31 Ağustos 2023 Perşembe

Far Out / Nihonjin (1973)

Far Out
, Japonya'nın en iyi Psychedelic Rock, Space Rock gruplarından biri. İtiraf etmek lazım ki Japonya'ya gereken önemi vermemişiz blogda. Büyük ayıp! Avrupa ve Amerika merkezli bir anlayış hakim olsa da genelde dünyanın hemen her yerinden 70'li yıllarda fena halde iyi gruplar ve müzisyenler çıkmış. Japonya'da bunların başında gelir aslında.

Japonya'daki Rock çılgınlığının başlamasından hemen sonra 1972 yılında kurulmuş Far Out. Çok bilinen ya da hatırlanan bir grup olmamakla birlikte ardılı olan Far East Family Band'in kökenlerinden biri olmasından kaynaklı da ayrıca önemlidir. Psychedelic Rock janrı içerisinde hak ettikleri yeri almış olmaları da ayrı bir güzellik elbette.

Psychedelic ve Space Rock'ın değişik bir yerinde duruyor grup. Normalde Space gruplarında klavyeler ve synth öne çıkarken burada fazlasıyla idareli kullanıldığına şahit oluyoruz. Özellikle efekt vermek istediklerinde tercih ettikleri bir enstrüman klavyeler. Müziklerindeki ağır Psychedelic etkiyi; gitarlar (doğal olarak), davullar ve alışkın olmadığımız bir şekilde elektrikli sitar ile sağlıyorlar. Sitar'ın öne çıkmaya başladığı anlarda değişik ve tuhaf bir Psychedelic rüzgar esmeye başlıyor.

Genellikle Pink Floyd'un ilk dönemlerine benzer olduklarından bahsedilse de aslında ondan çok fazlası olduklarını söylemek yanlış kaçmaz. Pink Floyd'a bok atmak değil tabi buradaki amaç. Far Out'un onlar gibi olmadığını, kendilerine ait bir tarza sahip olduklarını öne çıkarmak. Daha iyi olduklarını söyleyemeyiz fakat daha değişik olduklarını belirtmekten de sakınca gelmez.

Nihonjin albümünün ayırt edici bir özelliği de Japon kültürüne yaslanması. Folk olarak düşünmemek gerekir, fakat o kültürün içinden çıkıp geldiği apaçık belli. 2 parçadan oluşan albümün parça sayısı bile buna dayanıyor denilebilir. Uzun ve ardı arkası kesilmeyen Japon hikayeleri, geleneksel müzikleri ve müzikal yaklaşımlarını ortaya koyuyor albüm bu iki parçası ile.

Krautrock ile benzeşen yanları olan albümü Proto-Prog olarak tanımlamak da yanlış değildir. Zaten kendisinden sonra gelen Far East Family Band'de Progressive Rock içerisine dehil edilir. Keyif verici şekilde Hint ezgilerine de ara ara rastlayabilirsiniz albümde. Belki de bu yüzden fazlasıyle egsantrik ve eğlencelidir. Arada, tuhaf ve değişik gruplardan biridir Far Out.

FAR OUT

Fumio Miyashita / Vokal, Nihon-bue, Akustik Gitar, Armonika, Moog
Eiichi Sayu / Lead Gitar, Hammond, Koro Vokal
Kei Ishikawa / Bass, Elektrikli Sitar, Vokal
Manami Arai / Davul, Nihon-daiko, Koro Vokal

NIHONJIN

01. Too Many People (17:55)
02. Nihonjin (19:52)

30 Ağustos 2023 Çarşamba

Midsommar / Belsebub Är Lös... (1971)

70'lerin başında Mölndal, Göteborg'da kurulan bir grup Midsommar. Haklarında çok fazla bilgiye sahip olmasak da yaptıkları müzikten ne oldukları açıkça anlaşılıyor. Karmaşık, heyecanlı ve coşkulu bir yapıları var. Donuk ya da yumuşak değiller. Yaptıkları müziğin hakkını sonuna kadar veriyorlar.

Konumuz olan bu ilk albüm dönemi grubun Blues Rock, Hard Rock ve Psychedelic Rock kökenlerine bağlı kalarak yaptığı bir Progressive Rock ürünü. İkinci ve son albümde ise işi biraz farklılaştırıp (belki de müzikal olarak biraz yumuşatıp) politik ve sert sözlerin olduğu bir Folk Rock'a çeviriyorlar. İki albüm arasında büyük farklar var doğal olarak. Tercihimiz her daim ilk albümden yana olmakla birlikte ikinci albüm de kendi janrı içerisinde oldukça iyi bir yere sahip, hakkını da yememek lazım.

Az önce müzikal köklerini saydık grubun ama tam anlamıyla orada durduklarını da söyleyemeyiz. Kendilerine ait bir yapı geliştirmişler. Blues var mesela ama nerede belirginleşiyor nerede kayboluyor anlayamıyorsunuz. Saksafon ve flüt dolayısıyla Jazz Rock olduğunu düşünür gibi olurken aslında Jazz ile hiç alakaları olmadığını anlıyorsunuz. Belirgin olarak söyleyebileceğimiz tek şey Hard Rock'ın ön planda olduğu. Bunun dışındaki tüm türler belirsiz bir havada ilerliyor.

Midsommar, İngilizce değil de İsveççe söyleyen ilk Progressive Rock gruplarından aynı zamanda. İngilizce'nin popüler olduğu (Rock müziğe çok yakıştığı söylenir) dönemde uluslararası arenaya girebilmek için ciddi bir risk almışlar. Ama parantezin içinde belirttiğimiz savı da fena halde sarsmışlar. Özellikle vokalin Blues'a daldığı anlarda İngilizcenin gerekli olmadığına bile karar verebiliyorsunuz.

Albüm boyunca peşimizi bırakmayan olağanüstü saksafon çalışmaları, yırtıcı ve vahşi denilebilecek bir şekilde araya giren gitarlarla fena halde uyumlu hale geliyor. Birbirlerini zorladıkça zorluyorlar ve gittikleri yer daha da belirsizleşiyor. Vokalin ikisi arasına girerek hem Psychedelic bir tonda hem de içten söyleyerek katıldığı anlar ise bambaşka bir keyif veriyor dinleyene. Nadiren belirgin bir şekilde olaya dahil olan flüt, Jethro Tull'ın Blues tonlarını içerirken Ian Anderson'ın da pervasız çalışmalarına benziyor.

Belsebub Är Lös... için İsveç'in en iyi, en değişik ve etkili albümlerinden biri demek pek yanlış olmayacağı gibi arşivde bulundurmadığınız takdirde kendinizle ciddi bir kimlik tartışmasına gireceğiniz de bir albüm.

MIDSOMMAR

Dan Pihl / Org, Piyano
Reg Ward / Tenor Saksafon, Soprano Saksafon, Flüt, Vurmalılar
Hans Olsson / Vokal, Bass
Lennart Andrén / Vokal, Gitar
Weyne Petersson / Vokal, Vurmalılar

BELSEBUB ÄR LÖS...

01 - Belsebub Är Lös (3:20)
02 - På En Strand (3:30)
03 - Drömmens Värld (5:50)
04 - Jag Vill... (4:20)
05 - Midsommar (3:50)
06 - Staden (4:00)
07 - Fantomen (6:25)
08 - Till Morsan (3:35)

29 Ağustos 2023 Salı

Epidaurus / Earthly Paradise (1977)

1975 yılında Almanya'da kurulan Epidaurus çok bilinen bir grup değil. Bunun sebebi de muhtemelen albüm için bir araya gelmiş bir stüdyo grubu olmalarından kaynaklanıyor. Ki haklarında çok az bilgiye sahip olduğumuz grubun stüdyo grubu olduğundan da emin değiliz. Karışık ve değişik bir durum yine. 1999 yılında gaza gelip tekrar birleşseler ve ...Endangered adında bir albüm kaydetseler de ilk albümün yanına dahi yaklaşamıyorlar.

Alman müzik sahnesine özellikle de Krautrock'a hakim olanların rahatlıkla bileceği üzere Almanya'dan çıkmış Symphonic Prog gruplarının sayısı azdır. Bu tarza dahil olan Epidaurus da Krautrock'ın gölgesinde kalarak öne çıkamayan bir proje olarak raflarda kalıyor. İşin iyi tarafı bugün bile 1977 yılında çıkardıkları albümün orijinal plakları (bulunduğu ya da birileri satmak istediği takdirde) 1000 Euro gibi bir fiyata alıcı buluyor.

Earthly Paradise albümü 5 parçadan oluşuyor. Az adetli ama ortalamanın üzerinde süreleri ile yeterince doyurucu olduğunu söyleyebiliriz. Mooglar, orglar, piyanolar, mellotronlar havada uçuşuyor albümün her yerinde. Günther Henne ve Gerd Linke'nin virtüözite ayarındaki klavye hakimiyeti ve sürekli olarak ikili klavye kullanımından dolayı nefis bir hal alıyor Earthly Paradise. Bir miktar, Genesis'in 70'lerin ortalarına denk düşen dönemdeki enstrümantal bölümlerini andırsa da kırılgan, dramatik ve melankolik yapıyı kendilerine has bir şekilde kullandıkları da ortada.

70'lerin ikinci yarısından çıkmış en iyi albümlerden biri olarak nitelendirebileceğimiz Earhtly Paradise, aynı zamanda çok iyi bir stüdyo işçiliğine sahip. Normalde, pek bilinmeyen bir yapımcı ile çalışılmış albümlerde çok fazla aksaklık hissedilir. İmkanlar (maliyetten dolayı) kısıtlıdır ve doğal olarak özensiz performanslar ile özensiz bir stüdyo sonucu beklenir (ya da karşılaşılır). Ama bu fikir veya sonuç bu albüm için hiç de geçerli değil. Başta belirttiğimiz üzere proje grubu bile olsalar gerçekten de hakkını vererek albümü yaptıklarına ikna olmamak elde değil. Kaydı da, kullanılan enstrümanlar ve efektler de, Epidaurus'un kendisi de gerçekten iyiler.

Karmaşık ve melankolik bir yapıya sahip olan albümün en önemli özelliklerinden bir tanesi de ortalığı tozu dumana katan ikili klavye kullanımına destek veren ritim bölümünün muhteşemliği. Davul ve bass o kadar iyi eşlik ediyorlar ki albümdeki bütün gidişatı onlar belirliyor diyebiliriz.

EPIDAURUS

Christiane Wand / Vokal
Günther Henne / Hammond Org, Mellotron, Minimoog, Polymoog, Clavinet, Elektrikli Piyano
Gerd Linke / Hammond Org, Mellotron, Minimoog, Clavinet, Grand Piyano, Elektrikli Piyano, 12 Telli Gitar
Heinz Kunert / Bass, Taurus Pedals, Vurmalılar
Manfred Struck / Davul, Vurmalılar
Volker Oehmig / Davul, Vurmalılar

EARTHLY PARADISE

01 - Actions and Reactions 7:01
02 - Silas Marner 7:50
03 - Wings of the Dove 5:05
04 - Andas 6:15
05 - Mitternachtstraum 6:05

28 Ağustos 2023 Pazartesi

Satisfaction / Satisfaction (1970)

Satisfaction
temeli Jazz'a dayanan bir İngiliz grubu. 60'ların başında sahnede önemli yer tutmaya başlayan Mike Cotton'ın 70'lerin başındaki projesi. Mike Cotton Jazzmen olarak başladıkları yolda, 1963 yılında Rhythm&Blues'un popüler olmasıyla rotayı o yöne doğru çevirip isimlerini Mike Cotton Band yapıyorlar. Ama bu isimde de uzun süre kalmayıp Mike Cotton Sound'da karar kılıyorlar. Özellikle 60'ların ikinci yarısında İngiltere'de oldukça popüler bir hale geliyorlar. Hatta dönemin en çok konsere çıkan gruplarının da başında geliyorlar. Üstüne bir de Gine Pitney, Stevie Wonder, Four Tops gibi Amerikalıların İngiltere turnelerinde ön grup olarak çıkınca kendilerine önemli bir yer edinmiş oluyorlar.

70'lerin başlaması ve müzikal değişiklikler onları da etkiliyor. Yine de Jazz'dan uzaklaşmayı tercih etmiyorlar ama Rock müziği de es geçmiyorlar. Grubun adını Satisfaction'a çevirip eski The Artwoods gitaristi Derek Griffiths'i de alarak albüm kayıtlarına başlıyorlar. 60'ların sonunda yöneldikleri Soul'un çok fazla iş yapmadığını fark ettikleri için albümün alt yapısını Jazz ve Rock üzerine kuruyorlar.

Grubun ilk ve tek albümü olan ve grupla aynı adı taşıyan Satisfaction, Chicago'nun ilk albümünde kullandığı formasyonla oluşturulur. Ama içine daha fazla Rock ve Folk öğeleri katıyorlar. Ayrıca daha uzun ve farklı yapıları, melodik zenginlikleri ve ritim çeşitliliklerini kullanarak değişik bir hale getiriyorlar.

Satisfaction anlatılırken genellikle Chicago'nun da adı verilir. Chicago'nun ilk albümüne büyük atıflar bulunan tek albümleriyle bahsi geçen gruba sağlam bir saygı duruşu gerçekleştirdikleri ortadadır. Lakin Chicago'nun aynısı demek de tamamen yanlıştır. Zira farklı bir şekilde ve coşkuludurlar.

Genelde hissettiğimiz keşke başka albümlere fırsatları olsaymış kaygısı, Satisfaction için daha fazla öne çıkar. Dönemin bu konudaki önemli ismi Mike Cotton'dan bağımsız olarak, grup pek çok gruptan da kaydedilmiş pek çok albümden de iyi bir iş çıkarmıştır. Lider ve kurucu Mike Cotton olabilir ama Satisfaction bundan çok daha fazlasıdır.

Ortalamanın biraz üstünde uzunluklara sahip parçaları Jazz uzunluklarının ise altındadır. Köken Jazz'dır ama sos Rock müziktir. Bu tip basit özellikler Satisfaction'ın tam bir ara grup yapar. Onlar ne Jazz grubudurlar ne de Rock. Jazz ile Rock'ın kesişme noktasında, kendilerine has bir yerde dimdik ayakta dururlar.

SATISFACTION

Mike Cotton / Vokal, Trompet, Flugelhorn, Korno, Armonika
Bernie Higginson / Vokal, Davul, Bongo
John Beecham / Trombon, Tuba
Derek Griffiths / Vokal, Lead Gitar
Nick Newell / Flüt, Alto Saksafon, Tenor Saksafon, Trompet
Lem Lubin / Vokal, Bass, Akustik Gitar

SATISFACTION

01 - Just Lay Back and Enjoy It 7:35
02 - She Follows the Band 3:52
03 - Cold Summer 5:08
04 - Sharing 6:15
05 - Call You Liar, Liar 4:17
06 - You Upset the Grace of Living When You Lie 6:27
07 - Just Like Friends 4:01
08 - Go Through Changes 7:08

27 Ağustos 2023 Pazar

The New Apocalypse / Stainless Soul (1969)

The New Apocalypse
, Jazz ve Rock odaklı bir grup. İkisinin belki de en iyi birleşimlerinden birine imzalarını atmışlar. Jazz Rock, Fusion gibi alanlarda albümler kaydetmiş benzeri pek çok grupta olduğu gibi The New Apocalypse hakkındaki bilgilerimiz de sınırlı. 60'ların başında üniversite çevrelerinde kurulduğunu, uzunca bir süre kolej ve kulüp çevrelerinde çaldıklarını, 1968 yılında bazı teknik, personel ve müzikal değişiklikler yaşayıp albüm kaydına başladıklarını ve 1969 yılı sonlarına doğru albümü yayınladıklarını, son olarak da sırra kadem bastıklarını biliyoruz o kadar. Personel değişikliği yaşadıkları sıralarda da bir yapımcı firma ile anlaşıyorlar ve yayınladıkları single kendi çapında iyi iş yapıyor. Bundan hareketle de albüm aşamasına geçiliyor. 

Albümün, bildiğimiz kadarıyla günümüzde bir CD versiyonu bulunmuyor. Plaklarına ulaşmak da neredeyse imkansız. Sadece bazı sosyal mecralarda paylaşılmış, plaktan dijitale dönüştürülmüş bu ilk ve tek albümü dışında bir şeye ulaşmak da mümkün değil. Albümün başarılı bir çalışma olması ve grubun böylesi bir albüme imza atmış olmasından kaynaklı bir miktar üzüntü yaşamak da normal. Zira keşke daha fazla kayıt için fırsatları olabilseymiş diye düşünmekten geri duramıyoruz.

Albümde enstrüman kullanımları oldukça iyi. Zaten personel değişikliği yaşanmasına rağmen grup elemanları uzunca bir süre birlikte çalan tipler. Birbirilerini nasıl tamamlayacaklarını iyi biliyorlar. Saksafon ve trompet ön plana çıkıyor normal olarak. Fakat gitarın da albüme katkısı yadsınamaz şekilde fazla. Neredeyse tüm gidişatın yönünü belirliyor diyebiliriz.

Stainless Soul coşkulu ve enerjik bir albüm. Grubun ritim bölümü işini iyi bir şekilde yapıyor. Aniden yükselen tempo bir anda yerin dibine doğru serbest düşüşe geçerken bir anda tekrar toparlıyorlar. Yaratıcılık konusunda hiçbir sıkıntıları olmadığı gibi parçaların session olarak kaydeilmiş olması muhtemel. Zira o coşkuyu yakalayabilecek şekilde çalmanın tek yolu bu olsa gerek. Parçaların başlangıçları belirli düzenler üzerine oturtulurken bir süre sonra darmadağınık bir hale geliyor ki bu da session fikrini güçlendiriyor. Bu arada The Beatles'ın Eleanor Rigby'sinin acayip de değişik bir versiyonu albümde mevcut.

Amerika'dan bu alanda çok fazla iyi grup çıkıyor genelde. Ama The New Apocalypse'in yeri her zaman bir başka. Chicago gibi popülist bir yaklaşımları yok hiç mesela. Tek dertleri müzik yapmak gibi görünüyor. Belki de bu sebepten başarılı olamamışlardır bilemiyoruz.

THE NEW APOCALYPSE

Greg Novik / Gitar
Christopher Lynch / Org
Gene Meros / Saksafon
Keith Vinroe / Trompet
John Garrison / Bass
Dennis Meros / Davul

STAINLESS SOUL

01 - Stainless Soul (4:07)
02 - Domicela (2:57)
03 - Comin' Home Baby (4:09)
04 - Junkshop (3:11)
05 - Wichita Lineman (5:23)
06 - Watch Your Step (2:47)
07 - Three Shades Of Gray (3:33)
08 - Get Outta My Life Woman (3:05)
09 - Eleanor Rigby (3:54)
10 - Labyrinth (4:13)

26 Ağustos 2023 Cumartesi

Electric Mud / Electric Mud (1971)

Electric Mud
, ortaya çıkıp tek albüm kaydettikten sonra bir daha ortalıkta görünmeyen gruplardan. Haklarında bazı ufak tefek bilgi kırıntıları dışında pek fazla bir şey yok. 1970 yılı sonlarına doğru kuruldukları, 1971 yılında tek albüm kaydettikleri ve grupta bass gitar ve vokal görevlerini üstlenen Udo Preising'in albümsüz ama efsanevi Zoppo Trump grubunda çalmaya devam ettiği dışında bir bilgimiz yok Electric Mud ile ilgili.

Tek albümlü efsaneler listemize Krautrock kontenjanından giren grubun albümü fazlasıyla politik bir bakış açısı sergiliyor. Sözlerde anlatılanlar ve müziğin gidişatı bu kıvamda bir albüm için fazlasıyla iyi. Diğer taraftan albümün kaydı bütün temizleme uğraşılarına rağmen (CD baskısından bahsediyoruz elbette) ham ve ilkel. Muhtemelen stüdyoda bile değil garajda kaydedilmesinden kaynaklıdır diye tahmin ediyoruz. Zira en kötü stüdyonun olanakları bile albümde görülenlerden fazladır.

Bunun yanında albümdeki enstrümantasyon oldukça iyi. Özellikle gitar ve org üzerine kurulu olan albümde uzun enstrümantal pasajların hakimiyeti görülüyor. Bu bir bakıma da iyi olmuş albüm için. Zira öfke dolu ve politik şarkı sözleri fazlasıyla iyi olmakla birlikte Udo Preising'in vokali hiç de albüme yakışır bir vokal değil. Zaten daha sonra yer aldığı Zoppo Trump grubu akıllılık edip adamı sadece Bass çalması için kullanmışlar ve başarılı kayıtlara imza atmışlar. (Zoppo Trump'ın yayınlanmış bir albümü yok bu arada, belirtelim. Daha sonra toparlanan bir Archival çalışma dışında herhangi bir kayıtları yok.) Preising, tek başına neredeyse muhteşem olarak nitelendirilebilecek, albümün ikinci parçasını hiç etmeyi başarmış. Titrek ve kendinden emin olmayan bir vokal ile parçayı dinlemeye çalışmak gerçekten kötü. Bir arkadaşın AudaCity kullanarak vokal bölümlerini silmeye çalıştığı günleri hatırladım birden. Gerçekten de o kadar rahatsız edici.

Vokaldeki bu rahatsızlık verici duruma ve kayıt kalitesine karşın albüm arşivlik niteliklere sahip bir albüm. Tempolu ve ruh hali bir anda değişen bir yapıya sahip. Hayatın içinde olan bitenler üzerine gidiyor gibi bir izlenim ediniyor insan dinlerken.

Kimilerine sıkıcı gelebilir belki ama ortalamanın çok üzerinde bir albüm olduğunu da kabul etmek gerekir.

ELECTRIC MUD

Jochen Dyduch / Davul
Axel Helm / Org, Piyano
Udo Preising / Bass, Vokal
Manfred Simhäuser / Gitar

ELECTRIC MUD

01. Hausfrauenreport (11:25)
02. Die Toten Klagen Euch An (5:39)
03. Immer Das Alte Lied (6:43)
04. Nichts Zu Essen In Der Not (11:25)

25 Ağustos 2023 Cuma

Pentacle / La Clef Des Songes (1975)

Fransa'da 1971 yılında kurulan Pentacle, uzun bir çabanın ardından ancak 1975 yılında tek albümlerini yayınlayabilmiş bir grup. Adı sanı çok duyulmamış olmakla birlikte dönemin Fransız kökenli Symphonic Prog türü için özel ve etkili albümlerden ve gruplardan biri. Tek albümlü efsaneler listemizde de teklifsiz bir şekilde dahi girenlerden.

Grup hakkında çok fazla bilgiye sahip değiliz. Dönemin pek çok tek albümlüsü gibi onlar da bir anlık yakaladıkları fırsatları iyi değerlendirip albüm kaydını yapmışlar. 1971 - 1975 arasında neler yaptıklarını bilmesek de 1975 yılında albüm piyasaya çıktıktan bir süre sonra dağılmışlar. Aslında potansiyelleri bir hayli fazla olan bir grup ve başka albüm kayıtları yapabilselermiş kalıcı olacaklarına dair de en ufak bir şüphemiz de yok. Olmamış tabi.. :)

Symphonic Prog diye tanımladık grubu ama soft bir görünümleri de yok aslında. Albümün bazı bölümlerinde Space Rock'a kadar uzanan denemeler var. Albümdeki yansıma King Crimson gibi görünüyor. Tamamen aynı olmamakla birlikte benzerlikler içeren bir yapıya sahipler. Crimson gibi girip kendileri gibi çıkıyorlar diyebiliriz. Analog klavye sesleri tarafından senfonik bir yapıya bürünen parçalar gitarın tutku dolu soloları ile birleşip daha sert bir yörüngeye giriyor. Fazlasıyla yaratıcı olan bu gitarlar parçaların yönünü belirlemekten çok dizginlemek üzerine kullanılıyor gibi geliyor insana. Normalde tam tersinin olması beklenirken -ki onca yırtıcı sese rağmen- gitar daha bir aklı başında hareket ediyor diyebiliriz.

Ange'dan tanıdığımız Christian Decamps'ın yapımcılığını üstlendiği albümde Ange'a dair bir şeyler beklense de hiç yok aslıdna. Özellikle Ange'da sesini öne koyan ve oldukça teatral bir tekniğe imza atan Decamps'ın Pentacle albümüne en azından bu konuda hiçbir etkisi olamamış. O bazen sıkıcılaşan hava ile hiç alakası yok Pentacle'daki vokallerin. Aksine daha düşük bir tonda seyrediyor.

İçerdiği bir hayli fazla mellotron sesleri ve sürekli yükseliş eğiliminde olan lead gitarlarıyla da Ange'dan ayrılıyor Pentacle. Bu noktada albümdeki enstrüman kullanımlarının, doğal olarak da müzisyenlerinin yetenek konusundaki fazlalıklarının öne çıktığını da belirtmek gerekiyor. Sadece arşivlenecek bir grup olmadıklarını fena halde kanıtlıyorlar.

PENTACLE

Claude Menetrier / Org, Moog, Elka String Ensemble, Piyano
Michel Roy / Davul, Vokal
Gerald Reuz / Elektrikli Gitar, Akustik Gitar, Lead Vokal
Richard Treiber / Bass, Akustik Gitar

LA CLEF DES SONGES

01. La Clef des Songes (4:06)
02. Naufrage (4:27)
03. L'Âme du Guerrier (6:06)
04. Les Pauvres (3:25)
05. Complot (5:01)
06. Le Raconteur (10:42)

24 Ağustos 2023 Perşembe

Paternoster / Paternoster (1972)

Paternoster
, kişisel bakış açısını bir kenara bırakıp da anlatabileceğiniz gruplardan değil. Fazlasıyla içselleştirerek, neredeyse canınızı acıtacakmış şekilde bağlandığınız gruplardan diye özetleyebiliriz. Kaydettikleri ve yayınladıkları tek albümle bunu başarabilmiş nadir gruplardandır aynı zamanda.

1970 yılında Viyana, Avusturya'da kurulan grup genelde Krautrock olarak nitelendirilse de bunun doğruluğu tartışılır. Pscyhedelic Rock ve Alman kültüründen besleniyor olsa da Krautrock'tan farklı olarak Progressive Rock içerisindeki yerlerini alıyorlar. Krautrock temelinde bulunan, hırıltılı, cazır cuzur  gitarlar ve yankılı sesler albümde bulunmakla birlikte daha ilkel bir şekilde ortaya çıktıkları rahatlıkla görülebiliyor. Yine de isteyen Krautrock diye nitelendirebilir tabi, çok büyük yanlışa da düşmüş sayılmaz.

Kurulduktan kısa bir süre sonra albüm hazırlıklarına başlayan, stüdyoda uzun saatler geçiren grubun albümü 1972'de yayınlandıktan hemen sonra grup dağıldı. 2 yıllık müzikal hayatları boyunca oldukça iyi dinletiler ve sağlam bir albüm bıraktılar.

Albüm, geneli itibariyle derinliklerde dolaşıyor. Araya eleştirilerini katarak da ilerliyor. Özellikle kilise eleştirisi bir hayli fazla. Din'e karşı bir duruşları olmamakla birlikte kurumsallaşmasına karşı olduklarını anlayabiliyorsunuz. Bunun en belirgin örneği de The Pope is Wrong parçası. Din'i değil Kiliseyi alaşağı etmeye çalışıyorlar gibi bir durum var. Tıpkı Jethro Tull'un Aqualung ve Black Sabbath'ın Master of Reality'sinde olduğu gibi.

Diğer tarafta albümde ölüm üzerine de gide parçalar bulunuyor. Zaten vokal Franz Wippel'in can acıtan sesi ile uğraşırken bir de sözlere takılırsanız iyice yerin dibine giriyorsunuz. Adamın sesi ile yarattığı melankolik atmosfer sizi içine çektikçe çekiyor. O noktada gitarın buna katkı sağlayıp hırıltılı ve ağıt yakarmış gibi giriş çıkışları sizi daha da derine çekiyor.

Bu kadar lafın ardından albümün mükemmel bir albüm olduğunu düşünmemek gerekir. Muhtemeldir ki Paternoster albümünden daha iyi yüzlerce albüm dinlemişsinizdir. Lakin bu kadar etkileyici, insanın en derin içsel noktalarına sirayet eden bir başka albüm bulmanız zordur. Jane var diyenlere de kısa bir ek yapalım, vokal olarak benzeşmeler olmakla birlikte Jane'den daha derine daldıkları ortada. Karanlık ya da gri günlerde ve özellikle kendinizi iyi hissetmediğiniz zamanlarda dinlemeyin!

PATERNOSTER

Gerhard Walter / Gitar, Vokal
Franz Wippel / Org, Vokal
Haimo Wisser / Bass
Gerhart Walenta / Davul

PATERNOSTER

01. Paternoster (3:56)
02. Realization (3:34)
03. Stop these lines (6:57)
04. Blind children (6:16)
05. Old Danube (4:16)
06. The Pope is wrong (6:02)
07. Mammoth Opus O (8:55)

23 Ağustos 2023 Çarşamba

Hard Meat / Hard Meat (1970)

Hard Meat
de az bilinen, başarıyı yakalayamamış Progressive Rock ve Psychedelic Rock gruplarından. 1969 yılında Steve Dolan ve Mick Dolan kardeşler tarafından Mick Carless ile birlikte kurulmuşlar. Kısa sürede Warner Bros ile yaptıkları anlaşma onlara bir anda 2 albüm yapma şansı vermiş ama bu şansı iyi kullanamadıkları ortada. Amerika'da bir turneye çıktıkları halde başarı elde edememiş olmaları grubun çok kötü bir yapısı olmasından kaynaklı değil elbette. Zor bir dönemde kendilerini göstermeye çabalamışlar ama karşılarındakiler de az değildi elbette.

Grubun en önemli tarafı çıkardıkları ilk 45'lik olabilir. Zira ilk yüzünde The Beatles'ın Rain parçasının olduğu bu single'ın arka tarafında ilk Hard Meat parçası olan Burning Up Years bulunuyor. Yeni Zelandalı grup The Human Instinct'i bilenlere yabancı gelmeyecek olan bu parça gerçekten de The Human Instinct'in aynı adlı albümüne adını da veren bir Hard Meat parçası.

Albümün çıkış tarihi ile ilgili çeşitli bilgiler bulunmakta. Pek çoğunda çıkış tarihi olarak 1969 görünüyor. Lakin WB'nin listesine göre dağıtıma / yayına çıkış tarihi 1970 olarak görünmekte. Muhtemeldir ki 1969 yılında kaydedilen albüm 1970'in ilk günlerinde piyasaya sürüldüğü için böyle bir fikir ayrılığı oluşmuş. Hala de emin değilim tabi tarihin ne kadar doğru olduğundan.

Psychedelic etkiler üzerine kurulu bir Progressive anlayışı var Hard Meat'in. İsme bakıldığınca çok sert bir bakış açısı bekliyor müzikal olarak insan. Ama değil. Slow ya da Soft olarak tabir edilebilecek denli de ağdalı ve yerlerde değil elbette fakat albüme kattıkları melodik yapı ile Psychedelic'ten gelen o belirsiz ve katı durumu fazlaca yumuşatmışlar. Pop da değiller ama yakınmış gibi algılayabiliyorsunuz dinlerken. Belki de 2 albümle kendilerine yer edinememelerinin sebebi budur.

Enstrüman kullanımı açısından grubun oldukça iyi oldukları söylenebilir. Özellikle gitar ile yaptıkları işler albümü etkileyici bir düzeye taşıyor. Vokalin yetersizliği göze çok batmasa da bazı parçalarda olmasıydı da olurmuş hissiyatı bırakıyor.

Albümü ve grubu övdüm mü gömdüm mü çok anlayamadım ama arada grup / albümlerden biri Hard Meat. Arşivde yer almayı hak eden, incelikli gruplardan olduğunu eklemekte fayda var.

*Gitarist ve Lead Vokal Michael "Mick" Dolan, 2014 yılında Marmaris, Muğla'da aramızdan ayrıldı.

HARD MEAT

Mick Dolan / Elektrikli Gitar, Akustik Gitar, Lead Vokal
Steve Dolan / Bass
Mick Carless / Davul, Vurmalılar, Conga

HARD MEAT

01 - Through a Window (3:51)
02 - Yesterday, Today, Tomorrow (5:01)
03 - Space Between (4:33)
04 - Time Shows No Face (3:56)
05 - Run Shaker Life (10:15)
06 - Universal Joint (4:24)
07 - Most Likely You Go Your Way (And I'll Go Mine) (5:02)

22 Ağustos 2023 Salı

The Inner Space / Agilok & Blubbo (1968 - 2009)

The Inner Space
başlangıçta bir şey çağrıştırmayabilir. Ama Krautrock'ın en iyilerinden biri olan Can'in öncülü dediğimizde dikkatleri üzerine çeker diye tahmin ediyoruz. Can'in ilk dönem vokali Malcolm Mooney ve Michael Karoli gruba dahil olmadan hemen önce yaptıkları bir film müziği (OST) kaydı bu aslında. Grup tam tekmil albümde yerini almış diyemeyiz.

İşin ilginç yanı 1969 yılında yayınlanması planlanan Agilok & Blubbo filmi hiçbir zaman vizyona da girememiş. Doğal olarak filmin soundtrack'i olan bu kayıt da uzunca bir süre ortalıkta yoktu. 2009 yılında yayınlanana kadar herkesin dilinde ama kimsenin elinde değildi yani. Başlıktaki 1968 - 2009 tarihlendirmesini de buna göre belirledik. Kaydedildiği yıl ve yayınlandığı yıl olarak.

Peter F. Schneider tarafından yönetilen ve Walter Groh ile dönemin aykırı, tuhaf, çekici kadın oyuncusu Rosemarie Heinikel'in oynadığı filmin gösterime girip girmemesi çok önemli de değil bizim için. Zira dönemin ucuz ve erotizmi kullanan hatta pornografiye doğru yol alan filmlerinden biri muhtemelen. Ama filmin müzikleri elbette ilgimizi çekiyor. Psychedelic Rock etkilerinin bir hayli fazla olduğu albüme Krautrock etiketi yapıştırmak Alman olmalarından kaynaklı bir gelenek gibi artık. Bu noktada belki de Krautrock'ın ilk örneklerinden biri olduğu bile söylenebilir Agilok & Blubbo'nun.

Alışkın olduğumuz Can müziğinin biraz daha ham hali ile karşı karşıyayız albümde. Böyle olması da doğal zira bir albümden çok film için yapılmış müziklerden oluşuyor. Ek olarak bu albümdeki parçaların hiçbiri, bir sonraki film müziği kaydı olan Kamasutra'daki parçalar ile birlikte (bahsi geçen her iki film de The Inner Space adıyla kaydedilmiştir bu arada) hiçbir toplama ya da derlemede de yer almadı. Grubun seçtiği film müziklerinden oluşan 1970 tarihli Soundtracks'te de yer almadılar doğal olarak. Yani daha önce dinlemediyseniz bu ilk dinleyişiniz olacak diyebiliriz.

Can'den alışkın olduğumuz o işler düzgün giderken bir anda değişik ve tuhaf bir yere evrilme durumu Agilok & Blubbo'nun müziklerinde de bariz şekilde hissediliyor. Filmin konusunu bilmediğimiz için ne kadar oturduğunu bilemiyoruz ama Can'in film müzikleri döneminin iyi albümlerinden biri olarak söylemek yanlış olmaz.

Filmin oyuncusu Rosemaria Heinikel'in Kamerasong parçasında vokal yaptığını ve grupla oldukça uyumlu bir tonda gittiğini söylemekte fayda var. Kaldi ki kadın zaten hem müzik hem de oyunculuk yapan biri.

THE INNER SPACE

Irmin Schmidt / Klavye, Flüt, Gitar, Vokal
Holger Czukay / Bass
Jaki Liebezeit / Davul

Konuk Müzisyenler:
David C. Johnson / Flüt
Rosemarie Heinikel / Vokal (*Kamerasong)

AGILOK & BLUBBO

01 - Agilok and Blubbo 3:44
02 - Es zieht herauf 4:37
03 - Dialog zwischen Birken 1:49
04 - Michele ist da 1:38
05 - Mama Mama 3:54
06 - Kamerasong 2:30
07 - Zwischen den Bäumen 3:56
08 - Zweige und Sonne 0:14
09 - Revolutionslied 1:48
10 - Der letzte Brief 1:26
11 - Probleme 2:14
12 - Flop Pop 3:33
13 - Apokalypse 10:25

21 Ağustos 2023 Pazartesi

Lucifer / Lucifer (1970)

Haklarında en ufak bilgiye sahip olmadığımız gruplara ek olarak Lucifer'ı da gösterebiliriz. Bu isimle ortaya çıkmış pek çok grup olmakla birlikte sanırım bu grup onların ilki. Bunun dışında Rochester, New York'da kurulduklarını (hangi yıl olduğu da belirsiz ama muhtemelen 1970 başları) Hard Rock ve Psychedelic Rock karışımı bir tek albüm kaydettiklerini sonra da belirsiz bir şekilde dağıldıklarını biliyoruz. Rock müzik tarihine çok büyük etkileri olmasa da kaydettikleri tek albümle özellikle yukarıda bahsi geçen iki türün nadir öğelerini toplayanlar için iyi gruplardan biri olarak tanımlayabiliriz.

Albümün geneli fazlasıyla coşkulu ve enerjik bir yapıya sahip. Klavye hareketlerinin öne çıkmaya başladığı anlarda melodik yapı sık sık değişirken sağlam ve sert bir şekilde ortaya çıkan gitarlar parçaların gidiş yönüne etki etmekten çok soslamayla yetiniyor. Vokalin değişik ve tipik sesi bazı parçalarda fazlasıyla öne çıkarken bazılarında ise olmasa da olurmuş izlenimi yaratıyor.

Albümdeki parçaların sözlerinin çok fazla kaliteye sahip olduğunu da söyleyemeyiz. Ama müzikal yapıya çok uygun bir şekilde hareket ettiği ortada. Biraz popülerlik havası da sezilmiyor değil vokalin kullandığı teknikte. Daha bir öne çıkayım da hani belki oradan yırtarız gibi bir durum var. Bir de vokalin kullanımı parçalardaki havaya çok fazla uyuyor. Konsept albüm olmasa da belirli bir hikaye üzerine odaklanan albümdeki sözler kırık ve sorunlu bir aşk hikayesinden kalanlara yöneliyor.

Biraz ağdalı biraz yapış yapış biraz da hüzün isteyenler için  kaçırılmayacak bir fırsat denilebilir albüm için. Günümüz Pop parçaları gibi değil elbette. Daha çok Gary Moore tarzı Still Got The Blues havasını içine çekmek isteyenler için bire bir oturan bir albüm.

Bu 1970 yılı kaydının içerisinde bazı düşük ve gereksiz gibi algılanan parçalar olsa da aslında çok da yerden yere vurduğumuz gibi bir albüm de değil. 5 üzerinden değerlendirmeye kalkılsa 3'ün biraz altında olarak nitelendirilebilir. Bu tarz albümleri sevenler için ise 3'ün üstüne çıkacaktır bu değerlendirme.

Başta da bahsettiğimiz üzere 70'lerin nadir (rare) parçalarını arayan Hard Rock ve Psychedelic Rock müdavimleri için gerekli parçalardan biri.

LUCIFER

Joe Mattioli / Vokal
Vincent "Butch" Biocca / Bass
Joe Gallo / Piyano
Joe Bertola / Davul
Pete Skelton / Gitar

LUCIFER

01 - Sixteen (3:33)
02 - Different Face (2:42)
03 - Where Do We Go From Here (4:12)
04 - Get Together (4:22)
05 - My Baby (3:12)
06 - You Better Find Someone To Love (3:06)
07 - I'm Gonna Make It (3:01)
08 - If This World Were Mine (3:15)
09 - Dreaming Isn't Good For You (5:03)
10 - Crabby Day (3:42)
11 - Don't Tell Me How To Love (2:16)

20 Ağustos 2023 Pazar

Lone Star / Lone Star (1976)

1974 yılında kurulduğunda neredeyse kimsenin haberinin olmadığı bir gruptu Lone Star. Gerçi ilk isimleri Iona'ydı ama bilinirliklerine etki edecek bir halleri yoktu zaten. Galler'den nadiren çıkan gruplar genelde sağlam gruplar olur. Lone Star da bu teoriye katkı sağlamak için ortaya çıkmış gruplardan biri gibidir. Iona ile çok fazla bir başarı şansları olmadığını anlayan Kenny Driscoll ve Tony Smith, Quest'in eski bass gitaristi Ray Jones ile anlaşıp aralarına Jim Matthews'u alarak grubun adını Lone Star olarak değiştirdiler.

Ama 1975 yılında büyük değişimler yaşandı ve grupta yine sadece Driscoll / Smith ikilisi kaldı. Birbiri ardına gelen eklemelerle Lone Star oldukça iyi ve iş yapabilme kabiliyetine sahip bir grup haline geldi. Grubun en önemli silahı Skid Row, Universe ve UFO deneyimi olan (UFO'da Michael Schenker ile birlikte çalmışlardı) Paul Chapman'dı. Ki daha sonra Lone Star'dan ayrılan Chapman yine UFO'ya dönecekti.

Temelde grubun yaptığı müzik AOR ve Hard Rock olarak değerlendirilir. Bir bakıma doğrudur ama müzikal yapıdaki ilerlemeye müsait bakış ve bu yönde yaptıkları çıkışlar onları bir miktar da Progressive Rock içerisine sokar. Heavy Progressive Rock olarak nitelendirilmeleri de yanlış sayılmaz. Diğer yandan müziklerindeki sertlikten ve daha başka birkaç nedenden dolayı Heavy Metal'e de öncül oldukları söylenebilir. Sonuç olarak karışık bir durum ve gruptur kendileri.

Ek olarak The Beatles'in She Said, She Said parçasının Progressive bir versiyonu ile başlıyor albüm. Armonik vokaller ve enstrümantal bölümleri ile değişik bir yapıya büründürmüşler parçayı. Hatta She Said, She Said bireysel olarak, Lone Star'dan önce pek dikkate değer bir parça da değildi benim için. Gerçekten de işin hakkını vererek yapmışlar.

Genel yapı düşünüldüğünde de yani Worsnop'ın nefis Synth'leri, ritim bölümünün neredeyse tüm Rock camiasındaki en iyi ritim bölümlerinden biri olması ve Driscoll'ın enfes vokali grubu farklı bir yere taşıyor zaten. Punk'ın öne çıkmaya başladığı, NWOBHM'in kendini göstermek için çabaladığı dönemde Rock'ın önemli örneklerinden biri olarak nitelendirilebilir bu albüm.

LONE STAR

Tony Smith / Gitar
Rick Worsnop / Klavye
Paul Chapman / Gitar
Ken Driscoll / Vokal
Pete Hurley / Bass
Dixie Lee / Davul

LONE STAR

01 - She Said She Said 8:30
02 - Lonely Soldier 5:09
03 - Flying in the Reel 4:58
04 - Spaceships 6:45
05 - A New Day 5:15
06 - A Million Stars 3:50
07 - Illusions 3:14

19 Ağustos 2023 Cumartesi

Little Feat / Little Feat (1971)

Southern Rock
'ın ilk beşinde yer alan gruplardan biri Little Feat. 1969 yılında Lowell George ve Bill Payne tarafından kurulmuş. İkili, Lowell George hali hazırda Frank Zappa's Mothers of Invention'ın elemanıyken tanışmışlar. Frekansları tutunca da yeni bir grup kurma derdine düşmüşler. Mothers of Invention'ın eski bass gitaristi Roy Estrada ve Payne'in eski grubu The Factory'nin davulcusu Richie Hayward ile bir araya gelerek Little Feat'i hayata geçirmişler.

Grubun kurulması ile ilgili ilginç bir durum var. Hikayenin 3 versiyonu bulunuyor ama hangisinin doğru olduğuna dair onaylanmış herhangi bir bilgi yok. İlk versiyona göre Zappa, amfisi kapalı olduğu halde 15 dakikalık bir gitar solo atmayı başarınca George'a sinirleniyor ve gruptan atıyor. İkinci versiyon biraz daha makul kabul edilebilir. George, Zappa'ya Willin' parçasını gösterdiğinde Zappa sinirleniyor ve gruptan kovuyor, çünkü kendi grubunda yer almaması gereken şekilde yetenekli bir müzisyen olduğunu anlıyor. Üçüncü ve son versiyona göre ise Zappa, Willin'in içerdiği referanslar (uyuşturucu, şarap vs) dolayısıyla gruptan kovuyor. Neticede her şekilde Zappa tarafından kovuluyor ama gerekçesi belirsiz. Tabi Zappa'nın normal biri olmadığı düşünüldüğünde, Little Feat'in ilk albümünün Warner Bros tarafından yayınlanması için neden elinden geleni ardına koymadığını anlamak da pek mümkün değil. Bu modeller böyle diyerek geçiştiriyoruz konuyu.

Albüm kayıtları sırasında da enteresan bir durumla karşılaşılmış, onu da aktaralım. Efsanevi olarak nitelendirilen Willin' parçasının kayıtlarınun hemen öncesinde bir model uçakla oynarken Lowell George elini fena şekilde yaralıyor ve Slide Gitar bölümünü çalamayacak duruma geliyor. O sırada stüdyoda bulunan Ry Cooder gitarı eline alıp işi çözümlüyor. Yani o nefis Willin' kaydında George değil Cooder çalıyor.

Rock müzik tarihine ciddi şekilde etki eden Little Feat'in bu ilk albümünde Country'den Blues'a, Southern Rock'dan Swamp Rock'a pek çok tür ve tarz arasında bir gezinti var. Fazlasıyla coşkulu ve enerjik bir albüm. Müzisyenlerin yetenekleri tartışılır olmadığı gibi yaptıkları albümde kendilerini bile aştıklarını söyleyebiliriz. O kadar iyiler ki Jimmy Page,      hakkında "En sevdiğim Amerikalı grup" diye bir yorum yapmış.

LITTLE FEAT

Lowell George / Gitar, Armonika, Vokal
Bill Payne / Klavye, Vokal
Richard Hayward / Davul, Vokal
Roy Estrada / Bass, Vokal

LITTLE FEAT

01 - Snakes on Everything 3:04
02 - Strawberry Flats 2:20
03 - Truck Stop Girl 2:32
04 - Brides of Jesus 3:20
05 - Willin' 2:24
06 - Hamburger Midnight 2:30
07 - Forty Four Blues / How Many More Years 6:25
08 - Crack in Your Door 2:16
09 - I've Been the One 2:20
10 - Takin' My Time 2:45
11 - Crazy Captain Gunboat Willie 1:55

18 Ağustos 2023 Cuma

Humble Pie / As Safe As Yesterday Is (1969)

Dünkü Small Faces girişinin ardından, hem bu grupla bağlantılı hem de blogdaki eksiklerden biri olan Humble Pie ile devam edelim. Small Faces'ın iç çatışmaları sonucunda ayrılan Steve Marriot yine kendisi gibi vokalist / gitarist olan Peter Frampton ile bir araya gelip Humble Pie'ı kuruyorlar. Frampton grupta çok fazla durmuyor, 2 albümün ardından  ayrılıyor ama Humble Pie kendi efsanesini yaratmayı başarıyor. Bu grup da dün bahsetmeye çalıştığımız gibi Rock müziğine katkısı büyük olan gruplardan. Katkıları çok iyi müzik, değişik işler filan olarak düşünmemek gerekiyor ama. Humble Pie yaptığı Blues Rock ve Hard Rock ile biraz daha popüler bir hale gelip Rock'ın genişlemesine fırsat tanıyan gruplardan. Onların buna katkısı da böyle işte.

Aynı yıl içerisinde bir araya gelip ilk albüm olan As Safe As Yesterday Is'in kayıtlarını (ikinci albüm Town & Country'i de kaydediyorlar 1969 yılı içerisinde) tamamlayan grup beklentilerini karşılayacak denli iyi tepkiler almışlar. Rolling Stone dergisi albüme 4 üzerinden 4 yıldız verirken "1969'un en iyi Blues Rock albümü" olarak da tanımlamış. Albümün İngiltere listelerinde 1 numaraya kadar yükselmesi de işin bir başka yönü tabi. 

Albümün açılış parçası Steppenwolf'ün lideri John Kay'in Desperation parçası. Oldukça iyi bir yorumlama. Alabama '69 parçası ile Amerikan İç Savaşı'na politik yönden direkt dalarken, Stick Shift ile de Blues Rock kökenli Hard Rock ile sağlam bir yere tutundukları açıkça görünüyor.

Genel olarak Hard Rock, Blues Rock gibi türlerin üst sıralarında yer alan bir albüm olsa da kişisel olarak çok da beğeni listesine giren bir albüm olmadığını da belirteyim. Sadece Hard Rock ve Blues Rock yetmiyor işte bazen. Popülist bir yaklaşım sergilediğinizde bazı ufak tefek gibi görünün ama müziği müzik yapan ayrıntılardan vaz geçmek zorunda kalıyorsunuz. Ki bu ayrıntıların da olmaması ortamı bir anda dağıtıyor.

Humble Pie'ı eklememizin en büyük sebebi başta da söylediğimiz gibi popülerlikten faydalanarak Rock müziğe katkı sağlamalarından ileri geliyor. Yoksa çok büyük özelliklere sahip parçaları da yok bu albümde. Enstrümantasyona diyecek laf da kalmıyor doğal olarak. Bu dar alanda yapılabilecek en iyi işleri çıkardıklarını söylemekle yetinebiliriz.

HUMBLE PIE

Peter Frampton / Vokal, Gitar, Org, Slide Gitar, Tabla, Piyano
Steve Marriott / Vokal, Org, Gitar, Slide Gitar, Akustik Gitar, Armonika, Tabla, Piyano
Greg Ridley / Bass, Vokal, Vurmalılar, Bongo
Jerry Shirley / Davul, Vurmalılar, Tabla, Piyano, Harpsichord

AS SAFE AS YESTERDAY IS

01 - Desperation (6:28)
02 - Stick Shift (2:22)
03 - Butter Milk Boy (4:22)
04 - Growing Closer (3:13)
05 - As Safe as Yesterday (6:05)
06 - Bang! (3:24)
07 - Alabama '69 (4:37)
08 - I'll Go Alone (6:17)
09 - A Nifty Little Number Like You (6:11)
10 - What You Will (4:20)

17 Ağustos 2023 Perşembe

Small Faces / Small Faces (1966)

Small Faces
pek bu bloga uygun bir grup gibi görünmeyebilir başta. Zira dönemin Mod kültürünün öncüllerinden olmalarının yanında İngiliz tarzı Rhythm & Blues, Soul, Blues ve Psychedelic Rock esintileri hissedilen parçalarıyla aslında bir Pop ya da Pop Rock grubudurlar. Fakat kendilerinden sonra gelen bazı grupları etkiledikleri ve asıl konumuz olan Rock müziğin başlangıcında yer alan emektarlarından oldukları için bloga koymasak ayıp etmiş olurduk.

1965 yılında kuruluyor Small Faces. Modernist kelimesinden türetilen Mod hareketinin başladığı dönemde içerisinde de yer alıyorlar. Bu tipler Jazz dinleyen ve modaya odaklanan bir kültür. Yani iyi giyimli Jazz dinleyen tipler olarak düşünebiliriz kısaca. Tabi hareket ivmesi yüksek olan bir dönemde dünyada pek çok insanı etkisi altına alıyor bu alt kültür. Önceleri Jazz odaklı olsalar da sonraları Pop Art ve Psychedelic ile de bağ kuruyorlar. Efsanevi grup The Who'nun ilk dönemleri gibi Small Faces da bu akımın içine dahil ediliyor.

Şimdi başta bi albümü kötüler gibi olduk ama aslında niyet tam olarak o değildi. Kökenlerde yer alan bir grup olduklarını, geldikleri yerin bir miktar faklı olmakla birlikte Rock müziğe büyük katkıları olduğunu söylemek istedik. Hatta o kadar büyük bir katkı ki Led Zeppelin II'nin açılış parçası olarak bildiğimiz Whola Lotta Love'ın sözleri tam anlamıyla Smal Faces'ın You Need Loving parçasından araktır. Müzikal olarak da fazlasıyla benzerlikleri vardır.

Tabi gruptaki Steve Marriot faktörünü de es geçmemek gerekir. Small Faces'ın dağılmasından sonra Humble Pie'a dahil olan Marriot alanında öne çıkan gitaristlerden biridir. 

Small Faces'ın bu ilk albümü İngiltere listelerini de fena halde sallamış ilk çıktığı zamanlarda. Listenin başına gelip oturmuş ve grubun dünyaca tanınır hale gelmesini sağlamış. Akılda kalıcı net ve sade sözleri, enstrümanların ortaya koyduğu enerjik performanslar ve güçlü melodiler de bu tanınırlığı daha fazla körüklemiş. Çok büyük beklentilerle dinlemeseniz bile beklentilerinizin üstüne çıkabilecek denli iyi olan ilk dönem albümlerden. Şaşırtıcı ve etkileyici diye eklemek lazım. Daha azını söylemek gruba haksızlık olurdu.

SMALL FACES

Steve Marriott / Vokal, Gitar
Ronnie Lane / Bass, Vokal
Kenney Jones / Davul, Vurmalılar
Ian McLagan / Klavye, Vokal
Jimmy Winston / Ritim Gitar, Klavye, Vokal
Kenny Lynch / Back Vokal

SMALL FACES

01 - Shake 2:53
02 - Come On Children 4:19
03 - You Better Believe It 2:18
04 - It's Too Late 2:35
05 - One Night Stand 1:49
06 - What'cha Gonna Do About It 1:57
07 - Sorry She's Mine 2:47
08 - Own Up Time 1:45
09 - You Need Loving 3:58
10 - Don't Stop What You Are Doing 1:53
11- E to D 3:01
12 - Sha-La-La-La-Lee 2:55

16 Ağustos 2023 Çarşamba

Potliquor / First Taste (1970)

1969 yılında Baton Rouge, Lousiana'da kurulan Potliquor, Basement Wall adlı bir cover grubunun küllerinden doğmuş. Yaptıkları coverlar ile oldukça iyi iş çıkardıklarının farkına vardıklarında kendilerine yeni bir isim ve yeni bir anlayış seçerek devam etmenin doğru olacağına karar vermişler. Döneminde çok başarı kaydetmiş gruplardan biri değildir ama unutulması için de herhangi bir sebep bulunmayan gruplardandır Potliquor.

Adını Louisiana'da sebze ve etlerin pişirilmesi ile elde edilen et suyundan alan grup oldukça yerel bir müzikal anlayışa da sahiptir. Southern Rock'ın Güney Lousiana kökenine dayalı bir müzik yapıyorlar. Belirgin bir Blues'dan çok yerel bir dokunuş daha fazla hissediliyor yani. Ha temelde tabi ki Blues Rock ile ilerliyorlar ama daha lokale yöneliyorlar ve bölgenin müzikal anlayışından besleniyorlar. Belki de bu nedenle çok fazla öne çıkamamışlar diye düşünebiliriz. Amerika'da pek çok turnede ön grup olarak yer aldıkları halde hiçbir zaman kendileri adına bir turneye çıkamamışlar. Gerçi turnede önlerinde çıktıkları ZZ Top, Aerosmith, REO Speedwagon, Cactus, Faces gibi isimleri düşününce yeterince ilgiye hasıl olmuş olabileceklerini de düşünebiliriz.

Grubun kurulmasından 1 yıl sonra kaydedip yayınladıkları ilk albümleri First Taste, oldukça enerjik, coşkulu ve keyif veren parçalardan oluşuyor.  Özellikle açılış parçası Down The River Boogie bu tarz enerjik albümler için oldukça iyi bir açılış parçası.

Adını verdiğimiz ilk parçadan da anlaşılacağı üzere grubun müzikal anlayışı içerisine sağlam bir Boogie hakimiyeti var. Boogie Rock ve Blues Rock etkilerinin fazlasıyla kendini hissettirdiği, yerel kültürden fazlasıyla beslenen bir Güney Lousiana'lı Southern Rock grubun tam türünü bize açıklayabilir.

Albümdeki enstrümantasyon bu tarz bir albüm için oldukça iyi durumda. Gitarlar sağlam giriş çıkışlara sahipken boş kaldıklarında önünü alamıyorsunuz. Grubun ritim bölümü ise bir hayli etkin ve etkili. Parçalardaki bütün değişiklikleri ustalıkla yerine getiriyorlar. Vokalin tuhaf ve pürüzlü sesi albümün en büyük artılarından. Vokalin, yırtıcı gitarlar ile yaptığı düet benzeri hareketler gerçekten şaşırtıcı ve etkileyici bir dinleme zevki yaratıyor. 

Özellikle Southern Rock sevenler tarafından sıklıkla dinlenebilecek, kendini hissettiren ve farkını ortaya rahatlıkla koyabilen albümlerden biri First Taste.

POTLIQUOR

Guy Schaeffer / Bass, Vokal
Jerry Amoroso / Davul, Vurmalılar, Vokal
Les Wallace / Gtar, Vokal
George Ratzlaff / Klavye, Ritim Gitar, Armonika, Vurmalılar, Vokal

FIRST TASTE

01 - Down the River Boogie 2:49
02 - Ol' Man River 4:37
03 - Riverboat 3:08
04 - Toballby 7:21
05 - The Raven 5:05
06 - You're No Good 4:55
07 - Price 20 Cents a Copy 3:08
08 - Driftin' 8:15

15 Ağustos 2023 Salı

Titanic / Titanic (1970)

Oslo, Norveç'te kurulan Titanic dönemin en etkili ama az bilinen gruplarından biri. Norveç'in Progressive Rock ile olan ilişkisi ortada ama tam anlamıyla da bir Progressive Rock'ın çıktığı, türediği, geliştiği yer gibi tanımalamalar yapamayız. Fakat Titanic bu konuda hem Norveç'ten çok önde hem de neredeyse tüm grupların bütün etkilerini aşmış bir durumdalar. Bu adı sanı şimdilerde pek bilinmeyen grup aslında Progressive Rock'ın gelişimine katkı sağlayan başlıca gruplardan biridir.

1969 yılında kurulduklarında nihai amaçları Psychedelic Rock, Folk Rock gibi türlerden beslenen bir Hard Rock yapmakmış. Doğal olarak Led Zeppelin, Deep Purple gibi gruplardan etkileniyorlar. Ama iş kendi müziklerini yapmaya geldiğinde işi biraz daha öteye taşıyıp hem kendilerine has bir yapıya büründürüyorlar hem de Progressive Rock'a katkı sağlayan bir tarz yaratıyorlar.

Bu noktada belirtmek gerekir ki tam anlamıyla bir Progressive Rock'tan da bahsetmiyoruz. Ondan dolayı da çeşitli kaynaklarda grubun türü Prog Related olarak belirtilir. Yanlış değildir. Ama belki eksiktir denilebilir. Progressive eğilimleri olan Psychedelic kökenli bir Hard Rock grubudur çünkü Titanic.

Başarılarının en büyük sırrı muhtemelen İngiliz bir vokalist olan Roy Robinson ile çalışıyor olmalarıdır. Adamın doğal olarak sağlam olan vurguları albüme ve gruba çok şey katmakta. Diğer yandan grubun enstrümanları da muhteşem denilebilecek denli iyiler. Klavyeler albümün yönünü belirlerken gitarlar tüm yırtıcılıkları ile ortalığı darmaduman ediyorlar.

West Coast'tan farklı bir Psychedelic Rock tarzları var ama ara ara oradan da izler yakalamak mümkün oluyor bu ilk albümde. Hatta ilk parçadan belirgin bir şekilde Born To Be Wild etkisi ve melodileri duyuyorsunuz. Genel olarak coşkulu, bazı yerlerde fazlasıyla enerjik ve ara ara da melodik yönleri öne çıkan sağlam albümlerden.

Daha sonraları yayınladıkları albümlerin daha bir Progressive'e bürünerek Heavy Prog olduklarını da belirtmeden geçmeyelim. İlk albümle aralarında çok büyük farklar olan bu sonraki albümler, grubun kendine has yapısını devam ettirirken farklı bir türe doğru kaymanın da nasıl olabileceğini en iyi şekilde gösteriyor. Arşivde olmazsa olmaz albümlerden biri.

TITANIC

Kenny Aas / Org
Kjell Asperud / Davul
John Lorck / Davul
Janne Loseth / Gitar
Roy Robinson / Vokal

TITANIC

01. Searchin 7:01
02. Love is love 4:16
03. Mary Jane* 4:32
04. Cry for a Beatle 2:10
05. Something on my mind 5:47
06. Firewater 2:39
07. Schizmatic mind 2:52
08. I see no reason 8:17

14 Ağustos 2023 Pazartesi

Rare Bird / Rare Bird (1969)

İngiliz kökenli Crossover Prog grubu Rare Bird, kendi ülkelerinden çok Avrupa ana karasında öne çıkan bir grup.  İngiltere'de de albümden çıkan Sympathy (aynı zamanda albümün ikinci adı gibi bir şeydir bu) ile liste başarısı yakalamışlar ama asıl popülariteyi ana karada kazandıkları bir gerçek. Dönemin fazlasıyla yoğun, karmaşık ve çeşitlilik içeren İngiliz müzik piyasasında bu tip bir durum yaşamış olmaları da son derece normal geliyor insana.

Diğer yandan bakıldığında ise oldukça tuhaf bir durum. Zira dönüm noktasında yer aldığı kabul edilen albümlerden biri aslında. Kaotik ve yaratıcı, dönemin hem hassasiyetlerini hem de müzikal bakış açısını en iyi anlatan ve belki de Progressive Rock janrının önemli noktalarına değinen bir albüm Rare Bird. Bu nedenle de albüm hakkında Progressive Rock'ın gelişiminde önemli bir rol oynamış olduğunu söylemek yanlış olmaz. İngilizler kıymetlerini bilememişler diye düşünebiliriz.

Başta Crossover Prog olarak tanımladık Rare Bird'ü ama bu durum kısmen doğru kısmen yanlışlarla bezeli. Evet melodik yapıları ve popülerleşme öncülü hareketleri var, yapısal olarak türün örneklerini de içeriyor belki ama tam anlamıyla Crossover Prog oldukların söylemek de büyük bir yanılgı gibi geliyor. Uriah Heep benzeri, hareketli ve sonsuza doğru uzanıyormuş gibi görünen melodik, upuzun enstrümantal bölümlerle bezeli bir albüm bu aynı zamanda. Upuzun meselesine de açıklama getirelim tabi. Öyle 10 dakikalık parçalardan bahsetmiyoruz burada. Parçalar normal bir Progressive Rock grubu albümünde yer alanlardan daha kısa. Ama enstrümantal bölümler bu kısa parçaların bile her yerini kaplarken vokal aralarda bir iki atak yapıyor gibi düşünülebilir. 

Melodiler ise birbirini takip eden ama gittikçe birbirinin içine geçip karmaşıklaşan ve dinleyiciyi zor durumlarda bırakan bir gidişata sahip. Ha bazı parçaların başında bu kadar da basit olma ki gibi bir fikre kapılsanız da devamında ne kadar yanıldığınızı suratınıza çarpıyorlar. Yani hem Crossover Prog'lar hem de değiller. Artık bundan ne anlıyorsanız.

Albümdeki enstrümantasyona diyecek laf yok. O karmaşıklığın altından rahatlıkla kalkıp üstüne bir de sanki durgun bir denizin hemen üstünde havada süzülüyormuşsunuz hissi yaratabilmekte son derece başarılılar. Az önce bahsettiğimiz var ile yok arasındaki vokal ise etkileyici bir tona ve doğru yerlerde doğru çıkışlar yapmasıyla kendini fazlasıyla gösteriyor.

RARE BIRD

Steve Gould / Lead Vokal, Gitar, Bass
Dave Kaffinetti / Elektrik Piyano
Graham Field / Hammond Org
Mike Ashton / Davul, Timpani, Vokal

RARE BIRD

01. Beautiful Scarlet (5:23)
02. Sympathy (2:30)
03. Nature's Fruit (2:32)
04. Bird on a Wing (4:13)
05. God of War (5:08)
06. Iceberg (6:46)
07. Times (3:19)
08. You Went Away (4:17)
09. Melanie (3:27)

13 Ağustos 2023 Pazar

Barnstorm / Barnstorm (1972)

Barnstorm
adı sanı çok az duyulmuş gruplardan biri. Ama etkileyici özelliklere sahip gruplardan da biri aynı zamanda. Son birkaç gündür girdiğimiz Southern Rock / Blues Rock semalarından. Daha da iyisi Joe Walsh'un grubu. Tabi biraz karmaşık sorunlar yaratıp ve keyfi kaçıran sonuçlar doğurmuş ama en azından geride sağlam albümler bırakmışlar.

Malum, James Gang hikayesini bir anda sonlandırma kararı alan Joe Walsh, tam tabiriyle kafayı kırıp Colardo dağlarında bir kulübeye taşınıyor. Niyeti hem biraz kafa dinlemek hem de yeni projeler geliştirmek. O sırada James Gang'e katılmadan önce birlikte takıldığı arkadaşlarıyla görüşüyor filan. Bu arkadaşlarından Joe Vitale ile de The Measles adlı yerel bir grupta birlikte çalıyorlarmış James Gang'den önce. İnce eleyip sık dokuduktan sonra bir power trio kurmanın gerekliliğine inanıyorlar ve Walsh'ın kaldığı ahırdan bozma kulübenin hatırına da grubun adını Barnstorm koyuyorlar.

Walsh'un bu hareketi yapımcı Bill Szymzyck'in hemen ilgisini çekiyor tabi. Zira adam James Gang dönemlerinde grubun yapımcısı ve Joe Walsh'un epeyce iyi işler çıkaracağına (yani kendisine bol sıfırlı paralar kazandıracağına) emin. Zaten daha sonraları da The Eagles'ın hem yapımcısı hem de her şeyi oluyor ve Walsh'u yanında hiç ayırmıyor. Neyse, Szymzyck'in de yoğun ısrarları ile hemen kayıtlara başlıyorlar. Ortaya çıkan albüm Folk Rock ve Southern Rock etkilerinin fazlasıyla öne çıktığı sert bir Country Rock albüm oluyor. Ama albümün Folk ve Southern tarafını The Eagles benzeri bir şey gibi de düşünmemek gerekiyor. Daha dipten ve derinden gelen bir etkiye sahip bu grupta.

Günümüzde az bilinen ya da bilenlerin bir kısmının da yanlış bildiği bir durum da yaşar Barnstorm. Zamanında yapımcı firmanın bir miktar uyanıklık gösterip albümleri sanki Joe Walsh'un solo albümleri gibi pazarlamaya çalışması, dostlarına sadık olan Walsh'u hem fena halde kızdırmış hem de içerlemiş bu duruma. Zira kendisi Joe Vitale'nin çok çok iyi bir müzisyen olduğunu ve bu şekilde davranılarak hakkının yendiğini düşünüyor. İkinci albümün ardından grubu da dağıtıyorlar. İşte bu durumdan dolayı hala bu albümleri Walsh'un solo albümleri olarak düşünenlerin sayısı az değil.

Albüm basit ama etkili sözlere, Walsh'tan gelen sağlam gitarlara ve duygu düzeyi yüksek, enerjik parçalara ev sahipliği yapıyor.

BARNSTORM

Joe Walsh / Lead Vokal, Gitar, Klavye, Arp Synthesizer
Joe Vitale / Davul, Vurmalılar, Vokal, Klavye, Flüt
Kenny Passarelli / Bass, Vokal, Mexican Guitarron

BARNSTORM

01 - Here We Go 4:58
02 - Midnight Visitor 3:13
03 - One and One 1:17
04 - Giant Bohemoth 4:19
05 - Mother Says 6:20
06 - Birdcall Morning 3:43
07 - Home 2:54
08 - I'll Tell the World About You 3:56
09 - Turn to Stone 5:17
10 - Comin' Down 1:56

12 Ağustos 2023 Cumartesi

ZZ Top / ZZ Top's First Album (1971)

İki sakallı ve bir de soyadı sakal olan adamdan kurulu ZZ Top'ı her nedense bugüne kadar hiç dikkate almamışız. Blogdaki eksiklerin üst sıralarında yer alan bu durumu bir nebze olsun hafifletmek adına en iyi değil belki ama önemli albümlerinden biri olan ilk albümleri ile giriş yapalım.

1969 yılında dağılan Moving Sidewalks grubunun gitaristi Billy Gibbons, kendine küçük ve sağlam bir grup kuruyor. Grubun adını da sevdiği iki müzisyen olan Z.Z. Hill ve B.B. King'den alarak ZZ King olarak düşünüyor ama sonraları King'in bu işin en tepesinde (Top) olmasından dolayı grubun adını ZZ Top yapıyorlar. Houston, Texas'ta kurulan grup 2 yıllık bir çalışmanın ardından ilk albümlerini kaydediyor.

Albüm Texas Blues diye yerelleştirilen ama içerisinde sağlam bir Blues Rock -ki Billy Gibbons'ın efsanevi ve kendine has tarzı ile öne çıkar-, Southern Rock ve Boogie Woogie içeren belirgin bir yapıda ortaya çıkar. Belirsizlikler ya da uzun safsatalar yoktur albümde. Çok net ve temiz bir şekilde anlatılır müzisyenler tarafından. Gibbons'ın daha en başından geliştirmek için uğraştığı gitar tarzı grubun ritim bölümüyle nefis şekilde uyumludur. Birbirlerini takip etmek yerine birbirlerinden faydalanarak ilerlerler.

ZZ Top's First Album hakkında pek çok yorum ve eleştiri duyulur her dönem. Ama kabul edilmesi gerekenlerden biri albümün Blues Rock'ın Güneyli bakış açısından baş yapıtlarından biri olduğudur. Tabi bun arkadaşların Güneylilikleri Lynyrd Skynyrd tarzı değil, belirtelim.

Albüm ritim bölümünün başarılı hareketleriyle fena halde coşkulu, enerjik ve heyecan vericidir. Fazlasıyla sert ama melodik olarak da dinleyiciyi kaybetmeyecek şekillerde ilerleyerek devam ederler. Üstüne bir de Billy Gibbons'ın sersemletici gitarı girdiğinde tadından yenmez bir hal alır. Albüm o kadar iyidir ki Brown Sugar, Goin' Down To Mexico, Squank ve Old Man gibi şarkılar günümüzde Amerikan klasikleri arasında yer alır. Akılda kalıcı, çoğunlukla tuhaf bir mizah içeren sözler Gibbons vokali ile öne çıkarken, Gibbons'ın muhteşem ses özellikleri olmadığı halde bu kadar uyumlu söyleyebilmesi şaşırtıcıdır. Özellikle Southern Rock ve Blues Rock sevenler için vaz geçilmez albümlerden biridir.

ZZ TOP

Billy Gibbons / Lead Gitar, Vokal
Rube Beard / Davul, Vurmalılar
Dusty Hill / Bass, Vokal

ZZ TOP'S FIRST ALBUM

01 - (Somebody Else Been) Shaking Your Tree 2:32
02 - Brown Sugar 5:22
03 - Squank 2:46
04 - Goin' Down to Mexico 3:26
05 - Old Man 3:23
06 - Neighbor, Neighbor 2:18
07 - Certified Blues 3:25
08 - Bedroom Thang 4:37
09 - Just Got Back From Baby's 4:07
10 - Backdoor Love Affair 3:20

11 Ağustos 2023 Cuma

James Gang / Rides Again (1970)

Cleveland, Ohio'da 1966 yılında kurulan James Gang'i de daha önce blogda konuk etmiştik. Oradaki tanıtımda da bir kendi halindelik, umursazlık, boş vermişlik havası hakimdi. Zamanla bu tip eksiklerin hepsini tamamlayıp daha iyi bir yöne evrilmeyi düşündüğümüzden dolayı grubun ikinci albümünü ve tarihçesi hakkında birkaç kısa bilgiyi aktaralım istedik.

Bazılarınca çok önemsenmese de diğer bazılarınca ise efsanelerden biri olarak kabul edilen Joe Walsh'ın çıkış öyküsü diyebiliriz James Gang harekatına. Grup 1966'da kurulduktan sonra bir Lead gitarist arayışına giriyor. Ellerinde ilk durumda 25 kadar gitarist ile denemeler yapıyorlar ama bir türlü olmuyor. Sonradan yerel bir efsane olarak adlandırılan Glenn Schwartz ile anlaşıyorlar ama o da asker kaçağı olduğu için California'ya taşınmak zorunda kalıyor. Ek bilgi olarak daha sonraları Pasific Gas & Electric adında bir grup kurduğunu da belirtmeden geçmeyelim.

Ne yapacaklarını bilemeyen grup elemanlarının imdadına kendi halinde bir genç yetişiyor. Kimsenin adını sanını duymadığı bu eleman Schwartz'ın arkadaşı olduğunu ve onun yönlendirdiğini söylüyor. Birlikte bir Jam Session yapıyorlar ve grup aradığını bulmuş oluyor. Joe Walsh da kariyerinin en önemli adımını atmış bulunuyor tabi.

1 yıl sonra kaydettikleri ve blogda da yer alan Yer' Album'ün ardından ikinci albüme girişiyorlar hızlıca. Albüm ilkinden epeyce farklı bir şekilde sertlikler gösteriyor. Genel olarak Hard Rock kalıplarını belirlediğini ve zaman zaman Heavy Rock'a yükseldiğini bile söyleyebiliriz albüm için. 

Fazlasıyla Hard Rock ve Blues Rock içeren albüm, başarılı yapısıyla Billboard 200 listesinde 13. sıraya kadar yükselmiş. Büyük bir başarı elbette bu. Albümün müzikal ve melodik kalitesi o kadar iyi ki Rolling Stone dergisi Rides Again'i 1970 yılının en iyi albümlerinden biri olarak tanımlamıştır.

James Gang'in en iyi albümü demek yanlış olmaz Rides Again için. Zira ilk albümdeki hamlık görünümü burada bir anda usta işine dönüşmüş ve eksiksiz bir hal almıştır. Joe Walsh'ın etkili gitarları albümün her yerindedir ve başarının en önemli bileşenlerinden biridir. Dinledikçe daha fazla dinlemek için vakit ayırmayı tercih edeceğiniz albümlerden Rides Again.

JAMES GANG

Joe Walsh / Lead Gitar, Klavye, Vokal
Jim Fox / Davul, Vurmalılar
Dale "Bugsley" Peters / Bass, Gitar

RIDES AGAIN

01 - Funk #49 3:54
02 - Asshtonpark 2:04
03 - Woman 4:37
04 - The Bomber 7:04
        a. Closet Queen
        b. Bolero
        c. Cast Your Fate to the Wind
05 - Tend My Garden 5:44
06 - Garden Gate 1:36
07 - There I Go Again 2:50
08 - Thanks 2:20
09 - Ashes the Rain and I 4:56