10 Eylül 2023 Pazar

Steppenwolf / Steppenwolf (1968)

Dünkü The Sparrow girişinden sonra efsanevi Steppenwolf'tan bahsetmemek olmazdı. Zaten gruba da ayıp etmişiz, uzun zamandır hiçbir şekilde blogda konuk etmemişiz. Hem kendi döneminin en üsttekilerinden biri hem de günümüzde bile parçaları hala bilinen, dinlenen, filmlerde dizilerde filan kullanılan grubu hakkında birkaç kelime etmemek hiç hoş olmamış. Kaldı ki "Led Zeppelin ve Black Sabbath'tan önce Steppenwolf vardı" diye de bir laf varken daha büyük bir ayıp olarak kayda geçirebiliriz.

The Sparrow'un 1967 yılı ortalarında farklı yönlere gitmesinin ardından akıllı bir yapımcı John Kay ve arkadaşlarına gidip grubun en azından bir kısmını toplayıp farklı bir isimle müzik yapmaya devam etmelerini ısrarla öğütlüyor. Kay ve diğerlerinin de kafasına yatıyor bu fikir. Grubu kuruyorlar. Adını da Hermann Hesse'nin aynı adlı kitabından (bizde Bozkırkurdu adıyla bilinir) alıyorlar. The Sparrow'dan koparak sahne adını Mars Bonfire yapan Dennis Edmonton da grupla ilgileniyor ama dışarıdan destek vermeyi daha doğru buluyor. Bu noktada belirtmek gerekiyor ki iyi ki de bunu yapmış. Zira gruba dahil olsaydı belki de Born To Be Wild hiç ortaya çıkmayacaktı.

Neyse, grubu kurup çalışmalara başlıyorlar ve aldıkları karar doğrultusunda Psychedelic Rock'tan beslenen, Blues Rock'ın sert bir türevi üzerine gidiyorlar. Heavy Metal'in çıkışındaki önemli ayrıntılardan da biridir bu durum. Albümden ince 3 adet 45'lik yayınlanıyor. A Girl I Know ve Sookie Sookie'nin yer aldığı ilk 2 single tanınmaya başlamalarını sağlarken, üçüncü single Born To Be Wild neredeyse dünya çapında üne kavuşturuyor grubu. Bu motivasyonla girdikleri albüm kaydından çok kısa sürede çıkıyorlar. 68'in Ocak ayının sonlarında yayınlanan ve grupla aynı adı taşıyan albüm Steppenwolf, bir anda hem grubu en üste taşırken hem de ticari başarı kazanmalarını sağlıyor.

Hemen her yere Born To Be Wild, The Pusher, Sookie Sookie çalmaya başlıyor. Hatta Peter Fonda, yönetmenliğini de yaptığı ve karşıt kültürün kült filmi haline gelen Easy Rider'ın açılış sahnesinde Born To Be Wild'ı kullanırken, alışkın olmadığımız türde bir alışveriş sahnesinde de The Pusher'a yer veriyor. Yani grup da albüm de her yönden yukarı doğru tırmanmanın yolunu buluyor.

Bazı parçaları dolayısıyla günümüzde çok fazla eleştiri alsalar da o dönem içerisindeki en iyi gruplardan biri olduklarını söylemek yanlış olmaz. Progressive etkileri olmayan, saf ve sadece Blues ile Psychedelic birleşiminden oluşan, net ve açık albümlerden biri bu albüm. Sadece "Rock" dinlemek istediğinizde de ilk tercihiniz olması muhtemel albümlerdendir aynı zamanda.

STEPPENWOLF

John Kay / Lead Vokal, Gitar, Armonika
Michael Monarch / Gitar, Vokal
Goldy McJohn / Hammond, Piano, Wurlitzer
Rushton Moreve / Bass, Vokal
Jerry Edmonton / Davul, Vurmalılar, Vokal

STEPPENWOLF

01 - Sookie Sookie 3:09
02 - Everybody's Next One 2:53
03 - Berry Rides Again 2:45
04 - Hootchie Kootchie Man 5:07
05 - Born to Be Wild 3:28
06 - Your Wall's Too High 5:40
07 - Desperation 5:35
08 - The Pusher 5:43
09 - A Girl I Knew 2:38
10 - Take What You Need 3:28
11 - The Ostrich 5:43

Hiç yorum yok: