31 Mayıs 2023 Çarşamba

Airlord / Clockwork Revenge (1976)

Wellington, Yeni Zelanda'da 1976 yılı başlarında kurulan Airlord, önce barlarda çalarak deneyim kazanmış, hemen ardından Avustralya'ya giderek tek albüm kaydetmiş nefis gruplardan. Symphonic Prog'un Yeni Zelanda'dan çıkmış en iyi, en önemli temsilcisi demek bile yanlış olmaz onlar için.

Diğer yandan bakıldığında ise yaptıkları müzik ile kendi ülkelerinde tutunamamış olmaları ayrıca üzücü. O dönemlerde daha popüler müzikler dinleyen Yeni Zelandalılar, kendi orijinal içeriklerini üreten ve bunu yaparken de değişik yapılar kullanmaktan çekinmeyen Airlord'a pek alışamamışlar. Avustralya'da ise kendi ülkelerinden daha iyi, çok ve sağlam bir hayran kitlesine sahip olan Airlord'un müzikal birlikteliği ise 1978 yılında son bulmuş. Sık sık bahsettiğimiz o tek albümlü efsaneler listemize teklif dahi almadan girebilen grupların da başında geldiklerini belirtelim.

Çoğunlukla farkına varılmayan ve belki de Yeni Zelandalı oldukları için ciddiye de alınmayan bir albüm kaydetmişler. Doğal olarak da pek çok müzik dinleyicisi grubun da albümün de hakkını yemiş gibi görünüyor. Siz o dönemin alıklarına aldanmayın! Clockwork Revenge gerçekten de enfes albümlerden biri. Özellikle de kaydedildiği, ortaya çıktığı coğrafyayı ve bu coğrafyanın Symphonic Prog ile ilişkisi düşünüldüğünde nadide ve değerli albümlerden aynı zamanda.

Coşkulu ve devingen bir yapıya sahip Clockwork Revenge. Adından da anlaşılabileceği belirgin bir sertlik içeriyor ama bunu yaparken çok sert yerlere çıkmamayı ilke edinmişler. Ara ara Kanadalı grup Rush'tan bazı etkiler var gibi gelse de aslında iki grubun da birbiriyle alakası yok. Airlord'un müzikal anlayışına başka bir açıdan yaklaşırsak, Pavlov's Dog ile Peter Gabriel dönemi Genesis'in kafa kafaya birbirine girmesi şeklinde özetleyebiliriz. İki grubun da tarzından izler taşırken kendilerine has bir anlayış geliştirmeyi de ihmal etmemişler.

Kısa sürede bir araya gelip, yine kısa bir sürede albüm kaydı gerçekleştiren grubun elemanları enstrüman konusunda oldukça yetkinler. Olması gerekenleri tam zamanında yapmak, gereksiz yere uzatmamak, rafine lezzetler oluşturmak için bir araya gelmişler gibi görünüyor. Ritim bölümünün zor parçaların altından kalkışı ve albümün yönünü belirleyiş hızı takdire şayan. Arşivde olması gereken albümlerden.

AIRLORD

Steve MacKenzie / Vokal, Lead Gitar, Ritim Gitar
Raymond Simenauer / Vokal, Lead Gitar, Ritim Gitar
Alan Blackburn / Klavye
Brad Murray / Bass, Harmony Vokal
Rick Mercer / Davul, Vurmalılar

CLOCKWORK REVENGE

01. Clockwork Revenge (6:39)
02. Pictures In A Puddle (4:03)
03. Ladies Of The Night (9:46)
04. Earthborn Pilgrim (4:58)
05. Out Of The Woods (7:18)
06. Is It Such A Dream (5:11)
07. You Might Even Be (4:27)

30 Mayıs 2023 Salı

Absolute Elsewhere / In Search of Ancient Gods (1976)

Absolute Elsewhere
temelde Phil Fishman'ın bireysel çalışması üzerine kurulu. Fishman albümde tüm parçaları yazmış, bestelemiş, gitarlar ve vurmalılar hariç her enstrümanı çalmış. Kalan kısım için de Bill Bruford'dan ve yeni yetme müzisyenlerden destek almış. Bruford ile zaten bağlantısı olan Fishman, Astrop ve Saatchi ile de kısa bir görüşme yapıp yeterliliklerine inanmış ve gitarları onlara emanet etmiş.

Tek albümlük bir proje olduğu için gruptan bir daha ses seda çıkmamış. Bu noktada Absolute Elsewhere'i tek albümlü efsaneler listesine alma konusunda çekinceli davranabiliriz gibi görünse de değil aslında. En azından listenin kıyısında köşesinde bile olsa olmayı hak ediyorlar.

Eclectig Prog ve Progressive Electronic olarak kategorilendirilen grubun müzikal yapısı sadelik ve yalınlık üzerine kurulu. Kitaro'nun müziğini andıran bir yapıları var ama tam olarak o değil. Diğer yandan Tangerine Dream esintilerine de rastlamak mümkün albümde. Fakat belirgin olarak o da değiller. Araya serpiştirilen Pink Floyd vari hareketler ve Yes kültüründen gelen cinslik albümün pek çok yerine yayılmış durumda. Yalnız bu demek değil ki Absolute Elsewhere bir taklit grubu ya da başkalarını taklit ederek prim yapmaya çalışıyorlar. Benzersiz gibi bir tanımlama çok fazla kaçacaksa da örneklerine az rastlanır bir enstrümantal yapıya sahip olduklarını söyleyelim. 

In Search Of Ancient Gods'daki parçaların zaten hazır olması büyük bir sorun da teşkil etmemiş. Yani grup elemanları kendilerinden bir şeyler katabilecek fırsatları da yakalamışlar. Bruford'un olduğu yerde bunun tersini beklemek de yanlış olurdu sanırım. Zira adam patlamaya hazır bir nükleer bomba gibi gelmiştir hep bana.

Erich Von Daniken'in kitaplarından yola çıkan albüm doğal olarak belirgin olmasa da bir konsepte sahip. Konsept albüm olarak değerlendirmek yanlış kaçabilir. Arada bazı kopukluklar, alakasız görünen yerler var. Ama çok yakın olduğunu da belirtelim.

Albüme sonradan katkı sağlayan Bass ve Gitar'ı çalan elemanların yaşlarının 21-22 olduğu düşünülürse oldukça iyi bir iş çıkardıklarını, altta kalmadıklarını, hatta albüme gereken coşkuyu onların sağladığını iddia edebiliriz. Bu albümden 3 yıl sonra ikilinin Post-Punk bir grup kurdukları bilgisini de buna eklersek, coşkunun sebebi de anlaşılabilir.

ABSOLUTE ELSEWHERE

Paul Fishman / Synthesizer, Sequencers, Flüt, Elektrikli Piyano, Akustik Piyano, Mellotron, String Synthesizers
William (Bill) Bruford / Vurmalılar
Phillip Saatchi / Elektrikli Gitar
Jon Astrop / Bass Gitar

Konuk Müzisyen:
Kim Mackrell / Çello (6)

IN SEARCH OF ANCIENT GODS

01. Earthbound (9:10)
        - a. Earthbound
        - b. Future Past
02. Moon City (4:50)
03. Miracles Of The Gods (11:45)
        - a. Miracles Of The Gods
        - b. El Endrillado
        - c. The Legend Of Santa Cruz
        - d. Pyramids Of Teotihuacan
        - e. Temple Of The Inscriptions
04. The Gold Of The Gods (2:35)
05. Toktela (1:35)
06. Chariots Of The Gods (10:35)
07. Return To The Stars (9:55)

29 Mayıs 2023 Pazartesi

Fantasy / Paint A Picture (1973)

İngiltere'den çıkma Fantasy, Symphonic Prog alanında tek albüm yayınlayıp dağılan gruplardan biri. Tek albümlü efsaneler listemize sorgusuz sualsiz giriyorlar. Aslında grubun 70'li yıllarda kaydedilen ama yayınlanma şansı yakalayamayan pek çok kaydı, daha sonraları 1992 yılında Beyond The Beyond ve 1994 yılında Vivariatum adıyla iki albüm yayınlanıyor. O albümler de gerçekten iyiler, dönemin ve Fantasy'nin ruhunu tam anlamıyla yansıtıyorlar. Hoş, zaten o kayıtlar da 1973 yılından hemen sonra yapılmış ama uzun süre çekmecede beklemiş.

Grup, Paul Petley tarafından 1970 yılında kurulmuş. Petley'nin Kent yakınlarında yaşadığı aile evi olan Chapel Farm adını kullanmışlar önceleri. Birlikte takılırken çıkan parçaları bir bir kaydetmeye başlamışlar. 1972 yılında ellerinde epeyce bir materyal birikince, yapımcı firmalara göndermek için bir demo kaset hazırlamışlar. O sırada grubun adını Firequeen olarak değiştirmişler. Demo kayıtlar o kadar iyiymiş ki hem Decca hem de Polydor firmaları grupla ilgilenmeye başlamış. Ama grup elemanları tercihlerini Polydor'dan yana kullanmış. Paul Petley gruptan ayrılmış ve tekrar bir isim değişikliğine giderek grubun adını Fantasy yapmışlar. Fantasy isminin neden seçildiğini merak edenler için sadece albümü dinlemelerini öneriyoruz. Zira bütün açıklama baştan sona albümde yapılıyor. :)

Ticari olarak ortalama bir başarı elde eden albümün ardından, az önce de söylediğimiz gibi, grup kayıtlara devam etse de yüksek ihtimalle ticari getirinin az olmasından dolayı yapımcı firma bulma zorluğu yaşamışlar ve başka albüm yayınlayamamışlar. Sonradan yayınlanan arşivlik albümler ve yayınlanmış tek stüdyo kaydı olan Paint A Picture ile kısa, küçük ama etkili bir diskografi oluşturmayı başarmışlar.

Hammond Org ve Mellotron'un sıkça kullanıldığı albümde, 12 telli akustik gitarlar ve sıcak vokaller birleşince tam anlamıyla Fantasy bir durum oluşuyor. Sade görünümlü ama iyi işlenmiş, üzerinde epeyce mesai harcanmış albümlerden biri Paint A Picture. Eksiksiz ve herhangi bir fazlalığı yok. 

İtalyan grup Premiata Forneria Marconi'nin (PFM) Per Un Amico albümünü andıran bir yalınlığa, rahatlığa ve derinliğe sahip olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz albümün. Cressida ve Cirkus ile benzeşen hatta Beggar's Opera'yı andıran yönleri de bulunuyor. Şüphesiz Beggar's Opera daha sert bir yapıya sahip. Fantasy ise aynı mantıkla tam ters taraftan, yumuşak bir yapıya sahip.

FANTASY

Paul Lawrence / Lead Vokal, 12 Telli Gitar
Peter James / Lead Gitar, Vokal
David Metcalfe / Klavye, Vokal
David Read / Bass, Vokal
Jon Webster / Vurmalılar, Vokal

PAINT A PICTURE

01. Paint A Picture (5:24)
02. Circus (6:18)
03. The Award (4:52)
04. Politely Insane (3:27)
05. Widow (2:12)
06. Icy River (5:53)
07. Thank Christ (4:06)
08. Young Man's Fortune (3:41)
09. Gnome Song (4:19)
10. Silent Mine (4:39)

28 Mayıs 2023 Pazar

Fruupp / Future Legends (1973)

Kuzey İrlanda
'nın medar-ı iftiharlarından biri olan Fruupp 1971 yılında Belfast'ta kuruluyor. Grubun kurucusu, gitarist ve vokalist Vince McCusker, önce Londra civarlarında bir süre vakit harcıyor. Kafasında oluşturduğu müzikal anlayışı ve parçaları birlikte çalabileceği birilerini bulmak için ama Londra'da aradığını bulamıyor. Büyük hayal kırıklığı içerisinde Belfast'a dönüyor ve dergiye ilan vermekten tutun da arkadaşların kulağına su kaçırmaya kadar her yöntemi deneyip sonunda bir grup müzisyenle tanışıyor ve hepsini işe alıyor. Yani başlangıçta birbirini hiç tanımayan müzisyenler tarafından kuruluyor Fruupp.

Ama fena halde uyum sağlıyorlar birbirlerine ve kısa bir süre sonra birlikte çalmak dışında bir şey yapamaz duruma geliyorlar. O sırada bağladıkları albüm anlaşması ile birlikte de hayatları değişiyor. McCusker'dan gelen fikirler grup elemanlarının yetenekleri ile birleşince ortaya Future Legends çıkıyor. Albüm ilk başta tutunamayacak gibi görünse de kısa süre içerisinde yukarı doğru hareketlenmeye başlıyor. Uluslararası arenada çok büyük ticari başarılar kazanamıyor ama İrlanda ve İngiltere'de epeyce bir dinleyici kitlesine sahip olurken iyi de bir ticari başarı elde ediyorlar.

1973 - 1975 yılları arasında 4 albüm kaydediyorlar ama 1976 yılında da dağılıyorlar. Halbuki ilk albümden itibaren müzikal olarak gerçekten de başarılı işlere imza atıyorlar. Hatta bazı eleştirmenler tarafından Yes ile karşılaştırıldığı bile oluyor grubun. Ama işte iyi grupların da böyle bir kaderi var. Kısa süre, birkaç iyi albüm ve dağılma.

Symphonic Prog'un İrlanda'daki en iyi ve önemli temsilcisi desek yanlış olmaz Fruupp için. Dönemin Symphonic Prog gruplarına oranla düşünsel alt yapısı daha fazladır. Müzikal olarak da daha canlı daha renklidirler. Yes'teki insanı bir anda dışarı atabilen çıkışlardan çok, fazlasıyla içine doğru savrulduğunuz bir yapıları vardır. Daha içten, daha sıcak diye de tanımlayabiliriz bunu.

Müzikal anlayış ve arayışlarında İrlanda folklorunun da etkileri bir hayli fazladır. Bunu kimi zaman öne çıkartıp gözünüze sokarken, kimi zaman da varla yok arası bir belirsizlikte bırakarak sizin keşfetmenize olanak tanırlar. Enstrüman kullanımları had safhada iyi albümde. Vokal de grubun vermeye çalıştığı hissiyata uyan bir şekilde ilerliyor sürekli olarak. Ki zaten parçaların yazımında etkili kişiler grubun vokalisti Peter Farrelly ve Vincent McCusker.

FRUUPP

Vincent McCusker / Akustik Gitar, Elektrikli Gitar, Vokal
Stephen Houston / Klavye, Obua, Vokal
Peter Farrelly / Bass, Lead Vokal
Martin Foye / Davul, Vurmalılar

FUTURE LEGENDS

01. Future Legends (1:32)
02. Decision (6:26)
03. As Day Breaks with Dawn (5:01)
04. Graveyard Epistle (6:15)
05. Lord of the Incubus (6:25)
06. Olde Tyme Future (5:37)
07. Song for a Thought (7:30)
08. Future Legends (0:54)
09. On a Clear Day (7:46)

27 Mayıs 2023 Cumartesi

Blood, Sweat & Tears / Child Is Father to the Man (1968)

Dün Chicago'ya giriş yapmıştık, bugün de ekürisi sayılabilecek Blood, Sweat & Tears'tan devam edelim. Grup, 1967 yılında kurulmuş ve oldukça iyi müzisyenleri bünyesinde barındırıyor. Chicago'da olduğu gibi hatta bir bakıma Chicago'dan da daha önce Jazz'ın Rock içerisine girmesine, bu karışımın popülerleşmesine ve pek çok müzisyenin / grubun önünün açılmasına sebep olan şey Blood, Sweat & Tears'tır demek yanlış olmaz.

Al Kooper gibi başarılı bir müzisyeni içinde barındıran grubun, tarihi boyunca bu alanda bir çok başarısı ve etkileyici işleri bulunuyor. Kooper'dan kaynaklı ilk albümde fazlasıyla Blues etkileri öne çıksa da temelde albüm bir Jazz Rock albümü. İşin avangard kısmına çok girmeden, standartlar üzerinden hareket edip Rock ile birleştiriyorlar. Ortaya çıkan sonuç da oldukça tatmin edici.

Chicago ile birlikte Brass Rock diye adlandırılan tarzın en önemli 3 temsilcisinden biridirler aynı zamanda. Üçüncü temsilcinin de İngiliz grubu If olduğunu belirtmeden geçmeyelim. Bu arada her 3 grup için de Jazz Rock'ın popülerleşmesini sağlayan gruplar tanımlaması yapıyoruz. Onların hemen öncesinde buna başlayan bazı gruplar ve müzisyenler de yok değil. Ama asıl başarıyı, ticari açıdan olan başarıyı da yakalayanlar bu 3 grup. Doğal olarak da Jazz Rock'ın ve türevlerinin piyasada kendine yer bulabilmesini sağlayanlar Blood, Sweat & Tears, Chicago ve If'tir.

New York'ta kurulan grubun daha ilk albümle birlikte başarısı ortaya çıkıyor. The Blues Project'ten gelen Al Kooper ve Mothers of Invention'dan tanıdığımız Jim Fielder grubun kurulması aşamasında oldukça etkinmişler. Ama bunu daha çok grubun önderi sayılabilecek Steve Katz'e destek için yapmışlar. Çünkü albümün ardından Kooper, grup ile yolları ayırıyor. Gerçi ikinci albümdeki bazı düzenlemeler yine Al Kooper'a ait ama desteği dışarıdan verdiğini söylemek lazım.

Albümün ağır temposunun kaynağı da yüksek ihtimalle Al Kooper. Zira Blues'dan gelen bir yaklaşımla Jazz işine girmişler görünümünden kurtulamıyorlar. Neredeyse ağlak hale gelebilecek denli derinden parçalarla örülü albüm. Ha arada sırada coştukları, kendilerinden geçtikleri de oluyor. Ama çok fazla da değil. Yine de bu türün ilk örneklerinden biri olarak inanılmaz derecede başarılı.

BLOOD, SWEAT & TEARS

Al Kooper / Vokal (2,4-7,9-12), Org, Piyano, Ondioline & Bass Davul (8)
- Steve Katz / Elektrikli Gitar, Akustik Gitar, Lute, Vokal (3,8)
- Fred Lipsius / Altı Saksafon, Piyano
- Randy Brecker / Trompet, Fluegelhorn (5,6)
- Jerry Weiss / Trompet, Fluegelhorn
- Dick Halligan / Trombon
- Jim Fielder / Fender Bass
- Bobby Colomby / Davul, Marş Davulları, Tamburine, Vokal

Konuk Müzisyenler:
- Al Gorgoni / Gitar (5)
- Doug James / Shaker (7)
- Valerie Simpson / Koro Vokal (7,12)
- Melba Moorman / Koro Vokal (7,12)
- Leslie Gurgle / Vokal (8)
- John Simon / Piyano (5,10), Org (6), Cowbell (10)
- Gene Orloff / Keman
- Leon Kruczek / Keman
- Paul Gershman / Keman
- Harry Lookofsky / Keman
- Julie Held / Keman
- Manny Green / Keman
- Anahid Ajemian / Keman
- Harry Katzman / Keman
- Manny Vardi / Viyola
- Harold Collett / Viyola
- Charles McCracken / Çello
- Alan Schulman / Çello

CHILD IS FATHER TO THE MAN

01. Overture (1:33)
02. I Love You More Than You'll Ever Know (5:58)
03. Morning Glory (4:15)
04. My Days Are Numbered (3:18)
05. Without Her (2:41)
06. Just One Smile (4:37)
07. I Can't Quit Her (3:39)
08. Meagan's Gypsy Eyes (3:24)
09. Something' Going On (8:00)
10. House In The Country (3:04)
11. The Modern Adventures Of Plato, Diogenes And Freud (4:12)
12. So Much Love / Underture (4:43)

26 Mayıs 2023 Cuma

Chicago / The Chicago Transit Authority (1969)

Tamam, proggerlar Chicago'yu sevmez ama bu onların kendi alanlarında iyi bir grup olduğu, kendi dönemlerinde çığır açtıkları gerçeğini değiştirmez. Kaldı ki adamların zaten Progressive yani ilerleyen bir yanları da yok değil. Bu konudaki en büyük sorunları popülist olmalarından kaynaklanıyor olabilir. Aman canım, o kadar da olsun!

Diğer yandan bakıldığında, daha önce blogda defalarca adını geçirdiğimiz ve Blood, Sweat & Tears ile birlikte Jazz'ın müzik endüstrisine daha fazla girmesini, daha fazla satış yapılmasını ve buradan doğan (yapımcılar için elbette) ticari başarı güveni ile birlikte özellikle 70'li yıllarda Jazz tabanlı pek çok Rock grubuna şans verilmesini sağlamışlardır. Yani 70'lerden sevip dinlediğimiz bütün o Fusion, Jazz Rock, Avant Jazz ve nicelerinin görücüye çıkabilmesinin 2 sebebinden biri Chicago ve elde ettiği başarıdır. Hem ticari hem müzikal ve hem de dinleyici kitlesi oluşturma başarısını göstererek yapımcı firmalara Jazz içeren albümlerin de para kazandırabileceğini göstermiş, pek çok sağlam grubun ve müzisyenin yolunu açmışlardır. Bir daha kimse demesin yani Chicago sevmem diye! Sevmeseniz de hakkını yemeyin bari. (Niye bu kadar gaza geldiysem.. he seçim var Pazar günü, ondandır)

Başlangıçta The Chicago Transit Authority adıyla kuruluyorlar 1967 yılında. Lakin yapım anlaşması imzaladıktan sonra yapımcı firma ismi değiştirmeleri ya da kısaltmaları gerektiği yönünde baskı yapıyorlar. Zira Chicago Transit Authority aslında, Chicago, Illinois'de Otobüs ve Tren servisini sağlayan devlet kurumunun adı. Buradan problem çıkacağını bilen yapımcılar ismin Chicago'ya dönüşmesini sağlamışlar.

1967'de kurulup 2 yıl boyunca yoğun bir şekilde çalışan grupta eleman değişiklikleri çok fazla yaşanmayınca ürettikleri ve kaydettikleri parçaların sayısı bir hayli artmış. Parçaların hepsi popüler olmaya aday parçalar da olunca yapımcıların iştahı daha da fazla kabarmış. Hatta o kadar ileri gitmişler ki daha ilk albümünü çıkaracak olan gruba 2'li Plak yapma cesaretini göstermişler. Zaten konserlerden belirli bir kitle elde etmeyi başarmış olan grup bu albümle birlikte de orta düzeyde bir patlamaya yol açmış. Çünkü o güne kadar Jazz'ın bu kadar popülerleşebileceği düşünülmemiş.

Coşkuyla çalınmış parçalardan oluşan albümü tarafsız bir duruşla dinlediğinizde acayip iyi olduğunu da fark ediyorsunuz. Psychedelic bazı yaklaşımlar sergilenirken, ilerlemeci bir yapıya da sahip albüm.

CHICAGO

Terry Kath / Elektrikli Gitar, Akustik Gitar, Lead Vokal, Backing Vokal
Robert Lamm / Piyano, Wurlitzer, Hammond, Hohner Pianet, Marakas, Lead Vokal, Backing Vokal
Lee Loughnane / Trompet, Claves, Vokal
James Pankow / Trombon, Cowbell
Walter Parazaider / Saksafon, Tambourine, Backing Vokal
Peter Cetera / Bass, Lead Vokal, Backing Vokal, Agogo Bells
Daniel Seraphine / Davul, Vurmalılar

THE CHICAGO TRANSIT AUTHORITY

LP 1
01. Introduction (6:35)
02. Does Anybody Really Know What Time It Is? (4:35)
03. Beginnings (7:54)
04. Questions 67 and 68 (5:03)
05. Listen (3:22)
06. Poem 58 (8:35)

LP 2
07. Free Form Guitar (6:47)
08. South California Purples (6:11)
09. I'm A Man (7:43)
10. Prologue (August 29, 1968) (0:58)
11. Someday (August 29, 1968) (4:11)
12. Liberation (14:38)

25 Mayıs 2023 Perşembe

Contraction / La Bourse Ou La Vie (1974)

Kanada'dan çıkma Crossover Prog, Progressive Rock ve bazen de Jazz Rock sayılabilecek gruplardan biri de Contraction. Başta kuruluş amaçları vokalist Frank Dervieux'un arkasında çalmaktı. 1971 yılında Dervieux'nün solo albümü Dimension M'de de bunu gerçekleştirdiler. Albümün ardından Dervieux'nün genç yaşta (hastalık sebebi ile) ölümünün ardından dağılmak yerine bir arada kalıp müzik yapmaya devam etme kararı almışlar. İyi de yapmışlar. Çünkü kaydettikleri albümlerle gerçekten de hem Kanada Progressive Rock müziğinin gelişmesine katkı sağlarken hem de bize dinlemekten vaz geçmeyeceğimiz albümler bırakmışlar.

Belirtmeden geçmeyelim tabi, Franck Dervieux'nün bahsi geçen albümü Progressive Rock'ın Kanada'da, özellikle de Quebec'de ayağa kalkmasını sağlayan albümlerden biri. Döneminde Quebec'teki Prog anlayışına çok fazla şey kattığı söyleniyor. Buradan bakıldığında da gerçekten başarılı bir albüm Dimension M.

Bir vokalistin kayıt ve konser grubu olarak başlamalarından dolayı Contraction'ın kadro anlayışı biraz geniş. 11 kişi ile kayda giriyorlar ve portaya çıkan albüm doğal olarak bir çok farklı ses, ton ve fikir içeriyor. Kendi adlarını taşıyan ilk albümün 1972 yılında yayınlanmasının ardından epeyce bir tanınır hale geliyorlar. Konserler sırasında temelini atmaya başladıkları ikinci albüm ancak 1974 yılında kaydedilip yayınlanabiliyor. 

Albüm fazlasıyla yaratıcı sesler ve melodiler içeriyor. Melodik bir parçalar bütünü değil elbette. Hatta melodi olmadığını bile iddia edebileceğiniz kadar değişikler. Ama bunun sebebi melodi anlayışını kısa tutmalarından ileri geliyor. Aynı notaların üzerinde dönüp durmak yerine farklı yerlerde gezinmeyi seviyorlar. Bu nedenle de ilk bakışta, alışkın olmayan dinleyiciye fena halde karmaşık gelen bir albüm gibi görünüyor La Bourse Ou La Vie.

İlk albümde ufak tefek dokunuşları olan Dervieux, bu albümde yer almıyor doğal olarak. Ama onun anısına kaydettiklerini söyledikleri bu albümün her yerinden ona dair bir şeyler var gibi. Aralarında benzerlik olmamasına rağmen Dimension M ile La Bourse Ou La Vie aynı ailenin farklı çocukları gibiler.

Enstrumantasyon için söylenebilecek en ufak bir kötü söz yok. Ek olarak da o dönem neredeyse bütün kadın vokalistlerin vokal stilini etkileyen Christiane Robichaud'nun bu albümde efsanevi ve enfes bir iş çıkartmış olduğunu belirtmeden geçmeyelim.

CONTRACTION

Christiane Robichaud / Vokal, Flüt
Yves Laferrière / Bass, Vokal
Robert Lachapelle / Piyano, Elektrikli Piyano, Org, Eminent Org, Synthesizer
Robert Stanley / Gitar
Richard Perotte / Davul
Jimmy Tanaka / Conga, Vurmalılar
Marcel Beauchamps / Gitar, Eminent Org
Denis Farmer / Davul
Jean-Jacques Robichaud / Vokal
Carlyle Miller / Flüt
Joey Armando / Timbales

LA BOURSE OU LA VIE

01. Jos Coeur (ouverture) (1:01)
02. L'Alarme À l'Oeil (3:48)
03. Claire Fontaine (6:00)
04. Sam M'Madown (3:33)
05. Jos Coeur (fermeture) (4:57)
06. Vent Du Sud (0:46)
07. La Bourse Ou La Vie (17:54)
        a. Au Commencement
        b. Tout Seul Comme Un Grand Piano
        c. La Bourse Ou La Vie
08. L'Âme À Tout Faire (4:58)

24 Mayıs 2023 Çarşamba

Peloma Bokiou / Peloma Bokiou (1972)

Adını telaffuz etmek oldukça zorsa da Peloma Bokiou, Yunanistan coğrafyasından çıkmış en iyi Psychedelic Rock, Progressive Rock ve az zorlayarak da olsa Acid Rock gruplarının en iyilerinden biridir. Kaydettikleri tek albümle ticari olmasa da büyük bir başarı kazanmışlar ve günümüzde bile hala dinlenmektedirler. Doğal olarak da tek albümlü efsaneler listemize teklifsiz bir şekilde girebilirler.

Grubun orijinal adı Πελόμα Μποκιού. Okuyun okuyabilirseniz.. O nedenle de genelde kullanılan adı Peloma Bokiou'yu kullanmayı tercih ettik. İsmin çok büyük, çok değişik bir anlamı olduğunu da düşünmeyin! Grup elemanlarının isimlerindeki hecelerden oluşuyor. Nikos DaPEris, Nikos LOgothetis, Takis MArinakis, Vlassis BOnatsos ve Yannis KIOUrktsoglou'dan kurulu grubun adı da isimlerde bold ile belirtilen hecelerin birleşiminden geliyor.

1970 yılında kurulan grup uzun süreli çalışmaların ardından albümü ancak 1972 yılında çıkarabilmiş. Bundaki en büyük neden tabi ki kaydettikleri parçaların dinleyicilere ağır geleceğini düşünen yapımcılar. Fakat yılmadan yaptıkları işin arkasında durmuşlar ve belki de Avrupa'dan çıkmış en iyi ilk 10 Psychedelic Rock albümünden birine imza atmayı başarabilmişler.

Başarının ardında enstrümantalistler olduğu kadar vokal Bonatsos'un değiş ve Psychedelic'e fazlasıyla uyan sesi bulunuyor. Zaten grubun dağılmasının ardından Bonatsos kendine başarılı bir kariyer de yapabilmiş sesi sayesinde. Tabi grubun dağılması, tek albümle kalması herkes için büyük kayıp. Yine de elden gelecek başka bir şey olmayınca buna da şükür diyor insan.

Albümün kendine bir has havası var. Bir yandan Yunan folklorundan beslenirken diğer yandan tamamiyle farklı bir müzikal yapıyı kullanıyorlar. Amerika'dan yayılan Psychedelic'in farklı kültürel alt yapılarla birleştiğinde ortaya çıkan örneklerin en iyilerinden biri albüm. Birbirini tekrar eden gibi görünen ama hiç o deliğe düşmeyen, ara ara sertleşip Hard Rock çevrimlerine doğru ilerleyen ama hemen ardından kıvrılıp Space Rock'a selam veren ve en başında geldikleri yer olan Yunan Folklorik etkileri ve Psychedelic Rock'a dönen nefis albümlerden de aynı zamanda.

Yunanca'nın da en iyi kullanıldığı Rock albümlerinden biri olduğunu da söylemeden geçmeyelim. Yunan dilinin algılanması ve dinlenmesi zor bir dil olduğu ortada. Ama bunun altından o kadar iyi kalkıyorlar ki farkına varmıyorsunuz.

PELOMA BOKIOU

Nikos Daperis / Gitar
Nikos Logothetis / Klavye
Takis Marinakis / Davul
Vlassis Bonatsos / Lead Vokal
Yannis Kiourktsoglou / Gitar, Vokal

PELOMA BOKIOU

01 - Το φυλαχτό 2:30
02 - Μαρί Μαρία 2:56
03 - Πυρετός 42 4:22
04 - Ανατριχίλα 4:15
05 - Ανανέωση (Πάνω σ' ενα θέμα του G. Beker) 3:55
06 - Αν ήξερα 3:18
07 - Ύμνος στη ζωή 4:00
08 - Μετρική δέσμευση και ελευθερία 4:52
09 - Ψεύτικη ζωή 3:51
10 - Κάποιος πεθαίνει 4:04

23 Mayıs 2023 Salı

Iron Duke / First Salvo (1974)

70'li yıllardan, klavyeyi ön plana almış bir başka grup Iron Duke. 1970'lerin ortalarına doğru Danimarka'da kurulan grubun 2 albümü bulunuyor. Ama ilk albümle de gerçekten iyi ve yeterli bir başarı sağlamış olduklarını görmek insana iyi geliyor. Elbette bu başarı ticari açıdan gelen bir başarı değil. Kaydetmiş oldukları 2 albümde yeteneklerini bir hayli fazla göstermişler.

Symphonic Prog'ın Danimarka'dan çıkma önemli temsilcilerindendir. Albümlerinde çok değişik, bambaşka şayler yapmamışlar ama dinlemeye başladığınızda bırakamadığınız türden albümlerden. Yer yer Novalis, Kaipa, Fruupp gibi gruplarla benzeşen öğeler üzerinden hareket ediyorlar. Bazı noktalarda ise Jane'i hatırlatan bölümlere giriyorlar. Bu noktada benzersiz olmadıklarını da söylemek gerekir. Lakin  adını saydığımız grupları taklit ettikleri, onların ucuz bir kopyası olduklarını da söyleyemeyiz.

Hakkında çok fazla tarihsel bilgiye sahip olmadığımız grubun ilk albümü olan First Salvo (adından da anlaşılıyor zaten ilk albüm olduğu) başarılı düzenlemelere sahip. Kimi yerlerde klasik müzik etkilerini, kimi yerlerde Ortaçağ Avrupa'sının müzikal anlayışına selam veren bölümleri gördüğümüz albümde sıkıcı olan yerler de bulunuyor. Çok fazla göze batmasa da dikkatle dinleyen biri için tekrara düşen, hadi artık bitsin bu kısım dedirten cinsten birkaç bölüme rastlamak mümkün.

Bir de Beast Of Prey parçasının girişini Yes'in Yours Is No Disgrace parçasından çaldıklarını söyleyenler var. Aldırmayın. Benzerlikler bulunsa da, Yes'in kendine has tarzına öykünseler de aynı da değil. Yapılabilecek en büyük suçlama, oradan öyküneceğinize kendiniz yapsaydınız gibi bir şey olabilir en fazla.

Albümün genelinde enstrümantasyonda herhangi bir sorun görünmüyor. Etkili ve coşkulu bir şekilde çalarlarken kontrolü kaybetmeden devam etmeyi tercih ediyorlar. Biraz daha salsalarmış kendilerini daha farklı bir kayıt da çıkabilirmiş ortaya ama First Salvo bu haliyle de hiç fena değil. Başta klavye ağırlıklı olduklarını söylemiştik. Neredeyse Emerson, Lake & Palmer kadar yoğunluklu bir klavye örüntüsüne sahipler ama ELP ile de alakaları yok tabi. Daha yumuşak, sabit ve belirsiz özelliklere sahip olduklarını söyleyebiliriz. Progressive Rock içerisinde muhteşem öneme sahip gruplardan biri olmasalar da Iron Duke, Symphonic Prog'un Danimarka'dan çıkmış iyi temsilcilerinden biri.

IRON DUKE

Tommy Hansen / Gitar, Moog, Vokal
Jens Olesen / Piyano, Moog, Org
Hans Resen / Bass, Vokal, Flüt, Akustik Gitar, Moog
Claus Sarup / Davul

FIRST SALVO

01. Happy Band (2:45)
02. Iron Duke (7:30)
03. The Blacksmith & The Baker (3:35)
04. Beast Of Prey (7:25)
05. See The Conqu'ring Hero Comes (3:10)
06. Psalm (2:45)
07. Rockin' Edward (15:00)

22 Mayıs 2023 Pazartesi

Eagles / One Of These Nights (1975)

Dünkü The Doobie Borthers çıkışından sonra, yaza hazırlık kapsamında, Eagles'a tekrar dönüyoruz. Eagles'ın açık ara en iyi albümü One Of These Nights'tır bence. Tabi kendi içinde yaptığımız değerlendirme üzerinde söylüyoruz bunu. Yoksa Eagles'dan daha iyi pek çok grup bu blogda bulunuyor, onlarla karşılaştırmaya dahi kalkmamak lazım. Popülerler diye de muhteşem olduklarını söyleyemeyiz.

Ama dediğim gibi albümleri içerisinde en iyisi de budur. Yine popülerlik kaygısı güden, Soft Rock diye tabir edilen saçmalığın orta yerinde yer alan ama Country öğelerini de sonuna kadar ve iyi şekilde kullanan albümlerden biridir. Albüme adını veren One of These Nights oldukça dandirik bir parça olmasına rağmen sonraki parçalar durumu kurtarır. Bu parçanın popülerleşmesi ve insanların istek parçalarından biri haline gelmesini anlayamasam da pek matah bir yanı olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim.

İkinci parça ile birlikte albümün havası epeyce değişir. Daha lokal tonlar, Country'nin kalbinden gelen tınılar hissedilmeye başlar. Soft Rock havası biraz dağılır, ilk parça ile popüler bir hit yaptık bari devamında iyi iş çıkaralım kafasında bir hale bürünür. Özellikle gitarlar ve ritimler buradan sonra değişik bir hal alır.

Dördüncü parça Journey of the Sorcerer'a gelindiğinde ise Progressive bir yaklaşım sergilerler ve parça kendini de Eagles'ın haddini de aşar. Albümün ve hatta grubun tartışmasız en iyi parçasıdır. Islak ve cıvık Hotel California hepimizin dinlediği, bildiği parçalardandır elbette ama Journey of the Sorcerer kayıp bir elmas, yüzyıllardır keşfedilmemiş bir kara parçası gibidir. Kızılderili kültüründen ödünç aldıkları tonlar, ses grupları ve ritimler ile ilerler parça. Belli bir doğrultuda yolundan şaşmadan ama coşkuyu üst seviyede tutarak gerçekten de bir büyücünün yolculuğunu anlatır gibi bir hissiyat verir. Eagles'ın bunu yapabildiğini / yapabileceğini bilmezdim tarzı bir parçadır yani.

Gencecik Don Felder'ın kendini aşan Slide Gitarları, alışkın olduğumuz o tuhaf ve cılız Don Henley vokali ve yeteneklerinden kuşku duymayacağınız ama yanlış yolu tercih ettiklerini düşündüğünüz Bernie Leadon, Randy Meisner ve tabi ki Glenn Frey ile en iyi Eagles albümü.

EAGLES

Glenn Frey / Vokal, Gitar, Klavye, Lead Gitar, Harmonium, Lead Vokal
Bernie Leadon / Vokal, Gitar, Banjo, Mandolin, Steel Gitar, Lead Gitar
Don Felder / Vokal, Slide Gitar, Lead Gitar, Lead Vokal
Randy Meisner / Bass, Vokal
Don Henley / Vokal, Davul, Vurmalılar, Lead Vokal, Tabla

Konuk Müzisyen:
Jim Ed Norman / Piyano

ONE OF THESE NIGHTS

01 - One of These Nights 4:51
02 - Too Many Hands 4:42
03 - Hollywood Waltz 4:04
04 - Journey of the Sorcerer 6:39
05 - Lyin' Eyes 6:21
06 - Take It to the Limit 4:48
07 - Visions 4:00
08 - After the Thrill Is Gone 3:58
09 - I Wish You Peace 3:45