7 Temmuz 2023 Cuma

Chilliwack / Chilliwack (1970)

70'lerin ortalarından itibaren değişip AOR yapmaya başlasalar da Chilliwack işin başında Psychedelic Rock ve Space Rock köklerine sıkı sıkıya bağlı bir Progressive Rock'a imza atıyordu. Kanada'nın ilk Progressive Rock gruplarından biri olmalarının en önemli sebebi ise 60'ların efsanevi grubu The Collectors'ın devamı olmalarıdır.

60'ların sonunda başarılı 45'likler ve ağlam bir kariyer sahip olmak üzere olduklarını anladıklarında The Collectors elemanları grubun adının yetersiz kaldığını, imajlarının da eskimiş olduğunu düşünerek isimlerini değişitirip Chilliwack yapıyorlar. Art arda yıllarda kaydettikleri ilk üç albümle (üçüncüsü ortalama bir albümdür aslında) fazlasıyla ön plana çıkıyorlar. Ama sonra grup elemanları bir bir değişmeye başlıyor. 70'lerin ortalarında grubun müziği Country Rock'a doğru yönelip ardından da en popüler dönemini yaşayan AOR'a evriliyor. 80'lerde ise bitik bir halde çıkardıkları ne idüğü belirsiz albümlerin ardından da grup dağılıyor.

The Collectors'ta Beat ve Psychedelic Rock karşımı anlayış, Chilliwack ile birlikte daha belirgin bir Psychedelic Rock ve Space Rock düzlemine oturuyor. Tuhaf sesler ve tonlar, sağlam ritimler ve davul atakları, gidişatı belirsizleşen bir ruhani deneyime dönüşüyor. Uzayla mistisizm arasında sıkışmış gibi hissediyorsunuz çoğunlukla. Dinledikleriniz basitmiş gibi görünüp son anda fark ettiğiniz bir bilinmezliğin içinde sürüklenirken buluyorsunuz kendinizi.

Tuhaf şekillerde kendini gösteren gitarlar ile sürekli olarak karşınıza çıkan ve sizi hissiyat sınırlarını zorlamak mecburiyetinde bırakan flüt ve saksafonlar havayı fena halde etkiliyor. Uzun ve sert flüt bölümlerinin ardından gelen yumuşatılmış ve benzersiz sesler ile her seferinde işin rengi değişiyor. Bazı noktalarda değişik şekillerde giren vokalin ses mi yoksa bir enstrüman mı olduğunu anlamakta da zorlanıyorsunuz. Köken olarak bir yere bağlanmasalar da Kuzey Amerika yerlilerinin kültürlerinden pek çok iz ve ritme albümde sıkça rastlıyorsunuz.

Ortalama bir Psychedelic Rock albümüne oranla daha uzun süreli parçalara ev sahipliği de yapıyor albüm. Kanada Progressive Rock anlayışı için önemli albümlerden biri aynı zamanda. Diğer taraftan bakıldığında ise bir miktar basit ya da öncül olarak da görülebilir. Zaten sırf bu sebepten dolayı bazı kaynaklarda Proto-Prog olarak da sınıflandırılıyorlar.

CHILLIWACK

Bill Henderson / Gitar, Piyano, Vokal
Claire Lawrence / Flüt, Saksafon, Org, Piyano, Vokal
Glen Miller / Bass, Gitar
Ross Turney / Davul

CHILLIWACK

01. Sundown (5:40)
02. Every Day (3:42)
03. Seventeenth Summer (6:04)
04. Ballad (5:00)
05. I Got You Fixed (3:49)
06. Rain-O (6:47)
07. Chain Train (7:02)

6 Temmuz 2023 Perşembe

Wild Turkey / Battle Hymn (1971)

Wild Turkey
, 70'lerin başından bir Glenn Cornick projesi. 1967 - 1970 yılları arsında Jethro Tull'a dahil olan Cornick, kaydedilen 3 albümün ardından kendi yoluna gitme arzusuyla gruptan ayrılıyor. Hemen ardından da Wild Turkey'i kuruyor. Grubun ilk kadrosunda kısa bir süre de olsa Gentle Giant'ten John Weathers da bulunuyor. Weathers'ın ayrılmasından hemen sonra gelen yeni davulcu ile birlikte de ilk albümün kayıtlarına başlıyorlar.

Ortaya çıkan sonuç Battle Hymn albümü oluyor. Cornick'in geldiği Jethro Tull'dan farklı bir yöne evrilen müzikal bir anlayışa sahip bu albüm. Benzerlikler, birbirlerine yakınlaştıkları yerler elbette bulunuyor kaçınılmaz olarak. Ama Wild Turkey ile Jethro Tull birbirlerinden tamamen farklılar.

Progressive etkileşimleri olan bir Hard Rock yapıyorlar. Bu noktada, tam anlamıyla bir Heavy Progressive Rock yaptıklarını da söyleyemiyoruz. Zira o kadar da yükselmiyorlar albümlerinde. Jehtro Tull'un ilk döneminden gelen Blues Rock alışkanlığı ile de birleşince de kendine has bir anlayışa sahip oluyor Wild Turkey.

Albümün hemen ardından kendilerini daha fazla gösterebildikleri ve şimdilerde bile hala en iyi konser gruplarından biri olmalarını sağlayan konserlere ön grup olarak çıkıyorlar. Procol Harum, ZZ Top, Jethro Tull, Black Sabbath, Ten Years After ve Yes bunlardan sadece bazıları. Bazı konserlerde ana gruptan bile daha iyi performans sergilediklerine dair söylentiler bulunuyor.

Battle Hymn ve konserlerin ardından tekrar kayda girip Turkey albümünü ortaya çıkarıyorlar. İlki kadar olmasa da bu albüm de oldukça başarılı bir kayıt olarak geçiyor tarihe. Sonra çıktıkları konserlerin arkasından da dağılıp farklı gruplarda çalmaya başlıyorlar. Ara ara bir araya gelip albüm kaydetseler de 70'lerdeki coşkulu hallerini yakalayamıyorlar.

Albümün geneli çok iyi olmakla birlikte bazı parçalarda vokal yetersiz kalıyor hissine kapılıyorsunuz. Daha güçlü, daha sert bir ses arayışı bitmiyor o parçalarda. Enstrümanlarda ise en ufak bir soruna rastlamıyorsunuz. Dolu dolu ve güçlü şekilde karşılıyorlar sizi sürekli olarak. Hatta temposu düşük olan parçalarda bile kendilerini rahatlıkla gösteriyorlar. Basit gibi gelen melodilerin nerelere gidebileceğine dair albümün her yerinde değişik çalışmalar bulunuyor.

WILD TURKEY

Glenn Cornick / Bass, Gitar, Klavye
Jon Blackmore / Gitar, Vokal
Tweke Lewis / Lead Gitar
Jeff Jones / Vurmalılar
Gary Pickford-Hopkins / Vokal, Akustik Gitar

BATTLE HYMN

01 - Butterfly 5:00
02 - Twelve Streets of Cobbled Black 3:10
03 - Dulwich Fox 3:47
04 - Easter Psalm 3:45
05 - To the Stars 4:30
06 - Sanctuary 4:25
07 - One Sole Survivor 4:00
08 - Battle Hymn 4:40
09 - Gentle Rain 2:45
10 - Sentinel 4:15

5 Temmuz 2023 Çarşamba

Bakery / Momento (1972)

1970'in başlarında Perth, Avustralya'da kurulan grup Bakery 2 albümlü kısa ömrüne rağmen iyi işler çıkarmayı başarabilmiş gruplardan biri. Genel olarak bakıldığında grubun müziğini Heavy Progressive Rock olarak kategorilendirmek doğru bir yaklaşım.

Gerçi bunu ilk albüm için söylemek de yanlış olur. Çünkü albüm 21 Mart 1971 yılında Perth'deki St.George's Katedrali'nde kaydedilmiş bir Jesus Rock ya da God Rock albümü. Şimdi bu iki tanımı daha önce duymayanlara bunlar çok salakça gelebilir ama gerçekten de varlar. 60'larda kiliseye olan ilginin düşmesine paralel şekilde Rock ve Pop müziğe olan ilginin artması, ikisinin birleştirilerek işe yarar bir hale getirilmesi fikrini doğurmuş. İlahilerin Rock ve Pop versiyonları ile tanrı ve İsa'ya olan bağlılığı anlatan farklı Rock parçalar da üretilmiş. Bu türe de God Rock veya Jesus Rock adı verilmiş. İşte Bakery'nin ilk albümü de bu tarz bir albüm. Kötü değil, hatta ilahilerden oluşuyor filan gibi de düşünülemez. Ama konumuz olan ikinci albüm Momento'daki gibi de Heavy Prog havası hiç yok.

Lakin grubun bu (bir miktar fırsatçı olduğunu da düşündüğümüz) çabası, turne şansı yakalamalarını sağlamış. Rock Mass for Love albümü Avustralya'daki Ulusal 20 listesine girmeyi ucu ucuna kaçırsa da Bakery'e büyük şans da tanımış. Turne sırasında grubun bazı elemanları ayrılmış ama kadroya dahil olanlar da onların yerini doldurmayı başarabilmiş. Hatta ikinci albüme olan etkileri düşünüldüğünde bunu fazlasıyla yaptıklarını da söyleyebiliriz.

Avustralya turnesinin ardından stüdyoya girip kaydettikleri ikinci albüm Momento'nun ardından bir süre daha yakta kalmayı başaran grup 1975 yılında dağılmış. 1972 - 1975 yılları arasında albüm kaydı yapmasalar da konsersiz geçirdikleri bir dönem de olmamış.

Momento albümünün temeli Hard Rock ile bütünleşen Country müziğine dayanıyor. Fakat ortaya çıkanı bir de Jazz ile harmanlıyorlar. Hafif başlayan ama hızlanıp sertliğini arttıran bölümlerle genelde beklenmedik hareketlere de imza atıyorlar. Avustralya'dan çıkan en iyi Heavy Progressive Rock albümlerinden biri denilebilir Momento için. Arşivde olmazsa olmazlardan, nadide ve kaliteli bir parça. Dinledikçe farklı şeyler duymanı mümkün.

BAKERY

John Worrall / Vokal, Flüt
Tom Davidson / Vokal
Eddie McDonald / Bass
Rex Bullen / Klavye
Hank Davis / Davul

MOMENTO

01. Holocaust 9:24
02. Pete for Jennie 1:30
03. Living With a Memory 8:52
04. S.S. Bounce 4:19
05. The Gift 7:59
06. When I'm Feeling 2:19
07. Faith to Sing a Song 7:25

4 Temmuz 2023 Salı

Ugly Custard / Ugly Custard (1972)

Ugly Custard
, stüdyo müzisyenleri tarafından para kazanma amacıyla kurulmuş gruplardan biri. Grup elemanlarını daha önce blogda paylaştığımız Rumplestiltskin, Hungry Wolf ve CCS'ten hatırlayanlar olacaktır. Bu 3 grup da aynı mantıkla kurulmuş gruplar zaten. Fakat ayırıcı nokta, müzisyenlerin yaptıkları işte gerçekten de üst seviyede olmaları. Tamam para kazanmak için işin kolayına kaçmışlar diyebiliriz ama bunu yaparken de ortaya nefis işler çıkarmışlar.

Grup hakkında çok fazla bilgiye sahip değiliz. 70'lerin başlarında yukarıda bahsettiğimiz gruplarla ardı ardına kurulduklarını ve daha önce yayınlanmış / ün yapmış parçalar ile geleneksel parçaların yeniden yorumlanması işinden para kazanmaya çalıştıklarını biliyoruz. Para kazanıp kazanmadıklarını bilemiyorum, fakat kazanma potansiyeline sahip bir albüm kaydetmiş oldukları apaçık görülüyor.

Albüm enstrümantal bir albüm. Vokale gerek duymadan, sakin ve sade bir şekilde kaydedilmiş. Parçaların yorumlamaları ise orijinal hallerinden değişik ve etkileyici. Grubun kendine ait 1-2 parça da albümde mevcut bu arada. Onlar da gayet iyi düzenlemelere sahipler. Kişisel olarak Stephen Stills parçası Hung Upside Down ve Led Zeppelin klasiği Babe I'm Gonna Leave You'nun yorumlarına bayılıyor olduğumu belirteyim. Elbette orijinali gibi değiller, özellikle Led Zeppelin gibi bir grubun üstüne çıkmak bu konuda gerçekten zor. Ama yeniden yorumlanmış bir versiyon olarak düşünüldüğünde bu kuşakta yapılmış en iyi işlerden biri demek yanlış olmaz.

Albümde özellikle klavyelerin öne çıktığı bölümlerde hava bir hayli değişiyor. Gitar ve klavye üzerinden giden parçalar, klavyenin öne çıktığı anlarda Heavy Progressive Rock'a doğru yönelirken, gitardan gelen Blues tınılarıyla da destekleniyor. Özellikle Babe I'm Gonna Leave You'daki sakin, kendinden emin gitarların alçalıp yükseldiği anlarda dinleme zevkine varıyorsunuz.

Temelde bu tarz cover albümler pek etkili olmaz ve beğenilme oranları da düşüktür. Muhtemelen Ugly Custard imzalı bu albüm ticari bir başarıya çok fazla yaklaşamasa da kalite açısından benzerlerinden çok daha iyi bir yerde duruyor. Orijinal albümlerin yanında hiç de onlardan aşağı kalır yanları yok diyebiliriz. Ayrıca bazen bu tarz işlerin olması parçaların da değerine değer katıyor. Bu albüm o değer katma işini başarıyla yerine getiren albümlerden.

UGLY CUSTARD

Herbie Flowers/ Bass
Clem Cattini / Davul
Alan Parker / Gitar
Roger Coulam / Klavye

UGLY CUSTARD

01 - Scarborough Fair
02 - My Babe
03 - Hang Upside Down
04 - Custards Last Stand
05 - Babe I'm Gonna Leave You
06 - Cry From the Night
07 - Never in a Blues Day
08 - Feel This

3 Temmuz 2023 Pazartesi

Chalibaude / Les Noces du Papillon (1976)

Fransa'nın tek albümlüler listemize olan katkılarından biri de Chalibaude. Progressive Folk tarzının 70'lerin ikinci yarısında öne çıkan temsilcilerinden biriler ama malesef tek albümle kalmışlar. Daha sonraları grup bir araya gelip konserler vermiş olsa da o dönemki ruhu yakalayamamışlar.

Önemli temsilcilerinden biri dedik ama o dönemde de şimdilerde de pek tanınan bir grup değil Chalibaude. Kaliteli bir albüm çıkarmış olmalarına rağmen fazlasıyla gözden kaçmış ya da göz ardı edilmişler. Belirtmek gerekir ki hakları fazlasıyla yenmiş.

Dönemin pek çok Fransız Folk kökeninden beslenen grubu gibi Chalibaude da Malicorne'dan etkilenmiş gibi görünüyor. Onlardaki pek çok ize Chalibaude'da da rastlıyoruz. Fakat diğerlerinden farklı olarak çok bölümlü armonilerden oluşan parçaları, nefis keman soloları ve ara ara karşınıza çıkıp baş döndürücü bir hal alan santur pasajları ile kendilerine has bir yapı oluşturmayı da başarabilmişler. 

Albüm, en uzunu 4:25'i geçmeyen kısa parçalardan oluşuyor. Folk'un genel özelliklerinden biri olmakla birlikte tehlikeli de bir yanı var bunun. Anlatmak istediğinizi kısa bir süre içerisinde anlatmanız gerekiyor ve bunu bir de çarpıcı bir şekilde yapmalısınız. Chalibaude bunu başarabilen gruplardan biri. Kısa parçalara rağmen sizi alıp götüren, her dinlediğinizde sizi bir kez daha şaşırtan bir yapıya ve anlayışa sahipler.

Fransız Folklorundan etkilendiğini söylediğimiz grup, elemanların yaşadığı bölge itibariyle (Nantes) aslında bir miktar Kelt kültüründen de etkiler taşıyor. Zira Nantes idari olarak olmasa da kültürel olarak Keltlere daha yakın bir bölge.

Fazlasıyla coşku dolu olmasa da dinledikçe etkileyiciğini daha da arttıran albümlerin başında gelir Les Noces du Papillon. Şiirseldir ve geleneksele yakındır. 

CHALIBAUDE

Michel Lefort / Vokal, Gitar
Christian Bonneault / Gitar, Bass, Crumhorn, Banjo
Georges Felletin / Keman, Klavye
Jean Chevalier / Davul, Vurmalılar

LES NOCES DU PAPILLON

01. Là-bas dans les prairies (2:48)
02. Les noces du papillon (3:38)
03. La cuillère et la marmite (2:01)
04. La messe à Poitiers (4:25)
05. Le retour au guarret (3:04)
06. L'alouette et le marlot (4:06)
07. La fille du Rochelais (3:00)
08. Arantelle (2:24)
09. La maîtresse du voltigeur (2:50)
10. Jarni Perrot (2:34)
11. Là-bas dans les prairies (1:42)

2 Temmuz 2023 Pazar

Haystacks Balboa / Haystacks Balboa (1971)

Heavy Prog'un Amerikalı en iyi temsilcisi tartışmasız bir şekilde Haystacks Balboa'dır lafı abartı filan değildir. Olması gereken, tam da yerinde söylenmiş makul bir cümledir. Her ne kadar bazı kaynaklarda Heavy Psychedelic Rock ya da Hard Rock olarak listelenmeye çalışılsa da Haystacks Balboa bahsi geçen iki türü de içinde barındırmakla birlikte işi daha ileri götürerek Heavy Progressive Rock içerisine dahil olmuştur.

İsmini, grubun gitaristi Mark Mayo'nun bir önceki grubu Balbao ve Mayo'nun güreşçi Haystacks Calhoun'a olan benzerliğinden alan grup, 1970 yılında New York, Amerika'da kurulmuş. Kaliteli ama ticari açıdan başarı sağlayamamış bir albüm yayınlamış olan her grup gibi onların da ömürleri çok uzun olmamış. Tek albümlü efsaneler listemizin nadide parçalarından biri olarak yerlerini alıyorlar elbette.

Döneminde Leslie West'in grubu Mountain ve Black Sabbath ile karılaştırılsalar da her iki gruptan fazlasıyla farklı bir yerde duruyorlar. Mountain'in kökeni de kendisi de Blues üzerine kuruluyken Haystacks Balboa ile karşılaştırmak her iki gruba da haksızlık olur. Diğer taraftan Black Sabbath ile karşılaştırılabilecekleri ya da yan yana görülebilecekleri tek şey de albümdeki sertlik. Onun dışında bir bağlantıları da yok. Hatta her iki gruptan daha fazla Progressive yaklaşım sergileyerek kendilerini biraz daha farklı bir konuma yerleştirdiklerini de söyleyebiliriz.

Hard Rock ve Progressive'in birleştiği yerde, sağlam ama karanlık bir Progressive anlayışları var. Vokal grubun etkili yönlerinden biri. Gitarlar da ona eşlik ederken yırtıcılaşıyor ve seviyeyi biraz daha ileriye taşıyor.

Bu arada belirtelim, grup kurulduktan kısa bir süre sonra Woodstock'un devamı niteliğinde düşünülen Powder Ridge Rock Festival'ine katılmaya gidiyor. Konser ve Sex, Drugs & Rock'n Roll için gelen binlerce dinleyici de orada. Lakin konser iptal ediliyor. Zira yerel halk buna izin vermiyor. Bu noktada grup izinsiz bir şekilde müzik yapmaya çalışırken müzik aletlerine el konuyor filan. Doğal olarak da bu başkaldıran davranışın ardından takipçileri artıyor. Zaten albümü de bu sayede çıkarma şansı elde ediyorlar.

HAYSTACKS BALBOA

Mark Polott / Bass
Mark Babani / Davul
Mark Harrison Mayo / Gitar
Lloyd Landesman / Klavye
Bruce Scott / Vokal

HAYSTACKS BALBOA

01 - Spoiler - 3:24
02 - The Children Of Heaven - 3:00
03 - Bruce's Twist - 2:38
04 - Auburn Queen - 8:55
05 - Sticky Finger - 5:10
06 - Ode To The Silken Men - 8:55
        Tell Me A Story
        What Would Happen
07 - Riverland - 3:36

1 Temmuz 2023 Cumartesi

Gleemen / Gleemen (1970)

Efsanevi İtalyan gitarist Pier Niccolò "Bambi" Fossati'nin 1965 yılında kurduğu ilk gruptur Gleemen. Daha sonraları, edindikleri deneyimle kurdukları Garybaldi ve sonra da Bambibanda E Melodie'nin temelini de oluşturmuşlardır. Koyu bir Jimi Hendrix hayranı olan Fossati'nin hem gruba hem de albüme katkısı oldukça fazladır.

Cenova'da kurulan grup uzun süreli çalışmaların ardından ilk 45'liklerini yayınlama fırsatı yakalıyorlar. Açıkçası bu fırsatı da The Beatles'in Lady Madonna'sının enfes bir versiyonunu yaparak değerlendiriyorlar. Bu kayıt daha sonra albümde yer almasa da gruba albüm kapısını aralaması açısından oldukça önemlidir. 45'liğin ardından çıktıkları konserlerin sonrasında zaten belirli bir kitleye sahip olduklarını ve albüm aşamasına geçmeleri gerektiğini düşünüp kayıtlara başlıyorlar. Ortaya çıkan sonuç ise Blues'dan yola çıkan Psychedelic Rock tabanlı bu albüm oluyor. Albümdeki düzenlemeler Hard Rock, Heavy Rock ve Blues Rock düzenlemeleri içerirken, Fossati'nin gitarını da ön plana çıkarıyor.

Temelde grubun müziği Rock Progressivo Italiano (RPI) içerisine dahil edilir ama bu pek doğru bir yaklaşım değildir. Bahsi geçen İtalyan Progressive Rock müziğinden farklı bir tabana ve yöne sahiptir. belki başına bir ekle Proto-RPI denilebilir ama tek başına RPI olduğunu kabullenmek de oldukça güçtür. Burada bahsettiğimiz şey daha Hendrix ve Santana etkileri içeren bir müzikal anlayış. Özellikle Fossati'nin sert ve cesur gitarlarıyla öne çıkıp, gitarın klavye ile yaptığı kapışmaların sonuçlarına doğru evriliyor. 

Tür sorununu bir kenara bıraktığımızda karşımızda duran albüm teklifsizce tek albümlü efsaneler listemize rahatlıkla giriyor. Hendrix adından çok söz ettiğimiz halde albümde Hendrix bulnak da zordur. Çünkü Fossati kendi tarzını yaratabilmiş ve bunu Gleemen müziği ile çevreleyebilmiştir. Yani duyduklarınız bir Hendrix taklidi olmaktan çok ötede bir şeyler içeriyor. Bu noktada klavyelerin de bir hayli başarılı olduğunu söylemekte fayda var. Fossati ile kapışabilecek denli iyi düzenlemelere ve yaratıcılığa sahip. Diğer tarafta duran grubun ritim bölümü ise bu iki müzik aletine rakip olabilecek denli iyi bir şekilde işini yerine getiriyor.

Coşkulu, cesur ve gideceği yeri düşünmeden hareket eden albümlerden biri Gleemen albümü. Farklı açılardan bakabilen, sizi her dakika şaşırtabilen işlerden biri.

GLEEMEN

Maurizio Cassinelli / Davul, Vokal
Bambi Fossati / Gitar, Vokal
Lio Marchi / Klavye
Angelo Traverso / Bass

GLEEMEN

01. Farfalle senza pois (3:11)
02. Shilaila dea dell'amore (4:14)
03. Spirit (6:16)
04. Chi sei tu, uomo (6:46)
05. Un'amico (4: 36)
06. Bha-tha-hella (3:06)
07. Clakson (3:56)
08. Dei o kafa karışıklığı (3:32)
09. Induzione parte 1 and 2 (3:55)
10. Divertimento (2: 41)

30 Haziran 2023 Cuma

Procol Harum / Shine On Brightly (1968)

Procol Harum
'a daha önce ilk albümü Procol Harum ile yer vermiştik. Tercih olarak yanlış olmasa da kalite olarak bu ikinci stüdyo albümünü koymak daha doğru da olabilirmiş. Zira Shine On Brightly albümü, grubun kaydettiği en iyi albümdür.

Kategorilendirmeye gelindiğinde albüm genel olarak Progressive Rock ya da daha özelde Crossover Prog olarak tanımlar. Yanlış olmamakla birlikte daha yeni yeni adım atmaya başlamış olan türlere dahil etmek bu durumu biraz sarsıyor. Bu nedenle Procol Harum'un ilk dönem albümlerine Proto-Prog etiketi vurmak daha doğru olur diye düşünüyorum. İçerisinde pek çok farklı türün etkilerini barındıran albümleri, Symphonic Prog görüntüsü de vermekle birlikte aslında türün en başında, hatta türün öncesi sayılabilecek niteliklere sahiptir.

İngiliz grubun bu ikinci albümü, çeşitli müzik tarzlarını bir araya getirerek ilgi çekici bir sound oluşturuyor. Progressive Rock, Psychedelic Rock ve Klasik Müzik etkileri barındıran Shine On Brightly, genellikle grubun en önemli ve en karmaşık albümlerinden biri olarak kabul ediliyor. Albümdeki parçalar, genellikle uzun süreli ve yapısında çeşitli bölümler barındıran düzenlemelere sahip. Enstrümantasyon oldukça geniş ve piyano, org, gitar ve yaylı çalgılar gibi çeşitli enstrümanlar kullanılıyor. Özellikle Matthew Fisher'ın klavye performansı, albümün karakteristik bir özelliği haline gelmiş durumda.

Şarkı sözleri, şiirsel ve düşünsel bir yaklaşımı yansıtırken, genellikle soyut ve anlam katmanlarına sahip metinler, hayal gücünü ve düşünsel keşifleri teşvik ediyor. Gary Brooker'ın vokalleri, duygusal bir ifade ve güçlü bir vurguyla şarkılara derinlik katıyor. Albümdeki Psychedelic Rock etkileri, bazı enstrümantal bölümlerde ve ses efektlerinde ciddi şekilde hissediliyor. Aynı zamanda klasik müzik etkileri de fazlasıyla ortaya çıkıyor ve orkestral düzenlemeler, albümün zengin ve sofistike bir sounda sahip olmasını sağlıyor.

Shine On Brightly albümü, Procol Harum'un müzikal yeteneklerini ve deneysel yaklaşımını sergileyen bir çalışma. Bu nedenle de Procol Harum'un geniş bir hayran kitlesi kazanmasına ve müzik tarihinde önemli bir yer edinmesine yardımcı olduğunu söylemek yanlış olmaz. Doğal olarak albüm, arşivde yer alması ve ve en üst sıralarda tutulması gereken, nadide parçalardan biri olarak düşünülebilir.

PROCOL HARUM

Gary Brooker / Lead Vokal, Piyano, Mellotron
Robin Trower / Gitar, Lead Vokal (4)
Matthew Fisher / Hammond Org, Piyano (7-e), Lead Vokal (7-c)
David Knights / Bass
Barrie James Wilson / Davul

SHINE ON BRIGHTLY

01. Quite Rightly So (3:40)
02. Shine On Brightly (3:32)
03. Skip Softly (My Moonbeams) (3:47)
04. Wish Me Well (3:18)
05. Rambling On (4:31)
06. Magdalene (My Regal Zonophone) (2:50)
07. In Held Twas in I (17:31) :
        - a) Glimpses of Nirvana
        - b) Twas Tea Time at the Circus
        - c) In the Autumn of My Madness
        - d) Look to Your Soul
        - e) Grand Finale

29 Haziran 2023 Perşembe

Os Mutantes - Mutantes (1969)

60’ların ortasından itibaren herkes gibi (Gary Oldman'ın dediği gibi, ayırt etmeksizin) Brezilya müziği de The Beatles etkisiyle hareketlenmiş ve Popüler Brezilya müziğinin (Musica popular braziliera) içinde öncü olmuş bir grup ile karşınızdayız. Anlayacağınız kendileri daha önce Brezilya’dan konuk ettiğimiz Tobruk ve Matuskela gibi grupların ağababası oluyorlar.

1966 yılında iki kardeş Arnaldo - Sérgio Dias ve Rita Lee tarafından Sao Paolo’da kurulan grubun ismi de müziklerindeki çeşitliliğin yarattığı doğaçlama hissiyatının sebebini vurgularcasına bir TV programına çıkmadan önce kararlaştırılmış ki daha iyi kendilerini betimleyemezlerdi herhalde.

İlk albümlerindeki (o da şahane bu arada) malum etkiler daha hissedilebilirken bu albümle işe bir tutam Zappa katarak hem bestelerindeki yaklaşımı hem de enstrumantasyonu ileri taşımışlar. Operatik introsuna rağmen gayet ritmik açılan albüm ikinci parçası Não Vá Se Perder Por Aí ile direk kanınıza işlemeye başlıyor. (Octopus’ Garden tadında) Sadece vokal partisyonlarının tremolo/compressor/delay gibi efektler içerdiği, derin ve karanlık bir atmosfere sahip Dia 36 ile üçüncü kardeş Baptista’nın elektronik efektlerdeki hünerlerine tanıklık ediyoruz. Albümün genel beste yapısındaki uyumlu gitar/bas partisyonları Rita Lee’nin histerik vokalleri ile buluşunca ile Magica gibi parçalarda muazzam anlar yaşatıyor. (Gong-Gilli Smyth gibi)

Os Mutantes albümündeki ağır psyche öğelerine nadir rastlansa da genel olarak orkestral öğeler ve perküsyonlarla Latino/Hispanik ezgileri daha yoğun kullanmaları bizdeki Anadolu Pop/Rock ile batı enstrumanlarına nasıl adapte edildiğimizin bir örneği gibi. (sosyal çıkarım yapmazsa ölür hastası) Tevekkeli değil sonraki albümlerinde iyice İngiliz usülü Senfonik rock’a kaymışlar.


 


OS MUTANTES

Rita Lee / vokaller, Theremin, autoharp, flüt, perküsyonlar
Sérgio Dias Baptista / gitar, bass, davul (6), vokaller
Arnaldo Dias Baptista / keyboard, bass, vokaller

Konuk Müzisyenler:
- Rogério Duprat / orkestral düzenlemeler, elektro çello (9)
- Ronaldo Leme (Dinho) / davul
- Zé do Rancho / vokaller, "Caipira" akustik gitar & akordiyon (4)
- Mariazinha / vokal, Brazilya yiola & akerdiyon (4)
- Cláudio Dias Baptista "Régulus" / elektronikler


MUTANTES

A Yüzü
1. Dom Quixote (3:54)
2. Não Vá Se Perder Por Aí (3:15)
3. Dia 36 (4:01)
4. Dois Mil E Um (3:57)
5. Algo Mais (2:38)
6. Fuga N° 2 (3:42)

B Yüzü
7. Banho De Lua (Tintarella Di Luna) (3:41)
8. Rita Lee (3:10)
9. Magica (4:38)
10. Qualquer Bobagem (4:37)
11. Caminhante Noturno (5:10)

28 Haziran 2023 Çarşamba

Gentle Giant - Three Friends (1972)

Ekibe katılmamda büyük rol oynayan yegane albümün Octopus oluşu ve üzerinden 15 sene geçmesi ile birlikte tüm albümleri şahane olan nadir gruplardan Gentle Giant’ın bizde yeri apayrı. (son iki albümü de arada kaynar, bence o kadar da berbat değiller). Üçüncü ve ilk konsept denemeleri olan Three Friends, üç arkadaşın çocukluk deneyimlerini ve yetişkinliklerinde kaybolan bağlarına değiniyor.

"Acquiring The Taste” ile başlayan kontrapuan denemelerine bu albümde ciddi ağırlık vermişler. Albümün açılış parçası Prologue ile beraber sakince başlayıp ince ince çıldıran enstruman atışmalarına hayran olmamak mümkün değil. Working All Day önceki albümlerde karşımıza çıkan Wreck, Nothing At All gibi ağır tempolu heavy rifflerine sahip. Kerry Minnear’ın Hammond’ı ile Phil Shulman’ın saksafonlarının Gary Green’in gitarlarıyla harmanı muazzam. 

Kişisel favorim Peel The Paint hemen hemen aynı formüle sahip. (ağır tempo ve heavy riff) Ancak sakin introsunun yaylılarla bozularak tekrar aynı sakinliğe dönüşü ve Ray Shulman’ın tekrarlayan bass partisyonlarının bombastik ana riffe evrilmesi ile albümde farklı bir yere sahip oluyor. Jon Lord tarzı Hammond gürültüleri gitarlarla enfes tınılıyor.

Albüm ile aynı adlı kapanış parçası, uzun ve karmaşık riffi ile epik bir sona imza atarak, grubun tüm potansiyelini sergiliyor.

Not: Rip Ray Shulman (ölümü 1 Nisan’da açıklanmış olması bir nebze kıllandırsa da)


GENTLE GIANT

Derek Shulman / lead vocals (3-6)
Gary Green / guitars (w/ Echoplex on track 4 solo), mandolin (2), tambourine (2,5)
Kerry Minnear / piano, electric piano, Hammond (1,3-6), Mellotron (2,6), Minimoog (1,4,6), clavinet (2,3), electric harpsichord & vibraphone (2), bongos triangle (2), lead vocals (2,6)
Phil Schulman / tenor (1,3,4) & baritone (1,3) saxophones, lead vocals (1,2,4,6)
Ray Shulman / bass, fuzz bass (1), acoustic (4) & electric (5) violins, 12-string guitar (1), vocals (6)
Malcolm Mortimore / drums, concert snare & hi-hat & bass drum (2)

THREE FRIENDS

01. Prologue (6:12)
02. Schooldays (7:33)
03. Working All Day (5:07)
04. Peel the Paint (7:25)
05. Mister Class and Quality? (5:51)
06. Three Friends (3:00)