1974 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
1974 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Kasım 2023 Çarşamba

Seedog / We Hope To See You... (1974)

1974 yılında kurulan ve aynı yıl albüm çıkarıp hemen ardından da dağılan Seedog, değişik tatlar içeren tek albümüyle arşive girme ayrıcalığını üst sıralardan kazanan gruplardan. Agitation Free ve Ash Ra Tempel çıkışlı Dietmar Burmeister tarafından kurulan grup Psychedelic Rock ve Progressive Rock janrlarını Krautrock özelinde birleştiriyor.

We Hope To See You... albümü pek çok farklı tarz ve türü içerisinde barındırıyor. Amerika'nın sık sık bahsettiğimiz West Coast ekolünden çokça etki bulunurken, akustik Folk bölümleri, 60'ların Pop'una öykünürmüş gibi görünen melodik basitlikler ve belirsizliğini koruyan sağlam gitarları ile öne çıkıyor. Melodik basitlikler demişken bunun ucuz bir yapı olmadığını, bu basitliklerden faydalanarak iyi bir iş çıkardıklarını belirtmeden geçmeyelim. Ha bazı noktalarda Pop Rock karışımı bazı etkiler hissediliyor olsa da o kadar kötü olmadıkları da ortada.

Jazz Rock ve Latin müziği unsurlarına da albümde rastlamak mümkün. Ama bunu tatlının üzerindeki sos gibi kullandıklarını da söyleyelim.  Yukarıda da bahsettiğimiz pek çok türü harmanlayıp kendilerine ait bir yapı oluşturmuşlar. Sıkıcı değiller ama bazı bölümlerde albüme olan ilginizin azaldığına, ama sonra tekrar toparlandığına şahit oluyorsunuz.

Dün bahsettiğimiz Code III ile aynı plak şirketinden çıkardıkları albüm pek fazla sevilmez. Neden sevilmediği aslında Code III ve aynı dönem aynı plak şirketinden albüm çıkaran Sand grubu ile açıklanabilir aslında. Her iki grubun da müzikal anlayışı Seedog'tan farklı. Daha yaratıcı ve beklentilerin çok üstünde albümler olduklarını söylemek yanlış olmaz. Kabul ediyoruz, Seedog'da bu durum aşağılarda geziniyor bu iki grupla karşılaştırıldığında. Ama çok kötü ya da berbat gibi tanımlamaları da hak etmediklerini düşünüyorum.

Daha popüler bir iş çıkarma kaygısıyla hareket ettikleri ve bu nedenle de kalite olarak geride kaldıkları doğrudur. Ama zaten başkaları gibi olmak üzerine kurdukları ya da kurguladıkları bir müzikal anlayışları yok. Farklılıkları birleştirerek kendi yapılarını oluşturmuşlar.

SEEDOG

Lothar Muschinski / Vokal, Gitar
Klaus Pankau / Elektrikli Gitar, Akustik Gitar, Vokal
Michael Sauber / Tenor Saksafon, Soprano Saksafon, Flüt
Bernie Schumacher / Tenor Saksafon
Jörg Hahnfeld / Bass, Akustik Gitar
Dietmar Burmeister / Davul, Vurmalılar

WE HOPE TO SEE YOU...

01. Out Of The City (7:17)
02. Seerock (7:35)
03. Scizoid Game (9:03)
04. Black Suits (11:40)
05. Espresso Brasil (11:32)

31 Ekim 2023 Salı

Code III / Planet Of Man (1974)

Krautrock
'ın nadide albümlerinden biri olan Planet of Man'e imza atan Code III'nin, kesinliği olmamakla birlikte 1973 yılında kurulduğu sanılıyor. Oldukça gizemli bir gruptur kendileri. Hatta grubun iki elemanından biri olan Ed Key'in bir takma isim olduğu falan da düşünülmektedir. Yani işin sonunda haklarına çok bilgimiz yok.

Albüm kapağında yer alan görsel, başka uygarlıklar bulabilme amacıyla gönderilen Voyager uzay aracının içinde yer alan ve altınla (ya da altına) basılmış mesajlardan biri. Doğal olarak daha en başında tahmin edilebilir ki albüm bir bilim ve bilim kurgu konsept albümü. Fazlasıyla değişik ve uzun bölümlerden oluşuyor. Hareket ivmesi düşük olmasına rağmen can sıkıcı olmaktan çok uzak bir albüm aynı zamanda.

Planet of Man'deki parçaları tekil parçalar ya da bütünü oluşturan tek parçalar olarak algılamamak gerekiyor. Belirli bir müzikal temanın belirsiz bir şekilde ve sürekli olarak akışı olarak özetleyebiliriz. Uzaya gönderilen bir uzay aracındaki mesajdan hareket ettiği düşünüldüğünde albümün adının da tam olarak neyi anlattığı ortaya çıkıyor. İçerisinde yer alan doğa sesleri, seslerle uyumlu atmosferik ama elektronik sesler, dünyanın ritmini ortaya koyan vurmalılar, hafiften gelen ve yormadan, hikaye anlatır havasında ilerleyen bir vokal. Alışkın olmadığımız türde canlı ve yaşayan bir albüm Planet of Man. Dönem albümü ya da belirli bir dönem için üretilmiş bir yapıt değil. Çok daha fazlası.

Albümün konuk müzisyenler bölümünde Klaus Schulze'nin adını gördüğünüzde şaşırmayın. Bildiğimiz Schulze bu. Albüme vurmalılar ve elektronik aletlerle üretilen sesler konusunda emeği geçmiş. Bir bakıma albümün Schulze'nin ilk dönem işlerini hatırlattığını söylemek de yanlış olmaz diye düşünüyorum. Bazı kaynaklarda Klaus Schulze'nin yan projesi olarak tanımlansa da Code III aslında Manfred Schunke ve Ed Key'in projesi. Schulze ve diğerleri sadece desteklerini vermişler.

Planet of Man'i dikkatle ve kendinizi vererek dinlediğinizde gerçekten de size dünyayı ve dünyanın öyküsünü anlatıyor. Konsept albümler içerisinde en belirgin şekilde öne çıkan albümler listesinde ilk 10'a kesinlikle girebilecek niteliklere sahip.

CODE III

Manfred Schunke / Çeşitli Enstrümanlar, Elektronik Efektler, Sesler, Vokal
Ed Key / Çeşitli Enstrümanlar, Vokal

Konuk Müzisyenler:
Aparna Chakravarti / Vokal, Tamboura, Harmonium
Mary Key / Vokal
Klaus Schulze / Davul

PLANET OF MAN

01. Formations / The Genesis (17:48):
    - Codes
    - Evolutions
02. Dawn Of An Era (6:42):
    - Drohung
    - Der Mensch Kommt
03. Countdown (11:25):
    - Hope
    - Disillusion
    - Escalation Of Violence
04. Phoenix Rising (14:01):
    - Germination
    - Nova Vita

20 Ekim 2023 Cuma

Yatha Sidhra / A Meditation Mass (1974)

Uzuun aranın ardından, 1970'lerin başlarında kaydedilen en uzuun Progressive, Krautrock parçalarının müsebbibi olarak görülen grubun tek albümü ile sizleri selamlamaktayım. Tek parça kaydedilen uzun parçalar, tekrarsız ama bitimsiz ama üretken ama şaheser sayılacak parçalar işte bu Fichter biraderlerin yaktığı meşaleden ateş almışlar. Yatha Sidhra'nın tek abidesi, Krautrock'un ikonik bir albümü olarak kabul edilen tek LP sürümü olan "A Meditation Mass" oluyor. Grubun kökleri 1960'ların Soul & Rock füzyonu bir ikiliden, brontozor (Brontosaurus) olan grup adından sonra Yatha Sidhra ortaya çıkıyor. Brontozor adına nasıl karar verildiği konusunda en ufak bir bilgim, fikrim yok. Ama oluyor böyle şeyler sonuçta. Cosmic Dreams At Play'de bile grubun bu isimli geçmişine dair bir cümle yok.

Yatha Sidhra'yı ikonikleştiren bir durum olarak görülen aslında yalnızca bir albüm sahibi olmaları değil bakınız, yalnızca bir parça sahibi olmaları. O parça da süre olarak 40 dakikayı aşmakta. Tek parçayla jübilelerini yapmak efsaneleşmekle eş değer görülüyorsa, evet, (Almanlara da jübile yaptırdık ya, neyse şimdi yeri değil) Efsane olarak nesilden nesile anlatabiliriz bu Fichter biraderleri. 

Grubun kurucusu olarak burada anmamız gereken isim Rolf Richter tüm bu 40 dakikalık şaheseri besteleyen söyleyen moog'unu, piyanosunu, gitarını çalan üstüne flütünü üfleyen kişi. Rolf Richter'le birlikte biraderi Klaus Richter de davul ve perküsyonda ona eşlik etmekte. Grubun diğer üyeleri, Maththias Nicolai 12 telli gitarda ve basta, Peter Elbracht ise flütte yer almaktadırlar. 

Grubun 1960'ların Krautrock'ına katkılarıyla anılan müzisyen ve müzik yapımcısı Achim Reichel ile olan arkadaşlıkları aracılığıyla albümleri, BRAIN etiketiyle kaydediliyor. Albüm gerek adıyla gerekse kapağıyla tam anlamıyla meditatif misyona hizmet etmekte. Albüm kapağındaki oryantal mantra resmi de oldukça dikkate değer. Bu tek parçanın kaydedilmesinde meditasyona ilgisi daha sonra yaptığı albümde görülecek olan Achim Reichel'in etkisi nasıl oldu, merak konusu olarak kalmakta. Reichel'in albüm kapağında birkaç satırı bulunmakta. Nasıl bir Krautrock eseriyle karşılaşacağımıza dair yazdığı satırlar şöyle: omm - gözlerinizi kapatın ve rahatlayın - hikâyeler anlatan renkli sesleri dinleyin ve bedeninizi müzikte çözün - meditasyonun kanatlari üzerinde yükselin - görünenin sınırlarını aşınn - hayal diyarına yükselin gelin - gözlerinizi kapatın - düşüncelerinizi serbest bırakın - müzik düşünce ve düşünce müziğine kadar - sizi sesler denizine - geniş, güzel bir yolculuk gibi - döndüğünüz yerden düşüren balıkçı ağları olun.[1]

Tam da anlattığı gibi bir müzik deneyimi yaşıyorsunuz bu parçada. Kaynak olarak belirttiğim sayfada şöyle bir tanımlama yapmışlar, ben bu deneyim içindeyken tanımlama gereği duymamıştım ama, tanımlama çok hoşuma gitti. Paylaşmakta fayda var. "Yukarıdaki satırlar ve bu plağın adı burada ne tür bir müziğin sunulduğunu gösteriyor: yüzen, meditasyon yapan, rahat, sarhoş Krautrock."

Dört parçadan oluşan tek parça olma özelliğine sahip A Meditation Mass'in her parçasında farklı enstrümanların farklı cümbüşüne ortak olduğum için kendimi şanslı sayıyorum. (Meditation Mass Part 1, Part 2, Part 3, Part 4 üzerinde ayrı ayrı dikkat kesilmeye değer. parçalar arası asla sıkılmaya mahal verilmiyor, durağan değil ve akışına hayranlık duyulası) Son olarak, Yatha Sidhra'nın kurucuları olan Rolf ve Klaus Richter biraderlerin 1980'de Dreamworld olarak yeniden müzik yapmaya devam ettiklerini de belirteyim. 

Eee ne yapıyoruz şimdi? Dinleyelim o zaman. Dinleyelim derken, bence asla birileriyle birlikte dinlenmemesi gereken bir albüm, basbayağı yalnız dinlenmeli. Bilemiyorum yine de.

YATHA SIDHRA

Rolf Fichter / Moog Synthesizer, Indian Flüt, Vibes, Elektrikli Piyano, Elektrikli Gitar, Vokal
Matthias Nicolai / Bass, Elektrikli 12 Telli Gitar
Klaus Fichter / Davul, Vurmalılar

Konuk Müzisyen:
Peter Elbracht / Flüt

A MEDITATION MASS

01. A Meditation Mass Part 1 (17:45)
02. A Meditation Mass Part 2 (3:13)
03. A Meditation Mass Part 3 (12:00)
04. A Meditation Mass Part 4 (7:16)






18 Ekim 2023 Çarşamba

Tea / Tea (1974)

Tea
, 1974 yılında İsviçre'de kurulmuş bir Heavy Progressive Rock grubu. Adını bildiğimiz çay'dan almıyor yalnız. Grubun kurucu elemanları Turo Pashayan ve Armand Volker'in isimlerinin Roli Eggli'nin de soy isminin baş harflerinden alıyor. Daha sonraları gruba yeni gelenler, eklenenler, çıkanlar olsa da grubun adı Tea olarak kalmış.

Kuruldukları yıl hemen çalışmalara başlayan grup bu konuda oldukça fazla mesai harcamış. 1972 yılında gruba vokalist Marc Storace'in katılmasıyla birlikte yerelde yaptıkları işi biraz daha genişletip İsviçre ve Fransa konserlerine çeviriyorlar. Pek çok yerde verdikleri konserler ile birlikte kendilerine ciddi bir kitle edinmeyi başarıyorlar. O kadar ki, bir sonraki yıl TV programlarında kendilerine yer bulmaya bile başlıyorlar. Bu, dönemin pek çok grubu için elde edilememiş bir başarı. Tea ise neredeyse her hafta TV'de boy gösterir duruma gelmiş.

İlginç olanı TV'ye dahi çıkmış olmalarına rağmen yayınlanmış bir parçaya dahi sahip olmamaları. TV'nin verdiği daha geniş kitle tarafından tanınma avantajını da iyi kullanarak 1974 yılı başlarında ilk albümlerinde yer alacak parçaları kaydetmeye ve 45'lik olarak yayınlamaya başlıyorlar. Albüm de bu single'lardan hemen sonra yayınlanıyor. Bu noktada yine büyük bir fırsatı iyi değerlendiriyorlar ve Queen ile birlikte turneye çıkıyorlar.

Peşi sıra ikinci albümleri The Ship 1975 yılında piyasaya sürülüyor. İlki kadar iyi olmayan bu albümün ardından da Uriah Heep ile bir turne geliyor. 1976 yılındaki 3. albümden sonra bir süre daha konserlere devam ediyorlar ama 1977 yılında da dağılıyorlar.

Kendi dönemlerinde özellikler İsviçre ve Fransa'da bir hayli etkin olan Tea, Heavy Prog'un iyi örneklerinden biri olarak karşımızda. Bazı kesimlerce Progressive etkiler taşıyan bir Hard Rock grubu olarak tanımlansa da temelde yerleşecekleri kategori Heavy Prog gibi duruyor. Gittikçe sertleşen ama melodileri dağıtmayan gitarlar, sağlam klavyeler ve bir dolu geçişli iş ile ilk albümün heyecanını taşıyan bir gruptan ortalamanın çok üstünde bir albüm. Zamanla unutulup gidenler kervanına katılsalar da yaptıkları müzik ile birkaç kişinin de olsa aklına kazınmış bir şekilde var oldukları ortada.

TEA

Rolli Eggli / Davul
Armand Volker / Gitar
Turo Pashayan / Bass, Vokal
Marc Storace / Lead Vokal
Philippe Kienholz / Klavye

TEA

01. Cool In The Morning (5:40)
02. Glorimont (8:09)
03. Hatred Or Love (3:35)
04. Surfer (5:57)
05. Hazy Colours (6:30)
06. Lady (7:00)

13 Ekim 2023 Cuma

Crypto / Crypto (1974)

1973 yılında kurulan Crypto Hollandalı bir Jazz Rock ve Fusion grubu. Hemen hemen aynı dönemlerde ortalıkta olan Pumpkin ile de sıkı bağları var zira her iki grubun da önemli elemanları aynı kişiler: Peter Schönn ve Nanning van der Hoop. Haklarında çok fazla bilgimiz yok. Hatta albümün yayınlanma yılı da çok net değil. Bazı kaynaklar 1974 yılı sonları bazılarında ise 1975 yılı olarak gösteriliyor. Bu konuda dönem bir hikayeye göre de albüm temelde 1974 yılında yayınlanmış ama ancak 1975 yılı başlarında satışa sunulmuş gibi de bir durum var. Çok üstüne düşmeden 1974 yılına tarihledik biz de.

Crypto'nun grupla aynı adı taşıyan albümü bu tarza büyük yenilikler, bambaşka şeyler katmış bir albüm değil. Ama oldukça da kaliteli ve dinlemesi keyif veren bir albüm. Temelinde Jazz'ın olduğu, sürekliliği hiç kopmadan devam eden, enstrümanların iyi derecede kullanıldığı kendi halinde ve sade bir albüm.

Albüm ve grup, sıklıkla dönemin kendine has klavyecilerinden Mark Moulin'in grubu Placebo ile karşılaştırılır. Dutch olarak tabir edilen bölgenin grupları arasında birbirine en fazla benzeyenler de Placebo ve Crypto denilebilir.

Crypto'nu albümündeki parçalar birden fazla melodiye sahip ve işleme açısından oldukça zenginler. Klavyeler doğal olarak albümde fazlaca ön plana çıkıyor. Peter Schönn, Mark Moulin kadar olmasa da gerçekten iyi bir klavyeci olduğunu bu albümde hemen her parçada kanıtlıyor. Grubun diğer üyelerinin de ona ayak uydurmak konusunda hiçbir sıkıntı yaşamadıklarını hatta çoğu yönlendirmede yer aldıklarını belirtelim.

Ara ara Funk ve Soul etkilerinin de hissedildiği albümde Latin müziği izlerine de rastlamak mümkün. Melodiler, gitar ve klavyeler oldukça sağlam. Albümün hemen her yerinde bir belirsizlik havası hakim. Bu durum genellikle sıkıntı veren bir şey olmakla birlikte bu albümde aksine daha da iyi görünüyor. Ne olduğunu, nereye varacağını bilmediğiniz, bazen kendini tekrar ediyor diye düşündüğünüz ama farklı yerlere doğru giden melodiler arasında ne olacağını bilmeden gezinmek insana fena halde keyif veriyor. 70'lerin kayıp güzelliklerinden biri demek yanlış olmaz.

CRYPTO

Wim Dijkgraaf / Bass
Peter Schön / Piyano, Mellotron, Synthesizer
Jan Nanning van der Hoop / Davul, Vurmalılar
Bert Devies / Gitar

CRYPTO

01. Ribatejo (3:49)
02. Masogistic Bonus Point (4:48)
03. Funk for Farmers (5:24)
04. My Bonnie (6:33)
05. Gallfly (2:17)
06. Melon Cactus (3:03)
07. Awakening (5:56)
08. Tatus (7:32)
09. Nova Zembla (4:00)

9 Ağustos 2023 Çarşamba

Rush / Rush (1974)

Rush
daha önce Emptytrashcan tanıtımıyla 2112 albümü ile blogdaki yerini almıştı. Şimdi işin en başına dönüp başlangıç albümüyle tekrar ağırlıyoruz Rush'ı. Bu albüm sonraki albümlerinden oldukça farklı bir albüm. Progressive Rock camiasını ikiye bölerek ya çok sevilen ya da hiç sevilmeyenlerden biri olan Kanadalı grup Rush'ın Heavy Prog öncesinde Blues temellerine yaslanarak oluşturduğu sağlam da bir albüm.

Blues Rock temelinden bahsettik ama bunun tam anlamıyla da bir Blues olduğu da söylenemez. Led Zeppelin vari bir seviyesi yükselmiş, yırtıcı gitarlara sahip, sertleştikçe sertleşen bir yapı diye özetlemek bir miktar daha açıklayıcı olabilir. Ha diğer taraftan Zeppelin'in adını verdik diye de onlar gibi oldukları düşünülmesin. Sevmeyeni de seveni kadar çok olan grubun kendi tarzını yaratma ve insanlara bunun farkına varabilmeleri için ayırt edici özellikler ekleme konusunda son derece başarılı olduklarını söyleyelim. Rush'a biraz hakimseniz, çalan parçanın Rush'a ait olup olmadığını hemen anlarsınız yani. Bu biraz farklı albümde dahi durum aynı.

Grubun alışık olduğumuz davulcusu Neil Peart albümde yok. Zira grubun pek bilinmeyen orijinal davulcusu John Rutsey burada bagetleri kullanıyor. Her ne kadar Peart, uzun süre Rush'ın ritimlerine katkı sağlasa da Rutsey'den daha iyi demek de doğru değil. Grubun bu ilk albümünde John Rutsey elinden geleni ardına koymamış gibi bir şekilde çalıyor. 

Grubun iki has elemanı Alex Lifeson ve Geddy Lee bu albümle gelecekteki Rush'ın sinyallerini veriyorlar gibi duruyor. Yerinde durmayan, nereye ekleyeceğinizi bilemediğiniz bir şekilde ilerleyen albüm, tam anlamıyla bir kök albüm denilebilir. Lifeson'ın Jimmy Page'e öykünen gitarları üzerine gelen Geddy Lee'nin o tuhaf sesi ortaya fena halde coşkulu bir albüm çıkarıyor.

Rush'ın diğer albümlerinin yanında etkili olmadığı ya da aşağıda kaldığı söylenir albümün. Bakış açısına göre değişir tabi bu ama burada öncesi - sonrası gibi bir durum olduğunu da unutmamak gerekiyor. Ticari anlamda başarı getirecek bir albüm kaydedip kendilerine daha farklı bir yol çizme şansı yakalatması için incelikle düşünülmüş bir albüm olduğu söylenebilir.

RUSH

Geddy Lee / Bass, Klasik Gitar, Lead Vokal
Alex Lifeson / Akustik Gitar, Elektrikli Gitar, Vokal
John Rutsey / Davul, Vurmalılar, Vokal

RUSH

01. Finding My Way (5:05)
02. Need Some Love (2:19)
03. Take a Friend (4:24)
04. Here Again (7:34)
05. What You're Doing (4:22)
06. In the Mood (3:33)
07. Before and After (5:34)
08. Working Man (7:10)

27 Temmuz 2023 Perşembe

Samadhi / Samadhi (1974)

Rock Progressivo Italiano
'nun (RPI) en iyi supergroup'larından biri SamadhiRaccomandata con Ricevuta di Ritorno'dan vokal ve gitar, Free Love ve Kaleidon'dan klavyeci, I Teoremi'den bass gitarist ve L'Uovo di Colombo'dan da davulcu birleşirse ortaya Samadhi çıkıyor işte. Tek albümlü efsaneler listemizin en üst sıralarında yer almayı hak eden gruplardan olan Samadhi, grup elemanların daha önce çaldığı gruplara bakıldığında ise bir miktar hafif ve altta kalıyor.

Etkili ve etkileyici bir soy ağacı olmasına rağmen bu kadar hafif kalması da muhtemeldir ki müzisyenlerin ticari düşünmelerinden kaynaklı. Lakin albümde ticari ayağa kaymak için uğraşan, Jazz ve hatta Pop etkiler içeren parçalara rağmen albüm tam anlamıyla ticari başarısızlık örneği olarak kalmış. Buradaki en büyük etkinin yapımcı firmanın yeteri kadar tanıtım desteği sağlamamasından kaynaklı olduğu söyleniyor. Doğal olarak da grup hem basının hem de dinleyicilerin ilgisizliği yüzünden grup tek albümle kalmış.

Samadhi diğer RPI grupları ile karşılaştırıldığında hepsinden bir miktar farklı yerde duruyor. Türün başlangıç özelliklerinin bir kısmını içinde barındırırken diğer yandan da yenilikler katıyor. Dün bloga konuk ettiğimiz Kaleidon'dan gelen Stefano Sabatini'nin ve klavyelerin yeniliklere katkısı çok fazla. Grubun müzikal anlayışının Jazz'a doğru evrilmesini sağlıyor.

Albümdeki parçalar Progressive Rock standartlarına göre biraz kısa. Son parça olan L'ultima Spiaggia'yı buna dahil etmiyoruz tabi. Parçaların kısa olmasının en büyük sebebi daha popüler bir hava yakalama kaygısından geliyor olsa gerek. Lakin bu çabaya rağmen başarılı olamamaları da enteresan. Gerçi parçaların bu konuda herhangi bir sorunu yok. Gayet iyiler ve Pop'a yakınlaşıyor olmalarına rağmen Progressive'den hiç kopmuyorlar ama bahsettiğimiz gibi tanıtım faciasının kurbanı olmuşlar.

Albüm keşif değeri taşıyabilecek niteliklere sahip. Sabatini'nin klavyeleri tarzlarının sınırlarını zorlarken Luciano Regoli'nin büyüleyici ve nefis vokalleri parçaların her yerinden fışkırıyor. Grubun ritim bölümüne diyecek çok fazla söz de yok elbette. 

Popüler kaygılar güdülerek hazırlanmış gibi dursa da, ticari ve dinleyici açısından son derece başarısız bir ivmeye (hatta ivmesizliğe) sahip olsa da Samadhi hakkı bir türlü verilmemiş gruplardan biri. Daha önce dinlemeyenler için büyük bir keşif, dinleyenler için ise coşkulu bir yolculuk.

SAMADHI

Luciano Regoli / Vokal
Nanni Civitenga / Gitar
Aldo Bellanova / Bass, Akustik Gitar
Stefano Sabatini / Klavye
Sabdro Conti / Davul
Ruggero Stefani / Vurmalılar
Stevo Saradzic / Flüt, Saksafon

SAMADHI

01. Uomo Stanco (4:05)
02. Un Milion D'Anni Fa (4:47)
03. L'Angelo (3:11)
04. Passaggio Di Via Arpino (5:55)
05. Fantasia (3:38)
06. Silenzio (5:10)
07. L'ultima Spiaggia (8:25)

23 Temmuz 2023 Pazar

Climax / Gusano Mecánico (1974)

Haklarında neredeyse hiç bilgi sahibi olmadığımız gruplardan biri de Climax. Ufak tefek bilgi kırıntıları ve bıraktıkları albümle idare etmek zorunda kalıyoruz. Ha, haklarında tarihsel bilgi edinmişiz edinmemişiz çok önemli mi diye de sorulabilir tabi. Ama bu sıcak havalarda sormayalım o tip soruları.

1968 yılı gibi kurulmuş olduklarına dair bazı söylenceler dönüyor ortalıkta. Bolivya'dan çıkan nadir gruplardan olduklarını da biliyoruz. Albüm öncesinde bir çok kayıt yaptıklarına dair söylentiler de bulunuyor. Hem bu kayıtlardan hem de daha sonraki kayıtlardan oluşturdukları Gusano Mécanico'ya kadar herhangi bir yayınlanmış işleri yok.

Temelde yaptıkları müziğin Cream ve Led Zeppelin gibi gruplardan etkilendiği apaçık ortada. Hatta bazı belirgin yerlerde çokça Jimi Hendrix'e de rastlamak mümkün. Lakin grup işin içine deneysel bir şekilde ilerledikleri Jazz yörüngesi de eklemişler. Doğal olarak da Progressive Rock içerisindeki yerlerini alıyorlar. Yalnız, albümün ve albümde kullanılan enstrümanların yükselişinden kaynaklı da fena halde Heavy Progressive Rock içerisine dahil edilmeyi hak ediyorlar.

Yukarıda bahsettiğimiz isimlere ELP, Pink Floyd ve hatta ilk albüm dönemlerinden Uriah Heep'i de ekleyebiliriz. Climax'ın pek çok gruptan etkilendiği ortada. Ve bunu albüme yansıtmaktan da çekinmemişler. Altta belli belirsiz hissedilen Folk sayesinde (Bolivya folkloru elbette) kendileri olmayı başarabilmişler diyebiliriz. Aksi takdirde birkaç grubun birleşimi olarak ortada kalacaklarmış. Bu noktada, grubu dinleyen hemen herkesin düşündüğü de budur sanıyorum. Etkiler fazla belirgin çünkü. Ama daha dikkatle incelendiğinde kendi farklılıklarını ortaya koyabildikleri de görülüyor. 

Climax'in Bolivya'dan çıkan ender gruplar arasında Rock literatürüne girmiş (Wara ile birlikte) iki gruptan biri olduğunu da söyleyelim. Başkaca gruplar bulunmakla birlikte Climax ve Wara gibi daha global bir arenada tanınan grup yok yani. 

Grubun geldiği coğrafya düşünüldüğünde Latin Rock ya da Andean Rock beklentisi oluşturuyor insanda. Fakat hiç alakaları yok. Etnik bir etki hissedilmekle birlikte ağırlıklı olarak Hard Rock, Heavy Progressive Rock ve Blues Rock etrafında dönüyorlar.

CLIMAX

Jose Eugenio / Gitar, Klavye, Vokal
Javier Soldias / Bass
Alvaro Cordova / Davul

GUSANO MECANICO

01 - Pachacutec (Rey de oro) (7:32)
02 - Transfusión de luz (4:35)
03 - Cuerpo eléctrico – Embrión de reencarnación (6:05)
04 - Gusano mecánico (10:52)
        a) Invasión
        b) Dominio
        c) Abandono
05 - Prana – Energía vital (2:55)
06 - Cristales soñadores (3:22)

25 Mayıs 2023 Perşembe

Contraction / La Bourse Ou La Vie (1974)

Kanada'dan çıkma Crossover Prog, Progressive Rock ve bazen de Jazz Rock sayılabilecek gruplardan biri de Contraction. Başta kuruluş amaçları vokalist Frank Dervieux'un arkasında çalmaktı. 1971 yılında Dervieux'nün solo albümü Dimension M'de de bunu gerçekleştirdiler. Albümün ardından Dervieux'nün genç yaşta (hastalık sebebi ile) ölümünün ardından dağılmak yerine bir arada kalıp müzik yapmaya devam etme kararı almışlar. İyi de yapmışlar. Çünkü kaydettikleri albümlerle gerçekten de hem Kanada Progressive Rock müziğinin gelişmesine katkı sağlarken hem de bize dinlemekten vaz geçmeyeceğimiz albümler bırakmışlar.

Belirtmeden geçmeyelim tabi, Franck Dervieux'nün bahsi geçen albümü Progressive Rock'ın Kanada'da, özellikle de Quebec'de ayağa kalkmasını sağlayan albümlerden biri. Döneminde Quebec'teki Prog anlayışına çok fazla şey kattığı söyleniyor. Buradan bakıldığında da gerçekten başarılı bir albüm Dimension M.

Bir vokalistin kayıt ve konser grubu olarak başlamalarından dolayı Contraction'ın kadro anlayışı biraz geniş. 11 kişi ile kayda giriyorlar ve portaya çıkan albüm doğal olarak bir çok farklı ses, ton ve fikir içeriyor. Kendi adlarını taşıyan ilk albümün 1972 yılında yayınlanmasının ardından epeyce bir tanınır hale geliyorlar. Konserler sırasında temelini atmaya başladıkları ikinci albüm ancak 1974 yılında kaydedilip yayınlanabiliyor. 

Albüm fazlasıyla yaratıcı sesler ve melodiler içeriyor. Melodik bir parçalar bütünü değil elbette. Hatta melodi olmadığını bile iddia edebileceğiniz kadar değişikler. Ama bunun sebebi melodi anlayışını kısa tutmalarından ileri geliyor. Aynı notaların üzerinde dönüp durmak yerine farklı yerlerde gezinmeyi seviyorlar. Bu nedenle de ilk bakışta, alışkın olmayan dinleyiciye fena halde karmaşık gelen bir albüm gibi görünüyor La Bourse Ou La Vie.

İlk albümde ufak tefek dokunuşları olan Dervieux, bu albümde yer almıyor doğal olarak. Ama onun anısına kaydettiklerini söyledikleri bu albümün her yerinden ona dair bir şeyler var gibi. Aralarında benzerlik olmamasına rağmen Dimension M ile La Bourse Ou La Vie aynı ailenin farklı çocukları gibiler.

Enstrumantasyon için söylenebilecek en ufak bir kötü söz yok. Ek olarak da o dönem neredeyse bütün kadın vokalistlerin vokal stilini etkileyen Christiane Robichaud'nun bu albümde efsanevi ve enfes bir iş çıkartmış olduğunu belirtmeden geçmeyelim.

CONTRACTION

Christiane Robichaud / Vokal, Flüt
Yves Laferrière / Bass, Vokal
Robert Lachapelle / Piyano, Elektrikli Piyano, Org, Eminent Org, Synthesizer
Robert Stanley / Gitar
Richard Perotte / Davul
Jimmy Tanaka / Conga, Vurmalılar
Marcel Beauchamps / Gitar, Eminent Org
Denis Farmer / Davul
Jean-Jacques Robichaud / Vokal
Carlyle Miller / Flüt
Joey Armando / Timbales

LA BOURSE OU LA VIE

01. Jos Coeur (ouverture) (1:01)
02. L'Alarme À l'Oeil (3:48)
03. Claire Fontaine (6:00)
04. Sam M'Madown (3:33)
05. Jos Coeur (fermeture) (4:57)
06. Vent Du Sud (0:46)
07. La Bourse Ou La Vie (17:54)
        a. Au Commencement
        b. Tout Seul Comme Un Grand Piano
        c. La Bourse Ou La Vie
08. L'Âme À Tout Faire (4:58)

23 Mayıs 2023 Salı

Iron Duke / First Salvo (1974)

70'li yıllardan, klavyeyi ön plana almış bir başka grup Iron Duke. 1970'lerin ortalarına doğru Danimarka'da kurulan grubun 2 albümü bulunuyor. Ama ilk albümle de gerçekten iyi ve yeterli bir başarı sağlamış olduklarını görmek insana iyi geliyor. Elbette bu başarı ticari açıdan gelen bir başarı değil. Kaydetmiş oldukları 2 albümde yeteneklerini bir hayli fazla göstermişler.

Symphonic Prog'ın Danimarka'dan çıkma önemli temsilcilerindendir. Albümlerinde çok değişik, bambaşka şayler yapmamışlar ama dinlemeye başladığınızda bırakamadığınız türden albümlerden. Yer yer Novalis, Kaipa, Fruupp gibi gruplarla benzeşen öğeler üzerinden hareket ediyorlar. Bazı noktalarda ise Jane'i hatırlatan bölümlere giriyorlar. Bu noktada benzersiz olmadıklarını da söylemek gerekir. Lakin  adını saydığımız grupları taklit ettikleri, onların ucuz bir kopyası olduklarını da söyleyemeyiz.

Hakkında çok fazla tarihsel bilgiye sahip olmadığımız grubun ilk albümü olan First Salvo (adından da anlaşılıyor zaten ilk albüm olduğu) başarılı düzenlemelere sahip. Kimi yerlerde klasik müzik etkilerini, kimi yerlerde Ortaçağ Avrupa'sının müzikal anlayışına selam veren bölümleri gördüğümüz albümde sıkıcı olan yerler de bulunuyor. Çok fazla göze batmasa da dikkatle dinleyen biri için tekrara düşen, hadi artık bitsin bu kısım dedirten cinsten birkaç bölüme rastlamak mümkün.

Bir de Beast Of Prey parçasının girişini Yes'in Yours Is No Disgrace parçasından çaldıklarını söyleyenler var. Aldırmayın. Benzerlikler bulunsa da, Yes'in kendine has tarzına öykünseler de aynı da değil. Yapılabilecek en büyük suçlama, oradan öyküneceğinize kendiniz yapsaydınız gibi bir şey olabilir en fazla.

Albümün genelinde enstrümantasyonda herhangi bir sorun görünmüyor. Etkili ve coşkulu bir şekilde çalarlarken kontrolü kaybetmeden devam etmeyi tercih ediyorlar. Biraz daha salsalarmış kendilerini daha farklı bir kayıt da çıkabilirmiş ortaya ama First Salvo bu haliyle de hiç fena değil. Başta klavye ağırlıklı olduklarını söylemiştik. Neredeyse Emerson, Lake & Palmer kadar yoğunluklu bir klavye örüntüsüne sahipler ama ELP ile de alakaları yok tabi. Daha yumuşak, sabit ve belirsiz özelliklere sahip olduklarını söyleyebiliriz. Progressive Rock içerisinde muhteşem öneme sahip gruplardan biri olmasalar da Iron Duke, Symphonic Prog'un Danimarka'dan çıkmış iyi temsilcilerinden biri.

IRON DUKE

Tommy Hansen / Gitar, Moog, Vokal
Jens Olesen / Piyano, Moog, Org
Hans Resen / Bass, Vokal, Flüt, Akustik Gitar, Moog
Claus Sarup / Davul

FIRST SALVO

01. Happy Band (2:45)
02. Iron Duke (7:30)
03. The Blacksmith & The Baker (3:35)
04. Beast Of Prey (7:25)
05. See The Conqu'ring Hero Comes (3:10)
06. Psalm (2:45)
07. Rockin' Edward (15:00)

15 Mayıs 2023 Pazartesi

Murple / Io Sono Murple (1974)

1971 yılında Roma, İtalya'da kurulan Murple döneminde tek albüm kaydedip dağılan gruplardan biri. Döneminde diyoruz, zira çok sonraları 2008 ve 2014 yıllarında 2 albüm daha kaydetmişler. Fakat bu albümler ne 70'lerin Murple'ı ile bağdaşıyor ne de ilk albüm kadar iyiler. Şu durumda, Murple'ı tek albümlü efsaneler listemize dahil etmek konusunda herhangi bir sıkıntı yok. Blog dahilinde 1960 - 1979 arasını konu olarak aldığımıza göre böyle yapmamızda sakınca yok denilebilir.

Kuruldukları yıldan sonra epeyce çabalayan grup ancak 3 yılın ardından albüm kaydı yapabilmiş. O arada epeyce bir deneyim kazandıkları da ortada. Çünkü albümün her yerinde birlikte uzun süre çalmış olmanın verdiği o ince his sezinlenebiliyor. Grup elemanları olarak albümde fazlasıyla uyumlu bir şekilde hareket ediyorlar.

3 yılın sonunda kaydedip yayınlayabildikleri Io Sono Murple ise, Rock Progressivo Italiano'nun (RPI) iyi örneklerinden biri olarak ortaya çıkıyor. Symphonic Prog olarak adlandırmak da yanlış olmaz albümü. Gerçi albümün daha kayıt aşamasındayken bile fazlasıyla eleştirildiği söyleniyor ama bunu da anlamak pek mümkün değil. Teknik olarak ya da müzikal kalite olarak RPI gibi, efsanevi isimlerin boy gösterdiği bir arenada olsalar da aşağı kalır yanları yok. Bazı kaynaklar, bu eleştirilerin albümün yayınlanma tarihinin gecikmesinden kaynaklı olduğunu söylüyor. Zaten albümü de ancak bu şekilde bir sorundan dolayı eleştirebiliriz ancak.

Io Sono Murple tam anlamıyla bir konsept albüm gibi durmasa da aslında öyle. Baştan sona, Murple adındaki bir penguenin kutupta başlayıp hayvanat bahçesinde devam eden hayatı üzerine kurulu bir hikaye ekseninde dönüyor. Plak olarak düşündüğünüzde albümün her iki yüzünde 1'er suit bulunuyor. Albümün müzikal başarısı oldukça üst seviyede olmasına rağmen ticari başarı elde edemeyeceği hem 2 suitten oluşmasından hem de bu 2 parçanın da zor parçalar olmasından belliymiş. Ama bize enfes bir albüm bırakmayı ihmal etmediklerini düşününce de seviniyoruz tabi para kazanamamış olmalarına.

Albümün hemen ardından Villa Pamphili Pop Festivali'nde başarı bir sahne performansı gerçekleştirmişler ve o sırada da 2. albümün kayıtlarına başlamaya niyetlenmişler. Söylenilenlere göre 2. albüm için epeyce de ümitliymişler ama albümü kaydetme şansları hiç olmamış. 

Son olarak, albümü beğenmeyenlerin sayısı da beğenenlerin sayısı kadar var. Murple hakkındaki kararınızı kişisel zevkleriniz, tercihleriniz ve beklentileriniz belirliyor.

MURPLE

Giuseppe "Pino" Santamaria / Lead Vokal, Elektrikli Gitar, Akustik Gitar, 12-Telli Gitar
Pier Carlo Zanco / Lead Vokal, Org, Piyano, Eminent, Synthesizer, Bowed Kontrabass
Mario Garbarino / Bass, Bongo, Triangle
Duilio Sorrenti / Davul, Konga, Timbales, Gong

IO SONO MURPLE

01. Antartide / Metamorfosi / Pathos / Senza Un Perché / Nessuna Scelta / Murple Rock (17:37)
02. Preludio E Scherzo / Tra I Fili / Variazioni In 6/8 / Fratello / Un Mondo Così / Antarplastic (16:37)

13 Mayıs 2023 Cumartesi

America / Holiday (1974)

America
'nın ilk üç albüm kadar olmasa da popülerleşmiş albümlerinden biri Holiday. Albümün en önemli özelliği pürüzsüz bir kıvamının olması. The Beatles vari hareketler fazlasıyla kullanılmış ve kayıt kalitesi açısından gerçekten de çok iyi.

Bunun yanında grubun ilk 3 albümde ürettiği ve oldukça popüler olan parçalar gibi çok fazla yok albümde. Tin Man, Glad To See You, Lonely People kayda değer parçalar. Pop müziğin gelişimi ve o dönemki etkileri açısından düşünüldüğünde gerçekten de başarılı ve kaliteli bir albüm diyebiliriz. Soft Rock gibi ucube bir türün görece iyi örneklerinden biri de sayılır. 

Albümdeki şarkılar, America'nın karakteristik Soft Rock ve Country Rock tarzını fazlasıyla yansıtıyor. Grup üyelerinin vokallerinin yanı sıra akustik gitar, elektrikli gitar, bass gitar, klavye, davul gibi enstrümanların kullanımıyla da başarılı bir çizgide ilerliyor. Albüm yayınlandığı dönemde de eleştirmenlerden olumlu yorumlar almış ve bugün hala Amerikan popüler müzik tarihinin önemli bir albümü olarak kabul ediliyor.

Her ne kadar blogda, daha fazla karmaşık yapılarda Rock içeren albüm ve grupları paylaşsak da arada hem iş yükünü hafifletmek hem de bu tarz grupların da hakkını yememek adına paylaşımlar yapmak da gerekiyor. Müzikal anlamda America'nın bloga yakışmadığını düşünenler de olabilir. Fakat bu konuda hem bir bilgiye dayalı tam arşiv çalışması yapmak için uğraşıp hem de her tür ve belki tarzın da iyi örneklerini ön plana çıkarmaya çalışıyoruz. America da bu konuda zaten öne çıkan ve blogda da öne çıkarılabilir gruplardan biri.

Ayrıca ara ara böyle yavaşlayıp daha sakin yazılara odaklanmak işimizi de kolaylaştırmıyor değil. Her gün karmaşık yapılara sahip albümleri, grupları tanıtmak / tanıtmaya çalışmak da çok kolay bir iş değil. Arşivdeki o kadar albümün arasından seçmek bile bazen saatler sürebiliyor. Bugün de şunu yazalım gibi bir düşünceye çok sık rastlayamıyoruz yani. Bir nevi rahatlatıcı iç dökme yazısına dönüşmüş olsa da America'nın önemli ve hem teknik hem de müzikal kalitesinin iyi olduğu albümlerden biri olduğunu söyleyerek bitirelim.

AMERICA

Dewey Bunnell / Vokal, Gitar
Gerry Beckley / Vokal, Gitar, Klavye, Bass
Dan Peek / Vokal, Bass, Gitar, Klavye

Konuk Müzisyen:
Willie Leacox / Davul, Vurmalılar

HOLIDAY

01 - Miniature 1:12
02 - Tin Man 3:25
03 - Another Try 3:16
04 - Lonely People 2:27
05 - Glad to See You 3:45
06 - Mad Dog 2:33
07 - Hollywood 2:49
08 - Baby It's Up to You 2:24
09 - You 2:25
10 - Old Man Took 3:10
11 - What Does It Matter 2:18
12 - In the Country 2:58

4 Mayıs 2023 Perşembe

Refugee / Refugee (1974)

Berbat bir albüm kapağına sahip olsalar da Refugee fena halde iyi gruplardan biri. Kaydettikleri albümle, tek albümlü efsaneler listemize bir çok gruba fark atarak rahatlıkla girebiliyorlar. Çok kısa ömürlü olsalar da yeteri kadar iyi bir albüm (bir de konser kaydı var tabi, o da acayip iyi) bırakarak görevlerini tamamlamış olduklarını da belirtelim. Bu arada, dünkü Mainhorse yazısından sonra eklemeye karar verdiğimiz Refugee, dün de bahsettiğimiz üzere Patrick Moraz'ı bünyesinde barındırıyor.

Grup, Keith Emerson'ı çıkarılmış bir The Nice versiyonu gibi algılansa da değil aslında. The Nice'tan Lee Jackson ve Brian Davison, Emerson'ın ayrılışından sonra hem eski parçaların yeni versiyonları hem de yeni parçalarla kotardıkları son iki The Nice albümünün ardından Mainhorse'taki Moraz'ı fark ediyorlar. Mainhorse'un dağılmasıyla birlikte de Refugee'yi kuruyorlar. Moraz'ı gruba alırken her ikisinin de amacı The Nice'ı yeniden canlandırmakmış ama başka bir şeye evrildiklerini fark ettiklerinde bu istekten vazgeçmişler.

Zira, Emerson'ın agresif, kontrolsüz ve aşırılıklara sahip klavyelerine karşın Moraz'ınkiler daha ölçülü ve düzenli. Ha bu Emerson kötü demek değil elbette. Kişisel olarak Emerson'ı bu konuda geçebilecek çok az klavyeci olduğunu düşünüyorum. Lakin Refugee'nin kendine farklı bir kimlik kazanması da Moraz sayesinde olmuş. Diğer türlü Patrick Moraz, Emerson'ın izinden gitseymiş ucuz bir The Nice kopyasına dönüşebilirmiş albüm.

Moraz, Yes ile birlikte Relayer albümünü kaydetmesi için çağrılana kadar Refugee ayakta kalmayı başarmış. Ticari çok büyük başarı elde edemeseler de gelmiş geçmiş en sağlam Symphonic Prog albümlerinden birine imza atmışlar. 

Grubun The Nice ve Moraz karışımı olmasından dolayı, enstrümantasyonla ilgili bir sorun aramak saçma olur. Her iki koldan da gayet yetenekli ve kaliteli olduklarını daha önce kanıtladılar malum. 6 parçadan oluşan albümde yaklaşık 17 dakikalık süresiyle Grand Canyon Suite ve 18 dakikalık Credo fena halde öne çıkıyor. Aklıma gelmişken, albümün gidişatına bakıldığında rahatsızlık verebilecek tek şey Lee Jackson'ın vokali diyebiliriz. Olmasaydı da olurmuş izlenimi yaratıyor sıklıkla. Ha, kötü mü ? Değil elbette. Ama sanki biraz geride dursaymış, daha derinden ve sakin gelebilseymiş daha sıkı bir albüm olacakmış diye düşünmeden de duramıyor insan.

REFUGEE

Lee Jackson / Lead Vokal, Bass, Gitar, 12-Telli Akustik Gitar, Elektrikli Çello
Patrick Moraz / Piyano, Elektrikli Piyano, Pipe Org, AKS & Moog synthesizers, Mellotron, Klavinet, Marimbaphone, Alpine Horn, Vokal
Brian Davison / Davul, Gong, Afrika Davulları, Tibet Zilleri, Kabassa, Timpani

REFUGEE

01. Papillon (5:10)
02. Someday (5:03)
03. Grand Canyon Suite (16:54) :
        - a) The Source
        - b) Theme for the Canyon
        - c) The Journey
        - d) The Rapids
        - e) The Mighty Colorado
04. Gatecrasher (1:03)
05. Ritt Mickley (4:57)
06. Credo (18:08) :
        - a) Prelude
        - b) I Believe, Pt. 1
        - c) Credo Theme
        - d) Credo Toccata & Song "The Lost Cause"
        - e) Agitato
        - f) I Believe, Pt. 2
        - g) Variation
        - h) Main Theme & Finale

20 Şubat 2023 Pazartesi

Nemo / Doin' Nuthin' (1974)

Kısa ömürlü gruplardan biri olan Nemo, yaklaşık 1.5 yıl süren kariyerine 2 albüm sığdırmayı da başarmış. Albümler alışılmışın çok dışında bir müzikal anlayışın ürünü. Her iki albümü de dinlerken zorlanmak, alışamamak, tuhaf karşılamak çok normal. 

1972 yılında Fransa'da kuruluyor Nemo. Kolektif şekilde müzik yapmaya çalışan müzisyenlerden oluşuyor. Grubun iki üyesinin adını anmak çok önemli. Zira anlaşılan o ki müzikal yapıyı belirleyen de bu iki kişi. İlki François Bréant. Kendisi Magma'nın bazı üyeleriyle de çalışmış Avant-Garde bir müzisyen. Normalin dışına çıkmayı seven tiplerden. Diğeri de Albert Marcoeur ki o da Avant-Garde müzik denince aklan gelen isimlerden biri. Bu ikilinin yanında, diğer grup elemanları da benzer bir anlayışa sahip olmalılar ki bu iki değişik albümün altından başarıyla kalkabilmişler.

İlk albüm grubun adını taşıyor. Daha sonra bu albüme de değinmek gerek. Ama konumuz olan ikinci ve son albüm Doin' Nuthin', Nemo'ya giriş için seçilebilecek en doğru albüm denilebilir. Dinledikten sonra ya sever ya da nefret edersiniz. Bari en belirgin özelliklere sahip olanı dinleyin de öyle karar verin.

Albüm çok kısa bir süre içerisinde kaydedilmiş. Genel olarak nereye, hangi janra sokacağınızı bulmakta zorlanacağınız tipte albümlerden. Genel düşünce Eclectic Prog oldukları yönünde. Ama zaten o genel düşünce daha çok "ya bunu da koyacak yer bulamadık, ne yapsak.. neyse dur Eclectic Prog diyelim" kafasıyla işliyor sanırım. Sınıflandırmakta zorlanılan her şeyi Eclectic içine atmak gibi bir alışkanlık edinilmiş. Lakin Nemo, Eclectic Prog olarak sınıflandırılıp geçiştirilebilecek bir müzik yapmıyor. Jazz'dan besleniyor, Heavy Psychedelic Rock içeriyor, Funk olmazsa olmazlardan, Avant-Garde Rock albümün içinden geçiyor. Bütün bunları toparlayıp hadi Eclectic Prog diyelim bari :)

Özellikle vokalin öne çıktığı anlarda avangard bir yaklaşımın üzerinde ciddi şekilde duruyorsunuz. Benzer etki müzikal bakış açısında da var. Fakat Funk da albümün pek çok yerinde etkin şekilde yerini alıyor. Sertleştiği yerlerde Jazz'dan Psychedelic'e doğru uzanan pasajlara da rastlıyorsunuz. Enstrümanların kullanımı albümde çok iyi. Yukarıda bahsettiğimiz bütün müzikal etkileri yaratmayı ustalıkla başarıyorlar. Değişik... çok değişik...

NEMO

Marc Perru / Gitar, Davul, Vibraphone, Vurmalılar, Vokal
François Bréant / Klavye, Org, Vokal
Emmanuel Lacordaire / Gitar, Vurmalılar
Pascal Arroyo / Bass, Piyano, Org, Vokal
Albert Marcoeur / Alto Saksafon, Klarinet, Bass Klarinet
Clement Bailly / Davul, Cabasa
José Bartel / Vokal, Gong
Arthur Young / Trompet
Ronnie James / Trompet

DOIN' NUTHIN'

01. Black Art (2:50)
02. Doin' Nuthin' (3:04)
03. Manutension (6:28)
04. Bouleau Bleu (3:35)
05. Suzy Chong Song (3:04)
06. Baron Samedi (5:08)
07. Try And Be Yourself (5:09)
08. The Waving Theme (2:40)

11 Şubat 2023 Cumartesi

Mahjun / Mahjun (1971)

70'lerin başında Fransa'da kurulan Mahjun, adını kurucu üyelerden Jean-Louis Mahjun'dan alıyor. Grubun orijinal adı Maajun ve ilk albümü de bu isim altında çıkarıyorlar. Mahjun, kurucu üye olsa da ilk albümün ardından grupta kendine yer bulamayıp ayrılıyor ve grup elemanları da ismi Mahjun olarak değiştiriyorlar. Jean-Louis için çok şey fark etmemiş, hatta daha iyi olmuş sanki.

Mutli-enstrümantalistlerden oluşan bir grup Mahjun. 1971 yılında Folk tabanlı ama Hard Rock etkileşimli oldukça da Avant-Garde bir albüm kaydediyorlar. Albüm o kadar iyi ki Mahjun'a nereden giriş yapmak gerektiği konusunda insanı arada bırakıyor. Daha belirgin haliyle Jazz formasyonunu daha fazla benimseyen Mahjun'a en iyi albümleri denilebilecek Mahjun'dan girmek de tamamen kişisel bir tercih oldu bu durumda.

İlk albümün ardından 2 yıllık bir ara veriyorlar. Bu sürenin en azından bir kısmının konserlerle geçtiğini düşünmek insanın içini rahatlatıyor. 1973 yılında kaydettikleri ikinci albüm yine grupla aynı adı taşıyor ama ham ve oturmamış bir albüm görünümünde. Belli ki yapmak istedikleri şey Hard Rock esintisini kaybetmeden Jazz Rock ya da Fusion'a evrilmek olmuş. Fakat 1973 tarihli Mahjun albümü bu konuda çok iyi bir örnek değil. Bir türlü belirginleşemiyor, hep bir boşlukta asılı kalma hissi yaratıyor. Bu nedenle de ham ya da olgunlaşmamış diye tanımlamanın doğru olacağını düşünüyorum.

Diğer yandan 3. albüm Mahjun'da ise unu eledik eleği de asmak üzereyiz havası bir hayli fazla. İki albüm arasında sadece 1 yıl olması burada tuhaf bir durum oluşturuyor ister istemez. Tamam 1973 tarihli albüm de kötü değil ama 1974 yılı albümü de bambaşka.

Bahsettiğimiz gibi bu albümde Jazz Rock ve Fusion daha fazla kendini hissettirirken Hard Rock seviyesinden de aşağı düşmemek için etkili bir yol buluyorlar kendilerine. Yine de tam Fusion değil, tam Jazz Rock değil, Hard Rock beklenilen seviyede değil ama albüm arşivlik, nadide parçalardan biri. Pek çok kaynakta grubun ve bu albümün tarzı hakkında Jazz Rock ve Fusion tanımlaması yapılıyor. Ama sanki Eclectic Prog her ikisi için de daha belirgin bir tanımlama gibi duruyor.

MAHJUN

"Flip" Beaupoil / Bass, Vokal
Jean Pierre Arnoux / Davul, Kigophone
Nana Vasconcellos / Goblet Davulu, Vurmalılar
"Balein" Kapel / Gitar, Vokal
Jim Cuomo / Saksafon, Klarinet, Piyano, Vokal
Jean Louis Lefebvre / Keman, Vokal

MAHJUN

01. Fils A Colin-Maillard (4:25)
02. Denise (6:50)
03. Bourrée (8:00)
04. La Ville Pue (13:40)
05. Fin Janvier (2:40)

27 Ocak 2023 Cuma

Cos - Postaeolian Train Robbery (1974)

Daniel Schell liderliğinde toparlanan, çoğunluğu Brüksel Serbest Üniversite’sinin big band elemanlarından oluşan Classroom adlı grubun geçmişi 1967 yılına dayanıyor. Canterbury etkili jazz ağırlıklı çalışmaları ile 67-68 yılları arasında Avrupa’da bir çok festivalde boy göstererek dikkat çeken grup Pascale de Trazegnies’in katılımı ile Cos’un temellerini atmış.

Tarz olarak Canterbury’nin genel özelliklerini barındırmalarının yanında, Zeuhl’e geçiş yaptıkları anlarda hem yüksek tempolu hem çılgınlığın sınırlarında dolaşmaları sanki Caravan, Gong ve Magma bir araya gelmiş etkisi yaratıyor. Yer yer beyninizi gıdıklayan (dinlerken hipnotize olma ihtimaliniz çok yüksek) vokallerini tıpkı bir enstruman gibi kullanan Pascale Son’ın nefeslilerle (kimi zaman da perküsyonlarla) unison yürüyüşleri enfes. Bu arada albümün açılışı ile beraber dinleyenlerin kulaklarına orgazmı yaşatan nefeslileri Schell ile beraber Son’a ait.

Nadir de olsa yer yer duyabildiğimiz Daniel Schell’in gitarları yerine Classroom’dan beri grupla beraber olan Charles Loos’un tuşluları albümün genel karanlık atmosferinin temelini oluşturuyor. Bazı parçalarda introlardaki soloları haricinde Robert Dartsch’ın enerjik davul ritmleri çoğu noktada kendini tekrarlasa da Alain Goutier’in enfes bas yürüyüşleri ile birleşince alt yapıda enfes bir uyum yakalanıyor.

Albümün 1990 yılında yeniden yayınlanması ile ortaya çıkan Classroom kayıtlarından (evet jazz elementleri daha ağır basıyor) anlayacağınız üzere Cos birden ortaya çıkıp , o zamanın güncelini yakalamış bir gruptan ziyade, zaten halihazırda güncelle paralel müzikler yaparken, etkileşimlerini artırararak dönemin en iyi işlerinden bir kaçını yaratmış ve sonraki albümlerinde hep üzerine koyarak devam etmiş ki Viva Boma’yı dinlemenizi tavsiye ederim.

COS

Pascale Son / vokaller, obua
Daniel Schell / gitar, flüt ve ses efektleri
Charles Loos / tuşlular
Alain Goutier / bas gitar
Robert Dartsch / davul
Steve Leduc / perküsyon
Adrian Stoop / takdim sesi

POSTAEOLIAN TRAIN ROBBERY

01. Postaeolian Train Robbery (4:13)
02. Cocalnut (7:20)
03. Amafam (8:24)   
04. Populi (3:30)
05. Halucal (3:50)
06. Coloc (9:47)

20 Ocak 2023 Cuma

Baba Yaga / Baba Yaga (1974)

My Solid Ground
'dan ayrılan klavyeci Ingo Werner'in 1974 yılında kişisel proje olarak başlayıp sonra grup işine dönen 1 yıllık macerasında birbirinden değişik 2 albüm kaydetmiş olması tuhaf gelebilir. Ama Werner gibi bir müzisyen için bu hiç de tuhaf bir durum değil. Almanya'da kurulan grup Krautrock janrı içerisinde yer alır. Fakat değişik kültürlerden ve türlerden beslenir.

Albümün başlarında Psychedelic Rock etkileri ile bezeli İngiliz tarzı Progressive Rock görmek mümkün. Değişerek gelişen diğer parçalarda ise tarz ve tür değişikliklerine sık rastlıyoruz. İlginç olanı, Werner'i bir kenara bırakırsak albümde çalan, grubun diğer elemanları o dönemde adı sanı duyulmamış müzisyenler. Deneyimli olamayabileceklerini düşündürtebilir bu. Hiç de öyle değil. Adamlar canla başla çalmanın yanında bir de bu işi hiçbir şekilde zora sokmadan, aksatmadan yapabilmişler. Pek çok gruptan daha iyi oldukları su götürmez.

Adını Slav folklorundaki fantastik bir taşralı cadı / büyücü kadından alan grubun albüm içinde yaptıkları bir nevi büyücülük ya da cadılık sayılabilir. Durağan ve tekdüze gideceğini düşündüğünüz yerlerde coşkulu bir delirmişlik haliyle karşılaşırken, şimdi hızlanacaklar dediğinizde ise dibe batar gibi tempoyu düşürebiliyorlar. Bu da albümü az önce bahsettiğimiz Psychedelic / Progressive yapısından alıp Heavy Rock, Avant Prog hatta Jazz Rock'a kadar taşıyabiliyor. Çok önceleri Baba Yaga üzerine konuşurken bir arkadaşın yaptığı Avant Folk tanımlaması bile şimdilerde çok mantıklı geliyor.

Yani tarzlar, türler ve folklorik etkiler arasında gezinip duran, bunu yaparken de estetikten taviz vermeden ilerleyen ve nerede duracağından emin olamadığımız bir grup Baba Yaga. Bu arada belirtmeden geçmeyelim, ikinci albüm ilk albümden çok farklı. Çoğunlukla bu iki albüm aynı grubun mu sorusunu sordurtuyor insana. Fakat ikinci albüm Collage'da grup elemanlarının ayrıldığı ve Ingo Werner'in albümü, İranlı multi enstrümantalist Nemat Darman ile kaydettiğini e söyleyelim. Başta da belirttiğimiz gibi, Baba Yaga aslında Werner'in kişisel projesi. Bu nedenle de 2 farklı albümle karşı karşıya olmamız çok normal.

Dönemin ruhuna ve müzikal anlayışına fazlasıyla uyan bu iki albümün de arşivde bulunması şart. Diğer albümle ilgili yapmayı istediğimiz lakırdıları daha sonraya saklama hakkımızı kullandığımı da not olarak düşelim.

BABA YAGA

Ingo Werner / Piyano, Elektrikli Piyano, Org, Mellotron, Klavinet, Synthesizer, Bassoon, Gong
Winfried Schreiber / Gitar
Jürgen Dyrauf / Elektrikli Gitar, Akustik Gitar
Bernd Weidmann / Bass, Vokal
Joska Fiedermutz / Davul, Vurmalılar

BABA YAGA

01. The Man Who Wants To Buy The World (2:47)
02. Waves (3:37)
03. In The Morning (3:00)
04. High Fly (4:45)
05. Rebekka (3:56)
06. Turdus Merula (4:32)
07. Powerful Hand (3:15)
08. Hommage À... (3:07)
09. Intoxication (3:21)
10. La Tombeau (4:30)

17 Ocak 2023 Salı

Kornelyans / Not An Ordinary Life (1974)

Eski Yugoslavya, bugünkü Sırbistan'ın ilk Progressive Rock gruplarından biri de Kornelyans. Aslında grubun adı Korni Grupa ama uluslararası arenada yer alabilmek için bu albümde Kornelyans olarak kullanmışlar. 1968 yılında Saraybosna'dan Belgrad'a gelen Kornelije Kovac tarafından kurulan grubun, ikisi de birbirinden iyi 2 albümü bulunuyor.

60'ların sonunda hala popüler ve yumuşak müzik seven Yugoslav halkına inat Kovac, kendilerine has bir Progressive Rock anlayışı geliştirme çabası içerisinde epeyce debelenmiş. Hatta bunun için popülaritenin gerekliliklerini de yerine getirmekten kaçınmamış. İstediği şekilde yapacağı albüme kaynak sağlamak adına radyolarda sık sık çalınabilecek niteliklere sahip pop parçalar üretip parayı bu tür müzikten kazanıyor. Büyük bir rahatlığa kavuştukları için grup olarak albüm kaydına girip ilk albümü 1972 yılında yayınlıyorlar. Korni Grupa adıyla yayınlanan albüm o güne kadar Yugoslavya'da yayınlanmış 4. Progressive Rock albümü olma özelliğine de sahip.

Jazz Fusion'a yakın duran tarzı ve grup elemanlarının virtüözlüğe varan enfes enstrüman çalışlarıyla Korni Grupa o güne kadar yapılmış en kaliteli, yaratıcı ve cesur çıkışlardan da biri olarak kayıtlara geçer. Grup, bu başarının ardından daha da geniş bir arenaya girme çabalarındadır artık. 1974 yılında İtalya'da konumuz olan ikinci albüm Not An Ordinary Life'ı kaydederler. Lakin kayıtlara başlamadan önce, yaptıkları Generation 1942 parçasıyla Eurovision şarkı yarışmasına katılırlar. Fazlasıyla Progressive Rock öğeler içeren bir parça olduğu için elbette başarılı olamayıp 7. sırada kalırlar. O yıl kazanan grubun Waterloo şarkısıyla ABBA olduğunu da belirtmeden geçmeyelim.

En azından uluslararası bir yarışmadan yer alabildikleri için buradan gelen bilinirlikle ile kaydettikleri Not An Ordinary Life, üst düzeyde niteliklere sahip Jazz Fusion, Progressive Rock bir kayıt olarak ortaya çıkar. Fakat ticari olarak ufak diye tabir edilebilecek bir başarı dahi elde edemez. Albümün satış rakamı 10.000 kopyanın biraz üzerinde kalır. Durum o kadar kötüdür ki Yugoslavya'da bile neredeyse hiç satılmamıştır albüm. Kornelije Kovac yaşadığı hayal kırıklığı ile grubu dağıtmaya karar verir ve Korni Grupa / Kornelyans'ın sonu gelir.

Yes ve Genesis tarzı bir Progressive anlayışının tek albümle tutmayacağını tahmin etmesi de gerekirdi halbuki. Yine de albümün ticari başarı elde edememiş olması kalitesinin düşüklüğünden kaynaklanmıyor. Piyasanın beklentilerinden farklı bir anlayışa sahip olduğu için öne çıkamadığı ortada. Bizim içinse arşivde olmazsa olmazlardan biri.

KORNELYANS

Zlatko Pejakovic / Lead Vokal
Josip Bocek / Elektrik Gitar, Akustik Gitar, Vokal
Kornelije Kovac / Klavye, Vokal
Bojan Hreljac / Bass
Vladimir Furduj / Davul

NOT AN ORDINARY LIFE

01. Rising (2:14)
02. Not an Ordinary Life (10:16)
03. Generation 1942 (6:32)
04. Fall of the Land of Women (5:30)
05. Temporary Parting (3:58)
06. Man with a White Flag (11:43)

5 Ocak 2023 Perşembe

Session / Unikuva (1974)

Finlandiya'dan adı sanı duyulmamış, hatta albümün yayınlandığı dönemde bile neredeyse hiç bilinmeyen bir Progressive Rock, Jazz Rock ve Crossover Prog grubu Session. Çok kısa sürede kurulup bir o kadar kısa sürede albümü kaydedip aynı hızla da dağılmayı başarabilmişler. Haklarında çok fazla bilgi yok. Ama tek albümlü efsaneler listemize tartışmasız dahil olabilecek kadar da iyiler.

Özellikle Psychedelic Rock ve Folk'tan beslenen yapısıyla, İskandinav kökene sahip olmalarıyla sade, düz ve özelliksiz bir şeyler bekleyenlerin beklentilerini boşa çıkartan bir grup Session. Fazlasıyla melodik, hareketli, tempolu, neşe dolu, cıvıl cıvıl, coşkulu bir grup ve albüm. 

Fince yaptıkları parçalarda Finlandiya ve İskandinav folklorundan pek çok öğe barındırıyorlar. Ama bunu yaparken de kendilerine has bir yapı oluşturmayı başarabilmişler. Jazz'a evrilen oradan Rock'n Roll izlenimi yaratan, arada popülerleşecekmiş gibi görünüp bir anda ters yöne doğru koşturmaya başlayan tuhaf, değişik ve eğlenceli. Bazı noktalarda Allman Brothers Band bir yerlerden fırlayacakmış gibi hissettiriyorlar, bazı yerlerde ise Canterbury Scene'e yakın duruyorlarmış izlenimi yaratabiliyorlar.

Finlandiya'daki küçücük bir kasabadan çıkıp 1972 yılında bir Rock müzik yarışmasına katılıp üçüncü olan Session (ikinci olan grup da Tabula Rasa'ymış bu arada!) başarılı bir albüm kaydı yapmış olmakla birlikte ticari başarıyı yakalayamamış gruplardan aynı zamanda. Tabi grup elemanlarından bazılarının albümün başarısından da emin olmadığı, grubun da bu yüzen dağıldığı söyleniyor. Doğru olabilecek, doğru olduğunda da şaşırtmayacak bir fikir bu. Southern Rock, Psychedelic, Folk, Hard Rock, Jazz gibi pek çok müzikal tarz içerisinde gidip gelen bir anlayışa sahipler. Doğal olarak bu da beğeni düzeyini epeyce zorlayan bir durum ortaya çıkarabiliyor.

Türler arası geçişleri bir hayli fazla olmakla birlikte, kişisel olarak fena hale beğendiğim albümlerden, sevdiğim gruplardan biri Session. Tuhaf bir bakış açıları var yaptıkları işe. Belirli bir yapıyı savunuyor gibi görünmüyorlar. "Saldım çayıra.." havası sezinleniyor albümün her bölümünde. Buna rağmen ortaya çıkan sonuç hiç de kötü, sıkıcı ya da anlamsız değil. Daha ilk dinlemede ne kadar iyi olduklarını görebilirsiniz.

SESSION

Mane Hyytiä / Alto Saksafon
Hannu Kaikko / Bass
Juha Tykkälä / Davul, Sesler
Timo Heikkilä / Gitar
Osmo Seppälä / Org, Elektrikli Piyano
Ari Pukkila / Tenor Saksafon, Alto Saksafon
Leena Wiehn / Sesler

UNIKUVA

01. Unikuva (7:19)
02. Sunny Blue (4:12)
03. Jäätelöprinsessa (3:37)
04. Tahdon Olla Kanssasi (2:43)
05. Torstin Tanssi (3:06)
06. Persialaisella Torilla (6:34)
07. Syksy (4:32)
08. Serenadi Huomiselle (2:57)

4 Ocak 2023 Çarşamba

Beckett / Beckett (1974)

1970
yılında Newcastle'da kurulan Beckett uzun yıllar uğraştıktan sonra tek albüm kaydedip dağılan gruplardan biri. Adı, sanılanın aksine yazar olan Samuel Beckett'tan gelmiyor. 1964 tarihli, baş rollerini Richard Burton ve Peter O'Toole'un paylaştığı Becket filmine dayanıyor. İsim ararlarken gitarist Arthur Ramm izlediği bu filmden yola çıkarak "neden Becket olmasın" sorusunu soruyor. Grubun kalan kısmı da ismi beğeniyor ama tanıdıkları başka bir müzisyen (Ted Hooper olduğu söylenir) "sonuna bir T daha eklerseniz güzel görünür" tavsiyesini verince de grubun adı kesinleşmiş oluyor.

Beckett, çok uzun süre konserlerde çalmış, pek çok farklı, iyi ve bilinen grubun da ön grubu olarak sahne almış, deneyimli bir grup. Rod Stewart and The Faces ile sahneye çıkmaya başladıktan kısa süre sonra Free'nin ilk büyük turnesinde ön grup olma şansını elde ediyorlar. Ardından da o dönem fırtına gibi esen UFO'nun ön grubu olarak sahneye çıkıyorlar. Captain Beefheart, Alex Harvey ve Slade ile de İngiltere turnelerinde destek grubu olarak birkaç defa ülkeyi dolaşıyorlar.

Bu arada belirtmek gerekir ki Beckett bir hayli fazla eleman değişikliği yaşamış gruplardan da biri olarak anılıyor. 20'ye yakın müzisyen Beckett saflarına katılıp ayrılmış. İlk dönem çok beğendikleri vokalistleri Rob Turner ise verdikleri bir konserin ardından alkollü bir şekilde otostop çekmeye çalışırken kazaya kurban gitmiş. Bir araba çarpıp kaçtıktan sonra Turner ayağa kalkıp bir süre daha yürümeye devam etmiş, ama fena halde iç kanaması olduğu için sallanarak yürüdüğünden dolayı yoldan geçen bütün arabalar onu sarhoş zannedip almamışlar.

Bütün zorluklara ve şanssızlıklara rağmen grup 1974 yılında Roger Chapman'ın da büyük desteğiyle albüm kayına başlamış. Kısa sürede kaydedilen albüm ticari olarak başarıyı yakalamaya fırsat bulamadan grup dağılmak zorunda kalmış. Pek çok kaynak ve eleştirmen Beckett'i Progressive Rock janrı içerisine koymamak konusunda kararlı ve ısrarcıdırlar. Bazı açılardan doğru olmakla birlikte janrın dışına itilecek kadar da keskin hatlar da yoktur bu konuda. Heavy Progressive Rock ya da Heavy Rock grubu daha iyi tanımlayabilir ama içerisinde bolca Progressive etkiler de görülmektedir. 

BECKETT

Robert Barton / Gitar
Kenny Mountain / Gitar
Ian Murray / Bass
Terry Wilson-Slesser / Vokal
Keith Fisher / Davul

BECKETT

01 - Once Upon a Time... The End 1:01
02 - Rolling Thunder 5:18
03 - Rainclouds 5:08
04 - Life's Shadow 6:55
05 - New Dawn Chorus 0:57
06 - A Rainbow's Gold 4:44
07 - Don't Tell Me I Wasn't Listening 5:30
08 - Green Grass Green 4:37
09 - My Lady 3:27
10 - True Life Story 5:34