28 Nisan 2023 Cuma

Materia Gris / Ohperra vida de Beto (1972)

Arjantin
'in ilk konsept albümlerinden birini kaydeden Materia Gris çok kısa ömürlü bir grup olarak kalmış. Aslında potansiyelleri bir hayli fazla gibi görünüyor ama muhtemelen ticari başarı elde edemedikleri ya da bu tip Rock gruplarından alışık olduğumuz grup içi müzikal farklılıklar yüzünden çıkan anlaşmazlıklar sayesinde dağılmışlar. 1970 yılında 4 kişilik bir kadro ile kurulmuş, 2 yılın ardından çıkardıkları konsept albümünün ardından da dağılmışlar.

Bazı kaynaklarda Crossover Prog olarak kategorilendirilseler de Materia Gris'in durum biraz karışık. Heavy Rock ve Psychedelic Rock'tan yola çıkan, Progressive etkiler içeren, Rock Opera'ya varan müzikal bir anlayışa sahipler. Belki de bu nedenle Crossover Prog olarak adlandırılıyorlar, bilemiyorum ama Progressive yanlarının fazlaca öne çıkmadığı albümden anlaşılıyor. Dedik ya potansiyelleri varmış, fakat onu bu albümde tam gösterememişler, sadece yapabileceklerinin haberini vermişler diyebiliriz.

Ohperra vida de Beto albümünde büyük bir yanlışlık da yapmışlar bence. 2-3 uzun parçada çözebilecekleri albümü, bir sürü parçaya ayırıp 16 şarkılık bir albüm haline getirmişler. Albümde, birbirine yapışan, birbirine bağlanan şarkıların sayısı bir hayli fazla. Bu şekilde dağıtacaklarına tek parça halinde çıkarabilirlermiş diye düşünmeden edemiyor insan. Tabi albümü konsept albüm olarak düşündükleri için böyle bir yolu tercih etmiş olmaları da çok olası. :)

Psychedelic Rock severlerin dinleyip de beğeneceği albümlerden biri. Albümün çok fazla sarkan, rahatsız eden yönü yok. Sadece, diğer bazı Arjantinli enfes rock gruplarında hiç rahatız etmeyen dil, bu albümde Fransızca kadar olmasa da bir miktar rahatsız ediyor. Sert ama kaba bir tavırla söyleniyor bazı bölümlerde ve kulağı tırmalayan bir hal alıyor.

Enstrümanlarda hiç sorun yok. Herkes yapması gerekeni hakkını vererek yapmış. Ara ara Blues'a kayan sert gitarların ardından gelen akustik bölümlerle bağlanan klavyeler oldukça iyi. Dinamik ve oldukça güçlü çaldıkları yerlerde insanın aklına İtalyan grup Capitolo 6 geliyor.

Albümü ve grubu biraz yermiş gibi görünsek de aslında zorluklar arasında geliştirilen ve büyük çabalar harcanmış işlerden biri bu da. Dönemin özellikle Güney Amerika için zorlu geçtiği, Arjantin'in bu dönemde yaşadıklarının epeyce kötü olduğu düşünülürse albüm saygı duyulacak albümlerden biri olarak görünüyor.

MATERIA GRIS

Julio Presas / Gitar, Bass, Vurmalılar, Vokal
Eduardo Rapetti / Gitar, Vokal
Omar Constanzo / Bass, Vokal
Carlos Riganti / Davul, Vurmalılar

Konuk Müzisyen:
Litto Nebbia / Piyano

OHPERRA VIDA DE BETO

01. Precimiento (2:47)
02. Nacimiento (3:02)
03. Canción de Cuna (0:48)
04. Crecimiento (2:51)
05. ¡Es Alumno! (1:04)
06. Compañero de Banco (2:51)
07. Un Largo Tiempo (4:08)
08. ¡Alguien Llega! (0:44)
09. La Angustia (3:49)
10. El Te Ayudará (1:15)
11. ¿Forma o Esencia? (3:29)
12. La Teoría Positiva (3:50)
13. ¡Soy Tu Vida! (2:51)
14. Reflexión (4:51)
15. Luz en la Vida (0:18)
16. Conclusión (3:08)

27 Nisan 2023 Perşembe

Jumbo / Vietato Ai Minori Di 18 Anni ? (1973)

Şarkıcı, söz yazarı, besteci, klavyeci, saksafoncu Alvaro Fella'nın solo albümü olarak başlayan Jumbo, RPI'ın (Rock Progressive Italiano / Italian Progressive Rock / İtalyan Progressive Rock'ı işte özetle) iyi gruplarından biridir. Adını Alvaro Fella'nın lakabından alır. Dediğimiz gibi ilk albüm kayıtları bitmek üzereyken bile albüm, Fella'nın solo albümü olarak düşünülmüş ama gruptakilerin yoğun katkısının göz arı edilmemesi gerektiğine inanan Fella tarafından Jumbo adıyla grup albümü olarak sonlandırılmış.

1969 yılında bir araya gelen grup elemanları başlangıçta grup olma niyetinde bile değillermiş. Fella'nın ilgi çekici sesinin arkasında çalarak biraz para yaparız kaygısı gütmüşler gibi de durmuyor değil. Zaten ilk albüm hem ticari hem de kalite açısından ortalamanın altında. Dönemin RGI arenası düşünüldüğünde ortalamanın altı, kabul edilebilir bir yer de değil. Fakat grubun fark ettiği en önemli şey, birbirleri ile olan uyum olmuş. Bu nedenle de devam etmeye karar vermişler. Aynı yıl, yani 1972 içerisinde ikinci albüm DNA'i kaydetmişler.

DNA ilk albümle karşılaştırılmayı bile kabul etmeyecek kadar iyi bir albüm olarak ortaya çıkmış. O noktadan sonra da kendilerine yer edinmeyi başarabilmişler. Çıktıkları başarılı konserlerin ardından da üçüncü albüm kaydına başlamışlar. Edindikleri deneyim ve kazandıkları ticari başarı onları biraz rahatlatmış olsa gerek zira üçüncü albüm Vietato Ai Minori Di 18 Anni ? enfes bir kayıt olarak görülüyor. Biraz deneysel, biraz Blues içeren, arada Heavy Prog'a selam verip ardından hafif bir Psychedelic esinti yayan ilgi çekici bir albüm olmuş.

Fella'nın dipten, derinden ve yırtıcı şekilde gelen vokali ile birlikte iyi ilerleyen bir albüm Vietato Ai Minori Di 18 Anni ?. Ritimleri ile de göz dolduruyor. Gitarlar kendinden geçip bir oraya bir buraya saldırır şekilde ilerlerken aralara giren klavyeler, flüt ve saksafon ise albümdeki parçaları bambaşka yerlere taşıyor.

Albümdeki alçalıp yükselme konusunda bir hayli iyiler. Derinden bir yerden başlayıp hiç beklemediğin bir anda Orta Çağ'da savaş alanındaymış hissiyatı yaratan bir yüksek ritme ulaşıyorlar. Coşkulu anlarda ise bir anda sizi yerin dibine sokacak kadar derine iniyorlar.

JUMBO

Alvaro "Jumbo" Fella /Vvokal, Elektrikli Piyano (3,7), Org (3), Saksafon (7)
Daniele "Pupo" Bianchini / Akustik Gitar (4), Elektrikli Gitar
Sergio "Samuel" Conte / Klavye
Dario Guidotti / Flüt, Ağız Harp, Akustik Gitar, Sixtro (7), Vokal (2)
Aldo Gargano / Bass, Mellotron (5), Bells & Sixtro (6)
Tullio Granatello / Davul, Timpani (6,8)

Konuk Müzisyenler:
Lino "Fats" Gallo / Slide Gitar (5)
Franco Battiato / VCS3 Synthesizer (5)
Angelo Vaggi / Minimoog Synthesizer (5)
Lino "Capra" Vaccina / Tabla, Vurmalılar (5)

VIETATO AI MINORI DI 18 ANNI ?

01. Specchio (7:23)
02. Come Vorrei Essere Uguale A Te (5:43)
03. Il Ritorno Del Signor K (2:03)
04. Via Larga (6:59)
05. Gil (7:12)
06. Vangelo? (5:41)
07. 40 Gradi (6:41)
08. No! (2:21)

26 Nisan 2023 Çarşamba

Eagles / Eagles (1972)

Country Rock
'ın en önemli, en bilinen, en çok dinlenen temsilcilerinden biri hatta belki de ilki tartışmasız bir şekilde Eagles'tır. Blogda bu tarz içeriklere çok fazla yer vermesek de 60'lı ve 70'li yılların önemli gruplarından biri olmaları dolayısıyla eklemek de şart gibi. Diğer yandan birilerinin Eagles'ın sadece Hotel California'dan ibaret olmadığını, bu türün en iyi örneklerini içeren albümlere imza attıklarını söylemesi gerekiyor. İş başa düştü yani. :)

Glenn Frey, Don Henley, Bernie Leadon ve Randy Meisner tarafından 1971'de Los Angeles'ta kurulan grup kısa sürenin ardından ilk albümlerini kaydediyor. Lakin, Şubat 1972 yılında kaydedilen albüm ancak Haziran 1972'de piyasaya sürülüyor. Bu arada belirtelim Glenn Frey ve Don Henley, Linda Ronstadt'ın arkasında çalarken gruba The Flying Burrito Brothers'dan Bernie Leadon ve Ricky Nelson'ın konser grubu The Stone Canyon Band'de çalan Randy Meisner dahil oluyor. Aralarındaki uyumun farkına vardıklarında birlikte hareket etmeye karar verip Eagles'ı kuruyorlar.

Eagles, adından hemen anlaşılacağı üzere Amerikan köklerine sıkı sıkıya bağlı gruplardan biri. Fakat Lynyrd Skynyrd kadar da oldukları söylenemez. :) Albümün piyasaya çıkmasıyla birlikte büyük popülarite yakalıyorlar. O sıralarda yaptıkları konser anlaşmalarının haddi hesabı yok neredeyse. Bundaki en büyük etki de Top 20 listesine soktukları 2 şarkı: Take It Easy ve Witchy Woman. İlk 20'ye girmiş olmaları bir şey değilmiş gibi gelebilir ama Amerika'nın radyo ağına bağlı olan bu listenin fena hale bir popülerlik arttırma becerisi var. Herkesin dinlediği radyolarda sık sık çalınıyor oldukları anlamına geliyor bu.

Blogdaki diğer ve daha karmaşık türlerle haşır neşir olanlar için pek de etkileyici bir albüm değil elbette. Ama rock müzik tarihinin önemli gruplarından birinin ilk albümü olması bile yeterli buraya girmesi için. Bu ilk albümdeki hissiyat daha sonraki albümlerde daha az ve sakinliğini kaybetmiş durumda diyebiliriz.

Country köklerine fazlasıyla bağlı olan bu albümden sonra Eagles daha sert tonlar, daha Southern Rock'a yaklaşmaya çalışan melodilerle devam etmeye başladı. Yani bu albüm onların müzikal gelişiminin ilk halkası. Buradan sonra farklılaşan Eagles, kendi tarzını tam anlamıyla oturtmaya başlıyor.

EAGLES

Glenn Frey / Vokal, Gitar, Slide Gitar
Don Henley / Vokal, Davul
Bernie Leadon / Vokal, Gitar, Banjo
Randy Meisner / Vokal, Bass

EAGLES

01 - Take It Easy 3:29
02 - Witchy Woman 4:10
03 - Chug All Night 3:13
04 - Most of Us Are Sad 3:33
05 - Nightingale 4:05
06 - Train Leaves Here This Morning 4:07
07 - Take the Devil 4:00
08 - Earlybird 3:00
09 - Peaceful Easy Feeling 4:16
10 - Tryin' 2:50

25 Nisan 2023 Salı

Focus / Focus Plays Focus (1970)

Hollandalı grup Focus, 70'li yılların Rock müziğini takip edenler için en bilinen gruplardan biri. Haklarında tarihsel, biyografik çok fazla bilgi bulunuyor. O nedenle de buraya eklemenin pek bir faydası olacağını düşünmüyorum. Symphonic Prog'un en iyi temsilcilerinden, Jethro Tull ile başa baş giden / kimi zaman karşılaştırılan efsanevi gruplardan biri.

Bunun böyle olmasının en önemli sebebi de hiç kuşkusuz Thijs Van Leer ve Jan Akkerman ikilisi. Her ikisi de müzikal anlamda fazlasıyla yetenekli, başarılı ve yaratıcılar. İlk albümden itibaren ikilinin varlığıyla şenlenen, her seferinde daha fazla genişleyen bir yapıları var.

Bu ilk albümle ilgili değişik durumlar mevcut. Albüm hem Focus Plays Focus hem de In And Out Of Focus adıyla yayınlanmış plak olarak. Yayınlandığı bölgeye göre değişiklik göstermiş bu isim meselesi. Parçaların yerleri de bir hayli değişmiş. Aynı isimli plağın içindeki parça sıralamaları bile farklı. 2 In and Out Of Focus plağının içindeki listenin farklı olduğunu gördüğümde durum çok saçma gelmişti ama Focus işte deyip geçiştirmiştim. Bir de albümün ilk baskısından sonra tüm LP'lere eklenen House of The King single'ı var. Albümde uzun versiyonu bulunurken bir de 45'lik olarak yayınlanan versiyonu eklemişler sonradan. İyi yapmışlar çünkü single versiyonu da en az albüm versiyonu kadar iyi ve ondan değişik.

Albümün ve Focus'un en iyi çıkışını sağlayan şey ise Anonymous bence. Temayı albümün içerisine yaymışlar. Ara ara dönüp tekrar uzaklaşıyorlar Anonymous'tan. Tabi albümdeki tek iyi şey de bu değil. Diğer parçaların hepsi de kendi içlerinde enfes yapılara sahipler. İlk albüm olarak düşünüldüğünde gerçekten de çok başarılı bir çıkış diyebiliriz Focus Plays Focus için.

Belirtmeden geçmeyelim, Anonymous'u üçüncü albümde tekrar ama Anonymous II adıyla ve yeni bir yaklaşımla tekrar kaydedip yayınladılar ki o versiyon da 26 küsur dakikalık süresiyle efsaneleşmiş parçalardan biridir.

Sonraki albümlerde kalitenin daha fazla yükseldiğini gördüğümüz Focus'un, başlangıcında yer alan bir albüm olarak Focus Plays Focus ya da diğer adıyla In and Out of Focus, en iyi ilk albümlerden de biridir.

FOCUS

Thijs van Leer / Vokal, Org, Flüt, Piyano, Elektrikli Piyano, Mellotron, Harpsichord, Vibes, Trompet
Jan Akkerman / Elektrikli Gitar, Akustik Gitar
Martijn Dresden / Bass, Vokal
Hans Cleuver / Davul, Vokal

FOCUS PLAYS FOCUS

01. Focus (instrumental) (9:45)
02. Why Dream? (3:57)
03. Happy Nightmare (Mescaline) (3:56)
04. Anonymus (7:00)
05. Black Beauty (3:05)
06. Sugar Island (3:03)
07. Focus (vocal) (2:44)

24 Nisan 2023 Pazartesi

Panthéon / Orion (1972)

Canterbury Scene
'in Hollandalı temsilcilerinin en iyilerinden biri sayılabilecek Panthéon, 1971 yılında Lahey'de kurulmuş. Lise arkadaşlarından oluşan grup ilk büyük başarısını Lahey'de her yıl düzenlenen Rekreade Festival'i içerisinde yer alan ulusal yetenek bölümünde birincilik alarak kazanmış. Bu başarının ardından da çok geçmeden albüm anlaşmasını kapmışlar. 

Hızlı bir şekilde kaydettikleri ilk ve tek albümler Orion ile de Canterbury Scene'in iyi örneklerinden birine imza atmışlar. Bu sırada İsviçre turnesine çıkan Mungo Jerry'nin alt grubu olarak sahne alırken The Steve Miller Band'in Rotterdam'da verdiği konserde de ön grup olarak sahne alıyorlar. Her iki hareket de grubun popülerleşmesi yönünde atılmış başarılı adımlar olsa da işe yaramamış. Zira albümün ardından, kısa bir süre sonra ticari başarısızlık ve grup içi anlaşmazlıklar nedeniyle de dağılmışlar.

Tek albümlü efsaneler listemize rahatlıkla giren grup için sayabileceğimiz keşkelerin de sayısı bir hayli fazla. Döneminde Focus'un birkaç sahnesine de katılan Panthéon, dağılıp birleşme dönemlerinden birinde Focus'un eski davulcusu Pierre Van Der Linden ile de yeni bir form oluşturmuş ama oldukça da başarısız bulunmuşlar.

Grubun kurulduğu yıl ucu ucuna 18 yaşını dolduran elemanlar, 1974 yılına kadar bu yeniden bir araya gelme işine girişmişler. Ama 21 yaşına geldiklerinde artık bunun olamayacağını anlamış olmalılar ki uzunca bir süre birlikte takılmamışlar.

Canterbury Scene'in Hollanda ayağına dahil olduklarını söylemiştik ama bunu da kendilerine has bir yapıya çevirerek kullanmışlar. Yani alışkın olduğumuz İngiliz gruplarından farklı olarak Dutch ruhu ile hareket ettikleri ortada. 

Orion albümünde çok uzun parçaların yanında birkaç kısa parça da bulunuyor. Albümdeki en iyi parçanın Orion süiti olduğunu söylemek de yanlış olmaz. 19.28'lik süresi ile baştan sonra değişik bileşenler içeren nefis bir parça. Bu arada 2001 yılında yayınlanan CD versiyonunda da oldukça iyi parçalar bulunuyor. Bonus Tracks olarak CD'ye eklenen bu parçalar, grubun kaydedip yayınladığı single'lardaki parçalar. Bunların içerisinde de yayınlandığı dönemde henüz 21 yaşını doldurmadıkları için Master Basion adıyla yayınlanan ama CD'ye orijinal adıyla yani Masturbation olarak giren parça da bulunuyor.

PANTHÉON

Albert Veldkamp /Elektrikli Gitar, Akustik Gitar, Bass
Ruud Woutersen / Org, Spinet, Celesta, Piyano, ARP synth, Vokal
Hans Boer / Flüt, Alto Saksafon, Tenor Saksafon, Vokal
Rob Verhoeven / Davul, Vurmalılar

ORION

01. Daybreak (2:32)
02. Anaïs (4:58)
03. Apocalyps (10:53)
04. The madman (1:21)
05. Orion (19:28)

23 Nisan 2023 Pazar

Lynyrd Skynyrd / (pronounced 'lĕh-'nérd 'skin-'nérd) (1973)

Çok uzun zaman önce, blog daha emekleme aşamasındayken paylaşmıştık Lynyrd Skynyrd'ı ve ikinci albüm olan Second Helping'i. Aradan geçen 15 yılın ardından ilk albümü de ekleyelim. Haklarında söylenecek çok şey var elbette ama ne gereği var diye düşünmeden de edemiyor insan. Güney Konfederasyonu meselesi olması daha fazla sevilme ihtimalleri de olabilirdi şüphesiz. 

Yaptıkları dinamik, coşkulu, hararetli müzik ile pek çok kişinin hayatına etki edebilecek cinsten parçalara sahipler. Sözleri bir kenara bırakırsanız müzikal anlayışları ve albümler / grubun müziğini oturttukları zemin gayet sağlam. Kimi zaman kaç gitar var yahu bu parçada diyebileceğiniz türden zenginliklere de sahip Lynyrd Skynyrd.

Southern Rock'ın en bilinen, en sevilen gruplarından olmalarının yanında parçalara kattıkları Blues Rock ve Hard Rock soslarıyla da oldukça keyifli işlere imza atmışlar. 1964 yılında Jacksonville'de lise zamanlarında temelleri atılan grup ancak 1973 yılında bu ilk albümü yayınlayabilmiş. İsimleri ile ilgili pek çok efsane bulunmakla birlikte, lisedeki beden eğitimi öğretmenleri Leonard Skinner'dan geldiği de biliniyor.

Normalde, Southern Rock yapan grupların 1-2 öne çıkan parçası olur ve onlar üzerinden albüm satmaya girişirler. Ama Lynyrd Skynyrd'da durum tamamen farklı. Her bir parça kendi içinde, kendi alanında iyiler. Çok bilinmeyen bir grubun ilk albüm performansı olarak düşünüldüğünde de bu albüm gerçekten de dolu dolu. Albüm neredeyse bir Best Of kıvamında. Bütün parçalar türün en iyi örnekleri olarak düşünülebilir. Tuesday's Gone, Gimme Three Steps, Simple Man, Poison Whiskey ve tabi ki grubun alamet-i farikası Free Bird. Adını buraya yazmadığımız parçaların iyi olmadığını düşünmeyin, onlar da en az bunlar kadar iyiler.

Fakat gelip tıkandığımız nokta, Güney Konfederasyonu bayrağına sıkı sıkıya bağlı oldukları yer oluyor genelde. Grubu sevmekle sevmemek arasında kalmanızın tek sebebi sadece bu oluyor. Müzikal anlayış, türe kattıkları, artan popülariteye rağmen bozulmayan kaliteleri ile alkışı hak ederlerken diğer yandan da kendi içinizde sıkıntılı bir pozisyona girmenizi sağlıyorlar. 

Buna rağmen açık etmeseniz de, gizliden gizliye Lynyrd Skynyrd sevip dinleme ihtiyacınızdan vazgeçemiyorsunuz. Neil Young'dan özür dileriz!

LYNYRD SKYNYRD
Ronnie Van Zant / Lead Vokal
Billy Powell / Klavye
Gary Rossington / Lead Gitar, Ritim Gitar, Slide Gitar
Allen Collins / Lead Gitar, Ritim Gitar
Ed King / Lead Gitar, Bass
Bob Burns / Davul
Leon Wilkeson / Bass

Konuk Müzisyenler:
Roosevelt Gook / Bass, Vokal, Bass Davul, Mandolin, Org, Mellotron
Robert Nix / Davul
Bobbye Hall / Vurmalılar
Steve Katz / Armonika

LYNYRD SKYNYRD (pronounced 'lĕh-'nérd 'skin-'nérd)

01 - I Ain't the One 3:51
02 - Tuesday's Gone 7:32
03 - Gimme Three Steps 4:30
04 - Simple Man 5:57
05 - Things Goin' On 4:57
06 - Mississippi Kid 3:57
07 - Poison Whiskey 3:11
08 - Free Bird 9:08

22 Nisan 2023 Cumartesi

Odin / Odin (1972)

Dünkü Aunt Mary çıkışından sonra aklıma gelen Odin'i de vakit kaybetmeden konuk edelim istedim. Çünkü birbirlerinin tarzını bir hayli andırıyorlar. Bazı kaynaklarda İngiliz bazılarında ise Alman grup olarak listelenir ama her iki tanımlama da kesin olarak doğru değildir. Grubun klavyecisi Alman, gitaristi Hollandalı, bass ve davuldan oluşan ritim bölümü ise İngiliz müzisyenlerden oluşur. Almanya'da kurulmuşlardır, Krautrock'a da yakın gibi görünürler ama hem hepsi hem de hiçbiridirler. Kafa yeterince karıştıysa devam edelim.

Odin, kendinden önceki 2 grubun birleşmesi sonucu ortaya çıkmış. Elastic Grasp ve Honest Truth olan bu iki grubun ikincisi oldukça şanssız dönemlerden geçmiş bir grup. Grubun önce klavyecisi bir kaza sonucu ölüyor, ardından da tüm ekipmanları çalınıyor. Bahsettiğimiz İngilizler ülkelerine dönüyorlar. Alman Jeff Beer ve Hollandalı Rob Terstall ise yakın iletişimde kalıyorlar ve grupları birleştirip yeni bir oluşuma gitmenin planlarını yapıyorlar. İngilizler geri çağrılıyor ve birlikte çalmaya başlıyorlar. Önemli bir deneme olduğunu söyledikleri Schweinfurt'ta verdikleri bir küçük konserin ardından da yola birlikte devam etme kararı alıyorlar.

Hızlı bir şekilde parçaları üretmeye başlıyorlar ve kısa sürede de albüm anlaşmasını yapıp kayda giriyorlar. Sorunsuz geçen kayıtların ardından ortaya Heavy Progressive Rock, Krautrock ve Jam Sessionlarla örülü Odin albümü çıkıyor. Albüm piyasaya çıktıktan sonra büyük ticari başarı kazanamasa da bir hayli yoğun ve karışık ve çıtanın çok yüksekte olduğu Alman Rock müzik piyasasında bilinir hale gelmelerini sağlıyor. 1973 yılında Alman radyo kanalı, efsanevi SWF'de canlı bir kayıt da aldıktan sonra dağılıyorlar. Bu kaydın da 2007 yılında yayınlandığını ve dinledikten sonra keşke devam edebilselermiş dedirttiğini söyleyelim.

Konumuz olan Odin albümü İngiliz tarzı Progressive Rock'a fazlasıyla benziyor. Lakin onun biraz olgunlaşmamış hali diyebiliriz. Bu olmamıştan çok tarzını bu yönde belirlemiş manasına geliyor. Zira albüm geneli itibari ile tam oturmuş denilebilecek bir albüm. Özellikle baştan sonra parçaları yürüten Hammond org ile Beer acayip iyi bir iş çıkarmış. Gitarlar da Hammond'ı destekleyecek şekilde ilerliyor. Ritim bölümünün işini iyi yaptığı da albümdeki coşkulu gidişattan açıkça belli oluyor. 

ODIN

Jeff Beer / Hammond, Vibrafon, Vokal, Vurmalılar
Rob Terstall / Gitar, Vokal
Ray Brown / Bass, Vokal
Stuart Fordham / Davul, Vurmalılar

ODIN

01. Life Is Only (10:55)
02. Tribute To Frank (1:58)
03. Turnpike Lane (3:43)
04. Be The Man You Are (2:45)
05. Gemini (8:54)
06. Eucalyptus (2:51)
07. Clown (8:35)

21 Nisan 2023 Cuma

Aunt Mary / Janus (1973)

Norveç'in en iyi Progressive Rock gruplarının başında Aunt Mary geliyor. 60'ların sonunda Fredrikstad'da kurulan grup 70'li yıllar boyunca 3 stüdyo albümü ve 2 toplama albüme imza atıyorlar. Toplamaların çıkma sebebi elbette ticari. Zira ilk 3 albümde yaptıkları kayıtları ne kadar servis ederseniz edin para kazandırır nitelikte.

Stüdyo albümlerinin üçüncüsü olan Janus ise grubun en iyi albümü olarak nitelendiriliyor. Albümdeki oturmuşluk hissi, enstrümantasyon ve düzenlemelerdeki profesyonel bakış açısı ile gerçekten de hem Norveç'in hem de grubun en iyi Progressive Rock kaydı sayılabilir.

Grubu tam bir kategorilendirme içerisinde değerlendirmek istiyorsak bu Eclectic Prog olmalıdır. Zira pek çok farklı tür ve tarzın bileşenlerini içeriyor ve yapısal olarak farklı bağlantılar içeriyor. Vokal bile duruma göre davranıp farklı sesler ile kendini gösteriyor. Özellikle bir parçada Blues etkileri ile neredeyse Robert Plant vokaline varan sesler duymak mümkün.

Albüme giriş parçası Path of Your Dream ise tam anlamıyla bir Heavy Rock / Heavy Progresssive Rock parçası. Yüksek perdeden gelen dinamik ritimleri ile fazlasıyla coşkulu ve çekici bir hal alıyor. Parçanın klavye bölümleri de buna büyük katkı sağlıyor. Gerçi parçanın ilk bölümünden sonra işler değişip Genesis ve Peter Gabriel vokalini andıran bölümlere geçiş yapıyor. Ama bu tam bir benzerlik de değil. Feyz aldıkları ortada ama parçanın gidişatını hemen değiştirmelerinden bunun bir gönderme olduğunu anlıyorsunuz.

Tercihe göre değişebilecek bir durum olmakla birlikte Janus grubun diğer albümlerine oranla daha oturmuş bir yapıya sahip. Bir önceki albüm Loaded'a oranla daha sakin mesela. Ama ilk albümdeki Progressive öğeler üzerinden düşünüldüğünde daha az bileşen içerdiği de bir gerçek. Ben de grupla aynı adı taşıyan ilk albüm ile Janus arasında kararsız kaldım, bloga ekleme konusunda. Dediğim gibi kişisel tercihler öne çıktığında iş daha da kolaylaşıyor.

Janus'un ardından grup uzunca bir süre sessizliğe dalmış. 1974 ve 1975'te yayınlanan toplama albümlerin ardından 1981'de bir araya gelerek verdikleri konser kaydı, ardından yayınlanan bir iki toplamanın daha ardından 2016 yılında New Dawn adında yeni bir albüm daha yayınladılar. 70'lerin Aunt Mary'si düşünüldüğünde çok iyi bir albüm olmasa da 2016'da yayınlanmış Eclectic Prog bir albüm için de iyi sayılabilecek niteliklere sahip.

AUNT MARY

Bjoern Christiansen / Gitar, Vokal
Bengt Jensen / Klavye
Svein Gundersen / Bass, Piyano, Vokal
Kjetil Stensvik / Davul, Vokal

JANUS

01. Path of your dream (4:06)
02. Mr. Kaye (2:01)
03. Nocturnal voice (6:06)
04. For all eternity (6:54)
        Untitled - Hidden track (0:41)
05. Stumblin' stone (6:10)
06. All we've got to do is dream (2:53)
07. Candles of Heaven (5:26)
08. What a lovely day (5:15)

20 Nisan 2023 Perşembe

Aphrodite's Child / End Of The World (1968)

Arada daha önce tanıtımını yaptığımız grupların diğer albümlerini de eklemek gerek diye düşünüyorum. Aphrodite's Child ile ilgili daha önce bilgi vermiştik. İsteyenler buradan yazıya ulaşabilir. Kvartetten ile hemfikir olduğumuz konulardan biri de Yunan Rock müziğinin çekici ve albenisi olduğu yönünde malum. Aphrodite's Child, 666 albümünü saymazsak bunun içine pek giremeyebilir belki. Ama kişisel zevkler üzerinden düşünüldüğünde ben bu albümü de seviyorum.

Albümün çok büyük özellikleri, Progressive Rock ya da Psychedelic Rock'a pek bir şey katmışlığı yok gibi görünebilir. Ama sadece Yunan kültüründen gelen o tuhaf ve eğlenceli ritimli müziği entegre etmeyi başarmış olmaları bile büyük bir iş bence.

End Of The World temelde (bana göre elbette), para kazanma amacı güdülmüş ama çok iyi işlenmiş pop albümlerinden biri. Diğer yandan kattıkları pek çok şeyi düşünürsek oldukça da başarılı bir albüm. Psychedelic Rock kökeninden beslenerek, işin içine Yunan ezgilerini ve anlayışını kayıyorlar bu da oldukça keyif veren bir albüme dönüştürüyor.

Vangelis'in müzikal kalitesi tartışalacak gibi olmasa da tarz ya da türler arasında keskin gidiş gelişleri olması tartışmaya açık diyebiliriz. Aphrodite's Child ile yaptıklarından sonra geçtiği, en çok film müzikleri ile hissettiğimiz New Age hissiyatı ile arada dağlar kadar fark var. Ama adam her iki kulvarda da hakkını vererek yapıyor işini.

Diğer tarafta, grubun vokali Demis Roussos'un daha sonraki solo albümlerde de anlaşılacağı üzere hırıltılı ve buğulu bir sesi olması dışında çok önemli bir yeri yok. Lakin adam sesini nasıl kullanacağını iyi biliyor ve böylesi oturmuş bir Psychedelic Pop albümünde olabilecek en iyi performansı sergiliyor.

Albümdeki parçaların bir kısmı daha sonra Roussos tarafından solo kariyeri boyunca da defalarca seslendirilmiş. Bunların başında da Rain & Tears geliyor hiç kuşkusuz. Popüler bir yarı ballad olan Rain & Tears bu albümde de öne çıkan parça. Objektif bakıldığında End of the World, The Grass is No Green, Day of the Fool bahsi geçen popüler parçadan daha iyi bir düzenleme ve akışa sahip. Ama her albümde öne çıkıp para kazandırması gereken bir parça olmalı işte.

Yaz havasına alışmaya çalışırken bu albüm fazlasıyla hizaya sokuyor insanı. Benim bu albümde en sevdiğim parça ise The Shepherd And The Moon. Ritimleri ile alıp götürüyor insanı.

APHRODITE'S CHILD

Demis Roussos / Vokal, Elektrikli Gitar, Bass
Vangelis / Org, Klavye
Lucas Sideras / Davul, Vurmalılar, Ziller

Konuk Müzisyen:
Claude Chauvet / Vokal

END OF THE WORLD

01 - End of the World 3:13
02 - Don't Try to Catch a River 3:38
03 - Mister Thomas 2:45
04 - Rain & Tears 3:10
05 - The Grass Is No Green 6:05
06 - Valley of Sadness 3:13
07 - You Always Stand in My Way 3:55
08 - The Shepherd and the Moon 3:02
09 - Day of the Fool 5:26

19 Nisan 2023 Çarşamba

Warehouse / Powerhouse (1972)

Warehouse
, Hollanda'da kurulmuş 7 kişilik bir Progresive Rock grubu. Oldukça başarılı bir albümün ardından hemen dağılmış olmaları, diğer pek çok grupta olduğu gibi burada da üzücü bir hal alıyor. Zira ilk albümdeki kaliteli yapı geliştirilip ikinci, üçüncü albümler kaydedilebilseymiş ortaya güzel işler çıkarmış hissi uyandırıyor.

Les Chevaux Noirs adlı bir cover grubundan evrilmiş Warehouse. Ticari sebeplerden, uluslararası arenada boy gösterebilmelerini kolaylaştıracak isim seçmeleri de çok doğal. Müzikal anlayışları içerisinde saksafon ve trompet oldukça büyük bir yer kaplıyor. Her iki müzik aletinin de iyi kullanılmış olması albüme farklı tatlar katıyor. Haklarında tarihsel bilgi yok denecek kadar az. Yukarıda anlattıklarımız dışında çok fazla bilgimiz yok yani. 

Önemli nokta birbirine ya da birbirinin tarzına çok benzeyen bir çok grupla karşılaşıyor olduğumuz bir dönemden kendilerine has bir tarz geliştirebilmiş ender gruplardan olmaları. Farklı ve net bir tarzları var denilebilir. Tek tek ve tane tane duyabildiğiniz seslere sahipler albümde. Birbirinin içinden geçen karmakarışık sesler yerine farklı müzik aletlerini birleştiren, karmaşaya yol açmayan bir tarzı benimsemişler.

Ağırlıklı olarak saksafon ve trompet ile ilerledikleri parçalarda her ikisinin de ortadan kalkıp bir anda yumuşak ama keskin gitarlara ve rifflere dönüyor olmaları ilgi çekici. Melodik bölümlerde, popülerleşme kaygısı gütmeyip devamlılığı sağlayarak bitmeyen melodiler mantığına doğru yöneliyorlar. Parçalar başladığı gibi devam etmiyor, devam ettiği gibi de bitmiyor yani. Göreceli olarak, kısa parçalara sahip olsalar da tek bir parçada kullandıkları melodileri kesseniz birkaç farklı parça oluşturabilirsiniz denilebilir.

Kimi bölümlerde fazlasıyla dinamik ve coşkulu hareket ederken bazı bölümlerde ise tempoyu oldukça aşağılara düşürüyorlar. Konsept albüm olmasa da birbirini tamamlayan parçalar bütününden oluşan bir albüm için oldukça değerli bir yaklaşım bu. Grubun ritim bölümü işini gerçekten iyi yapıyor. Buradan gelen sağlam destek ile ön plana çıkan saksafon, gitar, trompet ve vokalin işi gerçekten de kolaylaşıyor ama kolaya kaçmadan, daha ilerisini hedefleyerek hareket ediyorlar. Sonuç olarak Hollanda'dan çıkan en iyi gruplardan biri olarak adlandıramasak da arşivde itina ile saklanması gereken albümlerden biri olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

WAREHOUSE

Jan De Jong / Bass (2)
Jan de Lang / Davul, Vurmalılar
Harry Zijlstra / Gitar, Vokal
Klaas Bootsma / Org
Jaap v.d. Veer / Saksafon
Andries Zijlstra / Trompet, Vokal
Quido Hereman / Vokal, Gitar, Vurmalılar

POWERHOUSE

01 - It's Life 3:38
02 - Better Days 3:17
03 - Dream 5:50
04 - Here's to You 4:20
05 - Na Na Na Song 2:18
06 - Bye Bye 2:52
07 - Wild One 4:25
08 - a. Jenny (Don't Go) 6:24
        b. Proposal to Jenny 1:16
09 - Try It 2:50