Fransa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Fransa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

25 Ağustos 2023 Cuma

Pentacle / La Clef Des Songes (1975)

Fransa'da 1971 yılında kurulan Pentacle, uzun bir çabanın ardından ancak 1975 yılında tek albümlerini yayınlayabilmiş bir grup. Adı sanı çok duyulmamış olmakla birlikte dönemin Fransız kökenli Symphonic Prog türü için özel ve etkili albümlerden ve gruplardan biri. Tek albümlü efsaneler listemizde de teklifsiz bir şekilde dahi girenlerden.

Grup hakkında çok fazla bilgiye sahip değiliz. Dönemin pek çok tek albümlüsü gibi onlar da bir anlık yakaladıkları fırsatları iyi değerlendirip albüm kaydını yapmışlar. 1971 - 1975 arasında neler yaptıklarını bilmesek de 1975 yılında albüm piyasaya çıktıktan bir süre sonra dağılmışlar. Aslında potansiyelleri bir hayli fazla olan bir grup ve başka albüm kayıtları yapabilselermiş kalıcı olacaklarına dair de en ufak bir şüphemiz de yok. Olmamış tabi.. :)

Symphonic Prog diye tanımladık grubu ama soft bir görünümleri de yok aslında. Albümün bazı bölümlerinde Space Rock'a kadar uzanan denemeler var. Albümdeki yansıma King Crimson gibi görünüyor. Tamamen aynı olmamakla birlikte benzerlikler içeren bir yapıya sahipler. Crimson gibi girip kendileri gibi çıkıyorlar diyebiliriz. Analog klavye sesleri tarafından senfonik bir yapıya bürünen parçalar gitarın tutku dolu soloları ile birleşip daha sert bir yörüngeye giriyor. Fazlasıyla yaratıcı olan bu gitarlar parçaların yönünü belirlemekten çok dizginlemek üzerine kullanılıyor gibi geliyor insana. Normalde tam tersinin olması beklenirken -ki onca yırtıcı sese rağmen- gitar daha bir aklı başında hareket ediyor diyebiliriz.

Ange'dan tanıdığımız Christian Decamps'ın yapımcılığını üstlendiği albümde Ange'a dair bir şeyler beklense de hiç yok aslıdna. Özellikle Ange'da sesini öne koyan ve oldukça teatral bir tekniğe imza atan Decamps'ın Pentacle albümüne en azından bu konuda hiçbir etkisi olamamış. O bazen sıkıcılaşan hava ile hiç alakası yok Pentacle'daki vokallerin. Aksine daha düşük bir tonda seyrediyor.

İçerdiği bir hayli fazla mellotron sesleri ve sürekli yükseliş eğiliminde olan lead gitarlarıyla da Ange'dan ayrılıyor Pentacle. Bu noktada albümdeki enstrüman kullanımlarının, doğal olarak da müzisyenlerinin yetenek konusundaki fazlalıklarının öne çıktığını da belirtmek gerekiyor. Sadece arşivlenecek bir grup olmadıklarını fena halde kanıtlıyorlar.

PENTACLE

Claude Menetrier / Org, Moog, Elka String Ensemble, Piyano
Michel Roy / Davul, Vokal
Gerald Reuz / Elektrikli Gitar, Akustik Gitar, Lead Vokal
Richard Treiber / Bass, Akustik Gitar

LA CLEF DES SONGES

01. La Clef des Songes (4:06)
02. Naufrage (4:27)
03. L'Âme du Guerrier (6:06)
04. Les Pauvres (3:25)
05. Complot (5:01)
06. Le Raconteur (10:42)

3 Temmuz 2023 Pazartesi

Chalibaude / Les Noces du Papillon (1976)

Fransa'nın tek albümlüler listemize olan katkılarından biri de Chalibaude. Progressive Folk tarzının 70'lerin ikinci yarısında öne çıkan temsilcilerinden biriler ama malesef tek albümle kalmışlar. Daha sonraları grup bir araya gelip konserler vermiş olsa da o dönemki ruhu yakalayamamışlar.

Önemli temsilcilerinden biri dedik ama o dönemde de şimdilerde de pek tanınan bir grup değil Chalibaude. Kaliteli bir albüm çıkarmış olmalarına rağmen fazlasıyla gözden kaçmış ya da göz ardı edilmişler. Belirtmek gerekir ki hakları fazlasıyla yenmiş.

Dönemin pek çok Fransız Folk kökeninden beslenen grubu gibi Chalibaude da Malicorne'dan etkilenmiş gibi görünüyor. Onlardaki pek çok ize Chalibaude'da da rastlıyoruz. Fakat diğerlerinden farklı olarak çok bölümlü armonilerden oluşan parçaları, nefis keman soloları ve ara ara karşınıza çıkıp baş döndürücü bir hal alan santur pasajları ile kendilerine has bir yapı oluşturmayı da başarabilmişler. 

Albüm, en uzunu 4:25'i geçmeyen kısa parçalardan oluşuyor. Folk'un genel özelliklerinden biri olmakla birlikte tehlikeli de bir yanı var bunun. Anlatmak istediğinizi kısa bir süre içerisinde anlatmanız gerekiyor ve bunu bir de çarpıcı bir şekilde yapmalısınız. Chalibaude bunu başarabilen gruplardan biri. Kısa parçalara rağmen sizi alıp götüren, her dinlediğinizde sizi bir kez daha şaşırtan bir yapıya ve anlayışa sahipler.

Fransız Folklorundan etkilendiğini söylediğimiz grup, elemanların yaşadığı bölge itibariyle (Nantes) aslında bir miktar Kelt kültüründen de etkiler taşıyor. Zira Nantes idari olarak olmasa da kültürel olarak Keltlere daha yakın bir bölge.

Fazlasıyla coşku dolu olmasa da dinledikçe etkileyiciğini daha da arttıran albümlerin başında gelir Les Noces du Papillon. Şiirseldir ve geleneksele yakındır. 

CHALIBAUDE

Michel Lefort / Vokal, Gitar
Christian Bonneault / Gitar, Bass, Crumhorn, Banjo
Georges Felletin / Keman, Klavye
Jean Chevalier / Davul, Vurmalılar

LES NOCES DU PAPILLON

01. Là-bas dans les prairies (2:48)
02. Les noces du papillon (3:38)
03. La cuillère et la marmite (2:01)
04. La messe à Poitiers (4:25)
05. Le retour au guarret (3:04)
06. L'alouette et le marlot (4:06)
07. La fille du Rochelais (3:00)
08. Arantelle (2:24)
09. La maîtresse du voltigeur (2:50)
10. Jarni Perrot (2:34)
11. Là-bas dans les prairies (1:42)

19 Haziran 2023 Pazartesi

Total Issue / Total Issue (1971)

Fransa'nın kendine has yapıya sahip gruplarından biri de Total Issue. Haklarında çok bilgiye sahip olmadığımız grubun 1970 yılında kurulmuş olduğunu biliyoruz. 1971 yılında yayınladıkları tek albümle de ortalamanın üzerinde bir iş çıkarmışlar. Grup başlangıçta 4 kişi olarak kurulmuş ama hemen ardından 6 kişilik bir kadroya ulaşmış. Albüm kayıtları sırasında bu kadro ile devam ederken grubun vokali gruptan ayrılıp kendi solo çalışmalarına yönelmiş. Albümdeki 8 parçadan 5 tanesi bahsi geçen vokalist / gitarist Jean Pierre Huser'e ait ama albümdeki grup kadrosunda Huser'in adını kayıtlar sırasında ayrıldığı için göremiyoruz.

Albümün yayınlanmasının ardından da yaklaşık 1 yıl boyunca, 1972'nin sonlarına kadar, kadro değişiklikleri ile bir arada durmaya çalışmışlar ama daha fazla da ileri gidememişler. Total Issue 1972 yılında tarihin tozlu rafları arasındaki yerini almış.

Adı sıkça geçen tek albümlü efsaneler listemize de giren albüm Progressive etkiler içeren Jazz Rock ve Fusion albümü. Hepsi de Jazz sahnesinden gelen grup elemanları albüme bir de Folk sosu katmayı ihmal etmemişler. Parçaların her yerinde folklorik öğelere, müzikal anlatımına rastlamak mümkün. Folk ve Jazz Rock birleşimi olarak da gayet iyi bir albüm ortaya çıkmış.

Total Issue albümü çok fazla ticari başarı elde edemese de müzikal anlamda oldukça iyi bir yerde duruyor. Çok sık karşılaşmadığımız Folk ve Jazz bileşkesini oldukça iyi kullandıklarını söylemek yanlış olmaz. Hele Hint folkloru etkisinde yaptıkları bir bölüm var ki gerçekten etkileyici.

Grubun ayrıca ilk dönem ya da erken dönem olarak nitelendirebileceğimiz Fransız Progressive Rock kültürünün ilk örneklerinden biri olduğunu da belirtmeden geçmeyelim. Gitar ağırlıklı olarak ilerleyen albümde klavye ve kemanlar da sık sık öne çıkıyor. Grup elemanlarının çoğu (belki de hepsi) multi enstrümantalist. Bundan dolayı da albüm içerisindeki uyum fena halde iyi. Bir yorumda Total Issue'nun bu durumdan kaynaklı olarak Hippie tarzı bir Progressive Rock yaptıkları cümlesine tanık olmuştum. Kesinlikle doğru olmayan bir yorum olduğunu da eklemeden geçmeyeyim. Dinledikçe farklı dönüşlerle karşılaştığınız, sizi başladığı yerde bırakmayan albümlerden.

TOTAL ISSUE

Henri Tessier / Bass, Vurmalılar, Vokal
Aldo Romano / Lead Vokal, Davul, Gitar
Georges Locatelli / Lead Gitar, Vurmalılar, Vokal
Michel Libretti / Keman, Gitar, Davul, Vurmalılar, Vokal
Chris Hayward / Flüt, Klavye, Vurmalılar, Vokal.

TOTAL ISSUE

01- Les Marins (3:30)
02- La Porte ouverte (8 :20)
03- Come Down (2 :55)
04- Over The Shadow (3 :05)
05- Rustique (6:25)
06- Quiet Place (2 :35)
07- Dis-Mais-Dis (4 :03)
08- Résurrection (3 :45)

8 Haziran 2023 Perşembe

Acintya / La Cité Des Dieux Oubliés (1978)

Tek albümlü efsaneler listemize Acintya ekini yapalım. Grup hakkında bilgi bulmak gerçekten de çok zor. Fransız olduklarını, 1976 yılında kurulduklarını, 1978 yılında tek albüm çıkardıklarını, o dönemde birkaç konser verdiklerini ve grubun öne çıkan isminin Philippe De Canck olduğunu biliyoruz, hepsi o. Hangi süreçlerden geçtiklerine dair en ufak bir şey de yok.

Progressive Rock'ın Symphonic Prog kısmından giriyorlar müziğe. Albümün içinden anladığımız kadarıyla stüdyoya girdikleri her seferde parça kaydı yapmaya çalışmışlar. Hatta 1976 yılında ilk stüdyoya girdiklerinde kaydettikleri 2 parçayı daha sonra albümün CD versiyonuna eklemişler. Birlikte ilk kez stüdyoya girdikleri düşünülürse her iki parça da gerçekten çok iyi. Bunların dışında kaydedildiği söylenilen ama yayınlanmayan başka parçalar da varmış. Umarız bir gün karşımıza çıkarlar.

Bu ilk ve tek albümün ardından Acintya bir de konser kaydı yapma fırsatı bulmuş. 1979 yılında LP olarak yayınlanan canlı kayıt hak ettiği yeri ancak CD olarak basıldıktan sonra alabilmiş. O da gerçekten iyi ve etkili bir konser albümü. Ha daha iyilerini de dinlemişsinizdir elbette. Fakat tek albümü olan bir grubun konser kaydı, Fransız ve Symphonic Prog olmaları bunu bir miktar daha değerli kılıyor.

Albümün genelinde klavyeler hakim. Fazlasıyla coşkulu ve cesur hamleleri var klavyenin. Aralarda yanına eklenen keman da klavyenin başlattığı ilerleyişi devam ettiriyor. Bazı noktalarda avangard bir yaklaşım sergilemekle birlikte üzerinde fazla da durmuyor. La Cité Des Dieux Oubliés albümü için Symphonic Prog deyip duruyoruz ama alttan alta içerisinde pek çok farklı türün imlerini de barındırıyor. Yani eklektik bir yaklaşıma sahip oldukları, bunu albümün her yerine taşıdıkları için bir miktar Eclectic Prog'dan da bahsedebiliriz.

Barok Müzik'in en ağır taraflarından beslendikleri gibi kemanın gösterdiği performanslarda Neo-Klasik bir tavır takınması yukarıdaki eklektik savını doğruluyor. Sesin elektronikleştiği ya da öyle geldiği yerlerde Tangerine Dream izlerine rastlarken albümün de grubun da Wapassou'dan feyz aldığı görünümünde olduğunu belirtmeden geçmeyelim. Tabi bu tıpa tıp bir benzerliği beraberinde getirmiyor. Onlardaki ağır hava Acintya'da da var diyelim.

ACINTYA

Philippe De Canck / Klavye, Synthesizer
Bernard Petite / Davul
Jean-Louis Tauvel / Bass
Philippe Clesse / Gitar, Keman

LA CITÉ DES DIEUX OUBLIÉS

01 - Adyane 4:21
02 - Espoir 15:40
        i. Solitude
        ii. Je suis un roi
        iii. Le voyage dans la bulle
        iv. Libellule
        v. La princesse bleue
        vi. Le soleil noir
        vii. Les Jardins de Velours
        viii. Acintya
        ix. Desespoir
        x. Le message
03 - La Cité des Dieux Oubliés 18:32
        i. Kaah-Imma la Cité
        ii. La déesse bleue
        iii. Le temple
        iv. La Nécropole des Rêves
        v. Les portes d'argent
        vi. La crypte d'Avahr-Moor
        vii. Vibrations
        viii. Le combat des dieux

27 Mart 2023 Pazartesi

Mémoriance / Et après... (1976)

70'lerin ikinci yarısının başlangıcında kurulan Fransız Symphonic Prog grubu Mémoriance, 2 albüm kaydedip dağılsa da bu janr içerisinde kendine sağlam bir yer edinmiş gruplardandır. Farklı türleri karıştırarak kendilerine has bir anlayış geliştirmişlerdir. 2 albümle kalmış olmaları bir miktar üzücü olsa da bununla da idare ederiz diye düşünüyorum.

Fransa'nın ilk dalga Symphonic Prog döneminin ardından ortaya çıkan Mémoriance'ın Atoll, Ange, Carpe Diem gibi grupların tarzlarından etkilenmiş olduğu aşikar. Fakat tam anlamıyla onların kopyaları da sayılamazlar. Hatta bahsi geçen gruplara oranla Rock öğesi biraz daha alttan ve sert vuruyor Mémoriance'da. Psychedelic etkilerinin göründüğü anlarda da fazlasıyla kopuyorlar o gruplardan.

Bazı kaynaklarda Steve Hackett tarzı gitar kullanımı ve Pink Floyd'un Wish You Were Here dönemini hatırlattığı söylense de pek aldırış etmeyin. Doğruluk payı olmakla birlikte üzerinde çok fazla durulacak bir durum da değil bu. 

Et Aprés'te Jazz Rock'un varlığından da söz edebiliyoruz. Psychedelic Rock ile birleşen ve az önceki fikirdeki Pink Floyd'a benzeme durumunu ortaya çıkaran bir şekilde ilerliyor Jazz Rock Mémoriance'da. Tabi belirsizliklerle örülü bir yaklaşım bu çoğunlukla. Tam olarak Jazz Rock olmadığı gibi Psychedelic Rock'ın da öne çıktığını pek fazla söyleyemiyoruz.

Albümde biraz rahatsız eden tek şey vokal dilinin Fransızca olması. Bu ili Rock içerisinde sevenler vardır tabi ama kişisel olarak benim kulağımı tırmalıyor çoğunlukla. Vokale takılıp albümü dinleyememe durumuna kadar giebiliyorum. Gerçi Et Aprés... 'de bu durum çok fazla ortaya çıkmıyor. Zira vokalin parçalara katkısı minimal düzeyde tutulmuş. İyi bir tercih yapılmış diyebiliriz.

Enstrüman kullanımları da oldukça iyi albümde. 70'lerin başındaki ezici üstünlükteki enstrümanlardan ve müzisyenlerden sonra böyle olması da çok normal diye düşünüyorum. Gerçi buradan sonra iş Punk'a ve 80'lerde ne idüğü belirsiz bir duruma kadar da gitti, o da ayrı konu. 

Havaların güzelleşmeye başladığı bu günlerde dinledikçe dinleyeceğiniz, kendinizi kaptırdıkça içinden çıkamayacağınız nitelikte albümlerden biri Et Aprés... Dinledikçe de Mémoriance'ın ne kadar iyi bir grup olduğunu daha iyi anlıyorsunuz. Hakkını telim etmemiz, arkalarından saygılı davranmamız gereken gruplardan yani.

MÉMORIANCE

Jean-Pierre Boulais / Lead Gitar, Ritim Gitar, Vokal
Claude Letaillenter / (?)
Jean-François Périer / Klavye, Vokal
Didier Guillaumat / Vokal, Lead Gitar
Didier Busson / Davul, Vurmalılar
Michel Aze / Bass, Vokal

ET APRÉS...

01. Je Ne Sais Plus (8:47)
02. La Grange Mémoriance (10:59)
03. Et Après (10:23)
04. Tracsir (4:48)

23 Mart 2023 Perşembe

Shylock / Gialorgues (1977)

Fransa'nın önde gelen Symphonic Prog gruplarından biri de Shylock. Hatta o dönemden bu yana, sürekli yapılan King Crimson karşılaştırmalarını, benzerlik bulma çabalarını, bambaşka olduğunu kanıtlama hareketlerini düşünürsek de Shylock için Fransa'nın King Crimson'ı demek yanlış olmaz. 

Grup, 1974 yılında Nice'de kuruluyor ve adını da William Shakespeare'ın Venedik Taciri isimli yapıtındaki kahramandan alıyor. Kahramanla çok büyük özdeşlik içerisinde olmasını beklemeyin tabi. 3 kişilik kadro ile uzun süreli bir çalışma temposunun ardından ilk albümleri Gialorgues'i kaydediyorlar. Albümün bütün masraflarını kendileri karşılıyor. Doğal olarak da albüme dışarıdan müdahale çok fazla olmuyor. Bu avantajı kullanarak kaydettikleri albüm CBS Records etiketiyle ve ilk etapta 1000 kopya ile piyasaya sürülüyor. Albümün çıktığı ilk günden itibaren de yukarıda da belirttiğimiz King Crimson karşılaştırmaları başlıyor.

İkinci albümün kayıtlarına başlamaya niyetlendiklerindeyse gruptaki tüm elemanların askerlik dönemi gelip çatıyor. 3'ü de askerlik yapmak için grubu bir süreliğine askıya almış oluyorlar. Döndüklerinde ise hızlı bir şekilde ikinci albüm Île de Fièvre'i kaydederler. Albüm ilkine oranla biraz farklıdır. Gruba yeni dahil olan bass gitarist Serge Summa ile birlikte ritim bölümü biraz daha Jazz Rock'a doğru kaymaya başlıyor ama albüm kaydı sırasında bunu minimal seviyede tutuyorlar.

Başarılı 2 albümün ardından grup bir arada kalamıyor ve dağılıyorlar. Bu işler normalde başarısız olunduğunda ortaya çıkar ama konumuz olan bu Fransızlar biraz değişikler işte. Gerçi müzikal anlaşmazlıklar ile açıklıyorlar bu durumu ki Shylock için de bu durum geçerli. 

Yıllar sonra ise gelen ısrarlara dayanamayıp ilk iki albümden seçtikleri en iyi parçaları yeniden kaydederek farklı bir Best Of çıkarıyorlar 2012 yılında. Bu albümü modernleştirilmiş yeni bir albüm olarak bile düşünebiliriz aslında. O kadar da iyi yani.

Çok uzun süredir King Crimson ile karşılaştırılıyor olmalarına rağmen, Shylock aslında kendi tarzına sahip bir grup. Benzer bir tarzda Symphonic Prog yapıyorlar elbette. Hatta ileri gidip King Crimson ekolünden bile olduklarını söyleyebiliriz. Ama King Crimson kopyası gibi bir yaklaşım da Shylock için kabul edilemez bir hakaret sayılır.

SHYLOCK

André Fisichella / Davul, Vurmalılar
Frédéric l'Épée / Gitar, Bass
Didier Lustig / Klavye

GIALORGUES

01. Le quatrième (13:05)
02. Le sixième (3:50)
03. Le cinquième (18:54)

21 Mart 2023 Salı

Malón / Rebelión (1971)

Malón
70'li yıların bir başka enteresan grubu. Hem grup üyeleri hem yaptıkları müzik hem de bilinmezlikleri onları enteresan bir hale sokuyor. Arjantinli müzisyenler Juan Carlos Cáceres ve Alberto Canónico tarafından Fransa'da, Fransız müzisyenler ile birlikte kurulmuş. Haklarında çok fazla bilgiye sahip değiliz. Ama Arjantin folklorundan beslenen, Psychedelic Rock ile genişleyen, Jazz ile lezzetlendirilen, Fransızca vokal ile de tuhaf gelen bir yapıya sahip olduklarını biliyoruz.

Tek albümlü efsaneler listemize rahatlıkla giren Malón'a ait El Camino adında bir albüm olduğu söylense de bilginin teyidi yok. Ayrıca albüme dair bir şey de yok. Youtube'da filan El Camino adında 4 dakikalık bir kayıt dışında pek bir şey yok. Hazırlanmış ama yayınlanamamış bir albüm olabileceği gibi konser kaydı ya da gayri resmi konser kaydı (fanlar tarafından kaydedilen bootleg) da olabilir. 

Belirsizliklerle dolu bir albüm Rebelión. Arjantin folkloru var ama belli belirsiz, Jazz albümün hemen her yerine yayılmış durumda gibi görünmekle birlikte Psychedelic Rock'ın da etkisi bir hayli fazla. Ama o da belirgin değil. Albümün gelişen, genişleyen ve kökleri değişken yapısı yüzünden Progressive Rock içerisine de rahatlıkla dahil edilebilir. Eclectic Prog olarak tanımlamak da doğru olmaz bu arada. Yapısal olarak farklı bir bütünlük taşıyor içerisinde fakat o da belirsiz. :)

Albümde enstrümantasyon oldukça iyi. Özellikle daha önce herhangi bir Rock albümünde rastlamadığımız (belki de nadiren rastladığımız) Peru Flütü, albümde bütün parçaların en dinamik noktası olarak öne çıkıyor. Ritim grubunun yaptığı işi bir kenara bırakırsak, gitar ve piyano gibi aletlerin önünde neredeyse albümün bütün yükünü Peru Flütü yükleniyor. Diğer yandan 12 telli gitarın aralarda yaptığı girişler ile ritim grubunun bazen Tango'ya bazen daha yerel inen ritimleri ile Rebelión oldukça şenleniyor.

Şenliğin başladığı yerler genelde Arjantin folkloruna dayanan ritimler oluyor ki albüm için oldukça iyi bir tercih olmuş. Sert Psychedelic gitarlar ile birlikte melodik ve ritmik yapı daha fazla öne çıkarken hem grubu hem albümü Rock kültüründen alıp folklorik müziğe doğru yönlendiriyor. Ardından her şeyi bir araya toparlayıp enfes bir sona erişiyor.

MALÓN

Daniel Leonard / 12 Telli Gitar, Bass, Vokal
Juan Carlos Cáceres / Piyano, Peru Flütü, Org, Quena, Vurmalılar, Trompet, Vokal
Alberto Canino / Davul, Vurmalılar
Didier Gras / Elektrikli Gitar, Org, Vurmalılar
Jean-Paul Proix / Davul

REBELIÓN

01 - Macoña 3:00
02 - La Ville 2:20
03 - Rebellion 3:40
04 - Je Donnerai 3:05
05 - Huinca 3:25
06 - Candombe 3:50
07 - Vidala 5:05
08 - Milonga 2:40
09 - Malón 1:40
10 - Le Fantôme 2:45
11 - La Nueva 4:10

18 Mart 2023 Cumartesi

Ergo Sum / Mexico (1971)

Fransız underground rock kültürünün önemli yapı taşlarından biri de Ergo Sum. 60'ların ortalarında Lemon Pie adıyla kuruluyorlar. Birkaç kadro ve tarz değişikliğinin ardından 1968 yılında Ergo Sum adını alarak yola devam ediyorlar. Müzikal anlayışlarını belirgin bir türe sokmakta zorlanabildiğiniz gruplardan biri aynı zamanda.

Uzun süreli çalışmaların ardından çıktıkları küçük çaplı konser ve barlarda epeyce deneyim elde ettikten sonra Laurent Thibault'un kurduğu plak şirketi Theleme ile anlaşıyorlar ve hem kendilerinin ilk hem de plak şirketinin ilk albümünü yayımlıyorlar. Underground olmanın ve daha büyük kitlelere açılamamanın getirisi olarak albüm çok fazla bir ticari başarı elde edemiyor. Bunun aksine ise albüm bir o kadar da iyi. Maalesef ki albümün başarılı olması grubun bir arada kalmasını sağlamıyor ve grup albümden bir süre sonra, 1972 yılında dağılmış.

Daha önce bazı Fransız gruplarında bahsettiğimiz dilden kaynaklı rahatsızlık bu albümde yok. Çünkü albüm İngilizce olarak kaydedilmiş. Grubun vokali Lionel Ledissez'in kulağa hoş gelen ve pek fazla örneği olmayan bir sesi var. Eğer Family grubundan Roger Chapman'ı dinlemeyi seviyorsanız Ledissez'e de bayılırsınız.

Az önce grubun türüne dair saptama yapmakta zorlanılabileceğini söylemiştik. Pek çok kaynakta Jazz Rock ve Fusion olarak belirtilir Ergo Sum'un içine dahil olduğu janrlar. Her iyi yaklaşım gerçekten grubun müzikal anlayışında bulunuyor olsa da kesin olarak bu iki türe dahil etmek de pek doğru değil gibi geliyor insana. Zira albümde Psychedelic Rock, Folk, Ortaçağ müziği tınıları, Blues'a yaklaşan gitarlar ve daha bir çok türe ve tarza yaklaşan yerler bulunuyor. Eklektik bir yapıya sahip olduğunu kabul etmek gerekiyor. Belki bu nedenle de Eclectic Prog içerisine dahil olmaları daha olası.

Mexico'daki enstrüman kullanımları gerçekten de sağlam düzeyde. Grup elemanlarının enstrümanlarına hakimiyeti gitgide zorlaşan parçalar içerisinde kendisini fazlasıyla belli ediyor. Karmakarışık bir hal alan yapının içerisine bodoslama dalan gitar solosu her şeyi toparlamakla kalmıyor, parçanın / parçaların yönünü de bir anda değiştirebiliyor. Dipten ve derinden sık sık duyduğunuz piyano ve Hammond org tınıları da sizi farklı bir evrene sokma gücüne sahip.

ERGO SUM

Lionel Ledissez / Vokal, Vurmalılar, Sleigh Bells
Jean Guérin / Flüt, Wurlitzer, Steinway Piyano, Rhodes Piyano, Hammond Org, Whistling (1)
Michel Leonardi / Elektrik Gitar, Akustik Gitar, Vokal
Roland Meynet / Keman, Akustik Gitar (4)
Max Touat / Bas, Akustik Gitar (6 & 7), Double-Bass (4)
B.B. Brutus / Davul, Congas, Maracas, Vurmalılar

Konuk Müzisyenler:
Laurent Thibault  / Akustik Ritim Gitar
Dominique Blanc-Francart / Moog (5)

MEXICO

01. Mexico (3:26)
02. I Know Your Mother (8:50)
03. Albion Impressions (5:24)
04. Lydie (1:00)
05. Night Road (3:05)
06. Unparalleled Embrace (3:05)
07. John's Nightmare (3:50)
08. Faces (6:20)
09. Second Rebirth (4:07)
10. All's So Comic (5:55)
11. Tijuana (3:40)
12. It's Me (2:02)
13. Mexico - Instrumental Version (1:00)

11 Mart 2023 Cumartesi

Dashiell Hedayat / Obsolete (1971)

Dashiell Hedayat
bir grup değil, bir isim. Daniel-Louis Théron adlı bir Fransız müzisyenin takma adlarından biri. Lakin albümde fena bir grup müziği var ki bu da albüme konuk müzisyen başlığı ile katılan elemanlardan kaynaklanıyor. Elemanları tek tek saymakla bitmez, epeyce kalabalıklar ama kısaca Gong dersek pek çok kişinin ilgisini de çekmiş oluruz.

Théron, 1970 yılında ilk albümü çıkarıyor. La Devanture Des Ivresses adlı albümün kapağında müzisyen ya da grup adı olarak da Melmoth yazıyor. Enfes müzikler eşliğinde uzun metin okumalarından oluşan bir albüm. Bu tarz işleri sevmeyenler için iştah kabartıcı olmayabilir ama tarza ilgi duyanlar için de biçilmiş kaftan bir albümdür.

İlk albümün başarısı ile birlikte Théron ikinci albüm hazırlıklarına başlıyor. Bu dönemde de araları Daevid Allen iyi epeyce iyi. Doğal olarak Gong da işin içine dahil oluyor. Müzikler Gong'dan sözler Théron'dan geliyor. Yetmiyor albüme bir de Beat Kuşağı'nın en önemli isimlerinden William S. Burroughs da sesi ile katılıyor. Bu arada grubun adı Amerikalı polisiye roman ve senaryo yazarı aynı zamanda aktivist olan Dashiell Hammet'ın ismi ile İranlı yazar ve entelektüel Sadegh Hedayat'ın soy isminden geliyor.

Albüm ticari başarıdan çok sanatsal, estetik ve müzikal anlamda bir başarı olarak görülüyor. Gong dinleyenlerin, Gong bilenlerin çoğu albümü grubun en iyi albümlerinden biri olarak da adlandırıyor. Psychedelic Rock ve Space Rock semalarında gezinen albümün dili Fransızca. Başta bu durum itici gibi gelebiliyor insana zira ben de Fransızca'nın bu müzik türü için yetersiz kaldığını düşünenlerdenim ama Théron bu işin altından kalkmayı başarıyor. Dil hiç sorun çıkarmazken albümün bazı bölümlerinde ise tamamen bir gerekliliğe dönüşüyor.

Albümün ardından Théron Edebiyat'a yöneliyor ve kitaplar yazmaya başlıyor. Gong ise kariyerinin en iyi bölümünü yaşıyor. Burroughs ise Burroughs işte, o her zaman en iyilerden biri. :)

Obsolete albümü arşivde olmazsa olmaz parçalardan biri olarak görülebilir. Bazen bunaltıcı ve soluk bazen coşkulu ve korkutucu hale gelen yapısıyla gerçekten de büyük bir sanatsal deneyim, estetik patlaması yarattığını söyleyebiliriz.

DASHIELL HEDAYAT

Daniel Théron / Lead Vokal, Gitar Solo (1,4), Klavye, Tape

Konuk Müzisyenler:
Daevid Allen / Lead Gitar
Didier Malherbe / Saksafon, Flüt, Water Music
Christian Tritsch / Bass, Akustik Gitar
Pip Pyle / Davul, Gitar (4)
Gilli Smyth / Ses
William S. Burroughs / Ses
Sam Wyatt / Çocuk Sesleri (Robert Wyatt'ın oğludur kendisi)

20 Şubat 2023 Pazartesi

Nemo / Doin' Nuthin' (1974)

Kısa ömürlü gruplardan biri olan Nemo, yaklaşık 1.5 yıl süren kariyerine 2 albüm sığdırmayı da başarmış. Albümler alışılmışın çok dışında bir müzikal anlayışın ürünü. Her iki albümü de dinlerken zorlanmak, alışamamak, tuhaf karşılamak çok normal. 

1972 yılında Fransa'da kuruluyor Nemo. Kolektif şekilde müzik yapmaya çalışan müzisyenlerden oluşuyor. Grubun iki üyesinin adını anmak çok önemli. Zira anlaşılan o ki müzikal yapıyı belirleyen de bu iki kişi. İlki François Bréant. Kendisi Magma'nın bazı üyeleriyle de çalışmış Avant-Garde bir müzisyen. Normalin dışına çıkmayı seven tiplerden. Diğeri de Albert Marcoeur ki o da Avant-Garde müzik denince aklan gelen isimlerden biri. Bu ikilinin yanında, diğer grup elemanları da benzer bir anlayışa sahip olmalılar ki bu iki değişik albümün altından başarıyla kalkabilmişler.

İlk albüm grubun adını taşıyor. Daha sonra bu albüme de değinmek gerek. Ama konumuz olan ikinci ve son albüm Doin' Nuthin', Nemo'ya giriş için seçilebilecek en doğru albüm denilebilir. Dinledikten sonra ya sever ya da nefret edersiniz. Bari en belirgin özelliklere sahip olanı dinleyin de öyle karar verin.

Albüm çok kısa bir süre içerisinde kaydedilmiş. Genel olarak nereye, hangi janra sokacağınızı bulmakta zorlanacağınız tipte albümlerden. Genel düşünce Eclectic Prog oldukları yönünde. Ama zaten o genel düşünce daha çok "ya bunu da koyacak yer bulamadık, ne yapsak.. neyse dur Eclectic Prog diyelim" kafasıyla işliyor sanırım. Sınıflandırmakta zorlanılan her şeyi Eclectic içine atmak gibi bir alışkanlık edinilmiş. Lakin Nemo, Eclectic Prog olarak sınıflandırılıp geçiştirilebilecek bir müzik yapmıyor. Jazz'dan besleniyor, Heavy Psychedelic Rock içeriyor, Funk olmazsa olmazlardan, Avant-Garde Rock albümün içinden geçiyor. Bütün bunları toparlayıp hadi Eclectic Prog diyelim bari :)

Özellikle vokalin öne çıktığı anlarda avangard bir yaklaşımın üzerinde ciddi şekilde duruyorsunuz. Benzer etki müzikal bakış açısında da var. Fakat Funk da albümün pek çok yerinde etkin şekilde yerini alıyor. Sertleştiği yerlerde Jazz'dan Psychedelic'e doğru uzanan pasajlara da rastlıyorsunuz. Enstrümanların kullanımı albümde çok iyi. Yukarıda bahsettiğimiz bütün müzikal etkileri yaratmayı ustalıkla başarıyorlar. Değişik... çok değişik...

NEMO

Marc Perru / Gitar, Davul, Vibraphone, Vurmalılar, Vokal
François Bréant / Klavye, Org, Vokal
Emmanuel Lacordaire / Gitar, Vurmalılar
Pascal Arroyo / Bass, Piyano, Org, Vokal
Albert Marcoeur / Alto Saksafon, Klarinet, Bass Klarinet
Clement Bailly / Davul, Cabasa
José Bartel / Vokal, Gong
Arthur Young / Trompet
Ronnie James / Trompet

DOIN' NUTHIN'

01. Black Art (2:50)
02. Doin' Nuthin' (3:04)
03. Manutension (6:28)
04. Bouleau Bleu (3:35)
05. Suzy Chong Song (3:04)
06. Baron Samedi (5:08)
07. Try And Be Yourself (5:09)
08. The Waving Theme (2:40)

11 Şubat 2023 Cumartesi

Mahjun / Mahjun (1971)

70'lerin başında Fransa'da kurulan Mahjun, adını kurucu üyelerden Jean-Louis Mahjun'dan alıyor. Grubun orijinal adı Maajun ve ilk albümü de bu isim altında çıkarıyorlar. Mahjun, kurucu üye olsa da ilk albümün ardından grupta kendine yer bulamayıp ayrılıyor ve grup elemanları da ismi Mahjun olarak değiştiriyorlar. Jean-Louis için çok şey fark etmemiş, hatta daha iyi olmuş sanki.

Mutli-enstrümantalistlerden oluşan bir grup Mahjun. 1971 yılında Folk tabanlı ama Hard Rock etkileşimli oldukça da Avant-Garde bir albüm kaydediyorlar. Albüm o kadar iyi ki Mahjun'a nereden giriş yapmak gerektiği konusunda insanı arada bırakıyor. Daha belirgin haliyle Jazz formasyonunu daha fazla benimseyen Mahjun'a en iyi albümleri denilebilecek Mahjun'dan girmek de tamamen kişisel bir tercih oldu bu durumda.

İlk albümün ardından 2 yıllık bir ara veriyorlar. Bu sürenin en azından bir kısmının konserlerle geçtiğini düşünmek insanın içini rahatlatıyor. 1973 yılında kaydettikleri ikinci albüm yine grupla aynı adı taşıyor ama ham ve oturmamış bir albüm görünümünde. Belli ki yapmak istedikleri şey Hard Rock esintisini kaybetmeden Jazz Rock ya da Fusion'a evrilmek olmuş. Fakat 1973 tarihli Mahjun albümü bu konuda çok iyi bir örnek değil. Bir türlü belirginleşemiyor, hep bir boşlukta asılı kalma hissi yaratıyor. Bu nedenle de ham ya da olgunlaşmamış diye tanımlamanın doğru olacağını düşünüyorum.

Diğer yandan 3. albüm Mahjun'da ise unu eledik eleği de asmak üzereyiz havası bir hayli fazla. İki albüm arasında sadece 1 yıl olması burada tuhaf bir durum oluşturuyor ister istemez. Tamam 1973 tarihli albüm de kötü değil ama 1974 yılı albümü de bambaşka.

Bahsettiğimiz gibi bu albümde Jazz Rock ve Fusion daha fazla kendini hissettirirken Hard Rock seviyesinden de aşağı düşmemek için etkili bir yol buluyorlar kendilerine. Yine de tam Fusion değil, tam Jazz Rock değil, Hard Rock beklenilen seviyede değil ama albüm arşivlik, nadide parçalardan biri. Pek çok kaynakta grubun ve bu albümün tarzı hakkında Jazz Rock ve Fusion tanımlaması yapılıyor. Ama sanki Eclectic Prog her ikisi için de daha belirgin bir tanımlama gibi duruyor.

MAHJUN

"Flip" Beaupoil / Bass, Vokal
Jean Pierre Arnoux / Davul, Kigophone
Nana Vasconcellos / Goblet Davulu, Vurmalılar
"Balein" Kapel / Gitar, Vokal
Jim Cuomo / Saksafon, Klarinet, Piyano, Vokal
Jean Louis Lefebvre / Keman, Vokal

MAHJUN

01. Fils A Colin-Maillard (4:25)
02. Denise (6:50)
03. Bourrée (8:00)
04. La Ville Pue (13:40)
05. Fin Janvier (2:40)

29 Ocak 2023 Pazar

Rhésus O / Rhésus O (1971)

1970
yılı sonlarında Fransa'da kurulan Rhésus O, Miles Davis, Frank Zappa ve Soft Machine gibi etkilere sahip tek albümlü bir Jazz Rock ve Fusion grubu. Haklarında ufak tefek bilgi kırıntıları dışında bir şeye rastlamak pek mümkün değil. Ama 1975 yılında Magma grubunun da klavyecisi olacak olan Jean-Paul Asseline tarafından kurulduğunu, grubun kurulduğu dönemde pek bilinmeyen fakat sonraları Gong ve Magma başta olmak üzere pek çok grupta çalan müzisyenlere sahip olduğunu biliyoruz.

Gong ve Magma'nın adı geçmişken Rhésus O'nun müzikal anlayışı içerisinde her iki grup ile benzeşen öğelerin bulunduğunu belirtmeden geçmeyelim. Diğer yandan bakıldığında ise grubun kendine has bir yanı da var ve bu yan fazlasıyla ağır basıyor. Avant-Gard Jazz, Canterbury Scene, Folk, Klasik Müzik gibi çok fazla etkileşime sahip de olsa Rhésus O'nun tarzını ve hakkını vermek gerekiyor.

Hızlı şekilde değişen melodiler, melodi olmaktan çıkıp kaosa dönüşen notalar, saksafon ile beyninizin içini tırmalayan tarzda yaklaşımlara albümde sıkça rastlayabilirsiniz. Bütün bu zorlayıcı öğeler ile birlikte bir yandan da sanki San Fransisco'nun arka sokaklarında turluyormuşsunuz hissi yaratan bir sadeliğe ve bütünlüğe de sahip.

İsmini andığımız Canterbury Scene içine dahil edilmeye çalışılsalar da o kadar belirgin Canterbury özelliklerine de sahip olmadıklarını belirtelim. Belki Moving Gelatine Plates ile biraz benzeşiyorlar ama bu tam olarak da bahsi geçen türe dahil edilmeleri için yeterli değil. Genel olarak grupta iki bass bulunmasından kaynaklı olarak bu belirginleştirmeye gidilse de bir yani hep aksıyor bu fikrin. Hatta daha ileri giderek Magma daha sonra var olsaydı Zeuhl'un giriş albümlerinden biri olarak bile kabul edilebilirdi Rhésus O. Ama değil, iyi ki de değil. Zira kendine has bir müzikal anlayışa sahip grupları benzersiz kılan da bu olsa gerek.

Pek çok dinleyicinin dinlerken güçlük çekebileceği tarzda albümlerden bir de. Kolay ve melodik şekilde ilerleyen yapıya sahip değiller. Don Cherry yırtıcılığı, Miles Davis karmaşası ve Progressive Rock hissiyatı bolca bulunuyor albümde. Dikkatle dinlenmesi, dinledikçe daha fazla içine girilmesi gereken albümlerden.

RHESUS O

Alain Monier / Org, Vurmalılar
Alain Hatot / Soprano Saksafon, Tenor Saksafon, Bariton Saksafon, Flüt
Jean-Pol Asseline / Elektrikli Piyano, Harpsichord
Francis Moze / Elektrikli Bass, Akustik Gitar, Xylophon
Serge Lenoir / Elektrikli Bass
Thierry Blanchard / Davul, Vurmalılar
Guy Pederson / Double Bass, Elektrikli Bass
Jean Stout / Koro Yönetimi

RHESUS O

01. Ciguë (2:42)
02. Maldonne (6:51)
03. Crier pour donner (5:29)
04. Le prophète égaré (2:16)
05. Préambule (6:21)
06. Eveil (4:39)
07. Outre-tombe (2:50)
08. Parcours (3:51)
09. Nos baignoires sont enchantées (0:44)

21 Ocak 2023 Cumartesi

Zao / Kawana (1976)

Magma
'nın ilk dönem elemanlarından olan Yochk'o "Jeff" Seffer ve  François "Faton" Cahen tarafından kurulan Zao Fransa'nın ikinci kuşak Zeuhl gruplarından biridir. 1972 yılında Paris'te kurulan grup zaman içerisinde Zeuhl'den uzaklaşarak Jazz Rock ve Fusion tarzına dönmeyi tercih etmiş.

Özellikle ilk iki albümde karmaşık melodik yapılar ve vokal üzerine kurulu yapı daha sonraki albümlerde yerini daha sade ama bir o kadar etkili bir tarza bıraktı. Üçüncü albüm Shekina ile Fusion dönemine giriş yapıp Kawana ile belki de en iyi albümlerini ortaya çıkarmış oldular. Aradan geçen onca yıla rağmen Shekina ve Kawana Fransız Jazz Rock'ının hala en saygın ve bilinen albümleri olarak kabul ediliyor.

Kawana hafiften Zeuhl etkileri içerse de tam anlamıyla bir Fusion albümü olarak görülüyor. İçinde yer alan yönü belirsiz ama etkili Jazz temeli, çağdaş müzik anlayışı ile birleşen ve Yochk'o Seffer sayesinde Macar folkloru etkileri içeren değişik ve tuhaf olarak nitelendirebiliriz albümü. Bazı noktalarda elektronik müzik çağrışımları yapmakla birlikte aslında onunla hiç alakası da yok. 

Albüm kaydının hemen öncesinde yine Magma elemanı olan Didier Lockwood'un gruba dahil olduğunu ve kemanıyla albümde büyük bir yaratıcı etki oluşturduğunu belirtelim. Özellikle saksafonların bolca kullanıldığı parçalarda aradaki bağlantıların kopmasını engellemek istermişçesine uğraşan keman gerçekten de enfes bir müzikal anlayışın önünü açıyor. Bu noktada albümdeki enstrüman kullanımlarının had safhada iyi olduğunu da söyleyelim. Parçaların kimi yerlerinde Weather Report, Gong, Soft Machine gibi gruplardan etkiler görüldüğünü söylersek grup elemanlarının ne kadar iyi çalabiliyor olduklarına dair bir fikir vermiş oluruz.

Düzensiz bir yapıda ilerleyen albüm melodik olmaktan çok öte ama dinleyiciyi ele geçirme konusunda da bir o kadar ileri düzeyde. Dinlerken kendinizi kaptırmamanız mümkün değil. Albümün bitmemesi için bir uğraşıya giriyor olduğunuz farkına hemen varıyorsunuz. Tekrar tekrar dinlemekten farklı bir şey olarak albümün daha uzun sürmesi gibi bir isteğe kapılıyorsunuz. Her parçada daha ne kadar ileri gidebilirler ki diye düşünürken hep bir adım ötesinin de olduğunu size kanıtlıyorlar.

ZAO

François Cahen / Yamaha Akustik Piyano, Fender Elektrikli Piyano, Korg Synthesizer
Didier Lockwood / Akustik Keman, Elektrikli Keman, Geleneksel Bass Keman
Gérard Prévost / Fender Bass, Hors Phase Bass, Akustik Bass
Yochk'o Seffer / Soprano Saksafon, Sopranino Saksafon, Vokal, Piyano (3)
Jean-My Truong / Davul

KAWANA

01. Natura (7:06)
02. Tserouf (8:53)
03. F.F.F (Fleurs For Faton) (2:29)
04. Kabal (4:08)
05. Sadie (3:37)
06. Free Folk (10:39)

18 Aralık 2022 Pazar

Theatre du Chene Noir / Chant Pour le Delta, la Lune et le Soleil (1976)

RIO
ve Avant Prog'a giriş yapmışken Theatre du Chene Noir'dan bahsetmeden olmaz. Elbette onlara gelene dek bahsedilecek çok grup da bulunuyor ama değişik ve tuhaf olmaları, müziği neredeyse bir bireysel yıkım aracı gibi kullanmaları ve estetik yapısı ile hızlı bir girişi hak ettiğini de rahatlıkla söyleyebiliriz.

Grup aslında bir tiyatro grubu. Gerçekten de bildiğiniz sahnede oyun oynayan tiyatroculardan kurulu. 1966 yılında Fransa, Öğrenci hareketlerinin hemen öncesine hareketlenmeye başladığında, üniversiteye yeni başlayan liseden arkadaşlar Gérard Gelas, Daniel Dublet, Gilbert Gay ve Bernadette Marini, Avignon'da bir tiyatro grubu kuruyorlar. Kendi oyunlarını yazıp müziklerini besteleyip sözleri de kendileri yazıyorlar. Bestelerin büyük kısmı Gelas'a ait. Diğer yandan John Coltrane, Charles Mingus, Ravi Shankar, Pierre Henry gibi müzisyenlerden ödünç aldıkları bestelere de söz yazmayı ihmal etmemişler.

Gelas'ın yazdığı ikinci oyun La Paillasse Aux Seins Nus kamu düzenini bozma ihtimali yaratır diye daha ilk gösterimi bile yapamadan yasaklanıyor. Bu durum Gelas'ın belirli bir ün kazanmasına fırsat tanıyor. O motivasyonla Roma'ya gidi Federico Fellini, Elsa Morante gibi isimlerle tanışıyor. Fransa'ya döndüğünde ise oyun yazmaya devam ediyor. 1971 yılında Aurora oyununun 22 ve 23 Temmuz 1971 tarihli gösterileri kaydedilip plak olarak yayınlanıyor. Oldukça ilgi çekici bir albüm ortaya çıkıyor. Değişik, tuhaf ve avangard.

1973 yılında Miss Madonna oyunu, 1976 yılında ise konumuz olan Chant Pour le Delta, la Lune et le Soleil kaydedildi. Albüm kaydedilenlerin içerisinde en etkileyici ve sarsıcı olanıydı. Belirgin bir Jazz ve Rock bileşimi üzerine düz vokallerden oluşuyordu. Müzikler vokalin altında kendi başına, bağımsız ve güçlü bir şekilde serilirken, üstte yer alan vokal başkaldıran metinleri etkili bir ses tonuyla hayata geçiriyordu.

Albüm fazlasıyla etkileyici ve cüretkar. Diğer yanda ise tam anlamıyla deneysel ve avangard. Dinleyiciyi farklı bir evrene sürükleyip orada hikayeler anlatıyor. Fransızca Rock müziğe tam olarak oturan bir dil olmasa da bu albümde kullanılan vokal, ezgili bir şekilde hikayeler anlatan bir tonda ilerlediği için beklentilerin ötesinde bir oturmuşluk hissi yaratıyor.

THEATRE DU CHENE NOIR

Nicole Aubiat / Vokal
Thierry Bergerot / Synthesizers
Jean-Loius Cannaud / Flüt, Tenor Saksafon, Alto Saksafon, Vokal, Vurmalılar
Jean-Pierre Chalon / Davul, Vurmalılar
Daniel Dublet / Piyano, Keman, Çello, Konga
Monik Lamy / Vokal, Vurmalılar
Philippe Puech / Vibraphone, Vokal
Christine Schaffter / Soprano Saksafon, Vokal, Vurmalılar
Pierre Surtel / Soprano Saksafon, Vibraphone, Vokal
Abel Valls / Bass, Kontrbas

CHANT POUR LE DELTA, LA LUNE ET LE SOLEIL

01. Le Train (4:35)
02. Les Oiseaux
03. Hey...! (11:32)
04. La 7 (5:30)
05. Le Nil (11:05)

17 Aralık 2022 Cumartesi

Potemkine / Nicolas II (1978)

Zeuhl
müziğin Fransa'dan çıkmış en önemli temsilcilerinden biri de Potemkine. 1971 yılında kurulan grubun diğer Zeuhl gruplarından önemli farkları bulunuyor. Bu farklılıklar o kadar belirgin ve değişik ki çoğu zaman grubun Zeuhl'e dahil olup olmadığını bile sorgulatıyor insana. Ama çıkış noktaları bu olduğu için de yaptıkları müzikle ilgili en doğru tanımlama da bu doğal olarak.

Kurulmalarından 4 yıl sonra çıkardıkları ilk albümle gerçekten de iyi bir işe imza atıyorlar. Foetus, Magma'ya yakın duran tarzıyla oldukça başarılı bir albüm olarak görülüyor. Ardından geçen iki yılla birlikte çıkardıkları 2. albüm Triton ise daha neşeli diye tabir edebileceğimiz bir Fusion'a doğru evriliyor. Jazz ile birleştiği noktada Potemkine'in müziği hem daha iyi bir hal alıyor hem de kalitesi bir hayli artıyor. Konumuz olan son albümde Nicolas II'de ise gerçekten de baş yapıt niteliğinde bir iş çıkarıyorlar.

2. albümle başladıkları Jazz Fusion yapısı bu albümde daha fazla oturmuş durumda. Fazlasıyla yaratıcı ve etkileyici. Notalar arasında arsızca dolanan bir grupla karşı karşıya kalıyorsunuz. Melodik yapısı fazlasıyla cüretkar. Sizi alıp boyutlar arası bir yolculuğa çıkarabilecek denli muhteşem. Bazı noktalarda kendini tekrar eden bir yapıya bürünüyor gibi görünse de işin aslı hiç de öyle değil. Sürekli olarak bir yerlerde gezinip başladıkları noktaya dönüyorlar ve o kadar çok değişik tür ve tarza göz kırpıyorlar ki albümdeki çeşitlilik bir hayli artıyor.

Charles, Michel ve Philippe Goubin kardeşler tarafından kurulan Potemkine, maalesef ki bu 3. ve son albümle birlikte dağılıyor ama geride dikkate değer, arşivlik 3 iş bırakıyorlar. Özellikle de Nicolas II bu konuda tam bir ziyafet olarak nitelendirilebilir. Albümün içerisinde Magma'dan Billy Cobham'a, Mahavishnu Orchestra'dan Brand X'e uzanan bir yelpazede çeşitlilik mevcut. Jazz Fusion seven herkesin dinlemekten sıkılmayacağı bu albüm diğer taraftan bakıldığında Zeuhl'e de derinden bir saygı duruşu niteliğinde. Magma'nın Attahk dönemindeki Zeuhl etkileri Nicolas II'de de fazlasıyla bulunuyor. Tabi Jazz Fusion arasına eklenmiş tatlı sos niteliğinde bir yapıda karşımıza çıkıyor.

POTEMKINE

Dominique Dubuisson / Bass, Vokal
Jean J. Ganghofer / Vurmalılar
Charles Goubin / Gitar, Vokal
Michel Goubin / Klavye, Vokal
Philippe Goubin / Vurmalılar, Davul
Christian Rouge / Vurmalılar

NICOLAS II

01. Tango Panache (6:18)
02. Raspoutine (5:56)
03. Theme Pour Un Swing Imaginaire (5:37)
04. Air De Famille (3:19)
05. Ode De Mars (5:23)
06. Aux Images (2:41)
07. Amphitheatre Magique (6:45)

2 Aralık 2022 Cuma

Lard Free / Gilbert Artman's Lard Free (1973)

1970
yılında Paris, Fransa'da kurulan Lard Free (adı da fena halde komik bu arada - domuz yağı içermez!) temelde Gilbert Artman'ın bireysel projesi olarak görülebilir. Konumuz olan ilk albümden sonra daha bir grup müziğine dönmüş olsa da grup 1978 yılın dağılmıştır. Ama geride bıraktıkları 3 albümle de enfes bir arşivlik grup oluşturmuşlardır.

Haklarında çok fazla bilgiye sahip olmamakla birlikte albümleri dinledikten sonra bilgi sahibi olmaak da olur gibi bir hava oluşuyor insanda. Fazlasıyla değişik, kendine özgü ve bambaşka bir grup Lard Free. Müzikal tarzının sınıflandırılması da epeyce karışık. Bulabileceğiniz pek çok kaynakta Lard Free'nin yaptığı müzik farklı türler altında listelenmiş durumda. Bunların içinde başta Krautrock bulunurken, Progressive Electronic, Avant-Prog, Jazz Rock, Space Rock da diğer bahsi geçen türler. Gerçekten de grubu sınıflandırmak ya da konumlandırmak son derece güç bir iş. Fakat Krautrock etiketi de hiç doğru değil. Üçüncü albümde Krautrock etkileri fazlasıyla olmakla birlikte grubun tarzını bu türe sokmak için yeterli de değil.

Albümde elektronik etkiler de son derece fazla ama albüme ya da daha genelde gruba Progressive Electronic de diyemeyiz. Space Rock da tüm albümlerde bulunmakla birlikte tam olarak değil. Geriye kalan iki tür de, birbirinden ayırmayı düşünmeden, grubun müzikal anlayışını tanımlıyor aslında. Avant-Prog'un tanımlaması içine giren bileşenlerin neredeyse tamamı albümde bulunuyor. Jazz Rock ise albümün neredeyse içinde geçiyor. O kadar fazla etkili. Sonuç olarak Avant-Prog, Jazz Rock diye etiketleyebiliriz Lard Free'yi.

Parçaların tamamında nefis ve yırtıcı gitarlar mevcut. Zaman zaman kulağınıza Psychedelic gibi gelebilecek kadar da geniş bir yelpazeden çalıyor gitar. Davul ve Bass'tan oluşan ritim bölümü ise her koşulda takdir edilesi bir iş çıkarmış. Parçalardaki kaotik yapıyı bir arada tutmayı başaran tek şey belki de ritim bölümü. Saksafonun ise Gilbert Artman's Lard Free'deki etkisi, çabası ve başarısı tartışılmaz. Neredeyse atonal bir Jazz'a doğru giderken, belirli sınırlar içerisinde kalıp müziği Rock formunda tutuyor. Çoğunlukla yırtıcı sesler çıkarırken bir anda toparlayıp ritim bölümünün işini kolaylaştırıyor ve ciddi bir destek sağlıyor.

Dinlenebilecek en değişik ve tuhaf Fransız gruplarından biri olarak tanımlamak hiç de yanlış olmaz. Arşivde olmazsa olmazlardan biri Lard Free.

LARD FREE

François Mativet / Gitar
- Philippe Bolliet / Saksafon
- Hervé Eyhani / Bass, ARP Synth
- Gilbert Artman / Davul, Vibes, Grand Piyano

GILBERT ARTMAN'S LARD FREE

01. Warinobaril (3:46)
02 - 12 Ou 13 Juillet Que Je Sais D'Elle (8:48) :
        Part One (5:13)
        Part Two (3:35)
03. Honfleur Écarlate (4:48)
04. Acide Framboise (6:45)
05. Livarot Respiration (7:50)
06. Culturez-Vous Vous Même (4:40)

29 Kasım 2022 Salı

Ame Son / Catalyse (1970)

Hikaye 1967 yılına Fransa'da başlıyor. Soft Machine'den ayrılan Daevid Allen, Patrick Fontaine ve Marc Blanc ile tanışıyor. İyi bir frekans yakaladıkları için uzunca bir süre birlikte takılıyorlar. En sonunda da 1968 yılında Paris'te Daevid Allen'ın kurduğu Banana Moon Band'de birlikte çalıyorlar. İspanya ve Fransa'nın güneyinde pek çok konsere de çıkıyorlar. Grup çok fazla uzun ömürlü olmuyor ama Fontaine ve Blanc epeyce deneyim kazanıyorlar. Doğal olarak da kendi gruplarını kurma peşine düşüyorlar.

1969 yılı yazında Ame Son kuruluyor. Hızlı bir şekilde kaydettikleri Catalyse albümü 1970 yılında piyasaya çıktığında epeyce başarı kazanıyorlar. Hem albüm kalitesi hem de ticari olarak kazanılan bu başarı grubun Amougies, Les halles, Biot, Le Bourget gibi büyük festivallerde çalmasını sağlıyor. 1971 Haziran ayında grup dağılıyor. 1973 yılında ise farklı bir formasyonla geri dönüyorlar. Uzunca bir süre kayıtlar yapıp konserlere çıkıyorlar ama bu ikinci döneme ait kayıtlar ancak yıllar sonra yayınlanabiliyor.

Ame Son'u dinlediğinizde kendinizi farklı bir formasyonuyla Gong'u dinliyormuş gibi hissediyorsunuz önce. Parçalar ilerledikçe ise bu his yerini, kendine has tarza sahip enfes bir grubu dinlediğiniz gerçeğine dönüşüyor. Gong ile benzerlikleri elbette var ki zaten adamların yarısı Daevid Allen ile de çalışmışlar fakat sonrasında kendi dillerini yaratabilmeyi de başarmışlar. Psychedelic Rock'un gizemli dehlizlerinde çıkıp gelen, kendi kendini başka şeylere eviren bir tarza sahipler. Flüt ve ağır Psychedelic gitarlar bu tarzı oldukça hızlı ve değişik bir şekilde ileriye doğru götürüyor. 

Bazılarınca albümdeki enstrümantal anlar iyi, vokalin girdiği anlar ise kendilerini bozup daha bir Pop'a doğru kaydığı anlar olarak anlatılsa da bu çok doğru bir düşünce değil. Zaten ağır ve sert şekilde gelen Psychedelic'i rahatlatmanın, yumuşatmanın en iyi yolunu bulmuşlar demek daha doğru. Ayrıca hiç de öyle denildiği gibi Pop anları da yaşanmıyor vokalin girdiği yerlerde. Evet belki daha yırtıcı, daha uzun ve daha teknik bir vokal etkiyi fazlalaştırabilirdi ama tercihi bu yönde kullanmaları da hiç yanlış bir hareket olmamış.

Dinledikçe size farklı dünyalar keşfettiren, uzak diyarlara fantastik yolculuklar yapıyormuşsunuz hissi uyandıran Catalyse ilk dönem Fransız Progressive Rock'ının nadide parçalarından biri. Fransızca'nın en iyi kullanıldığı rock albümlerinin de başında geliyor.

AME SON

Bernard Lavialle / Gitar
Patrick Fontaine / Bass
Marc Blanc / Vokal, Davul
Francois Garrel / Vokal, Flüt

CATALYSE

01. Seventh Time key/ I just want to say (6:14)
02. Eclosion/ Marie aux quatre vents (6:58)
03.Coeur fou/Le globule/ Le mal sonne (8:49)
04. Reborn this morning on the way of.../Unity (6:15)
05. A coup de H/Les sables mouvent (6:56)
06. Hein, quant à toi/Comme est morte l'évocation/Hommage (6:42)
07. Je veux juste dire (2:52)
08. Unity (3:56)

26 Kasım 2022 Cumartesi

Cruciferius / A Nice Way Of Life (1970)

Fransız Jazz Rock grubu Cruciferius 1968 yılında kuruldu. Daha sonraları pek çok grupta yer alacak, çoğunda da öne çıkacak olan François Bréant'ın ilk grubu olarak bilinirler. Ama bilinirlikleri sadece bundan ibaret değildir. Fazlasıyla gelişkin, Progressive Rock içerisinde süzülen bir tarza sahip olmalarından da kaynaklıdır. Günümüzde çok bilinmeyen gruplardan biridir ama bu tamamen grubu unutanların ya da bilmeyenlerin eksiğidir.

Blogda bahsettiğimiz pek çok grup gibi Cruciferius hakkında da çok fazla tarihsel bilgi bulunmuyor. Paris'te kuruldukları, kısa bir süre sonra albüm kayıtlarına başladıkları ve albümün yayınlanmasından sonra da dağıldıklarını biliyoruz. Dağılmalarındaki en büyük etken tabi ki ticari başarı kazanamamış olmaları. Albüm, enfes kompozisyonlar içerse de dönemin popüler ya da ticari başarı getiren müzik anlayışı içerisinde kendisine yer bulması oldukça zor. Bulamamışlar da zaten. Dağılmış olmaları elbette üzücü ama arkalarında bıraktıkları A Nice Way Of Life da bir o kadar etkileyici bir albüm. Belirtmeden geçmeyelim; Belçika'daki Amougies festivalinde Pink Floyd , Yes , Frank Zappa ve Ten Years After ile birlikte sahne almışlar.

Jazz kökeninden beslenen albümde pek çok farklı türün etkilerine rastlanıyor fakat genel itibariyle ve tam anlamıyla bir Jazz Rock albümü olduğunu söylemek yanlış olmaz. Pek çok açıdan Rhythm & Blues ile Vanilla Fudge tarzı bir Psychedelic ile karşı karşıya kalsak da Jazz Rock burada daha etkili. Kimi zaman kaotik bir hal alan kimi zaman melodik ve yüksek tempolu yapısıyla sizi ele geçiren albümlerden biri olarak tanımlayabiliriz A Nice Way Of Life'ı. Daha yolun başında olan müzisyenlerce kaydedildiğine inanasınız gelmiyor. Enstrüman kullanımları had safhada iyi, kompozisyonlar kendine has bir yapıya sahip ve grup "işte bu benim" diye hissettiriyor kendini.

Bazı noktalarda grup vokalleri çok sinir bozucu bir hal almakla birlikte, tok sesiyle hepsinin üstüne yükselen lead vokal işi bir anda dengeye getiriyor. Grubun ritim bölümünün albümün tempolu yapısında etkisi büyük. Zaman zaman Pierre Moerlen's Gong'u hatırlatan ritimleri ortaya çıkarmakta son derece başarılılar. Diğer pek çok Jazz Rock grubunun aksine Cruciferius'da gitar çok fazla öne çıkmıyor. Yırtıcı gitar soloları aralara serpiştirilmiş olmakla birlikte albümün geneline hakim değil. Bu da grubun işini bir noktada zorlaştırıyor. Ama altından çok iyi kalkmayı beceriyorlar ve enfes bir albümle karşımızda duruyorlar.

CRUCIFERIUS

François Bréant / Klavye, Vibraphone, Vokal
Marc Perru / Gitar
Bernard Paganotti / Vokal, Bass
Patrick Jean / Davul

A NICE WAY OF LIFE

01 - Big Bird 7:18
02 - What Did You Do? 5:18
03 - Let's Try 3:32
04 - A Nice Way of Life 2:10
05 - Gimme Some Lovin' 3:30
06 - It's Got to Be a Rule 4:21
07 - Jungle Child 4:49
08 - Annabel Lee 5:35

22 Kasım 2022 Salı

Zoo / Zoo (1969)

1968 Öğrenci Hareketi'nin hemen ardından bir araya gelen grup elemanları isimlerini önce La Question olarak belirlemişler. Birlikte çalıştıkları 1 yılın ardından albüm kaydına girdikleri sırada da grubun adını Zoo yapmaya karar vermişler. Değişikliklerin hızlı ve beklenmedik olduğu gruplardan biri Zoo. Bir anda elemanlar ayrılıyor, yerlerine yenileri geliyor, albüm kayıtları sırasında tarz değişikliği yapıp yapmayacaklarını tartışıyorlar falan. Belki de bu gelişmelerden dolayı, albümleri de gerçekten iyi.

Daha ilk albümün kayıtları sırasında Jazz ve Blues köklerinden kopmadan mı devam etsek yoksa Progressive Rock yapmaya mı başlasak tartışmaları yaşanırken en büyük darbeyi plak şirketi vuruyor Zoo'ya. Baştan sona Jazz Rock olan bir albümü yayınlamaya cesaret edemiyorlar yani. Ama hemen hemen aynı zamanlarda önce Chicago ardından da Blood, Sweat & Tears örneği, Zoo'yu ipin ucundan döndürüyor. Firma, albümü apar topar yayınlıyor ve Zoo kısa sürede büyük başarı sağlıyor. Hatta o kadar ileri gidiyorlar ki Amougies Festivali'nde sahneyi Pink Floyd, Frank Zappa, Colosseum, East of Eden ve The Nice ile paylaşıyorlar.

Ama bu tip başarılar grup elemanlarının ayrılmasını engellemiyor. İlk albümden sonra Jazz Rock - Progressive Rock tartışmasına kapılan elemanlardan Progressive'ciler gruptan ayrılıyor. Kalanlar 2 nefis albüm daha kaydediyorlar ama oradan öteye de gidemiyorlar.

Albüm Progressive etkiler içermekle birlikte tamamıyla bir Jazz Rock albümü. İnişleri çıkışları, tuhaf yöne giden, koptu kopacak gibi hissettiren melodileriyle kendine has bir yapının ürünü. Albümdeki nefesliler fazlasıyla hareketli ve yırtıcı özellikler taşıyor. Genellikle de aynı tavrı benimseyen vokalin, kimi zaman yanı başında kimi zaman arkasında kimi zaman da umursamaz bir şekilde önünde yer alıyor.

Kemanlar ise parçalarda çok değişik etkiler yaratarak öne çıkıyorlar. Bir anda İngiliz tarzı Progressive Rock bir şeyler çıkacakmış gibi beklentiye girerken diğer anda derinden bir Jazz'a doğru süzülüyorsunuz. Grubun bu ilk albümünün bazı anlarında kendinizi Lousiana'ya gidiyormuşsunuz gibi hissettiren ve Blues'a çok yakın duran bölümler bulunuyor ama o kadar iyi bir şekilde yedirilmiş ki hava bir anda dağılıp Jazz'a dönüş yapıyorsunuz.

ZOO

Pierre Fanen / Lead Gitar
Joël Daydé / Vokal
Daniel Carlet / Keman, Tenor Saksafon
Michel Ripoche / Keman, Tenor Saksafon
Tony Canal / Trompet
André Hervé / Hammond Org
Michel Bonnecarrère / Rhythm Gitar
Michel Hervé / Bass
Christian Devaux / Davul

ZOO

01 - If You Loose Your Woman 4:15
02 - Ramses 4:41
03 - Bluezoo 5:47
04 - Rhythm and Boss 4:46
05 - Memphis Train 3:26
06 - Samedi soir à Carnouet 5:59
07 - You Sure Drive a Hard Bargain 4:50
08 - Mammouth 7:35

21 Kasım 2022 Pazartesi

Triangle / Triangle (1970)

1967
yılı ortalarında Paris'te kurulan grup 3 kişiden oluşuyordu. Papillon (Kelebek) lakaplı Gérard Fournier'in başı çektiği grup uzun bir süre başarı elde edemedi. Grup elemanları sürekli değiştiği halde bir türlü doğru frekansı yakalayamamışlardı. 1969 yılında yayınlanan ilk 45'likleri ne ticari anlamda ne de kalite açısından iyi değildi. 1970 yılında ise başarıyı yakalamanın yolunu Elegié A Gabrielle 45'liğinde buldular. Parçanın hikayesi başarı yolunun açılmasında büyük katkı sağlamıştı. Öğrencisine aşık olup intihar eden Gabrielle Russier'in gerçek hikayesinden yola çıkan sözler oldukça etkileyiciydi ve gruba albüm anlaşmasını sağlamıştı.

İlk albüm müzikal olarak oldukça kaliteliydi ve büyük başarı sağlamıştı. O kadar öne çıkarmıştı ki grubu, rock müzik yazarları ve eleştirmenleri tarafından yılın en iyi rock gruplarının başında isimleri Ange ile birlikte anılmaya başlamıştı. 1972 ve 1973 yılında çıkardıkları albümlerin ardından grup, elemanların birer birer ayrılmasıyla dağıldı. Geride kalanlar devam etmek için çabalasa da eski ruhu kaybetmişlerdi ve Triangle için yapacak çok bir şey kalmamıştı.

Konumuz olan ilk albüm o kadar çok yönü bir albümdür ki pek çok farklı kaynakta grubun dahil edildiği tarz ya da tür değişiktir. Prog Related, Heavy Psychedelic Rock, Jazz Fusion gibi janrlara dahil edilmekle birlikte en genel ve belki de en doğru tanım Progressive Rock yaptıkları yönünde olanlarıdır. Albümde Jazz ve Rock bileşimleri, Psychedelic Rock'ın ileri derecede ağır varyasyonları ve hatta Folk ezgilerine mutlaka rastlarsınız. Deneysel yönü de bir hayli fazladır Triangle albümünün. Farklı tarzlar ve türler tek potada eriyip Fransız süzgecinden geçerek gelir kulağınıza. Erken dönem Fransız Progressive Rock'ının en iyi örneklerinden biridir.

Bir noktada her şey çok karmakarışık hale gelir gibi olsa da aslında kendi dinamiklerini kullanan, kendine ait bir yapıya sahiptir grubun müzikal anlayışı. Fournier'in katkısının tartışılmaz olduğu bu anlayışa grubun diğer elemanları da kendilerinden çok şey katarak eşlik ederler. Fırtınalı bir denizde karayı görememenin verdiği endişe ile sabah uyandığınızda yüzünüze vuran güneşin sıcaklığı arasında gidip gelen, değişik ve etkileyici bir tarza sahiptir Triangle.

TRIANGLE

Paul Farges / Gitar
François Jeanneau / Klavye, Üflemeliler
Gérard "Papillon" Fournier / Bass, Vokal
Jean-Pierre Prévotat / Davul

Konuk Müzisyen:
Alain Renaud / Gitar (6,7)

TRIANGLE

01. Peut-Être Demain (4:55)
02. Left With My Sorrow (6:05)
03. Blow Your Cool (7:20)
04. Guerre Et Paix (9:25)
05. M.L. - G.G. (1:38)
06. Cameron's Complaint (9:25)