Black Cat Bones etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Black Cat Bones etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Eylül 2022 Çarşamba

Paul Kossoff

İnsanları öldükten sonra hatırlamak kadar kötü bir şey varsa o da öldüğü gün anmaktır diye düşünüyorum. Bunun yerine doğduğu günü temel almak daha doğru bir davranış olur sanırım. Paul Kossoff, bugün yani 14 Eylül'de doğanlardan biri. Black Cat Bones ile başlayıp Free ile devam eden, Back Street Crawler ile noktayı koyan İngiliz gitarist. Heyecanları, hayal kırıklıkları, yeteneği ve kaliteli işleri ile öne çıkan Kossoff kısa süren ömrüne pek çok başarılı albüm sığdırmış.

14 Eylül 1950'de Hampstead, İngiltere'de doğuyor. Kendini bulmaya çalıştığı yıllarda, 9 yaşındayken radyoda The Shadows dinliyor ve müziğe olan ilgisini keşfediyor. Ailesi de durumun farkına varınca ona Blanche Monroe'dan klasik gitar dersleri aldırıyor. 6 yıl süren bu eğitimin ardından gitardan uzaklaşıyor. Ama tam da o sıralarda başka bir şey oluyor; "Yeniden çalmaya başlamam için gerekli olan ilk gerçek ilhamı Eric Clapton ve John Mayall’ı küçük bir klüpte çalarken gördüğümde aldım. Clapton’ın kim olduğunu ya da neler dönüp bittiğini bilmiyordum. Ama kulüpteki insanlar ona “Tanrı, Tanrı” diye bağırıyorlardı. Gerçekten dikkatimi çekti ve gitar çalmaya devam etmek istedim. Klasik gitar eğitimimin el becerisi kazanmam dışında bu müzikle hiçbir ilgisi olmadığını gördüm. Clapton’dan sonra ilgim daha da arttı. Ondan Peter Green, B.B. King ve Freddie King’e  geçtim ve sonra işin özüne, ruhuna indim; Otis Redding, Ray Charles. Green ve Clapton hem çok yetenekli hem de güçlü çalıyordu. Clapton, olmak istediğim her şeydi.  Long John Baldry’i de severdim, Rod Stewart da o günlerde iyiydi. Jeff Back’in grubuyla görmüştüm Stewart’ı ve çok etkilenmiştim. O sıralarda Black Cat Bones adında bir Blues grubu kurdum. Ama grup dağıldı çünkü Simon Kirke ile başka bir grup kurmak istemiştim.."¹

Clapton'dan fazlasıyla etkilendikten sonra hayatı müzik oluyor Kossoff'un. Kendisinin de bahsettiği üzere Black Cat Bones grubunu kuruyor. Grupla çok fazla kayıt yapıyorlar ama bu kayıtlar uzunca bir süre yayınlanmıyor. Zaten Simon Kirke ile tanışmasından sonra müzikal anlayışı grubunkiyle farklılaşıyor. Kirke ile birlikte bir grup kurma fikri ona daha cazip geliyor. O sıralarda bir gitar dükkanında çalışırken başına gelen bir olay Kossoff'un hayatında büyük iz bırakıyor. Steven Rosen'ın 1976 yılında Guitar Player dergisi için yaptığı röportajda bu olayı şöyle anlatıyor; . "On beş ya da on altı yaşımdayken, Hendrix İngiltere'ye ilk kez Chas Chandler [Hendrix'in menajeri] ile geldi. Bir keresinde müzik dükkanlarını dolaşıyordu ve ben onlardan birinde çalışıyordum. O dükkanda, bir şey alan siyahi biri varsa, satış sayfasının üstüne “C” koyarlardı. Bir gün Chas ile Jimi geldi. Dürüst olmak gerekirse Hendrix acayip görünüyordu ve gerçekten kötü kokuyordu. İçeri ilk girdiğinde, herkes “Aman Tanrım!” demeye başlamıştı. Dükkanda Sola gerilmiş gitar yoktu, bu yüzden sağ el için kullanılan Strat'ı aldı ve çevirdi, böylece Mi teli en altta kaldı. "Little Wing"deki gibi bazı akorları çalmaya başladı ve hepimiz ona bakarak duyduğumuza inanamadık. Bu bir daha başımıza gelebilecek bir şey değildi bu nedenle herkes onun etrafında takılıyor, kokuya ve her şeye katlanıyordu. Hiçbir şey satın almadı ama onu görmek bile beni gerçekten heyecanlandırmıştı; Onu ölümüne sevdim. O benim kahramanımdı ve hala benim kahramanım olmaya devam ediyor."²


Ardı ardına yaşadığı bu heyecan verici durumlardan sonra daha da netleşiyor kafasındaki grup fikri. Simon Kirke'nin tanıdığı bir grubu dinlemeye gidiyorlar ve grubun vokali olan Paul Rodgers ile tanışıyorlar. Rodgers'ın sesine hayran kalıyor Kossoff. Enstrümanı ve çalma stilini ilkel buluyordu kendince ama Rodgers'ın sesiyle fena halde uyum sağlamış olmasına seviniyordu.³ Ekipte tek eksik kalmıştı, o da bass gitaristti. Ama aramalarına gerek bile kalmadan Andy Fraser gruba dahil oldu. Fraser, 15 yaşındaydı ve John Mayall'ın grubundan yeni ayrılmıştı. Her açıdan uyumu yakalamışlardı, bu ileride yapacakları albümlerde büyük avantaj sağlayacaktı. Londra'da 1968 yılıydı ve grubun adı da konulmuştu artık; Free.

İlk albümü kaydettiklerinde Fraser 15, Kossoff 17, Rodgers ve Kirke ise 18 yaşındaydılar. Free bir anda başarılı bir ivme yakalamıştı. Birbiri ardına kaydedilen albümler ve çıkılan konserler, grubun pek çok insan tarafından tanınmasını da sağlamıştı. İlk iki albüm ticari başarı elde edemese de üçüncü albüm Fire And Water ile birlikte işler değişmişti Free için. Çünkü albümün ve belki de Free'nin en iyi hiti All Right Now ortaya çıkmıştı. Sadece bu şarkı yüzünden 1970 yılı Isle of Wight Festivali'nde 600.000 kişinin önünde konser vermişlerdi. Ama tek başarısı da bu değildi All Right Now'ın. Radyolarda 2.000.000'dan fazla kez çalınmış, 45'liği 1.000.000 satan 45'likler listesine girmişti.

Ama dördüncü albüm Highway ile Free'de sarsıntılar çıkmaya başlamıştı. Fraser ve Rodgers arasındaki sorunlar ön plana çıkmış, Kossoff ve Kirke bundan fazlasıyla etkilenmişti. Kaydedilen konser albümünün ardından Free dağıldı. Kossoff ve Kirk, Tetsu Yamauchi ve John "Rabbit" Bundrick ile birlikte Kossoff, Kirke, Tetsu & Rabbit albümünü kaydettiler. Sonra son bir hareket yaptılar ve aynı ekip Free'nin son albümü Heartbreaker'ı kaydetti. Ama bu grup için yeterli olmadı ve dağıldılar.

Kossoff yerinde durmadı ve Back Street Crawler adında bir solo albüm yaptı. Albüm başarılıydı. Bundan destek alarak Back Street Crawler grubunu kurdu ve iki albüm kaydetti. Tüm bunlar olurken Paul Kossoff uyuşturucu ile fazlasıyla haşır neşirdi ve sağlık sorunları baş göstermişti. 15 yaşından beri kullandığı uyuşturucular bedenini etkiliyordu artık. Zaten Free'nin dağılmasından beri bir türlü mutlu olamıyordu. Sahneye çıkmış, albümler kaydetmiş, yeni bir grup bile kurmuştu. Ama Free onun için başka anlamlar ifade ediyordu.

Kossoff bunlara çok fazla dayanamadı ve 19 Mart 1976 yılında damar tıkanıklığına bağlı kalp krizi sonucunda öldü. Ölümü bile normal bir yerde olmamıştı, Los Angeles'tan New York'a giden uçakta hayata gözlerini kapadı. Bedeni İngiltere'ye getirilip krematoryumda yakıldı. Mezarında adının, doğum ve ölüm yıllarının yanında sadece şu yazıyor: All Right Now.


¹ Steven Rosen, Guitar Player, Temmuz 1976
² Steven Rosen, Guitar Player, Temmuz 1976
³ Steven Rosen, Guitar Player, Temmuz 1976

16 Ağustos 2022 Salı

Black Cat Bones / Barbed Wire Sandwich (1970)

İngiltere'nin ilk dönem Blues Rock gruplarından biri olan Black Cat Bones 1966 yılında kuruluyor. Orijinal kadroda Derek ve Stuart Brooks kardeşler ile birlikte vokal ve armonikada Paul Tiller, davulda Terry Sims ve lead gitarda da efsanevi Paul Kossoff bulunuyor. Grup bu kadroyla bir süre devam ediyor ve Londra'daki pek çok Pub'da sahne alıyor. Ama kadro değişikliğine gitmek zorunda kalıyorlar. Tiller'ın yerine Brian Short gelirken, Terry Sims'in yeri önce Frank Perry ile hemen ardından da Simon Kirke ile değiştiriliyor. Muhtemeldir ki Kirke'ün gruba katılması ile birlikte Free için ilk hareketlenmeler başlıyor.

Grubun kadrosu tam oturdu derken yapımcı Mike Vernon, İngiliz blues müziğinin emektarı Jack Dupree'nin 1968 yılı albümünde çalmaları için Kossoff, Kirke ve Stuart Brooks'u ikna ediyor. Albüm kaydının ardından çıkılan İngiltere turnesinde de yer alıyorlar. Ama o noktadan sonra Brooks Black Cat Bones'a dönerken Kossoff ve Kirke ise gruptan ayrılıyorlar. Kossoff'un yerine Rod Price gelirken, Kirke ise Phil Lenoir ile yer değiştiriyor.

Grubun kadrosu albüm öncesi bu hali alıyor ve tarihinin tek albümü olan (bazı farklı kayıtlar sonradan çıkmakla birlikte) Barbed Wire Sandwich'i kaydediyorlar. Yayınlandığı dönemde çok büyük başarılar elde edemese de gerçekten de oldukça iyi bir albüm çıkıyor ortaya. Sadece blues olmaktan öte psychedelic öğeler de barındıran ve Hard Rock'a kadar uzanan etkili bir albüm.

Parçaların genelinde blues yapısı aynen korunuyor. Herhangi başka bir denemeye girmeden, saf haliyle blues üzerinden giderek keyif veren bir albüm ortaya çıkarmışlar. İlk parça Chauffeur içerdiği tempolu klasik blues anlayışı ile daha albümün başında sizi ele geçiriyor. Bundaki en büyük etkinin Brian Short'un vokalinde olduğunu söylemek de yanlış olmaz.

İkinci parça Death Valley Blues ise pek çok açıdan öne çıkan bir parça. Belki de albümün en iyi parçası. İngilizlerin Amerikalılara "blues böyle yapılır" isimli dersi olarak bile düşünülebilir.

Albümdeki diğer favoriler Feelin' Good, Save My Love ve Good Lookin' Woman. Ama bu demek değil ki diğer parçalar işe yaramaz! Aksine blues'u hangi yönden sevdiğinize göre değişiyor Barbed Wire Sandwich içindeki favori parçalarınız.

BLACK CAT BONES

Rod Price / Lead Gitar, Vokal
Stuart Brooks / Bass
Phil Lenoir / Davul
Derek Brooks / Ritim Gitar
Brian Short / Vokal

BARBED WIRE SANDWICH

01 - Chauffeur 5:19
02 - Death Valley Blues 3:56
03 - Feelin' Good 4:51
04 - Please Tell Me Baby 3:15
05 - Coming Back 2:34
06 - Save My Love 4:54
07 - Four Women 5:07
08 - Sylvester's Blues 3:44
09 - Good Lookin' Woman 7:18