19 Temmuz 2023 Çarşamba

Blossom Toes / If Only For A Moment (1969)

1967 yılında Londra'da kurulan Blossom Toes başlangıçta Baroque Pop, Freakbeat arası bir müzikal anlayışa sahipken, ikinci albüm If Only For A Moment'da farklı bir yapıya bürünmüşlerdir. Bu büyük değişiklikle birlikte grubun müzikal anlayışında Psychedelic Rock, Acid Rock, Raga Rock, Hard Rock gibi etkiler öne çıkar. Albümün en önemli taraflarından biri ise PSychedelic'ten Progressive'e geçiş konusunda ilk albümlerden biri olmasından kaynaklanır.

İlk albüm ile konumuz olan If Only For A Moment arasında gece ve gündüz gibi farklar var. Gerçekten de ilk albüm oldukça basit, popülerlik kaygısı güden, sıradan ve olmamış bir albüm olarak karşımıza çıkarken, iki yıl sonra kaydettikleri albüm ile yaptıkları her şeyi bir kenara bırakıp en başından ve farklı bir şekilde müzik yapmaya başlamışlar gibi duruyor. Tuhaf ve çocuksu olarak nitelendirilebilecek (Freakbeat'ten kaynaklı bu tamamen) albümün ardından bu kadar sert ve Heavy Psychedelic Rock olarak adlandırılabilecek olan ikinci albümü yapmaları inanılmaz bir değişim olarak görülebilir.

Psychedelic etkinin yanında melodik bir şekilde ilerleyen Hard Rock albüme çok fazla şey katıyor. Albümün açılış parçası Peace Loving Man için de söylenebilecek çok şey var. Parça, yapıldığı dönemin çok ötesinde bir takım bileşenler içeriyor. Sert, ağır ve güçlü davullara eşlik eden manik vokaller ve öne çıkma konusunda hiçbir sıkıntı yaşamayan Acid gitarlar parçayı belki de tüm zamanların en iyi açılış parçalarından biri olarak görmemizi sağlayabilir. 

Fakat açılış parçasının bu kadar iyi olmasının kötü yanları da var. Ardından gelen parçalar ona bir türlü yetişemiyorlar. Kıvam olarak evet bir sorun yok, ama yeterlilik açısından çıtayı o kadar yükseltince diğerlerinden beklenti de artıyor. İlk parça dışında kalan parçaların beklentiden düşük olması gibi bir sorun var yani. Bu parçaların kötü olmasından ileri gelen bir durum değil. Sadece ilk parçanın nefasetinden kaynaklanıyor. Albümü orijinalinden farklı bir playlist ile dinlerseniz daha makul hale gelebiliyor. Tabi buna da ne gerek var şimdi diye düşünmek de yanlış olmaz.

BLOSSOM TOES

'Big' Brian Belshaw / Bass
Jim Cregan / Lead Gitar, Ritim Gitar, Vokal
Brian Godding / Lead Gitar, Ritim Gitar, Piyano, Org, Vokal
Giorgio Gomelsky / Back Vokal
John "Poli" Palmer / Davul
Barry Reeves / Davul, Conga
Sean Phillips / 12 Telli Akustik Gitar, Sitar

IF ONLY FOR A MOMENT

01 - Peace Loving Man 4:52
02 - Kiss of Confusion 4:45
03 - Listen to the Silence 4:50
04 - Love Bomb 7:39
05 - Billy Boo the Gunman 7:08
06 - Indian Summer 5:55
07 - Just Above My Hobby Horse's Head 2:53
08 - Wait a Minute 5:49

18 Temmuz 2023 Salı

Harsh Reality / Heaven & Hell (1969)

Harsh Reality
, az bilinen ama oldukça iyi Proto-Prog gruplarından biridir. The Revolution adıyla kurulup önce Freightliner Blues Band (çok dandik bi isim) ardından da Harsh Reality'e dönüşmüşler ve tek albüm kaydedip dağılmışlardır. İngiltere'nin ilk dönem Progressive gruplarından biri olmalarına rağmen az bilinirlik sınıfının üstüne çıkmayı başaramamışlardır. Bunun sebebi ise albümün kötü olması değil az sayıda basılıp piyasaya verilmesinden kaynaklıdır. Diğer yandan bakıldığında devler liginin kapsamının genişlemesi ile birlikte arada kalan gruplardan biri olmalarından ileri gelir. Günümüzde orijinal albümün binlerce Sterlinlik fiyatlara alıcı bulması grubun ne kadar iyi olduğunun da bir göstergesi olarak düşünülebilir.

Albüm kaydına girmeden hemen önce 2 farklı 45'lik ile ortamı kolaçan ediyorlar. Bu single'lar çok büyük iş yapmasa da grubun kalitesini göstermesi açısından önemlidirler. Ardından kısa sürede kaydettikleri albümle bir miktar öne çıkar gibi olsalar da çok fazla ileriye gidemiyorlar. Bu noktadan sonra grupta çözülmeler başlıyor ve dağılıyorlar. Grup elemanları farklı grup ve müzisyenlerin altında çalmaya başlarken çoğunlukla da stüdyo müzisyenliği yapıyorlar. Belirtmeden geçmeyelim, grubun klavyecisi ve lead vokali Alan Greed daha sonra başka bir grupla daha adından söz ettiriyor ki The Running Man adındaki bu grubu daha önce de blog sayfalarında konuk etmiştik.

Müzikal anlayışları Procol Harum, Traffic ve erken dönem Deep Purple'ın bir karışımı olarak özetlenebilir. Ama bunu yaparken de kendilerine has bir yapı geliştirmeyi ihmal etmemişler. Blues Rock ve Psychedelic Rock'tan beslenen bir Progressive'e doğru gidiyorlar. Albüm muhteşem olmamakla birlikte grubun potansiyelinin bir kısmını göstermesi açısından oldukça iyi bir çalışma. Az daha dayanıp birkaç albüm daha kaydetmeyi başarabilselermiş unutulmuş ya da az bilinen gruplardan biri olmak yerine devler arasında yer alabilirlermiş aslında.

Heaven & Hell'de bir takım düzensizlikler kulağa geliyor. Ama hepsi o kadar. Albümün geneli oldukça iyi. Klavyelerden gelen yatıştırıcı etki gitarların ön planda kendini kaybederek belirsizliğe gitmesini engelliyor. Albümü sadece bir Blues Rock albümü olarak düşünürseniz sıkıcı gelebilir. Ama farklı türlerle karışmış bir albüm olduğunu anladığınızda tekrar tekrar dinleme isteğinizden de vaz geçemiyorsunuz.

HARSH REALITY

Alan Greed / Lead Vokal, Org, Piyano
Mark Griffiths / Gitar, Trompet, Vokal
Dave Jenkins / Gitar, Armonika, Vokal
Roger Swallow / Davul
Steve Miller / Bass, Vokal

HEAVEN & HELL

01 - When I Move (5:03)
02 - Tobacco Ash Sunday (3:18)
03 - Mary Roberta (Part 1) (1:54)
04 - Praying for Reprieve (6:28)
05 - How Do You Feel (3:14)
06 - Heaven & Hell (5:05)
07 - Quickenut / Devil's Daughter (6:45)
08 - Mary Roberta (Part 2) (1:58)
09 - Melancholy Lady (5:25)
10 - Don't Shoot Me Down (3:57)
11 - Girl of My Dreams (3:55)
12 - Mary Roberta (Part 3) (2:18)

17 Temmuz 2023 Pazartesi

Black Pearl / Black Pearl (1969)

Black Pearl
'ün hikayesi 1964 yılında başlıyor. O zamanlarda Garage Rock yapan The Barbarians adıyla anılan grupta yer alan elemanlar başarılı bir single ve albümün ardından farklı bir yöne doğru gitmek için dağılıyorlar. Bir arada durmayı başaranlar Black Pearl'ü kuruyor. Orijinal grup The Barbarians'tan çok farklı bir müzikal anlayış benimsiyorlar ve ortaya biri konser kaydı olmak üzere 2 albüm çıkıyor.

Her iki albüm de dönemi içerisinde gerçekten de kaliteli albümler. Stüdyo albümünün daha iyi olduğunu söylemek yanlış olmaz. Konser kaydında vokalin James Brown'a hayranlığı çok fazla öne çıktığı için bir tık altta kalmasını sağlıyor albümün. Onun dışında kalan grup elemanları ile ilgili en ufak bir sorun yok. Temelde grubun müziği Blues Rock, Psychedelic Rock ve Heavy Psychedelic Rock olarak nitelendirilir. Doğrudur ama vokalist Bernie Fieldings'in James Brown hayranlığından ileri gelen bir Soul etkisi de bulunuyor. Müziğin her yerine işlemiş bir Soul'dan bahsetmiyoruz elbette. Hafif ve üstten gelen bir etki bu sadece. O nedenle de rahatsız etmediği gibi bazı noktalarda gerçekten de yerine oturmuş görünüyor.

Black Pearl de dün bahsettiğimiz Blue Cheer gibi sert müzik yapan gruplardan. Tabi onlarınki Heavy Metal, Grunge vs gibi türlerin doğmasına katkı sağlamamış ama 80'lerden sonra ortaya çıkan bazı grupları etkiledikleri de söyleniyor. Albümdeki davulları dinlediğinizde bunun sebebini açık bir şekilde anlıyorsunuz. Oldukça vahşi bir görünüme sahip olan bu davullar sayesinde grubun müziği Heavy Psychedelic Rock ile Hard Rock arasında gidip geliyor. Bunu söylemişken albümdeki gitar işçiliğini de unutmamak gerekir. Çok güçlü ve kendine has bir yapıya sahip gitarlar sayesinde grubun albümünün öne çıktığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Bazı densizler tarafından çok da önemli bir albüm değilmiş izlenimi yaratılıyor genelde. Lakin işin aslı öyle değil işte. Dönemi içerisinde düşündüğünüzde oldukça cesur ve sağlam bir albümdür Black Pearl albümü. 50 küsur yıl öncesinin Hard Rock ile soslanan Psychedelic Rock'ından bahsediyoruz burada. Şimdiden bakarak eleştirmek doğru değil o nedenle. 60'lar havasında bir kafayla dinlediğinizde Amerika'dan çıkan iyi gruplar içerisinde olduklarını fark etmemeniz mümkün değil.

BLACK PEARL

Bernie "BB" Fieldings / Vokal
Bruce Benson / Gitar
Oak O'Connor / Davul
Geoffrey Morris / Gitar
Tom Mulcahy / Gitar
Jerry Causi / Bass

BLACK PEARL

01 - Crazy Chicken 3:00
02 - Thinkin' 'Bout the Good Times 4:11
03 - White Devil 4:55
04 - Mr. Soul Satisfaction 3:35
05 - Forget It 3:41
06 - Climbing Up the Walls 3:51
07 - Bent Over 2:55
08 - Endless Journey 3:49
09 - Reach Up 4:03

16 Temmuz 2023 Pazar

Blue Cheer / Vincebus Eruptum (1968)

60'ların Psychedelic Rock dalgasının önemli ayaklarından biri de Blue Cheer. Sadece bir Psychedelic Rock grubu olmaktan çok öteler. Kendilerinden sonra gelen pek çok türün ortaya çıkmasına ilham vermişler denilebilir. Heavy Metal, Punk Rock, Stoner Rock, Doom Metal ve Grunge gibi akımların temelinde Blue Cheer da var demek yanlış olmaz o nedenle.

Grup 1966 yılında Dickie Peterson tarafından kuruldu. Peterson daha önce Andrew Staples & The Oxford Circle grubunda çalıyordu ve oradan tanıdığı Paul Whaley ve Gary Lee Yoder'ı da gruba dahil etti. Vokal, gitar, klavye derken grubun ilk hali 6-7 kişilik bir formasyona dönüşmüştü. Fakat Monterey Pop Festival'de Jimi Hendrix'in performansını gördüklerinde 3 kişilik bir grup olarak devam etmeye karar veriyorlar. Doğal olarak işler karışıyor. Kim gidecek kim kalacak kavgaları arasında bir de müzikal farklılıklar çıkınca darmadağın bir hale geliyorlar. Yine de bu kargaşanın arasında ilk albümün kayıtlarına başlıyorlar.

Aralık 1967'de kaydedilen Vincebus Eruptum, bir ay sonra 1968 Ocak ayında piyasaya sunuluyor. Albüm, 3 cover 3 orijinal parça olmak üzere toplam 6 parçadan oluşuyor. Eddie Cochran'ın efsanevi Summertime Blues'u ile başlayan albümde B.B. King'in Rock Me Baby ve Moss Allison'ın Parchman Farm'ı da bulunuyor. Lakin bu parçada bir miktar değiştirip adını da Parchment Farm olarak kullanıyorlar. Kalan 3 parça da grubun kurucusu Dickie Peterson'a ait. Özellikle Paul Whaley'nin nefis davul solosunun yer aldığı Second Time Around başyapıt niteliğinde bir parça.

Albümden çıkan ilk 45'lik Summertime Blues (ve sayesinde albüm) Billboard listelerinde ilk 20'ye girmeyi başarmıştı. Bir daha da böyle bir başarı elde edemediler zaten. İlk albümle birlikte kazandıkları ticari ve dinleyici başarısı onları ardı ardına albümler kaydetmeye itti. 3.albüme kadar sorun yoktu. Kendilerine has bir müzikal anlayışla, oldukça sert ve özgün bir yapıdaydılar. Yaptıkları müzik kendileri için ve sıra dışıydı. Ama 4. albümle birlikte daha popüler ve ticari bir kafayla hareket etmeye başladılar. O zamana kadar yaptıkları parçalar (gerçi sonrasındakiler de kötü değil, haklarını yemeyelim şimdi) ile bir hayli sağlam işler çıkarmışlardı. Başlangıçta bahsettiğimiz türlerin oluşumuna katkı sağlayacak kadar kendilerine has ve serttiler. Zamanla ticaret kazanmış tabi.

BLUE CHEER

Leigh Stephens / Gitar
Dick Peterson / Bass, Vokal
Paul Whaley / Davul

VINCEBUS ERUPTUM

01 - Summertime Blues 3:47
02 - Rock Me Baby 4:22
03 - Doctor Please 7:53
04 - Out of Focus 3:58
05 - Parchment Farm 5:49
06 - Second Time Around 6:18

15 Temmuz 2023 Cumartesi

Vanilla Fudge / Vanilla Fudge (1967)

Rock müziğin öne çıkmaya başladığı yıllardan önemli bir grup Vanilla Fudge. Daha önce blogda Renaissance albümü ile konuk etmiştik. Hata değildi elbette o albümle başlamak. Zira grubun en iyi albümü sayılabilecek niteliklere sahip. Fakat ilk albümü eklememek de olmaz şimdi. The Beatles, Rolling Stones, Beach Boys gibi gruplarla başlayan sürecin hemen ardından ortaya çıkan grupların başında geliyor Vanilla Fudge.

Kadrosunda yer alan Tim Bogert & Carmine Appice ikilisinin öne çıkan çabalarıyla gerçekten de başarılı işlere imza atıyorlar. Hatta bu ilk albüm o kadar etkileyicidir ki daha sonraları Black Sabbath, Deep Purple ve Blue Öyster Cult gibi grupları etkilediği söylenir.

Albümde bulunan cover parçalar hem iyi seçilmiş hem de zaten nefis parçalar. Ama orijinal halleri ile aralarında en ufak bir alaka yok. Açılış parçası Ticket To Ride ve kapanış parçası Eleanor Rigby, Beatles'tan geliyor. Ticket to Ride'ın böyle bir versiyonunu muhtemelen hiç duymamışsınızdır. Gerçi aynı durum Eleanor Rigby için de geçerli. Bir de albümün You Keep Me Hanging On adıyla anılmasını da sağlayan bir The Supremes cover'ı var ki tadından yenmez. Parça, cover nasıl yapılırın enfes bir örneği.

Bu arada belirtelim, albüm tamamen cover parçalardan oluşuyor. Yani grubun bu ilk albümünde kendilerine ait bir parça yok. Fakat o kadar iyi yorumlamışlar ki grubu eleştirme şansı bulamıyorsunuz. Bir noktadan bakıldığında, eğer bu albümdeki tüm parçaları kendileri yazmış olsalardı, muhtemelen uzun yıllardır devam eden "ilk progressive albümü hangisi" sorunu rahatlıkla çözülmüş olurdu. Bogert ve Appice ikilisini bir kez de bu başarıdan ötürü tebrik etmekte fayda var.

Vanilla Fudge'ın bu albümdeki müzikal anlayışı Psychedelic Rock, Acid Rock, Heavy Psychedelic Rock gibi alanlarda gezinmekle birlikte, Uriah Heep, Procol Harum ve Black Widow seven dinleyiciler tarafından da acayip şekilde sevilebilir.

Yazın en sağlam şekilde sıcağını yansıttığı günlerde, can sıkıntısına son verecek kadar sağlam ve sert bir albüm tercih etmek niyetindeyseniz Vanilla Fudge'ın 1967 tarihli ilk albümü tam dişinize göre.

VANILLA FUDGE

Vince Martell / Gitar
Mark Stein / Org, Vokal
Tim Bogert / Bass
Carmine Appice / Davul

VANILLA FUDGE

01. Ticket to Ride (5:40)
02. People Get Ready (6:30)
03. She's Not There (4:55)
04. Bang Bang (5:20)
05. Illusions of My Childhood - Part 1 (0:20)
06. You Keep Me Hanging On (6:42)
07. Illusions of My Childhood - Part 2 (0:23)
08. Take Me for a Little While (3:27)
09. Illusions of My Childhood - Part 3 (0:22)
10. Eleanor Rigby (8:24)

14 Temmuz 2023 Cuma

The Who / My Generation (1965)

Tüm zamanların en bilinen, en etkili ve en büyüklerinden biri de kuşkusuz ki The Who. 1964 yılında Keith Moon, Beachcombers grubundan ayrılır ve Roger Daltrey, Pete Townshend ve John Entwistle'den kurulu The Detours grubuna katılır. Böylelikle de The Who'nun temeli atılır. Kısa süre sonra isim değiştirirler ve ünlü olma yolunda ileri doğru harekete geçerler.

Dönemin en önemli grubu The Beatles en tepedeyken ortaya çıkan The Who bir anda her şeyin değişebileceğini / değiştirilebileceğini herkese gösterir. Hem de bunu Pop'tan uzaklaşarak yapar. Zaten The Beatles bu yola doğru evrilmiştir ama The Who fazlasını yapar ve bütün bir jenerasyonu darmadağın edecek şekilde ortaya bomba gibi düşer.

İlk albüm olmasına rağmen büyük bir başarı yakalarlar. Hem ticari hem de müzikal anlamda oldukça fazla iyi bir iş çıkarmışlardır. The Beatles ile turneye çıkmış, albüm anlaşması için Decca ile el sıkışmışlardır. Albümü adını veren My Generation hemen her yerde dinlenir hale gelmiştir. Başarılarında en büyük pay alışılmışın dışında olmalarından kaynaklanıyor. 50'lerin Rock'n Roll'undan sıyrılarak yeni yeni kendini göstermeye başlayan Rock müziğin içerisinde farklı bir yerde duruyorlar doğal olarak. Hard Rock'ın öncüsü bile sayılabilirler. Hatta abartısız bir şekilde Punk Rock'ın ilk temsilcisi bile diyebiliriz onlar için.

Pek çok grup ve albümün yanında The Who'nun My Generation'ının yeri daha özeldir. Zira diğerlerinden daha sert ve kendilerinden emin bir şekilde hareket ederek Rock müziğe farklı bir bakış atarlar. Pete Townshend'in yazdığı My Generation, gençliğin öfkesini ve hayal kırıklıklarını anlatırken dönemin gençliğini de bir adım öteye taşır. Parça zamanla  The Who'nun en ünlü şarkılarından biri haline gelir ve grubun bir sembolü olarak kabul edilir. Ama albümdeki diğer parçalar da benzer konular ya da fikirler üzerinden hareket eder. Bu nedenle de albümün bütünü dönem gençliğinin çığlığı gibidir.

THE WHO

Roger Daltrey / Lead Vokal
Pete Townshend / Lead Gitar, Vokal
John Entwistle / Bass, Vokal
Keith Moon / Davul, Vurmalılar

MY GENERATION

01. Out In The Street (2:32)
02. I Don't Mind (2:33)
03. The Good's Gone (4:00)
04. La-La-La Lies (2:18)
05. Much Too Much (2:45)
06. My Generation (3:21)
07. The Kids Are Alright (3:10)
08. Please, Please, Please (2:46)
09. It's Not True (2:34)
10. I'm A Man (3:23)
11. A Legal Matter (2:54)
12. The Ox (3:57)
13. Circles (3:13)

13 Temmuz 2023 Perşembe

The Beatles / Magical Mystery Tour (1967)

Daha önce Sgt. Pepper's Lonley Hearts Club Band ve Abbey Road albümleri ile bloga konuk ettiğimiz The Beatles'ın "kırılma noktası" olarak tanımlayabileceğimiz albümü ile devam edelim istedik. Yayınlanan bir önceki albüm Sgt. Pepper's'da belirgin bir değişimin haberini veren grup konumuz olan albümle birlikte deneysel ve Psychedelic bir yöne doğru kaydıklarını açıkça belirtmiş oluyor.

Temelde televizyon için hazırlanan renkli film Magical Mystery Tour'un soundtrack'i olarak kaydediliyor albüm. Ama hemen hemen her Beatles albümünde olduğu gibi beklenenden fazlası haline geliyor. Üstüne bir de soundtrack için kaydedilenlerin yanına 45'lik olarak yayınlanan bazı parçaların eklenmesiyle bambaşka bir keyif nesnesine dönüşüyor. Albümün açılış parçası Magical Mystery Tour ve kapanışına imzasını atan I Am The Walrus hala en bilinen Beatles parçalarından. 45'liklerden gelen Strawberry Fields Forever, Penny Lane, All You Need Is Love ise efsaneleşmiş durumda.

Filmden kaynaklı olarak albümün kendine has bir konsept anlayışı da var diyebiliriz. Parçaların birbirini tamamladıklarını düşünmemek için  bir sebep yok. Diğer taraftan bakıldığında ise alışkın olduğumuz konept albüm anlayışının da çok dışında olduğu rahatlıkla söylenebilir.

The Beatles'ın hem sözlerde anlattıkları hem de müzikal bakışı açısından Psychedelic Rock'ı öne çıkaran Magical Mystery Tour albümü bir çok eleştirmen ve dergi tarafından da en iyiler arasında gösteriliyor. Hatta yanlış hatırlamıyorsam Rolling Stone dergisi albümü 60'ların en iyi albümlerinden biri olarak nitelendiriyor.

Albümün Atlantik'in iki yakasında da büyük başarı elde ettiğini belirtelim. Amerika listelerinde 2 numaraya yükselen albüm, İngiltere'de ise 1. sırada yer almış, yayınlanmasının hemen ardından. Albümün bu başarısı ticari olarak cepleri doldursa da ondan daha önemlisi The Beatles'ın diğer albümlerinin habercisi olmasıdır. Klasik The Beatles tarzının yani hayal dünyası, aşk, mutluluk, eğlence gibi fikirlerden yola çıkan sözlere, bu albümde daha sosyal ve politik imgeler eklenmiştir.

Keşfeden zaten keşfetmiştir de biz daha çok 3-5 Beatles parçası bilenlere yol göstermesi açısından albümü paylaşalım istedik. Yazın bu güzel Cerberos sıcaklarında biçilmiş kaftan bile sayılabilir bu albüm. Zira sıcaklığın verdiği o nefis kafayla albümün verdiği tat birbirini tamamlıyor.

THE BEATLES

George Harrison / Lead Gitar, Slide Gitar, Akustik Gitar, Org, Armonika (2), Lead Vokal (4), Back Vokal
John Lennon / Ritim Gitar, Akustik Gitar, Akustik Piyano, Elektrikli piyano, Org, Mellotron, Clavioline, Armonika (2), Lead Vokal (6,8,10,11), Armoni & Back Vokal
Paul McCartney / Bass, Piyano, Mellotron, Recorder (2) Lead Vokal (1,2,5,7,9), Armonik & Back Vokal
Ringo Starr / Davul, Vurmalılar

MAGICAL MYSTERY TOUR

01. Magical Mystery Tour (2:51)
02. Fool on the Hill (2:59)
03. Flying (2:16)
04. Blue Jay Way (3:56)
05. Your Mother Should Know (2:29)
06. I Am the Walrus (4:37)
...Daha sonra eklenen 1967 yılı single'ları :
07. Hello Goodbye (3:31)
08. Strawberry Fields Forever (4:10)
09. Penny Lane (3:03)
10. Baby You're a Rich Man (3:03)
11. All You Need Is Love (3:47)

12 Temmuz 2023 Çarşamba

Nimbus / Obus (1973)


Hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadığımız gruplardan biri de Nimbus. 1970'li yılların başında Finlandiya'da Mafia adıyla kurulduklarını, sonra isim değiştirerek Nimbus adını aldıklarını biliyoruz. Yıllar sonra grup elemanlarından birinin kızının ısrarı üzerine bir araya gelip tek bir konser daha verdikleri de anlatılanlar arasında. Ama doğruluğunu kanıtlayamıyoruz.

Mafia olarak başladıkları yolculuklarında Psychedelic Rock'ın dehlizlerinde dolaşmışlar. Nimbus olduklarında da bundan vazgeçmemişler ama tarzı biraz daha değiştirip, daha ileri götürüp Space Rock'a kadar dayanmışlar.

Çok önemli ya da efsanevi diye tabir edebileceğimiz gruplardan değiller. Fakat kaydettikleri tek albümle oldukça başarılı bir iş çıkardıkları da ortada. Albüm oldukça kaliteli. Tabi, West Coast tarzı sevenlerdenseniz Obus size hitap etmeyebilir. Diğer yandan, Avrupa tarzı, kendine has ve soğuk bir Psychedelic deneyim peşindeyseniz de Nimbus'un bu ilk ve tek albümü biçilmiş kaftan olan nitelendirilebilir. Fazlasıyla yaratıcı ve değişik.

Grubun Progressive bir yapısı olduğu kesin. Aynı dönemden benzeri gruplardan farklı olarak daha az Jazz etkileşimi içerir. Yapısal olarak da eklektikten uzaktır. Fakat buradaki açığı bol miktarda gitar ve klavye ile çözerler. Coşkulu ve kendi hallerinde tempolu bir yapıya da sahiptirler. Can sıkıcı olmaktan çok uzak bir şekilde geliştirdikleri ritimler ile uzayan ve değişken bir yol tuttururlar. 

Bazılarınca Genesis'i çağrıştırdığı diğer bazılarınca ise Wigwam'a yaklaştığı söylense de her iki grupla da alakaları yoktur. Genesis'deki Gabriel havasını yakalamak gibi bir çabaları olmadığı gibi Wigwam'daki yükseklerde gezinen bakış açısına sahip değildirler. Ama her iki durum da Nimbus'un daha kötü olduğunun bir göstergesi değildir. Grup, kendine has ve özgün bir yapıya sahip, kendiliğinden ve akıcı bir tarzın mimarıdır. Avrupa tarzı Psychedelic ve Space Rock sevenler tarafından mutlaka sahip olunması gereken gruplardandır aynı zamanda.

NIMBUS

Harri Suilamo / Gitar
Pekka Rautio / Klavye
Pasi Saarelma / Vokal 
Juha-Pekka Jokiranta / Bass
Matti Jokiranta / Davul

OBUS

01. Ennustus (7:04)
02. Jälkisäädös (4:04)
03. Muutos (5:06)
04. Epilogi (3:52)
05. Pessimistinen dialogi (6:50)
06. Yksinäinen purjehtija (6:13)

11 Temmuz 2023 Salı

Necronomicon / Tips Zum Selbstmord (1972)


Tek albümlü efsaneler listemize en efsanevi grup / albümlerden birini ekleyerek devam ediyoruz: Necronomicon / Tips Zum Selbstmord. 1970 yılı başlarında Aachen, Almanya'da kurulan grup Heavy Progressive Rock tabanlı Krautrock'ın en iyi örneklerinden biri. Yıllar içerisinde formasyonunda değişiklikler yaşansa da hemen hemen her dönem başarılı bir performans sergilemişler.

Adından rahatlıkla anlaşılabileceği üzere, H.P. Lovecraft'ın aynı adlı eserinden yola çıkan grup 1972 yılında tek bir albüm kaydediyor. Daha sonra bazı kayıtlar yapsalar da 2000'li yıllara kadar bu kayıtlar da gün yüzüne çıkmıyor. Bunun dışında yeni albüm kayıtları olsa da eski tadı vermiyor elbette. Kaydedilip yayınlanmayan ama 2016 yılında piyasa sürülen 1973 tarihli Live in Concert grubun ne kadar kaliteli olduğunun da bir göstergesi.

Necronomicon'un müzikal anlayışı hakkında daha önce bir yerde (sanırım ProgArchives'da) okuduğum "Uriah Heep'in ağırlığı, Floh de Cologne'un politik farkındalığı ile Amon Düül II ve Grobschnitt'in yaratıcılığı" cümlesi en doğru tanı lama sayılabilir. Gerçekten de Uriah Heep'in o kendine has ağırlığının bir benzeri Necronomicon'da görüldüğü gibi parçalardaki ve grubun duruşundaki genel yapı da Floh de Cologne'un bir yansıması olarak rahatlıkla düşünülebilir. Ki ticari açıdan kendilerini yerle bir edebilecek bir fikrin, albümü Almanca sözlerle kaydetme fikrinin sonuna kadar arkasında durmuşlar. Gerçi evet ticari açıdan çok büyük başarı kazanamamışlar ama efsanevi bir albüme de imza atmışlar.

Diğer yandan baktığımızda Grobschnitt ve Amon Düül II'deki o tuhaf ve coşkulu hava da albümün her yerinde sezinleniyor. İşin en tuhaf yanı da bütün bunların arasında kendileri olmayı başarıyorlar. O kadar anlattık diye sanılmasın ki ismi geçen gruplarla aynı şeylere sahipler. Aksine farklı ve kendilerine haslar. 

Ardı ardına ve defalarca dinleyebileceğiniz, keyif aldıkça vazgeçmek istemeyeceğiniz albümlerden Tips Zum Selbstmord. Necronomicon da hakkını teslim ederek, uzun yıllar boyunca aklınızdan çıkmayacak gruplardan. Krautrock içerisinde bambaşka bir yere sahipler ve her daim farklı kalmaya devam edecekler. 

NECRONOMICON

Walter Sturm / Lead Gitar, Vokal
Norbert Breuer / Gitar, Vokal
Fistus Dickmann / Org, Synthesizer, Vokal
Bernhard Hocks / Bass, Vokal
Harald Bernhard / Davul

Konuk Müzisyenler:
Annegret Finken, Irmgard Lambertz, Maria Wirtz, Sophie Finken / Alto Vokal (2)
Michael Breuer, Wilhelm Busacker / Bass Vokal (2)
Elisabeth Schlingmann, Maria Gartmann / Soprano Vokal (2)
Karl Lenz, Manfred Wirtz, Rudolf Schlingmann, Willi Mertens / Tenor Vokal (2)

TIPS ZUM SELBSTMORD

01. Prolog (7.32)
02. Requiem Der Natur (10.49)
03. Tips Zum Selbstmord (4.46)
04. Die Stadt (7.18)
05. In Memoriam (6.57)
06. Requiem Vom Ende (7.46)

10 Temmuz 2023 Pazartesi

Deaf / Alpha 1971-1972 (1994)

Deaf
'in bilinen bir grup olmamasının en önemli sebebi, varlıklarını sürdürdükleri 70'li yıllarda kaydedip yayınladıkları bir albümün olmamasından kaynaklı. Çok uzunca bir süre efsane olarak kaldılar. 1994 yılında İsviçreli bir firma stüdyo kayıtlarından derlediği bir toplama albümü yayınlayana dek neredeyse hiç bilinmiyorlardı.

1969 yılında İsviçre'de kurulan grup The Shiver grubunun dağılmasından sonra elemanlarına eklenen bir kişi ile oluşmuştu. Uzunca bir dönem kayıtlara ağırlık verip stüdyodan çıkmadılar. Ama bu hummalı çalışma ve çabalar grup için net bir sonuç getirmedi. Albüm olacak kadar çok şey kaydetmişler ama bir türlü yayınlama şansı yakalayamamışlardı.

Blog'a çok fazla toplama albüm koymuyoruz esasen. Stüdyo albümlerinden tırtıklanmış ve daha popüler olabilecek parçaların bulunduğu bu tarz işler genelde gruplar ve müzisyenler için doğru bir yansıtıcı olmuyor. Berbat bir albümden çıkan tek iyi parçayı kullandıklarında albümün de iyi olabileceği fikri geliyor insanın aklına. Genelde de öyle olmuyor ve can sıkıcı bir duruma dönüşüyor. Fakat bu durum Deaf için geçerli değil. Stüdyo kayıtlarından yapılmış bir "toplama" olmakla birlikte yayınlanmış herhangi bir albümü olmayan grup için ilk albüm bile sayılabilir.

Bazı kaynaklarda Krautrock olarak nitelendirilir Deaf. Ama Heavy Progressive Rock olarak tanımlamak daha doğru. Pek çok farklı türden etkilerin göründüğü Alpha albümünde Krautrock'tan farklı yerde duran bir müzikal anlayış söz konusu. Zaten Krautrock Almanca konuşan ülkeler kültüründen çok Alman kültüründen doğan bir kavram. Orada kalması (birkaç grubu hariç tutarak) daha doğru olur. Deaf'in Alpha albümünde Psychedelic etkilerle birlikte Blues'dan da beslenen bir Progressive Rock hakim. Yukarıya doğru ivmeli sertlikle birlikte albüm daha fazla Heavy Progressive Rock'a dönüşüyor.

Enstrümantasyona diyecek bir şey yok. Bazı noktalarda belirsiz ve başarısız gibi görünse de süreklilik adına yapılmış bölümler gibi de duruyor bunlar. Daha ilk parçanın başında değişik bir flüt ile girilen parçada tuhaf bir şekilde eklemlenmeye çalışan ritim bölümü tam anlamıyla sıçtı dedirtir gibi olurken parçanın devamında bu girişin ne anlama geldiğini daha net fark ediyorsunuz. Belirtmeden kapatmayalım, albümde 2 farklı vokale rastlıyoruz. 1971 ve 1972 yıllarında kaydedilen parçalarda 2 farklı vokal var yani. Bu da albümün sürprizi. Albüme adını veren son parça Alpha da (albüm kapağında da belirtildiği gibi) tam anlamıyla bir Psychedelic yolculuk.

DEAF

Jack Conrad / Flüt, Vokal
Dany Rühle / Gitar, Vokal
Jelly Pastorini / Org, Piyano
Bert Buchmann / Bass
Güge Jürg Meier / Davul, Vurmalılar

Konuk Müzisyenler:
Benjamin Jager / Vokal (1971)
Mark Storace / Vokal (1972)

ALPHA

01. No Time (9:41)
02. Run You Off the Hill (6:46)
03. The Galactic Pack of Fönds Kari (8:17)
04. Alpha (22:34)