10 Ağustos 2023 Perşembe

Clover / Fourty Niner (1971)

Clover
, daha önce bloga konuk ettiğimiz gruplardan biri. Ama hem çok uzun yıllar önce hem de çok ilgisiz olduğumuz dönemlerde tanıtıldığı için neredeyse haklarında hiçbir bilgi paylaşmamışız. Ayıbımızı örtmek için çabalarımız sürüyor elbette. Arada yeni bilinmeyenlerin yanında eskiden paylaşılanları da gündemimize alıyoruz bundan sonra. Çok ciddi bir giriş oldu bu da ama neyse idare eder.

Grup, 1967 yılında kurulmuş. Öncesinde grup elemanları Tiny Hearing Aid Company adında bir Psychedelic Rock grubu kurmuşlar ama Blues ve Country üzerinden gitmeyi tercih ettikleri için grubun adını Clover'a değiştirerek müzikal bakış açılarını da güncellemişler. Daha bir Creedence Clearwater Revival havasında söylemek doğru olabilir. Benzer ya da aynı değiller tabi. Ama Lynyrd Skynyrd ya da Allman Brothers Band gibi de değiller.

3 yıllık bir uğraşının ardından daha önce paylaştığımız ilk albümleri Clover'ı 1970 yılında yayınlıyorlar. Albüm onlara ticari başarıyı ve bilinirliği aynı anda getiriyor. Buradan aldıkları güçle de ikinci albüm olan Fourty Niner'a başlıyorlar. Albüm Country Rock, Blues Rock, Rock'n Roll gibi müzikal türleri içerisinde barındırıyor. Bu nedenle de dinlemesi oldukça keyifli olan albümlerden. Aynı etki dönemin dinleyicileri tarafından da fark edilmiş olacak ki albüm Billboard 200 listesinden 150. sıraya kadar yükselmiş. 150 kulağa çok iyi gibi gelmeyebilir belki ama Amerika gibi geniş imkanlara sahip ve çeşitliliği bol olan bir yerde aslında oldukça iyi bir başarı.

Bunun en büyük sebebi de parçaların sahip oldukları güçlü melodiler diye düşünmek yanlış olmaz. Klasikleşmiş parçalar gibi akılda kolay kalan melodilere sahip olmasalar da müzikal anlamda oldukça iyi melodiler bunlar. Albümdeki coşku performansını sağlıyorlar. Akılda kalıcı sözler de bu performansa büyük katkı sağlıyor. Fourty Niner da öne çıkan bir başka yön de enstrümantasyon. Grup elemanlarının yetkinliklerinin yanında fena halde gaza gelmiş gibi çaldıkları parçalar enerjik performanslarla dolu. Bu türdeki albümleri sevmiyorum gibisinden ciddiyet içeren laflar edenleri bile şaşırtacak denli sağlam bir albüm.

İlk albümdeki aksak yönler Fourty Niner'da bulunmuyor. Ona oranla daha iyi olmasını sağlayan da bu olsa gerek. Bu albümde grup daha fazla oturmuş hissiyatı bırakıyor dinleyicide.

CLOVER

Alex Call / Lead Vokal, Gitar, Piyano
John McFee / Lead Gitar, Pedal Steel Gitar, Piyano, Org, Vokal
John Ciambotti / Bass, Gitar, Guiro, Vokal
Mitch Howie / Davul
Ed Bogas / Fiddle, Piyano, Gitar, Marimba, Org
Bruce Campbell / Banjo

FOURTY NINER

01 - Harvest 2:19
02 - Keep on Tryin' 3:19
03 - Old Man Blues 3:36
04 - Forty-Niner 2:25
05 - Sound of Thunder 2:33
06 - Chicken Butt 2:24
07 - Mr. Moon 2:49
08 - Love Is Gone 2:31
09 - Mitch's Tune 3:12
10 - Sunny Mexico 2:06
11 - If I Had My Way 3:07

9 Ağustos 2023 Çarşamba

Rush / Rush (1974)

Rush
daha önce Emptytrashcan tanıtımıyla 2112 albümü ile blogdaki yerini almıştı. Şimdi işin en başına dönüp başlangıç albümüyle tekrar ağırlıyoruz Rush'ı. Bu albüm sonraki albümlerinden oldukça farklı bir albüm. Progressive Rock camiasını ikiye bölerek ya çok sevilen ya da hiç sevilmeyenlerden biri olan Kanadalı grup Rush'ın Heavy Prog öncesinde Blues temellerine yaslanarak oluşturduğu sağlam da bir albüm.

Blues Rock temelinden bahsettik ama bunun tam anlamıyla da bir Blues olduğu da söylenemez. Led Zeppelin vari bir seviyesi yükselmiş, yırtıcı gitarlara sahip, sertleştikçe sertleşen bir yapı diye özetlemek bir miktar daha açıklayıcı olabilir. Ha diğer taraftan Zeppelin'in adını verdik diye de onlar gibi oldukları düşünülmesin. Sevmeyeni de seveni kadar çok olan grubun kendi tarzını yaratma ve insanlara bunun farkına varabilmeleri için ayırt edici özellikler ekleme konusunda son derece başarılı olduklarını söyleyelim. Rush'a biraz hakimseniz, çalan parçanın Rush'a ait olup olmadığını hemen anlarsınız yani. Bu biraz farklı albümde dahi durum aynı.

Grubun alışık olduğumuz davulcusu Neil Peart albümde yok. Zira grubun pek bilinmeyen orijinal davulcusu John Rutsey burada bagetleri kullanıyor. Her ne kadar Peart, uzun süre Rush'ın ritimlerine katkı sağlasa da Rutsey'den daha iyi demek de doğru değil. Grubun bu ilk albümünde John Rutsey elinden geleni ardına koymamış gibi bir şekilde çalıyor. 

Grubun iki has elemanı Alex Lifeson ve Geddy Lee bu albümle gelecekteki Rush'ın sinyallerini veriyorlar gibi duruyor. Yerinde durmayan, nereye ekleyeceğinizi bilemediğiniz bir şekilde ilerleyen albüm, tam anlamıyla bir kök albüm denilebilir. Lifeson'ın Jimmy Page'e öykünen gitarları üzerine gelen Geddy Lee'nin o tuhaf sesi ortaya fena halde coşkulu bir albüm çıkarıyor.

Rush'ın diğer albümlerinin yanında etkili olmadığı ya da aşağıda kaldığı söylenir albümün. Bakış açısına göre değişir tabi bu ama burada öncesi - sonrası gibi bir durum olduğunu da unutmamak gerekiyor. Ticari anlamda başarı getirecek bir albüm kaydedip kendilerine daha farklı bir yol çizme şansı yakalatması için incelikle düşünülmüş bir albüm olduğu söylenebilir.

RUSH

Geddy Lee / Bass, Klasik Gitar, Lead Vokal
Alex Lifeson / Akustik Gitar, Elektrikli Gitar, Vokal
John Rutsey / Davul, Vurmalılar, Vokal

RUSH

01. Finding My Way (5:05)
02. Need Some Love (2:19)
03. Take a Friend (4:24)
04. Here Again (7:34)
05. What You're Doing (4:22)
06. In the Mood (3:33)
07. Before and After (5:34)
08. Working Man (7:10)

8 Ağustos 2023 Salı

Stormy Six / Un Biglietto Del Tram (1975)

RIO
'nun (Rock In Opposition) öncül ve önde gelen gruplarından biri Stormy Six. 1978 yılında New London Theater'da düzenlenen Rock In Opposition konserinde de yerlerini almışlar. Sağlam gruptur. Lakin bahsi geçen konsere katılan diğer grupların aksine Stormy Six başından beri RIO içerisinde yer alan bir grup değildir. 60'ların ortalarında müzik yapmaya başladıklarında Psychedelic Rock tabanlı bir protest müzik yapıyorlar. Hatta İtalyan folklorundan etkilenen de bir yapıları olduğu için Prog Folk'a daha yakın durduklarını da söyleyebiliriz.

Kaydettikleri ilk 3 albümde bu tarzda işler çıkaran grup 1975 tarihli Un Biglietto Del Tram'a geldiklerinde karmaşık ve deneysel bir yapıya bürünmeye başladılar. Aslında bu albüm tam anlamıyla bir RIO albümü değildir. Prog Folk ya da Psychedelic Prog Folk'tan RIO'ya doğru uzanan değişimde ilk adımdır denilebilir. O nedenle hem RIO severler tarafından sevilir hem de sevmeyenler tarafından. 

Daha sonraki albümlerde daha fazla RIO'ya yakın dururlar ama 1983 yılına kadar sürer her şey. O yıl dağılırlar ve bir daha bir araya gelme şansları da olmaz. Gerçi 1993 yılında bir konser için bir araya gelip konseri de Live olarak kaydederler ama artık köprünün altından çok sular akmıştır. 

Stormy Six'i RIO grubu olarak dinlemek isteyenler L'apprendista ve Macchina Maccheronica albümlerini tercih etmeliler. Ha o kadar ileri gitmeyelim de Prog Folk'da kalalım diyenler ise ilk üç albümü rahatlıkla dinleyebilirler. Diğer yandan ise arada kalmış, bütün farklılıklara rağmen ayakta durabilen, kendine has yanları çok olan bir albüm dinlemek isteyenler ise Un Biglietto Del Tram'dan vazgeçmemeliler. Az önce de söylediğimiz gibi arada kalan bir albüm. Ne o, ne bu kabilinden bir yapıya sahip. Ama etkileyici ve orijinal bir güzelliğe sahip.

Sözler kaçınılmaz bir şekilde politiktir. Zaten bu yolda ilerliyor olmalarına rağmen albüm kaydından hemen önce gruba katılan Umberto Fiori'nin yazdığı sözler daha sert bir şekildedir. Sözlerle birleşen erken dönem Jazz esintileri evrilerek avangard bir hal alır. Sözler ve müzik etkilidir ama albümde asıl önemli olan sahip olduğu ruhtur.

STORMY SIX

Franco Fabbri / Gitar, Mandolin, Bass, Recorder, Vokal
Umberto Fiori / Gitar, Armonika, Vokal
Carlo De Martini / Keman, Mandolin, Vokal
Tommaso Leddi / Keman, Mandolin, Balalayka, Gitar, Flüt, Vokal
Luca Piscicelli / Bass, Mandola, Vokal
Antonio Zanuso / Davul

UN BIGLIETTO DEL TRAM

01. Stalingrado (5:25)
02. La Fabbrica (3:36)
03. Arrivano Gli Americani (5:50)
04. 8 Settembre (4:49)
05. Nuvole A Vinca (4:18)
06. Dante Di Nanni (4:12)
07. Gianfranco Mattei (4:17)
08. La Sepoltura Dei Morti (3:47)
09. Un Biglietto Del Tram (5:40)

7 Ağustos 2023 Pazartesi

Manfred Mann Chapter Three / Manfred Mann Chapter Three (1969)

Manfred Mann Chapter Three
bizde çok bilinen bir grup değil. Manfred Mann bilinir, Manfred Mann's Earth Band bilinir ama Chapter Three genelde ya bilinmez ya da hatırlanmaz. Halbuki adamın (Manfred Mann) en düzgün projesidir diyebiliriz bu grup için.

60'lı yıllarda Pop müziğin bütün nimetlerinden faydalanarak hem başarılı bir kariyer yaratıp hem de bolca para kazanan Mann, her ne hikmetse bir anda farklı bir yöne doğru kaymaya başlıyor. Jazz Rock ve Fusion ile haşır neşir olduğu bu dönem Chapter Three dönemi. Ardından da Earth Band ile parayı kıvırmaya devam ediyor tabi. Zira grupla ön plana çıkardıkları pek çok hit ve popüler parça bulunuyor.

Arada kalan, en yazık durumda olan, en hatırlanmayan Chapter Three ise Mann içerikli grupların ve albümlerin belki de en iyileri. Ha yine bir miktar popülerlik kaygısı güdülüyor elbette. Ama aşırıya kaçmayı da düşünmemişler. Tadında ve kıvamında kalarak başarılı bir işe imza atmışlar.

Mann'ın vokal değişikliklerinden kaynaklı ilk dönem grubunun sürecini 2'ye ayırdıktan sonra yeni bir başlangıç olarak düşündüğü Chapter Three (manidar olarak Bölüm 3) başarılı kayıtlar yapmış olsa da öncülü ve takipçisi olan gruplar ticari anlamda daha çok para kazandırmışlar. Hatta o kadar enteresan bir durum oluşmuş ki 3. albümü tamamen bitirdikleri halde yayınlama fırsatı bulamamışlar. Bir süre sonra da kayıtların bulunduğu kasetler sırra kadem basmış. Tesadüfi bir şekilde bulunduğu söylenen 3. albüm daha sonraları yani 2019 yılında yayınlandı. Diskografileri düşünüldüğünde 70'lerde kaydedilip bir türlü yayınlanamayan bu üçüncü albüm en iyisi gibi görünüyor.

Diğer taraftan bakıldığında, Progressive Rock'ın Jazz Rock ve Fusion ile soslanan kısmında çok kaliteli albümler olarak görmek de mümkün değildir. Bu albümlerden daha sağlam albümler dinlemişliğiniz mutlaka vardır. Ayrıca blogda daha önce paylaştığımız, benzer tür içerisinde yer alan ve Chapter Three'den daha iyi olan gruplar da bulunuyor. Hatta daha ileri giderek, Progressive Rock konusunda Manfred Mann's Earth Band'in daha ileride bir yerde durduğunu da söyleyebiliriz.

Yani Progressive Rock'ın alt sınırlarına dokunan albümler kaydetmiş Chapter Three. Kötü değiller ama muhteşem de değiller.

MANFRED MANN CHAPTER THREE

Manfred Mann / Org, Polis Düdüğü, Vokal (7)
Mike Hugg / Piyano, Vokal
Bernie Living / Alto Saksafon, Flüt
Steve York / Bass, Gitar, Arp
Craig Collinge / Davul

Konuk Müzisyenler:
Sue ve Sunny / Vokal (5)
Brian Hugg / Gitar (4)
Harry Beckett / Trompet (6)
Clive Stevens / Tenor Saksafon
Carl Griffiths / Tenor Saksafon
Dave Coxhill / Bariton Saksafon
Gerald Drewett / Trombon
Sonny Corbett / Trompet

MANFRED MANN CHAPTER THREE

01. Travelling Lady (5.48)
02. Snakeskin Garter (5:48)
03. Konekuf (5:47)
04. Sometimes (2:37)
05. Devil Woman (5:24)
06. Time (7:25)
07. One Way Glass (3:33)
08. Mister, You're A Better Man than I (5:10)
09. Ain't It Sad (1:57)
10. A Study In Inaccuracy (4:05)
11. Where Am I Going (2:36)

6 Ağustos 2023 Pazar

Albatross / Albatross (1976)

Amerika'dan çıkmış nadir Symphonic Prog gruplarının başında gelir Albatross. Nadir diyoruz zira özellikle Avrupa ve daha özelde İngiltere ve İtalya ile karşılaştırıldığında bu janrın temsilcilerinin sayısı Amerika'da çok az bulunur. Albümün yayınlandığı dönemde çok ön plana çıkamadıkları gibi, albümün 2000 kopya ile piyasaya sürülmesi ve neredeyse yarısına yakın kısmının yapımcı firma tarafından çöpe atıldığı düşünülürse nadir bulunan albümler listesine de rahatlıkla giriyorlar.

Illinois diye bir eyalet var Amerika'da, duymuşsunuzdur. Ama orada bir de Rockford diye bir şehir varmış. Albatross da oradan çıkmış. Albümün kayıt operatörlerinden birinin "biz Rockford'dan bile çıkamayacaklarını düşünürken neredeyse tüm dünyaya yayılma şansı yakaladılar" cümlesi bu konuda yeterince aydınlatıcıdır.

1971 yılında kurulan grup uzunca bir süre birlikte çalışmış. Parçalar kaydetmeye başladıklarında özellikle etkilendikleri müzisyenlerin izinden gitmeyi ihmal etmemişler. Ortaya da bu kendine has yapısı olan Symphonic Prog albümü çıkmış. Yes, Emerson, Lake & Palmer gibi grupların izlerine rastlamanız mümkün. Hatta albümün klavye bölümlerinde bir hayli Keith Emerson tarzı duyuyorsunuz. Bir yandan rahatsız edici olurken diğer enstrümanların gidişatlarına hiçbir etki etmediği için kulak ardı edilebilir bir hal alıyor bu klavye tarzı.

Diğer taraftan bakıldığında yani Atlantik'in diğer yakasındaki Symphonic Prog grupları ile karşılaştırıldıklarında bir miktar aşağıda kaldıkları da görünüyor. Albümü değerlendirirken Amerikalı olduklarını unutmadan düşünmek doğru olur. Elbette Avrupalı öncülleri gibi yaratıcılığa sahip değiller. Ama Psychedelic Rock'un üst seviyede öne çıktığı Amerika'dan da oldukça kaliteli bir grup ve albüm olarak karşımıza çıktıkları da bir gerçek.

Yüksek tempolu müzikal anlayışları, abartılı ve gösterişli düzenlemeleri ile arşivlik bir albüm. Grup elemanlarının oldukça yetenekli oldukları da aşikar. Fakat orijinal malzeme üretme konusunda bir miktar sıkıntı yaşadıkları görünüyor. Belki başka albümler kaydetme fırsatları olabilseymiş Yes, ELP, Lift, Genesis gibi gruplardan farklılaşarak daha kendilerine has bir yapıya kavuşabilirlermiş gibi bir potansiyelleri var. Lakin az önce de dediğimiz gibi, bambaşka anlayışları olan bir kıtadan çıkabilmiş nadir Symphonic Rock gruplarından olmaları bile yeterince önemli.

ALBATROSS

Mike Novak / Vokal
Paul Roe / Lead Gitar
Mark Dahlgren / Mellotron M400, ARP Odyssey, Minimoog, Hammond B3, Grand Piyano, Fender Rhodes, Vokal
Joe Guarino / Bass, Vokal
Dana Williams / Vurmalılar

ALBATROSS

01. Four Horsemen of the Apocalypse (14:09)
02. Mr. Natural (5:23)
03. Devil's Strumpet (8:36)
04. Cannot Be Found (3:33)
05. Humpback Whales (4:34)

5 Ağustos 2023 Cumartesi

Pan / Pan (1970)

Pan
hem Danimarka'nın hem de Avrupa'nın en iyi Psychedelic Rock kökenli Progressive Rock gruplarından biri olarak anılır. Adları günümüzde çok hatta neredeyse hiç bilinmese de döneminde gerçekten de önemli bir çıkış yapmış oldukları ortada. Kısa süreli ömürlerine sığdırdıkları tek albümle işin hakkını vererek yapmanın ne demek olduğunu göstermişler.

Pan, 1965 yılında kurulan ve sonraları çıkardıkları 2 albümle Danimarka'nın öne çıkan gruplardan biri olan Cy, Maia & Robert'ın elemanı olan Robert Lelièvre tarafından 1970 yılında hayata geçirilmiş bir proje.  Fransız olan Leliévre, askerlikten kaçma için bütün Avrupa'yı dolaşmış ve sonunda bu konuda epeyce rahatlık sağlayan Danimarka'ya yerleşmiş. Boş durmamış. 1965 yılında Cy, Maia & Robert'ı kurmuş. Üstüne hem ses getiren hem de ticari başarı elde eden 2 albüm kaydı yapmış grupla birlikte. Ardından da gruptan ayrılmış. Cy & Maia yola devam etmişler. Leliévre ise Pan'ı kurmuş.

Albümdeki parçalar hem Leliévre'nin müzik konusundaki yeteneğini ön plana çıkarırken hem de hepsi farklı yerlerden gelen müzisyenlerin ne kadar yetenekli olduğunun da bir göstergesidir. Grubun uyumu son derece iyi bir haldeyken yaratıcılıkları ve enstrüman kullanımları da hemen hemen aynı durumdadır. Daha sonraları devam edebilselermiş hem farklı hem de daha iyi albümlerle dinleme fırsatımız olabilirmiş onları. Fakat psikolojik sorunlarla uğraşan Leliévre ile grubun diğer elemanlarının arası albüm kayıtları sırasında fena halde açılmış. Kayıtlar bittiğinde bırak ikinci bir albüm düşünmeyi grup elemanları kaçmanın türlü yollarını aramışlar.

1971 yılında da dağılmışlar ve Pan tarihin tozlu rafları arasındaki yerini almış. Leliévre de yaşadığı sorunlarla başa çıkmanın bir yolunu bulamayarak 1973 yılında hayatına son vermiş.

Albüm acayip bir şekilde coşku hissi ile dolduruyor insanı. Hem de daha ilk parçadan başlayarak. Sert ve sağlam gitarları ile mest ederken vokaldeki umursamaz tınılar dinleyeni kendinden geçiriyor. Aralara serpiştirilmiş olan piyano, vibrafon ve çello gibi enstrümanlarla iş iyice çığırından çıkmış. Yumuşak ve sakin olacağını düşündüğünüz parçalar bile en sert şekilde yırtıcı hale geliyor albümde. Bugüne kadar dinlediğiniz pek çok Psychedelic Rock albümünden çok ama çok farklı.

PAN

Robert Lelièvre / Vokal, Gitar
Thomas Puggaard-Müller / Lead Gitar
Henning Verner / Piyano, Org, Vibraphone
Arne Würgler / Bass, Çello
Michael Puggaard-Müller / Davul

PAN

01 - My Time (0:36)
02 - If (4:00)
03 - Song to France (2:09)
04 - They Make Money With the Stars (5:52)
05 - Il n'y a pas si longtemps de ca (5:18)
06 - Many Songs Have Been Lost (1:43)
07 - Tristesse (5:00)
08 - To Get Along Alone (5:44)
09 - We Must Do Something Before the End of the Day (3:22)
10 - Lady of the Sand (6:41)

>

4 Ağustos 2023 Cuma

Bead Game / Welcome (1970)

Boston, Amerika'da kurulan Bead Game çok fazla bilinen bir grup olmasa da Amerika'nın en iyilerinden biri demek yanlış bir tanımlama olmaz. Dönemin pek çok Amerikalı grubu gibi onlar da sırtlarını Psychedelic Rock'a dayamışlar. Ama orada bırakmayıp değişik, karmaşık ve dinamik bir yapıya büründürerek Progressive Rock semalarında gezinmeye başlamışlar.

Grubun başarılı bir albüm kaydetmesi çok bir işe yaramamış ama. Kısa bir süre sonra ikinci albüm olan Baptism'in kayıtları bittikten hemen sonra dağılmışlar. Albüm ancak 44 yıl sonra CD formatında yayınlanabilmiş. En az ilki kadar başarılı bir çalışma olduğunu söyleyelim.

Adı Hermann Hesse'nin aynı adlı romanından geliyor grubun. Doğal olarak hem grubun hem de albümün fikirleri içerisinde Doğu maneviyatı ağır basıyor. Türleri birbirine karıştırırken bu maneviyatın da etkili olduğu açık şekilde görülüyor. Psychedelic Rock'ı ilerleterek biraz popüler daha fazla karmaşık hale getirirken bunu bir de fena halde coşkulu şekilde yapıyorlar. Ortaya da Crossover Prog diyebileceğimiz bir yapı çıkıyor.

Belirtmeden geçmeyelim, Grubun davulcusu Jim Hodder, Bead Game'in dağılmasının hemen ardından Jeff "Skunk" Baxter'in daveti ile yeni kurulmakta olan Steely Dan'e katılıyor ve grubun ilk üç albümünde yer alıyor. İyi müzisyenler kendilerine çabucak yer buluyor yani. Ha bir de Bead Game'deki ritimlerin Steely Dan'dekilerle benzeşmesinin sebeplerinden biri de Jim Hodder doğal olarak.

Başta da bahsettiğimiz gibi sınırlarını zorlamış olan gruplardan biri Bead Game. Ellerindeki ile yetinmeyip daha fazlası için uğraşmışlar. Ortaya çıkan sonuç da Welcome albümü olmuş. Albüm pek çok farklı tür ve tarzdan etki içerirken kendine has bir yapıya da sahip. Sağlam gitar riffleri duyduğunuzda gaza geldiğiniz gibi kısa süre sonra değişen rüzgarla birlikte bir anda ayaklarınız yere basmaya başlıyor. Grubun ritim bölümü gerçekten de sağlam. Neyi ne zaman değiştiğini anlamakta güçlük çekeceğiniz şekilde anlık ritim değişiklikleri yapabiliyorlar. Fazlasıyla yaratıcı ve sıkıcı olmaktan çok uzaklar.

Bazı kaynaklarda bir tür Funk Rock yaptıkları söylense de pek aldırış etmemek gerekiyor buna. Zira hiç alakaları yok. Evet, farklı tarzlardan etki içerdiklerini söyledik ama bu sadece müzikal tarzları üzerindeki ufak soslardan ibaret. Temelde yaptıkları müzik Funk Rock olarak adlandırılamaz.

Yazın sıcak günlerinde sizi serinletmese de en azından aklınızı bir miktar başınızdan alacak kadar iyi bir grup ve albüm. Dinlemekte fayda var.

BEAD GAME

K. Westland Haag / Gitar, Vokal
Jim Hodder / Vokal, Davul
Robert Gass / Klavye
Lassie Sachs / Bass
John Sheldon / Gitar

WELCOME

01. Punchin Judy (5:12)
02. Lady (4:22)
03. Wax Circus (4:29)
04. Mora (4:20)
05. Natural Song (3:55)
06. Country Girls (2:36)
07. Amos n' Andy (4:47)
08. Slipping (8:23)

3 Ağustos 2023 Perşembe

Drugi Način / Drugi Način (1975)

Daha önce bloga konuk ettiğimiz Nepočin'de, grubun öncülü olan Drugi Način'den de bahsetmemiz gerektiğini söylemiştik. Aslında işin en başında Zlatni Akordi isimli grubun olduğunu söyleyelim. Bir süre bu isimle demo kayıtlar yapan grup elemanları 1973 yılında sağlam bir 45'lik ile piyasaya çıkıyorlar ve yaptıkları işin bir karşılığı olduğunu görüyorlar. Albüm kaydı için çalışmalara başlıyorlar ve 1975 yılında ilk albümlerini kaydedip yayınlıyorlar. Kaliteli ve başarılı bir albüm olmasına rağmen grubun bir arada kalmasını sağlayamıyor ve dağılıyorlar. Grup elemanlarından bazıları Nepočin'i kurarken diğerleri farklı yönlere savruluyorlar.

80'lerin başında yeniden bir araya gelip albüm kaydetseler de istedikleri başarıyı elde edemiyorlar. 1992'de bir kez daha şansların deniyorlar ve yine olmuyor. 2016 yılında son bir atım daha yapıyorlar ve neredeyse ilk albüm kadar kaliteli bir iş çıkarıyorlar ortaya. Lakin ticari başarının gelmediği yerde devam etmeye de gerek kalmıyor gibi görünüyor.

Zagreb, Yugoslavya'da (bugünkü Hırvatistan'a denk geliyor) kurulan grubun adı Federico Garcia Lorca'nın bir şiirinden geliyor ve başka bir yol manasını taşıyor. Grubun müziği ve tarzı düşünüldüğünde isim gerçekten de tam oturuyor. Bir anda öne çıkıp parlamaya başlayan grubun 70'lerdeki bu ilk ve tek kaydı dönemin Yugoslavya'sı için üst düzeyde albüm olarak görülebilir. Bunun gibi birkaç albüm daha rahatlıkla sayabiliriz. Bu nedenle de en iyilerden biri olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Aşk ve yalnızlık teması üzerine şekillendirilmiş bir konsept albüm Drugi Način. Hatta o kadar iyi kurgulamışlar ki parça isimlerini birleştirilmiş şekilde okuduğunuzda "Yine avucumda yalnızlık imparatorluğu, sarı yaprağa ve eski şehre yağmur yağmaya devam etti" gibi bir cümle ortaya çıkıyormuş. Aşk ve yalnızlık teması üzerine kurulu olduğunu düşündüğümüzde güzel bir atış yaptıkları ortada.

Yugoslavya'nın o dönem çıkardığı Progressive Rock işlerinin klasiklerinden biri olarak görülen albüm Heavy Progressive Rock üzerine yoğunlaşıyor. Bazı noktalarda Uriah Heep'i fena halde hatırlatmakla birlikte kendilerine ait bir tarzları olduğu da apaçık bir şekilde görülüyor. David Byron vari bir vokal tekniği kullanmaları da albüme güzel bir etki katıyor. Diğer taraftan sert gitar riffleri yanında solo flütler ile Jethro Tull'u da hatırlatmıyor değil.

DRUGI NAčIN

Halil Mekic / Gitar
Željko Mikulcic / Bass
Boris Turina / Davul
Branko Pozgajec / Vokal, Flüt
Ismet Kurtovic / Vokal, Flüt, Gitar

DRUGI NAčIN

1. Opet (03:24)
2. Carstvo Samoce (03:43)
3. Na Mom Dlanu (11:15) 
4. Lile Su Kise (04:16)
5. Zuti List (05:55)
6. Stari Grad (07:34)

2 Ağustos 2023 Çarşamba

Procession / Frontiera (1972)

Hak ettiği yeri bulamayan, hak ettiği ilgiyi göremeyen gruplardan biri Procession. 1971 yılında Torino, İtalya'da kurulmuşlar. Kısa bir süre sonra albüm anlaşması yapıp (hem de Quella Vecchia Locanda'nın da ilk albümünü yayınlamış olan olan Help ile) kayıtlara başlamışlar. Frontiera ortaya çıktığında ticari olarak büyük başarı elde edemese de idare edecek kadarını vermiş gruba. Daha da önemlisi grubun öne çıkan gruplardan biri olmasını sağlamış.

2 yıllık bir aranın ardından da neredeyse tamamen farklı bir kadro ile ikinci albümü kaydedip yayınlıyorlar. İkinci albüm ilkinden farklı olarak Jazz'a doğru yöneliyor. Ama bu albüm de ticari olarak başarı kazanamıyor.

Her iki albümde de aradığını bulamayan grup dağılıyor doğal olarak. Fakat bu hiç de (grubun her iki formasyonu için de geçerli) hak ettikleri bir durum değil.  Kaldı ki çıktıkları konserlerde hem başarılı performanslar sergiliyorlar hem de çok fazla dinleyicinin önünde yer alıyorlar. Yine de yetmemiş işte.

İlk albümün öncesinde Torino'da yükselen bir değer haline geliyorlar. O kadar hızlı yükseliyorlar ki Villa Pamphili Festivali'nde sahne alıyorlar ve 50.000 kişilik bir dinleyici kitlesinin önünde çalıyorlar. Bu festivalde gösterdikleri başarılı performans onlara albüm anlaşmasını getiriyor.

Rock Progressivo Italiano'nun (RPI) iyi örneklerinden biri olan Procession, Hard Prog olarak tanımlanabilecek bir tarzda çalıyor. Grubun yetenekli ve yaratıcı 2 gitaristi var. Bu nedenle de gitar odaklı bir Hard Prog ile karşı karşıya kalıyoruz. Gianfranco Gaza'nın nefis vokalleri de bu işleyişi süslüyor. Üstüne bir de bu ikili gitarlar arasına arsız bir şekilde giren mandolin dinleyiciyi Akdeniz'in sıcak ve sevimli yapısı içerisinde sürüklemeye başlayınca güzelliğini tanımlamakta zorlanacağınız bir albüm ortaya çıkıyor.

Frontiera'da tuhaf olan ya da kulağa tuhaf gelen bazı şeyler de yok değil. Özellikle tam olgunlaşmamış hissi veren ve ham diye nitelendirilebilecek bölümler bulunuyor. Fakat bunu bile isteye yaptıklarını da anlıyorsunuz. Çünkü içine yaydıkları melodik bölümler ve seslerle bütünleştirip ham gibi görünen ama estetik şekilde işlenmiş bir hale getiriyorlar. Flüt ve armonika bölümleri ise hepsinin üzerinde güzel bir sos gibi görünüyor.

PROCESSION

Gianfranco Gaza / Lead Vokal, Armonika
Roby Munciguerra / Elektrikli GitarAkustik 12 Telli Gitar
Marcello Capra / Elektrikli Gitar, Akustik 6 Telli Gitar
Angelo Girardi / Bass, Elektrikli Mandolin
Giancarlo Capello / Davul, Vurmalılar

FRONTIERA

01. Ancora Una Notte (5:24)
02. Uomini E Illusioni (2:42)
03. Citta Grande (5:15)
04. Incontro (2:43)
05. Anche Io Sono Un Uomo (3:59)
06. Un Mondo Di Liberta (8:41)
07. Solo 1 (3:29)
08. Un'Ombra Che Vaga (5:09)
09. Solo 2 (2:10)

1 Ağustos 2023 Salı

Kedama / Live At Sunrise Studios (1976)

Geçmişi ve geleceği uzun olsa da çok fazla öne çıkamamış bir grup Kedama. 1971 yılında İsviçre'de kurulmuş. 1972 yılında grup mantığı ile çalmaya başlamışlar. 1973 yılında Sunrise Studios adındaki bir kayıt stüdyosunun düzenlediği yarışmayı kazanarak büyük bir başarı elde ediyorlar. Zira stüdyonun düzenlediği bu yarışmanın ödülü stüdyoda canlı ve ücretsiz bir kayıt yapma fırsatı kazandırıyor onlara.

1976 yılında bu kayıt gerçekleştiriliyor. Canlı bir kayıt olarak oldukça beğenilen albüm gruba bir miktar tanınma şansı da yakalatıyor. Çıktıkları lokal konserlerin ve barların ardından 1978 yılında bir anda dağıldılar. Müzik endüstrisinin ve ihtiyaçların değişmesinden kaynaklı dinleyiciler artık konserleri çok fazla tercih etmiyorlardı. Doğal olarak bu da grubun ticari başarı elde etmesini zorlaştırıyordu. İkinci bir albümün hayalini dahi kuramaz duruma gelmişlerdi. 1978 yılında verdikleri son konserde dinleyici sayısı 30'u geçmeyince yapabilecekleri bir şeyin olmadığını anlayarak grubu tarihe gömüyorlar.

1999 yılında ilk albümün CD formatında yayınlanmasına kadar Kedama bir daha ortalıkta görünmüyor. Ondan sonra da durmak bilmiyorlar. Birbiri ardına albüm kayıtlarına girişiyorlar. Lakin albümlerin hiçbiri herhangi bir yapım firması tarafından üstlenilmediği gibi dağıtıma da vermiyorlar. Sınırlı sayıda ve kendi imkanları ile kaydedip yayınladıkları albümleri bulmak çok kolay da değil artık.

Grubun 70'li yıllarda kaydedip yayınladığı tek albüm olan Live At Sunrise Studios, hemcanlı performans hem de Crossover Prog örneği olarak oldukça iyi. Progressive Rock'ın biraz popülerleşme gösterdiği dönemin hemen ardından ve daha popüler hali diyebileceğimiz bir tarzda albüm kaydetmiş olmaları onlara çok büyük başarılar ya da olanaklar tanımamış. Tek albümle kalmış olmalarına rağmen albümdeki parçalar, coşkulu yaratıcılık ve kendi halindelik fazlasıyla etkileyici.

Live At Sunrise Studios'un orijinal halinde 4 parça bulunuyor. Daha sonra yayınlanan CD versiyonunda ise çeşitlilik arttırılmış ve Bonus parçalar eklenerek daha doyurucu bir hale getirilmiş. İlk 4 parçadan sonrası da grubun tarzını anlatmakla birlikte aradaki kopukluklardan dolayı bir miktar aşağıdan seyrediyor.

Yoğun ve karmaşık bir yapısı var albümün. Sıkıcı olmaktan uzak bir karmaşa elbette. Canlı kayıt olmasından kaynaklı ve temelde doğaçlama konusunda yeteneklerinden dolayı fazlasıyla serbest bir tarza sahipler

KEDAMA

Christian Linder / Gitar, Klavye
Richard Rothenberger / Klavye
Peter Suter / Davul, Vurmalılar

LIVE AT SUNRISE STUDIOS

01. Ouverture (7:28)
02. Finale (12:03)
03. Our Power (3:59)
04. Zugabe (9:27)

Bonus:
05. Chinese Dragon (9:14)
06. Hwrklnzg (3:39)
07. Honey Moon (5:43)
08. Improvisations (3:06)
09. Intermezzo (6:24)
Songs from compilation album:
10. Two Souls in Space (7:14)
11. Feelings without Name (3:56)