25 Ağustos 2016 Perşembe

Creedence Clearwater Revival - Bayou Country (1969)

İlk albümün başarısının getirisi olarak 1968 yılında hızla ama etkileyici bir güzellikte kaydedilen Bayou Country, CCR'ın müzik dünyasındaki yerini sağlamlaştırırken diğer yandan Swamp Rock'ın daha görünür hale gelmesini de sağlaması açısından önemlidir. Swamp rock ayrımı ilk albüme oranla bu albümde kendini daha fazla hissettirir. Mississippi deltasında hayata geçen delta blues'un ardılı olarak da Swamp (bataklık) rock adını alması da espirili ve kaçınılmazdır. 

Bayou Country'den çıkan Proud Mary 45'liği Billboard Hot 100 listesinde 2 numaraya tırmanır, Avrupa'da tüm listelerde ilk 10 içerisinde yer alır. Proud Mary'nin başarısı gelecekte de devam edecek, başta Tina Turner olmak üzere birçok müzisyen ya da grup tarafından cover'lanacaktır. Parça o kadar etkilidir ki (popülerlik anlamında elbette) Bob Dylan bile 69 yılında Billboard Magazine'e verdiği bir röportajda "bu yılki favori parçam" açıklamasını yapar.

İlk parça Born On The Bayou Fogerty'nin yıllar sonra verdiği bir röportajda da belirttiği gibi tam anlamıyla bir Swamp Rock parçasıdır. Yapısı itibariyle de Southern Blues'a fena halde yaklaşmaktadır. Albümden sonra CCR'ın hemen hemen tüm konserlerinin açılış parçası olan Born On The Bayou ile ilgili ilginç hikaye ise parça kayıtları bittikten sonra John'un parçada kullandığı gitarının arabasından çalınmış olmasıdır. 

İkinci sıradaki Bootleg kendi halinde, sade, belirli sınırlar içinde gidip gelen ama kendi standartlarına sahip bir parçadır. 

Bu güne dek dinlediğim içinden Tren geçen tüm şarkılarda olduğu gibi Graveyard Train de aynı yapısal bütünlüğe sahip; standart ve sabit ritim üzeri farklı aletler ve etkili vokal. Eh tren geçiyorsa içinden elbette tekerlerin ray aralıklarında çıkardıkları tek düze ve sabit ses esas alınacaktır. John Fogerty'nin armonikası parçanın dikkat edilmesi gereken unsuru. 

Bize göre 4., plağa göre B yüzünün ilk parçası Little Richard tarafından ünlendirilen Good Golly Miss Molly. Parçanın sözlerinde ufak John Fogerty oynamaları mevcut. İnsanı rock'n roll ruhuna döndüren bir parçadır ayrıca kendisi. Gitar sololarıyla ve Fogerty vokali ile Little Richard etkisinden kurtulabilmiştir.

Kısa ama yırtıcı gitar introsuyla başlayan Penthouse Pauper baştan sona Gitar vs. Fogerty modunda ilerler. İkisinin birleşimi  de insanı sıkılmış bez gibi burarak lavaboya fırlatır. Neyse ki kendinize gelmek için ihtiyacınız olan şey bir sonraki parçada mevcuttur.

Proud Mary ile ilgili yukarıda söylediklerimize ek olarak aslında aman aman bir parça olmadığını ama popüler olabilecek bir yapıya sahip olduğu için hemen herkes tarafından beğenilme niteliğine sahip olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki parça sonrası müzik tarihi bu savı kanıtlamıştır.

Ve albümün son parçası Keep On Chooglin' içerdiği cinsel imalar, dipten ve derinden gelen John Fogerty çığlıkları ve melodik yapısıyla hem başarılı olmuş hem de CCR'ın konser kapanış şarkısı olarak kullanılmıştır. Muhteşem bir parça değildir ama albüm kapanışını doğru şekilde yapmayı başarmış bir parçadır diyebiliriz.

Sıkıcılıktan fena halde uzak, Swamp Rock'ı  hakkıyla işleyen, kaliteli ve etkileyici bir albümdür.

CREEDENCE CLEARWATER REVIVAL

John Fogerty / Lead Gitar, Lead Vokal, Armonika
Tom Fogerty / Ritim Gitar, Back Vokal
Stu Cook / Bass
Doug Clifford / Davul

BAYOU COUNTRY

1 - Born on the Bayou (5:16)
2 - Bootleg (3:03)
3 - Graveyard Train (8:37)
4 - Good Golly Miss Molly (2:44)
5 - Penthouse Pauper (3:39)
6 - Proud Mary (3:09)
7 - Keep on Chooglin' (7:43)

24 Ağustos 2016 Çarşamba

Creedence Clearwater Revival - Creedence Clearwater Revival (1968)

Kişisel olarak Rock tarihinin en sevdiğim isimlerinden birine sahip olan bir grubun en sevdiklerimden biri olması da ayrıca takdire şayan bir durum. İki birader John ve Tom Fogerty ile ikisinin aynı okuldan arkadaşları Stu Cook ve Doug Clifford'la kurdukları grup ilk dönem The Blue Velvets ikinci dönem The Golliwogs adıyla bilinir. 1967 yılı sonlarındaysa Creedence Clearwater Revival adını alır. İsim Tom'un arkadaşı olan Credence Newball (ikinci bir e harfi eklenir), Olympia Bira'nın TV reklamlarında çıkan sloganı "Clear Water" ve Delta Blues hayranı grup elemanlarının müziği ve gruplarını yenileme fikrinden ortaya çıkar. Anlatılana göre Stu Cook bu isme epeyce güler ve isim hakkında "Bu isim Buffalo Springfield ve Jefferson Airplane'den bile daha tuhaf" der ve isim kabul görür. Ama uzun bir isim olduğu için de sıklıkla Creedence ya da CCR olarak bilinirler.

1961-67 yılları arasında The Blue Velvets ve The Golliwogs isimleriyle 11 tane 45'lik yayınlayan grup 1967 yılı sonlarında ilk albümlerini kaydetmeye başlar. 68 Şubat'ında kayıtları biten albüm 5 Temmuz 1968'de yayınlanır. 8 parçadan oluşan albümde 3 parça hariç hepsi John Fogerty'e aittir. Albümün son parçası da Tom ve John tarafından yazılmıştır.

Blues rock'dan Southern rock'a, Acid'den Psychedelic'e geniş bir alanda akan albüm daha sonra sıklıkla söz edileceği üzere Swamp Rock türüne girmektedir. 

Açılış parçası blues'un çirkin devi Screamin' Jay Hawkins'in 1956'da yayınladığı I Put A Spell On You'dur. Grup bu parçada büyülü bir ortam yaratır. Her şey yerli yerindedir ve hikaye baştan sona kendi kendine akar. John'un içe işleyen vokali ve büyülü sözler misali ortalıkta dolanan gitarı, Tom'un ritimleri, Cook'un bass gitarı ve Clifford'un sürekli güçlenen davulu, hepsi ön plandadır. Hawkins ve Nina Simone versiyonlarıyla karşılaştırıldığında onlardan aşağı kalmayan ve kendi adıma ikisinden de daha iyi olan bir yorumdur bu. 

İkinci sıradaki parça The Working Man kendinden önceki ve sonraki parça gibi olamasa da ikisi arasında geçişi sağlayabilmektedir. Sözleri itibariyle de blues'a daha yakın durur. 

Dale Hawkins tarafından yazılmış ve söylenmişse de (hatta The Rolling Stones tarafından cover'lanmış olsa da) CCR'ın üzerine yapışan ve yakışan Susie Q gelir üçüncü sırada. Listelerde anında 11 numaraya yükselir. Albümün en uzun parçası, yayınlandığı dönemin de en uzun parçalarından biridir. 2-3 dakikalık şarkılara alışkın olan herkesi şaşırtır ve büyüler. John'un Susie Q diye bağırışları / yakarışları insanın içini delip geçer.

Steve Cropper ve Wilson Pickett tarafından yazılan ve albümdeki son cover parça Ninty-nine and a half (Won't Do) plağın B yüzünün ilk parçasıdır. Sonlara kadar sakin ve sabit bir yapıda giden parça sonlarda zıvanadan çıkar ama küt diye de biter.

Klasik blues gitarıyla başlayan Get Down Woman aynı şekilde devam eder. Gitar sololarıyla öne çıkar. Blues standartlarını korur.

6.parça Porterville grubun daha önce The Golliwogs adıyla son kez yayınladıkları bir parçadır. Parçanın düzeyi diğerlerine olarak düşüktür ama kötü ve sırıtan bir parça da değildir.

Ardından gelen parça Gloomy çok insan tarafından göz ardı edilmektedir ama blues rock'ın en etkili örneklerinden biridir. Blues'un rock müziğe evrimi ya da içine girişi olarak bile tanımlayabiliriz parçayı.

Albümün son parçası Walk On The Water grubun yine The Golliwogs adıyla 1966'da kaydettikleri parça Walking On The Water'ın yeniden ele alınmış versiyonudur. Gitar ve davul yükselişleriyle, bass ve davul karşılaşmalarıyla ve tabi John Fogerty vokaliyle öne çıkar.

Arşivde mutlak surette bulunması gereken klasiklerden biridir 1968 tarihli bu albüm. Siz de bulundurun mutlaka elinizin altında...

CREEDENCE CLEARWATER REVIVAL

John Fogerty / Lead Vokal, Lead Gitar
Tom Fogerty / Ritim Gitar / Back Vokal
Stu Cook / Bass, Vokal
Doug Clifford / Davul, Vokal

CREEDENCE CLEARWATER REVIVAL

1 - I Put a Spell on You (4:33)
2 - The Working Man (3:04)
3 - Susie Q (8:37)
4 - Ninety-Nine and a Half (Won't Do) (3:39)
5 - Get Down Woman (3:09)
6 - Porterville (2:24)
7 - Gloomy (3:51)
8 - Walk on the Water (4:40)

21 Ağustos 2016 Pazar

The Residents - Meet The Residents (1974)

1960’lı ve 70’li yıllarda yapılan rock müziği, aslında anglo-amerikan kökenlere sahipse de, bu blogda örneklerini bolca bulabileceğiniz, birçok kültüre adapte edilebilir, çok etkileşimli bir müziktir. 60’lardan gelen psikedelik kültür 1970’li yıllara varıldığında evrilerek farklı ulusların elinde farklı müzikal kimliklerin ortaya çıkmasına öncülük etmiştir.

Şahsi fikrim, 70’li yıllarda genel olarak Avrupa’da daha deneysel ve farklı etkileşimlere sahip bir müzikal anlayış hakimken, Amerika müzikal anlamda daha muhafazakar bir çizgiye oturmuştur. Ancak yazımız tamamen bu durumun dışında bir grup hakkında.

The Residents, 60’lı yılların sonunda kurulmuş, ilk albümünü 1974 yılında yayınlamış Amerikalı avangart bir gruptur (kendilerini bu şekilde tanımlarlar mı bilmiyorum). Grup üyeleri Louisiana’da aynı lisede okurlar, kayıt aletleri ile bir takın deneysel işler yapmakta ve beğendikleri müzikleri kaydetmektedirler. Yaşadıkları yer onlara dar geldiğinde, San Francisco’ya gitmek için yola çıkarlar ve San Mateo, California’da kalmaya karar verirler. Philip “Snakefinger” Lithman ve N. Senada ile tanışırlar ve bu iki isim grubun artistik, felsefi ve müzikal anlayışına büyük katkıda bulunur. Senada’nın “bilinmezlik teorisi” (theory of obscurity) aslında The Residents’in müziği hakkında en büyük ipucunu bize vermektedir; “bir sanatçı saf sanatı ancak dış dünyanın etkilerini ve beklentilerini değerlendirmeye almadığında üretebilir.” (N. Senada’nın gerçek bir insan olup olmadığı hala tartışmalıdır. Bazıları onun Captain Beefhart olduğunu iddia eder)

Tabii The Resident için sadece bir müzik grubu yakıştırması yapmak bir eksik bir tanım olarak kalır. Kariyerlerinde birçok multimedya çalışması ve performans sanatı örneği bulunmaktadır. Grup üyeleri kimliklerini hala gizli tutmayı başarabilmişlerdir. İkonik bir hal alan dev göz maskeleriyle sahneye çıkarlar, maskeler ilerleyen dönemde çeşitlense de hala herkes onları bu şekilde hatırlamaktadır. Yaptıkları müzik bu anonimlikten nasibini almıştır; kaotik, atonal, uzlaşmacı olmayan, hatta yer yer rahatsız edici bir havaya sahiptir. İlk dönemden bu yana elektronik müziğe yakındırlar. Gerek imajları, gerekse ürünleriyle dönemin karşı kültürüne karşı bir kültür geliştirmeyi amaçladıklarını söylemek yanlış olmaz. Albümlerinde kült sanatçıları yapıbozumcu bir şekilde coverladıkları da olur. (James Brown’ın This is a Man’s World’ünü tavsiye ediyorum)

Diskografilerine göz attığımızda 50 stüdyo albümü sayısız compilation, konser albümü multimedya yayını görürüz. Bu müzikal kariyer içinde belli bir The Residents tarzından söz edebiliriz ancak onların müziğini sınıflandırmak ya da muadilini bulmak nafile bir çabadır. Yine de Frank Zappa ve Captain Beefheart’a aşina olanların daha kolay kabul edebileceği bir müzik olduğu söylenebilir.

Tanıtacağım albüme gelecek olursak, “Meet The Residents” grubun debut albümü. Hem isim olarak hem de albüm kapağı olarak Beatles’ın “Meet The Beatles” albümüne alaycı bir göndermede bulunmakta. 1977 yılında EMI’ın şikayetleri yüzünden farklı bir cover ile piyasaya sürülmüş. Piyasaya sürüldüğünde 50 kopyadan az satmış ve döneminde hiç dikkate değer bulunmamış bir albüm. İlk şarkı “Boots” ise “These Boots are Made for Walkin’” coverı olarak düşünülebilir mi bilmiyorum. Albüm genelinde piyano ve üflemeliler bolca kullanılmış, çocuksu ve tekrar eden melodiler albüme kaotik ve bir hava katmakta. Bazı melodilerin, her ne kadar alışılmış armoni düzeni dışında yer alsa da, akılda kalıcı bir yanları da var. Değişken ve yer yer düzensiz ritimsel çeşitlilik albümün özgün taraflarından.  Benim kişisel favorilerim ise bir deli dansı olarak adlandırılabilecek “Infant Tango” ve bir Noel şarkısı olarak yazılmış “Seasoned Greetings”.

Herkesin dinleyebileceği bir müzik yapmasa da dönem müziği içerisinde özgün bir yer tutan bu avangart grup kendinden söz edilmesini gerçekten hak ediyor. Grubu tanımayanlar için 50’den fazla albüm, performans sanatı, multimedya materyali tam bir hazine niteliğinde. Son olarak 2015 tarihli "Theory of Obscurity" belgeseli The Residents'e ilgi duyanlar faydalı bir yapım diye düşünüyorum. 


"Nasıl toplumdaki yozlaşmış ve tutucu, ahlaki değerlere karşı mücadele ediyorsak, yerleşmiş müzik kurallarına karşı da mücadele etmeli ve bu kuralları yıkmalıyız. Müzikte çözülen sınırlar, insan ve doğa, ruh ve dünya, ahlak ve toplum kurallarının simgeleridir."

Arnold Schönberg

THE RESIDENTS

James Aaron / Bass, Gitar
James Whitaker / Piano
Wool / Vokal
The Residents / Diğer her şey

MEET THE RESIDENTS

01. Boots (0:54)
02. Numb Erone (1:07)
03. Guylum Bardot (1:19)
04. Breath And Length (1:44)
05. Consuelo's Departure (0:59)
06. Smelly Tongues (1:44)
07. Rest Aria (5:09)
08. Skratz (1:43)
09. Spotted Pinto Bean (5:27)
10. Infant Tango (5:28)
11. Seasoned Greetings (5:13)
12. N-Er-Gee (Crisis Blues) (7:16)