Yunanistan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Yunanistan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Mayıs 2023 Çarşamba

Peloma Bokiou / Peloma Bokiou (1972)

Adını telaffuz etmek oldukça zorsa da Peloma Bokiou, Yunanistan coğrafyasından çıkmış en iyi Psychedelic Rock, Progressive Rock ve az zorlayarak da olsa Acid Rock gruplarının en iyilerinden biridir. Kaydettikleri tek albümle ticari olmasa da büyük bir başarı kazanmışlar ve günümüzde bile hala dinlenmektedirler. Doğal olarak da tek albümlü efsaneler listemize teklifsiz bir şekilde girebilirler.

Grubun orijinal adı Πελόμα Μποκιού. Okuyun okuyabilirseniz.. O nedenle de genelde kullanılan adı Peloma Bokiou'yu kullanmayı tercih ettik. İsmin çok büyük, çok değişik bir anlamı olduğunu da düşünmeyin! Grup elemanlarının isimlerindeki hecelerden oluşuyor. Nikos DaPEris, Nikos LOgothetis, Takis MArinakis, Vlassis BOnatsos ve Yannis KIOUrktsoglou'dan kurulu grubun adı da isimlerde bold ile belirtilen hecelerin birleşiminden geliyor.

1970 yılında kurulan grup uzun süreli çalışmaların ardından albümü ancak 1972 yılında çıkarabilmiş. Bundaki en büyük neden tabi ki kaydettikleri parçaların dinleyicilere ağır geleceğini düşünen yapımcılar. Fakat yılmadan yaptıkları işin arkasında durmuşlar ve belki de Avrupa'dan çıkmış en iyi ilk 10 Psychedelic Rock albümünden birine imza atmayı başarabilmişler.

Başarının ardında enstrümantalistler olduğu kadar vokal Bonatsos'un değiş ve Psychedelic'e fazlasıyla uyan sesi bulunuyor. Zaten grubun dağılmasının ardından Bonatsos kendine başarılı bir kariyer de yapabilmiş sesi sayesinde. Tabi grubun dağılması, tek albümle kalması herkes için büyük kayıp. Yine de elden gelecek başka bir şey olmayınca buna da şükür diyor insan.

Albümün kendine bir has havası var. Bir yandan Yunan folklorundan beslenirken diğer yandan tamamiyle farklı bir müzikal yapıyı kullanıyorlar. Amerika'dan yayılan Psychedelic'in farklı kültürel alt yapılarla birleştiğinde ortaya çıkan örneklerin en iyilerinden biri albüm. Birbirini tekrar eden gibi görünen ama hiç o deliğe düşmeyen, ara ara sertleşip Hard Rock çevrimlerine doğru ilerleyen ama hemen ardından kıvrılıp Space Rock'a selam veren ve en başında geldikleri yer olan Yunan Folklorik etkileri ve Psychedelic Rock'a dönen nefis albümlerden de aynı zamanda.

Yunanca'nın da en iyi kullanıldığı Rock albümlerinden biri olduğunu da söylemeden geçmeyelim. Yunan dilinin algılanması ve dinlenmesi zor bir dil olduğu ortada. Ama bunun altından o kadar iyi kalkıyorlar ki farkına varmıyorsunuz.

PELOMA BOKIOU

Nikos Daperis / Gitar
Nikos Logothetis / Klavye
Takis Marinakis / Davul
Vlassis Bonatsos / Lead Vokal
Yannis Kiourktsoglou / Gitar, Vokal

PELOMA BOKIOU

01 - Το φυλαχτό 2:30
02 - Μαρί Μαρία 2:56
03 - Πυρετός 42 4:22
04 - Ανατριχίλα 4:15
05 - Ανανέωση (Πάνω σ' ενα θέμα του G. Beker) 3:55
06 - Αν ήξερα 3:18
07 - Ύμνος στη ζωή 4:00
08 - Μετρική δέσμευση και ελευθερία 4:52
09 - Ψεύτικη ζωή 3:51
10 - Κάποιος πεθαίνει 4:04

14 Mayıs 2023 Pazar

Aphrodite's Child / It's Five o'Clock (1969)

Söz verilen baharın gelmek üzere olduğu güzel bir güne Aphrodite's Child ile devam edip grubun diskografisini de tamamlamış olalım. Dün de biraz bahsettiğimiz gibi blog ile ilgili en büyük düşüncelerden bir tanesi tam arşiv çalışması olması yönünde. Yani burada paylaşılan / anlatılan tüm grupların albümlerini (tabi 1979 yılına kadar olanları, zira blog 60-70 dönemindeki Rock müzik ve türevlerini hedefe koyuyor) öyle ya da böyle zamanı geldiğinde ekleyip tamamlamaya çalışıyoruz. 

Aphrodite's Child'ın müzikal olarak en altta kalan albümü It's Five o'Clock. İlk albümdeki Psychedelic Pop / Rock yaklaşımı burada da devam etmekle birlikte bazı yeni denemeler de bulunuyor. Muhtemeldir ki Vangelis'in grubun yönünü değiştirmeye çalıştığı dönemin başına denk gelmiş. Bir şeylerden sıyrılmaya çalışıp farklı bir şeye dönüşme çabası içerisinde sürüklenip gidiyor albüm. Sanırım bu nedenle de arada kalmış bir albüm görünümünde. Müzikal olarak başarısızlığının da tek sebebi bu olabilir.

Burada başarısızlıktan söz ediyoruz ama bu berbat olduğu anlamına gelmiyor elbette. Diğer albümlerle karşılaştırdığımızda çıkan sonuç bu diyebiliriz. Albümde popülerleşmiş hatta bu konuda klasikleşmiş bazı parçalar da bulunuyor. Annabella ve Marie Jolie çok uzun zamandır dinlenen parçalardan mesela. Demis Roussos'un değişik sesi ile ön plana çıkan her iki parça da Pop müziğin önemli parçalarından sayılabilir.

Ama dediğimiz gibi, 666 öncesi fazlasıyla arada kalmış bir görünümü de var It's Five o'Clock'un. Olmamış diye tanımlamak doğru değil, tamamlanmamış gibi bir havası var sadece. Progressive Rock'a doğru ilerleyen bir havası olmakla birlikte Psychedelic Pop'tan çok fazla kopmama isteği de var sanki albümün. Az önce bahsettiğimiz Vangelis'in grubun yönünü değiştirme çabası ile Demis Roussos'un popüler alanda kalma isteği arasına sıkışmış izlenimi yaratması da çok doğal. 

Sonuç olarak bakıldığında ortalama bir albüm. Bunu belirtirken de karşılaştırma yapmadan düşünmek gerekiyor. Yunan folklorundan beslenen, dönemin müzikal anlayışının değişmesine destek veren ama belli bir alan sıkışıp kalmaktan da kendini kurtaramamış, ilgi çekici ve arşivde bulunması gereken albümlerden biri It's Five o'Clock.

APHRODITE'S CHILD

Demis Roussos / Vokal, Bass, Gitar
Vangelis Papathanassiou /Klavye, Flüt, Vibes, Vurmalılar, Vokal
Lucas Sideras / Davul, Vurmalılar, Gitar, Vokal

IT'S FIVE O'CLOCK

01. It's Five O'Clock (3:31)
02. Wake Up (4:05)
03. Take Your Time (2:39)
04. Annabella (3:45)
05. Let Me Love, Let Me Live (4:43)
06. Funky Mary (4:11)
07. Good Time So Fine (2:46)
08. Marie Jolie (4:42)
09. Such A Funny Night (4:34)

20 Nisan 2023 Perşembe

Aphrodite's Child / End Of The World (1968)

Arada daha önce tanıtımını yaptığımız grupların diğer albümlerini de eklemek gerek diye düşünüyorum. Aphrodite's Child ile ilgili daha önce bilgi vermiştik. İsteyenler buradan yazıya ulaşabilir. Kvartetten ile hemfikir olduğumuz konulardan biri de Yunan Rock müziğinin çekici ve albenisi olduğu yönünde malum. Aphrodite's Child, 666 albümünü saymazsak bunun içine pek giremeyebilir belki. Ama kişisel zevkler üzerinden düşünüldüğünde ben bu albümü de seviyorum.

Albümün çok büyük özellikleri, Progressive Rock ya da Psychedelic Rock'a pek bir şey katmışlığı yok gibi görünebilir. Ama sadece Yunan kültüründen gelen o tuhaf ve eğlenceli ritimli müziği entegre etmeyi başarmış olmaları bile büyük bir iş bence.

End Of The World temelde (bana göre elbette), para kazanma amacı güdülmüş ama çok iyi işlenmiş pop albümlerinden biri. Diğer yandan kattıkları pek çok şeyi düşünürsek oldukça da başarılı bir albüm. Psychedelic Rock kökeninden beslenerek, işin içine Yunan ezgilerini ve anlayışını kayıyorlar bu da oldukça keyif veren bir albüme dönüştürüyor.

Vangelis'in müzikal kalitesi tartışalacak gibi olmasa da tarz ya da türler arasında keskin gidiş gelişleri olması tartışmaya açık diyebiliriz. Aphrodite's Child ile yaptıklarından sonra geçtiği, en çok film müzikleri ile hissettiğimiz New Age hissiyatı ile arada dağlar kadar fark var. Ama adam her iki kulvarda da hakkını vererek yapıyor işini.

Diğer tarafta, grubun vokali Demis Roussos'un daha sonraki solo albümlerde de anlaşılacağı üzere hırıltılı ve buğulu bir sesi olması dışında çok önemli bir yeri yok. Lakin adam sesini nasıl kullanacağını iyi biliyor ve böylesi oturmuş bir Psychedelic Pop albümünde olabilecek en iyi performansı sergiliyor.

Albümdeki parçaların bir kısmı daha sonra Roussos tarafından solo kariyeri boyunca da defalarca seslendirilmiş. Bunların başında da Rain & Tears geliyor hiç kuşkusuz. Popüler bir yarı ballad olan Rain & Tears bu albümde de öne çıkan parça. Objektif bakıldığında End of the World, The Grass is No Green, Day of the Fool bahsi geçen popüler parçadan daha iyi bir düzenleme ve akışa sahip. Ama her albümde öne çıkıp para kazandırması gereken bir parça olmalı işte.

Yaz havasına alışmaya çalışırken bu albüm fazlasıyla hizaya sokuyor insanı. Benim bu albümde en sevdiğim parça ise The Shepherd And The Moon. Ritimleri ile alıp götürüyor insanı.

APHRODITE'S CHILD

Demis Roussos / Vokal, Elektrikli Gitar, Bass
Vangelis / Org, Klavye
Lucas Sideras / Davul, Vurmalılar, Ziller

Konuk Müzisyen:
Claude Chauvet / Vokal

END OF THE WORLD

01 - End of the World 3:13
02 - Don't Try to Catch a River 3:38
03 - Mister Thomas 2:45
04 - Rain & Tears 3:10
05 - The Grass Is No Green 6:05
06 - Valley of Sadness 3:13
07 - You Always Stand in My Way 3:55
08 - The Shepherd and the Moon 3:02
09 - Day of the Fool 5:26

22 Ekim 2020 Perşembe

Aphrodite's Child - 666 (1972)


Sanırım çok daha önceleri Kvartetten demişti “en sevdiğim ekollerden biridir Yunan ekolü” diye. Bu cümle pek çok açıdan doğrudur. Aphrodite’s Child, Axis, Socrates Drank The Conium, Iraklis, The 4 Levels of Existence ve sayılabilecek daha fazla grubuyla öne çıkan bu ekol, etnik yapısından beslenen ve müziğini ona göre belirleyen bir yapıdadır. Yani psychedelic ya da progressive dinliyorsanız eğer, bunun alt yapısında Yunan müziği ve kökenleri mutlaka bulunur. Kendine has bir yapısı ve tarzı vardır Yunan Rock ekolünün. Bunlar da en çok sevilenlerden biri olmasının sebepleridir.

Aphrodite’s Child da bu işin belki de en başındaki grubu ya da gruplarındandır.  70’li yılların sonundan vıcık vıcık aşk şarkılarıyla tanıdığımız Demis Roussos, 80’lerden itibaren film müziklerinde new age’i coşturan Vangelis grubuniki önemli ismidir. Lakin grup, bahsettiğimiz gibi vıcık vıcık aşk şarkıları ve new age yaklaşımlarıyla uzaktan yakından alakasızdır. Etnik bir Progressive Rock üzerine kuruludur. Grubun müziğinin temelinde progressive’in yanında psychedelic, folk ve baroque etkileri fena halde gözlemlenir.

Demis Roussos’un kulağa çok garip gelen vokali ile birleşen müziğin geneli Vangelis tarafından üretilmiştir. 

Albüme gelince.. dönemin belki de en iyi konsept albümlerinden biridir. Konu olarak Yeni Ahit’in içinde bulunan Vahiy Kitabı’nı (The Book ef Revelation) alır. Vahiyler üzerinden anlatılanlara başlık olarak 666 seçilmesi de ayrıca etkili ve takdire şayan bir durumdur.

Albümdeki sözler Costas Ferris tarafından yazılırken psychedelic’ten beslenen bir progressive rock tarzı hem sözlere hem vokale, hem de müziğe hakimdir. Birbirinin devamı, tamamlayıcısı olan parçalardan en az 10 tanesini 45’lik olarak yayınlasanız Hit olabilecek durumdadır. Unutmadan belirtelim “∞” parçasında (kimilerince infinity olarak da adlandırılır) dönemin politik ve kültür alanında önemli kadınlarından Irene Papas’ın vokal yapıyor.

APHRODITE’S CHILD

Demis Roussos – Bass Gitar, Gitar, Vokal
Vangelis – Klavye
Lucas Sideras - Davul, Vurmalılar
Argyris "Silver" Koulouris - Gitar

666

1. The System (0:23)
2. Babylon (2:47)
3. Loud, Loud, Loud (2:42)
4. The Four Horsemen (5:54)
5. The Lamb (4:33)
6. The Seventh Seal (1:30)
7. Aegian Sea (5:22)
8. Seven Bowls (1:29)
9. The Wakening Beast (1:11)
10. Lament (2:45)
11. The Marching Beast (2:00)
12. The Battle of the Locusts (0:56)
13. Do It (1:44)
14. Tribulation (0:32)
15. The Beast (2:26)
16. Ofis (0:14)
17. Seven Trumpets (0:35)
18. Altamont (4:33)
19. The Wedding of the Lamb (3:38)
20. The Capture of the Beast (2:17)
21. ∞ (5:15)
22. Hic et Nunc (2:55)
23. All the Seats Were Occupied (19:19)
24. Break (2:58)

15 Eylül 2008 Pazartesi

Axis - Sewers Down Inside (a.k.a. Axis) (1973)

Çok sevdiğim ekol ülkelerden biridir Yunanlılar. Belki çok sayıda albümleri yok 70’lere ait ama yapılanlar da pek başarılı. P.L.J. Band, Akritas, Aphrodite’s Child, Socrates, Nemesis… Hakikaten az ama öz. İşte bu ülkeden çıkan en iyi gruplardan biri de Axis’dir. Bende yeri biraz ayrıdır bu grubun. Küçükken evdeki plakları karıştırıp aralarında kapağı ilginç olanları dinler, ezberlerdim. Bunlardan biride bizde bir 45’liği olan Axis’ti. Ela Ela / Living In adlı 2 şarkı vardı. Kapakta büyük puntolarla “Ela Ela” yazardı ama ben “Living In” i çok severdim. Halen arada bir dinlerim bu plağı. Bildiğin Hard Rock'a yakın hafif Psychedelic ruhu olan bir 45’lik. Nerden bilirdim ki bu heriflerin “Sewers Down Inside” adlı bir başyapıt albümleri olduğunu. Uzun bir süre bu ikisinin aynı grup olduğuna inanmadım. Neyse ki internet denen bir şey var. Öğreniyor insan.

Deseler ki bu albüm Yunanistan’ın çıkardığı en iyi albüm, altına imzamı atarım. Eh 3-5 albüm sayarım bi de bunlar var diye:)… Ayıp olmasın diğerlerine. Albüme gelince: tarifi gerçekten çok zor. Birçok alt kültürün izlerini taşıyan harika bir albüm. Genel bir fusion havası olsa da, senfonik öğeleri de içinde barındıran bir albüm. Mellotron’un olduğu, bazen kilise klavyesi ve korosunun eşlik ettiği, Canterbury’den de az biraz ilham alan bir albüm.

Grubun esas adamı klavyeci Visvikis. Sakınmadan mellotron kullanmış, iyi de etmiş. Açılış şarkısı, “Waiting a Long Time”, albümle hiç alakası olmayan bir heavy prog şarkısı. “Sewers Down Inside” tek kelime ile albümün başyapıtı. King Crimson Moonchild’ı andıran başlangıcından sonra kısa bir senfonik patlama ve ardından sonlanan bir şarkı. Her şey var bu şarkıda. Visvikis’in vokalinin de şarkıya çok uyduğunu söylemek lazım. Bundan sonrası Mellotron’un havalarda uçtuğu fusion geçişlerin ağır bastığı şarkılardan oluşuyor. Ancak “Pa Vu Ga Di” yi bu tanımdan baya bi ayrı tutmak gerekir. Bitiş şarkısı “The Planet Vavoura” nefis bir solo ile bitiriyor albümü.

Gerçekten farklı ve çok güzel bir albüm. Komşu bu işi biliyor burası kesin. İçinde “bir dünya” barındırıyor desem doğru olacak. Fusion’dan senfoniğe, canterbury’den deneyselliğe birçok şey var. Kanımca herkesin elinde olması gereken bir albüm. Yunanlıların başyapıtı… Not: Hemen belirteyim, bu 1973 yılı albümü ayrıca “Axis” olarak da bilinir. 1971 yılında çıkan ilk albümlerinin adı da Axis. Bu ikisi tarz olarak tamamen birbirinden farklı 2 albümdür. İlkini dinlemeseniz de olur. :)

AXIS

Demis Visvikis / Klavye, Mellotron, Vokal
Alezandros Fantis / Bass
Christos Stassinopoulos / Davul, Vurmalılar
George Hadjiathanassiou / Dvul, Vurmalılar

SEWERS DOWN INSIDE

01 - Waiting a long time (4:27)
02 - Sewers down inside (6:19)
03 - Materializing the unlimited (5:03)
04 - Asymphonia I (5:06)
05 - Suspendet Precipice (1:49)
06 - Roads (5:06)
07 - Asymphonia II (2:50)
08 - Dancing Percussion (2:38)
09 - PaVuGaDi (3:45)
10 - The Planet Vavoura (3:56)