1971 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
1971 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Ekim 2023 Perşembe

Silberbart / 4 Times Sound Razing (1971)

Silberbart
, tek albümlü efsaneler listemize teklifsiz şekilde giren Alman Krautrock gruplarından biri. Siz itemeseniz de onlar bu listeye rahatlıkla girerler yani. En büyük üzüntümüz grubun tek albümle kalmış olması olsa da bu tek albüm bile uzun yıllar boyunca yeterli dozajı sağlayacak kadar başarılı bir iş. Grubun tarihçesi hakkında bilgi sahibi değiliz. Ufak tefek bazı bilgi kırıntıları dışında takip edilecek bir izleri de yok. Elimizdeki tek referansları da bu nefis albüm.

Grubun liderliğini, temelde çocuklar ve ergenler için Beat tarzı müzik yapan The Tonics'ten gelme Hans Joachim Teschner ya da daha bilinen adıyla Hajo Teschner yapıyor. Grup tam anlamıyla bir power trio. Fazlaca yüksek, fazlaca tempolu ve fazlaca gürültü garantili. Teschner'in lakabının "Killer" olduğu düşünülürse, gitar ile neler yaptığına dair az çok fikir sahibi olabilirsiniz.

Silberbart, Krautrock janrı içerisine dahil edilmekle birlikte Heavy Rock izlerine de rastlamak mümkün. Psychedelic Rock kökeninden beslenen 4 Times Sound Razing'de rastladığımız dinamik yapı ve destansı parçalar işi fazlasıyla ileri taşıyor.

Kendinden geçmiş bir şekilde öne atılan agresif gitarlar ile ham diye niteleyebileceğimiz vokaller dikkate değer. Vokallerin ham olması olgunlaşmamış olmasından kaynaklı değil bu arada. Albümün yapısına destek olacağı ya da daha etkili olması düşünüldüğü için tercih edilmiş gibi görünüyor. Bazı bölümlerde fena halde çığlıklara dönüşen sesler çıkardığında aklınıza Rush'tan Geddy Lee'yi getiren bir vokal bu. Boş ya da olgunlaşmamış değil yani.

4 Times Sound Razing albümünde bulunan 4 parçanın hepsi de birbirinden farklı ama birbirini tamamlayan parçalar. Heavy Rock açılışıyla başlayan albümde ikinci parça tam anlamıyla bir asit kabusu denilebilir. Sanki fena halde etkili bir keyif verici madde alınmış da kaotik bir ortamda arada sıkış kalınmış hissiyatı yaratıyor dinleyicide. Üçüncü parça God ise muhtemeldir ki Jimi Hendrix'e yazılmış bir parça. Sert ve yüksekten gelen gitar düzenlemelerinin yanında melodik bir yapıya da sahip. 

Albüm de grup da pervasız diye tanımlanabilir. Ne yapacaklarını kestirmek gerçekten çok güç Nerede başlayıp nerede bittiklerini tahmin edemiyorsunuz. Fazlasıyla dikkate değer ama zamanında maalesef ki önlerine gelen fırsatı değerlendirememişler.

SILBERBART

Hans Joachim 'Hajo' Teschner / Vokal, Gitar
Werner Klug / Bass
Peter Bahrens / Davul, Vurmalılar

4 TIMES SOUND RAZING

01. Chub Chub Cherry (4:23)
02. Brain Brain (16:16)
03. God (10:07)
04. Head Tear of the Drunken Sun (12:00)

24 Ekim 2023 Salı

Sunbirds / Sunbirds (1971)

Dünkü Niagara çıkışı Klaus Weiss'ın bir başka projesi olan Sunbirds'ü akla getirdi. Niagara'nın hemen ardından ortaya çıkan grup oldukça başarılı bir Jazz Rock ve Fusion grubu. Farklı ülkelerden kaliteli müzisyenleri buluşturan Sunbirds'ün de kısa ömürlü olması bizi derinden üzse de tarihin tozlu raflarında kalmış olmasına da yapabileceğimiz pek bir şey yok.

1959'dan beri Jazz sahnesinde yer alan Klaus Weiss, Sunbirds'e gelene kadar pek çok projenin içerisinde yer alıyor.  Bud Powell, Johnny Griffin, Kenny Drew ve Don Byas gibi isimlerle birlikte çalışan Weiss, 1962 - 1965 yılları arasında Klaus Doldinger Quartet'te de yerini almış. 1965 yılında kazandığı Uluslararası Viyana Jazz Festivali Yarışması'nın ardından da daha geniş kitle tarafından tanınır hale gelmiş. Hemen hemen aynı dönemde kurduğu Klaus Weiss Quartet ile yola devam eden Weiss, 1971 yılında gruba iki yeni müzisyen daha katarak ismi Sunbirds'e çevirmiş. Başarılı bir ilk albüm olan Sunbirds'ün ardından gelen ikinci albüm Zagara ilki kadar etkili olmadığı için grubun dağılmasına yol açmış.

Sunbirds, ilk dönem Jazz Rock'ın kendine has yapısı olan gruplarından biri. Elektrikli klavyelerin bir hayli ön plana çıktığı albümün en büyük özelliği de bu diyebiliriz. Albümde çok fazla ve yaratıcı şekilde kullanılan klavyeler mevcut. Tabi Weiss'ın ritimleri ile birlikte.

Tanım olarak coşkulu, cesur, yaratıcı ve pervasız diyebiliriz albüm için. Ara ara bahsettiğimiz nerede başlayıp biteceğini kestiremediğiniz, sizi her seferinde daha da şaşırtan, başladığı yere dönme kolaylığı yerine başını alıp, uzaklaşıp giden melodilere ve yapıya sahip. Fazlasıyla şaşırtıcı ve etkileyici. Tabi bu her zaman olduğu gibi kişisel görüş kapsamında değerlendirilmeli. Albümü dinleyip hiç sevmeyenlerin sayısı da az olmayacaktır.

Fakat herkesin hemfikir olacağı konu ise albümün de grubun da zamansız, yaratıcı ve kendine has bir yapıya sahip olan işlerden olacağıdır diye düşünüyorum. Benzetmek için epey uğraş versek de kime ya da hangi albüme benzediğini anlatmak çok zor. Zira albümde Miles Davis gibi bir hava sezinlenirken diğer yandan Psychedelic bir yolculuğa çıkmış Embryo ya da Agitation Free hissi de veriyor.

SUNBIRDS

Ferdinand Povel / Flüt
Philip Catherine / Gitar
Fritz Pauer / Elektrikli Piyano
Jimmy Woode / Bass
Juan Romero / Vurmalılar
Klaus Weiss / Davul

SUNBIRDS

01 - Kwaeli (3:43)
02 - Sunrise (5:26)
03 - Spanish Sun (12:10)
04 - Sunshine (6:46)
05 - Sunbirds (9:31)
06 - Blues for D. S. (7:53)

15 Ekim 2023 Pazar

Tetragon / Nature (1971)

Tetragon
, 1967 yılında kurulan Trikolon'un devamı sayılabilecek bir grup. Müzikal anlamda değil elbette. Her iki grubun elemanları da ortak diyebiliriz. Trikolon daha Psychedelic odaklı bir grupken Tetragon ise Jazz Rock ve Fusion semalarında geziniyor. İki grubun da kendi alanlarında oldukça iyi olduklarını ve Trikolon'a daha sonra mutlaka yer vereceğimizi belirtelim.

Trikolon macerasının ardından grup elemanlarının bazıları gruptan ayrılırken diğerleri yeni grupla devam etmek istiyor. Osnabrück'de kurulan Tetragon kendine ait müzikal anlayışı olan bir yapı geliştirmek amacıyla hayata geçiriliyor. Bunun için de ilk yaptıkları şey, eski bir çiftlik evinde kendi stüdyolarını kurmak oluyor. Tabi hem maddi sorunlar hem de geleceğinin kendilerine ne getireceğini bilmemelerinden dolayı da kurdukları bu kayıt tesisi çok büyük bir kalite standardına sahip değil. Buna rağmen kaydettikleri parçalarla gerçekten de iyi bir iş çıkarıyorlar. Albümün plak olarak yayınlandığı sıralarda kayıt kalitesi çok iyi olmamakla birlikte daha sonraları defalarca elden geçirilerek ortaya çıkartılan CD formatındaki kayıtlar gerçekten de çok iyi durumda.

Başladıkları ilk dönemde sadece konser ve dinletilerde boy gösteriyorlardı. Ama bu konuda da fazlasıyla yetenekliydiler ve dinleyicileri kendilerine bağlıyorlardı. Yapılan amatörce bir konser kaydı 150 kopya satınca grubun gelecek vaat ettiği sonucu ortaya çıkmıştı. Bu dönemdeki dinletilerde sıklıkla The Nice coverları, Ekseption tarzına yakın klasik müzik bölümleri ve uzatılmış enstrümantal Jazz varyasyonları çalıyorlardı. Arada Jazz ve Blues klasiklerinden de örnekler sergiliyorlardı ama asıl amaçları kendilerine ait bir anlayış oluşturmaktı.

Konser döneminin ardından grupta bazı eleman değişiklikleri oldu ve son kadro albüm kaydına girdi. Dediğimiz gibi kayıtları yaptıkları ortam çok doğru ve stabil bir ortam değildi. Yeniden kayıtlar yapıp, kayıtları birleştirme şansları yoktu ve bu mecburiyetlerden kaynaklı olarak albümde yer alan parçaları canlı olarak kaydetmek zorunda kaldılar. Yani dinleyeceğiniz ya da zaten dinlemiş olduğunuz Tetragon'un Nature albümü tam anlamıyla tek seferde canlı olarak kaydedilmiş parçalardan oluşuyor.

Krautrock janri içerisinde kendilerine yer bulsalar da daha ayrıntılı bir açıklama yapılmak istendiğinde Jazz Rock ve Fusion, Tetragon için de Nature albümü için de daha uygun kaçıyor.

TETRAGON

Hendrik Schaper / Org, Klavinet, Piyano, Cembalet, Elektrikli Piyano, Vokal
Jürgen Jaehner / Elektrikli Gitar, Akustik Gitar
Rolf Rettberg / Bass
Joachim Luhrmann / Davul

NATURE

01. Fugue (15:59)
02. Jokus (0:21)
03. Irgendwas (6:01)
04. A Short Story (13:41)
05. Nature (7:44)

11 Ekim 2023 Çarşamba

Gruppe Between / Einsteig (1971)

Gruppe Between
aslında en bilinen Krautrock gruplarından biri olan Between. 1970 yılında kurulduklarında isimleri Between The Chairs. İsmin çok işe yaramayacağını düşünmüş olacaklar ki değiştirip Gruppe Between yapmışlar ve ilk albüm bu isim altında yayınlanmış. Duruma karşı hassasiyet gösterip Between altında değil de Gruppe Between adıyla listelemeyi uygun gördük.

Grubun has adamı Peter Michael Hamel, zaman içerisinde etnik ve doğaçlamalarla bezeli Rock konusunda kendini kanıtlamış bir isim. Ayrıca akıllı da bir adam. Grubun adının çıkış noktası olan arada meselesi, Hamel'ın atıştırmalık ya da popüler diyebileceğimiz müzik ile ciddi ya da daha fazla işlemeye, ayrıntıya, özelliğe sahip müzik arasında bağ kurarak belirgin bir kombinasyon oluşturmasından geliyor. Bu tavır daha çok insana ulaşabilmenin önemli bir adımı. Genelde önemsemediğimiz hatta çokça uyuz olduğumuz bir durum bu popüler olana yaklaşma meselesi. Fakat Hamel ve ekibi bu işi gerçekten hakkını vererek yapıyor ve asıl dinleyicisi ile daha popülere yönelen dinleyici arasındaki uzak sınırı kaldırıyor diyebiliriz.

Başka bir önemli durum da Einsteig albümünün bizim bildiğimiz anlamıyla ilk World Music örneği sayılabilecek olması. Daha öncesinde bu tarz bir albüm yok! Bu albümle birlikte de yeni kapılar açılmış gibi görünüyor. Zira Einsteig albümü, 70'li yıllar boyunca pek çok müzisyeni ve grubu etkilemiş nadide bir parça.

Albüm sıklıkla Krautrock janrı altında listelenir. Kısmen doğru olmakla birlikte Between müziğini tanımlamak açısından eksiktir. Zira net bir şekilde kendini belli eden Fusion, zaman zaman ortaya çıkan sarsıcı Psychedelic Rock etkileri, avangard yapısı (ki muhtemelen Art Zoyd, Henry Cow gibi grupların albümlerine etkisi de çok fazla) ve etnik müzikten beslenen tavrıyla bambaşka bir yerde duruyor da diyebiliriz.

Einsteig'deki tüm parçalar birbirinden farklı etkilere sahip. Bunu yaparken de aralarındaki bağı koparmadan yapıyor Between. Konsept bir albüm değil elbette ama farklı pek çok tarz ve türü barındırmasına rağmen karışık ya da düzensiz bir albüm de değil. Kendine has bir yapısı ve ilerleyişi var. Kulağınızda ilahilerden bölümler duyarken bir anda neredeyse gezegen değiştirip Space Rock bir havaya da bürünebiliyor.

GRUPPE BETWEEN

Roberto Détrée / Gitar, Çello
Peter Michael Hamel / Elektrikli Org, Piyano
Robert Eliscu / Obua, Flüt, Crumhorn, Vokal
Cottrell Black / Davul, Conga, Timpani

Konuk Müzisyenler:
James Galway / Flüt
Ulrich Stranz / Viyola

EINSTEIG

01. Katakomben (4:36)
02. Two Trees (2:50)
03. Volkstanz (3:55)
04. Primary Stage (4:10)
05. Flight of Ideas (6:41)
06. Triumphzug Kaiser Maximilian I (3:14)
07. Barcelona Rain (5:16)
08. Memories (4:39)
09. Space Trip (9:27)
10. Try Bach (0:56)

10 Ekim 2023 Salı

Dies Irae / First (1971)

Dies Irae
, kendine has özelliklere sahip nadir gruplardan biri. Ama önlerine gelen fırsatı da çok iyi şekilde değerlendirememişler. Blog'da bazı gruplar için arada kurduğumuz bu cümle, Dies Irae için birkaç kat daha fazla geçerli. Günümüzde en bilinen gruplardan biri olmamaları için hiçbir engel de yokmuş aslında.

Grubun hikayesi 1968 yılında başlıyor. Almanya'nın güneyi, Fransa ve İsviçre'de yerel kulüplerde, barlarda ve küçük çaplı konser ya da dinletilerde uzun zaman boy göstermişler. Yaptıkları müzik fazlasıyla iyi olduğu için bu yerelliğin içinde kendilerine belirgin bir kitle edinmeyi de başarmışlar. 1970 yılı sonlarına doğru, sonunda keşfediliyorlar. Hızlı bir şekilde çalışmalara başlıyorlar. Albüm daha hızlı bir şekilde, sadece 2 günde kaydediliyor ve yayınlanıyor. Asıl sorun da albümden hemen sonra ortaya çıkıyor. Grup elemanları, müzikal farklılıklardan dolayı ayrılmaya karar veriyorlar. Dies Irae tarihin tozlu sayfalarına gömülürken ortaya Lucy Gang ve Green Wave adında iki farklı grup çıkıyor.

Grubun da albümün de en büyük hatası (dönemi göz önünde bulundurarak konuşuyoruz elbette) asit kafasına dayalı dini çağrışımlar içeren sözleri yüksek ihtimalle. Sırf bu nedenle pek çok radyo istasyonunda çalınma fırsatı yakalayamamışlar. Bir kez çalan da bir daha çalmamış. Grubun adının Dies Irae olması da (Day of Wrath olarak tanımlanan gazap günü ya da sonuç olarak Armageddon şeklinde de tanımlayabiliriz, neyse işte bunu anlatan bir ilahiden almışlar isimlerini) grubun bu durumuna büyük katkı sağlamış diyebiliriz.

First adıyla yayınlanan albüm Krautrock, Heavy Progressive Rock, Heavy Psych, Psychedelic Rock gibi türlerin içerisine rahatlıkla dahil edilebilir. Arada armonika sayesinde ortalığı karıştıran Blues tadını da unutmamak gerekir fakat bu grubu Blues Rock kategorisi altına koymaz. Folklorik kökenlere saygı duruşu niteliğinde bazı bölümler içermekle birlikte Folk Rock'ı da eleyebiliriz. Hard Rock olarak tanımlamak da eksik sayılabilir. Albüm kendi içerisinde fazlasıyla sertlikler içerse de Hard Rock'taki saf ve düz zemin Dies Irae'de yok. Onlar daha farklı bir şekilde türleri ve tarzları karıştırmayı seviyorlar. Bu da parçalar arasında büyük farklılıklar oluşmasına neden oluyor.

DIES IRAE

Andreas F. Cornelius / Davul
Robert J. Schiff / Bass
Harald HG Thoma / Gitar, Vokal
Cord Wahlmann / Lead Vokal, Armonika

FIRST

01. Lucifer (4:46)
02. Salve Oimel (0:37)
03. Another Room (4:12)
04. Trip (6:54)
05. Harmagedon Dragonlove (5:09)
06. Tired (4:03)
07. Witches' Meeting (9:20)
08. Red Lebanese (Part 1) (2:38)
09. Red Lebanese (Part 2) (2:38)
10. Run Off (0:35)

9 Ekim 2023 Pazartesi

Talix / Spuren (1971)

Talix
'ten daha yeni bahsettik aslında. Ama isimleri Pinguin olduktan sonraki hallerinden bahsettik. Yazıya buradan ulaşabilirsiniz. Kökenin The Screamers olduğu, daha sonra da Pinguin adını aldıkları dönemin ortasında, 1971 yılında kaydettikleri tek albüm olan Spuren ile oldukça iyi bir iş çıkarmışlar. Grup elemanları da aynı, grubun müzikal anlayışı da. Sadece Pinguin'in Der Grosse Rote Vogel albümü daha klavye ağırlıklıyken Spuren gitar ve saksafon odaklı gidiyor.

Gitar ve saksafon arasında ciddi bir savaş ve mücadele var bu albümde. İkisi de öne çıkmak için yarışıyorlar gibi bir izlenime kapılıyorsunuz. Hangisinin daha etkili olduğuna kişisel tercihiniz karar veriyor. Zira ikisi de gerçekten de çok fazla öne çıkıyor. Yalnız gitarın distorsiyonu yükselttiği zamanlara özellikle dikkat edip karar vermeyi denemek lazım.

Spuren, Krautrock ve Heavy Progressive Rock türlerine dahil ediliyor genelde. Yanlış bir tercih değil ama araya kısa bir açıklama da eklemek gerekiyor diye düşünüyorum. Albüm daha çok Krautrock ile DeutschRock arasında gidip geliyor bazı zamanlarda. DeutschRock biraz daha Pop odaklı, daha hafif ve kolay adapte olunabilir melodiler içeren bir tür. Tam olarak orada olduklarını söyleyemeyiz Talix'in ama ara sıra hafiflemeye kaydıkları da gözden kaçmıyor. Psychedelic Pop ile Progressive Rock ve Krautrock'ın bir birleşimi olarak özetleyebiliriz albümün durduğu yeri.

Saksafon ve gitarın birbiriyle karşı karşıya gelen yapılarının yanında klavyenin bu iki enstrümana desteği bir hayli fazla. Ortalığı klavye toparlıyor diyebiliriz. Belki de o nedenle sonraki albümü klavye odaklı yaptılar, bilemiyoruz. Yalnız albümde ticari olarak da intihar girişimi sayılabilecek bir durum var. Almanca söylemişler parçaları. Dönemin öne çıkan tavrı düşünüldüğünde ciddi bir risk almışlar. Şimdi dinlediğimizde çok rahatsız etmiyor tabi albümde kullanılan dil.

Talix'in bu tek albümü bir hayli melodik, coşkulu, keyif veren bir albüm. Araya kattıkları Jazz bölümleri ile de farklı bir yere kayıyorlar. Ama temelde çok büyük yenilikler yapmış, çok büyük değişikliklere gitmiş değiller. Sınırda bir albüm olarak düşünebiliriz. Arşivde bulunması gereken albümlerden biri tabi.

TALIX

Klaus Gebauer / Lead Vokal
Joe Voggenthaler / Gitar, Vurmalılar
Markus Schaub / Lead Gitar, Vurmalılar
Tom Wohlert / Elektrikli Bass, Double Bass, Bongo
Volker Plitz / Org, Vurmalılar
Elmar Kast / Saksafon, Flüt, Vurmalılar
K. D. Blahak / Davul

SPUREN

01 - Spuren (04:01)
02 - Jeder Abschled (05:13)
03 - Herbstbegegnung (03:46)
04 - Lieben, lieben, lieben (04:34)
05 - Nicht für uns (04:18)
06 - Liebe, ist das Gewohnhelt (04:29)
07 - Oh, Mann (03:43)
08 - Elena (05:39)

4 Ekim 2023 Çarşamba

Haboob / Haboob (1971)

1970 yılında Tambarin adıyla Almanya'da kurulan Haboob eline geçen fırsatı iyi değerlendiremeyen gruplardan. Grubun frontman'i Jimmy Jackson'ın, ki kendisini Amon Düül II, Passport, Embryo, Utopia (Todd Rundgren'in Utopia'sı değil) gibi gruplardan tanıyoruz, bütün çabalarına rağmen öne çıkamamış bir türlü. O nedenle de haklarında çok fazla bilgi de bulunmuyor.

Amon Düül II ve Passport'un ardından Tambrain'i arada bir yerlerde kuran Jackson, grubun gidişatından memnun kalmayınca grup elemanlarını değiştirerek Haboob adını veriyor yeni grubuna. Grubun adı çöl rüzgarları manasına geliyor. İsimden ve kapaktaki deveden de anlaşılacağı üzere Psychedelic Rock'ın oryantalizmle buluşmaya çalıştığı bir yerde duruyor grubun tarzı. Ama Agitation Free gibi bir şey de beklemeyin tabi, o kadar değiller.

Almanya'da kurulmuş ve Krautrock janrı altında listeleniyor olmalarına rağmen grubun 3 elemanı da Amerikalı. Almanya'nın o dönemdeki müzikal çeşitliliği ve potansiyeli yüzünden orada bulunan ve bunu fırsata çevirmeye çalışan bu Amerikalılar ortalama bir albüme imza atmışlar. Albümün yapısı biraz karışık. Psychedelic üzerinden hareket etmekle birlikte Blues, Soul ve Jazz Rock parçalar da bulunuyor. Bu tutarsızlık bir miktar rahatsız etse de albümün fena olmadığını da belirtelim.

Temelde albümün konsepti Jimmy Jackson'ın klavye oyunları üzerine kurulu diyebiliriz. Öne çıkmaktan çok atmosfer yaratmayla alakalı bu durum. Değiştirilmiş ve abartılmış bir vokal yapısı ile birleşen bu atmosfer yaratma çabası iyi sonuçlar da vermiş bazı parçalarda. Üstüne eklenen, yine abartılmış vuruşlarla sağlam ritimler yakalayan davul kimi zaman da işin cılkını çıkarıyor hissiyatı vermiyor değil.

Albümün en kötü yanı ses kalitesi. Zamanında iyi bir kayıt yapılmış olsa bile, bugün bize ulaşan kayıtlarda çok fazla bozulma var. Elinizde o dönemden kalma ve iyi durumda bir plak yoksa bulabileceğiniz tüm kayıtlar tatmin etmeyecek denli kötü diyebiliriz. Parçaların bazılarında boğuk seslere dönüşen yerler bile var. Albümün yapısında var diye de düşünülebilecek bir durum da yok.

Grup elemanlarının müzikal yeteneklerinin ve yeterliliklerinin iyi olduğu anlaşılmakla birlikte potansiyellerini tam olarak kullanmadıkları ya da kullanamadıkları anlaşılıyor. Her zaman dinlemeyi tercih edeceğiniz bir albüm olmayabilir. Fakat arşivde bulunmasını isteyeceğiniz etkilere de sahip.

HABOOB

George Green / Davul, Vurmalılar, Vokal
Jimmy Jackson / Org, Piyano, Vokal
William Powell / Gitar, Vokal

HABOOB

01. Israfil (9:42)
02. Blues For Willy Pee (3:51)
03. Sooloo (5:07)
04. Morning Prayer (5:07)
05. Keep On Pushing (4:41)
06. Soldier Boy (3:41)
07. Time To Be (3:42)

6 Eylül 2023 Çarşamba

Redwing / Redwing (1971)

60'ların başında kurulan Redwing, Amerika'nın uluslararası arenada pek bir varlık gösterememiş ama yerelde en iyi gruplarından biri. Bunun en büyük sebebi bağlı oldukları Southern Rock'ın daha çok Country Rock kısmında gezmelerinden kaynaklı. Daha popüler bir yandan yaklaşmışlar yani yaptıkları işe.

1962 - 1965 arasında The Contenders adıyla biliniyorlar. Albüm kayıtları olmamakla birlikte Country alanında bilinir hale geliyorlar bu dönemde. Bilinirliğin verdiği motivasyonla isimlerini The New Breed'e çevirip 1966 yılında da grupla aynı adı taşıyan bir albüm yayınlıyorlar. Fakat gruba yapılan eklemeler ve değişen müzik anlayışı nedeniyle 1968 yılında bir kez daha isim değiştiriyorlar. Glad adını kullandıkları 68 - 69 yılları arasında da yine bir albüme imza atıyorlar. 1969'dan sonra da daha büyük bir sahneye hitap edebilmek için isimlerini Redwing'e çeviriyorlar. 1971 - 1975 yılları arasında 5 albüm piyasaya sürülüyor Redwing adıyla. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi uluslararası alanda çok fazla bilinmeseler de Amerika'da hem listelerde yer bulup hem de fazlaca bir dinleyici kitlesi elde ediyorlar.

Kitlenin Country kökenli müzik dinleyen bir kitle olduğunu hatırlatalım. Müzikte çıtanın yükselmesinden dolayı da sadece Country ile kalmayıp, daha farklı bileşenler de ekleyip Southern Rock'a da bir kapı açıyorlar. Bu alanda da elbette The Allman Brothers Band, Lynyrd Skynyrd (bu grubun adını yazmayı her zaman çok sevmişimdir) gibi olamıyorlar ama yeteri kadar tanınmışlıkları da var.

Country Rock sevenlerdenseniz bu ilk albüm size doyurucu geliyor. Çıtır çıtır diye tabir edilebilecek Fender gitar sesleri, eğlenceli ve bir o kadar sade ama Boogie'ye uzanacak kadar da tutkulu bir albüm. Gitar soloları özellikle çok iyi. Bu alandaki (Southern Rock'tan bahsetmiyoruz) doyurucu solo gruplarından biri bulunuyor albümde. Vokaller de enstrümanların altında kalmayacak kadar güçlü, çevik ve hareketli.

Blog'da genelde az yer verdiğimiz bir tür bu Country Rock. Bazen bu tarz yaklaşımlarımızla karşı karşıya kaldığımızda haksızlık ettiğimizi de düşünmüyor değilim. Arada da bu haksızlık zincirini kırmak için böyle grupları da öne çıkarmaya çalışıyoruz işte.

REDWING

George Hullin / Davul, Vokal
Tom Phillips / Gitar, Slide Gitar, Piyano
Andrew Samuels / Lead Gitar, Bass, Vokal
Ron Floegel / Ritim Gitar, Vokal

REDWING

01 - The Underground Railway 2:59
02 - Please Doctor Please 2:59
03 - Bonnie Bones 2:48
04 - Dark Thursday 2:42
05 - Sweetwalkin' Lady 3:16
06 - I'm Your Lover Man 5:15
07 - Shorty Go Home 4:29
08 - Hogtied 3:13
09 - I'm Countin' on You (To Come Through) 5:01
10 - Oh Maggie (Don't Lift The Weight) 3:15
11 - (Tell Me Baby) Why You Been Gone so Long 2:59
12 - California Blues 3:53

30 Ağustos 2023 Çarşamba

Midsommar / Belsebub Är Lös... (1971)

70'lerin başında Mölndal, Göteborg'da kurulan bir grup Midsommar. Haklarında çok fazla bilgiye sahip olmasak da yaptıkları müzikten ne oldukları açıkça anlaşılıyor. Karmaşık, heyecanlı ve coşkulu bir yapıları var. Donuk ya da yumuşak değiller. Yaptıkları müziğin hakkını sonuna kadar veriyorlar.

Konumuz olan bu ilk albüm dönemi grubun Blues Rock, Hard Rock ve Psychedelic Rock kökenlerine bağlı kalarak yaptığı bir Progressive Rock ürünü. İkinci ve son albümde ise işi biraz farklılaştırıp (belki de müzikal olarak biraz yumuşatıp) politik ve sert sözlerin olduğu bir Folk Rock'a çeviriyorlar. İki albüm arasında büyük farklar var doğal olarak. Tercihimiz her daim ilk albümden yana olmakla birlikte ikinci albüm de kendi janrı içerisinde oldukça iyi bir yere sahip, hakkını da yememek lazım.

Az önce müzikal köklerini saydık grubun ama tam anlamıyla orada durduklarını da söyleyemeyiz. Kendilerine ait bir yapı geliştirmişler. Blues var mesela ama nerede belirginleşiyor nerede kayboluyor anlayamıyorsunuz. Saksafon ve flüt dolayısıyla Jazz Rock olduğunu düşünür gibi olurken aslında Jazz ile hiç alakaları olmadığını anlıyorsunuz. Belirgin olarak söyleyebileceğimiz tek şey Hard Rock'ın ön planda olduğu. Bunun dışındaki tüm türler belirsiz bir havada ilerliyor.

Midsommar, İngilizce değil de İsveççe söyleyen ilk Progressive Rock gruplarından aynı zamanda. İngilizce'nin popüler olduğu (Rock müziğe çok yakıştığı söylenir) dönemde uluslararası arenaya girebilmek için ciddi bir risk almışlar. Ama parantezin içinde belirttiğimiz savı da fena halde sarsmışlar. Özellikle vokalin Blues'a daldığı anlarda İngilizcenin gerekli olmadığına bile karar verebiliyorsunuz.

Albüm boyunca peşimizi bırakmayan olağanüstü saksafon çalışmaları, yırtıcı ve vahşi denilebilecek bir şekilde araya giren gitarlarla fena halde uyumlu hale geliyor. Birbirlerini zorladıkça zorluyorlar ve gittikleri yer daha da belirsizleşiyor. Vokalin ikisi arasına girerek hem Psychedelic bir tonda hem de içten söyleyerek katıldığı anlar ise bambaşka bir keyif veriyor dinleyene. Nadiren belirgin bir şekilde olaya dahil olan flüt, Jethro Tull'ın Blues tonlarını içerirken Ian Anderson'ın da pervasız çalışmalarına benziyor.

Belsebub Är Lös... için İsveç'in en iyi, en değişik ve etkili albümlerinden biri demek pek yanlış olmayacağı gibi arşivde bulundurmadığınız takdirde kendinizle ciddi bir kimlik tartışmasına gireceğiniz de bir albüm.

MIDSOMMAR

Dan Pihl / Org, Piyano
Reg Ward / Tenor Saksafon, Soprano Saksafon, Flüt, Vurmalılar
Hans Olsson / Vokal, Bass
Lennart Andrén / Vokal, Gitar
Weyne Petersson / Vokal, Vurmalılar

BELSEBUB ÄR LÖS...

01 - Belsebub Är Lös (3:20)
02 - På En Strand (3:30)
03 - Drömmens Värld (5:50)
04 - Jag Vill... (4:20)
05 - Midsommar (3:50)
06 - Staden (4:00)
07 - Fantomen (6:25)
08 - Till Morsan (3:35)

26 Ağustos 2023 Cumartesi

Electric Mud / Electric Mud (1971)

Electric Mud
, ortaya çıkıp tek albüm kaydettikten sonra bir daha ortalıkta görünmeyen gruplardan. Haklarında bazı ufak tefek bilgi kırıntıları dışında pek fazla bir şey yok. 1970 yılı sonlarına doğru kuruldukları, 1971 yılında tek albüm kaydettikleri ve grupta bass gitar ve vokal görevlerini üstlenen Udo Preising'in albümsüz ama efsanevi Zoppo Trump grubunda çalmaya devam ettiği dışında bir bilgimiz yok Electric Mud ile ilgili.

Tek albümlü efsaneler listemize Krautrock kontenjanından giren grubun albümü fazlasıyla politik bir bakış açısı sergiliyor. Sözlerde anlatılanlar ve müziğin gidişatı bu kıvamda bir albüm için fazlasıyla iyi. Diğer taraftan albümün kaydı bütün temizleme uğraşılarına rağmen (CD baskısından bahsediyoruz elbette) ham ve ilkel. Muhtemelen stüdyoda bile değil garajda kaydedilmesinden kaynaklıdır diye tahmin ediyoruz. Zira en kötü stüdyonun olanakları bile albümde görülenlerden fazladır.

Bunun yanında albümdeki enstrümantasyon oldukça iyi. Özellikle gitar ve org üzerine kurulu olan albümde uzun enstrümantal pasajların hakimiyeti görülüyor. Bu bir bakıma da iyi olmuş albüm için. Zira öfke dolu ve politik şarkı sözleri fazlasıyla iyi olmakla birlikte Udo Preising'in vokali hiç de albüme yakışır bir vokal değil. Zaten daha sonra yer aldığı Zoppo Trump grubu akıllılık edip adamı sadece Bass çalması için kullanmışlar ve başarılı kayıtlara imza atmışlar. (Zoppo Trump'ın yayınlanmış bir albümü yok bu arada, belirtelim. Daha sonra toparlanan bir Archival çalışma dışında herhangi bir kayıtları yok.) Preising, tek başına neredeyse muhteşem olarak nitelendirilebilecek, albümün ikinci parçasını hiç etmeyi başarmış. Titrek ve kendinden emin olmayan bir vokal ile parçayı dinlemeye çalışmak gerçekten kötü. Bir arkadaşın AudaCity kullanarak vokal bölümlerini silmeye çalıştığı günleri hatırladım birden. Gerçekten de o kadar rahatsız edici.

Vokaldeki bu rahatsızlık verici duruma ve kayıt kalitesine karşın albüm arşivlik niteliklere sahip bir albüm. Tempolu ve ruh hali bir anda değişen bir yapıya sahip. Hayatın içinde olan bitenler üzerine gidiyor gibi bir izlenim ediniyor insan dinlerken.

Kimilerine sıkıcı gelebilir belki ama ortalamanın çok üzerinde bir albüm olduğunu da kabul etmek gerekir.

ELECTRIC MUD

Jochen Dyduch / Davul
Axel Helm / Org, Piyano
Udo Preising / Bass, Vokal
Manfred Simhäuser / Gitar

ELECTRIC MUD

01. Hausfrauenreport (11:25)
02. Die Toten Klagen Euch An (5:39)
03. Immer Das Alte Lied (6:43)
04. Nichts Zu Essen In Der Not (11:25)

19 Ağustos 2023 Cumartesi

Little Feat / Little Feat (1971)

Southern Rock
'ın ilk beşinde yer alan gruplardan biri Little Feat. 1969 yılında Lowell George ve Bill Payne tarafından kurulmuş. İkili, Lowell George hali hazırda Frank Zappa's Mothers of Invention'ın elemanıyken tanışmışlar. Frekansları tutunca da yeni bir grup kurma derdine düşmüşler. Mothers of Invention'ın eski bass gitaristi Roy Estrada ve Payne'in eski grubu The Factory'nin davulcusu Richie Hayward ile bir araya gelerek Little Feat'i hayata geçirmişler.

Grubun kurulması ile ilgili ilginç bir durum var. Hikayenin 3 versiyonu bulunuyor ama hangisinin doğru olduğuna dair onaylanmış herhangi bir bilgi yok. İlk versiyona göre Zappa, amfisi kapalı olduğu halde 15 dakikalık bir gitar solo atmayı başarınca George'a sinirleniyor ve gruptan atıyor. İkinci versiyon biraz daha makul kabul edilebilir. George, Zappa'ya Willin' parçasını gösterdiğinde Zappa sinirleniyor ve gruptan kovuyor, çünkü kendi grubunda yer almaması gereken şekilde yetenekli bir müzisyen olduğunu anlıyor. Üçüncü ve son versiyona göre ise Zappa, Willin'in içerdiği referanslar (uyuşturucu, şarap vs) dolayısıyla gruptan kovuyor. Neticede her şekilde Zappa tarafından kovuluyor ama gerekçesi belirsiz. Tabi Zappa'nın normal biri olmadığı düşünüldüğünde, Little Feat'in ilk albümünün Warner Bros tarafından yayınlanması için neden elinden geleni ardına koymadığını anlamak da pek mümkün değil. Bu modeller böyle diyerek geçiştiriyoruz konuyu.

Albüm kayıtları sırasında da enteresan bir durumla karşılaşılmış, onu da aktaralım. Efsanevi olarak nitelendirilen Willin' parçasının kayıtlarınun hemen öncesinde bir model uçakla oynarken Lowell George elini fena şekilde yaralıyor ve Slide Gitar bölümünü çalamayacak duruma geliyor. O sırada stüdyoda bulunan Ry Cooder gitarı eline alıp işi çözümlüyor. Yani o nefis Willin' kaydında George değil Cooder çalıyor.

Rock müzik tarihine ciddi şekilde etki eden Little Feat'in bu ilk albümünde Country'den Blues'a, Southern Rock'dan Swamp Rock'a pek çok tür ve tarz arasında bir gezinti var. Fazlasıyla coşkulu ve enerjik bir albüm. Müzisyenlerin yetenekleri tartışılır olmadığı gibi yaptıkları albümde kendilerini bile aştıklarını söyleyebiliriz. O kadar iyiler ki Jimmy Page,      hakkında "En sevdiğim Amerikalı grup" diye bir yorum yapmış.

LITTLE FEAT

Lowell George / Gitar, Armonika, Vokal
Bill Payne / Klavye, Vokal
Richard Hayward / Davul, Vokal
Roy Estrada / Bass, Vokal

LITTLE FEAT

01 - Snakes on Everything 3:04
02 - Strawberry Flats 2:20
03 - Truck Stop Girl 2:32
04 - Brides of Jesus 3:20
05 - Willin' 2:24
06 - Hamburger Midnight 2:30
07 - Forty Four Blues / How Many More Years 6:25
08 - Crack in Your Door 2:16
09 - I've Been the One 2:20
10 - Takin' My Time 2:45
11 - Crazy Captain Gunboat Willie 1:55

12 Ağustos 2023 Cumartesi

ZZ Top / ZZ Top's First Album (1971)

İki sakallı ve bir de soyadı sakal olan adamdan kurulu ZZ Top'ı her nedense bugüne kadar hiç dikkate almamışız. Blogdaki eksiklerin üst sıralarında yer alan bu durumu bir nebze olsun hafifletmek adına en iyi değil belki ama önemli albümlerinden biri olan ilk albümleri ile giriş yapalım.

1969 yılında dağılan Moving Sidewalks grubunun gitaristi Billy Gibbons, kendine küçük ve sağlam bir grup kuruyor. Grubun adını da sevdiği iki müzisyen olan Z.Z. Hill ve B.B. King'den alarak ZZ King olarak düşünüyor ama sonraları King'in bu işin en tepesinde (Top) olmasından dolayı grubun adını ZZ Top yapıyorlar. Houston, Texas'ta kurulan grup 2 yıllık bir çalışmanın ardından ilk albümlerini kaydediyor.

Albüm Texas Blues diye yerelleştirilen ama içerisinde sağlam bir Blues Rock -ki Billy Gibbons'ın efsanevi ve kendine has tarzı ile öne çıkar-, Southern Rock ve Boogie Woogie içeren belirgin bir yapıda ortaya çıkar. Belirsizlikler ya da uzun safsatalar yoktur albümde. Çok net ve temiz bir şekilde anlatılır müzisyenler tarafından. Gibbons'ın daha en başından geliştirmek için uğraştığı gitar tarzı grubun ritim bölümüyle nefis şekilde uyumludur. Birbirlerini takip etmek yerine birbirlerinden faydalanarak ilerlerler.

ZZ Top's First Album hakkında pek çok yorum ve eleştiri duyulur her dönem. Ama kabul edilmesi gerekenlerden biri albümün Blues Rock'ın Güneyli bakış açısından baş yapıtlarından biri olduğudur. Tabi bun arkadaşların Güneylilikleri Lynyrd Skynyrd tarzı değil, belirtelim.

Albüm ritim bölümünün başarılı hareketleriyle fena halde coşkulu, enerjik ve heyecan vericidir. Fazlasıyla sert ama melodik olarak da dinleyiciyi kaybetmeyecek şekillerde ilerleyerek devam ederler. Üstüne bir de Billy Gibbons'ın sersemletici gitarı girdiğinde tadından yenmez bir hal alır. Albüm o kadar iyidir ki Brown Sugar, Goin' Down To Mexico, Squank ve Old Man gibi şarkılar günümüzde Amerikan klasikleri arasında yer alır. Akılda kalıcı, çoğunlukla tuhaf bir mizah içeren sözler Gibbons vokali ile öne çıkarken, Gibbons'ın muhteşem ses özellikleri olmadığı halde bu kadar uyumlu söyleyebilmesi şaşırtıcıdır. Özellikle Southern Rock ve Blues Rock sevenler için vaz geçilmez albümlerden biridir.

ZZ TOP

Billy Gibbons / Lead Gitar, Vokal
Rube Beard / Davul, Vurmalılar
Dusty Hill / Bass, Vokal

ZZ TOP'S FIRST ALBUM

01 - (Somebody Else Been) Shaking Your Tree 2:32
02 - Brown Sugar 5:22
03 - Squank 2:46
04 - Goin' Down to Mexico 3:26
05 - Old Man 3:23
06 - Neighbor, Neighbor 2:18
07 - Certified Blues 3:25
08 - Bedroom Thang 4:37
09 - Just Got Back From Baby's 4:07
10 - Backdoor Love Affair 3:20

10 Ağustos 2023 Perşembe

Clover / Fourty Niner (1971)

Clover
, daha önce bloga konuk ettiğimiz gruplardan biri. Ama hem çok uzun yıllar önce hem de çok ilgisiz olduğumuz dönemlerde tanıtıldığı için neredeyse haklarında hiçbir bilgi paylaşmamışız. Ayıbımızı örtmek için çabalarımız sürüyor elbette. Arada yeni bilinmeyenlerin yanında eskiden paylaşılanları da gündemimize alıyoruz bundan sonra. Çok ciddi bir giriş oldu bu da ama neyse idare eder.

Grup, 1967 yılında kurulmuş. Öncesinde grup elemanları Tiny Hearing Aid Company adında bir Psychedelic Rock grubu kurmuşlar ama Blues ve Country üzerinden gitmeyi tercih ettikleri için grubun adını Clover'a değiştirerek müzikal bakış açılarını da güncellemişler. Daha bir Creedence Clearwater Revival havasında söylemek doğru olabilir. Benzer ya da aynı değiller tabi. Ama Lynyrd Skynyrd ya da Allman Brothers Band gibi de değiller.

3 yıllık bir uğraşının ardından daha önce paylaştığımız ilk albümleri Clover'ı 1970 yılında yayınlıyorlar. Albüm onlara ticari başarıyı ve bilinirliği aynı anda getiriyor. Buradan aldıkları güçle de ikinci albüm olan Fourty Niner'a başlıyorlar. Albüm Country Rock, Blues Rock, Rock'n Roll gibi müzikal türleri içerisinde barındırıyor. Bu nedenle de dinlemesi oldukça keyifli olan albümlerden. Aynı etki dönemin dinleyicileri tarafından da fark edilmiş olacak ki albüm Billboard 200 listesinden 150. sıraya kadar yükselmiş. 150 kulağa çok iyi gibi gelmeyebilir belki ama Amerika gibi geniş imkanlara sahip ve çeşitliliği bol olan bir yerde aslında oldukça iyi bir başarı.

Bunun en büyük sebebi de parçaların sahip oldukları güçlü melodiler diye düşünmek yanlış olmaz. Klasikleşmiş parçalar gibi akılda kolay kalan melodilere sahip olmasalar da müzikal anlamda oldukça iyi melodiler bunlar. Albümdeki coşku performansını sağlıyorlar. Akılda kalıcı sözler de bu performansa büyük katkı sağlıyor. Fourty Niner da öne çıkan bir başka yön de enstrümantasyon. Grup elemanlarının yetkinliklerinin yanında fena halde gaza gelmiş gibi çaldıkları parçalar enerjik performanslarla dolu. Bu türdeki albümleri sevmiyorum gibisinden ciddiyet içeren laflar edenleri bile şaşırtacak denli sağlam bir albüm.

İlk albümdeki aksak yönler Fourty Niner'da bulunmuyor. Ona oranla daha iyi olmasını sağlayan da bu olsa gerek. Bu albümde grup daha fazla oturmuş hissiyatı bırakıyor dinleyicide.

CLOVER

Alex Call / Lead Vokal, Gitar, Piyano
John McFee / Lead Gitar, Pedal Steel Gitar, Piyano, Org, Vokal
John Ciambotti / Bass, Gitar, Guiro, Vokal
Mitch Howie / Davul
Ed Bogas / Fiddle, Piyano, Gitar, Marimba, Org
Bruce Campbell / Banjo

FOURTY NINER

01 - Harvest 2:19
02 - Keep on Tryin' 3:19
03 - Old Man Blues 3:36
04 - Forty-Niner 2:25
05 - Sound of Thunder 2:33
06 - Chicken Butt 2:24
07 - Mr. Moon 2:49
08 - Love Is Gone 2:31
09 - Mitch's Tune 3:12
10 - Sunny Mexico 2:06
11 - If I Had My Way 3:07

10 Temmuz 2023 Pazartesi

Deaf / Alpha 1971-1972 (1994)

Deaf
'in bilinen bir grup olmamasının en önemli sebebi, varlıklarını sürdürdükleri 70'li yıllarda kaydedip yayınladıkları bir albümün olmamasından kaynaklı. Çok uzunca bir süre efsane olarak kaldılar. 1994 yılında İsviçreli bir firma stüdyo kayıtlarından derlediği bir toplama albümü yayınlayana dek neredeyse hiç bilinmiyorlardı.

1969 yılında İsviçre'de kurulan grup The Shiver grubunun dağılmasından sonra elemanlarına eklenen bir kişi ile oluşmuştu. Uzunca bir dönem kayıtlara ağırlık verip stüdyodan çıkmadılar. Ama bu hummalı çalışma ve çabalar grup için net bir sonuç getirmedi. Albüm olacak kadar çok şey kaydetmişler ama bir türlü yayınlama şansı yakalayamamışlardı.

Blog'a çok fazla toplama albüm koymuyoruz esasen. Stüdyo albümlerinden tırtıklanmış ve daha popüler olabilecek parçaların bulunduğu bu tarz işler genelde gruplar ve müzisyenler için doğru bir yansıtıcı olmuyor. Berbat bir albümden çıkan tek iyi parçayı kullandıklarında albümün de iyi olabileceği fikri geliyor insanın aklına. Genelde de öyle olmuyor ve can sıkıcı bir duruma dönüşüyor. Fakat bu durum Deaf için geçerli değil. Stüdyo kayıtlarından yapılmış bir "toplama" olmakla birlikte yayınlanmış herhangi bir albümü olmayan grup için ilk albüm bile sayılabilir.

Bazı kaynaklarda Krautrock olarak nitelendirilir Deaf. Ama Heavy Progressive Rock olarak tanımlamak daha doğru. Pek çok farklı türden etkilerin göründüğü Alpha albümünde Krautrock'tan farklı yerde duran bir müzikal anlayış söz konusu. Zaten Krautrock Almanca konuşan ülkeler kültüründen çok Alman kültüründen doğan bir kavram. Orada kalması (birkaç grubu hariç tutarak) daha doğru olur. Deaf'in Alpha albümünde Psychedelic etkilerle birlikte Blues'dan da beslenen bir Progressive Rock hakim. Yukarıya doğru ivmeli sertlikle birlikte albüm daha fazla Heavy Progressive Rock'a dönüşüyor.

Enstrümantasyona diyecek bir şey yok. Bazı noktalarda belirsiz ve başarısız gibi görünse de süreklilik adına yapılmış bölümler gibi de duruyor bunlar. Daha ilk parçanın başında değişik bir flüt ile girilen parçada tuhaf bir şekilde eklemlenmeye çalışan ritim bölümü tam anlamıyla sıçtı dedirtir gibi olurken parçanın devamında bu girişin ne anlama geldiğini daha net fark ediyorsunuz. Belirtmeden kapatmayalım, albümde 2 farklı vokale rastlıyoruz. 1971 ve 1972 yıllarında kaydedilen parçalarda 2 farklı vokal var yani. Bu da albümün sürprizi. Albüme adını veren son parça Alpha da (albüm kapağında da belirtildiği gibi) tam anlamıyla bir Psychedelic yolculuk.

DEAF

Jack Conrad / Flüt, Vokal
Dany Rühle / Gitar, Vokal
Jelly Pastorini / Org, Piyano
Bert Buchmann / Bass
Güge Jürg Meier / Davul, Vurmalılar

Konuk Müzisyenler:
Benjamin Jager / Vokal (1971)
Mark Storace / Vokal (1972)

ALPHA

01. No Time (9:41)
02. Run You Off the Hill (6:46)
03. The Galactic Pack of Fönds Kari (8:17)
04. Alpha (22:34)

8 Temmuz 2023 Cumartesi

Blackfeather / At the Mountains of Madness (1971)

Avustralya'nın en karmaşık grup elemanı düzenine sahip grubudur Blackfeather. 1970-193 arasında 45 kadar farklı isim grupta yer almış, kimileri grubun tek albümü olan At The Mountains of the Madness'ta çalmış, kimileri ise albüm sonrası bir türlü dağılamayan grubun konserlerinde sahne almıştır.

60'ların sonlarında müzik yapmaya başlayan gençler tarafından kurulan Blackfeather'ın en büyük şanssızlığı da yukarıda bahsettiğimiz bu karmaşa olmuş. Hatta o kadar ileri seviye bir durum var ki insan üzülüyor bile. Hem kurucu üye hem de grubun her şeyi olan John Robinson'ın bütün kariyerini etkilemiş, nefis bir gitarist olan adamın bir türlü hak ettiği yere ulaşamamasını sağlamıştır Blackfeather. Gruptaki o kadar eleman değişikliğine, tek albüm kaydetmelerine, bir türlü başarıyı yakalayamamalarına rağmen her dönemde de gayet başarılı performanslara imza atmışlar. Olan John Robinson'a olmuş tabi.

1969 yılında Mr Guy Fawkes adıyla yayınlanan ve Avustralya listelerini alt üst eden bir 45'lik yayınlayan Dave Miller Set grubu elemanları yanlarına vokalist Neal Johns'u alarak kuruyorlar Blackfeather'ı. Ama kurulduktan kısa bir süre sonra elemen değişiklikleri başlıyor. O kadar hızlı değişiyor ki tam bir tarihlendirme yapmak da mümkün olamıyor.

Bütün bu kargaşa içerisinde, tek albümlü efsaneler listemize teklifsiz bir şekilde giren At The Mountains of the Madness albümünü kaydetmeyi başarabiliyorlar. Hem ticari hem de müzikal kalite açısından oldukça doyurucu bir iş oluyor albüm. Fakat bir türlü arkası gelmiyor. Konserlerle idare etmeye çalışıyorlar ve 12 yıl kadar da ediyorlar. Sonra da tarihin tozlu raflarına gömülüyorlar.

Avustralya'nın ilk dönem Progressive Rock anlayışına katkı sağlayan önemli albümlerden biri olarak karşımıza çıkıyor bu albüm. Psychedelic Rock ve Hard Rock'ın enfes birleşiminde işi aha fazla ileri götürüyorlar. Kullandıkları ses efektlerinden enstrümantasyona kadar her şey yerli yerinde. Albüm Progressive Hard Rock olarak sınıflandırılıyor ama Heavy Progressive Rock da grup ve albüm için yanlış bir kategori sayılmaz. Temelde bahsettiğimiz Psychedelic ve Hard Rock'a bağlı kalmakla birlikte albümün her parçasında değişik tür ve tarzlara uğramayı ihmal etmiyorlar. Bu da albüme olan ilginizi sürekli olarak canlı tutuyor. Neal Johns'tan gelen değişik ve çekici ses sizi sarmaladıkça albümden daha fazla keyif alıyorsunuz.

BLACKFEATHER

Neal Johns / Vokal
John Robinson / Elektrikli Gitar, Akustik Gitar, Ses Efektleri
Robert Fortescue / Bass
Alexander Kash / Davul
R.B. Scott Timbales, Tambourine

AT THE MOUNTAINS OF THE MADNESS

01 - At the Mountains of Madness 3:29
02 - On This Day That I Die 3:58
03 - Seasons of Change Part 1 3:52
04 - Mangos Theme Part 2 8:03
05 - Long Legged Lovely 7:33
06 - The Rat (Suite) 13:53
        - Main Title (The Rat)
        - The Trad
        - Spanish Blues
        - Blazwaorden (Land of Dreams)
        - Finale (The Rat)

6 Temmuz 2023 Perşembe

Wild Turkey / Battle Hymn (1971)

Wild Turkey
, 70'lerin başından bir Glenn Cornick projesi. 1967 - 1970 yılları arsında Jethro Tull'a dahil olan Cornick, kaydedilen 3 albümün ardından kendi yoluna gitme arzusuyla gruptan ayrılıyor. Hemen ardından da Wild Turkey'i kuruyor. Grubun ilk kadrosunda kısa bir süre de olsa Gentle Giant'ten John Weathers da bulunuyor. Weathers'ın ayrılmasından hemen sonra gelen yeni davulcu ile birlikte de ilk albümün kayıtlarına başlıyorlar.

Ortaya çıkan sonuç Battle Hymn albümü oluyor. Cornick'in geldiği Jethro Tull'dan farklı bir yöne evrilen müzikal bir anlayışa sahip bu albüm. Benzerlikler, birbirlerine yakınlaştıkları yerler elbette bulunuyor kaçınılmaz olarak. Ama Wild Turkey ile Jethro Tull birbirlerinden tamamen farklılar.

Progressive etkileşimleri olan bir Hard Rock yapıyorlar. Bu noktada, tam anlamıyla bir Heavy Progressive Rock yaptıklarını da söyleyemiyoruz. Zira o kadar da yükselmiyorlar albümlerinde. Jehtro Tull'un ilk döneminden gelen Blues Rock alışkanlığı ile de birleşince de kendine has bir anlayışa sahip oluyor Wild Turkey.

Albümün hemen ardından kendilerini daha fazla gösterebildikleri ve şimdilerde bile hala en iyi konser gruplarından biri olmalarını sağlayan konserlere ön grup olarak çıkıyorlar. Procol Harum, ZZ Top, Jethro Tull, Black Sabbath, Ten Years After ve Yes bunlardan sadece bazıları. Bazı konserlerde ana gruptan bile daha iyi performans sergilediklerine dair söylentiler bulunuyor.

Battle Hymn ve konserlerin ardından tekrar kayda girip Turkey albümünü ortaya çıkarıyorlar. İlki kadar olmasa da bu albüm de oldukça başarılı bir kayıt olarak geçiyor tarihe. Sonra çıktıkları konserlerin arkasından da dağılıp farklı gruplarda çalmaya başlıyorlar. Ara ara bir araya gelip albüm kaydetseler de 70'lerdeki coşkulu hallerini yakalayamıyorlar.

Albümün geneli çok iyi olmakla birlikte bazı parçalarda vokal yetersiz kalıyor hissine kapılıyorsunuz. Daha güçlü, daha sert bir ses arayışı bitmiyor o parçalarda. Enstrümanlarda ise en ufak bir soruna rastlamıyorsunuz. Dolu dolu ve güçlü şekilde karşılıyorlar sizi sürekli olarak. Hatta temposu düşük olan parçalarda bile kendilerini rahatlıkla gösteriyorlar. Basit gibi gelen melodilerin nerelere gidebileceğine dair albümün her yerinde değişik çalışmalar bulunuyor.

WILD TURKEY

Glenn Cornick / Bass, Gitar, Klavye
Jon Blackmore / Gitar, Vokal
Tweke Lewis / Lead Gitar
Jeff Jones / Vurmalılar
Gary Pickford-Hopkins / Vokal, Akustik Gitar

BATTLE HYMN

01 - Butterfly 5:00
02 - Twelve Streets of Cobbled Black 3:10
03 - Dulwich Fox 3:47
04 - Easter Psalm 3:45
05 - To the Stars 4:30
06 - Sanctuary 4:25
07 - One Sole Survivor 4:00
08 - Battle Hymn 4:40
09 - Gentle Rain 2:45
10 - Sentinel 4:15

2 Temmuz 2023 Pazar

Haystacks Balboa / Haystacks Balboa (1971)

Heavy Prog'un Amerikalı en iyi temsilcisi tartışmasız bir şekilde Haystacks Balboa'dır lafı abartı filan değildir. Olması gereken, tam da yerinde söylenmiş makul bir cümledir. Her ne kadar bazı kaynaklarda Heavy Psychedelic Rock ya da Hard Rock olarak listelenmeye çalışılsa da Haystacks Balboa bahsi geçen iki türü de içinde barındırmakla birlikte işi daha ileri götürerek Heavy Progressive Rock içerisine dahil olmuştur.

İsmini, grubun gitaristi Mark Mayo'nun bir önceki grubu Balbao ve Mayo'nun güreşçi Haystacks Calhoun'a olan benzerliğinden alan grup, 1970 yılında New York, Amerika'da kurulmuş. Kaliteli ama ticari açıdan başarı sağlayamamış bir albüm yayınlamış olan her grup gibi onların da ömürleri çok uzun olmamış. Tek albümlü efsaneler listemizin nadide parçalarından biri olarak yerlerini alıyorlar elbette.

Döneminde Leslie West'in grubu Mountain ve Black Sabbath ile karılaştırılsalar da her iki gruptan fazlasıyla farklı bir yerde duruyorlar. Mountain'in kökeni de kendisi de Blues üzerine kuruluyken Haystacks Balboa ile karşılaştırmak her iki gruba da haksızlık olur. Diğer taraftan Black Sabbath ile karşılaştırılabilecekleri ya da yan yana görülebilecekleri tek şey de albümdeki sertlik. Onun dışında bir bağlantıları da yok. Hatta her iki gruptan daha fazla Progressive yaklaşım sergileyerek kendilerini biraz daha farklı bir konuma yerleştirdiklerini de söyleyebiliriz.

Hard Rock ve Progressive'in birleştiği yerde, sağlam ama karanlık bir Progressive anlayışları var. Vokal grubun etkili yönlerinden biri. Gitarlar da ona eşlik ederken yırtıcılaşıyor ve seviyeyi biraz daha ileriye taşıyor.

Bu arada belirtelim, grup kurulduktan kısa bir süre sonra Woodstock'un devamı niteliğinde düşünülen Powder Ridge Rock Festival'ine katılmaya gidiyor. Konser ve Sex, Drugs & Rock'n Roll için gelen binlerce dinleyici de orada. Lakin konser iptal ediliyor. Zira yerel halk buna izin vermiyor. Bu noktada grup izinsiz bir şekilde müzik yapmaya çalışırken müzik aletlerine el konuyor filan. Doğal olarak da bu başkaldıran davranışın ardından takipçileri artıyor. Zaten albümü de bu sayede çıkarma şansı elde ediyorlar.

HAYSTACKS BALBOA

Mark Polott / Bass
Mark Babani / Davul
Mark Harrison Mayo / Gitar
Lloyd Landesman / Klavye
Bruce Scott / Vokal

HAYSTACKS BALBOA

01 - Spoiler - 3:24
02 - The Children Of Heaven - 3:00
03 - Bruce's Twist - 2:38
04 - Auburn Queen - 8:55
05 - Sticky Finger - 5:10
06 - Ode To The Silken Men - 8:55
        Tell Me A Story
        What Would Happen
07 - Riverland - 3:36

19 Haziran 2023 Pazartesi

Total Issue / Total Issue (1971)

Fransa'nın kendine has yapıya sahip gruplarından biri de Total Issue. Haklarında çok bilgiye sahip olmadığımız grubun 1970 yılında kurulmuş olduğunu biliyoruz. 1971 yılında yayınladıkları tek albümle de ortalamanın üzerinde bir iş çıkarmışlar. Grup başlangıçta 4 kişi olarak kurulmuş ama hemen ardından 6 kişilik bir kadroya ulaşmış. Albüm kayıtları sırasında bu kadro ile devam ederken grubun vokali gruptan ayrılıp kendi solo çalışmalarına yönelmiş. Albümdeki 8 parçadan 5 tanesi bahsi geçen vokalist / gitarist Jean Pierre Huser'e ait ama albümdeki grup kadrosunda Huser'in adını kayıtlar sırasında ayrıldığı için göremiyoruz.

Albümün yayınlanmasının ardından da yaklaşık 1 yıl boyunca, 1972'nin sonlarına kadar, kadro değişiklikleri ile bir arada durmaya çalışmışlar ama daha fazla da ileri gidememişler. Total Issue 1972 yılında tarihin tozlu rafları arasındaki yerini almış.

Adı sıkça geçen tek albümlü efsaneler listemize de giren albüm Progressive etkiler içeren Jazz Rock ve Fusion albümü. Hepsi de Jazz sahnesinden gelen grup elemanları albüme bir de Folk sosu katmayı ihmal etmemişler. Parçaların her yerinde folklorik öğelere, müzikal anlatımına rastlamak mümkün. Folk ve Jazz Rock birleşimi olarak da gayet iyi bir albüm ortaya çıkmış.

Total Issue albümü çok fazla ticari başarı elde edemese de müzikal anlamda oldukça iyi bir yerde duruyor. Çok sık karşılaşmadığımız Folk ve Jazz bileşkesini oldukça iyi kullandıklarını söylemek yanlış olmaz. Hele Hint folkloru etkisinde yaptıkları bir bölüm var ki gerçekten etkileyici.

Grubun ayrıca ilk dönem ya da erken dönem olarak nitelendirebileceğimiz Fransız Progressive Rock kültürünün ilk örneklerinden biri olduğunu da belirtmeden geçmeyelim. Gitar ağırlıklı olarak ilerleyen albümde klavye ve kemanlar da sık sık öne çıkıyor. Grup elemanlarının çoğu (belki de hepsi) multi enstrümantalist. Bundan dolayı da albüm içerisindeki uyum fena halde iyi. Bir yorumda Total Issue'nun bu durumdan kaynaklı olarak Hippie tarzı bir Progressive Rock yaptıkları cümlesine tanık olmuştum. Kesinlikle doğru olmayan bir yorum olduğunu da eklemeden geçmeyeyim. Dinledikçe farklı dönüşlerle karşılaştığınız, sizi başladığı yerde bırakmayan albümlerden.

TOTAL ISSUE

Henri Tessier / Bass, Vurmalılar, Vokal
Aldo Romano / Lead Vokal, Davul, Gitar
Georges Locatelli / Lead Gitar, Vurmalılar, Vokal
Michel Libretti / Keman, Gitar, Davul, Vurmalılar, Vokal
Chris Hayward / Flüt, Klavye, Vurmalılar, Vokal.

TOTAL ISSUE

01- Les Marins (3:30)
02- La Porte ouverte (8 :20)
03- Come Down (2 :55)
04- Over The Shadow (3 :05)
05- Rustique (6:25)
06- Quiet Place (2 :35)
07- Dis-Mais-Dis (4 :03)
08- Résurrection (3 :45)

17 Haziran 2023 Cumartesi

Thrice Mice / Thrice Mice (1971)

Hamburg
'dan çıkma en iyi gruplardan biri Thrice Mice. Tabi burada kişisel tercihler ön planda. Farklı türleri icra eden çok fazla grup içerisinden seçme yaptığınızda kendinize en yakın bulduğunuzu seçiyorsunuz. Thrice Mice da benim için öyle bir grup. 1966 yılında Hamburg'da kuruluyorlar. 1970 yılı sonlarına doğru ilk ve tek albümlerini kaydedip ertesi yıl da dağılıyorlar. Dağılmalarının ardından grubun iki önemli elemanı, Karl-Heinz Blumenberg ve Werner von Gosen, Altona'da müzik yapmaya devam ediyorlar.

Temelde Thrice Mice'ın müziği Wolfgang Buhre'nin etrafında dönüyor. Yani parçalar saksafon ve klarnet ağırlıklı. Erken dönem Krautrock'ın en iyi örneklerinden biri olarak nitelendirebileceğimiz albüm aynı zamanda tek albümlü efsaneler listemize de açık ara farkla girme hakkını rahatlıkla kazanıyor. Açık ara fark yapmalarındaki önemli etkiyi sağlayan da farklı tarzları değişik bir şekilde birleştirip Jazz Rock potasında eritebilmelerinden kaynaklanıyor. Bazı noktalarda Blodwyn Pig ve Curved Air havası sezinlerken, diğer noktalarda Hawkwind vari ses efekteleriyle bezenmiş Jazz tabanlı ama Heavy Rock'ı zorlayan bir tarz ile karşılaşıyorsunuz. Dönemin pek çok Krautrock grubundan ayrılmalarını sağlayan özelliklerden de biri ayrıca bu durum.

4 parçadan oluşan albümde parçaların tamamı etkileyici özelliklere sahip. İniş çıkışları, yola çıktıkları yerden çok uzaklara gidip ara ara başlangıca dönmeleri ama orada durmayıp farklı yerlere doğru yönelmeleriyle sizi değişik ve tuhaf bir yolculuğa çıkarıyorlar. 

Başlangıçta Beat Pop grubu olarak kurulan Thrice Mice'ın bu albümde gösterdiği performans doğal olarak inanılmaz. İyi ki Beat Pop'ta kalmamışlar. Fazlasıyla geliştirdkleri tarzlarında Ornette Coleman'dan Traffic'e, Amon Düül II'den Chicago'ya ve hatta The Doors'a uzanan bir yol izliyorlar. Jazz, Blues, Psychedelic Rock, Space Rock, Heavy Rock gibi türler albümün her yerinde uçuşuyor. Sanırım bunun en büyük sebebi birlikte çok fazla konsere çıkmalarından ileri geliyor. Grup elemanlarının uyumları fazlasıyla iyi. Biri bir türe dalınca dğerleri hemen ona ayak uydurmayı başarıyorlar. Elemanların beğendikleri tarzların da çeşitlilik göstermesi Thrice Mice'ın müzikal yelpazesini genişletiyor.

Alışkın olmadığınız şekilde sizi şaşırtan, şaşırdıkça daha fazla derine indiğiniz arşivde olmaması büyük eksiklik hissettirecek olan albümlerden yani Thrice Mice albümü.

THRICE MICE

Wolfgang Buhre / Tenor Saksafon, Alto Saksafon, Soprano Saksafon, Klarnet, Vurmalılar
Karl-Heinz Blumenberg / Vokal, Alto Saksafon, Vurmalılar, Flüt, Gitar
Werner von Gosen / Gitar
Wolfram Minnemann / Org, Piyano, Gitar
Arno Bredehöft / Davul
Rainer von Gosen / Bass

THRICE MICE

01. Jo Joe (8:51)
02. Vivaldi (11:34)
03. Torakov (12:54)
04. Fancy Desire (8:00)

16 Haziran 2023 Cuma

Asoka / Asoka (1971)

Dünkü Taste of Blues yazısında adı geçen Asoka'yı da eklemeden geçmeyelim. Zira daha sonra unutuyoruz. Unutulunca da çok gerilere kalıyor. Asoka gibi değişik, ilginç, tuhaf ve şaşırtıcı gibi kelimelerle tanımlanabilecek bir grubu da unutmak pek hoş olmaz.

1967 yılında kuruluyor Asoka. Taste of Blues'da bahsettiğimiz gibi aynı yıl kurulan iki grubun ikincisi ve geri planda bırakılanı. 1969 yılında yayınlanan Taste of Blues'un albümde yaşadığı şanssızlık ya da verdikleri yanlış kararın (yazıyı buradan okuyarak meseleyi anlayabilir / hatırlayabilirsiniz) ardından Claes Ericsson ve Patrick Erixson, Asoka ile yola devam kararı alıyorlar. 1 yıl kadar süren hazırlıkların ardından da albüm kayıtlarına girişip kısa bir sürede albümü bitiriyorlar.

1971 yılında yayınlanan albüm herhangi bir şanssızlık ya da yanlış karar sorunu yaşamasa da ticari olarak devasa boyutlarda bir getirisi de olmuyor. Doğal olarak kısa bir süre sonra Asoka da dağılıyor. Ta ki 36 yıl sonra tekrar bir araya gelene dek. Arada bir Take Off adında Archival albüm yayınlansa da ikinci albüm olarak nitelendirilebilecek albüm 2007 yılında 36 Years Later adıyla piyasaya sunuluyor. Genel olarak 2000'ler sonrasına kişisel olarak pek bulaşmayı tercih etmesem de Asoka'nın bu ikinci albümü oldukça da iyi bir albüm. Take Off ile birlikte arşive alınması gerekir diye de düşünüyorum.

Hard Rock ve Psychedelic Rock'tan gelen büyük etkiler farklı türler ve tarzlarla birleşerek Asoka'nın müzikal anlayışını oluşturuyor. Blues, Jazz ve Boogie parçalarda kendine yer bulurken fazlasıyla ön plana çıkan emprovizasyonları duydukça da dibiniz düşüyor. Toplamda albümü Heavy Progressive Rock içerisine ya da biraz arsızlık edip Heavy Psychedelic Rock içerisine dahil de edebiliriz. Fakat yeterli ya da doğru da gelmeyebilir. O noktada çok uğraşmayın, dinleyin sadece.

Albümün geneli coşkulu, karmaşık ve tuhaf etki bırakıyor insanda. Birbirine benzeyen hiçbir şey olmadığı gibi, şu gruptan esinlenmişler, bu albümü çok dinlemişler diye atıp tutabileceğiniz bir şey de bulamıyorsunuz Asoka'da. Kolay kolay vazgeçebileceğiniz bir albüm olmaktan çok öte, dinledikçe daha fazla dinlemeniz gerektiğine sizi inandırabilecek kadar da güçlü.

ASOKA

Tjobbe Bengtson / Bass
Daffy Bengtson / Davul
Robban Larsson / Gitar
Claes Ericsson / Piyano, Org, Keman
Bosse Winberg / Steel Gitar
Patrik Erixson / Vokal, Davul, Vurmalılar

ASOKA

01 - Psykofoni för ekogitarr och poporkester 2:11
02 - Ataraxia 3:28
03 - Leave Me 3:34
04 - Svensson Blues 3:27
05 - 1975 3:48
06 - If You Feel 4:25
07 - Tvivlaren 4:37
08 - I'm Trying (To Find a Way to Paradise) 6:15
09 - Psykofoni för ekogitarr och poporkester (reprise) 2:51