur dakikalık süresiyle efsaneleşmiş parçalardan biridir.

Sonraki albümlerde kalitenin daha fazla yükseldiğini gördüğümüz Focus'un, başlangıcında yer alan bir albüm olarak Focus Plays Focus ya da diğer adıyla In and Out of Focus, en iyi ilk albümlerden de biridir.

FOCUS

Thijs van Leer / Vokal, Org, Flüt, Piyano, Elektrikli Piyano, Mellotron, Harpsichord, Vibes, Trompet
Jan Akkerman / Elektrikli Gitar, Akustik Gitar
Martijn Dresden / Bass, Vokal
Hans Cleuver / Davul, Vokal

FOCUS PLAYS FOCUS

01. Focus (instrumental) (9:45)
02. Why Dream? (3:57)
03. Happy Nightmare (Mescaline) (3:56)
04. Anonymus (7:00)
05. Black Beauty (3:05)
06. Sugar Island (3:03)
07. Focus (vocal) (2:44)

24 Nisan 2023 Pazartesi

Panthéon / Orion (1972)

Canterbury Scene
'in Hollandalı temsilcilerinin en iyilerinden biri sayılabilecek Panthéon, 1971 yılında Lahey'de kurulmuş. Lise arkadaşlarından oluşan grup ilk büyük başarısını Lahey'de her yıl düzenlenen Rekreade Festival'i içerisinde yer alan ulusal yetenek bölümünde birincilik alarak kazanmış. Bu başarının ardından da çok geçmeden albüm anlaşmasını kapmışlar. 

Hızlı bir şekilde kaydettikleri ilk ve tek albümler Orion ile de Canterbury Scene'in iyi örneklerinden birine imza atmışlar. Bu sırada İsviçre turnesine çıkan Mungo Jerry'nin alt grubu olarak sahne alırken The Steve Miller Band'in Rotterdam'da verdiği konserde de ön grup olarak sahne alıyorlar. Her iki hareket de grubun popülerleşmesi yönünde atılmış başarılı adımlar olsa da işe yaramamış. Zira albümün ardından, kısa bir süre sonra ticari başarısızlık ve grup içi anlaşmazlıklar nedeniyle de dağılmışlar.

Tek albümlü efsaneler listemize rahatlıkla giren grup için sayabileceğimiz keşkelerin de sayısı bir hayli fazla. Döneminde Focus'un birkaç sahnesine de katılan Panthéon, dağılıp birleşme dönemlerinden birinde Focus'un eski davulcusu Pierre Van Der Linden ile de yeni bir form oluşturmuş ama oldukça da başarısız bulunmuşlar.

Grubun kurulduğu yıl ucu ucuna 18 yaşını dolduran elemanlar, 1974 yılına kadar bu yeniden bir araya gelme işine girişmişler. Ama 21 yaşına geldiklerinde artık bunun olamayacağını anlamış olmalılar ki uzunca bir süre birlikte takılmamışlar.

Canterbury Scene'in Hollanda ayağına dahil olduklarını söylemiştik ama bunu da kendilerine has bir yapıya çevirerek kullanmışlar. Yani alışkın olduğumuz İngiliz gruplarından farklı olarak Dutch ruhu ile hareket ettikleri ortada. 

Orion albümünde çok uzun parçaların yanında birkaç kısa parça da bulunuyor. Albümdeki en iyi parçanın Orion süiti olduğunu söylemek de yanlış olmaz. 19.28'lik süresi ile baştan sonra değişik bileşenler içeren nefis bir parça. Bu arada 2001 yılında yayınlanan CD versiyonunda da oldukça iyi parçalar bulunuyor. Bonus Tracks olarak CD'ye eklenen bu parçalar, grubun kaydedip yayınladığı single'lardaki parçalar. Bunların içerisinde de yayınlandığı dönemde henüz 21 yaşını doldurmadıkları için Master Basion adıyla yayınlanan ama CD'ye orijinal adıyla yani Masturbation olarak giren parça da bulunuyor.

PANTHÉON

Albert Veldkamp /Elektrikli Gitar, Akustik Gitar, Bass
Ruud Woutersen / Org, Spinet, Celesta, Piyano, ARP synth, Vokal
Hans Boer / Flüt, Alto Saksafon, Tenor Saksafon, Vokal
Rob Verhoeven / Davul, Vurmalılar

ORION

01. Daybreak (2:32)
02. Anaïs (4:58)
03. Apocalyps (10:53)
04. The madman (1:21)
05. Orion (19:28)

19 Nisan 2023 Çarşamba

Warehouse / Powerhouse (1972)

Warehouse
, Hollanda'da kurulmuş 7 kişilik bir Progresive Rock grubu. Oldukça başarılı bir albümün ardından hemen dağılmış olmaları, diğer pek çok grupta olduğu gibi burada da üzücü bir hal alıyor. Zira ilk albümdeki kaliteli yapı geliştirilip ikinci, üçüncü albümler kaydedilebilseymiş ortaya güzel işler çıkarmış hissi uyandırıyor.

Les Chevaux Noirs adlı bir cover grubundan evrilmiş Warehouse. Ticari sebeplerden, uluslararası arenada boy gösterebilmelerini kolaylaştıracak isim seçmeleri de çok doğal. Müzikal anlayışları içerisinde saksafon ve trompet oldukça büyük bir yer kaplıyor. Her iki müzik aletinin de iyi kullanılmış olması albüme farklı tatlar katıyor. Haklarında tarihsel bilgi yok denecek kadar az. Yukarıda anlattıklarımız dışında çok fazla bilgimiz yok yani. 

Önemli nokta birbirine ya da birbirinin tarzına çok benzeyen bir çok grupla karşılaşıyor olduğumuz bir dönemden kendilerine has bir tarz geliştirebilmiş ender gruplardan olmaları. Farklı ve net bir tarzları var denilebilir. Tek tek ve tane tane duyabildiğiniz seslere sahipler albümde. Birbirinin içinden geçen karmakarışık sesler yerine farklı müzik aletlerini birleştiren, karmaşaya yol açmayan bir tarzı benimsemişler.

Ağırlıklı olarak saksafon ve trompet ile ilerledikleri parçalarda her ikisinin de ortadan kalkıp bir anda yumuşak ama keskin gitarlara ve rifflere dönüyor olmaları ilgi çekici. Melodik bölümlerde, popülerleşme kaygısı gütmeyip devamlılığı sağlayarak bitmeyen melodiler mantığına doğru yöneliyorlar. Parçalar başladığı gibi devam etmiyor, devam ettiği gibi de bitmiyor yani. Göreceli olarak, kısa parçalara sahip olsalar da tek bir parçada kullandıkları melodileri kesseniz birkaç farklı parça oluşturabilirsiniz denilebilir.

Kimi bölümlerde fazlasıyla dinamik ve coşkulu hareket ederken bazı bölümlerde ise tempoyu oldukça aşağılara düşürüyorlar. Konsept albüm olmasa da birbirini tamamlayan parçalar bütününden oluşan bir albüm için oldukça değerli bir yaklaşım bu. Grubun ritim bölümü işini gerçekten iyi yapıyor. Buradan gelen sağlam destek ile ön plana çıkan saksafon, gitar, trompet ve vokalin işi gerçekten de kolaylaşıyor ama kolaya kaçmadan, daha ilerisini hedefleyerek hareket ediyorlar. Sonuç olarak Hollanda'dan çıkan en iyi gruplardan biri olarak adlandıramasak da arşivde itina ile saklanması gereken albümlerden biri olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

WAREHOUSE

Jan De Jong / Bass (2)
Jan de Lang / Davul, Vurmalılar
Harry Zijlstra / Gitar, Vokal
Klaas Bootsma / Org
Jaap v.d. Veer / Saksafon
Andries Zijlstra / Trompet, Vokal
Quido Hereman / Vokal, Gitar, Vurmalılar

POWERHOUSE

01 - It's Life 3:38
02 - Better Days 3:17
03 - Dream 5:50
04 - Here's to You 4:20
05 - Na Na Na Song 2:18
06 - Bye Bye 2:52
07 - Wild One 4:25
08 - a. Jenny (Don't Go) 6:24
        b. Proposal to Jenny 1:16
09 - Try It 2:50

31 Mart 2023 Cuma

Group 1850 / Paradise Now (1969)

İngiltere'yi işin içine katmadan düşünürsek, Avrupa kıtasının ilk Progressive Rock gruplarından biridir Group 1850. Hollanda çıkışlı olan grubun öncesi 1964 yılına, The Klits grubuna dayanır. Ortaya karışık bir şeyler yapmaya çalışan The Klits zamanla evrilip 1966 yılında Group 1850'ye dönüştü. Sağlam çalıyorlardı ve hemen kendilerine bir kitle edinmeye başladılar. Çıktıkları konserlerde sahne performansları çok iyiydi. 

1967 yılında en büyük çıkışlarını ve en iyi sahne performanslarından birini sergilediler. Amsterdam'a konsere gelen Mothers of Invention'ın ön grubu olarak sahneye çıktılar. Sergiledikleri performans Mothers of Invention elemanları tarafından da acayip beğenilmişti. Bu motivasyonla ilk albümleri Agemo's Trip To Mother Earth'ü kaydedip yayınladılar. 1968 yılında yayınlanan albüm Hollanda'nın ilk konsept albümüdür.

Pink Floyd'un Saucerful of Secrets albümü ile açtığı yolda ilerleyen grup, müzikal anlayışına pek çok tür ve tarzdan etkiler yerleştirirken Progressive yapıyı fazlasıyla güçlenirmişti. 1969 yılında, konumuz olan ikinci albüm Paradise Now yayınlandı. Albüm hem grubun hem de o dönemde Hollanda'nın en iyi albümü niteliğindeydi. Konserler ve sahne şovları birbiri ardına gelmeye başlamıştı grup için. Avrupa'nın pek çok yerinde bilinir hale gelmişler, albümleri de ortalamanın üzerinde satar bir durumdaydı. Fakat normal insanlar olmayan grup elemanları 1974 yılında Orange Upstairs adıyla sahne aldılar. Kimse ne olduğunu anlayamamıştı. Group 1850 dağılmış mıydı? Adamlar neden sahnede başka bir isimle duruyorlardı? Bu karışıklık hali yaşanırken üzerine bir de aynı grup ismiyle albüm yayınladılar. Sonra ne olduysa bir anda başa dönüp tekrar Group 1850 adını aldılar ve 1975 yılında üçüncü ve son albüm olan Polyandri'yi yayınladılar.

Fakat üçüncü albümün ardından çok uzun bir süre bir arada kalamadılar ve grup yılın sonlarına doğru dağıldı. Elemanların hepsi başka gruplara katılarak yollarına devam ettiler.

Paradise Now, Psychedelic yönü fazlasıyla ağır basan bir albüm. Bazı noktalarda o kadar yükseliyor ki Space Rock'a dönüşmeye bile başlıyor. Gitar bölümleri ile kimi yerlerde Jimi Hendrix Experience'i hatırlatırken kimi yerlerde ise kapının arkasında Pink Floyd duruyormuş gibi hissettiriyor. İnsanı fazlasıyla yakalayan, derinden etkileyen, coşkuyla alıp sürükleyen bir albüm Paradise Now.

GROUP 1850

Peter Sjardin / Vokal, Flüt, Org
Daniel van Bergen / Gitar, Piyano
Ruud van Buuren / Bass
Beer Klaasse / Davul
Dave Duba / Gitar

PARADISE NOW

01. Paradise Now (5:22)
02. Friday I'm Free (2:54)
03. Hunger (4:54)
04. Circle (1:08)
05. Lonelyness (2:22)
06. Martin en Peter (1:55)
07. ?! (7:05)
08. Purple Sky (10:53)

22 Mart 2023 Çarşamba

Pugh's Place / West One (1971)

Hollanda'da kurulmuş Heavy Progressive Rock grubu Pugh's Place, işin hakkını vererek yapan grupların başında gelir. Lakin tek albüm çıkarıp dağılmış olmaları da ayrıca kötü bir durumdur. Tek albümlüler listemize açık ara farkla girerler. Grubun temeli 1965 yılında kurulan Example adlı bir gruba dayanıyor. Bu grupta yaptığı müzikten uzaklaşmak isteyen gitarist Hans Kerkhoven, yeni parçalar kaydetmek için uğraşırken diğer elemanlarla bir araya geliyorlar ve kadroyu oluşturuyorlar. İlk çalışmaları cover parçalar yapmak üzerine şekillenirken, bunu yaparken de müzikal anlayışı biraz daha sertleştirip gelişkin hale getiryorlar ve ortaya Pugh's Place çıkıyor.

Uzun çalışmalar ve kayıtların ardından ilk ve tek stüdyo albümü West One 1971 yılında piyasaya sürülüyor. Dinleyiciler ve eleştirmenler tarafından beğenilen albüm bir de ortalamanın üzerinde ticari başarı elde ediyor. Buradan gelen etki ile grup uzun süreli bir turneye çıkıyor. Hollanda'nın pek çok yerinde çalıyorlar. O arada yaptıkları bazı yeni parçalar ile birlikte bir de konser albümü kaydediyorlar. 1972 yılında yayınlanan albüm West One'dan daha iyi diyebiliriz.

Pugh's Place'in müziği tam anlamıyla Heavy Progressive Rock. Uriah Heep ve Deep Purple benzeri Hammond kullanımları, Jethro Tull tarafından gelen flütleri ile kendilerine has bir yapı oluşturmayı da başarabilmişler. Ortaçağ Avrupa'sının müziğine, Folk'a göndermeler bulunuyor. Fakat genel yapı aha sert ve agresif ilerliyor.

Albümdeki en büyük eksiklik ya da kulağa batan şey vokalin bazı bölümlerde yetersiz kalması denilebilir. Özelliksiz bir sese, düz bir vokal tekniğine sahip Nanna Kalma. David Byron, Ian Gillan, Robert Plant gibi seslerin inişli çıkışlı vokalleri ile uzaktan yakından alakası yok. Ama sıkıcı olmaktan da uzak. Zaten grubun müziği bu tarz pürüzleri ortadan kaldırabilecek kadar iyi.

West One albümünde, grubu kurdukları ilk günlerden kalma alışkanlıkla The Beatles'ın Drive My Car parçasının cover'ı bulunuyor. The Beatles sevenlerin kulağını tırmalamadan," hadi be, böyle de olabiliyormuş" dedirtecek cinsten bir yorum olmuş.

Oldukça güçlü tarzlarıyla kulağınızdan uzun süre silinmeyecek izler bırakıyor Pugh's Place. Dinlemekten bıkmayacağınız tarzda bir arşivlik.

PUGH'S PLACE

Hans Kerkhoven / Lead Gitar, 12 Telli Gitar, Akustik Gitar
Jan Ottevanger / Bass
Nanne Kalma / Vokal, Akustik Gitar, Vibes
Jan van der Heide / Gitar, Flüt, Vokal
George Snijder / Davul
Henk Kooistra / Org

WEST ONE

01. Drive My Car (7:03)
02. Old Private John (4:39)
03. Give Me Good Music (5:50)
04. Secret (4:22)
05. The Prisoner (4:21)
06. Undesirable (4:10)
07. Lady Power (6:10)

5 Şubat 2023 Pazar

Mr. Albert Show / Mr. Albert Show (1970)

Hollandalı Mr. Albert Show 1969 yılında kurulmuş. Konserlere sık çıktıkları dönemde grubun enstrümanlarından ve sahne yerleşiminden sorumlu Albert adında bir çalışanın ismini almak onlara komik gelmiş ve grup bu isimle tanınmaya başlamış. Bahsi geçen Albert'ın işi gereği sürekli sahneye çıkması ama her seferinde de bunu fena halde utanarak yapmasından kaynaklı bu ismi aldıkları söyleniyor.

1970 yılında yayınladıkları ilk single Wild Sensation'ın başarılı bir çıkış yapması ile birlikte albüm kayıtlarını hızlandıran grup aynı yıl içerisinde konumuz da olan albümü yayınlamış. Bir sonraki sene daha melodik ama daha etkisiz olan ikinci albüm Warm Motor piyasaya çıkıyor. Grup, özellikle üniversitelerde ve kulüplerde bir hayli fazla konsere çıkıyorlar ama 2 yıllık konser maratonunun ardından da dağılıyorlar. Dağılmalarında en büyük etkenin grubun kurucusu Bertus Borgers'in ayrılması olduğu da söylenir.

Pek çok kaynakta Mr. Albert Show, Progressive Rock, Progressive Jazz ve Jazz Rock olarak nitelendirilse de daha objektif bakıldığında Crossover Prog janrı içine dahil etmek kaçınılmaz oluyor. Her ne kadar Jazz, beslendikleri kaynaklardan biri olsa da tam anlamıyla bir Jazz Rock'tan ya da Progressive Jazz'dan bahsedemiyoruz. Albümün bazı bölümlerinde açık şekilde Blues etkileşimleri de görülürken, başka bazı noktalarda sertleşip Heavy Prog'a doğru evrilirken, ara ara da Chicago tarzı Jazz bölümleri de ortaya çıkınca Crossover Prog kaçınılmaz bir sonuç oluyor.

Bu tarza dahil edilen çok fazla grupta görülen türler arası geçişler Mr. Albert Show'da da fazlasıyla bulunuyor. Psychedelic ritimlerle başlayıp Jazz'a yönelen oradan Blues tadı vermeye başlayıp açık şekilde Klasik Müzik etkileri içeren bölümlerle son bulabiliyor parçalar. 

Albümde bu yapısal karmaşayı sağlayan en önemli bileşen ise enstrümanlar ve doğal olarak da enstrümantaslistler. Bir iki yerde grup elemanları için virtüöz ve maestro tanımlamalarına rastlamıştım. O kadar ileri gidemese de öyle bir etki yarattıkları ortada. Albümdeki parçalar çok kolay parçalar da değil. Buna rağmen altından kolaylıkla kalkabilmişler izlenimi de ediniyorsunuz.

Floortje Klomp'un enfes vokalini de albümün artıları arasına katmadan geçmemek gerekiyor. Çok fazla özelliklere (Robert Plant sesi gibi mesela) sahip olmasa da Klomp albüm içerisinde inanılmaz derecede iyi bir performansa imza atıyor. Ki kendisi grubun orijinal elemanı da değil. Albümün Konuk Müzisyen kısmında adı geçiyor.

MR. ALBERT SHOW

Bertus Borgers / Saksafon, Flüt, Vokal
Roeland Boogaart / Davul
Tom Fautubun / Bass
Eric Lintermans / Gitar
Bonki Bongaerts / Org

Konuk Müzisyen:
Floortje Klomp / Vokal

MR. ALBERT SHOW

01. Act of Love (5:29)
02. Kings of Galaxy (4:07)
03. King Horse (3:20)
04. Don't Worry (2:36)
05. White Bear Skin Coat (2:26)
06. Wild Sensation (3:09)
07. There's a Sad Song in the Air (7:14)
08. White (4:23)
09. Revolver (4:31)

19 Aralık 2022 Pazartesi

Solution / Solution (1971)

1969
yılı başlarına kadar The Keys'de birlikte çalmış olan Tom Barlage ve Willem Ennes grubun adını önce Soulution olarak değiştirdiler. Cuby & The Blizzards'tan gelen Hans Waterman ile de iyi anlaşmışlardı. Ama grup kısa süre içerisinde fena halde ikiye ayrıldı. Grup elemanlarının bazıları daha popüler ve melodik şeyler çalmak isterken, bahsettiğimiz üçlü ise Jazz doğaçlamaları üzerinde müzik yapmak istiyorlardı ve kısa süre içerisinde dağıldılar. Üçlü, Solution adını alarak yola devam etti. 1970 yılında gruba dahil olan Peter van der Sande ile ekip tamamlanmış oluyordu.

Hızlı bir şekilde giriştikleri albüm kaydını kısa sürede bitirdiler ve konumuz olan ilk albüm Solution ortaya çıktı. Jazz Rock'ın erken dönemi içerisinde gerçekten de etkili ve enfes bir albüm olmuştu Solution. Etkilendikleri grup ve müzisyenlerden de etkiler içeren albümde John Coltrane, Frank Zappa, Soft Machine gibi isimlerin ayak izlerini görmek de mümkün.

5 parçadan oluşan albüm (aslında 4 parça olarak da düşünülebilir, zira 2.parça Preview 3. parça Phases için giriş niteliğinde) ticari açıdan çok büyük bir başarı yakalamadıysa da gruba başka albümler kaydetmelerini sağlayacak denli rahatlık sağlamıştı. Albümün müzikal kalitesi ise tartışmaya yer vermeyecek şekilde iyiydi. Dönemin Dutch Band'leri düşünüldüğünde ilk akla gelen Symphonic Prog yaptıkları olsa da tam tersine, Jazz'dan beslenen Fusion tam olarak Solution'ın tarzını tanımlıyor. Fakat işin için senfonik öğeler kattıklarını da belirtmeden geçmeyelim.

Albüm baştan sona enstrümanlar üzerinden giden bir yapıda. Vokali çok az duyuyorsun ve bu sizi hiç rahatsız etmiyor. Başından sonuna dek uzanan süreçte fazlasıyla coşkulu şekilde çalıyorlar parçaları. Temponun düştüğü anlarda bile o coşkuyu size hissettiriyorlar. Klavyenin açtığı yolda, saksafon ve flütle birlikte ilerleyen parçalar ritim bölümünün işini sonuna kadar iyi yapmasıyla birlikte neredeyse bir baş yapıt niteliğine bürünüyor. Bazı noktalarda daha önce incelediğimiz Secret Oyster'ı anımsatan bir elektrikli piyano ve saksafon ile karşılaşsak da kendi tarzlarını yaratarak benzersiz bir niteliğe sahip olduklarını da rahatlıkla söyleyebiliriz. Arşivde olmazsa olmaz albümlerden biri.

SOLUTION

Willem Ennes / Piyano, Elektrikli Piyano, Org
Tom Barlage / Alto Saksafon, Soprano Saksafon, Flüt
Peter van der Sande / Bass (1-5), Vokal (3)
Guus Willemse / Bass, Vokal (6-10)
Hans Waterman / Davul

Konuk Müzisyen:
Steve Boston / Konga, Cowbells (3)

SOLUTION

01. Koan (7:50)
02. Preview (0:51)
03. Phases (12:19)
04. Trane Steps (10:19)
05. Circus Circumstances (7:03)

1 Aralık 2022 Perşembe

Spin / Spin (1976)

Amerikan dizi ve çizgi romanlarından aşina olduğumuz Spin-Off mantığıyla kurulmuş olması muhtemel bir grup Spin. 1974 yılı ortalarında Hollanda'da, Ekseption grubundan ayrılan Rein Van Den Broek ve Dik Vennik tarafından hayata geçirilmiş olan bu proje de diğer pek çok Rock grubunun yaşadığı sorunu yaşayarak, 2 albüm kaydettikten sonra dağılmış. Ekseption'daki müzikal tarz ile ilgili fikir ayrılıkları yaşayan Broek ve Vennik, ayrılıp Jazz Rock ve Fusion yapan bir grup kurma fikriyle yola çıktıklarında 2 iyi albüm kaydedeceklerini biliyorlar mıydı bilmiyoruz ama iyi ki de bu yolu denemişler diyoruz. Diğer yandan, albümler başarılı olsa da ticari olarak aynı başarıyı yakalayamamışlar. Zaten grubun dağılmasındaki en büyük sebebin de bu olduğu söyleniyor. 

Ekseption'dan ayrılmalarının hemen ardından ekip arkadaşlarını toplayarak 6 kişilik bir grup haline geliyorlar ve albüm için düşündükleri parçaları yazma işine girişiyorlar. Ekseption'daki klasik müzik etkileşimini bir kenara bırakıp, daha sade ve dolaysız bir yapıyı tercih ediyorlar. Jazz temelli parçaların bazı yerlerinde Funk unsurlarını görmek de mümkün. Elektrikli gitar'ın Spin'de daha çok öne çıktığını, bunun yanında trompet ve flugelhorn'un etkili bir şekilde kullanıldığını da söyleyebiliriz.

Albümün Jazz Rock olarak biraz hafif kaldığı pek çok kaynakta belirtiliyor. Ama kategorilendirme yapıldığında da kendilerine yer bulabildikleri en yaklaşık tür de orası oluyor. Funk etkilerinden kaynaklı acaba Funk Rock mı diye düşünenlerin sayısı da az değil, fakat bu da tam olarak Spin'in yerini karşılamıyor. Biraz oradan biraz buradan mantığıyla daha eklektik bir yapıya sahip olduklarını söylemek yanlış olmaz. Özellikle nefesli çalgıların girdiği bölümlerde işler fazlasıyla karışıyor ve parçalar değişik yönlere doğru evrilebiliyor. Bu da hem albümü hem de Spin'i konumlandırmak için epeyce zorlayıcı bir durum oluşturuyor.

Enstrümantal albümlerdeki en büyük sorunun devamlılığı sağlamak olduğuna inanmak için yeterince sebebimiz var. Bu tamamen vokalin olmamasından, belirleyici unsur olarak sözlerin yer almamasından kaynaklı. Doğal olarak da bir hayli zorlayıcı ve diğer yandan kışkırtıcı oluyor. Tabi bu durum müziği yapanlar için bir sorun değil, dinleyenleri bağlayan bir şey. Spin yaptığı müzikle bu işin üstesinden gelebilmeyi başarmış. Söz ve vokal olmadığı halde, albümden hem keyif alıyor hem de daha nereye gidebileceğini merak ediyorsunuz.

SPIN

Hans Hollestelle / Gitar, Synthesizer
Hans Jansen / Klavye
Rein van den Broek / Trompet, Flugelhorn
Jan Vennik / Flüt, Nefesliler
Jan Hollestelle / Bass, Synth, Piyano, Çello
Kees Kranenburg / Davul, Vurmalılar

SPIN

01. Grasshopper (4:25)
02. Spinning (3:59)
03. Excenter (5:11)
04. Sea And Seasons (4:42)
05. Little Bitch (5:42)
06. Sunday Afternoon's Dream (4:52)
07. Flat Tyre (3:32)
08. Beautiful Queenie (4:29)

11 Kasım 2022 Cuma

Alquin / The Mountain Queen (1973)

1969
yılında Threshold Fear adıyla Hollanda'da kurulan grup başlangıçta Rhythm & Blues ile başlıyor müziğe. 2 yıllık boşa giden çabanın ardından, edindikleri deneyim ile başka ve daha güçlü seslere sahip bir grup olabilmek adına isimlerini Alquin'e çevirerek devam etme kararı alıyorlar. Kısa sürede yakaladıkları başarı, gruba albüm anlaşmasını kazandırıyor. Kaydettikleri ilk albüm Marks, çok yönlü bazen karmaşık, fazlasıyla Jazz odaklı oluyor. Enstrümantal olan albümün sirk müziğinden Calypso'ya, Jazz'dan Country'e uzanan değişik bir yapısı var.

Albümün kazandığı başarı sayesinde kendileri için daha doyurucu olan ikinci albüm The Mountain Queen'i kaydediyorlar. 1975 ve 76'da da birer albüm kaydettikten sonra grup ilk dağılma sürecini yaşıyor. 1977 yılında elemanların bir kısmı Punk yapmak için The Meteors adında bir grup kurarken diğerleri solo çalışmalara yöneldiler. Kolaylıkla anlaşılacağı üzere Alquin'in ayrılma süreci tamamen müzikal anlayış farkından kaynaklanıyor. Yıllar sonra, 1995'te grup tekrar bir araya gelip konserlere çıkmaya başlıyorlar. 2005 yılında ise son bir albüm aha kaydedip 2012 yılında da tamamen dağılıyorlar.

İlk albümleri Marks fazlasıyla çekici ve estetik olmakla birlikte, The Mountain Queen'in daha Progressive özellikler göstermesinden kaynaklı olacak, ikinci albüm daha çok beğenilir. Çok büyük yanlışlık da yoktur bu durumda. Zira ilk albümün her yerinde bir oturmamışlık hissiyle karşılaşırsınız. Ama bu ikinci albüm için hiç de öyle değildir. The Mountain Queen'de her şey yerli yerine, olması gerektiği gibi ve olması gerektiği zamanda olur.

Belirgin şekilde öne çıkan gitarlar ile sürekli gitarın etrafında dönen Hammond org fazlasıyla etkileyicidir. Bunun yanında Canterbury Scene tarzına yakın koro sesleri ile hemen her parçada birbirinin karşısına çıkan iki saksafon albümü fena halde çekici hale getirir. İlk albümün aksine ikinci albümde daha uzun pasajlarla bezeli, melodik çeşitliliğe sahip, uzun parçalar tercih etmeleri, enstrümanların büyüsünü daha fazla öne çıkarıyor.

Alquin'i, Progressive Rock janrında Hollanda'nın en önemli gruplarından biri olarak anmak yanlış olmaz. Eclectic Prog ile Jazz Rock arasında gidip gelen parçalarla bu unvanı fazlasıyla hak ediyorlar.

ALQUIN

Job Tarenskeen / Vokal, Alto Saksafon, Tenor Saksafon, Vurmalılar
Ferdinand Bakker / Gitar, Piyano, Elektrikli Keman, Vokal
Dick Franssen / Org, Piyano, Elektrikli Piyano
Ronald Ottenhoff / Alto Saksafon, Tenor Saksafon, Soprano Saksafon, Flüt
Hein Mars / Bass
Paul Weststrate / Davul

THE MOUNTAIN QUEEN

01. The Dance (13:04)
02. Soft-Eyed Woman (2:39)
03. Convicts of the Air (3:53)
04. Mountain Queen (14:49)
05. Don and Dewey (1:28)
06. Mr. Barnum Junior's Magnificent and Fabulous City (Part One) (8:16)

30 Ekim 2022 Pazar

Cargo / Cargo (1972)

1970
 yılı ortalarında September adıyla kurulan Hollandalı grup birkaç 45'lik kaydettikten sonra isimlerini Cargo olarak değiştirip devam ediyorlar. 1972 yılında tek albüm kaydettikten sonra da aynı yıl içerisinde dağılıyorlar. Haklarında çok fazla bilgi sahibi değiliz yine. Ama 2 kardeşin başı çektiğini ve Argus dönemi Wishbone Ash tarzı bir Heavy Progressive Rock yaptıklarını biliyoruz.

September adıyla kaydettikleri parçaların tutmaması sonrasında isim değiştiren dörtlü, dönemin yükselen değeri Progressive Rock'ı kullanarak kendilerine bir yer edinmeyi amaçlamışlar gibi duruyor. Ortaya çıkan albümün bu konudaki yeterliliği karşıladığı düşünülürse de amaçlarına ulaşmışlar diyebiliriz rahatlıkla.

Gruptaki iki gitaristin kardeş olması albüm için büyük avantaj sağlamış. Zira birbirlerini çok iyi tanımalarından dolayı olsa gerek 2 gitarla enfes yorumlar ve hareketler yapmışlar. Gitarlar sürekli olarak birbirlerini tamamlıyor, birbirlerinin hareketlerine cevap veriyorlar. 2 gitar kullanmak zorken bunu başarabilmiş olmaları ayrıca takdire şayan bir durum. Grubun ritim bölümünün de gitarlardan geri kalır yanı yok. Pürüzsüz ve akıcı bir şekilde ilerliyor hem bass hem de davullar. 

Albüm, Psychedelic Rock ve Hard Rock üzerine temellendirilmiş ve Progressive Rock'a doğru evrilmiş. Orijinal hali 4 uzun ve birbirinden iyi parçadan oluşuyor. Daha sonraları çıkan CD versiyonunda ise September zamanlarında kaydettikleri parçalar eklenmiş durumda. Her ne kadar sonradan eklenenler grubun tadını, albümün kimliğini bozuyor olsa da Cargo için iyi bir arşivlik iş de olmuş. Orijinal parçaların sıklıkla Jam'e kayan yapısı albümün tamamının sanki bir seferde stüdyoya girilip çalınmış izlenimi yaratıyor. Dinlerken çoğunlukla doğaçlama olduğunu bile düşünüyor insan. Az sayıdaki vokal mümkün olduğunca geride bırakılmış. İşi yapan sadece müzik. Zaten albümü dinleyip bitirdiğinizde vokali hatırlamıyorsunuz bile, albüm enstrümantalmiş izlenimi yaratıyor size. Dolu dolu gitarlarıyla o kadar sağlamlar ki dinledikçe defalarca dinleme isteği uyandırıyor.

Ne yazık ki hiç iş yapamadıkları September dönemi bile Cargo'dan uzun olmuş. Bu da bizim tek albümle idare etmemiz zorunluluğunu yaratıyor. Her ne kadar bu durumdan hoşnut olmasak da "hiç olmamasından iyidir" mantığıyla hareket etmek en doğrusu. Keyif alacağınız, coşkulanacağınız, yok artık daha neler diyeceğiniz tarzda bir albüm.

CARGO

Jan De Hont / Gitar
Adrie De Hont / Gitar
Willem de Vries / Vokal, Bass
Dennis Whitbraad / Davul

CARGO

01. Sail Inside (10:54)
02. Cross Talking (8:33)
03. Finding Out (5:14)
04. Summerfair (15:35)

3 Ekim 2022 Pazartesi

Crying Wood / Back To The Mountains (1970)

60'ların ortalarında 3 kardeş, Henk Groote, Andre Groote ve Ben Groote, Goldstar Brothers adında bir grup kurarak başlıyorlar müziğe. Daha sonra isimlerini önce G-Brothers ve ardından da Geebros'a çeviriyorlar ama kabul edelim ki isimlerin hepsi de kulak tırmalayan, çok da hoş olmayan isimler. Gruba katılan diğer elemanlarla birlikte en azından öncekilere oranla daha iyi bir isim bulup yola devam etme kararı alıyorlar; Crying Wood.

Başlangıçta yaptıkları müzik bir tür Psychedelic etkileşimi. Grubun adının değişmesiyle birlikte müzikal anlayışlarına da farklı bir yön verip Heavy Progressive Rock'a çeviriyorlar. Psychedelic etkileşimleri de tam anlamıyla geride bırakmıyorlar ki bu konuda gerçekten doğru bir karar almış oldukları da ortada.

1970 yılında ilk ve tek albümlerini kaydediyorlar. Albümün ardından da birçok eleman değişikliği yaşayıp 1976 yılına kadar zorluyorlar ama hep olduğu gibi tek albümlü gruplar listesinin ötesine geçemiyorlar. Kaydettikleri albüm ise underground Heavy Progressive Rock'ın en iyilerinden biri olarak kabul edilebilir durumda. Gönül isterdi ki daha fazla albümleri olsun, yine de bununla idare etmek de fena değil tabi.

Düz ama yırtıcı bir vokal tarzı kullanılan albümde bahsettiğimiz Psychedelic etkiler bir hayli fazla. Vokalin buna etkisi de göz ardı edilemez derecede fazla. İngiltere'nin ağır Psychedelic'inden gelen de çok fazla şey var albümde. Bu arada belirtmeliyim ki albümün varlığı uzun süre tartışılır bir durumdaydı. Tarzın 70'lere ait olduğu aşikar ama albüme herhangi bir listede ya da plak versiyonuna rastlanamamıştı. Zaten kapağa baktığınızda da sanki 2000'lerin başında yapılmış izlenimi veriyor. Hollanda'da bazı arkadaşların hemen hemen bütün plak dükkanlarını gezdiğini, arşivcilerin listelerine ulaşmak için aylarca uğraştıklarını ama albüme dair en ufak bir iz bulamadıklarını hatırlıyorum. Albümün varlığından hala da emin değiliz :)

Bütün bu hikayenin yanında elektro gitarla yapılan güzellemeleri, vokalin sizi alıp götürdüğü başka dünyalar, klavyenin atmosfere olan katkılarıyla hemen her arşivde olması gereken albümlerden biri olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Dönemin ruhunu epeyce iyi yansıtan, kendine has bir yaklaşıma sahip, baştan çıkarıcı ve sarsıcı olarak niteleyebiliriz Back To The Mountains'i.

CRYING WOOD

Henny Backers / Org, Piyano
Ben Groote / Davul, Vokal
Cor Mestenbeld / Bass
Andre Groote / Vokal
Henk Groote / Gitar, Vokal

BACK TO THE MOUNTAINS

01 - Back To The Mountains 3:05
02 - Son Of The Meadow 4:04
03 - Someone Who Needs You 3:39
04 - Stone Desert 4:51
05 -  Blue Eyed Witch 3:25
06 -  Trip 2:48
07 - Never Is 6:36
08 - The Sun Is Filled With Love 5:48
09 - Today Away 6:06
10 - Back To The Mountains (Reprise) 2:15

5 Eylül 2022 Pazartesi

After Tea / After Tea (1970)

Hollanda
hem boyut hem de nüfus olarak fazla büyük olmasa da müzikal çeşitlilik konusunda gayet iyi durumda. Oradan çıkan pek çok grubu / müzisyeni severek, beğenerek dinliyoruz. After Tea'yi de bu çeşitliliğe dahil edebiliriz. Bir yandan Pop gibi görünseler de diğer yandan fena halde değişik tarz ve türleri içinde barından albümlere imza atmayı başarabilmişler.

1967 yılında, dönemin popüler gruplarından biri olan (ama bizim ilgimizi hiç çekmeyen) Tee-Set'ten ayrılan Ray FenwickHans van Eijck ve Polle Eduard tarafından kurulmuş. Aynı grupta çalmanın verdiği avantajla gruba dahil olan diğerlerini de etkileyerek iyi bir elektrik yakalamışlar. Gruptan ayrılanlar, dışarıdan gelenler filan da olmuş elbet. Ki bunlardan biri de adını daha sonra Focus ile duyacağımız Pierre Van Der Linden. Gerçi grupta çok fazla kalmamış Van Der Linden ama müzikal olarak az da olsa etkilemiş After Tea'yi.

Çıkardıkları ilk iki albüm hem kaliteli işler olurken hem de ortalamanın üzerinde bir başarı elde etmiş. Konumuz olan üçüncü albüm ile de Her iki albümün toplamından daha kaliteli bir işe imza atmışlar. Progressive Rock'ın kenarından geçerken Blues'dan ağır şekilde etkilenen bir müzikleri var. Oldukça sertler. Bazıları dinlediğinde hiç düşünmeden Hard Rock grubu olarak bile adlandırabilir. Müzikal çeşitlilikleri dolayısıyla sınıflandırmak oldukça güç After Tea'yi. Ama o sınıflandırma sınırlarını kaldıralı da çok oldu zaten. Yine de illa ki bir türe dahil etmek gerekirse Blues Rock, After Tea için en iyi tanımlama olacaktır.

İlk başlarda Beat Rock grubu olarak kurulduklarını düşünürsek kat ettikleri mesafe oldukça fazla. Albümün orijinal parça listesi You've Got To Move Me ile başlıyor. Parça klasik müzikten beslenen bir girişe sahip. Hemen ardından ise Hard Rock'a evriliyor.

I'm Here sıkıcılıktan uzak ama insanı çabucak ele geçiren bir yapıya sahip değil. Parçayı dinlerken beğeniyorsunuz ama bir türlü ısınamıyorsunuz. Someday ise vokalin öne çıktığı ilk andan itibaren ilginizi çekiyor. Gitarlar bu tarz bir parça için oldukça iyi. Let's Come All Together, pürüzsüz bir gitar ile başlıyor ve albümün en iyi Blues örneğine dönüşüyor. Bir anda kesilen ritimler sizi en başa götürüp sonra başka yerlere savuruyor.

Albümün son parçası Trial / Punishment / The End ise canlı kaydedilmiş enfes bir dinlencelik. After Tea bütün yeteneğini ve zenginliğini bu parçada ortaya koyuyor. 25 dakikalık parçanın bitmemesini ister duruma geliyorsunuz. Parçada pek çok türden etki bulmak olası. Her dinleyişinizde de yenilerini keşfediyorsunuz.

AFTER TEA

Polle Eduard / Bass
Ferry Lever / Gitar
Ulli Grün / Org
Ilja Gort / Davul

AFTER TEA

01 - You've Got to Move Me 5:19
02 - I'm Here 3:35
03 - Someday 4:08
04 - Let's Come All Together 5:52
05 - Trial / Punishment / The End 24:58

29 Ağustos 2022 Pazartesi

Earth & Fire / Song Of The Marching Children (1971)

Yeşilçam
’da müzik departmanı, sesçilerin masada uygun müzikleri kesip biçmelerinden ibaretken, aynı dönemin dünya sinemasına bakıldığında sadece görüntü değil müzik konusunda da ne kadar ileri oldukları aşikar. (Westworld’ün müziklerine göz atın derim) Bizim sesçiler de o dönem meşhur parça ne ise yapıştırıp geçiyor olacak ki, 1973 yapıımı Öksüzler filminde defalarca karşımıza çıkan o yüksek gerilimli parçanın (Memories) sahibi Earth & Fire’ın ta kendisi oluyor. (özellikle Erol Taş sahnelerinde)

Daha çok psych/heavy tarza yakın kendi adlarını taşıyan ilk albümleriyle yerel olarak büyük başarı yakalayan grup ikinci albümleri ile beraber senfonik rocka yönelerek daha geniş kitlelere ulaşmayı hedeflemiş. Konsept bir albüm olan Song of The Marching Children, dönemin vazgeçilmezi “iki-üç kısa parça ardına uzunlamasına epik bir parça ile kapanış” tracklistine sahip.

Düşük temposu ile açılışı yapan Carnaval of Animals, albümün ortalaması gibi. Hammond ağırlıklı ilerleyen parçanın, Moog ve falsetto vokaller ile bambaşka bir atmosfer yarattığı bölümleri haricinde ilgi çekici pek bir yanı olmadığını itiraf edeyim. Zaten albümün en önemli özelliği de Jerney Kaagman’ın büyüleyici vokallerinden öte gitmediği de aşikar. (baştan bunu itiraf etmekte fayda var) Ardına gelen Ebbtide ile iyice ağırlığını koyan Jerney ablamızı, altyapıda yan flütleri ile Gerard Koerts takip ediyor. Vokal melodisi ile yaratılan flüt harmonisi çok akılda kalıcı ki albümün alamet-i farikası, herkes tarafından sindirilmesi kolay pasajlar üzerinde parlayan kadın vokalleri oluyor.

Jerney ablamızın vokallerinin zirve yaptığı Storm and Thunder, aynı matematiği takip etse de, vokallerin önde oluşu ile sizi büyük oranda ele geçiyor. Kötü miks kurbanı kreşendo/nakarat bölümünün ansızın girmesi ile grubun muazzam ses duvarı yaratma becerisini gözler önüne seriliyor. (keşke biraz daha üzerine eğilselermiş) Vokale eşlik eden gitar solosunun kulak tırmalaması ise, parçanın ayrı bir sıkıntısı. In the Mountains da Focus / Jan Akkerman (anmadan geçemezdim) tarzı bir enstrumantel ve son parça öncesinde sanki biraz beklentiyi düşürmemizi ister gibi.

Ve o dönemin albümlerinin olmazsa olmazı 15-20 dakika bandında seyreden epik parçası Songs of a Marching Children. Evet teknik olarak seleflerinin çok gerisinde kalsalar da senfonik rock yaklaşımları tam da klasik dönemlerdeki düzenlemeleri andırması açısından gayet başarılılar. Parça introsu ile güzelce hazırladığı dinleyiciyi
yine ses duvarı numarası ile (burada inceden Moody Blues - Question soslu olmuş) ayağa kaldırıp Jerney’ nin (geri vokaller ile destekli) vokalleri ile tokatladıktan sonra yine yavaşlatıp en sevdiğim ve beraber yazımı sonlandıracağım bölüme getiriyor. Zira parçanın devamında vokal melodilerinin yok olduğu (düpedüz bağırdığı desek daha doğru) ve yine marşladığımız bölümler var.

Affliction adıyla ayrılan bölümün benzersizliği Jerney’nin yalnızca ikinci satırlarda sözlere yaptığı (kasıtlı) yükselişler ki albümün bu dakikasına kadar kendine aşık edemediyse bunu duyduktan sonra kaçarınız yok.

EARTH & FIRE

Jerney Kaagman / Vokal
Chris Koerts / Lead & Akustik Gitar, Electronikler, Vokal
Gerard Koerts / Hammond, Piyano, Mellotron, Vibraphone, Virginal, Synth, Flüt, Vokal
Hans Ziech / Bass
Ton van der Kleij / Davul, Vurmalılar, Vokal

SONG OF THE MARCHING CHILDREN

01 - Carnival of the Animals (2:42)
02 - Ebbtide (3:06)
03 - Storm and Thunder (6:25)
04 - In the Mountains (3:00)
05 - Song of the Marching Children (18:20) :
        a) Theme of the Marching Children (2:20)
        b) Opening the Seal (1:10)
        c) Childhood (3:10)
        d) Affliction (1:30)
        e) Damnation (2:53)
        f) Purification (4:17)
        g) The March (3:02)


ICG

20 Eylül 2016 Salı

Ekseption - Ekseption (1969)


Hollanda’dan grup çıkar mı demeyin. Ekseption, sanılanın aksine,yaptığı müzik ile kendisini kısa sürede tanıtabilmeyi başardı. Grubun ilk albümüne baktığımızda, şarkı isimlerinin tanıdık gözükmesi normaldir. Bunun nedeni, grubun klasik müzik parçalarını jazz fusion-prog-senfonik bir geçişgenlikte sunarak, dinleyicide adeta saydığım bu üç türden herhangi birini sevmese bile, yarattıkları kompozisyondaki  uyum sayesinde kendilerini bir şekilde içlerine çekmeyi başarabilmekteler.

Grubun paylaştığım ilk albümü olan bu albümün çıkışında dönemin Philips’inin katkısı yadsınamaz. Albümde kimlerin bestesi yok ki; Beethoven,Brain Bennatt,Aram Khachaturian ve niceleri…

Albümü sıradan 60’ların progresif albümleri gibi bakmak yanlış olur .Grup, sadece klasik müziğin topluma mal olmuş önemli bestelerini sanki kendilerine aitmiş gibi bir hava içinde çalmaktalar. Albümde sadece Little X Plus adlı parça grubun kendisine ait. Progresife ve caza dair aklınıza ne geliyorsa bütün enstrumanları şarkılarda duyabilmek mümkün. Grubun en önemli özelliklerinden bir tanesi, doğal olarak bahsettiğim gibi, parçaların klasik müzik bestelerinden alındığı için, büyük bölümünün enstrumantal parçalardan oluşması. İlk üç sonrasında oluşan eleman değişikliğinde çok kısada olsa sözlü parçalar icra ettiler (1970-1972 arası).

Klasik müzikten haz etmeyen bireylere kendilerini sevdirecek nitelikte çalışmaları var. Grubun ana elemanı Rick van der Linden’in grubun müzikal anlamdaki çizgisinin oluşmasında etkisi tartışılamayacak nitelikte. Bir dönem gruptan ayrılması ile grup içerisinde o kadar değişiklik oluyor ki neredeyse dağılma noktasına bile geliyor. İllaki grubun yaptığı müziği başka gruplarla lanse etme gerekirse, Crimson-Camel-Tull sevenlerin bakmasında fayda var. Albüm o kadar hızlı akıyor ki, sanki rüyadaymışsınız hissiyatına kapılabilirsiniz.

Yukarıda saydıklarımın dışında Beethoven ve Khachaturian sevenlerin Ekseption’u beğeneceklerine inanıyorum (Bir Khachaturian dinleyicisi olarak benim düşüncem bu yönde) Albümdeki sonu dance ile biten parçalar, orjinaline nazaran daha vurgulu ve gerçekten dans etme isteği bile oluşturmakta. Açılış parçası olan 5.senfonin klasik biçimde başlayıp, yer yer senfonik öğelerle birleşerek şahane bir mash up deneyimi oluşturmuş. Grubun diğer albümleri zamanla oluşan eleman değişikliklerinin etkisiyle, yer yer düşüşler hissediliyor. Özellikle bu albüm dışında bundan sonra çıkan iki albümü de edinmekte fayda var. En kısa zamanda o iki albümü paylaşmak umuduyla.


İyi dinlemeler.


EKSEPTION 

Rein Van Den Broek - Trompet
Rick Van Der Linden - Klavye
Cor Dekker  - Bas Gitar
Peter De Leeuwe - Davul  -Vokal
Rob Kruisman - Saksafon - Flüt - Vokal
Huib Van Kampen  - Solo Gitar - Tenor Saksafon


EKSEPTION 

1 – The 5th
2 – Dharma For One
3 – Little X Plus
4 – Sabre Dance
5 – Air
6 – Ritual Firedance
7 – Rhapsody In Blue
8 – This Here
9 – Dance Macabre Opus 40
10 - Canvas

10 Temmuz 2008 Perşembe

Finch - Beyond Expression (1976)

“Paramızla rezil oluyoruz resmen” geyiğini yapıp da Anti Klişe Timi’nden sopa yemek istemiyorum ama maalesef türk telekom insanları ayakta halletmeye var gücüyle devam ediyor. Bu kadar sorumsuz hizmet anlayışı 32 Mbit’i nasıl entegre edecek…!? Neyse.

Arslanlar gibi açıp grup hakkında copy paste ler yapacakken tehh… kınasan da bi şey değişmiyor… haydi kullanmayalım, topluca feshedelim sözleşmeleri, kapatalım internetleri kalsınlar dımdızlak desem de… neyse sonra tamamlayacağım öyleyse.

Albüm üç şarkıdan oluşsa da döneminin ortalama Lp sürelerine ve kaydedildiği seneye nazaran gayet uzuncana ve doyurucu. (kime göre tabi…) Aklımda kalan tek isim bu albümü kaydettiğinde henüz 20’li yaşlarına yeni girmiş olan Joop adlı gitaristleri. Yaşına rağmen üstün bir performans çıkartmış. Mutant soloları atarak parçalara düzeyli agrasyonlar katmış, alnından öpülesi. Davul çalar şahsiyeti de ayrıca tebrik etmeli zira böylesine hızlı ve aksak partisyonları çalmak… bilek ister.

Albümün son parçası, fatality yaparmışcasına crash darbeleriyle sizi uykunuzdan uyandırıp, 2-3 dakika içinde “neooluyoyaa” nidalarıyla, keyboard’un enfes solosunu duyar duymaz dirilmenize yol açıyor. Çok eğlenceli ve karanlık bir parça. (mega tezat ki bizim fantezi müzikte bolcana görürsünüz bunu, çok ender bir durum değil)

Focus, Earth & Fire ve Kayak gibi Hollandalı gruplar arasında isimleri yeteri kadar duyuramamış bir grup Finch fakat dünyanın ne kaybettiği umurumda değil, yeter ki biz farklarına varalım (seneler sonra da olsa) iyi eğlenceler.

FINCH

Cleem Determeijer / Klavye
Beer Klaasse / Davul
Joop Van Nimwegen / Gitar
Peter Vink / Bass

BEYOND EXPRESSION

1 - A Passion Condensed (20:05)
2 - Scars On The Ego (8:51)
3 - Beyond The Bizarre (14:24)