28 Mayıs 2023 Pazar

Fruupp / Future Legends (1973)

Kuzey İrlanda
'nın medar-ı iftiharlarından biri olan Fruupp 1971 yılında Belfast'ta kuruluyor. Grubun kurucusu, gitarist ve vokalist Vince McCusker, önce Londra civarlarında bir süre vakit harcıyor. Kafasında oluşturduğu müzikal anlayışı ve parçaları birlikte çalabileceği birilerini bulmak için ama Londra'da aradığını bulamıyor. Büyük hayal kırıklığı içerisinde Belfast'a dönüyor ve dergiye ilan vermekten tutun da arkadaşların kulağına su kaçırmaya kadar her yöntemi deneyip sonunda bir grup müzisyenle tanışıyor ve hepsini işe alıyor. Yani başlangıçta birbirini hiç tanımayan müzisyenler tarafından kuruluyor Fruupp.

Ama fena halde uyum sağlıyorlar birbirlerine ve kısa bir süre sonra birlikte çalmak dışında bir şey yapamaz duruma geliyorlar. O sırada bağladıkları albüm anlaşması ile birlikte de hayatları değişiyor. McCusker'dan gelen fikirler grup elemanlarının yetenekleri ile birleşince ortaya Future Legends çıkıyor. Albüm ilk başta tutunamayacak gibi görünse de kısa süre içerisinde yukarı doğru hareketlenmeye başlıyor. Uluslararası arenada çok büyük ticari başarılar kazanamıyor ama İrlanda ve İngiltere'de epeyce bir dinleyici kitlesine sahip olurken iyi de bir ticari başarı elde ediyorlar.

1973 - 1975 yılları arasında 4 albüm kaydediyorlar ama 1976 yılında da dağılıyorlar. Halbuki ilk albümden itibaren müzikal olarak gerçekten de başarılı işlere imza atıyorlar. Hatta bazı eleştirmenler tarafından Yes ile karşılaştırıldığı bile oluyor grubun. Ama işte iyi grupların da böyle bir kaderi var. Kısa süre, birkaç iyi albüm ve dağılma.

Symphonic Prog'un İrlanda'daki en iyi ve önemli temsilcisi desek yanlış olmaz Fruupp için. Dönemin Symphonic Prog gruplarına oranla düşünsel alt yapısı daha fazladır. Müzikal olarak da daha canlı daha renklidirler. Yes'teki insanı bir anda dışarı atabilen çıkışlardan çok, fazlasıyla içine doğru savrulduğunuz bir yapıları vardır. Daha içten, daha sıcak diye de tanımlayabiliriz bunu.

Müzikal anlayış ve arayışlarında İrlanda folklorunun da etkileri bir hayli fazladır. Bunu kimi zaman öne çıkartıp gözünüze sokarken, kimi zaman da varla yok arası bir belirsizlikte bırakarak sizin keşfetmenize olanak tanırlar. Enstrüman kullanımları had safhada iyi albümde. Vokal de grubun vermeye çalıştığı hissiyata uyan bir şekilde ilerliyor sürekli olarak. Ki zaten parçaların yazımında etkili kişiler grubun vokalisti Peter Farrelly ve Vincent McCusker.

FRUUPP

Vincent McCusker / Akustik Gitar, Elektrikli Gitar, Vokal
Stephen Houston / Klavye, Obua, Vokal
Peter Farrelly / Bass, Lead Vokal
Martin Foye / Davul, Vurmalılar

FUTURE LEGENDS

01. Future Legends (1:32)
02. Decision (6:26)
03. As Day Breaks with Dawn (5:01)
04. Graveyard Epistle (6:15)
05. Lord of the Incubus (6:25)
06. Olde Tyme Future (5:37)
07. Song for a Thought (7:30)
08. Future Legends (0:54)
09. On a Clear Day (7:46)

27 Mayıs 2023 Cumartesi

Blood, Sweat & Tears / Child Is Father to the Man (1968)

Dün Chicago'ya giriş yapmıştık, bugün de ekürisi sayılabilecek Blood, Sweat & Tears'tan devam edelim. Grup, 1967 yılında kurulmuş ve oldukça iyi müzisyenleri bünyesinde barındırıyor. Chicago'da olduğu gibi hatta bir bakıma Chicago'dan da daha önce Jazz'ın Rock içerisine girmesine, bu karışımın popülerleşmesine ve pek çok müzisyenin / grubun önünün açılmasına sebep olan şey Blood, Sweat & Tears'tır demek yanlış olmaz.

Al Kooper gibi başarılı bir müzisyeni içinde barındıran grubun, tarihi boyunca bu alanda bir çok başarısı ve etkileyici işleri bulunuyor. Kooper'dan kaynaklı ilk albümde fazlasıyla Blues etkileri öne çıksa da temelde albüm bir Jazz Rock albümü. İşin avangard kısmına çok girmeden, standartlar üzerinden hareket edip Rock ile birleştiriyorlar. Ortaya çıkan sonuç da oldukça tatmin edici.

Chicago ile birlikte Brass Rock diye adlandırılan tarzın en önemli 3 temsilcisinden biridirler aynı zamanda. Üçüncü temsilcinin de İngiliz grubu If olduğunu belirtmeden geçmeyelim. Bu arada her 3 grup için de Jazz Rock'ın popülerleşmesini sağlayan gruplar tanımlaması yapıyoruz. Onların hemen öncesinde buna başlayan bazı gruplar ve müzisyenler de yok değil. Ama asıl başarıyı, ticari açıdan olan başarıyı da yakalayanlar bu 3 grup. Doğal olarak da Jazz Rock'ın ve türevlerinin piyasada kendine yer bulabilmesini sağlayanlar Blood, Sweat & Tears, Chicago ve If'tir.

New York'ta kurulan grubun daha ilk albümle birlikte başarısı ortaya çıkıyor. The Blues Project'ten gelen Al Kooper ve Mothers of Invention'dan tanıdığımız Jim Fielder grubun kurulması aşamasında oldukça etkinmişler. Ama bunu daha çok grubun önderi sayılabilecek Steve Katz'e destek için yapmışlar. Çünkü albümün ardından Kooper, grup ile yolları ayırıyor. Gerçi ikinci albümdeki bazı düzenlemeler yine Al Kooper'a ait ama desteği dışarıdan verdiğini söylemek lazım.

Albümün ağır temposunun kaynağı da yüksek ihtimalle Al Kooper. Zira Blues'dan gelen bir yaklaşımla Jazz işine girmişler görünümünden kurtulamıyorlar. Neredeyse ağlak hale gelebilecek denli derinden parçalarla örülü albüm. Ha arada sırada coştukları, kendilerinden geçtikleri de oluyor. Ama çok fazla da değil. Yine de bu türün ilk örneklerinden biri olarak inanılmaz derecede başarılı.

BLOOD, SWEAT & TEARS

Al Kooper / Vokal (2,4-7,9-12), Org, Piyano, Ondioline & Bass Davul (8)
- Steve Katz / Elektrikli Gitar, Akustik Gitar, Lute, Vokal (3,8)
- Fred Lipsius / Altı Saksafon, Piyano
- Randy Brecker / Trompet, Fluegelhorn (5,6)
- Jerry Weiss / Trompet, Fluegelhorn
- Dick Halligan / Trombon
- Jim Fielder / Fender Bass
- Bobby Colomby / Davul, Marş Davulları, Tamburine, Vokal

Konuk Müzisyenler:
- Al Gorgoni / Gitar (5)
- Doug James / Shaker (7)
- Valerie Simpson / Koro Vokal (7,12)
- Melba Moorman / Koro Vokal (7,12)
- Leslie Gurgle / Vokal (8)
- John Simon / Piyano (5,10), Org (6), Cowbell (10)
- Gene Orloff / Keman
- Leon Kruczek / Keman
- Paul Gershman / Keman
- Harry Lookofsky / Keman
- Julie Held / Keman
- Manny Green / Keman
- Anahid Ajemian / Keman
- Harry Katzman / Keman
- Manny Vardi / Viyola
- Harold Collett / Viyola
- Charles McCracken / Çello
- Alan Schulman / Çello

CHILD IS FATHER TO THE MAN

01. Overture (1:33)
02. I Love You More Than You'll Ever Know (5:58)
03. Morning Glory (4:15)
04. My Days Are Numbered (3:18)
05. Without Her (2:41)
06. Just One Smile (4:37)
07. I Can't Quit Her (3:39)
08. Meagan's Gypsy Eyes (3:24)
09. Something' Going On (8:00)
10. House In The Country (3:04)
11. The Modern Adventures Of Plato, Diogenes And Freud (4:12)
12. So Much Love / Underture (4:43)

26 Mayıs 2023 Cuma

Chicago / The Chicago Transit Authority (1969)

Tamam, proggerlar Chicago'yu sevmez ama bu onların kendi alanlarında iyi bir grup olduğu, kendi dönemlerinde çığır açtıkları gerçeğini değiştirmez. Kaldı ki adamların zaten Progressive yani ilerleyen bir yanları da yok değil. Bu konudaki en büyük sorunları popülist olmalarından kaynaklanıyor olabilir. Aman canım, o kadar da olsun!

Diğer yandan bakıldığında, daha önce blogda defalarca adını geçirdiğimiz ve Blood, Sweat & Tears ile birlikte Jazz'ın müzik endüstrisine daha fazla girmesini, daha fazla satış yapılmasını ve buradan doğan (yapımcılar için elbette) ticari başarı güveni ile birlikte özellikle 70'li yıllarda Jazz tabanlı pek çok Rock grubuna şans verilmesini sağlamışlardır. Yani 70'lerden sevip dinlediğimiz bütün o Fusion, Jazz Rock, Avant Jazz ve nicelerinin görücüye çıkabilmesinin 2 sebebinden biri Chicago ve elde ettiği başarıdır. Hem ticari hem müzikal ve hem de dinleyici kitlesi oluşturma başarısını göstererek yapımcı firmalara Jazz içeren albümlerin de para kazandırabileceğini göstermiş, pek çok sağlam grubun ve müzisyenin yolunu açmışlardır. Bir daha kimse demesin yani Chicago sevmem diye! Sevmeseniz de hakkını yemeyin bari. (Niye bu kadar gaza geldiysem.. he seçim var Pazar günü, ondandır)

Başlangıçta The Chicago Transit Authority adıyla kuruluyorlar 1967 yılında. Lakin yapım anlaşması imzaladıktan sonra yapımcı firma ismi değiştirmeleri ya da kısaltmaları gerektiği yönünde baskı yapıyorlar. Zira Chicago Transit Authority aslında, Chicago, Illinois'de Otobüs ve Tren servisini sağlayan devlet kurumunun adı. Buradan problem çıkacağını bilen yapımcılar ismin Chicago'ya dönüşmesini sağlamışlar.

1967'de kurulup 2 yıl boyunca yoğun bir şekilde çalışan grupta eleman değişiklikleri çok fazla yaşanmayınca ürettikleri ve kaydettikleri parçaların sayısı bir hayli artmış. Parçaların hepsi popüler olmaya aday parçalar da olunca yapımcıların iştahı daha da fazla kabarmış. Hatta o kadar ileri gitmişler ki daha ilk albümünü çıkaracak olan gruba 2'li Plak yapma cesaretini göstermişler. Zaten konserlerden belirli bir kitle elde etmeyi başarmış olan grup bu albümle birlikte de orta düzeyde bir patlamaya yol açmış. Çünkü o güne kadar Jazz'ın bu kadar popülerleşebileceği düşünülmemiş.

Coşkuyla çalınmış parçalardan oluşan albümü tarafsız bir duruşla dinlediğinizde acayip iyi olduğunu da fark ediyorsunuz. Psychedelic bazı yaklaşımlar sergilenirken, ilerlemeci bir yapıya da sahip albüm.

CHICAGO

Terry Kath / Elektrikli Gitar, Akustik Gitar, Lead Vokal, Backing Vokal
Robert Lamm / Piyano, Wurlitzer, Hammond, Hohner Pianet, Marakas, Lead Vokal, Backing Vokal
Lee Loughnane / Trompet, Claves, Vokal
James Pankow / Trombon, Cowbell
Walter Parazaider / Saksafon, Tambourine, Backing Vokal
Peter Cetera / Bass, Lead Vokal, Backing Vokal, Agogo Bells
Daniel Seraphine / Davul, Vurmalılar

THE CHICAGO TRANSIT AUTHORITY

LP 1
01. Introduction (6:35)
02. Does Anybody Really Know What Time It Is? (4:35)
03. Beginnings (7:54)
04. Questions 67 and 68 (5:03)
05. Listen (3:22)
06. Poem 58 (8:35)

LP 2
07. Free Form Guitar (6:47)
08. South California Purples (6:11)
09. I'm A Man (7:43)
10. Prologue (August 29, 1968) (0:58)
11. Someday (August 29, 1968) (4:11)
12. Liberation (14:38)

25 Mayıs 2023 Perşembe

Contraction / La Bourse Ou La Vie (1974)

Kanada'dan çıkma Crossover Prog, Progressive Rock ve bazen de Jazz Rock sayılabilecek gruplardan biri de Contraction. Başta kuruluş amaçları vokalist Frank Dervieux'un arkasında çalmaktı. 1971 yılında Dervieux'nün solo albümü Dimension M'de de bunu gerçekleştirdiler. Albümün ardından Dervieux'nün genç yaşta (hastalık sebebi ile) ölümünün ardından dağılmak yerine bir arada kalıp müzik yapmaya devam etme kararı almışlar. İyi de yapmışlar. Çünkü kaydettikleri albümlerle gerçekten de hem Kanada Progressive Rock müziğinin gelişmesine katkı sağlarken hem de bize dinlemekten vaz geçmeyeceğimiz albümler bırakmışlar.

Belirtmeden geçmeyelim tabi, Franck Dervieux'nün bahsi geçen albümü Progressive Rock'ın Kanada'da, özellikle de Quebec'de ayağa kalkmasını sağlayan albümlerden biri. Döneminde Quebec'teki Prog anlayışına çok fazla şey kattığı söyleniyor. Buradan bakıldığında da gerçekten başarılı bir albüm Dimension M.

Bir vokalistin kayıt ve konser grubu olarak başlamalarından dolayı Contraction'ın kadro anlayışı biraz geniş. 11 kişi ile kayda giriyorlar ve portaya çıkan albüm doğal olarak bir çok farklı ses, ton ve fikir içeriyor. Kendi adlarını taşıyan ilk albümün 1972 yılında yayınlanmasının ardından epeyce bir tanınır hale geliyorlar. Konserler sırasında temelini atmaya başladıkları ikinci albüm ancak 1974 yılında kaydedilip yayınlanabiliyor. 

Albüm fazlasıyla yaratıcı sesler ve melodiler içeriyor. Melodik bir parçalar bütünü değil elbette. Hatta melodi olmadığını bile iddia edebileceğiniz kadar değişikler. Ama bunun sebebi melodi anlayışını kısa tutmalarından ileri geliyor. Aynı notaların üzerinde dönüp durmak yerine farklı yerlerde gezinmeyi seviyorlar. Bu nedenle de ilk bakışta, alışkın olmayan dinleyiciye fena halde karmaşık gelen bir albüm gibi görünüyor La Bourse Ou La Vie.

İlk albümde ufak tefek dokunuşları olan Dervieux, bu albümde yer almıyor doğal olarak. Ama onun anısına kaydettiklerini söyledikleri bu albümün her yerinden ona dair bir şeyler var gibi. Aralarında benzerlik olmamasına rağmen Dimension M ile La Bourse Ou La Vie aynı ailenin farklı çocukları gibiler.

Enstrumantasyon için söylenebilecek en ufak bir kötü söz yok. Ek olarak da o dönem neredeyse bütün kadın vokalistlerin vokal stilini etkileyen Christiane Robichaud'nun bu albümde efsanevi ve enfes bir iş çıkartmış olduğunu belirtmeden geçmeyelim.

CONTRACTION

Christiane Robichaud / Vokal, Flüt
Yves Laferrière / Bass, Vokal
Robert Lachapelle / Piyano, Elektrikli Piyano, Org, Eminent Org, Synthesizer
Robert Stanley / Gitar
Richard Perotte / Davul
Jimmy Tanaka / Conga, Vurmalılar
Marcel Beauchamps / Gitar, Eminent Org
Denis Farmer / Davul
Jean-Jacques Robichaud / Vokal
Carlyle Miller / Flüt
Joey Armando / Timbales

LA BOURSE OU LA VIE

01. Jos Coeur (ouverture) (1:01)
02. L'Alarme À l'Oeil (3:48)
03. Claire Fontaine (6:00)
04. Sam M'Madown (3:33)
05. Jos Coeur (fermeture) (4:57)
06. Vent Du Sud (0:46)
07. La Bourse Ou La Vie (17:54)
        a. Au Commencement
        b. Tout Seul Comme Un Grand Piano
        c. La Bourse Ou La Vie
08. L'Âme À Tout Faire (4:58)

24 Mayıs 2023 Çarşamba

Peloma Bokiou / Peloma Bokiou (1972)

Adını telaffuz etmek oldukça zorsa da Peloma Bokiou, Yunanistan coğrafyasından çıkmış en iyi Psychedelic Rock, Progressive Rock ve az zorlayarak da olsa Acid Rock gruplarının en iyilerinden biridir. Kaydettikleri tek albümle ticari olmasa da büyük bir başarı kazanmışlar ve günümüzde bile hala dinlenmektedirler. Doğal olarak da tek albümlü efsaneler listemize teklifsiz bir şekilde girebilirler.

Grubun orijinal adı Πελόμα Μποκιού. Okuyun okuyabilirseniz.. O nedenle de genelde kullanılan adı Peloma Bokiou'yu kullanmayı tercih ettik. İsmin çok büyük, çok değişik bir anlamı olduğunu da düşünmeyin! Grup elemanlarının isimlerindeki hecelerden oluşuyor. Nikos DaPEris, Nikos LOgothetis, Takis MArinakis, Vlassis BOnatsos ve Yannis KIOUrktsoglou'dan kurulu grubun adı da isimlerde bold ile belirtilen hecelerin birleşiminden geliyor.

1970 yılında kurulan grup uzun süreli çalışmaların ardından albümü ancak 1972 yılında çıkarabilmiş. Bundaki en büyük neden tabi ki kaydettikleri parçaların dinleyicilere ağır geleceğini düşünen yapımcılar. Fakat yılmadan yaptıkları işin arkasında durmuşlar ve belki de Avrupa'dan çıkmış en iyi ilk 10 Psychedelic Rock albümünden birine imza atmayı başarabilmişler.

Başarının ardında enstrümantalistler olduğu kadar vokal Bonatsos'un değiş ve Psychedelic'e fazlasıyla uyan sesi bulunuyor. Zaten grubun dağılmasının ardından Bonatsos kendine başarılı bir kariyer de yapabilmiş sesi sayesinde. Tabi grubun dağılması, tek albümle kalması herkes için büyük kayıp. Yine de elden gelecek başka bir şey olmayınca buna da şükür diyor insan.

Albümün kendine bir has havası var. Bir yandan Yunan folklorundan beslenirken diğer yandan tamamiyle farklı bir müzikal yapıyı kullanıyorlar. Amerika'dan yayılan Psychedelic'in farklı kültürel alt yapılarla birleştiğinde ortaya çıkan örneklerin en iyilerinden biri albüm. Birbirini tekrar eden gibi görünen ama hiç o deliğe düşmeyen, ara ara sertleşip Hard Rock çevrimlerine doğru ilerleyen ama hemen ardından kıvrılıp Space Rock'a selam veren ve en başında geldikleri yer olan Yunan Folklorik etkileri ve Psychedelic Rock'a dönen nefis albümlerden de aynı zamanda.

Yunanca'nın da en iyi kullanıldığı Rock albümlerinden biri olduğunu da söylemeden geçmeyelim. Yunan dilinin algılanması ve dinlenmesi zor bir dil olduğu ortada. Ama bunun altından o kadar iyi kalkıyorlar ki farkına varmıyorsunuz.

PELOMA BOKIOU

Nikos Daperis / Gitar
Nikos Logothetis / Klavye
Takis Marinakis / Davul
Vlassis Bonatsos / Lead Vokal
Yannis Kiourktsoglou / Gitar, Vokal

PELOMA BOKIOU

01 - Το φυλαχτό 2:30
02 - Μαρί Μαρία 2:56
03 - Πυρετός 42 4:22
04 - Ανατριχίλα 4:15
05 - Ανανέωση (Πάνω σ' ενα θέμα του G. Beker) 3:55
06 - Αν ήξερα 3:18
07 - Ύμνος στη ζωή 4:00
08 - Μετρική δέσμευση και ελευθερία 4:52
09 - Ψεύτικη ζωή 3:51
10 - Κάποιος πεθαίνει 4:04

23 Mayıs 2023 Salı

Iron Duke / First Salvo (1974)

70'li yıllardan, klavyeyi ön plana almış bir başka grup Iron Duke. 1970'lerin ortalarına doğru Danimarka'da kurulan grubun 2 albümü bulunuyor. Ama ilk albümle de gerçekten iyi ve yeterli bir başarı sağlamış olduklarını görmek insana iyi geliyor. Elbette bu başarı ticari açıdan gelen bir başarı değil. Kaydetmiş oldukları 2 albümde yeteneklerini bir hayli fazla göstermişler.

Symphonic Prog'ın Danimarka'dan çıkma önemli temsilcilerindendir. Albümlerinde çok değişik, bambaşka şayler yapmamışlar ama dinlemeye başladığınızda bırakamadığınız türden albümlerden. Yer yer Novalis, Kaipa, Fruupp gibi gruplarla benzeşen öğeler üzerinden hareket ediyorlar. Bazı noktalarda ise Jane'i hatırlatan bölümlere giriyorlar. Bu noktada benzersiz olmadıklarını da söylemek gerekir. Lakin  adını saydığımız grupları taklit ettikleri, onların ucuz bir kopyası olduklarını da söyleyemeyiz.

Hakkında çok fazla tarihsel bilgiye sahip olmadığımız grubun ilk albümü olan First Salvo (adından da anlaşılıyor zaten ilk albüm olduğu) başarılı düzenlemelere sahip. Kimi yerlerde klasik müzik etkilerini, kimi yerlerde Ortaçağ Avrupa'sının müzikal anlayışına selam veren bölümleri gördüğümüz albümde sıkıcı olan yerler de bulunuyor. Çok fazla göze batmasa da dikkatle dinleyen biri için tekrara düşen, hadi artık bitsin bu kısım dedirten cinsten birkaç bölüme rastlamak mümkün.

Bir de Beast Of Prey parçasının girişini Yes'in Yours Is No Disgrace parçasından çaldıklarını söyleyenler var. Aldırmayın. Benzerlikler bulunsa da, Yes'in kendine has tarzına öykünseler de aynı da değil. Yapılabilecek en büyük suçlama, oradan öyküneceğinize kendiniz yapsaydınız gibi bir şey olabilir en fazla.

Albümün genelinde enstrümantasyonda herhangi bir sorun görünmüyor. Etkili ve coşkulu bir şekilde çalarlarken kontrolü kaybetmeden devam etmeyi tercih ediyorlar. Biraz daha salsalarmış kendilerini daha farklı bir kayıt da çıkabilirmiş ortaya ama First Salvo bu haliyle de hiç fena değil. Başta klavye ağırlıklı olduklarını söylemiştik. Neredeyse Emerson, Lake & Palmer kadar yoğunluklu bir klavye örüntüsüne sahipler ama ELP ile de alakaları yok tabi. Daha yumuşak, sabit ve belirsiz özelliklere sahip olduklarını söyleyebiliriz. Progressive Rock içerisinde muhteşem öneme sahip gruplardan biri olmasalar da Iron Duke, Symphonic Prog'un Danimarka'dan çıkmış iyi temsilcilerinden biri.

IRON DUKE

Tommy Hansen / Gitar, Moog, Vokal
Jens Olesen / Piyano, Moog, Org
Hans Resen / Bass, Vokal, Flüt, Akustik Gitar, Moog
Claus Sarup / Davul

FIRST SALVO

01. Happy Band (2:45)
02. Iron Duke (7:30)
03. The Blacksmith & The Baker (3:35)
04. Beast Of Prey (7:25)
05. See The Conqu'ring Hero Comes (3:10)
06. Psalm (2:45)
07. Rockin' Edward (15:00)

22 Mayıs 2023 Pazartesi

Eagles / One Of These Nights (1975)

Dünkü The Doobie Borthers çıkışından sonra, yaza hazırlık kapsamında, Eagles'a tekrar dönüyoruz. Eagles'ın açık ara en iyi albümü One Of These Nights'tır bence. Tabi kendi içinde yaptığımız değerlendirme üzerinde söylüyoruz bunu. Yoksa Eagles'dan daha iyi pek çok grup bu blogda bulunuyor, onlarla karşılaştırmaya dahi kalkmamak lazım. Popülerler diye de muhteşem olduklarını söyleyemeyiz.

Ama dediğim gibi albümleri içerisinde en iyisi de budur. Yine popülerlik kaygısı güden, Soft Rock diye tabir edilen saçmalığın orta yerinde yer alan ama Country öğelerini de sonuna kadar ve iyi şekilde kullanan albümlerden biridir. Albüme adını veren One of These Nights oldukça dandirik bir parça olmasına rağmen sonraki parçalar durumu kurtarır. Bu parçanın popülerleşmesi ve insanların istek parçalarından biri haline gelmesini anlayamasam da pek matah bir yanı olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim.

İkinci parça ile birlikte albümün havası epeyce değişir. Daha lokal tonlar, Country'nin kalbinden gelen tınılar hissedilmeye başlar. Soft Rock havası biraz dağılır, ilk parça ile popüler bir hit yaptık bari devamında iyi iş çıkaralım kafasında bir hale bürünür. Özellikle gitarlar ve ritimler buradan sonra değişik bir hal alır.

Dördüncü parça Journey of the Sorcerer'a gelindiğinde ise Progressive bir yaklaşım sergilerler ve parça kendini de Eagles'ın haddini de aşar. Albümün ve hatta grubun tartışmasız en iyi parçasıdır. Islak ve cıvık Hotel California hepimizin dinlediği, bildiği parçalardandır elbette ama Journey of the Sorcerer kayıp bir elmas, yüzyıllardır keşfedilmemiş bir kara parçası gibidir. Kızılderili kültüründen ödünç aldıkları tonlar, ses grupları ve ritimler ile ilerler parça. Belli bir doğrultuda yolundan şaşmadan ama coşkuyu üst seviyede tutarak gerçekten de bir büyücünün yolculuğunu anlatır gibi bir hissiyat verir. Eagles'ın bunu yapabildiğini / yapabileceğini bilmezdim tarzı bir parçadır yani.

Gencecik Don Felder'ın kendini aşan Slide Gitarları, alışkın olduğumuz o tuhaf ve cılız Don Henley vokali ve yeteneklerinden kuşku duymayacağınız ama yanlış yolu tercih ettiklerini düşündüğünüz Bernie Leadon, Randy Meisner ve tabi ki Glenn Frey ile en iyi Eagles albümü.

EAGLES

Glenn Frey / Vokal, Gitar, Klavye, Lead Gitar, Harmonium, Lead Vokal
Bernie Leadon / Vokal, Gitar, Banjo, Mandolin, Steel Gitar, Lead Gitar
Don Felder / Vokal, Slide Gitar, Lead Gitar, Lead Vokal
Randy Meisner / Bass, Vokal
Don Henley / Vokal, Davul, Vurmalılar, Lead Vokal, Tabla

Konuk Müzisyen:
Jim Ed Norman / Piyano

ONE OF THESE NIGHTS

01 - One of These Nights 4:51
02 - Too Many Hands 4:42
03 - Hollywood Waltz 4:04
04 - Journey of the Sorcerer 6:39
05 - Lyin' Eyes 6:21
06 - Take It to the Limit 4:48
07 - Visions 4:00
08 - After the Thrill Is Gone 3:58
09 - I Wish You Peace 3:45

21 Mayıs 2023 Pazar

The Doobie Brothers / The Captain And Me (1973)

Şu Soft Rock diye tabir ettikleri müziği pek sevmemekle birlikte bu alanda ünlü olan The Doobie Brothers'ı yok saymak da yanlış olur. The Eagles, Journey, America gibi gruplarla birlikte bu işin öncülerinden sayılırlar ve 70'li yılların verdiği avantajla, günümüzdeki benzerlerinden daha iyidirler.

Grubun kuruluşunu ve tarihçesini merak edenler bir zahmet araştırıp bulsunlar, bari onu anlatmakla uğraşmayalım. Kişisel olarak çok sevdiğim ya da sevdiğim gruplardan değildir The Doobie Brothers ama blogda da yer alması gereken gruplardandır. Zira hep söylediğimiz gibi, burada yapmaya çalıştığımız şey o dönem atmosferinde Rock ile ilintili olarak ortaya çıkmış tüm grupları ve albümleri derlemek. Sevmesek de The Doobie Brothers olmadan da olmaz.

Grup, The Eagles ile benzer bir gelenekten geliyor. Popüler bir yaklaşımla biraz Country, biraz Boogie, biraz da Hard Rock içeriyor. Hard Rock kısmı sakil kalsa da tarzlarına ekledikleri türü yok saymak da yanlış olur. The Captain And Me albümü grubun en başarılı albüm kayıtlarından biri. İçerisinde hit olmaya aday parçalar bulunuyor. Albümde yer alan Long Train Runnin' zaten hit olmuş, grubun imza parçalarından biri haline gelmiş. Zaten duyduğunuz anda "haa bu parçamıymış" diyorsunuz. İsmi olmasa da kendisi fazlasıyla bilinen parçalardandır yani. China Grove ve Without You'nun da potansiyeli bu konuda bir hayli fazla.

The Captain and Me, The Doobie Brothers'ın müzikal başarısını pekiştiren ve geniş bir hayran kitlesine sahip olmasını sağlayan bir albüm olmuş. Grubun ticari başarısının yanı sıra müzik eleştirmenleri tarafından da olumlu eleştiriler almıştır. The Doobie Brothers, albümle birlikte 1970'lerin önemli popüler rock gruplarından biri haline gelmiştir. Albüm aynı zamanda Amerikan Billboard 200 listesinde 7 numaraya yükselmiştir ki bu da dönemin Amerikalı grupları içerisinde büyük bir başarı elde etmelerini sağlamıştır.

Bir önceki albüm Toulouse Street'te bir hayli Blues'a yaklaşan ama başarısı tartışılır bir hale bürünen albümün ardından, kendi tarzlarına dönerek durumu kurtardıklarını da söylemeden geçmeyelim. Soft Rock, Country Rock, Boogie Rock gibi türleri sevenler için başarılı albümlerden biri The Captain and Me.

THE DOOBIE BROTHERS

Tom Johnston / Lead Gitar, Armonika, Synthesizer, Vokal
Pat Simmons / Gitar, Syntehsizer, Vokal
Tiran Porter / Bass, Vokal
Michael Hossack / Davul, Conga, Timbales
John Hartman / Davul, Vurmalılar, Vokal
Jeff "Skunk" Baxter / Pedal Steel Gitar
Bill Payne / Piyano, Org

THE CAPTAIN AND ME

01 - Natural Thing 3:17
02 - Long Train Runnin' 3:25
03 - China Grove 3:14
04 - Dark Eyed Cajun Woman 4:12
05 - Clear as the Driven Snow 5:18
06 - Without You 4:58
07 - South City Midnight Lady 5:27
08 - Evil Woman 3:17
09 - Busted Down Around O'Connelly Corners 0:48
10 - Ukiah 3:04
11 - The Captain and Me 4:53

20 Mayıs 2023 Cumartesi

Eric Burdon & The Animals / The Twain Shall Meet (1968)

The Animals
, Blues temelli sesleri ve Eric Burdon'ın karizmatik vokalleriyle tanınan, 1960'ların en başarılı İngiliz rock gruplarından biriydi. 1968'de, Eric Burdon & The Animals adını kullanarak, önceki çalışmalarından önemli bir sapma gösteren ikinci albümleri The Twain Shall Meet'i çıkardılar. Albüm, Psychedelic Rock, Folk ve Jazz unsurlarını içeren daha iddialı ve deneysel bir çabaydı. Albüm, Burdon'ın yükselen vokallerini ve grubun sıkı müzisyenliğini içeriyor. 

Twain Shall Meet, kritik ve ticari bir başarıydı ve Billboard 200 tablosunda 78 numaraya ulaştı. Albüm, iddialı sesi ve Burdon'ın güçlü vokaliyle övgü topladı. 1960'ların en iyi albümlerinden biri olarak kabul edilen albüm, Psychedelic Rock'ın klasik bir örneğidir.

The Twain Shall Meet, müzikal değerlerinin yanı sıra sosyal ve politik yorumlarıyla da dikkat çekiyor. Albümün savaş karşıtı marşı "Sky Pilot", o sırada şiddetle devam eden Vietnam Savaşı'na doğrudan bir yanıttı. Şarkı, savaşa karşı güçlü bir ifadeydi ve konuyla ilgili farkındalığın artmasına yardımcı oldu.

Ayrıca Albüm, Blues, Psychedelic Rock, Folk ve Jazz unsurlarını başarıyla harmanlayan ilk albümlerden biriydi. Albümün iddialı sesi ve Burdon'ın güçlü vokali, albümün kritik ve ticari bir başarıya ulaşmasına yardımcı oldu. Albüm, dönemin önemli meseleleri hakkında farkındalık yaratmaya yardımcı olan sosyal ve politik yorumlarıyla da dikkat çekiyor.

Açılış parçası Monterey, 1967 Monterey Pop Festivali'ne bir övgüdür. Şarkı, müziğin ve zamanın kültürünün bir kutlamasıdır. Sözler, müziğin insanları bir araya getirme gücü hakkındadır.

Az önce de bahsettiğimiz, savaş karşıtı Sky Pilot, Alan Price'ın yükselen bir org solosunu içeren bir marş kıvamında. Şarkı, Vietnam Savaşı'na karşı güçlü bir ifade ve albümün öne çıkan özelliklerinden biri. Sözler, savaşın gereksizliği / anlamsızlığı ve barışa olan ihtiyaç hakkındadır.

Albümdeki ilginç parçalardan biri olan No Self Pity, insanlık durumu hakkında karanlık ve içe dönük bir hikaye anlatıyor. Kendine acımanın üstesinden gelme ve hayatın zorluklarıyla kafa kafaya yüzleşme ihtiyacı üzerinde şekillenirken güçlü ve düşündürücü sözleri ile öne çıkıyor.

Albüm, gayda, sitar ve obua dahil olmak üzere çeşitli enstrümanların yer aldığı Psychedelic bir yolculuk olan destansı "All Is One" ile sona eriyor. Şarkı, her şeyin birbirine bağlılığı ve birlik ihtiyacı hakkındadır. Sözler şiirsel ve vizyoner.

The Twain Shall Meet, bugün yayınlansa, hala ön plana çıkabilecek tarzda, klasik bir albüm. Albümün iddialı sesi ve Burdon'ın güçlü vokali, onu zamansız bir klasik haline getirmeye yardımcı oluyor. 1960'larda var olan aynı zorlukların çoğuyla yüzleşmeye devam ettiğimiz için, albümün sosyal ve politik yorumları bugün de geçerli. Twain Shall Meet, herhangi bir rock müzik hayranı için sahip olunması gereken önemli bir yapıt.

ERIC BURDON & THE ANIMALS

Eric Burdon / Vokal
John Weider / Gitar, Keman
Vic Briggs / Gitar
Danny McCulloch / Bass, Vokal
Barry Jenkins / Davul, Vokal

THE TWAIN SHALL MEET

01 - Monterey 4:18
02 - Just the Thought 3:47
03 - Closer to the Truth 4:31
04 - No Self Pity 4:50
05 - Orange and Red Beams 3:45
06 - Sky Pilot 7:27
07 - We Love You Lil 6:48
08 - All Is One 7:45

19 Mayıs 2023 Cuma

The Rolling Stones / Let It Bleed (1969)

Let It Bleed, İngiliz rock grubu Rolling Stones'un sekizinci İngiltere ve onuncu Amerika stüdyo albümü, 28 Kasım 1969'da Amerika Birleşik Devletleri'nde London Records'ta ve kısa bir süre sonra Birleşik Krallık'ta Decca Records tarafından yayınlandı. Grubun 1969 yılındaki Amerika Turnesinden kısa bir süre sonra piyasaya sürülen bu albüm, 1968'deki Beggars Banquet'in devamı niteliğinde ve bu albüm gibi, grubun kariyerlerinin Aftermath öncesi döneminde öne çıkan daha Blues yaklaşımına bir dönüş. Albümdeki ek sesler Gospel, Country Blues ve Country Rock'tan etkileniyor.

Let It Bleed, Stones'un bugün ender bulunan ve çok rağbet gören resmi mono versiyonu olarak yayınlanan son albümüydü. Bu mono versiyon, stereo versiyonun yalnızca bir 'katlanmış' halidir. Yine de The Rolling Stones in Mono (2016) kutu setine dahil edildi. Albüm ABD'de LP kaydı, makaradan makaraya teyp, ses kaseti ve 8 kanallı kartuş olarak 1969'da ve yeniden düzenlenmiş bir CD ve krom kaset olarak 1986'da piyasaya sürüldü. Ağustos 2002'de yeniden düzenlenmiş olarak yeniden yayınlandı. 

Albümün yapımcılığını, Beggars Banquet'in de yapımcılığını üstlenen Jimmy Miller üstlendi. Miller'ın prodüksiyon tarzı, albüme yoğun, güçlü bir ses veren ağır sıkıştırma ve sınırlama kullanımıyla karakterize edildi. Ayrıca grubu, önceki çalışmalarından daha çeşitli ve eklektik bir albümle sonuçlanan farklı sesler ve düzenlemeler denemeye teşvik etti.

Albümün açılış şarkısı "Gimme Shelter", Rolling Stones'un en ikonik şarkılarından biridir. Şarkı, etkileyici, blues temelli bir riff'e ve Mick Jagger'ın unutulmaz bir vokal performansına sahip. Sözler, şiddet ve sosyal huzursuzluk üzerine karanlık ve rahatsız edici bir meditasyon. Şarkı, Vietnam Savaşı'na ve Martin Luther King Jr. ile Robert F. Kennedy suikastlarına yanıt olarak yazılmıştır.

Beşinci parça "Let It Bleed", albüme adını da veren şarkı. Şarkı, aşk ve kayıp hakkında güçlü ve duygusal bir türkü. Sözler, sevgilisinin ölümüyle yüzleşmeye çalışan bir adam hakkındadır.

Altıncı parça, "Midnight Rambler", karanlık ve tehditkar bir blues şarkısı. Şarkı, Jagger'ın etkileyici bir ritmine ve tehditkar bir vokal performansına sahip. Sözler, şiddetli bir öfke patlaması yaşayan bir adam hakkındadır.

Yedinci parça, "You Got the Silver", yavaş, blues bir balad. Şarkı, Jagger'ın güzel bir vokal performansına ve gür bir yaylı düzenlemeye sahip. Bu parçalar albümde öne çıkan parçalar.

Let It Bleed kritik ve ticari bir başarıydı. Albüm Amerika Birleşik Devletleri'nde Billboard 200 listesinde bir numaraya, Birleşik Krallık Albüm Listesi'nde ise iki numaraya ulaştı. Amerika Birleşik Devletleri'nde RIAA tarafından 6 kat Platin ve Birleşik Krallık'ta BPI tarafından 4 kat Platin sertifikasına sahiptir. Albüm, karanlık ve güçlü sesi, karmaşık ve çeşitli aranjmanları ve unutulmaz şarkılarıyla eleştirmenler tarafından övüldü. Let It Bleed, tüm zamanların en iyi rock albümlerinden biri olarak kabul edilir.

Albümün etkisi, Led Zeppelin, Black Sabbath ve Metallica gibi diğer birçok sanatçının çalışmalarında duyulabilir. Albümün karanlık ve güçlü sesinin, heavy metal müziğinin gelişimi üzerinde etkisi olduğu belirtildi. Let It Bleed, günümüzde alakalı ve etkili olmaya devam eden klasik bir albümdür.

THE ROLLING STONES

Mick Jagger / Lead Vokal, Armonika, Akustik Gitar
Keith Richards / Elektrikli Gitar, Akustik Gitar, Slide Gitar, Bass, Vokal
Brian Jones / Conga, Autoharp
Bill Wyman / Bass, Autoharp, Vibraphone
Charlie Watts / Davul
Mick Taylor / Slide Gitar, Elektrikli Gitar

Konuk Müzisyenler:
Ian Stewart / Piyano
Nicky Hopkins / Piyano, Org
Byron Berline / Fiddle
Merry Clayton Vokal
Ry Cooder / Mandolin
Bobby Keys / Tenor Saksafon
Jimmy Miller / Vurmalılar, Davul, Tambourine
Leon Russell / Piyano
Jack Nitzsche / Koro Düzenlemeleri
Al Kooper / Piyano, French Horn, Org
Nanette Workman / Back Vokal
Doris Troy / Back Vokal
Madeline Bell / Back Vokal
Rocky Dijon / Vurmalılar
The London Bach Choir / Koro Vokalleri

LET IT BLEED

01 - Gimmie Shelter 4:30
02 - Love in Vain 4:18
03 - Country Honk 3:00
04 - Live With Me 3:35
05 - Let It Bleed 5:27
06 - Midnight Rambler 6:52
07 - You Got the Silver 2:51
08 - Monkey Man 4:12
09 - You Can't Always Get What You Want 7:28