29 Temmuz 2023 Cumartesi

Maad / Maad (1976)

Çok fazla öne çıkamamış İtalyan gruplarından olan Maad 1975 yılı sonlarına doğru kurulmuş. Kadrosunda gerçekten de iyi müzisyenleri barındırıyor. Aktuala'dan Attilio Zanchi'nin yer aldığı grupta, daha sonra Zanchi ile birlikte Stormy Six'de birlikte çalacak olan Renato Rivolta da bulunuyor. Tarzları bildik RPI'dan (Rock Progressivo Italiano) oldukça farklı. Kendilerine has bir tarz yarattıkları ortada.

Çok bilinen bir grup olmamalarındaki en büyük etken bir türlü tanınma fırsatı yakalayamamış olmalarından ileri geliyor. Döneminde kaliteli bir albüm kaydetmiş olsalar da ticari başarı elde edemedikleri gibi dinleyici kitlesi kazanma konusunda da sorun yaşamışlar. Zaten bu sebeplerden dolayı da kısa süre içerisinde herkes farklı gruplara dağılmış.

Maad'ın tarzını tanımlayan en iyi kategori Jazz Rock ve Fusion. Ama ona ek olarak Afrika ritimlerini de düşünmek gerekiyor. Jazz ile Rock arasında bir Fusion oluştururken içine bolca da Afrika ritimlerinden oluşan enfes soslar katmışlar. Bu noktada Embryo'ya benzedikleri düşünülebilir fakat hiç alakaları da yok. Embryo'nun konuya yaklaşımı bir miktar daha farklı.

Afrika ritimleri ile birleştirdikleri albümün her yerinde daha deneysel ve avangard bir yaklaşım sergiliyorlar. Embryo ile farklılaştıkları nokta burası. Bu avangard etkileri fazlaca olan Jazz Rock'ı icra ederken de buzuki, vibrafon ve piyanoyu tuhaf sesler çıkarmak için kullanıyorlar. Vibrafon kullanımlarındaki değişkenlik ve kendi halindelik, dinledikçe Zappa'yı anımsatır.

Afrika'dan sıkça bahsetmiş olsak da Maad farklı türlerden de etkileri içerisinde barındırıyor. Salsa, Funk, Progressive Rock gibi bu türler Jazz içerisinde eriyip giden bir hal alıyor. Üstüne eklenen ritimler ve sağlam vurmalılarla iş içinden çıkılmaz bir duruma geliyor. Congalar, Marimbalar havalarda uçuşuyor.

Öncülü olmasa da yakın akraba sayılabilecek Aktuala ile benzeştirilir bir de Maad. Zanchi'yi saymazsak o benzerlik de kalkar bence. Daha World Music kafasında takılan Aktuala'nın yanında Maad kısıtlı imkanlarla çalışır görünümündedir. Yine de Aktuala'yı seviyorsanız Maad sizin için hem değişik hem de benzer bir şeye dönüşebilir. Tek albümlü efsaneler listemize değişik bir ek daha. Dinledikçe daha da fazla vaz geçilmez olan albümlerden.

MAAD

Attlio Zanchi / Gitar
Renato Rivolta / Saksafon
Pino De Vita / Klavye
Joe Castanuela / Davul
Jonathan Scully / Vurmalılar, Vibes
David Searcy / Vurmalılar

MAAD

01 - African Norge (8:02)
02 - Bouzouki (10:56)
03 - Giugno '75 (12:03)
04 - A Milano è dura (5:56)

28 Temmuz 2023 Cuma

Nepočin / Svijet Po Kojem Gazim (1977)

Balkan kültüründen gelen Progressive Rock'ın da tadı bir başka olur her zaman. Nepočin bu gruplar içerisinde en muhteşemi, en süperi, en hiperi değil elbette. Ama o haliyle bile gerçekten de nefisler diyebiliriz. Hard Rock'tan yola çıkarak kendi folklorik öğeleri ile birleştirdikleri bir Heavy Progressive Rock yapıyorlar.

1972 yılında kurulan Drugi Način grubu, Nepočin'in öncülü. 1973 yılında yayınladıkları single'ın ardından 1975 yılında da nefis bir albüm yayınlıyorlar ki bu albüme de yakında yer vereceğiz blogda. Oldukça popülerleşen bu grup albümden kısa bir süre sonra dağılıyor. Ardından da grubun 2 elemanı İsmet Kurtovic (vokal, flüt, gitar) ve Halil Mekiç (gitar, vokal) 1977 yılında Nepočin'i kuruyorlar. Grup çok kısa ömürlü oluyor. Aynı yıl içerisinde kurulup, albüm yayınlayıp dağılıyorlar. Ama elde kalan albüm de etnik kültürel kökenlere dayalı Rock müzik konusunda kolayca listelere girebilecek niteliklere sahip oluyor. Tabi aynı şekilde bizim tek albümlü efsaneler listemize de rahatlıkla giriyorlar.

Grup adını şair Vasko Popa'nın Nepočin Polje şiirinden alıyor. Albümün kapak resmi de dönemin ünlü karikatüristlerinden biri olan Igor Kordej tarafından yapılıyor. Sağlam bir albüm, enfes bir grup, iyi bir kapak derken albüm kendi ülkesinde bir miktar ticari başarı kazansa da grubun ayakta kalmasına yetecek kadar başarılı olamıyor. Özellikle eleştirmenler tarafından ciddiye alınmayan albüm ile ilgili herhangi bir sorun yok aslında. Sadece eleştirmenler İsmet Kurtoviç'in egosuna, iddialı ve hırslı yapısına prim vermiyorlar. Doğal olarak da albümü fazla önemsemiyorlar.

Albüm temel olarak Yugoslav folklorundan etkilenirken modern Rock müziğin de imkanlarından faydalanıyor. İçerisinde yer alan flüt bölümleri ve sert gitar riffleri ile birlikte düşünüldüğünde en yakın Jethro Tull ve Focus gibi bir havaları olduğunu söyleyebiliriz. Lakin buna kendilerinden kattıkları çok fazla bileşenle aynı olmak ya da benzemek kavramlarının ötesine geçmeyi başarabilmişler.

Uzun süredir tarih sahnesinden çekilmiş olan Yugoslavya'nın rock müziğe armağanlarından biri olarak düşünebilirsiniz Nepočin'i. Her arşivde yer alması gereken, her dönem nefasetinden en ufak bir şey kaybetmeyen albümlerdendir.

NEPOČIN

Ismet Kurtovic / Gitar, Flüt, Vokal
Halil Mekic / Gitar, Vokal
Damir Sebetic / Klavye
Bozo Llic / Bass
Branko Knezevic / Davul

SVIJET PO KOJEM GAZIM

01 - Rock Pajaci (3:15)
02 - Svijet Po Kojem Gazim (4:58)
03 - Stopa Za Stopom (6:28)
04 - Novi Dan (5:17)
05 - Čekati Moj Hit (7:03)
06 - Beskrajna Tama Noći (4:59)
07 - Žena Neumorna Hoda (2:59)
08 - O Tome Ču Ti Pjevati u Nekoj Novoj Pjesmi (Idem Ja u Disco) (3:38)

27 Temmuz 2023 Perşembe

Samadhi / Samadhi (1974)

Rock Progressivo Italiano
'nun (RPI) en iyi supergroup'larından biri SamadhiRaccomandata con Ricevuta di Ritorno'dan vokal ve gitar, Free Love ve Kaleidon'dan klavyeci, I Teoremi'den bass gitarist ve L'Uovo di Colombo'dan da davulcu birleşirse ortaya Samadhi çıkıyor işte. Tek albümlü efsaneler listemizin en üst sıralarında yer almayı hak eden gruplardan olan Samadhi, grup elemanların daha önce çaldığı gruplara bakıldığında ise bir miktar hafif ve altta kalıyor.

Etkili ve etkileyici bir soy ağacı olmasına rağmen bu kadar hafif kalması da muhtemeldir ki müzisyenlerin ticari düşünmelerinden kaynaklı. Lakin albümde ticari ayağa kaymak için uğraşan, Jazz ve hatta Pop etkiler içeren parçalara rağmen albüm tam anlamıyla ticari başarısızlık örneği olarak kalmış. Buradaki en büyük etkinin yapımcı firmanın yeteri kadar tanıtım desteği sağlamamasından kaynaklı olduğu söyleniyor. Doğal olarak da grup hem basının hem de dinleyicilerin ilgisizliği yüzünden grup tek albümle kalmış.

Samadhi diğer RPI grupları ile karşılaştırıldığında hepsinden bir miktar farklı yerde duruyor. Türün başlangıç özelliklerinin bir kısmını içinde barındırırken diğer yandan da yenilikler katıyor. Dün bloga konuk ettiğimiz Kaleidon'dan gelen Stefano Sabatini'nin ve klavyelerin yeniliklere katkısı çok fazla. Grubun müzikal anlayışının Jazz'a doğru evrilmesini sağlıyor.

Albümdeki parçalar Progressive Rock standartlarına göre biraz kısa. Son parça olan L'ultima Spiaggia'yı buna dahil etmiyoruz tabi. Parçaların kısa olmasının en büyük sebebi daha popüler bir hava yakalama kaygısından geliyor olsa gerek. Lakin bu çabaya rağmen başarılı olamamaları da enteresan. Gerçi parçaların bu konuda herhangi bir sorunu yok. Gayet iyiler ve Pop'a yakınlaşıyor olmalarına rağmen Progressive'den hiç kopmuyorlar ama bahsettiğimiz gibi tanıtım faciasının kurbanı olmuşlar.

Albüm keşif değeri taşıyabilecek niteliklere sahip. Sabatini'nin klavyeleri tarzlarının sınırlarını zorlarken Luciano Regoli'nin büyüleyici ve nefis vokalleri parçaların her yerinden fışkırıyor. Grubun ritim bölümüne diyecek çok fazla söz de yok elbette. 

Popüler kaygılar güdülerek hazırlanmış gibi dursa da, ticari ve dinleyici açısından son derece başarısız bir ivmeye (hatta ivmesizliğe) sahip olsa da Samadhi hakkı bir türlü verilmemiş gruplardan biri. Daha önce dinlemeyenler için büyük bir keşif, dinleyenler için ise coşkulu bir yolculuk.

SAMADHI

Luciano Regoli / Vokal
Nanni Civitenga / Gitar
Aldo Bellanova / Bass, Akustik Gitar
Stefano Sabatini / Klavye
Sabdro Conti / Davul
Ruggero Stefani / Vurmalılar
Stevo Saradzic / Flüt, Saksafon

SAMADHI

01. Uomo Stanco (4:05)
02. Un Milion D'Anni Fa (4:47)
03. L'Angelo (3:11)
04. Passaggio Di Via Arpino (5:55)
05. Fantasia (3:38)
06. Silenzio (5:10)
07. L'ultima Spiaggia (8:25)

26 Temmuz 2023 Çarşamba

Kaleidon / Free Love (1973)

Jazz Rock
ve Fusion grubu olan Kaleidon, İtalya'dan bu tarzda çıkmış grupların en iyilerinden biri. Alışkın olduğumuz üzere pek çok İtalyan grubu RPI (Rock Progressivo Italiano) içerisine dahil edilir ama Kaleidon onlardan değildir. RPI köklerinden farklı olarak Jazz Rock'u temel almaları bu farklılığın en büyük sebebidir denilebilir.

70'lerin başında Free Love adıyla kurulan grup 2 single kaydetmeyi ihmal etmemiş. Ama Free Love'ın ömrü çok uzun olmamış.  Kaydettikleri single'ların birkaç farklı Spaghetti Western filminde kullanılmış, 1971 yılında Roma Caracalla Pop Festivali'ne katılmışlar ve oldukça da umut vaat ediyorlarmış. Lakin çok fazla ilerleyememişler çünkü 4 kişilik grubun 2 elemanı bir trafik kazasında hayatlarını kaybetmiş. Kalanlar bir süre dağılmış halde ortalıkta dolandıktan sonra yeniden ayağa kalkmışlar ve Kaleidon'u kurmuşlar. Albümün adını da eski grubun anısına Free Love olarak belirlemişler.

Klavyeci Stefano Sabatini'nin harcadığı eforla ortaya çıkan Kaleidon daha önceki single'lardan farklı olarak enstrümantal ve güçlü bir Jazz içeren tarza yönelmiş. Az önce bahsettiğimiz RPI farklılıkları da burada başlıyor aslında. Pek çokları tarafından RPI içine dahil edilseler de o tarzdan farklı bir yerde durduklarını söylemek gerek. Kendilerine has bir şekilde oluşturdukları müzikal yapı ile RPI'dan farklı bir coşku ile ilerliyorlar diyebiliriz. Albümde elektrikli gitarın olmaması da bu görüşe destek veren unsurlardan. Akustik ve elektrikli piyano ile birleşen Saksafon ve flüt bölümleri ile bahsi geçen türden fazlasıyla ayrılıyorlar.

Free Love albümü oldukça zarif, coşkulu ve yaratıcı olarak nitelendirilebilir. Karmakarışık bir yapıya da sahip değil. Daha düz, sevimli ama etkili bölümlerden oluşuyor. Parçaların her yerinde ince bir yaklaşım sergiliyorlar. Amaç koşuştururcasına gitmekten çok ayakları yere basan bir şekilde olduğu yerde dimdik durmak üzerine kurulu. Jazz Rock'ın bu halini sevenler için biçilmiş kaftan yani.

Grubun dağılmasının ardından Sabatini'nin önce Samadhi sonra da Mediterraneo'da yer aldığını belirtelim. Bass gitarist Franco Tallarita'nın da Banco Del Mutuo Soccorso'ya katıldığını söyleyelim.

KALEIDON

Stefano Sabatini / Klavye
Massimo Balla / Saksafon, Flüt
Franco Tallarita / Bass
Giovanni Liberti / Davul

FREE LOVE

01. Kaleidon
02. Inverno '43
03. Dopo La Festa
04. Polvere
05. Oceano
06. Free Love

25 Temmuz 2023 Salı

Julian's Treatment / A Time Before This (1970)

Julian's Treatment
, Julian Jay Savarin'in planladığı bir bilim kurgu üçlemesi olarak ortaya çıkmış. 1960'ların başında doğduğu Dominica'dan kalkıp İngiltere'ye taşınan Savarin, dönemin yükselen değerlerinden biri olan İngiliz müziğinden fazlasıyla etkilenmişti ve projesini şiddetle hayata geçirmek istiyordu. Uzun çalışmaların ardından kendine inanan müzisyenlerle birlikte 1970 yılında bir araya gelerek Julian's Treatment'ı kurdular.

Fikir iyi olduğu kadar grup elemanları da bu albüm için oldukça doğru müzisyenlerdi. Savarin aklındaki her şeyi rahatlıkla ortaya çıkarabiliyordu. Albüm kayıtları kısa sürdü. Piyasaya çıktığında ise ticari anlamda büyük bir fiyaskoydu. Albüm kötü değildi. Aksine yapısı ve işçiliği düşünüldüğünde oldukça da başarılıydı. Ama bu ticari olarak ayakta kalabilecekleri bir popülarite kazandırmıyordu gruba. Aralarında çıkan müzikal anlaşmazlıklara bir de ticari başarısızlık eklenince grubun dağılması kaçınılmazdı. Ama Savarin'in durmak gibi bir niyeti yoktu. Gruptan sadece bass gitarist John Dover onunla kalmıştı. Albüm bittiğinde Julian Jay Savarin adıyla yayınlandı ve açıkçası ilk albümden bile iyiydi.

Psychedelic Rock ile bezenmiş bir Eclectic Prog albümü olan A Time Before This, kendi çapında bir baş yapıt olarak düşünülebilir. Savarin'in değişik, kendine özgü ve yaratıcı klavye bölümleri ile birlikte gözden kaçırılmış enfes vokallerden biri olan Cathy Pruden'in varlığıyla ön plana çıkıyor. Pruden'in güçlü ve etkileyici vokallerine eklenen ince gitar işçiliği ve Savarin'den gelen org ve mellotron sesleri ile albüm bambaşka bir yere doğru gidiyor.

Ana fikrini bilim kurgudan alması dolayısıyla değişkenleri ve değişkenlikleri çok olan bir albüm A Time Before This. Yaratıcılığı konusunda söylenebilecek en ufak bir söz yok. Her şeyin yerli yerinde olduğu ender albümlerden biri.

İşin kötü yanı, grubun tek albümü olması. Daha önce de bazı gruplarda özellikle belirttiğimiz gibi daha fazla albümü hak eden grupların başında geliyor Julian's Treatment. Hatta albümden ileri doğru düşündüğümüzde üçlemenin tamamlanmasının yanı sıra arkasından farklı üçlemeler de gelseymiş, gelebilseymiş çok da iyi olurmuş. Maalesef böyle bir şansımız yok tabi. Hatta Julian da bundan sıkılmış olmalı ki daha sonraları müziği bırakıp bilim kurgu romanları yazmaya başlamış.

JULIAN'S TREATMENT

Cathy Pruden / Vokal
Del Watkins / Gitar, Flüt
Julian Jay Savarin / Klavye
John Dover / Bass
Jack Drummond / Davul

A TIME BEFORE THIS

01. First Chapter: First Prophecy 'First Oracle' (1:30)
02. Second Chapter: 'The Coming Of The Mule' (3:53)
03. Third Chapter: 'Phantom City' (5:18)
04. Fourth Chapter: 'The Black Tower' (5:01)
05. Fifth Chapter: 'Alda, Dark Lady Of The Outer Worlds' (3:52)
06. Sixth Chapter: 'Altarra, Princess Of The Blue Women' (4:14)
07. Seventh Chapter: Second Prophecy 'Second Oracle' (1:39)
08. Eight Chapter: Part One: 'Twin Suns Of Centauri' (2:59)
09. Eight Chapter: Part Two: 'Alkon, Planet Of Centauri' (2:59)
10. Ninth Chapter: 'The Terran' (4:00)
11. Tenth Chapter: 'Fourth From The Sun' (2:48)
12. Eleventh Chapter: 'Strange Things' (4:58)
13. Twelfth Chapter: Epilogue 'A Time Before This' (8:54)

24 Temmuz 2023 Pazartesi

Janus / Gravedigger (1972)

Bazen tuhaf diye adlandırdığımız gruplar oluyor ya Janus da onlardan biri. Tamamen İngiliz grup elemanları tarafından Almanya'da kurulmuş bir grup öncelikle. Ardından da acayip şanslar elde etmiş bir grup. Son olarak da o şansları doğru düzgün değerlendirememiş de bir grup olarak özetleyebiliriz tuhaflıklarını.

1969 yılı sonları ile 1970 yılı başları arasında kuruldukları düşünülüyor. Grubun kurucusu Colin Orr 18 yaşında bir genç. İngiltere'de yapacak bir şey bulamıyor ve Nato üssünde görev almak üzerine Batı Almanya'ya gidiyor. Almanya'da tanıştığı başka İngilizlerle frekansları tutunca oturup birlikte müzik yapmaya başlıyorlar. Grubun adını da Bonethrone olarak belirliyorlar. Tuhaf ismin seçilmesindeki tek sebep de bu kelimeyi Almanların kolayca söyleyememesiymiş. Orr önde olmak üzere parçaları yazmaya başlamışlar. Uzun çalışmaların ardından albüme konacak kadar materyal biriktiğinde gerekli yerler ile iletişime geçmişler. Grubun adını da Janus olarak değiştirmişler.

EMI'nin yan kuruluşu olan ve Progressive Rock albümleri yayınlayan Harvest ile anlaşmışlar.  Anlaşmayı imzaladıkları dönemde Harvest'taki bazı grupların Pink Floyd, Deep Purple, The Edgar Broughton Band ve Barclay James Harvest olduğu düşünüldüğünde ne kadar şanslı oldukları ortaya çıkıyor. Tabi mesele bunu iyi değerlendirmekte. Janus, tek albümlü efsaneler listemize giren, birçok dinleyici tarafından da sevilen bir albüm kaydetmiş olmasına rağmen şansını iyi kullanamamış ve tek albümle kalmış. Albümün yayınlanmasından sonra verdikleri 3-4 konserin ardından İngiltere'de bir yerlerde dağılmışlar. Daha sonraları (90'ların başında) bir araya gelip albümler kaydetseler de ilk albüm kadar doğal ve yaratıcı bir şekilde ilerleyen albümleri yok diyebiliriz.

Psychedelic etkileri fazlaca olan bir albüm Gravedigger. Fakat tam olarak da orada kalmamış bir albüm. Progressive Rock içerisinde serbest şekilde düştüğünü söyleyebiliriz. Bu nedenle de (ve biraz da popülere yakın melodiler geliştirmiş olmalarından kaynaklı) Crossover Prog içerisine dahil etmekte sakınca yok. Melodilerin popülere yakın olduğunu söyledik ama bu tam anlamıyla popülerleşme kaygısı güttükleri manasına da gelmiyor. Aksine albümün son parçası Gravedigger'da bunun tam anlamıyla ters tarafında yer aldıklarını da görüyoruz.

JANUS

Bruno Lord / Lead Vokal
Derek Hyatt / Lead Vokal
Colin Orr / Gitar, Klavye
Roy Yates / Klasik Gitar
Mick Pederby / Bass, Vokal
Keith Bonthrone / Davul, Vurmalılar, Vokal

Konuk Müzisyenler:
Thea Hanson-Orr / Vokal (2.5)
Rikki Hanson-Orr / Vokal (2.5)
Ben Stafford / Vokal (2.5)
Hans Jürgen Fritz / Klavye (2.6)

GRAVEDIGGER

01. Red Sun (8:55)
02. Bubbles (3:50)
03. Watcha Trying To Do? (3:53)
04. I Wanna Scream (2:43)
05. Gravedigger (20:48)

23 Temmuz 2023 Pazar

Climax / Gusano Mecánico (1974)

Haklarında neredeyse hiç bilgi sahibi olmadığımız gruplardan biri de Climax. Ufak tefek bilgi kırıntıları ve bıraktıkları albümle idare etmek zorunda kalıyoruz. Ha, haklarında tarihsel bilgi edinmişiz edinmemişiz çok önemli mi diye de sorulabilir tabi. Ama bu sıcak havalarda sormayalım o tip soruları.

1968 yılı gibi kurulmuş olduklarına dair bazı söylenceler dönüyor ortalıkta. Bolivya'dan çıkan nadir gruplardan olduklarını da biliyoruz. Albüm öncesinde bir çok kayıt yaptıklarına dair söylentiler de bulunuyor. Hem bu kayıtlardan hem de daha sonraki kayıtlardan oluşturdukları Gusano Mécanico'ya kadar herhangi bir yayınlanmış işleri yok.

Temelde yaptıkları müziğin Cream ve Led Zeppelin gibi gruplardan etkilendiği apaçık ortada. Hatta bazı belirgin yerlerde çokça Jimi Hendrix'e de rastlamak mümkün. Lakin grup işin içine deneysel bir şekilde ilerledikleri Jazz yörüngesi de eklemişler. Doğal olarak da Progressive Rock içerisindeki yerlerini alıyorlar. Yalnız, albümün ve albümde kullanılan enstrümanların yükselişinden kaynaklı da fena halde Heavy Progressive Rock içerisine dahil edilmeyi hak ediyorlar.

Yukarıda bahsettiğimiz isimlere ELP, Pink Floyd ve hatta ilk albüm dönemlerinden Uriah Heep'i de ekleyebiliriz. Climax'ın pek çok gruptan etkilendiği ortada. Ve bunu albüme yansıtmaktan da çekinmemişler. Altta belli belirsiz hissedilen Folk sayesinde (Bolivya folkloru elbette) kendileri olmayı başarabilmişler diyebiliriz. Aksi takdirde birkaç grubun birleşimi olarak ortada kalacaklarmış. Bu noktada, grubu dinleyen hemen herkesin düşündüğü de budur sanıyorum. Etkiler fazla belirgin çünkü. Ama daha dikkatle incelendiğinde kendi farklılıklarını ortaya koyabildikleri de görülüyor. 

Climax'in Bolivya'dan çıkan ender gruplar arasında Rock literatürüne girmiş (Wara ile birlikte) iki gruptan biri olduğunu da söyleyelim. Başkaca gruplar bulunmakla birlikte Climax ve Wara gibi daha global bir arenada tanınan grup yok yani. 

Grubun geldiği coğrafya düşünüldüğünde Latin Rock ya da Andean Rock beklentisi oluşturuyor insanda. Fakat hiç alakaları yok. Etnik bir etki hissedilmekle birlikte ağırlıklı olarak Hard Rock, Heavy Progressive Rock ve Blues Rock etrafında dönüyorlar.

CLIMAX

Jose Eugenio / Gitar, Klavye, Vokal
Javier Soldias / Bass
Alvaro Cordova / Davul

GUSANO MECANICO

01 - Pachacutec (Rey de oro) (7:32)
02 - Transfusión de luz (4:35)
03 - Cuerpo eléctrico – Embrión de reencarnación (6:05)
04 - Gusano mecánico (10:52)
        a) Invasión
        b) Dominio
        c) Abandono
05 - Prana – Energía vital (2:55)
06 - Cristales soñadores (3:22)

22 Temmuz 2023 Cumartesi

Blue Sun / Blue Sun '73 (1992)

Dünkü Young Flowers çıkışı akla hem de hiç alakaları olmadığı halde Blue Sun'ı getirdi. Blue Sun da Danimarkalı bir grup. 70'lerin başında 2 albüm kaydedip ortalıktan kaybolanlardan. Jazz Rock, Fusion yapıyorlar. Çok değişikler. Albümlerini bulmak da pek mümkün değil. Albümü seçimi yapmak da zor. O nedenle de 1992 yılında Archival olarak yayınlanan Blue Sun '73'ü seçtik. Yayınlanmamış materyallerden oluşuyor. Ayrıca canlı kayıtlar. Dinledikçe ne kadar iyi olduklarının farkına o kadar çok varıyorsunuz.

Temelde müzikleri Hippie etkileşimleri olan avangard bir Jazz Rock türevi. Genel olarak Jazz Fusion olarak kategorilendirilirler. Yanlış değildir bu sınıflandırma zira grubu bir yere koymak gerçekten de zor. Avangard Jazz Rock'tan geliyorlar belki ama oryantal ile birlikte Güney Afrika'yı hatırlatan ritimlere de sahipler. Sözler ve vokal olmasına rağmen albümü enstrümantal olarak adlandırabiliriz. Vokal müziğin içinde o kadar iyi eriyip gidiyor ki onu da müzik aleti olarak sayabiliriz. 

Saksafon, gitar ve klavyenin başı çektiği uzun ve canlı doğaçlamalara sahipler. O kadar iyi atmosfer yaratıyorlar ki kendinizi Psychedelic bir etkinin altında hissediyorsunuz. Genellikle de çölde, dağda bayırda bir arayış yolculuğuna çıkmışsınız gibi bir duyguya kapılıyorsunuz dinlerken. Farklı ve coşkulu olduklarını söylemek yanlış olmaz. Burnin Red Ivanhoe ve Midnight Sun gibi gruplarla benzer bir kategoride oldukları söylense de bu iki grubun karışımına Agitation Free eklendiğini düşünün siz. Üstüne de ara ara ortaya çıkan Chicago ya da If ruhunu katın.

Blue Sun '73, genelde tercih ettiğimiz albümlerden değil. Yani toplamaların ya da konser kayıtlarının, grup hakkında bilgi verme potansiyelinin az olduğunu düşünüyoruz. Lakin bu albüm onlardan değil. Zaten tam anlamıyla bir konser kaydı da değil. 1973 yılında sağda solda çaldıklarında kaydedilmiş parçalardan oluşuyor. Fikir vermesi açısından tercih edilebilecek en doğru albüm olduğu bile söylenebilir. Coşkuyu daha fazla içinde barındırması da albümün bu noktada en büyük avantajı oluyor.

BLUE SUN

Bo Jacobsen / Davul
Jan Kaspersen / Piyano
Niels Pontoppidan / Gitar
Dale Smith / Vokal, Vurmalılar
Jesper Zeuthen / Saksafon

BLUE SUN '73

01 - Gryets Vinger (1:35)
02 - Blue Sun (11:30)
03 - Tåreperseren (4:00)
04 - Efterεr (4:40)
05 - Søn Af Solen (5:45)
06 - Blaene Falder (4:45)
07 - Ivalo Og Liza (6:15)
08 - Solhverv (3:50)

21 Temmuz 2023 Cuma

Young Flowers / Blomsterpistolen (1968)

1967 yılında Kopenhag, Danimarka'da kurulan Young Flowers döneminin en önemli gruplarından biri. 60'ların sonlarına doğru Danimarka Rock müziğinin yükselen değer haline gelmesi ile birlikte ortay çıkan pek çok gruptan da biri ayrıca. Ama diğerlerinden farklı olarak, yaptıkları işi sonuna kadar iyi yapan ve öncü olan gruplardan Young Flowers. 3 kişilik bir kadro olmalarına rağmen yaptıkları müzik ile çok daha fazlasıymış gibi görünüyorlar.

Blomsterpistolen albümü Hippie atmoseri ile renklendirilmiş, sırtını Blues'a dayamış bir Psychedelic Rock albümü. Alışkın olduğumuz West Coast tarzı Psychedelic'e benzer bir tanım gibi görünse de kendilerine has bir anlayış geliştirmeyi de başarabilmişler. Albüme iki cover parça eklemeyi de unutmamışlar. Bob Dylan'ın Down Along The Cove ve B.B. King'in You Upset Me Baby'si albümde yerini almış ve hiç de uyumsuz durmamışlar. B.B. King'in parçasını Oppe I Træet adıyla Danca söylediklerini de belirtelim.

Albümde ayrıca Amerikalı şair Walt Whitman'ın şiirlerinden hazırladıkları 3 parça bulunuyor. Bu arada, Danca dinlerken kulağı tırmalayan bir dil. Özellikle Rock albümlerinde, albümün etkisini düşürecek kadar rahatsız edici olabiliyor. Lakin Blomsterpistolen için geçerli değil bu. Zaten albümde bazı parçalar Danca bazıları da İngilizce yorumlanmış. Tuhaf bir durum ama hem Danca'nın kaba etkisi azalırken hem de değişik bir hava katıyor. Diğer taraftan parçaları o kadar iyi işlemişler ki Danca uyumlu bir şekilde geliyor kulağınıza.

Albümün getirdiği ticari başarı ve kaliteli bir albüm olmasından kaynaklı fazlaca bilinir hale geliyorlar. Yönetmen Jens Jorgen Thorsen, Quiet Days in Clichy (Clichy'de Sessiz Günler adıyla ülkemizde bazı yaz festivallerinde de gösterilmiştir) filmi için Young Flowers'tan 3 parça istemiştir. O parçaları da daha sonraki albümlerin Remastered CD versiyonlarında bulabiliyorsunuz. Ya da daha iyisi filmi izleyin, ilgi çekici ve değişik bir bakış açısına sahiptir.

Young Flowers'a giriş için albüm konusunda arada kaldığımı söylemeden geçmeyeyim. 2 albümlerinin ikisi de gerçekten iyi. İkinci albüm bir miktar daha iyi olmakla birlikte Blomsterpistolen başlangıç için daha uygun geldi. Kişisel tercih olarak görebiliriz bunu da. No.2 adıyla yayınlanan ikinci albümde Burnin Red Ivanhoe'dan elemanlarla birlikte enfes bir Jam Session yaptıklarını da belirterek bitirelim.

YOUNG FLOWERS

Peer Frost / Gitar, Vokal
Peter Ingemann / Bass
Ken Gudman / Davul

BLOMSTERPISTOLEN

01 - Ouverture / Take Warning, Stk.1 (4:22)
02 - The Moment Life Appeared, Stk.2 (2:25)
03 - 25 Øre (7:53)
04 - Oppe I Træet, Stk.3 (3:26)
05 - To You, Stk.4 (2:02)
06 - Down Along the Cove, Stk.5 (3:59)
07 - April '68 (8:56)

20 Temmuz 2023 Perşembe

Gun / Gun (1968)

Yetenekli iki kardeşin başı çektiği Gun'ın kökleri The Knack grubuna dayanıyor. 1965 - 1967 yılları arasında takıldıkları 2 yıllık sürenin ardından isimlerini Gun olarak değiştirip 2 stüdyo albümü kaydı yapıyorlar ve 1970 yılında da dağılıyorlar. Bu dağılmanın ardından Paul ve Adrian Gurvitz önce Three Man Army'i arkasından da Ginger Baker ile birlikte Baker Gurvitz Army'i kuruyorlar. Yani Gun nefis grupların dayandığı bir başka nefis grup. Adına aldanıp tek atımlık olduklarını düşünmeyin.

Ayrıca Yes'in vokali olarak bildiğimiz Jon Anderson'ın da stüdyo albümlerinde olmasa da albümler öncesi bazı konserlerde Gun ile birlikte sahne almışlığı var. Bir başka önemli olduğunu düşündüğümüz şey ise Gun'ın ilk albüm kapağının Roger Dean tarafından tasarlanmış ilk albüm kapağı olması.

Sadece bunlar bile grubun gidişatı hakkında ufak tefek fikirler verebilir insana. Tabi bununla kalmayalım. Albüm, 1968 çıkışlı olması ve Progressive'in henüz tam anlamıyla kabullenilmemiş olması nedeniyle arada kalan albümlerden. Bu nedenle de sıklıkla Proto-Prog olarak nitelendirilir. Yanlış bir tanım da değildir esasen. Yaptıkları müziğin niteliklerinin ve tarihinin Proto-Prog ile örtüşmesi, ilerici bir yaklaşım sergileyerek değişik yerlere doğru evrilmelerinden kaynaklı bu tanım tam da yerini buluyor. Kesin olarak Progressive Rock diyemememizin de sebebi bu aslında. Progressive'e yakınlar ama tam olarak da değiller.

Gurvitz'lerin sonraki projeleri olan Three Man Army'de yaptıkları Crossover Prog'a yaklaşan bir yapısı var albümünün. Bu nedenle bir miktar popülerlik havası sezinleniyor. Lakin öyle de değiller. Dönemin popülerleşme kaygısı güdenleri gibi yumuşak ve düz bakan bir tavırları yok. Aksine darmadağını ve sertler. Nereden ne çıkacağı, gidişatın nereye nasıl döneceğini kestirmeniz zor oluyor bu albümde. O kadar etkili ve sağlam ki, dönemin benzer yapıdaki albümleri düşünüldüğünde 10 üzerinden 9,8 filan verilir bu albüme.

Race With The Devil gibi bir açılış parçası The Sad Saga of the Boy and the Bee ve Rupert's Travels parçalarıyla desteklenince dinlenilmesi elzem olan albümlerden biri ortaya çıkıyor zaten. Diğer yandan (aradaki parçaların hakkını yemeden es geçerek...) Take Off gibi de enfes bir kapanış parçasına sahipler. Kişisel olarak en iyi albümler listemde ilk 10'a rahatlıkla giriyorlar.

GUN

Paul Gurvitz / Vokal, Bass
Adrian Gurvitz / Gitar
Louis Farrell / Vurmalılar

Konuk Müzisyenler:
Barry St John / Back Vokal (7)
Sunny / Back Vokal (7)

GUN

01. Race With the Devil (3:35)
02. The Sad Saga of the Boy and the Bee (4:49)
03. Rupert's Travels (2:12)
04. Yellow Cab Man (4:15)
05. It Won't Be Long (Heartbeat) (4:26)
06. Sunshine (4:25)
07. Rat Race (3:55)
08. Take Off (11:01)