4 Ekim 2008 Cumartesi

Queen - Queen II (1974)

Progresif severlerin (özellikle 70’lerin müptelası olmuş kısım) ne denli haz ettikleri bir gruptur bilmiyorum ama bence o dönemin çok ötesinde bir müzik yaptıkları aşikardır. Açıkçası benim tanışmam (tıpkı bundan öncekiler gibi) çok eskilere dayanmıyor. Cyphre sayesinde tanıdığım bir metalcore grubunun coverladığı “Bicycle Race”i dinlemem kısmen ön yargılarımı yıkmamı sağlamıştı. (fevkalade stereo oyunlarıyla bezenmiş bir parçadır kendisi) Tüm ön yargılarımdan kurtulmam “Bohemian Rhapsody”i dinlememle gerçekleşti. Sonra baştan başlayarak diskografilerini yoklamaya başladım ki takıldığım albüm tam da Queen II oldu. Açılış introsundan “Father to son”a geçişle başlayan bir transition obsesifliği neredeyse albümün tamamına yayılmış durumda. Mercury hiçbir hemcisinde (sanırım Jon Anderson’ı ayrı tutmak lazım) rastlayamayacağınız tizlikte bir sese sahip. Hayal bile edemeyeceğimiz notaları basmakta zerre zorlanmayan bir gırtlağa sahip. (toprağı bol olsun diyelim) White Queen ve The March of The Black Queen arasında yapacağınız karşılaştırmalar, sesi hakkında daha fazla bilgi sahibi olmanıza yetecektir. Brian May, kendi üretmiş olduğu gitarı Red Special ve kullandığı ilginç synthesizerlarla ön plana çıkıyor. Some Day One Day de onun tamamen besteleyip sesini verdiği parça. Hoş bir ballad. Roger Taylor grubun asi çocuğu, türlü çığlıklarla agrasyonun boyutlarını artırmakta ayrıca annelere ithaf ettiği The Loser in the End i besteleyip vokallerini yapmış kişi. Davul partileri zaman zaman çok yavan gelmesine rağmen, neredeyse hiç mi hiç sırıtmamıştır grup tarihi boyunca. John Deacon ölesiye mütevaziliğinin ardında yatan müzikal açlığını bestelerde göstermiştir. Bas partileri Brian May den yana kalmaz güzellikte ve yaratıcılıktadır. Albüm baştan sona şaheserlerle bezenmiş, en önemlileri de saykodelyayı damarlarınızda hissedebileceğiniz The Fairy Feller’s Master Stroke ve Mercury ‘nin bestesi olan (mutlaka ağzınıza yapışacaktır) Funny How Love Is ile birlikte White Queen ve The March of the Black Queen ikilisi (Mercury nin iki parça arasındaki vokal farklılıklarına dikkat etmenizi öneririm) ve son olarak Ogre Battle ki erken dönem nwobhm çalışmalarına örnek olabilecek agrasyon ihtiva etmektedir. QUEEN Freddie Mercury / Vokal, Piyano, Harpsikord Brian May / Gitar, Piyano, Zil, Vokal Roger Taylor / Perküsyon, Çığlıklar, Vokal John Deacon / Bass, Akustik gitar QUEEN II 1 - Procession (1:12) 2 - Father to Son (6:12) 3 - White Queen (As It Began) (4:33) 4 - Some Day One Day (4:21) 5 - Loser in the End (4:01) 6 - Ogre Battle (4:08) 7 - Fairy Feller's Master-Stroke (2:39) 8 - Nevermore (1:17) 9 - March of the Black Queen (6:03) 10 - Funny How Love Is (3:14) 11 - Seven Seas of Rhye (2:48)

28 Eylül 2008 Pazar

Elonkorjuu - Harvest Time (1972)

Bu İskandinavlarda sağlam müzikal bilgi ve icra var. Daha önce de söylemiştim, bir başlığı çoktan hak ediyorlar. Kimse vermiyorsa ben kendi kendime vereyim bari: “Scandinavian Prog”… eh fena bi başlık olmadı :) Elonkorjuu Finlandiya’dan çıkmış bir grup. Jukka Syrenius tarafından kurulmuş, zaman zaman underground hissi uyandıran, bir “heavy prog” grubu. Kendilerine özgü bir tarzları olsa da, sanırım zamanında “Cream” gibi gruplardan etkilenmişler. Gitarın başı çektiği, bas’ın sesini kökledikleri, Poijarvi’nin klavye ve flüt ile zenginleştirdiği, yerinde durmayan sürekli atak halde takılan baterinin olduğu bir grup. Bu adamlar 60 sonlarında kurulmuş ve 1970’de Finlandiya’da yapılan bir tür Rock Müzik yarışmasında 2. Olmuşlar. İki yıl sonra da bu albümü çıkarmışlar. Daha sonra grup şansını İngiltere’de denemek istemiş ve grubun adını zaten Fince “Elonkorjuu” anlamına gelen “Harvest” olarak değiştirmişler. 2. Albümlerini (Flying High, Running Fast) 1978'de bu adla çıkarıp, İngiltere turnesine çıkmışlar. Grup aynı yıl dağılmış. 2003 yılında tekrar bir araya gelen grup, “Scumbag” adlı 3. albümünü çıkarmış. Grup halen kendi ülkesinde aktif olarak müzik hayatına devam etmekte ve kapalı gişe konserler vermektedir. Şarkılara gelince; albüm, bonus şarkı hariç hepsi 5 dakikanın altında, o döneme göre kısa şarkılardan oluşuyor. Baştan sona kalitenin bozulmadığı, şarkı atlamadan dinlenebilecek bir albüm. İlk şarkı “Unfeeling”, grubun müzikal tarzını yansıtan, sıkı ve güzel bir şarkı. “Praise to Our Basement” albümün en güzel şarkılarından biri. Aslında bir ballad demek daha doğru olur. Şarkının modunu yakalarsanız, basit gibi görünen sözleri (wish I were a little boy playing with my little toy…) sizi etkileyebilir. “Swords” gelgitleri olan çok güzel bir şarkı. “Captain” ve özellikle enstrümantal olan “Future”da Syrenius gerçekten çok başarılı bir iş çıkarmış. Pessi’nin kopuk bas’ı da albümün genelinin gizli kahramanı diyebilirim. Lajunen’in enteresan ama güzel bir vokal tekniği var. Bin tane adam arasından kolayca seçilir. “Old Man’s Dream” yine gitar ve bas’ın kudurduğu bir şarkı. Kolay dinlenir, asla yerinde durmayan, buram buram 70’ler kokan, baya başarılı bir İskandinav Rock albümü. Müziği bilen bir grup. Zaten bu durum ülkelerinde hala kapalı gişe konser vermelerinden belli. Bence el altında olması gereken “içten” yapılmış bir albüm. Keyfini çıkarın… 

 ELONKORJUU Jukka Syrenius / Gitar, Vokal Veli-Pekka Pessi / Bas Gitar Heikki Lajunen / Vokal Eero Rantasila / Bateri Ilkka Poijärvi / Gitar, Klavye, Flüt HARVEST TIME 1 - Unfeeling (3:23) 2 - Swords (4:03) 3 - Captain (3:41) 4 - Praise to Our Basement (4:43) 5 - Future (3:55) 6 - Hey Hunter (3:40) 7 - The Ocean Song (3:17) 8 - Old Man's Dream (4:44) 9 - Me and My Friend (4:01) 10 - A Little Rocket Song (4:04) 11 - Where is the Rising Sun (8:06) "Bonus"

20 Eylül 2008 Cumartesi

Ragnarök - Ragnarök (1976)

İsveç'li elemanlar dingin, insanın ruhunu okşayan, bir iç huzur yakalamasını sağlayan bir albüme imza atmış 70'lerin ikinci yarısında. Quebec'li daha önce blog'a da eklemiş olduğum Harmonium benzeri folk soundları var. Ve tıpkı Harmonium gibi, Ragnarök dinlerken çıkan melodiler için; "Lan ben bunu bir yerde duymuştum, valla lan" diyebiliyorsunuz. ki bu cümle Promenader parçasında bir haykırışa dönüşüyor. Büyük ihtimalle o parçadaki flüt melodisini bir dallama Türk dizisinin promo'sunda duymuşsunuzdur, nitekim Harmonium'da bu başıma geldi, şaşırdım kısaca duruma. Efendim bir kaç kelam daha edeyim; gitar kullanımı, nasıl derler, minimal mi, öyle bir şey. Flüt zaman zaman Ian Anderson fırlaması oluyor, bazen de yine değindiğim gibi Harmonium sakinliğinde. Akustik bir anlayışla kaydedilmiş albüm, bu bakımdan sürekli bir sakinlik söz konusu. Kimse heyecanlanmıyor, melodiye abanmıyor, her şey kaymak gibi ilerliyor. Parçalar uzun, epik bir yapıya sahip olmamasına karşın, birbirini tamamlayan, ortak atmosfere sahipler. Bu da albümü baştan sona rahat dinlemenizi sağlıyor. Harmonium'u burdan indirip ya da farklı bir yolla dinlemiş olanlar bu albüme de dalabilirler direk. Grup İsveç'li prog-folk grubudur, aynı ismi taşıyan diğer iki grupla karıştırmayalım. RAGNARÖK Lars Peter Sörensson / Davul Stefan Ohlsson / Davul, Gitar Peder Nabo / Flüt, Gitar Staffan Strindberg / Elektrik Bass Peter Bryngelsson / Gitar Henrik Strindberg / Elektrik gitar, Flüt, Soprano flüt, Soprano saksafon RAGNARÖK 1 - Farvel Köpenhamn / Goodbye Copenhagen (2:30) 2 - Promenader / Walks (4:40) 3 - Nybakat Bröd / Freshbaked Bread (3:01) 4 - Dagarnas Skum / Foam Of The Days (8:07) 5 - Polska Fran Kalmar / Reel From Kalmar (0:46) 6 - Fabriksfunky / Factoryfunk (4:49) 7 - Tatanga Mani (4:34) 8 - Fiottot (1:23) 9 - Stiltje-Uppbrott / Calm-Breaking Up (4:21) 10 - Vattenpussar / Pools Of Water (4:08)

Bunalımlar - Bunalımlar (1970)

Dedim ki bizden de bir şeyler olması gerekir burada. 70’lerin havasını soluyan, hatta kendinden çok şey katan, “Anadolu Rock” başlığını hayata geçiren önemli sayıda rock grubu vardı. Bu ülkeden çok değerli müzisyenler çıktı. Maalesef birçoğu en iyi ihtimalle bir 45’lik ile müzik kariyerlerini noktaladılar. Bazılarının bu şansı dahi olmadı.

İşte Bunalımlar. Cem Karaca’nın menajerliğini yaptığı grup, Türk Rock müzik tarihinin en önemli Underground Psychedelic grubudur. Daha da önemlisi Türk müziğinin “Yardbirds” üdür. Bilindiği üzere Yardbirds’de Eric Clapton, Jeff Beck ve Jimmy Page çalmış, grup dağıldıktan sonra her biri efsane mertebesine ulaşmıştır. İşte bizim efsanelerimiz de bu gruptan.

Grup 1969 yılında gitarda Aydın Çakus, basta Ahmet Güvenç, davulda Hüseyin Sultanoğlu kadrosuyla kuruldu. Grubun 3 senelik kariyerinde Aydın Çakus dışında kalan kadro, maddi kaygılardan dolayı, sürekli değişmiş, ancak kalitesinden ve çizgisinden asla ödün vermemiştir. Her ne kadar konserlerinde hiç Türkçe şarkı çalmasalar da yaptıkları 45’likler, o dönemin modası “Anadolu Rock” tarzına yakın, Türkçe sözlü şarkılardan oluşur. Yardbirds olayına gelirsek: Ahmet Güvenç gruptan ayrıldıktan sonra “Kurtalan Express” da halen müzik kariyerine devam etmektedir. Nihat Örerel uzun yıllar Erkin Koray ile çalıştı, hatta Şaşkın ve Krallar şarkıları ona aittir. Hüseyin Sultanoğlu,1970’de “Kardaşlar”da, daha sonra “Dervişan” da davul çaldı. Cengiz Teoman “Kardaşlar”da, Mehmet Gözüpek “Dadaşlar”da baget salladı. Grubun kurucusu ve değişmez elemanı Aydın Çakus, Nur Yenal ve Özkan Uğur ile birlikte “Ter” grubunu kurdular. Bilindiği gibi “Ter” bir süre Erkin Koray ile birlikte çalıştı. Ayrıca Aydın Çakuş’un “Haramiler”de de çaldığını belirtmek lazım.

Şarkılara gelince: yazımda daha önce bahsettiğim gibi tam bir psychedelic albüm. Tabi Türk motiflerini de içinde barındırdığını belirtmek lazım. Albümün genelinde sert sound’un, yani Aydın Çakus’un ön planda olduğunu görüyoruz. “Taş Var Köpek Yok”un olduğu 45’lik, o dönem Amerika’sında bile baya popüler olmuş. Bestesini Ahmet Çakus’un yaptığı şarkının (sözleri 500’lü yıllarda yazılmış) sonunda konuşan ses, grubun prodüktörü Cem Karaca’dan başkası değil. Arka yüzdeki “Yeter Artık Kadın” grubun tarzını yansıtan güzel bir şarkıdır. 1972 yılı şarkısı “Kınalı Gelin” de Aydın Çakus ile basist Melik Yirmibir çok sağlam çalmışlar. “Aşk Senin Bildiğin Gibi Değil”de Aydın Çakus yine döktürmüş. Aydın Çakus, Berç Yenal, Nur Yenal ve Melik Yirmibir’li kadro ile yapılan enstrümantal çalışma olan “Bunalım” grubun yaptığı en kaliteli çalışmalarından biridir. Diğer enstrümantal çalışmaları “Başak Saçlım” grubun en çok ilgi gören şarkılarındandır. Son yılında yaptıkları şarkılar rock motifinden çok “Anadolu Pop” çizgisine yakındır.

Gerçekten Türk Rock müzik tarihinin mihenk taşıdır bu grup. Onlar için kullanılan “Müzik okulu” tabirine kesinlikle katılıyorum. Hak ettiği yerde mi? Kesinlikle hayır. Yurtdışında bile halen birçok yerde büyük saygı ve ilgi ile dinlenirler. Yabancı birçok müzikseverin dinledikten sonra hayretle bana grup ile ilgili sordukları sorulara maruz kaldım. Hatta işi abartanlar oldu. “Dinlediğim en iyi etnik psychedelic grup” diyen heyecanlı insanlarla tanıştım. Ne kadar haklılar? Bence çok haklılar.

Küçük bir ses dahi olsa bu grubu ve değerli müzisyenleri bilmeyenler için tanıtmak, 3-5 cümle de olsa onlardan bahsetmek gurur veriyor insana. Böyle gruplar da var işte bizde… Keyifle, saygıyla ve gururla dinleyin…

BUNALIMLAR

Aydın Çakus / Gitar, Vokal
Ahmet Güvenç / Bas Gitar
Hüseyin Sultanoğlu / Bateri
Nihat Örerel / Bateri
Berç Yenal / Gitar
Nur Yenal / Bateri
Melik Yirmibir / Bas Gitar, Vokal
Cengiz Teoman / Bateri
Mehmet Gözüpek / Bateri

BUNALIMLAR

01 - Bir Dunya Da Bana Ver Tanrim (3:49)
02 - Ask Senin Bildigin Gibi Degil (3:43)
03 - Kinali Gelin (3:52)
04 - Guzel (3:01)
05 - Tas Var Kopek Yok (3:59)
06 - Yeter Artik Kadin (3:27)
07 - Basak Saclim (3:00)
08 - Bunalim (3:36)
09 - Bir Yar Icin (2:47)
10 - Ayrilik Olmasaydi (3:37)
11 - Zeynebim (4:15)
12 - Dosta Bizden Selam (2:50)
13 - Hele Hele Vay (3:28)
14 - Iste Geldim Gidiyorum (3:40)


19 Eylül 2008 Cuma

Jacula - Tardo Pede in Magiam Versus (1972)


Ya, ben bu albümü ne zaman dinlesem aklıma Christopher Lee & Peter Cushing ikilisinin oynadığı Horror Express geliyo. Hiç alakası yoktur oysa filmle. Hatta film albümden sonra vizyona girmiştir. Lakin verdiği atmosfer öylesine uygundur ki o filme insan "keşke.." der, "...keşke filmde kullansalardı bu albümü!"

İtalyan senfonik rock grubudur Jacula. Kilise müziği bu albümün temelini oluşturur. Baştan sona hemen her parçada kilise orgu kullanılmıştır. En zor albümlere alışık rock dinleyenleri bile kendine bağlaması uzun süre alabilir ama bu kötü olmasından değil üzerine çalışılması gerektiğindendir. Vokal ilk iki parçada sıklıkla duyulur, geri kalanında söz genel olarak müziğindir. Doris Norton'un hakkını bu noktada vermek gerekir. Zira öyle bir sesi ve vokal tekniği vardır ki dinlerken acı çeken bi ruhun yakarışlarını duyarsınız; canınız sıkılır, moraliniz bozulur, bi kasvet çöker üzerinize. İkinci parçada Bartocetti'nin geri vokalleri de Norton'un tamamlayıcısı niteliktedir ve gözleriniz önce tavana takılır sonra da ortalıkta ip ararsınız. Vokalin söyleyeceği sözleri doruk noktasına getirmesinin hemen ardından giren kilise orgu sizi canınızdan bezdirir. Albümün dinlenmesi bittiğinde bi 45 dk. kadar dinlenmek ve boşluğa doğru sabitçe bakmak gerekebilir. İlk dinleyişin ardından ikinci dinleme uzun bi süre sonraya kalabilir belki ama mutlaka yinelenecektir ve sıklıkla dinleme arzusu duyulacaktır.

Bu elemanların ilk albümü değildir Tardo Pede Im Magiam Versus. In Cauda Semper Stat Venenum'dur ilk albüm ve bunun kadar iyi olmasa da şaane'dir o da. Yalnız o albümde vokal Bartocetti'dedir ve Norton sadece davul ve synthisizer ile ilgilenmektedir. En başta söylenmesi gerekeni en sona bıraktık belki ama unutmadık da neticede. Grubu bir araya getiren Antonio Bartocetti'dir ve 1968 yılına denk düşer kuruluşu. İlk albüm 1969'da yayınlanır. Tanıtımını yaptığımız bu albümün ardından da grup adını Antonius Rex olarak değiştirerek yoluna devam eder. İlginç olan Jacula'nın Antonius Rex'den daha kaliteli albümler kaydetmiş olmasına rağmen Antonius Rex'in daha çok tanınmış olmasıdır.

JACULA

Antonio Bartoccetti / Vokal, Gitar, Bass
Doris Norton / Vokal, Synths
Albert Goodman / Davul
Charles Tiring / Kilise Orgu, Piyano

TARDO PEDE IN MAGIAM VERSUS

1 - U.F.D.E.M. (9:02)
2 - Praesentia Domini (10:58)
3 - Jacula Valzer (6:21)
4 - Long Black Magic Night (6:21)
5 - In Old Castle (9:36)

15 Eylül 2008 Pazartesi

Axis - Sewers Down Inside (a.k.a. Axis) (1973)

Çok sevdiğim ekol ülkelerden biridir Yunanlılar. Belki çok sayıda albümleri yok 70’lere ait ama yapılanlar da pek başarılı. P.L.J. Band, Akritas, Aphrodite’s Child, Socrates, Nemesis… Hakikaten az ama öz. İşte bu ülkeden çıkan en iyi gruplardan biri de Axis’dir. Bende yeri biraz ayrıdır bu grubun. Küçükken evdeki plakları karıştırıp aralarında kapağı ilginç olanları dinler, ezberlerdim. Bunlardan biride bizde bir 45’liği olan Axis’ti. Ela Ela / Living In adlı 2 şarkı vardı. Kapakta büyük puntolarla “Ela Ela” yazardı ama ben “Living In” i çok severdim. Halen arada bir dinlerim bu plağı. Bildiğin Hard Rock'a yakın hafif Psychedelic ruhu olan bir 45’lik. Nerden bilirdim ki bu heriflerin “Sewers Down Inside” adlı bir başyapıt albümleri olduğunu. Uzun bir süre bu ikisinin aynı grup olduğuna inanmadım. Neyse ki internet denen bir şey var. Öğreniyor insan.

Deseler ki bu albüm Yunanistan’ın çıkardığı en iyi albüm, altına imzamı atarım. Eh 3-5 albüm sayarım bi de bunlar var diye:)… Ayıp olmasın diğerlerine. Albüme gelince: tarifi gerçekten çok zor. Birçok alt kültürün izlerini taşıyan harika bir albüm. Genel bir fusion havası olsa da, senfonik öğeleri de içinde barındıran bir albüm. Mellotron’un olduğu, bazen kilise klavyesi ve korosunun eşlik ettiği, Canterbury’den de az biraz ilham alan bir albüm.

Grubun esas adamı klavyeci Visvikis. Sakınmadan mellotron kullanmış, iyi de etmiş. Açılış şarkısı, “Waiting a Long Time”, albümle hiç alakası olmayan bir heavy prog şarkısı. “Sewers Down Inside” tek kelime ile albümün başyapıtı. King Crimson Moonchild’ı andıran başlangıcından sonra kısa bir senfonik patlama ve ardından sonlanan bir şarkı. Her şey var bu şarkıda. Visvikis’in vokalinin de şarkıya çok uyduğunu söylemek lazım. Bundan sonrası Mellotron’un havalarda uçtuğu fusion geçişlerin ağır bastığı şarkılardan oluşuyor. Ancak “Pa Vu Ga Di” yi bu tanımdan baya bi ayrı tutmak gerekir. Bitiş şarkısı “The Planet Vavoura” nefis bir solo ile bitiriyor albümü.

Gerçekten farklı ve çok güzel bir albüm. Komşu bu işi biliyor burası kesin. İçinde “bir dünya” barındırıyor desem doğru olacak. Fusion’dan senfoniğe, canterbury’den deneyselliğe birçok şey var. Kanımca herkesin elinde olması gereken bir albüm. Yunanlıların başyapıtı… Not: Hemen belirteyim, bu 1973 yılı albümü ayrıca “Axis” olarak da bilinir. 1971 yılında çıkan ilk albümlerinin adı da Axis. Bu ikisi tarz olarak tamamen birbirinden farklı 2 albümdür. İlkini dinlemeseniz de olur. :)

AXIS

Demis Visvikis / Klavye, Mellotron, Vokal
Alezandros Fantis / Bass
Christos Stassinopoulos / Davul, Vurmalılar
George Hadjiathanassiou / Dvul, Vurmalılar

SEWERS DOWN INSIDE

01 - Waiting a long time (4:27)
02 - Sewers down inside (6:19)
03 - Materializing the unlimited (5:03)
04 - Asymphonia I (5:06)
05 - Suspendet Precipice (1:49)
06 - Roads (5:06)
07 - Asymphonia II (2:50)
08 - Dancing Percussion (2:38)
09 - PaVuGaDi (3:45)
10 - The Planet Vavoura (3:56)

Ikarus - Ikarus (1971)

Uzun zamandır bloga yazacak cesareti bulamıyordum kendimde. Zira bloga yazan diğer arkadaşlar öyle şaane metinler oluşturmaya başladılar ki benim bile dibim düştü (ne demekse). Eskiden dar alanda oynuyorduk ama şimdi görüldüğü üzere (bkz: Sağdan Say ve Ne kadar Globaliz) epeyce bi genişledik. İyi bişey mi bu? Air'a yorum yazan İsimsiz'in söylediklerine rağmen iyi bişey. Bi dolu insanla bi dolu şey paylaşmışız işte, her ne kadar tanımasak da. Amaç da buydu zaten. Daha doğrusu amaçların ilki buydu. Yapabilecek miyiz'i deniyorduk. Gördük ki yapabiliyoruz. Demek ki diğer amaçlara (projelere) gönül rahatlığı ile geçebiliriz artık. Gentleoctopus blogu kendi yolunu tutturdu ve aramızdan eksilenler, gelenler, gidenler olsa da yoluna devam ediyor ve umarız daha uzun süre de eder. 40-50 yaş üstü eski rocker'lardan tut da 17 yaş ÖSS hazırlığına girişmiş çılgın bir elmas gibi parıldayan genç arkadaşlara uzanan bi kuşağı yakalamışız. Sevindirici. Büyük bir arsızlıkla (ve Morrison'a en içten sevgi ve saygımızla..) "Bütün dünyayı istiyoruz! Hemen şimdi istiyoruz...!" Kelebekler Vadisi'nden başlayan ve Ayvacık zeytinliklerine uzanmasını hayal ettiğimiz hikayenin bi yerlerindeyiz. Bunca laftan sonra gelelim Ikarus'a. Bu arkadaşlar da Alman. Lakin haftalardır üzerinde durduğumuz ve Krautrock diye tabir edilen janra mensup değiller. Eclectic Prog ya da Heavy Progressive diye adlandırabileceğimiz bi tarzda yürüyorlar. Tek albümlük gruplardandır kendileri ama Electric Sandwich'deki şaane'liği beklememek de lazım. Biraz daha naifler. Melodik yapı üzerinde geziniyorlar sıklıkla arada da atonal gibi gelen bazı oynamalar yapıyorlar. Flüt, saksofon, klarnet gibi aletleri de müziğe dahil etmişler ama Jethro Tull ya da Focus gibi de değiller. Kuş sesleri, dağ başı gürültüleri (hahahaha sessizlik olsa gerek bu) filan da geliyor arada. Çok enteresan iniş çıkışlar, bir anda değişen melodiler de mevcut. Bazen "la la la yoksa Ken Hensley ve David Byron da mı var burda?" sorusuna bile yöneltiyorlar insanı. Bi an Agitation Free çalıyo bile zannedilebilir. Amaaan takılmış işte adamlar. Şaane değiller dedik ama arşivlenmeyecek de değiller. Hatta arşivde olmazlarsa eksik kalır o arşiv görüşündeyim ben. Zaten bu arşiv olayının da boku çıktı. Sayısını unuttuğumuz kadar çok albüm var arşivde. İçinden eleme yapamadığımız gibi her geçen gün yeni yeni şeyler ekliyoruz. Ayvacık Zeytinliklerine uzanan projenin gerçekleşmesi ivedi şekilde olmalı gibi bi hiz uyandı şimdi bende. Dinleyin işte… Ikarus...

IKARUS
Lorenz Köhler / Lead Vokal
Wolfgang Kracht / Bass, Back Vokal
Jochen Petersen / Akustik & Elektrik Gitar, Alto & Tenor Saksofon, Flüt, Klarnet, Back Vokal
Bernd Schroder / Davul, Vurmalılar
Manfred Schulz / Gitar, Lead Vokal (4), Back Vokal
Wulf-Dieter Struntz / Org, Piyano

IKARUS
01. Eclipse: (15:24)
        a) Skyscrapers
        b) Sooner or later
02. Mesentery (6:11)
03. The raven (including "Theme for James Marshall") (11:43)
04. Early bell's voice (7:43)

10 Eylül 2008 Çarşamba

Air - Teilwiese Kacke…Aber Stereo (1973)

Yine gölgede kalmış bir Alman daha AIR… Grubun 1973 çıkışlı tek albümü “Teilwiese Kacke…Aber Stereo” tam bir underground albüm. Müthiş yaratıcı fikirler olmasa da sizi rahatsız etmeden dinleyebileceğiniz bir albüm.

Müziğe gelince; şarkıları ilk defa dinlediğimde kendi kendime sordum: “bu sound bir şeye benziyor ama neye?” Murat Ses’in “Home Recordings” inin üzerine bateri koy işte buna yakın bir sound olur. Başka bir tabir kullanmam gerekirse gitarsız “Coupla Prog”un ilkel hali gibiler. Belli ki grubun has elemanı Michael Brod. Müzik tamamen onun üzerine inşa edilmiş. Böyle olmuş olsa da bence basist Gerhard Fünfsinn gerçekten çok başarılı çalmış. Kesinlikle bu grubun üstünde bir ritm anlayışı var. Bir gitaristleri var gibi görünse de aslında yok. Var da yok. Arada bir girip 10-15 saniye bir şeyler yapıp geri kaçıyor. Genelde klavye-bas’ın beraber takıldığı bir albüm. Birde arkada uzaktan gelen bir bateri var tabi…

Şarkılara gelince; tamamı enstrümantal olan albümde, ilk 4 şarkıda biraz monoton giden müzik “Allright, Ernie” ile biraz kabuğundan sıyrılır gibi oluyor. Grup 10 dk. nın üzerindeki iki şarkıları “Blues 2” ve “Zopf” da biraz daha kendilerini zorlamışlar. “Zopf” bu ikilinin iyisi diyebilirim. Flüt sadece “Kantate 140,4” şarkısında var. Albüm kayıtları sanırsam Brod’un yeni yeni flüt dersleri almaya başladığı vakitlere denk gelmiş. :)

Belli ki grup elemanlarının bayağı genç olduğu “Air”, müziğe bir yenilik getirmemiş. Yinede Almandır… Bi şekilde dinlettirir kendini. Başta da söylediğim gibi rahatsız etmez, en fazla sıkabilir. Ama benim gibi dipte kenarda kalmış, sanki evin bir odasında kaydedilmiş izlenimi veren albümleri sevenlerin edinmesinde fayda var…

AIR

Michael Brod - Klavye, Flüt
Peter Dettlaff - Gitar
Gerhard Fünfsinn - Bass
Georg Weber - Davul

TEILWIESE KACKE... ABER STEREO

1. D-Zug
2. Kantate 140,4
3. Herzinfarkt
4. Blues 2
5. Alright, Ernie
6. A-G-E
7. Zopf


2 Eylül 2008 Salı

Radiomöbel - Gudang Garam (1978)

Hep düşünürüm neden bu İskandinavlara da bir başlık verilmemiş ki? Almanlarda, İtalyanlarda olan bu heriflerde yok mu? Fazlasıyla var. Belki de tek başına yeni bir tür keşfetmedikleri içindir. Magma çıkmış Zeuhl doğmuş. Bir grup bir başlık hakkı doğuruyorsa rahatlıkla söyleyebilirim ki bu kuzeyliler bu başlığı çoktan hak etmişler. Progressive’in neredeyse her türüne bulaşıp, inanılmaz albümler yapmışlar. Flasket Brinner’dan (İsveç) tutun Alrune Rod’a (Danimarka), Host’dan (Norveç) tutun Piirpauke’ye (Finlandiya)… Bugün bahsedeceğim albüm Radiomöbel’in “Gudang Garam” albümü. Niye bunu seçtim? Çok bilinen kuzeyli grupları bulmak çok zor değil. Biraz daha gölgede kalmış albümleri tanıtmak daha faydalı. Ayrıca çok baba albüm yapmalarına karşın zamanında pek de ilgi görmemiş o kadar çok grup ve albüm var ki. Biraz da bunları öne çıkarmak lazım. Bu albüm İsveçli grubun 2. ve bilinen son albümü. İlki Tramseböx’e nazaran daha başarılı bulduğum bu albüm yarı space yarı psychedelic tarzda diyebilirim. Albüm baştan sona 70’lerin albümü. Klavye ve Gitarın ön planda olduğu melodik ama etkili, insanın içine işleyen bir anlayışları var. Andrus Kangro gitarda gerçekten çok güzel iş çıkarmış. Underground hissiyatı albüm boyu had safhada. Carin Bohlin’in vokal tarzı Renata Knaup’un (Amon Düül 2) All the Years Around’daki vokal tarzını fazlasıyla andırıyor. Şarkılara gelince: daha önce tanıttığım albümler gibi bu da baştan aşağı kalitesini bozmayan güzel bir albüm. Buna rağmen son iki şarkı “Flugomas Morgan” ve “The Finalen” albümde biraz öne çıkmakta, güzel bir son… Farklı ruh hallerini yansıtmakta. Sürekli gelgitler yaşanmakta. Albümün en uzun şarkısı olan “E-matt” orta bölümlerinde güzel bir soloyu barındırıyor. Hani Jane’in “Between Heaven and Hell” şarkısında Klaus Hess’in muhteşem solosu vardır ya onun gibi. Bu Kangro hisli ve yetenekli bir adam burası kesin. Gerçekten harika bir albüm tabi bu spacy, psych ve karanlık tarzı sevene… Dinleyeceğiniz albüm bir LP riptir belirteyim. İskandinavların ,çok sevdiğim Almanlardan gerçekten aşağı kalır yanları yok. Ne yazık ki bu albüm Radiomöbel’in son albümü. İlk albümleri ile ikinci arasında bariz bir biçimde müziklerini geliştirdikleri ortada. Devam etselerdi daha neler çıkarırlardı kim bilir… Neyse keyifle dinleyin…

RADIOMÖBEL
Carin Bohlin / Vokal
Göran Andersson / Bass
Andrus Kangro / Gitar
Richard Moberg / Klavye
Mikael Skoog / Bateri

GUDANG GARAM
01 - Gudang Garam – Höstsång (3.43)
02 - Fasa (0.41)
03 - E-Matt (15.51)
04 - Vaggvisa(1.22)
05 - Kylle (6.57)
06 - Flugornas Morgon (7.10)
07 - Finalen (8.24)

29 Ağustos 2008 Cuma

Frob - Frob (1976)

Geldik Almanlara… Neden Frob ile başlıyorum bilmiyorum. İlk onu gördüm listemde herhalde. Adamlar öyle bir okyanus ki… Zamanında sadece 1000 kopya basılan bu albümü her zamanki gibi “Garden of Delights” tozlu raflardan çıkarmış ve bizlere sunmuştur. İyi de etmiş… Su gördüğünüz albüm Progressive in her türüne el atmış ve üst düzey albümler yapmış olan Almanların yaptığı başarılı Fusion/Jazz Rock albümlerinden sayılabilir. Hem de zamanında hiç ilgi görmese de… 1975 ve 76’da güney Fransa’da kaydedilen albüm başlangıçtan sonuna kadar aynı kalitede ilerliyor. Kaliteli müzisyenlerden kurulu bir grup Frob. Kimdir bilmediğim Phillipe Caillat diye bir gitariste sahip ki onu bu işin erbaplarından ayıran pek de bir farkını göremedim. Özellikle “Sphares” ve “La Siesta”daki performansı oldukça etkileyici ama genel olarak albümün genelindeki performansı çok başarılı. “Calypso” ve “Spaces” belki de albümdeki en ilgi çekici şarkılar. Bunda Schmits’in klavyesi önemli bir role sahip. Değinmedik ama bu baterist ve basist arkadaşlar da sağlam müzisyenler. Her ne kadar albüm vaktiyle 1000 adet basılmış olsa da son vakitlerde baya bilinir olmaya başladı. Bunda en büyük pay Garden of Delights’ın gibi dursa da yapılan kaliteli ve üst düzey müziğin de önemli etkisi olduğunu söylemek lazım. Aynı kalitede giden, kolay dinlenebilen ve ne olduğunu anlamadan bitiveren bu albüm, başarılı bir alman grubun ilk ve tek albümü… Keyfini çıkarın…

FROB
Philippe Caillat / Gitar
Peter Schmits / Klavye
Klaus-Dieter Richter / Bass
Peter Meuffels / Bateri

FROB
01 - Wassertropfen (4:56)
02 - Spaces (6:03)
03 - Calypso (5:22)
04 - Spheres (3:50)
05 - Flash (4:16)
06 - Locomotive (4:47)
07 - Hektik (4:20)
08 - La Sieste (6:30)