22 Mart 2010 Pazartesi

Bad Company - Straight Shooter (1975)

Uzun bir aradan sonra tekrar selamlar blog ahalisine. Arayı çok uzattım ama bu süre içinde müzik bile dinleyemedim desem anlarsınız halimi herhalde. Daha fazla gevezelik etmeden Bad Company'ye geçelim.

Bad Company dendiğinde ilk akla gelen isim Paul Rodgers. Free grubundan Simon Kirke ile birlikte ayrılıp 1973'te Boz Burrell ve Mick Ralpstir ile grubu kurdular. Grubun menajeri oldukça dikkat çekici bir isimdi; Peter Grant. Peter Grant'i efsanevi Led Zeppelin'den hatırlayacaksınız. Zaten Bad Company ilk albümlerini Zeppelin'in plak şirketi olan Swan Song'tan çıkardılar. İlk albümleri "kendi isimleri" ile piyasaya çıktı. Hemen belirtmek lazım ki ilk albümleri gerçekten muhteşemdir. İleride elbette ona da değiniriz. Bu arada Paul Rodgers'ın bir de Queen hikâyesi vardır ki o çok ayrı bir yazının konusudur.

Bad Company'yi ilk dinlediğinizde size "Ben Amerika'nın güneyinden geliyorum" diye bağıracak. Grubun tarzı net bir şekilde Country Blues olarak tanımlanmakta zaten. Fakat Bad Company bir İngiliz grubu.

Straight Shooter benim özellikle sevdiğim bir albüm ve grubun ikinci (1975) albümü. Country, blues ve rock ezgileri albümün tamamına mükemmel bir şekilde dağılmış durumda. Albümde benim özellikle sevdiğim bir tarz var; şarkılarda bariz bir duygusallık var fakat bu duygusallık biraz enteresan. Ben bunu; kafası pek güzel, elinde de bir içki şişesi ile sakin sakin takılan bir adamın duygusallığı olarak tanımlıyorum. Zorladığımın farkındayım ama tam olarak hissettirdiği budur bana.

Paul Rodgers'ın vokali bence bu grup için çok kritik. Bu gruba başka bir vokal kesinlikle yakıştıramıyorum. (ki emin olmamakla beraber böyle bir dönemleri olduğunu hatırlıyorum)

Albümde yılların eskitemediği (klişe timi alsın beni) Feel Like Makin' Love şarkısını birçoğunuz hatırlayacaksınız muhtemelen. Bad Company'yi en güzel tanımlayan şarkı da bence budur işte. Bu şarkıyı dinleyen bundan sonra da Bad Company şarkılarını duyduğu zaman tanımaya başlayacaktır.

Shooting Star ise bu albümdeki bir başka şaheser. Elinde içki şişesi diye sayıklama sebeplerimden bir tanesini de bu şarkıda bahsederler. Deal With The Preacher ile biraz hareketlenecek, Wild Fire Woman ile tatil yolculuklarına çıkacak, Anna ile durulacaksınız.

Eminim ki bu albümü sık sık pikabınıza koyacaksınız ve bol bol dinleyeceksiniz. Bad Company'ye de ilk adımınızı atmış olacaksınız. Şimdiden uyarayım, sakın ha Feel Like Makin Love ve Shooting Star'ı tekrar tekrar dinleyip albümün tamamının keyfini kaçırmayın. Gerçekten bütün halinde muhteşem bir albüm.

BAD COMPANY

Paul Rodgers / Vokal, Gitar, Piyano
Mick Ralphs / Gitar, Klavye
Simon Kirke / Bateri
Boz Burrell / Bass

STRAIGHT SHOOTER

1 - Good Lovin' Gone Bad (03:35)
2 - Feel Like Makin Love (05:13)
3 - Weep No More (03:59)
4 - Shooting Star (06:15)
5 - Deal With The Preacher (05:01)
6 - Wild Fire Woman (04:33)
7 - Anna (03:42)
8 - Call On Me (06:04)

19 Mart 2010 Cuma

St. Tropez - Icarus (1978)

Ciro Perlino, müzik hayatına davul-perküsyonla başlamış olmasına rağmen, on parmağında on marifeti olan, klavyeliler başta olmak üzere pek çok enstrümanı çalabilen güzel bir abimiz. İlk grubu Il Sistema, önemli bir oluşum çünkü bir süre sonra dağılmasından Celeste ve Museo Rosenbach ortaya çıkıyor.

Celeste 1976 yılındaki "Principe di un Giorno"nun ardından 90'larda yine Celeste adı altında eski yayınlanmamış kayıtlarından oluşan iki albüm daha yayınlıyor. Ayrıca 80'ler ve sonrası Ciro Perlino, Celeste müziğinden farklı olarak (Solare ile başlayan) New Age tarzında daha bi yoğunlaşıp solo albümler yayınlıyor.

Pek duyulup bilinmeyen Icarus, Celeste sonrasında St. Tropez'i tek albümlük gruplar sınıfına sokuyor. Bu albüm, Ciro Perlino ve arkadaşlarının 1977-1978 arası kayıtlarını içeriyor. Mellow Records tarafından 1992 yılında dinleyiciye CD olarak sunulan St. Tropez – Icarus, Ciro Perlino'nun Snc, Compagnia Digitale gibi dahil olduğu kısa ömürlü gruplardan biri.

Kısaca albüm içeriğine de değinecek olursak, parmaklarınızın arasından bir avuç deniz kumu kayıyor hissiyle dalıyorsunuz 11:18 dakikalık ilk parçaya. Müzik yaz güneşi sıcaklığında ve öyle umutlu ki, bir anda her şeyi olduğu gibi bırakmış bir kumsalda düşlüyorsunuz kendinizi. Derken... Birçok parçada sesini duyup hayran kalacağınız Lady Mantide çıkıyor karşınıza. Bu bayanın sesi, neredeyse albümün olmazsa olmazı durumunda. Albümün Gong'a benzerliğine değiniliyor pek çok yerde, haksız da sayılmazlar doğrusu. Hatta Steve Hillage'ın isim değiştirerek gitarcı Alex Magazzino adıyla grupta yer aldığı söylentiler arasındaymış falan :)) gibi de bi espri yapıp son noktayı koyalım yazıya. Zira albümü upload edeli 1 ay oldu, bir kaç cümle için kaldı gitti işte öyle... Uzatmayalım, ekleyiverelim siz de dinleyin güzel güzel... Link de ölmüş zaten…

ST. TROPEZ

Ciro Perrino / Synths, Eminent, Fender Rhodes E-Piyano, ARP Sequencer, Davul, Bass, Flüt, Vokal, Perküsyon, Marimba, Glockenspiel & Ritm Makinesi
Giorgio Battaglia / Bass
Silvano Cecchini / Bass
Francesco "Bat" DiMasi / Davul
Enzo Cioffi / Davul
Mimmo De Leo / Davul
Alex Magazzino / Gitar, Bass, Vokal
Lady Mantide / Ses

ICARUS

1 - Noccioline, caramelle, gelati (11:12)
2 - Segnale limpido (8:55)
3 - Il Laghetto del Cigna (4:24)
4 - Nella cascata (6:23)
5 - Bollito misto (4:05)
6 - Icarus (8:37)
7 - Re del deserto (12:17)
8 - Verdure saltate (6:09)
9 - Luna in vergine (7:18)
10 - Il Lato sconosciuto (4:34)

1 Şubat 2010 Pazartesi

Canned Heat - Boogie With Canned Heat (1968)

60’lı yılların en sağlam “beyaz” Blues grubu karşınızda. Canned Heat. Albümden önce biraz gruptan bahsetmek gerek. Grup 1965 yılında Los Angeles’da kuruldu ve o yıllarda en iyi beyaz Blues grubu olarak gösterildi.

Kuruluş kadrosunda Alan "Blind Owl" Wilson, Bob "The Bear" Hite, Frank Cook ve Henry Vestine vardı. Boogie with Canned Heat albümünde ise bateride Frank Cook'un yerini Fito De La Para aldı. 1970’de gruba tam anlamıyla dahil olan basçı Larry Taylor ilk olarak gruba sadece stüdyoda dahildi. Grubun John Lee Hooker ile Hooker’N’Heat adlı bir albüm yaptığını, The Doors ile turnelere çıktığını ve Jim Morrison’ın favori gruplarından biri olduğunu da ekleyelim.

Boogie With Canned Heat safkan bir blues albümü. Zaman zaman Blues Rock dolaylarında da gezindiğini söyleyebiliriz. Grubun en ünlü şarkılarından bazıları bu albümde çıktı. On the Road Again ve Amphetamine Annie’yi bir yerlerde duymuş olma ihtimaliniz yüksek. Fried Hockey Boogie ise grubun kendine has şarkılarından biri.

Albümde safkan blues tonlarının yanında Bob Hite’ın (The Bear) muhteşem vokali oldukça dikkat çekici. Bob Hite’ın farklı vokal tonlarını gerçekten çok seveceksiniz. Bunun yanında bir blues grubundan bahsederken bastan bahsetmemek olmaz. Larry Taylor grubun tam ortasında işini muhteşem bir şekilde yapıyor. Tüm şarkıları birbirine bağlıyor ve sanırım kendisi deli. Turpentine Moan ise bu albümdeki favori şarkım. Albümü dinlerken sırasını bozmayın elbette ama bu şarkıya da kendinizi hazırlayın.

Grup Woodstock 69'da çalan şanslı gruplardan. Leaving This Town'ın canlı performansını dinlediğiniz zaman grubu tam olarak tanımış olacaksınız aslında. İnanılmaz bir enerji ve sempatiyle çalıyorlar. Ben dahil birçok kişiyi de bu halleriyle kendilerine aşık ettiler. Bu albümde de çok da farklı değiller. Derler ki; albümü dinlerken dans etmeyen olursa Bob Hite mezarından kalkıp gelecek ve sizinle birlikte dans edecek.

Canned Heat oldukça keyifli ve Altmışların havasını size yaşatan, içinde o dönemin naifliğini barındıran bir grup. Dinlerken kolunuzu, bacağınızı yerinden oynatacak, yüzünüzde gülümseme oluşturacak bir gurup. Kimi zaman yollara düştüğünüzde dinlersiniz, kimi zaman dinlenirken dinlersiniz, kimi zaman da deli gibi eğleneceğiniz zamanlarda dinlersiniz. Ama mutlaka dinlemek için bir sebep bulursunuz. Başladığınız zaman bırakamazsınız.

Benden Size Bonus Track:

http://www.youtube.com/watch?v=EM1CS17lrA0

CANNED HEAT

Bob Hite / Vokal
Alan Wilson / Slide Gitar, Vokal, Mızıka
Henry Vestine / Lead Gitar
Larry Taylor / Bass
Fito de la Para / Davul

BOOGIE WITH CANNED HEAT

1 - Evil Woman (2:59)
2 - My Crime (3:57)
3 - On the Road Again (5:01)
4 - World in a Jug (3:29)
5 - Turpentine Moan (2:56)
6 - Whiskey Headed Woman No. 2 (2:57)
7 - Amphetamine Annie (3:56)
8 - An Owl Song (2:43)
9 - Marie Laveau (5:18)
10 - Fried Hockey Boogie (11:07)

21 Ocak 2010 Perşembe

Jefferson Airplane - Volunteers (1969)

Blog'un bütün sakinlerine selamlar öncelikle. Bu kadar çok güzel insanın toplandığı bir ortamda yazmak gözümü biraz korkutsa da, nihayetinde aranızdayım ben de. Tanışma faslını çok uzatmadan hemen uçağa yetişmek istiyorum.

Jefferson Airplane ile ilgili çok söz söylemeye gerek yok elbette. Hemen herkesin iyi bildiği bir efsane zaten kendileri. Volunteers ise grubun altıncı albümleri. Bu albüm Woodstock 69'dan hemen sonra çıktı. Hatta albümdeki şarkılardan bazıları zaten Woodstock'ta çalınmıştı. (Wooden Ships'in Woodstock versiyonu aklınızın bir köşesinde bulunsun) Fikrimce, bu albüm, dönem olarak uçağın epey yüksekte olduğu bir dönemde yapılmış ve grubun tüm karakterini oldukça iyi yansıtan bir albüm. Jefferson Airplane, Volunteers ile bizlere aşkı, barışı ve özgürlüğü tatlı tatlı dikte ediyor. Biz de farkına bile varmadan kapılıp gidiyoruz.

Benim için bazı albümler vardır. Belli bir enstrüman ya da vokal çok ön plana çıkar. Volunteers ise hiç böyle değil. Bu durum kulağımın hamlığından mı kaynaklanıyor, yoksa kafamın durumundan mı bilemiyorum ama neticem budur. Bu albümde de elbette her sesi tek tek takdir etmeniz gayet mümkün, fakat kendinizi rahatça bıraktığınız anda sizi bütün halinde sarmalayacak bir albüm Volunteers.

Bu albümden bahsederken albüme adını eksik bir şekilde veren Volunteers of America'dan bahsetmemek olmaz elbette. Dönemin savaş karşıtlarının dilinden hiç düşmeyen, sembol bir şarkı olmuş Volunteers. Yıllarca da bu sembol özelliğini sürdürmüş. Akıllara Vietnam savaşı geldiğinde tam karşısında kendine yer bulmuş. Adını eksik bir şekilde veren dedim, zira albümün adı Volunteers of America olarak düşünülmüş fakat yapımcılar Volunteers olmasına karar vermişler.

Albümün kapağının da size kendini epey sevdireceğini düşünüyorum. Ekmeğin birine fıstık ezmesi, diğerine de reçel sürün, sonra ikisini kapatıp afiyetle yiyiniz efenim!

Son olarak albümdeki kendi favorilerimden bahsedeyim. Good Shepherd, The Farm, Eskimo Blue Day ve Volunteers'ı ayrı bir yere koyabilirim. Hemen ardından da We Can Be Together ve Wooden Ships'i başka bir yere koyarım...

Hepsini tek tek bir yerlere koymadan önce size iyi dinlemeler dileyip çekileyim.

JEFFERSON AIRPLANE

Marty Balin / Gitar, Vokal
Jack Casady / Bass
Spencer Dryden / Davul
Paul Kantner / Gitar, Vokal
Jorma Kaukonen / Gitar, Vokal
Grace Slick / Klavye, Vokal

VOLUNTEERS

01 - We Can Be Together (5:50)
02 - Good Shepherd (4:22)
03 - The Farm (2:55)
04 - Hey Fredrick (8:31)
05 - Turn My Life Down (2:55)
06 - Wooden Ships (6:00)
07 - Eskimo Blue Day (6:31)
08 - A Song For All Seasons (3:30)
09 - Meadowlands (1:01)
10 - Volunteers (2:03)

28 Aralık 2009 Pazartesi

Atlas - Blå Vardag (1979)

Merhabalar herkese.

Uzun zamandır yoktum ortalıklarda; bahane falan bulmayacağım tamamen tembellik benimkisi. Annem senden bıktım demeye başladı artık, ben de şöyle bi silkineyim dedim bitim pirem de silkinsin... İşte böylece bir uyanış denemesi yapma kararından sonra ayaklarımı sürüye sürüye dolaşırken bu albümü gördüm. Aslına bakarsanız ilk önce Atlas ismi çekti beni, mitolojik bir şeyler falan bulurum umuduyla atladım fakat kapağı görünce hayallerim suya düştü.

Yine de ''İyi ki de içimdeki balıkların hepsini yememiş kedilerim:)'' dedim kendi kendime. Çünkü gayet güzel, müzikal olarak çok hoş bir albümmüş bu. Kapak da hiç fena sayılmaz doğrusu. ''Stopp music huss'' mu ne bir şey yazıyor evin duvarında ama ne demek istenildiğini tam anlayabilmiş değilim. Uzakta kalmak yaramıyor bana sanırım çenem de düştü iyice, balık kedi medi derken asıl amacımı unutuyorum. Abilerimiz bu albümde iki klavye kullanmışlar.

Genele baktığınızda klavye ağırlıklı zaten ama davullar gitarlar da etkin değil dersek taş oluruz :P Sanki klavye bizi bi yere taşıyor oradan gitar alıyor kucağına bizi, ondan sonra bi ''Nerdeyim ben?'' oluyorsun ondan sonra da oynamaya başlıyorsun. Oynama işin abartısı tabii ki. Beni mutlu etti bu albüm çok. Kasmadı hiç, kolay dinledim, dibe inmeden yüzdüm... En sevdiğim parça şu diyemeyeceğim bütün itibariyle sevdim. Grup İsveçli, tek albüm yapmışlar.

Grup hakkında yapılan yorumları okuduğumda bi sürü benzetme yapılmış grup için. Kimisi Genesis'in melodik olanı demiş, kimi Camel'in daha bi jazz hali demiş. ben bişey demeyeceğim beğendim, dinledim, dinliyorum... Umarım siz de beğenirsiniz...

ATLAS

Björn Ekbom / Org, Piyano, Synths, Clavinet, Mellotron, Rhodes
Erik Björn Nielsen / Synthesizers, Mellotron, Rhodes, Org, Piyano
Micke Pinotti / Davullar
Uffe Hedlund / Bass, Bass Pedallar, Gitar
Janne Persson / Gitar, Perküsyon

BLÅ VARDAG

01 - Elisabiten (7:12)
02 - På Gata (14:10)
03 - Blå Vardag (6:56)
04 - Gånglåt (2:52)
05 - Den Vita Tranans Väg (7:18)
06 - Björnstorp (6:17)
07 - Hemifrån (7:50)
08 - Sebastian (4:31)

6 Aralık 2009 Pazar

Dün - Eros (1981)

Fransalardan gelen tek albümlük grup kendisi. Aslında deli gibi dinlemediğim bir tür olan Zeuhl yapıyor diyebiliriz Magma gibi. Asıl ilginç olan ve benim dikkatimi çeken zamanında deli gibi Dune evreni ile alakalı progressive bir şeyler yapmışş olan grup araken karşıma çıkması. Asıl sorun ise albümü dinlerken pek alaka kuramamış olmam. Yani parça isimleri hariç bana Dune'u hatırlatan pek bir atmosfer bulamadım. Ayrıca Eros'la alakalı da bir şey göremedim albümde. İlginç isimler koymuşlar elemanlar parçalara ve albüme. Aynı zamanda yanılmıyorsam Fransızlar Dune'u Dün olarak okuyorlar, bu da herhalde grubun isminin çıkış noktası olabilir. Ama Fransızcada ü harfi yoktur, pek çözemedim.

Lakin tabii ki bu pek bir şey ifade etmiyor. Çünkü şahane bir albüm yapmış elemanlar. Zeuhl olması haliyle davulun ve bassın daha ön planda olduğunu görüyoruz. Perküsyon da albümde önemli bir yer tutuyor. Ara sıra sakinleşiyor, sonra hepsi bir tozutuyor, özellikle bu tozutma durumların flüt bir Ian Anderson havası veriyor. parçaların tümünde, özellikle Arrakis parçasında davul parçayı sürükleyen ve geçişleri sağlayan aksak ritimler oluştuyor. Davulun sololarının da harikalığından bahsetmemek olmaz. Parçalardan şarkı söyleyen bir eleman da yok, enstrümantal takılmışlar.

Albüm dört parçadan oluşmuş olsa da elemanlar parçaların üçüne alternatif de yapmışlar bir de Acoustic Fremen eklemişler. Sanırım son dört parça remastered tarzı bir çalışma sonrasında albüme eklenmiş. Parçalar 1978 yılında kaydedilmiş olsa da progarchives albümün çıkış tarihini 1981 olarak yazmış, ben de öyle ekledim başlığa. Mazur görün.

DÜN

Laurent Bertaud / Davul
Jean Geeraerts / Elektrik, akustik gitar
Bruno Sabathe / Piyano, synthesizers
Alain Termol / Perküsyon
Thierry Tranchant / Bass
Pascal Vandenbulcke / Flüt

EROS

1 - l'Epice (9:25)
2 - Arrakis (9:36)
3 - Bitonio (7:09)
4 - Eros (10:17)
5 - Bitonio (Alternatif versiyonu) (10:20)
6 - Arrakis (Alternatif versiyonu) (5:07)
7 - Eros (Alternatif versiyonu) (7:11)
8 - Acoustic Fremen (Yayınlanmamış parça) (6:17)

15 Kasım 2009 Pazar

Out of Focus - Palermo (1972)

Geçenlerde neler eklemişim diye blog’a şöyle bir göz atarken hiç krautrock albümü eklemediğimi fark ettim. Yonçin’in de tavsiyesiyle (aylar oldu biliyorum) Out of Focus’un bir konser albümünü eklemeye karar verdim.

Out of Focus’u keşfettim keşfedeli (her zamanki gibi Yonçin’e teşekkür faslı) “fusion” deyince aklıma ilk bu grup geliyor. Bu güzide insanlar yaptıkları müzikle dinleyici bir çeşit trans haline girmelerine yardımcı oluyorlar. Out of Focus’un kolaylıkla kendi döneminin en yetenekli müzisyenlerinden olduklarını söyleyebiliriz. Enstrümantal ağırlıklı ama araya az ve öz vokal serpiştirilmiş, sık sık doğaçlamaya kayan bir tarzları var bu grubun. Albümden bahsedecek olursak grubun İtalya turunda verdiği Palermo konserinin kaydından oluşuyor. Dedik ya adamlar doğaçlama seviyor, o yüzden şarkılar oldukça uzun. Her bir enstrümana ayrı ayrı doyuruyor. “Whispering” ve “Fly bird fly” benim albümdeki kişisel favorilerim. Beğeneceğinizi umarak ben aradan çekiliyorum.

OUT OF FOCUS

Remigius Drechsler / Gitar
Hennes Hering / Klavye
Moran / Flüt, Saksafon, Vokal
Stephan Wiesheu / Bas Gitar
Klaus Spöri / Davul

PALERMO 1972

1 - Whispering (10:15)
2 - Cafe Stiletto (13:10)
3 - I Want to See Your Face No More (12:32)
4 - Where is Your Home Town (8:56)
5 - Fly Bird Fly / Television Program (20:35)
6 - I'm Kissing Right (10:38)

25 Ekim 2009 Pazar

Head Machine - Orgasm (1969)

Hee.. şaane bi sonbahar sabahı.. kahvaltımızı da ettik öğretmenevinde.. yetmedi Gentleoctopus, Jr.'ın pastasını da kestik. Eh keyif oldukça yerinde. Birader Cyphre da geldi sabah sabah. Odur budur derken Heep bağlantılı grupları koyduk da Head Machine'i unuttuk düşüncesine kapıldım birden. Boş vakit bulmuşken de girip halledelim şu işi istedim. Head Machine de tek albümlük gruplardan. Farkı belirli bir proje üzerine kurulmuş olması. The Gods'ın sonrası ve Toe Fat macerasının hemen öncesinde John Glascock'ın ısrarıyla Hensley, Kerslake ve Brian Glascock bir araya gelip bu 7 parçalık şaane albümü kaydederler. İlginç bi durum vardır bu albümde.. onun için aşağıdaki grup bilgisine bakılması gereklidir.

Toe Fat'in gelişini önceden haber verircesine albümün açılış parçası Climax eklentisiyle You Tried To Take It All'dur. Blues'u güçlendirerek Heavy Blues (aha yeni bi tabir gibi duruyo) şekline sokarak kaydedilen albümün girişi de şaane olmuş işte. You Must Come With Me'nin de bu parçadan aşağı kalır yanı olmadığını söyleyelim. Albüme adını veren Orgasm ise 9 dk'lık süresi içerisine sığdırdığı bir dolu enteresanlıkla alkışı hak ediyor.

Head Machine'in The Gods ve Toe Fat arasında bir bağlantı ya da geçiş grubu olarak düşünülmesi hiç de yanıltıcı bir fikir olmayacaktır. Zira gerçekten de The Gods'tan gelenlerin Toe Fat'e doğru evrileceklerinin habercisi bir albümdür Orgasm. Hensley bu albümde klavyeci kimliğinden çok gitarist kimliğiyle öne çıkar ki aslında Hensley müziğe de gitar ile başlamıştır. John Glascock da ileriki yıllarda neden Jethro Tull'da yer alacağını gösterir. Bi de bu albümle ilgili bilgilerim eksik ve karmaşık aslında benim. Kesinlik taşıyan bilgilere sahip olanlar lütfen haber versin de gerekli düzeltme ve eklemeleri yapalım. Misal, albümde David Paramor diye birinin vokal yaptığını ve aynı adamın albümdeki tüm parçaları yazdığı gibi bir bilgi kalmış aklımda ama sağlamasını yapamadım bi türlü. Bilgi sahibi arkadaşlar yorum kısmına yazarak bildiklerini paylaşırlarsa sevinirim.

HEAD MACHINE

Ken Leslie (Ken Hensley) -Gitar, Klavye, Vokal
John Leadhen (John Glasscock) - Bass, Vokal
Brian ve Lee Poole (Brian Glasscock ve Lee Kerslake) - Davul
Mike Road - Vurmalılar (elemanın gerçek adı olabilir bu :))
David Paramor - Vokal

ORGASM

01. Climax - You Tried To Take It All
02. Make The Feeling Last
03. You Must Come With Me
04. The Girl Who Loved, The Girl Who Loved
05. Orgasm
06. The First Time
07. Scattering Seeds

20 Ekim 2009 Salı

Jane - Together (1972)

Merhabalar. Blog'u uzun zamandır takip ediyorum. Birçok tanımadığım grup keşfettim sayenizde. Hepinize teşekkürler. Uzun zamandır Gentle'a Jane'in Together albümünü yerleştirmek isteğimi söylüyordum. Bir türlü denk getiremiyordum. Bu son günlerdeki blog’daki aktivite beni harekete geçirdi.

Herhalde blog'a ilk post eden herkes önce favori albümünü post ediyordur. Ben de bu telden çalacak olursam Jane'in Together albümünü koymak boynumun borcu olmuş oluyor. Jane 1970'de Hannover'de kurulmuş. Alman Krautrock'ının incilerinden. Together albümü ise Progressive Rock seven herkes için ikonik bir albüm bence. Jane ve Eloy'u aynı dönemde keşfetmiştim ve hiçbirini diğerinin üzerine çıkaramadım. İkisi de aynı anda, birlikte, ele-ele yükseldi benim için. Ortak müzik arşivimiz olan bir dostuma ise bu iki grubu tanıtırken şöyle dedim "ortak, pink floyd neyse eloy ve jane de artık odur benim için haberin ola".

Şarkı sözlerinin az (ama öz) olması albümü enstrümantal ağırlıklı yapıyor. Ama vokalist Bernd Pulst'un sesinin tam progressive rock grubuna uygun bir ses olduğunun söylemem gerek, ne çok ön plana çıkıyor vokal ne de enstrümanların çok gerisinde kalıyor. Ama güçlü bir ses... Maalesef ki Bernd Pulst bu albümden sonra gruptan ayrılmış. Enstrümanlarda herkes çaldığı alete tam hakim, ama bunlardan grubun adı ile özdeşleşmiş efsanevi Peter Panka davulda ve 70'lere ait en iyi Gibson LP sololarının sahibi olduğunun düşündüğüm Klaus Hess. Grubun sağlam bir klavyecisinin (Werner Nadolny) olması da bu albümü duyduğum en iyi melodik underground hard rock albümü yapıyor. İsimlerini zikrettiğin son 3 insan zaten grubun kurucuları ve ilk çekirdek kadrosudur. Ayrıca vurgulamam gereken başka bir husus da 1972 yılı için bir grubunun ilk albümü için çok iyi aranjesi olan bir albüm. Bir grubun ilk albümü ancak bu kadar başarılı olabilir. Bir albümün de ilk şarkısı ancak bu kadar doğru tercih olup bu kadar bağlayıcı olabilir.

Together Jane'in debut albümüdür. Gerçek bir underground hard rock/space rock/ kraut rock/progressive rock albümüdür. Hangi sınıfa isterseniz koyabilirsiniz. Benim için "başucu" sınıfına aittir.

JANE

Klaus Hess / Gitar
Bernd Pulst / Vokal
Charley Maucher / Bass, Vokal
Werner Nadolny / Klavye, Flüt
Peter Panka / Davul, Vurmalılar

TOGETHER

1 - Daytime (8:05)
2 - Wind (4:52)
3 - Try to find (5:24)
4 - Spain (11:53)
5 - Together (3:43)
6 - Hangman (9:58)

İNCELEYEN: Flying Ostrich

19 Ekim 2009 Pazartesi

Toe Fat - Toe Fat II (1971)

1971 yılı ile birlikte Toe Fat kadrosunda bazı değişiklikler olur ve Hensley ile Kerslake ayrılır. John Glascock da nedeni tam bilinemeyen bazı gizemli sebeplerden ötürü ikinci albümde John Konas soyadıyla yer alır. Hensley ve Kerslake'in yerine Alan Kendall ve Brian Glascock gelir. Bennett hala yerinde durmaktadır. :) Bu albümde ilk albümdeki başarıyı aynen devam ettirirler. Fakat sound biraz daha sert bir hal almış ve Blues Rock'dan çok Hard Rock'a dönmüştür. Bennett'ın şaaneye varan gitar kullanımlarına Glascock'ların ve Kendall'ın tamamlayıcı etkisi işi çığrından çıkaracak duruma getirir. Açılış parçası Stick Heat'in girişinde sanırım banjo ya da benzeri bir alet kullanılır ve sanki bariz şekilde basite indirgenmiş bir parçanın gelişi haber verilir. Lakin öyle olmaz. Stick Heat bir anda sertleşir ve Blues üzerinden Heavy Rock'a kadar kaymalar gösterir. There'll Be Changes da ise iş tamamen blues üzerine kuruludur. Bennett blues standartlarına giren gitar ve vokaliyle parça insanı 70'lerden alıp 60'ların başına atar. Peşi sıra gelen A New Way ise takdire şayan bir parçadır. İlk 3,5 dakika sakin ve sessiz gitar oynamalarıyla geçerken parça bir anda coşar, dinleyici "oha... nooluyo ulen" durumuna girer. Kapanış parçası Midnight Sun da dikkat edilmesi gereken bir diğer güzelliktir. TOE FAT Cliff Bennett / Gitar, Vokal John Konas / Bass Alan Kendall / Gitar Brian Glascock / Davul TOE FAT II 1 - Stick Heat 6:18 2 - Indian Summer 2:07 3 - Idol 3:32 4 - There'll Be Changes 6:52 5 - A New Way 7:55 6 - Since You've Been Gone 4:48 7 - Three Time Loser 4:30 8 - Midnight Sun 4:43