28 Kasım 2022 Pazartesi

Orange Peel / Orange Peel (1970)

1968
yılında Almanya'da kurulan grup, 70'li yıllar Alman Rock müziğinin en önemli figürlerinden biridir. Psychedelic Rock'a ekledikleri güçlü klavyeler ile Krautrock'ın ilk 3 grubundan biridir. Diğer grupların Amon Düül II ve Faust olduğu düşünülürse, Orange Peel'ın pozisyonu gerçekten de üst düzeyde bir yerlerdir. Fakat koskoca bir türün başlangıç noktasında yer almalarına rağmen çok uzun ömürlü olamamışlar ve 1971'de dağılmışlar. İnanılır gibi değil ama öyle. Grup dağıldıktan sonrası da bir o kadar ilginç. Elemanlar öyle güzel dağılıyorlar ki Epsilon, Emergency, Passport, Triumvirat ve Atlantis gibi gruplarda yer alıyorlar. 

Erken dönem Krautrock'ın belki de en iyi albümü sayılabilecek Orange Peel 1969 yılı sonlarında kaydedildi. İçerisinde barındırdığı pek çok yenilikçi fikir ile hatırı sayılır bir kitle yaratmayı da başarabildiler. Ama albümün ticari başarısı çok iyi olmamakla birlikte ilk albümünü çıkaran bir grup için de fena sayılmazdı. Şu durumda ticari anlamda nispeten başarılı olduklarını ve nefis bir albüme imza attıklarını söyleyebiliriz ama bunlar grubun dağılmasına da engel olamamış.

Albümde 4 parça bulunuyor. Ağırlıklı olarak Psychedelic Rock'tan beslenen tarzıyla yerinde durmayan bir Progressive Rock albümü. Sert klavye ve gitarlar, bir anda nerede olduğunuzu, nerede kaldığınızı size unutturan, zihninizi zorlayan bir müzikal anlayış ve enstrumantasyon, birbirini çok iyi tamamlayan ritim bölümüyle 70'lerin en iyi en akılda kalan ve en kaliteli albümlerinden de bir aynı zamanda. Albümün ilk parçasında bunu çok iyi anlıyorsunuz. Birbirinden farklı tür ve tarzları içerisinde eriten, her yöne doğru gitme eğilimi gösteren You Can't Change Them All sizi tam anlamıyla hipnotize ediyor. Değişik ama kulaklarınızdan silinmeyen melodileri ve bu melodileri çok iyi şekilde destekleyen gitar - org hareketleri gerçekten de aklınızı başınızdan alıyor.

Tobacco Road ise mümkün olan her şekilde Blues'un içinden geçiyor. Bazı noktalarda Jimi Hendrix etrafta dolanıyormuş gibi bile hissedebilirsiniz. Parça oldukça güçlü gitarlara ve kendine has melodik bir yapıya sahip. Bütün bu önemli özelliklerine rağmen zaman içerisinde unutulup gitmiş gruplardan biri Orange Peel. Yeniden hatırlanması ise 2000'li yıllarda albümün CD formatında yayınlanmasına kadar sürüyor.

ORANGE PEEL

Peter Bischof / Vokal, Vurmalılar
Leslie Link / Gitar
Ralph Wiltheiß / Org
Heinrich Mohn / Bass
Curt Cress / Davul, Vurmalılar

ORANGE PEEL

01. You Can't Change Them All (18:15)
02. Faces That I Used To Know (3:12)
03. Tobacco Road (7:16)
04. We Still Try To Change (10:04)

27 Kasım 2022 Pazar

Recreation / Don't Open (1970)

Belçika'dan çıkmış en iyi gruplardan biri Recreation. Grubun adı Belçika'da çocukların okul bahçesinde dolaşıp oynamasına olanak veren 10:00 ve 14:00 molalarından geliyormuş. İsim güzel olmakla tuhaf bir tercih olduğunu da belirtmek gerekiyor. 70'lerin başında kurulan grup sadece 2 albüm kaydedebilmiş ama onları da hakkını vererek üretmişler.

Recreation'ın öne çıkan ismi hiç şüphesiz klavyeci Jean-Jacques Falaise. Grubun genel müzikal anlayışının temelini klavye oluşturuyor ve Falaise her iki albümde de klavyesi ile devleşiyor. Trio olan grup ELP ile karşılaştırsa da bu pek doğru bir fikir değil. Zira ELP'nin aksine Jazz, Folk gibi pek çok farklı kaynaktan besleniyor Recreation'ın albümleri. Bu nedenle de ELP gibi bir Progressive Rock'tan çok, içerisinde Jazz, Symphonic Rock, Canterbury gibi tarzların birleştiği bir anlayışa sahip oldukları ortada. Bazı kaynaklarda RIO ve Avant-Prog olarak da tanımlanıyorlar ki bu tanımlamalar da Recreation için çok da yanlış tanımlamalar değil.

6 parçadan oluşan albümde sürpiz 2 cover parça bulunuyor; Summer In The City ve California Dreamin'. Parçaların oldukça değişik ve çekici hale geldikleri ortada. Klavyenin enfes çıkışlarını bir kenara bırakırsak grubun ritim bölümü her iki albümde de bir hayli önemli yer tutuyor. Bir anda coşkuyla ortalığa yayılan davul ritimleri ve onu etkili şekilde destekleyen bass ile inanılmaz yerlere gittiklerine tanık oluyorsunuz. Grubun Bass gitaristi olan Jean-Paul VanDen Bossche'nin aynı zamanda gitarları da çalıyor olması iki enstrümanın da birbirini desteklemesini sağlıyor.

Bazı bölümlerde fazlasıyla kaba hatlara sahip çıkışlar dikkati çekerken bu çıkışların acemilikten kaynaklı olmadığı, parçaları farklı tarzlar içerisinde gezdirme çabasından kaynaklandığı görülüyor. Gerçekten de bu çaba albümde sonuçlarını iyi şekilde veriyor. Çoğunlukla da albümün Avant-Prog olarak anılması, parçaların bu farklı tarzları bir arada tutma becerisinden geliyor. Birbiri ardına yığılmış bir şekilde duran Rock tarzları, sizi hiç rahatsız etmiyor. Aksine aradaki keskin geçişlerle neyin nerede nasıl bittiğini ve nasıl başladığını çok iyi anlıyorsunuz. Sadece bunu ağlamanın bile büyük başarı olduğunu söylemek yanlış olmaz.

RECREATION

Francis Lonneux / Davul
Jean-Jacques Falaise / Klavye
Jean-Paul VanDen Bossche / Gitar, Bass

DON'T OPEN

01. Burning Chapel
02. Running For Life
03. Sexual Lover
04. Summer In The City
05. California Dreamin'
06. Reach Out, I'll Be There

26 Kasım 2022 Cumartesi

Cruciferius / A Nice Way Of Life (1970)

Fransız Jazz Rock grubu Cruciferius 1968 yılında kuruldu. Daha sonraları pek çok grupta yer alacak, çoğunda da öne çıkacak olan François Bréant'ın ilk grubu olarak bilinirler. Ama bilinirlikleri sadece bundan ibaret değildir. Fazlasıyla gelişkin, Progressive Rock içerisinde süzülen bir tarza sahip olmalarından da kaynaklıdır. Günümüzde çok bilinmeyen gruplardan biridir ama bu tamamen grubu unutanların ya da bilmeyenlerin eksiğidir.

Blogda bahsettiğimiz pek çok grup gibi Cruciferius hakkında da çok fazla tarihsel bilgi bulunmuyor. Paris'te kuruldukları, kısa bir süre sonra albüm kayıtlarına başladıkları ve albümün yayınlanmasından sonra da dağıldıklarını biliyoruz. Dağılmalarındaki en büyük etken tabi ki ticari başarı kazanamamış olmaları. Albüm, enfes kompozisyonlar içerse de dönemin popüler ya da ticari başarı getiren müzik anlayışı içerisinde kendisine yer bulması oldukça zor. Bulamamışlar da zaten. Dağılmış olmaları elbette üzücü ama arkalarında bıraktıkları A Nice Way Of Life da bir o kadar etkileyici bir albüm. Belirtmeden geçmeyelim; Belçika'daki Amougies festivalinde Pink Floyd , Yes , Frank Zappa ve Ten Years After ile birlikte sahne almışlar.

Jazz kökeninden beslenen albümde pek çok farklı türün etkilerine rastlanıyor fakat genel itibariyle ve tam anlamıyla bir Jazz Rock albümü olduğunu söylemek yanlış olmaz. Pek çok açıdan Rhythm & Blues ile Vanilla Fudge tarzı bir Psychedelic ile karşı karşıya kalsak da Jazz Rock burada daha etkili. Kimi zaman kaotik bir hal alan kimi zaman melodik ve yüksek tempolu yapısıyla sizi ele geçiren albümlerden biri olarak tanımlayabiliriz A Nice Way Of Life'ı. Daha yolun başında olan müzisyenlerce kaydedildiğine inanasınız gelmiyor. Enstrüman kullanımları had safhada iyi, kompozisyonlar kendine has bir yapıya sahip ve grup "işte bu benim" diye hissettiriyor kendini.

Bazı noktalarda grup vokalleri çok sinir bozucu bir hal almakla birlikte, tok sesiyle hepsinin üstüne yükselen lead vokal işi bir anda dengeye getiriyor. Grubun ritim bölümünün albümün tempolu yapısında etkisi büyük. Zaman zaman Pierre Moerlen's Gong'u hatırlatan ritimleri ortaya çıkarmakta son derece başarılılar. Diğer pek çok Jazz Rock grubunun aksine Cruciferius'da gitar çok fazla öne çıkmıyor. Yırtıcı gitar soloları aralara serpiştirilmiş olmakla birlikte albümün geneline hakim değil. Bu da grubun işini bir noktada zorlaştırıyor. Ama altından çok iyi kalkmayı beceriyorlar ve enfes bir albümle karşımızda duruyorlar.

CRUCIFERIUS

François Bréant / Klavye, Vibraphone, Vokal
Marc Perru / Gitar
Bernard Paganotti / Vokal, Bass
Patrick Jean / Davul

A NICE WAY OF LIFE

01 - Big Bird 7:18
02 - What Did You Do? 5:18
03 - Let's Try 3:32
04 - A Nice Way of Life 2:10
05 - Gimme Some Lovin' 3:30
06 - It's Got to Be a Rule 4:21
07 - Jungle Child 4:49
08 - Annabel Lee 5:35

25 Kasım 2022 Cuma

Laurelie / Laurelie (1970)

Müzikal alt yapılarının büyük kısmı Psychedelic Rock'tan gelse de Belçika'nın ilk dönem Progressive Rock grupları içerisinde, adı Waterloo ve Mad Curry gibi gruplarla anılır Laurelie'nin. Tek albümlü efsaneler listesinin önemli ve nadide parçalarından da biridir aynı zamanda. Başarılı albüme rağmen çok fazla birlikte kalamamış olmaları gerçekten de üzücü.

Haklarında çok fazla bilgiye sahip olmadığımız grup 1960'ların sonlarında kurulmuş. Kısa sürede kaydettikleri albüm bekledikleri kadar büyük bir ticari başarı elde edemese de grup elemanlarını tatmin etmiş. Ama kişisel sorunlar yüzünden dağılmak zorunda kalmışlar. Yüksek ihtimalle bu kişisel sorunlar, farklı tarzlarda çalma üzerine kuruludur diye düşünmemek elde değil. Çünkü böyle gruplarda çeşitlilik ön plana çıktığı anda, arka planda elemanların farklı tarzları sevdiğini ve herkesin kendini ait hissettiği tarz üzerinden gitmek istediğini anlıyorsunuz.

Progressive Folk olarak anılan Laurelie albümü, Folk öğeler içermekle birlikte sadece o janrın içine sokulması da pek doğru değil. Albüm bazı noktalarında Wishbone Ash, senfonik bölümlerinde Barclay James Harvest ve daha ileri aşamalarında da Traffic ile benzeşen pek çok yer var. Ama Wishbone Ash'in ilk albümü Laurelie'den sonra çıkardığını atlamayarak, gerçekten de iki grubun benzerlikler gösterdiğini söylemeden geçmeyelim.

Enstrümanlar albümde gerçekten de iyi. Progressive öğeler içeren bir albümden bekleyebileceğiniz bir hayli fazla özelliği içerisinde barındırıyor. Özellikle flüt bölümlerinde iş İngiliz tarzı Progressive Rock'a doğru evriliyor. Aralarda kullanılan sesler bazen anlamsız gibi gelse de enstrümanların sesleri takip eden ve tamamlayan yapısı ile birlikte değişik kompozisyonlar çıkıyor ortaya. Başta belirttiğimiz Psychedelic Rock etkileri bu durumlarda fazlasıyla anlaşılır oluyor. Ama albümün kalan kısmında sadece bileşenlerden biri olarak görünmekle kalıyor.

Birden fazla türün bir arada sorunsuz şekilde durabildiği albümlerden biri Laurelie. Özellikle albümün son parçası olan Deborah Jane and Laurelie, Progressive Rock'ın en nadide parçalarından biri olmakla birlikte, pek çok türün ve tarzın bileşiminden oluşuyor. 

Enfes bir albüm olarak özetleyebileceğimiz bu albümün arşivde yerini alması kaçınılmaz. Dinledikçe değerini daha fazla anladığınız albümlerden de biri. Son olarak grubun bass gitaristi Pierre Raepsaet'in grup dağıldıktan hemen sonra Jenghiz Khan'a geçtiğini belirtelim.

LAURELIE

Pierre Raepsaet / Bass, Gitar, Vokal
Christian Boissart / Gitar, Vokal
Yvon Hubert / Piyano, Org, Vokal
Francis Dozin / Flüt, Vokal
Andre Marquet / Davul

LAURELIE

01 - Sad Stone 8:43
02 - Remember Ronny 2:15
03 - Dracula's Way of Makin' Love 0:55
04 - Have a Coke 2:30
05 - Ugly Dirty Man 3:12
06 - Tower of Illusion 1:44
07 - Spiders in Your Hair 2:56
08 - Deborah Jane and Laurelie
        - Chapter 1: Deborah 5:03
        - Chapter 2: Fish 2:50
        - Chapter 3: Days, Dreams, Hopes 3:14
        - Chapter 4: Pink Clouds 3:15
        - Chapter 5: Laurelie, Laurelie 3:34

24 Kasım 2022 Perşembe

Mud / Mud On Mudd (1970)

İsim benzerliğine aldanmayın, bu Mud'ın İngiliz Glam Rock grubu Mud ile hiç alakası yok. 1969 yılı sonlarında Albuquerque'de kurulan grup Psychedelic Rock'tan ilham alan bir Progressive Rock yapıyor. Kurulduktan hemen sonraki 2 yılda 2 albüm kaydedip dağılmışlar ama her iki albüm de arşivlik albümler olarak kalmış. Daha önce sıkça bahsettiğimiz gibi, Amerika'da müzik yapıp Psychedelic Rock'tan uzak durmak, en azından o dönem için pek mümkün değilmiş gibi görünüyor. Mud da tercihini bu yönde yapan gruplardan.

Konumuz olan bu ilk albümde, grubun ilham kaynağı olan veya örnek aldığı grubun Traffic olduğu açıkça görülüyor. Zira albümde Traffic'e ait 2 parça bulunuyor. Albümün açılış parçası Traffic'in Last Exit albümünden Medicated Goo ve (plak olarak düşünürseniz) diğer yüzün ilk parçası da Mr. Fantasy albümünden Coloured Rain. Her iki parçanın da Traffic versiyonundan farklı ve kendine has bir yapıya sahip olduğunu belirtelim. Yani basit bir cover mantığıyla yaklaşmak yerine, parçalara kendilerinden katabildikleri kadarını katmışlar. Bazı noktalarda sanki Traffic'ten daha iyi çalmışlar gibi bile hissettiriyor bu iki parça.

Albümün genelinde Psychedelic Rock etkileri fazlasıyla görülse de işi burada bırakmayı tercih etmemişler ve farklı bir şeyler yapabilmek adına epeyce çabalamışlar. Doğal olarak albümün Heavy Rock ya da Heavy Progressive Rock olarak adlandırılması çok yanlış bir tanım olmaz. Zaman zaman Iron Butterfly'dan geliyormuş gibi hissettiren riffler bunun en büyük kanıtlarından biri. Tabi Iron Butterfly'ın aksine, Blues kökenine çok fazla bulanmadıkları da görünmekte, en azından onlar kadar derinden etkilendiklerini söyleyemeyiz. Albümde Blues var ama birleştirici bir alt eleman olarak kullanılmış diyebiliriz.

Bunun yanında albümdeki Soul etkileri kendini fazlasıyla hissettiriyor. Parçaların yükseldiği bölümlerde kaçınılmaz bir şekilde Soul'a doğru evrilse de özellikle klavye ve gitarın çabalarıyla geriye dönüp, asıl tarzının olduğu yere oturuyor. Vokalin tarzı ise Soul ile Psychedelic Rock arasında gidip geliyor sürekli. Bu da albümdeki temponun düşmemesine katkı sağlıyor. Ara ara parçalara girip çıkan fagot ve flüt etkili birer yön değiştirme aracı olarak kullanılmış albümde. Grubun ritim bölümünden bağımsız bir şekilde parçalara eşlik ederken bir anda tarzı farklı yöne çekebilme yeteneğine sahipler.

MUD

Arnold Bodmer / Klavye
Tommy Gonzales / Vokal, Korno
Chuck Klingbeil / Klavye, Saksafon, Fagot, Flüt
Randy Castillo / Davul
Steve D'Coda Miller / Gitar
Vic Gabrielle / Bass

MUD ON MUDD

01 - Medicated Goo / The Lights Gonna Shine 10:15
02 - The Bells 5:02
03 - Let's Hurt Together 4:16
04 - I Thank You 7:01
05 - Coloured Rain 3:40
06 - Satisfied Mind 2:28
07 - Why Don't We Do It in the Road 3:26
08 - I'll Sell My Heart to a Clown 3:04
09 - Let's Think Awhile 5:05
10 - If We Try 4:25

23 Kasım 2022 Çarşamba

Hungry Wolf / Hungry Wolf (1970)

Haklarında en ufak bilgiye sahip olmadığımız gruplardan biri daha. 1969 yılı ortalarında kurulduğu tahmin edilmekle birlikte bu tarihlemenin de doğruluğunu kanıtlayan herhangi bir bilgi maalesef yok. Net olarak bildiklerimiz; 1970 yılında Hungry Wolf adıyla Hungry Wolf adında bir albüm çıkardıkları ve albümün müzikal kalitesinin oldukça iyi olduğu.

Zoo'da bahsettiğimiz Jazz Rock albümlerinin tehlikeli bir çizgide olup yayınlanma ihtimalinin düşük olduğu dönemlerin hemen sonrasında, Chicago Transit Authority ve Blood, Sweat & Tears'ın açtığı yolda yürüyen ve günümüzde neredeyse hiç bilinmeyen gruplardan biri Hungry Wolf. Bunun en önemli nedenlerinden biri hiç kuşkusuz tek albümle kalmaları diye düşünüyoruz. Albümün ticari başarı kazanmamış olma ihtimali çok yüksek olmakla birlikte, grubun kişisel sebeplerden dolayı dağılmış olma ihtimalini de göz ardı etmemek gerekiyor. O dönemin birçok grubu aynı sorun / sebepten dolayı darmadağınık olmuş. Hungry Wolf da onlardan biri olabilir.

Müzikal anlayışlarının farklı kaynaklardan besleniyor oluğunu en başında söylemek gerekiyor. Zira albümün hemen her yerinde, özellikle de bazı kilit noktalarda parçalar darmadağınık olmuş gibi gelebiliyor dinleyiciye. Böyle olmasının en büyük sebebi de tür çeşitlililiğinin fazla olması. Temelde Jazz Rock üzerine kurulu bir albüm ama içerisinde Psychedelic Rock, Funk, Soul, Folk gibi farklı türlerden esintiler de bir hayli fazla. Doğal olarak bir noktada karmakarışık bir hal almış gibi görünüyor parçalar. Ama devamında o kadar güzel bir şekilde bağlıyorlar ki, her şey Jazz Rock içerisinde bir varyasyon gibi durmaya başlıyor.

Albümde enstrümanların kullanımı fazlasıyla iyi. Grup elemanlarının birbirleriyle iyi anlaştıkları ve yaptıkları işe profesyonel yaklaştıkları anlaşılıyor. Herhangi bir yanlışlığa sebebiyet vermeden, tüm enstrümanlar uyumlu bir şekilde durumu idare ediyorlar.

İngiltere'den çıkmış bir hayli fazla Jazz Rock grubu arasında (Progressive anlayışa sahip olanları da içine katarak) Hungry Wolf, listenin üst sıralarını zorlayabilecek denli iyi. Genellikle Rumplestlitskin ile çok benzer oldukları düşünülse de bu tarz bir fikre kapılmak her iki grubun da hakkının yenmesi sonucunu doğuruyor. Arşivde bulunması gereken, teke albümlü efsaneler listesinde kendine yer edinen albümlerden biri.

HUNGRY WOLF

Herbie Flowers / Bass
Clem Cattini / Davul
Alan Parker / Gitar
Alan Hawkshaw / Piyano, Org
Peter Lee Stirling / Vokal
Cliff Hardie / Trombon
Johnnie Edwards / Trombone
Ken Goldie / Trombone
Bobby Haughey / Trompet
Derek Watkins / Trompet
Tony Fisher / Trompet

HUNGRY WOLF

01 - Melanie
02 - Watching and Waiting
03 - Custards Last Stand
04 - Country Wild
05 - Waiting for the Morning Sun
06 - Like Now
07 - Hole in My Shoe
08 - Sleepy
09 - The Drifter
10 - Revolution???

22 Kasım 2022 Salı

Zoo / Zoo (1969)

1968 Öğrenci Hareketi'nin hemen ardından bir araya gelen grup elemanları isimlerini önce La Question olarak belirlemişler. Birlikte çalıştıkları 1 yılın ardından albüm kaydına girdikleri sırada da grubun adını Zoo yapmaya karar vermişler. Değişikliklerin hızlı ve beklenmedik olduğu gruplardan biri Zoo. Bir anda elemanlar ayrılıyor, yerlerine yenileri geliyor, albüm kayıtları sırasında tarz değişikliği yapıp yapmayacaklarını tartışıyorlar falan. Belki de bu gelişmelerden dolayı, albümleri de gerçekten iyi.

Daha ilk albümün kayıtları sırasında Jazz ve Blues köklerinden kopmadan mı devam etsek yoksa Progressive Rock yapmaya mı başlasak tartışmaları yaşanırken en büyük darbeyi plak şirketi vuruyor Zoo'ya. Baştan sona Jazz Rock olan bir albümü yayınlamaya cesaret edemiyorlar yani. Ama hemen hemen aynı zamanlarda önce Chicago ardından da Blood, Sweat & Tears örneği, Zoo'yu ipin ucundan döndürüyor. Firma, albümü apar topar yayınlıyor ve Zoo kısa sürede büyük başarı sağlıyor. Hatta o kadar ileri gidiyorlar ki Amougies Festivali'nde sahneyi Pink Floyd, Frank Zappa, Colosseum, East of Eden ve The Nice ile paylaşıyorlar.

Ama bu tip başarılar grup elemanlarının ayrılmasını engellemiyor. İlk albümden sonra Jazz Rock - Progressive Rock tartışmasına kapılan elemanlardan Progressive'ciler gruptan ayrılıyor. Kalanlar 2 nefis albüm daha kaydediyorlar ama oradan öteye de gidemiyorlar.

Albüm Progressive etkiler içermekle birlikte tamamıyla bir Jazz Rock albümü. İnişleri çıkışları, tuhaf yöne giden, koptu kopacak gibi hissettiren melodileriyle kendine has bir yapının ürünü. Albümdeki nefesliler fazlasıyla hareketli ve yırtıcı özellikler taşıyor. Genellikle de aynı tavrı benimseyen vokalin, kimi zaman yanı başında kimi zaman arkasında kimi zaman da umursamaz bir şekilde önünde yer alıyor.

Kemanlar ise parçalarda çok değişik etkiler yaratarak öne çıkıyorlar. Bir anda İngiliz tarzı Progressive Rock bir şeyler çıkacakmış gibi beklentiye girerken diğer anda derinden bir Jazz'a doğru süzülüyorsunuz. Grubun bu ilk albümünün bazı anlarında kendinizi Lousiana'ya gidiyormuşsunuz gibi hissettiren ve Blues'a çok yakın duran bölümler bulunuyor ama o kadar iyi bir şekilde yedirilmiş ki hava bir anda dağılıp Jazz'a dönüş yapıyorsunuz.

ZOO

Pierre Fanen / Lead Gitar
Joël Daydé / Vokal
Daniel Carlet / Keman, Tenor Saksafon
Michel Ripoche / Keman, Tenor Saksafon
Tony Canal / Trompet
André Hervé / Hammond Org
Michel Bonnecarrère / Rhythm Gitar
Michel Hervé / Bass
Christian Devaux / Davul

ZOO

01 - If You Loose Your Woman 4:15
02 - Ramses 4:41
03 - Bluezoo 5:47
04 - Rhythm and Boss 4:46
05 - Memphis Train 3:26
06 - Samedi soir à Carnouet 5:59
07 - You Sure Drive a Hard Bargain 4:50
08 - Mammouth 7:35

21 Kasım 2022 Pazartesi

Triangle / Triangle (1970)

1967
yılı ortalarında Paris'te kurulan grup 3 kişiden oluşuyordu. Papillon (Kelebek) lakaplı Gérard Fournier'in başı çektiği grup uzun bir süre başarı elde edemedi. Grup elemanları sürekli değiştiği halde bir türlü doğru frekansı yakalayamamışlardı. 1969 yılında yayınlanan ilk 45'likleri ne ticari anlamda ne de kalite açısından iyi değildi. 1970 yılında ise başarıyı yakalamanın yolunu Elegié A Gabrielle 45'liğinde buldular. Parçanın hikayesi başarı yolunun açılmasında büyük katkı sağlamıştı. Öğrencisine aşık olup intihar eden Gabrielle Russier'in gerçek hikayesinden yola çıkan sözler oldukça etkileyiciydi ve gruba albüm anlaşmasını sağlamıştı.

İlk albüm müzikal olarak oldukça kaliteliydi ve büyük başarı sağlamıştı. O kadar öne çıkarmıştı ki grubu, rock müzik yazarları ve eleştirmenleri tarafından yılın en iyi rock gruplarının başında isimleri Ange ile birlikte anılmaya başlamıştı. 1972 ve 1973 yılında çıkardıkları albümlerin ardından grup, elemanların birer birer ayrılmasıyla dağıldı. Geride kalanlar devam etmek için çabalasa da eski ruhu kaybetmişlerdi ve Triangle için yapacak çok bir şey kalmamıştı.

Konumuz olan ilk albüm o kadar çok yönü bir albümdür ki pek çok farklı kaynakta grubun dahil edildiği tarz ya da tür değişiktir. Prog Related, Heavy Psychedelic Rock, Jazz Fusion gibi janrlara dahil edilmekle birlikte en genel ve belki de en doğru tanım Progressive Rock yaptıkları yönünde olanlarıdır. Albümde Jazz ve Rock bileşimleri, Psychedelic Rock'ın ileri derecede ağır varyasyonları ve hatta Folk ezgilerine mutlaka rastlarsınız. Deneysel yönü de bir hayli fazladır Triangle albümünün. Farklı tarzlar ve türler tek potada eriyip Fransız süzgecinden geçerek gelir kulağınıza. Erken dönem Fransız Progressive Rock'ının en iyi örneklerinden biridir.

Bir noktada her şey çok karmakarışık hale gelir gibi olsa da aslında kendi dinamiklerini kullanan, kendine ait bir yapıya sahiptir grubun müzikal anlayışı. Fournier'in katkısının tartışılmaz olduğu bu anlayışa grubun diğer elemanları da kendilerinden çok şey katarak eşlik ederler. Fırtınalı bir denizde karayı görememenin verdiği endişe ile sabah uyandığınızda yüzünüze vuran güneşin sıcaklığı arasında gidip gelen, değişik ve etkileyici bir tarza sahiptir Triangle.

TRIANGLE

Paul Farges / Gitar
François Jeanneau / Klavye, Üflemeliler
Gérard "Papillon" Fournier / Bass, Vokal
Jean-Pierre Prévotat / Davul

Konuk Müzisyen:
Alain Renaud / Gitar (6,7)

TRIANGLE

01. Peut-Être Demain (4:55)
02. Left With My Sorrow (6:05)
03. Blow Your Cool (7:20)
04. Guerre Et Paix (9:25)
05. M.L. - G.G. (1:38)
06. Cameron's Complaint (9:25)

20 Kasım 2022 Pazar

Warpig / Warpig (1970)

60'ların ortalarında Kanada'da rock müzik ortamı epeyce ilerlemiş, kendine yeni bir yol çizmeye çalışıyordu. Bu dönemde, gitar çalıp şarkı söyleyen Rick Donmoyer, The Turbines, The Kingbees, The Wot, Mass Destruction gibi gruplarla çalıştıktan sonra kendine yeni bir yol, yeni bir tarz belirleme çabasına girip Mass Destruction'dan eski arkadaşlarıyla birlikte takılmaya başladılar. Bu arada grup elemanlarının hepsi doğma büyüme Woodstock'lıydı. Davulcu Terry Hook'un evinin bodrumunda aylar süren çalışmaların ardından 1966 yılı sonlarına doğru Warpig ortaya çıktı.

Hard Rock'un biraz ilerisinde bir tarza evrilmişlerdi ve bu popüler olmalarını sağlamıştı, hem de çok kısa sürede. Toronto'da pek çok konserde ve kulüpte sahne aldılar. Konserler sırasında kendi parçalarını da yazmaya başlamışlardı. Albüm kayıtları çok uzun sürdü ama nihayetinde, 1970 yılında piyasa çıktı. Parçalar Black Sabbath'tan Rock'n Roll'a, The Beatles'dan The Beach Boys'a kadar pek çok tarzı birleştiren bir yapıya sahipti. O kıtada dönemin en popüleri olan Psychedelic Rock'dan uzaklaşmışlar, Hard Rock'ı daha eklektik bir sosla kaplamışlardı. Albüm iyi satınca çıktıkları konserlerin de sayısı arttı. O kadar ilerlemişlerdi ki albüm 1 yıl sonra İngiltere'de ilk defa ve farklı düzenlemelerle yeniden piyasaya sürüldü. Ama bu grubun dağılmasını sadece biraz daha geciktirebilmişti. 1973 yılında konserler sırasında büyük sorunlar yaşayıp dağıldılar. Donmoyer birkaç yıl daha başka elemanlarla grubu devam ettirmeye çalışsa da başarısız bir döneme imza atmak dışında bir şeye yapamamıştı.

Kanada'nın en iyilerinden biri olan Warpig, Deep Purple, Black Sabbath, Atomic Rooster gibi Hard Rock gruplarının tarzlarına benzeyen ama farklılaşarak daha sert bir hale gelen Heavy Progressive Rock albümüyle tek albümlü efsaneler listemize kısa yoldan girebilme hakkını kazanıyor. Albümde belirgin bir vokalin olmadığını en başından belirtelim. Bu da gruba daha değişik bir hava katıyor. Pek çok grubun, vokalin arkasında kalma talihsizliğini yaşamamışlar yani. Sert ve tempolu Blues melodileri albümün her yerinde hissediliyor. Tarzlar ve türler arasında gidiş gelişler bir hayli fazla. Bazen Wishbone Ash ile karşılaşacakmışsınız gibi hissederken, bir anda Uriah Heep mi bu diyebiliyorsunuz ya da bir anda başka bir yerlerden East Of Eden'ın fırlayıp geldiğini düşünüyorsunuz.

Kendilerine has bir yapı geliştirdikleri ve bu yapıyı da bir hayli fazla gruptan etkilenerek yaptıkları ortada. Dinledikçe daha fazla dinleyesiniz geliyor Warpig'i.

WARPIG

Rick Donmoyer / Vokal, Gitar
Terry Hook / Vurmalılar
Dana Snith / Klavye, Vokal
Terry Brett / Bass

WARPIG

01. Flaggit (3:09)
02. Tough Nuts (2:18)
03. Melody with Balls (6:02)
04. Advance Am (7:30)
05. Rock Star (4:11)
06. Sunflight (4:30)
07. U.X.I.B. (7:39)
08. The Moth (5:08)

19 Kasım 2022 Cumartesi

Missing Link / Nevergreen! (1972)

70'lerin başında kurulup tek albüm yayınlayıp dağılan Missing Link Almanya'nın belki de en enteresan albümlerinden birine imza atmıştır. Jazz Rock / Fusion janrına dahil edilen albümde pek çok farklı tarza ait bir o kadar çok da yeni keşif olarak adlandırılabilecek bileşenler bulunuyor. Grup dağıldıktan sonra grup elemanlarının bazılarının Sahara ve Between'e bazılarının Embryo'ya gittiği düşünülürse bu müzikal farklılık daha rahat anlaşılabilir.

Temelde Embryo, Kraan ya da Thirsty Moon gibi gruplarla aynı kuşak içinde kabul edilirler. Albümü dinledikçe bu sınıflandırmanın pek de doğru gelmediğini anlıyorsunuz. Missing Link adı geçen gruplar gibi oturmuş bir havaya sahip değil. Doğal olarak da yaratıcılık yönünden daha ileride görünüyorlar. Progressive Jazz Rock alanında değişik bir hava yakalamayı başarabilmişler. Şüphesiz bu, diğer gruplarından daha iyi olduklarını göstermez ama diğerlerinin yanında tarzları daha ayrıksı duruyor.

Hemen hemen her parçada, yukarıda da bahsettiğimiz yeni keşifler bulunuyor. Bir noktada ipin ucunu kaçırmışlar da nereye gittiklerini kendileri bile bilmiyor gibi bir durum sezinleseniz de enstrümanlar ile o kadar iyi toparlıyorlar ki gerçekten de bile isteye yaptıkları konusunda netleşiyorsunuz. Parçalarda belirgin bir aletin öne çıkması pek görülen bir şey değil. Onun yerine özellikle gitar, klavye ve saksafonun birlikte ilerlediği parça yapısını tercih etmiş olmaları albümdeki yapıyı fazlasıyla ileri taşıyor. Tek alete yüklenip solosuyla işi kurtarmak yerine daha zorunu deneyip 3 farklı enstrümanı öne çıkarmayı tercih etmişler. Bu konuda da oldukça başarılılar.

Elbette albümde sololar da bulunuyor ama bunu çok önemsemedikleri ortada. Daha önceleri paylaştığımız Ardo Dombec belki de yapısal olarak Missing Link ile benzeşen en yakın grup diyebiliriz. Ardo Dombec'teki başı boşluk burada da karşımıza çıkıyor. Bu nedenle de grubu / albümü sevmekle sevmemek arasında kalmak kaçınılmaz. Herkesin tercih etmeyeceği bir müzikal anlayışa sahip olduklarını söylemeden geçmeyelim. Ama değerini bilenler için de gerçekten ileride duran bir albüm. Nevergreen! ile bağ kurmanız oldukça zor olabilir, fakat o bağı bir kez kurduğunuzda albümden vazgeçmek gibi bir şansınız kalmıyor. Tek albümlü efsaneler listesinde yeri her zaman hazır.

MISSING LINK

Markus Sing / Gitar
Gunther Latuschik / Saksafon
Gabriel Dominik Mueller / Vokal
Dieter Miekautsch / Klavye
Dave Schratzenstaller / Bass
Holger Brandt / Davul

NEVERGREEN!

01. Spoiled love (5:19)
02. Song for Ann (2:49)
03. Time will change (5:31)
04. Only me (5:07)
05. Sorcery (5:23)
06. Filled up (6:26)
07. Kids hunting (6:11)