1971 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
1971 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Mayıs 2023 Cuma

Stud / Stud (1971)

Kuzey İrlanda
'dan çıkma Stud, İngiliz grubu olarak sınıflandırılır. Uyuz bir durumdur ama işte yapacak da çok bir şey yok. Progressive Rock, Progressive Folk, Heavy Psychedelic Rock ve Blues Rock semalarında dolaşan grubun kuruluşu öncesi, grup elemanlarının çaldığı diğer gruplar bir miktar ilgi çekicidir. Rory Gallagher'ın Taste grubundan Charlie McCracken ve John Wilson ile Blossom Toes'un eski elemanı Jim Cregan tarafından kurulmuştur Stud. Müzisyenlerin referansları gayet iyi olunca insanın beklentileri de yükseliyor doğal olarak. Belirtmeden geçmeyelim, ikinci albümde gruba Eric Burdon & The Animals ve Family'e çalmış olan John Weider da katılınca kadro daha bir güçlenmiş.

Ticari olarak en ufak bir başarı kazanamasalar da kaydettikleri albümlerle bugün bile hatırlanan gruplar arasına girmeyi başarmışlar. Birleşik Krallık'ta belirli bir miktar popülariteye sahipken, Almanya'da çıktıkları turne sırasında epeyce ün yapmışlar kendilerine. Bunu fark eden neredeyse bütün radyolar da Stud'u konuk olarak almışlar. Bir durum ötekini desteklemiş ve Almanya'da fazlasıyla popüler hale gelmişler. O dönemde biraz para görmüş cepleri. Üstüne bir de BASF ile albüm anlaşması imzalamışlar. Gerçi albüm ortalama bir albüm olarak kalmış ama yine de fena değil.

Konumuz olan ilk Stud albümü grubun kurulmasından hemen sonra kaydedilmiş. Kalite olarak iyi olsa da ticari başarıyı elde edememiş. Yapımcı firma DERAM da anlaşmaları iptal edip grubu sepetlemiş. Almanya şansı da buradan sonra açılmış zaten.

Albümün İrlanda folklorundan etkilenmiş olduğu pek çok yerinde hissediliyor. Ama bunun üzerine çok fazla şey katmayı da başarabilmişler. Grup elemanlarının müzikal yeterliliklerinin iyi olması, müzikal anlayış geliştirme konusunda oldukça faydalı olmuş gibi görünüyor. Albüm Progressive bir yapıya sahipken Blues ve Psychedelic yönleri de ara ara da olsa ağır basıyor. Psychedelic kısmını kendilerine özgü bir şekilde sertleştirerek Heavy Psychedelic'e taşımışlar. Bir noktada rahatsız edici denilebilecek kadar Psychedelic'e yöneldiklerini rahatlıkla duyabiliyorsunuz. Uzun ve bitmeyecekmiş gibi gelen bu anların ardından tempo ile oynayarak sert bir Blues'a geçiş yapıp işi Heavy Progressive'e kadar götürüyorlar.

Melodik parçaların olmamasından dolayı kulağı buna alışmış dinleyicileri pek kendine çekmeyen bir albüm Stud. Ama diğer tüm açılardan baktığınızda da sağlam ve vazgeçilmez kategorilerine girebilecek niteliklere sahipler.

STUD

Jim Cregan / Lead Gitar, Akustik Gitar, Lead Vokal
Richard McCracken / Bass, Kontrbas
John Wilson - Davul

STUD

01 - Sail On (4:12)
02 - Turn Over The Pages (4:17)
03 - 1112235 (12:20)
04 - Harpo's Head (7:35)
05 - Horizon (11:07)
        Here - Part 1
        There - Part 2
06 - Song (2:33)

3 Mayıs 2023 Çarşamba

Mainhorse / Mainhorse (1971)

Yarı İngiliz yarı İsviçreli Mainhorse, başarılı bir albüm kaydedip daha sonraları ortalıkta hiç görünmeyen gruplardan. 1969 yılında Londra'da kurulan grubun 2 üyesi İsviçreli diğer 2 üyesi ise İngiliz. Her ne kadar yarı yarıya olsalar da İngiltere'de kuruldukların düşünülünce İngiltere altında gruplandırmaya dahil etmek doğru olacaktır.

Grubun has elemanı daha sonraları Yes ile öne çıkacak olan Patrick Moraz. Mainhorse Moraz'ın ilk grubu. Kaydettikleri ilk ve tek albümün ardından önce Refugee'yi kurup ardından da Wakeman'ın yerine Yes'e katılıyor. O konudaki başarısı tartışılır ama adam sonuçta en büyüklerden birinde çalmayı başarmış.

Temelde Heavy Progressive Rock ile Symphonic Prog arasında seyreden Mainhorse albümü, müzikal açıdan fena halde kaliteli olsa da ticari anlamda tam bir hayal kırıklığı yaşatmış. Bu başarısızlığın ardından grup dağılmış dağılmasına da dediğimiz gibi Moraz Refugee ve Yes'e, davulcu Bryson, Spooky Tooth'a geçmiş. Yani enstrüman açısından bırakın herhangi bir sorun bulmayı, kalite açısından oldukça yüksekte bir albüm. Grubun, albümün yayınlandığı dönemde bile Atomic Rooster, The Nice, Deep Purple gibi gruplarla karşılaştırıldığı düşünülürse başarı oranları gerçekten de çok yüksek.

Albüm özellikle Moraz'ın yeteneklerini göstermesi açısından oldukça doyurucu. Adamı Yes'te sevmemiş olabilirsiniz belki, ama bu albümde fena halde kaliteli bir müzisyen olduğunu kanıtlıyor. Diğer elemanlarında Moraz'dan aşağı kalır yanı olmayınca albüm gerçekten de nefis bir dinlenceye dönüşüyor.

Albümdeki kısa parçalar, Jazz esintileri hissettiren Basia'yı da dahil ederek düşündüğümüzde oldukça sağlam Blues temeli içeren parçalar. Aynı diğer parçalarda da olmakla birlikte özellikle uzun parçalardaki durum biraz farklılaşıp yumuşuyor diyebiliriz. Progressive Rock'ı daha fazla hissettiren parçalara dönüşüyorlar. Ama temelde albüm Blues üzerine kurulu demek de yanlış olmaz. Özellikle 60'ların Psychedelic Rock ve Acid Rock'ından hoşlananlar için, işin bir sonraki aşamasının neresi olacağına dair iyi bir çalışma Mainhorse albümü.

Tek albümlü efsaneler listemize de sorgusuz sualsiz girebilen albümlerden aynı zamanda. Melodik zenginlikleri, enstrümantasyondaki değişik yaklaşımlar ve kendilerine has geliştirdikleri müzikal yapı ile arşivde mutlaka olması gereken gruplardan.

MAINHORSE

Peter Lockett / Lead Gitar, Keman, Vokal
Patrick Moraz / Piyano, Elektrikli Piyano, Org, Synthesizer, Glockenspiel, Vokal
Jean Ristori / Bass, Çello. Vokal
Bryson Graham / Davul, Vurmalılar

MAINHORSE

01. Introduction (5:09)
02. Passing Years (3:55)
03. Such a Beautiful Day (4:44)
4. Pale Sky (10:17)
05. Basia (5:32)
06. More Tea Vicar (3:33)
07. God (10:31)

18 Nisan 2023 Salı

Mark-Almond / Mark-Almond (1971)

1970 yılında İngiltere'de kurulan Mark-Almond (1989'da Gene Pitney ile söylediği Something's Gotten Hold of My Heart'la tekrar patlayan Marc Almond ile karıştırmayınız) Jazz'dan yola çıkan bir Progressive Pop anlayışına sahip. Bu tanımlama çok doğru olmayabilir zira tam olarak Pop değiller. Rock'a yaklaşıyorlar ama tem olarak Rock da değiller. Jazz Rock içerisine dahil edilebilecek kadar Jazz ve Rock içeriyorlar falan. Karışık bir durum ama grubun temel amacı Rock yapmaktan çok para kazanacakları bir popüler müziğe tutunmak gibi görünüyor. Lakin kaydettikleri ilk albümle de oldukça başarılı bir iş çıkarmışlar ortaya. 

İkisi de 60'ların ortalarından beri müzik aleminin içinde olan Jon Mark ve Johnny Almond, çeşitli gruplar ve müzisyenlerin arkasında çaldıktan sonra en son Bluesbreakers sonrası John Mayall'ın iki albümü The Turning Point ve Empty Rooms'da birlikte çalıyorlar. Burada birbirileri ile iyi anlaşıp birlikte müzik yapabileceklerine karar veriyorlar ve Mark-Almond'ı kuruyorlar. Müzikal deneyimleri bir hayli fazla olunca birlikte yol alma konusunda büyük sorunlar da yaşamamışlar belli ki.

Marianne Faithfull, Alan Price Set, John Mayall gibi müzisyenlerle çalışınca işin özünü, paranın nasıl kazanılacağını kavramış olacaklar ki kaydettikleri albümde popüler bir hava olmasına da özen göstermişler. Diğer taraftan bakıldığında ise albüm Pop albümü olmaktan çok öte ve gerçekten de sağlam bir Jazz Rock albümü. Fusion olmadığı kesin ama Jazz'dan beslenen yapısıyla farklı bir duruş sergiliyor.

Grubun diğer elemanları daha çok toplama müzisyenler diyebiliriz. Burada grup daha çok deminden beri hikayelerini anlattığımız Jon Mark ve Johnny Almond üzerine kurulu. Ama diğer elemanları da iyi seçmişler ki albümde enstrümantasyon konusunda en ufak bir aksamaya rastlamıyorsunuz. Yumuşak tonlarda giden bir yapısı olması nedeniyle enstrüman yeterliliğine çok gerek yokmuş gibi düşünülebilir ama parçalardaki geçişlerde bunun böyle olmadığına ikna oluyorsunuz.

5 parçadan oluşan bu ilk albümde sık sık yapılan karşılaştırmayı yaparsak Chicago ve Blood, Sweat & Tears ile bazı ufak tefek benzerlikler olması dışında genel yapı itibariyle benzeştikleri çok fazla şey yok diyebiliriz. Dünkü America yazısından sonra yaza hazırlık çalışmaları kapsamında, dipten ilerleyen ve arşivde olması gereken Jazz Rock albümlerinden biri olarak tanımlayabiliriz Mark-Almond'u.

MARK-ALMOND

Johnny Almond / Bariton Saksafon, Tenor Saksafon, Alto Saksafon, Soprano Saksafon, Vibraphone, Vokal, Konga, Alto Flüt, Bass Flüt
Jon Mark / Klasik Gitar, Elektrikli Gitar, Bass, Vurmalılar, Lead Vokal
Rodger Sutton / Bass, Vurmalılar, Vokal
Tommy Eyre / Concert Grand Piyano, Elektrikli Piyano, Vokal, Org, Flüt, Gitar, Vurmalılar

MARK-ALMOND

01 - The Ghetto 6:05
02 - The City: 11:30
        a. Grass and Concrete
        b. Taxi to Brooklyn
        c. Speak Easy It's a Whiskey Scene
03 - The Tramp and the Young Girl 4:55
04 - Love: 11:49
        a. Renaissance
        b. Prelude
        c. Pickup
        d. Hotel Backstage
05 - Song for You 8:25

17 Nisan 2023 Pazartesi

America / America (1971)

Yaza hazırlık çalışmaları kapsamında, daha önce paylaştığımız America'dan ilk albümü de paylaşalım istedim. Her gün Progressive Rock, Jazz Rock, Canterbury Scene, Krautrock ve diğerleri gibi türlerde yazmanın kolay olduğunu düşünüyorsanız öyle olmadığını söyleyeyim. Grupları ya da albümleri ne kadar iyi bilirseniz bilin yine de yorucu oluyor, zorluyor, bazen çileden çıkarıyor. O nedenle arada böyle hafif ama kaliteli işleri de paylaşmak gerekiyor. Sizin açınızdan olmasa bile benim için en iyisi bu.

America ile ilgili kısa da olsa biyografik bilgi için daha önceki Homecoming albümü yazısına bakabilirsiniz. Yeterli bilgi orada bulunuyor. O albümle bu albüm arasında kalmışımdır. Hangisini dinlemeyi daha çok sevdiğimi bir türlü çözemedim. O zaman gerekli olan Homecoming'miş ki onu paylaşmışım ama ilk albüm America da en az onun kadar iyi, hatta bakış açısına göre değişebilen şekilde ondan daha iyi bile denilebilir.

Malum bu arkadaşlar yumuşak, ağırlıksız, stabil ve sakin bir müzik yapıyorlar. Lazım oluyor bu da bazen insana. Bütün karmaşanın içerisinde kendinizi iyi hissetmenizi sağlamak gibi başarıları var America ve America gibi grupların. Albümdeki parçalar da bunu sağlayabilmek adına yapılmış gibi kısa sürelere sahip. Albümün en uzun parçası Here'ın süresi 5.30 ki bu hiç alışık olmadığımız şekilde kısa bir uzunluk diyebiliriz.

Özellikle havanın güzelleşmeye başladığı, havanın insanın içini ısıtacak kadar yumuşadığı dönemlerde acayip iyi gidiyor America'nın bu albümü. Riverside ile başlayan bu keyif hali hemen ardından gelen Sandman ile daha da fazlalaşıyor. Aklıma gelmişken, az önce öyle ağırlıksız, sakin filan dedim de çok ucuza kaçılmış işler gibi de düşünmeyin. Özellikle Country gitarları göz dolduruyor albümde. Yine yumuşaklar Country'e göre ama estetiğini yakalama açısından da hiç aşağıda kalmıyorlar. İnce tonlarda giden gitarlarıyla rahatlıyorsunuz zaten böyle havalarda.

Albümde 12 parça var ama hepsini de beğenme zorunluluğu yok elbette. Ben en çok A Horse With No Name, Sandman, Pigeon Song, Riverside, I Need You gibi parçaları seviyorum. Three Roses ve Children ise niye yapıldığını bile anlayamadığım parçalardan. Neyse ki bunlardan albümde çok fazla da yok. A Horse With No Name ve Sandman'i dinleyin, keyfiniz yerine gelsin. Sonrakilere de bakarsınız işte ara ara. Tamam, kabul fena harcadım şimdi. O kadar da değil ama. Parçalar sadece size hitap etmiyor diye düzeltelim konuyu. İçinize sinenler ve etkileyenler var bir de tam tersi olanlar. 

Güneşin cayır cayır yaktığı bir öğle sonrasında, ağaç altına gerdiğiniz hamağınızda sağa sola devrilirken keyif alarak dinleyebileceğiniz bir albüm.

AMERICA

Dewey Bunnell / Akustik Gitar, Lead Vokal, 12 Telli Akustik Gitar
Gerry Beckley / Lead Gitar, Bass, Akustik Gitar, 12 Telli Akustik Gitar, Lead Vokal, Piyano, Chimes, Elektrikli Gitar
Dan Peek / 12 Telli Akustik Gitar, Elektrikli Gitar, Bass, Akustik Gitar, 12 Telli Elektrikli Gitar, Lead Vokal, Piyano

AMERICA

01 - Riverside 3:02
02 - Sandman 5:03
03 - Three Roses 3:54
04 - Children 3:07
05 - A Horse With No Name 4:10
06 - Here 5:30
07 - I Need You 3:04
08 - Rainy Day 3:00
09 - Never Found the Time 3:50
10 - Clarice 4:00
11 - Donkey Jaw 5:17
12 - Pigeon Song 2:17

11 Nisan 2023 Salı

Syrinx / Long Lost Relatives (1971)

Toronto, Kanada'da 70'lerin başında kurulan Syrinx, Progressive Electronic'in en iyi işlerine imza atmış gruplardan biri. Az ama öz grupları ile ünlü olan Kanada'nın bu tarza da en büyük armağanı. Ne yazık ki 2 albümle kalmışlar. Daha fazlası için büyük de bir potansiyelleri varmış oysa. Keşke devam edebilselermiş.

Hikaye 1967 yılında Intersystems adlı grupla başlıyor aslında. John Mills-Cockell'in kurucuları arasında yer aldığı bu grup deneysel bir elektronik müzik yapıyor. Çok gelişkin değiller, Hatta ham oldukları bile söylenebilir. Muhtemelen ne yaptıklarını kendileri de bilmiyormuş gibi bir halleri var. Elbette yapmayı istedikleri bir şeyler var ama sonucun böyle olacağını beklemedikleri aşikar. Neyse, bu grupla birlikte 3 albüm kaydı yaptıktan sonra Mills-Cockell yeni bir grupla daha gelişkin ve daha oturmuş bir müzikal anlayışla yol almak niyetine giriyor ve 1970 yılı başlarında Syrinx'i kuruyor.

Edinmiş olduğu deneyimle oluşturduğu parçalara grubun diğer elemanlarının da katkısı bir hayli hızlı ve fazla olunca ilk albümü kısa sürede kaydedip yayınlıyorlar. Grupla aynı adı taşıyan albüm kısa sürede ilgi odağı haline geliyor. Hem eleştirmenler hem de dinleyenler tarafından oldukça beğeniliyor. Peşi sıra çıkardıkları ikinci albüm Long Lost Relatives ise grubun başyapıtı sayılabilecek niteliklere sahip bir albüm olarak çıkıyor piyasaya.

Fakat çok fazla ayakta kalamıyorlar ve grup üyelerinin farklı gruplarla çalışma isteği ağır basıyor ve dağılıyorlar. İlk büyük bilinirliklerini ve başarılarını Miles Davis'in Bitches Brew turnesinde sağlayıp sonrasında Deep Purple gibi gruplarla aynı sahneyi paylaşmış olsalar da grubun ayakta kalmasını sağlayamıyorlar bir türlü.

Syrinx, Moog sytnhesizers kullanan ilk Kanadalı gruplardan. Saksafonla birleşen tuhaf yapısıyla da albüm fazlasıyla ön plana çıkan bir yapıya bürünüyor. Progressive Electronic ana kategorilendirme olsa da grubu RIO ve Avant-Prog içerisine de rahatlıkla dahil edebiliriz. Vangelis, Kitaro gibi isimlerle (ikisi de 70'lerden gelmedir bu arada) World Music başlığıyla anılan türün de yapıtaşlarındandır Long Lost Relatives. Yumuşak ama yırtıcı, enfes ama rahatsız edici diye tanımlayabileceğiniz tezat yanları da çoktur ki bu nedenle Avant Garde işin içine giriyor diyebiliriz.

SYRINX

John Mills-Cockell / Klavye, Moog & ARP Synthesizers
Doug Pringle / Saksafon, Bongo, Çan, Guiro
Alan Wells / Konga, Timpani, Gong, Tef

Konuk Müzisyen:
Milton Barnes / Yaylı Çalgılar

LONG LOST RELATIVES

01. Tumblers To The Vault (3:26)
02. Syren (5:57)
03. December Angel (8:58)
04. Ibistix (8:04)
05. Field Hymn (Epiloque) (2:52)
06. Tillicum (1:54)
07. Better Deaf And Dumb From The First (2:54)
08. Aurora Spinray (3:26)

9 Nisan 2023 Pazar

Chain / Toward The Blues (1971)

60'ların sonunda kurulduğu dönemden şimdiye dek Avustralya'nın çıkardığı en iyi Blues Rock grubu tartışmasız şekilde Chain'dir. Bunu herhangi bir Avustralyalı müzik otoritesi ya da dinleyicisine sorun, farklı bir isim vermeyecektir. Bu türe dahil pek çok grup çıkarmış olsalar da hala en iyileri, en bilinenleri, en önde olanları daima Chain oluyor. 

Grubun tarihi oldukça karışık ama onu da söyleyelim. Özellikle en popüler oldukları 70'li yılların başlarındaki 6-7 yıllık dönemde grup elemanı olarak 40'tan fazla müzisyenin ismi sayılabiliyor. Sürekli kadro değişiklikleri yaşanmış ama gelen gideni hiç bir zaman aratmamış. Neredeyse hep aynı kalitede, bazen daha iyi bir şekilde Chain sahnedeymiş.

Özellikle sahne performansları o kadar iyiymiş ki Mushroom isimli plak şirketinin sahibi Michael Gudinski, yıllar sonra, Mushroom'un kurulduğu dönemde Chain ile tanıştığını ve plak şirketinin geleceğini Chain'in itibarı üzerine oluşturduğunu bir röportajda itiraf etmiş. Zaten bu nedenle de ciddi çalışmalar yapıp, grubun menajerliğini de üstlenmiş. Adam canla başla çalışıp, Chain'in daha fazla insanla tanışması için elinden geleni yapmış.

1971 yılı Ocak ayında Odyssey Festivali'nde verdikleri enfes konserin ardından (History of Chain isimli arşivlik albüm setinin içinde mevcut) albüm aşamasında geçmişler. Uzun uğraşılar sonucunda çıkmış albüm ortaya. İşin temelinde Blues fazlasıyla var olsa da Toward The Blues'un müzikal çeşitliliği bir hayli fazla. Alttan gelen her şeyde bambaşka bir türün etkilerini hissediyorsunuz. 

Bu arada belirtelim, Blues çıkışlılar, Blues Rock yapıyorlar ama bunu tamamen Amerikan tarzı ile de yapmıyorlar. Elbette benzer yanları bulunuyor fakat kendilerine has bir yapı geliştirmeyi de başarabilmişler. Dinlediğinizde Amerika ile alakası olmadığını, İngilizlere benzemediklerini anlıyorsunuz hemen. Koyacak yer bulamıyorsunuz ve en son albümün kapağına bakıp tamam işte Chain bu diyorsunuz. O kadar iyi ve kendilerine haslık konusunda da belirginler.

Albüm kaydının grup halinde çalmaya başlamalarından (elemanlar değişiklik gösterse de) çok sonra olduğu düşünüldüğünde enstrüman yetkinliği konusunda en ufak bir sorun göze çarpmıyor. Vokalin gıcırtılı sesi de albüme tam oturmuş. Arşivde olmazsa olmaz albümlerden biri.

CHAIN

Barry Sullivan / Bass
Barry Harvey / Davul
Phil Manning / Gitar
Matt Taylor / Armonika, Vokal

TOWARD THE BLUES

01 - 32/20 Blues 4:11
02 - Snatch It Back and Hold It 5:01
03 - Boogie 10:38
04 - Booze Is Bad News Blues 7:44
05 - Albert Gooses Gonna Turn the Blues Looses 7:02
06 - Black and Blue 4:50

22 Mart 2023 Çarşamba

Pugh's Place / West One (1971)

Hollanda'da kurulmuş Heavy Progressive Rock grubu Pugh's Place, işin hakkını vererek yapan grupların başında gelir. Lakin tek albüm çıkarıp dağılmış olmaları da ayrıca kötü bir durumdur. Tek albümlüler listemize açık ara farkla girerler. Grubun temeli 1965 yılında kurulan Example adlı bir gruba dayanıyor. Bu grupta yaptığı müzikten uzaklaşmak isteyen gitarist Hans Kerkhoven, yeni parçalar kaydetmek için uğraşırken diğer elemanlarla bir araya geliyorlar ve kadroyu oluşturuyorlar. İlk çalışmaları cover parçalar yapmak üzerine şekillenirken, bunu yaparken de müzikal anlayışı biraz daha sertleştirip gelişkin hale getiryorlar ve ortaya Pugh's Place çıkıyor.

Uzun çalışmalar ve kayıtların ardından ilk ve tek stüdyo albümü West One 1971 yılında piyasaya sürülüyor. Dinleyiciler ve eleştirmenler tarafından beğenilen albüm bir de ortalamanın üzerinde ticari başarı elde ediyor. Buradan gelen etki ile grup uzun süreli bir turneye çıkıyor. Hollanda'nın pek çok yerinde çalıyorlar. O arada yaptıkları bazı yeni parçalar ile birlikte bir de konser albümü kaydediyorlar. 1972 yılında yayınlanan albüm West One'dan daha iyi diyebiliriz.

Pugh's Place'in müziği tam anlamıyla Heavy Progressive Rock. Uriah Heep ve Deep Purple benzeri Hammond kullanımları, Jethro Tull tarafından gelen flütleri ile kendilerine has bir yapı oluşturmayı da başarabilmişler. Ortaçağ Avrupa'sının müziğine, Folk'a göndermeler bulunuyor. Fakat genel yapı aha sert ve agresif ilerliyor.

Albümdeki en büyük eksiklik ya da kulağa batan şey vokalin bazı bölümlerde yetersiz kalması denilebilir. Özelliksiz bir sese, düz bir vokal tekniğine sahip Nanna Kalma. David Byron, Ian Gillan, Robert Plant gibi seslerin inişli çıkışlı vokalleri ile uzaktan yakından alakası yok. Ama sıkıcı olmaktan da uzak. Zaten grubun müziği bu tarz pürüzleri ortadan kaldırabilecek kadar iyi.

West One albümünde, grubu kurdukları ilk günlerden kalma alışkanlıkla The Beatles'ın Drive My Car parçasının cover'ı bulunuyor. The Beatles sevenlerin kulağını tırmalamadan," hadi be, böyle de olabiliyormuş" dedirtecek cinsten bir yorum olmuş.

Oldukça güçlü tarzlarıyla kulağınızdan uzun süre silinmeyecek izler bırakıyor Pugh's Place. Dinlemekten bıkmayacağınız tarzda bir arşivlik.

PUGH'S PLACE

Hans Kerkhoven / Lead Gitar, 12 Telli Gitar, Akustik Gitar
Jan Ottevanger / Bass
Nanne Kalma / Vokal, Akustik Gitar, Vibes
Jan van der Heide / Gitar, Flüt, Vokal
George Snijder / Davul
Henk Kooistra / Org

WEST ONE

01. Drive My Car (7:03)
02. Old Private John (4:39)
03. Give Me Good Music (5:50)
04. Secret (4:22)
05. The Prisoner (4:21)
06. Undesirable (4:10)
07. Lady Power (6:10)

21 Mart 2023 Salı

Malón / Rebelión (1971)

Malón
70'li yıların bir başka enteresan grubu. Hem grup üyeleri hem yaptıkları müzik hem de bilinmezlikleri onları enteresan bir hale sokuyor. Arjantinli müzisyenler Juan Carlos Cáceres ve Alberto Canónico tarafından Fransa'da, Fransız müzisyenler ile birlikte kurulmuş. Haklarında çok fazla bilgiye sahip değiliz. Ama Arjantin folklorundan beslenen, Psychedelic Rock ile genişleyen, Jazz ile lezzetlendirilen, Fransızca vokal ile de tuhaf gelen bir yapıya sahip olduklarını biliyoruz.

Tek albümlü efsaneler listemize rahatlıkla giren Malón'a ait El Camino adında bir albüm olduğu söylense de bilginin teyidi yok. Ayrıca albüme dair bir şey de yok. Youtube'da filan El Camino adında 4 dakikalık bir kayıt dışında pek bir şey yok. Hazırlanmış ama yayınlanamamış bir albüm olabileceği gibi konser kaydı ya da gayri resmi konser kaydı (fanlar tarafından kaydedilen bootleg) da olabilir. 

Belirsizliklerle dolu bir albüm Rebelión. Arjantin folkloru var ama belli belirsiz, Jazz albümün hemen her yerine yayılmış durumda gibi görünmekle birlikte Psychedelic Rock'ın da etkisi bir hayli fazla. Ama o da belirgin değil. Albümün gelişen, genişleyen ve kökleri değişken yapısı yüzünden Progressive Rock içerisine de rahatlıkla dahil edilebilir. Eclectic Prog olarak tanımlamak da doğru olmaz bu arada. Yapısal olarak farklı bir bütünlük taşıyor içerisinde fakat o da belirsiz. :)

Albümde enstrümantasyon oldukça iyi. Özellikle daha önce herhangi bir Rock albümünde rastlamadığımız (belki de nadiren rastladığımız) Peru Flütü, albümde bütün parçaların en dinamik noktası olarak öne çıkıyor. Ritim grubunun yaptığı işi bir kenara bırakırsak, gitar ve piyano gibi aletlerin önünde neredeyse albümün bütün yükünü Peru Flütü yükleniyor. Diğer yandan 12 telli gitarın aralarda yaptığı girişler ile ritim grubunun bazen Tango'ya bazen daha yerel inen ritimleri ile Rebelión oldukça şenleniyor.

Şenliğin başladığı yerler genelde Arjantin folkloruna dayanan ritimler oluyor ki albüm için oldukça iyi bir tercih olmuş. Sert Psychedelic gitarlar ile birlikte melodik ve ritmik yapı daha fazla öne çıkarken hem grubu hem albümü Rock kültüründen alıp folklorik müziğe doğru yönlendiriyor. Ardından her şeyi bir araya toparlayıp enfes bir sona erişiyor.

MALÓN

Daniel Leonard / 12 Telli Gitar, Bass, Vokal
Juan Carlos Cáceres / Piyano, Peru Flütü, Org, Quena, Vurmalılar, Trompet, Vokal
Alberto Canino / Davul, Vurmalılar
Didier Gras / Elektrikli Gitar, Org, Vurmalılar
Jean-Paul Proix / Davul

REBELIÓN

01 - Macoña 3:00
02 - La Ville 2:20
03 - Rebellion 3:40
04 - Je Donnerai 3:05
05 - Huinca 3:25
06 - Candombe 3:50
07 - Vidala 5:05
08 - Milonga 2:40
09 - Malón 1:40
10 - Le Fantôme 2:45
11 - La Nueva 4:10

20 Mart 2023 Pazartesi

Ramases / Space Hymns (1971)

Ara ara bahsettiğimiz tuhaf işlerden biri de Ramases. Esasen bir grup değil bir insanın takma adı. Garip bir şekilde kafayı yiyip, Mısırlı firavun tarafından ziyaret edildiğini söyleyerek adını Ramases yapan Kimberley Barrington Frost'un takma adı. Gerçek isim konusunda da uzunca bir süre problem yaşanmış. Hayranları ve rock müzik tarihi takip eden bazılarınca asıl adının Martin Raphael olduğu söylenmiş ve pek çok kaynakta bu yönde ekleme ya da değişiklikler yapılmış. Ama 2012 yılında Frost'un eşi olan ve müzik çevrelerinde Selket olarak bilinen Dorothy Frost'un yaptığı açıklama ile olay son bulmuş.

Ramases adıyla 70'lerde kaydedilen 2 albüm de Folk'tan beslenen ve Prog Folk olarak kategorilendirilen türe dahil. Lakin ilk albümün müzisyen kadrosunda -ki buna konuk müzisyen emek doğru olacaktır- ileride 10cc grubunu oluşturacak Kevin Godley, Lol CremeGraham Gouldman ve Eric Stewart bulunuyor. Albümü önemli kılan kısımlardan biri de bu. Az önceki isim karışıklığında adı geçen Martin Raphael de albümde Sitar çalıyor. Kadın vokal Sel (Selket - Dorothy Frost) ve Ramases albümün aynı zamanda tüm parçalarını üretmişler.

Temelde çok büyük özelliklere sahip olmayan bir albüm gibi görünse de Space Hymns kendi içinde farklı yerlere doğru yönelebilen başarılı bir çalışma. Pop müziğe olan yakınlığından, melodik bölümlerdeki tekrarlardan kaynaklı pek sevilmese de hakkını yemek de doğru olmayacaktır. Pop'a yaklaşan / yakınlaşan bir tarzın bile iyi yapıldığında başarılı olabileceğinin kanıtı olarak da görülebilir Space Hymns albümü.

Adındaki Space'ten kaynaklı olarak, parçaların bazı bölümlerinde iş Space Rock semalarına kadar çıkabiliyor. Ama işi o kadar sert bir hale getirmeden, kıyısından köşesinden geçerek çözüyorlar. Tabi albümdeki 10cc çekirdek kadrosu daha sonra, gruptan ayrıldıklarında paranın Pop'a yakınlaşan müzikte olduğunu gördüklerinden olsa gerek ne tür bir müzik yaptıkları da ortada.

Sıkıcı olmayan, çıkan seslerle sizi adeta büyüleyen, bazen şaman bazen Kelt kültürüne doğru kayan değişik vokalleri, üstün körü olmayan enstrümantasyonu ile başarılı bir albüm. Arşivinize almak kişisel beğenilerinize kalmış ama diğer taraftan bakıldığında da olmazsa eksikliği hissedilebilir.

RAMASES

Ramases / Vokal

Konuk Müzisyenler:
Sel / Vokal (3,5,10)
Eric Stewart / Lead Gitar, Moog synthesizer
Lol Creme / Lead Gitar, Moog synthetizer
Graham Gouldman / Gitar, Bass
Martin Raphael / Sitar
Kevin Godley / Davul, Flüt

SPACE HYMNS

01. Life Child (6:40)
02. Oh Mister (3:01)
03. And The Whole World (3:48)
04. Quasar One (6:46)
05. You're The Only One (2:21)
06. Earth-People (5:29)
07. Molecular Delusions (4:02)
08. Balloon (4:32)
09. Dying Swan Year 2000 (0:47)
10. Jesus (4:02)
11. Journey To The Inside (6:07)

19 Mart 2023 Pazar

Clear Blue Sky / Clear Blue Sky (1971)

Tek albümlü efsaneler listemize üst sıralardan giriş yapan Clear Blue Sky, 3 kolej arkadaşı genç tarafından kurulmuş. Londra'nın Acton bölgesinde yaşayan elemanlar önce Jug Blues, ardından Matuse ve sonra da X adını almışlar. Vertigo ile çalışan bir menajerin grubu dinledikten sonra hayran kaldığı ve anlaşmayı hemen imzaladığı söyleniyor. Üçü de henüz 18 yaşında olan Clear Blue Sky elemanları hızlı bir çalışmanın ardından ilk albümü kaydediyorlar ve albüm piyasaya sürülüyor.

Grubu ilk başlarda Led Zeppelin ve Jethro Tull'ın ilk dönemleriyle filan karşılaştırıyorlar. Her iki gruba da bazı noktalarda yakınlıklar olsa da grubun her ikisiyle de alakası olmadığını söylemek lazım. Onlar gibi Blues kökeninden geliyor olsalar ve Led Zeppelin gibi işi daha ileriye götürüp Hard Blues'a vardırsalar da aynı değiller. Jethro Tull'ın daha hafif kalan ilk dönem blues anlayışı ile de uzaktan yakından ilgisi yok tabi. Lakin her iki grubun da belirgin bazı özelliklerini üzerlerinde taşıdıkları da gerçek.

Albümün yayınlanmasından sonra grup fazla ilerleyememiş. Bazı kayıtlar yapmışlar ama yayınlama fırsatları olmamış. Kaydedilen bu materyaller ancak 20 yıl sonra, arşivlik albüm olarak yayınlanabilmiş. Her ne kadar ilk albümü biraz ileriye götürüyor olsalar da albümün ikinci albüm olarak düşünülmemiş, sadece yapılan kayıtların toplamı olduğu düşünüldüğünde biraz hafif kaldığını da söyleyebiliriz. Daha konunun başında tek albümlü efsaneler listemizde dahil etmiştik malum. Ama bu 70'li yıllarda çıkartılan albümlerle alakalı bir liste. Grubun 90'larla birlikte 5 albüm daha yayınlamış olması bizi bağlamıyor yani.

Grubun vokalsiz ve 3 kişi ile efsanevi bir iş ortaya çıkardıklarını belirtelim. Hard Blues ve Psychedelic Rock'ı aynı potada eritip yükseldikçe yükselen bir Heavy Progressive Rock albümüne imza atmışlar. Dönemin pek çok popüler ve popüler olmayan Heavy Rock grubu arasında bir hayli sivriliyorlar. Yaşlarının küçük olmasına rağmen de enstrüman kullanımı konusunda da değme müzisyenlere taş çıkartacak kadar iyiler. 90'lı yıllardan sonra kaydettikleri albümler de oldukça başarılı tabi. Lakin 70'lerin ruhunu o dönemki gibi hissettiremediği için olsa gerek biraz geride kalıyorlar.

CLEAR BLUE SKY

John Simms / Gitar
Mark Sheather / Bass
Ken White / Davul

CLEAR BLUE SKY

01. Journey to the Inside of the Sun (18:20)
02. You Mystify (7:45)
03. Tool of My Trade (4:50)
04. My Heaven (5:00)
05. Birdcatcher (4:10)

18 Mart 2023 Cumartesi

Ergo Sum / Mexico (1971)

Fransız underground rock kültürünün önemli yapı taşlarından biri de Ergo Sum. 60'ların ortalarında Lemon Pie adıyla kuruluyorlar. Birkaç kadro ve tarz değişikliğinin ardından 1968 yılında Ergo Sum adını alarak yola devam ediyorlar. Müzikal anlayışlarını belirgin bir türe sokmakta zorlanabildiğiniz gruplardan biri aynı zamanda.

Uzun süreli çalışmaların ardından çıktıkları küçük çaplı konser ve barlarda epeyce deneyim elde ettikten sonra Laurent Thibault'un kurduğu plak şirketi Theleme ile anlaşıyorlar ve hem kendilerinin ilk hem de plak şirketinin ilk albümünü yayımlıyorlar. Underground olmanın ve daha büyük kitlelere açılamamanın getirisi olarak albüm çok fazla bir ticari başarı elde edemiyor. Bunun aksine ise albüm bir o kadar da iyi. Maalesef ki albümün başarılı olması grubun bir arada kalmasını sağlamıyor ve grup albümden bir süre sonra, 1972 yılında dağılmış.

Daha önce bazı Fransız gruplarında bahsettiğimiz dilden kaynaklı rahatsızlık bu albümde yok. Çünkü albüm İngilizce olarak kaydedilmiş. Grubun vokali Lionel Ledissez'in kulağa hoş gelen ve pek fazla örneği olmayan bir sesi var. Eğer Family grubundan Roger Chapman'ı dinlemeyi seviyorsanız Ledissez'e de bayılırsınız.

Az önce grubun türüne dair saptama yapmakta zorlanılabileceğini söylemiştik. Pek çok kaynakta Jazz Rock ve Fusion olarak belirtilir Ergo Sum'un içine dahil olduğu janrlar. Her iyi yaklaşım gerçekten grubun müzikal anlayışında bulunuyor olsa da kesin olarak bu iki türe dahil etmek de pek doğru değil gibi geliyor insana. Zira albümde Psychedelic Rock, Folk, Ortaçağ müziği tınıları, Blues'a yaklaşan gitarlar ve daha bir çok türe ve tarza yaklaşan yerler bulunuyor. Eklektik bir yapıya sahip olduğunu kabul etmek gerekiyor. Belki bu nedenle de Eclectic Prog içerisine dahil olmaları daha olası.

Mexico'daki enstrüman kullanımları gerçekten de sağlam düzeyde. Grup elemanlarının enstrümanlarına hakimiyeti gitgide zorlaşan parçalar içerisinde kendisini fazlasıyla belli ediyor. Karmakarışık bir hal alan yapının içerisine bodoslama dalan gitar solosu her şeyi toparlamakla kalmıyor, parçanın / parçaların yönünü de bir anda değiştirebiliyor. Dipten ve derinden sık sık duyduğunuz piyano ve Hammond org tınıları da sizi farklı bir evrene sokma gücüne sahip.

ERGO SUM

Lionel Ledissez / Vokal, Vurmalılar, Sleigh Bells
Jean Guérin / Flüt, Wurlitzer, Steinway Piyano, Rhodes Piyano, Hammond Org, Whistling (1)
Michel Leonardi / Elektrik Gitar, Akustik Gitar, Vokal
Roland Meynet / Keman, Akustik Gitar (4)
Max Touat / Bas, Akustik Gitar (6 & 7), Double-Bass (4)
B.B. Brutus / Davul, Congas, Maracas, Vurmalılar

Konuk Müzisyenler:
Laurent Thibault  / Akustik Ritim Gitar
Dominique Blanc-Francart / Moog (5)

MEXICO

01. Mexico (3:26)
02. I Know Your Mother (8:50)
03. Albion Impressions (5:24)
04. Lydie (1:00)
05. Night Road (3:05)
06. Unparalleled Embrace (3:05)
07. John's Nightmare (3:50)
08. Faces (6:20)
09. Second Rebirth (4:07)
10. All's So Comic (5:55)
11. Tijuana (3:40)
12. It's Me (2:02)
13. Mexico - Instrumental Version (1:00)

16 Mart 2023 Perşembe

Freak Out / Life (1971)

Freak Out
, Psychedelic Rock ve Jazz Rock etkileşimli bir Avusturya grubu. 1971 yılı içerisine bir araya gelip albümü kaydedip dağılmışlar. Haklarında çok fazla bilgi olmamakla birlikte, kolayca anlaşılacağı üzere grubun adı Frank Zappa'nın Mothers of Invention'ının Freak Out albümünden geliyor.

Albümle ilgili ilginç bir bilgi de, 24 Nisan 1971'de Klangenfurt Konser Salonu'nda 1000 kişilik bir seyirci kitlesi önünde canlı olarak kaydedilmiş olması. Konser kaydı gibi düşünmeyin ama albümü. Sanki stüdyoda çalmışlar gibi rahatlar. Buradan anlaşılan o ki grup elemanları enstrümanları konusunda oldukça yetkin ve yetenekliler.

Bir de albümün ilk baskısı yani plak versiyonu 200 adet basılıp dağıtılmış. Yani yıllardır kolleksiyonerler için aranan nadide parçalardan biri. Değeri de oldukça yüksek.

Albüme gelirsek, muhteşem, efsanevi gibi tanımlamalar kullanamasak da ortalamanın çok üzerinde bir albüm. Özellikle konser kaydı olması kalitenin niteliğini de belirliyor. Stüdyoda doğru düzgün albüm kaydedemeyen grupların yanında, canlı olarak kaydedilmiş nefis bir albüm. Life'ın içerisinde bolca cover parça bulunuyor. East Of Eden'ın Snafu albümünden Leaping Beauties for Rudy, Spirit'in aynı adlı albümünden Fresh - Garbage, Frank Zappa'dan Son of Mr. Green Genes, Santana'dan Evil Ways ve Blodwyn Pig'in See My Way parçasının saksafon ve gitar doğaçlamaları ile dolu bir yorumu var. Her bir parçanın yorumu kendi içinde bambaşka ve güzel. Albümdeki diğer doğaçlamaları ve sürprizleri de siz keşfedin.

Konser kaydı olması sebebiyle aslında albümde çok fazla türe doğru kayma da görülüyor. Bu yapısından dolayı bazı kaynaklarda Krautrock ile Jazz Rock arasında bir yerde konumlandırılıyor. Tam anlamıyla doğru bir saptama olmayabilir ama oldukça da yakın bir tanımlama diyebiliriz. 

Albümde özellikle saksafonu çok iyi kullanmışlar. Hemen her parçanın hemen her yerinde duyabiliyorsunuz tenor saksafonu. Max Weißenbäck saksafon konusunda epeyce yetenekli. Diğer yandan arada sırada atonale doğru kayma eğilimi gösteren saksafona eşlik edebilme başarısını gösteren ritim grubu ve gitarların da hakkını vermek gerekir. Gitarları Robert ve Peter Musenbichler diye 2 kardeş üstlenmiş. Her ikisi de Lead Gitar çalıyorlar. Bunun yanında Peter lead vokal iken Robert da geri vokalleri üzerine almış.

FREAK OUT

Robert Musenbichler / Lead Gitar, Vokal
Peter Musenbichler / Lead Gitar, Lead Vokal
Max Weißenbäck / Saksafon
Charl Dienes / Davul
Mike Gärtner / Bass
Ivan Miholić / Vurmalılar

LIFE

01 - Evil Ways 3:25
02 - See My Way 3:25
03 - Sing Me a Song That I Know 2:00
04 - Leaping Beauties for Rudy 4:35
05 - Jamming Brothers 3:45
06 - Son of Mr. Green Genes 4:36
07 - Fresh - Garbage 9:45
08 - Everybody Need Somebody to Love 10:40
09 - Ramadhan Part III 0:10

15 Mart 2023 Çarşamba

Wonderland Band / Wonderland Band No.1 (1971)

Alman Rock müziğinin en tuhaf isimlerinden Achim Reichel'in projesi olan Wonderland Band, en az adamın kendisi kadar tuhaf. 3 yıllık Wonderland macerasının ardından, grubun vokali Frank Dostal ile birlikte kurduğu grupla albüm kaydetmişler. Açık ara farkla, tek albümlü efsaneler listemize giriyor olduklarını söyleyelim.

1971 yılında albüm kaydetme şansı olmadan dağılan Wonderland'i bir üst aşamaya taşıyıp Wonderland Band'e çevirip Krautrock'ın en değişik ve etkileyici albümlerinden birine imza atıyorlar. Temel olarak grupta 2 kişi olmalarına rağmen Konuk Müzisyen adı altında listelenen 25 kadar müzisyenle birlikte kaydediyorlar albümü. Albümün genelinde Pirinç Çalgıların egemenliği var. Tabi ki Reichel'in gitarı da büyük bir yer kaplıyor.

Boogie Rock, Psychedelic Rock, Folk, Ortaçağ müziği gibi türlerin bir bileşkesi olan albüm genelde Progressive Rock, özelde ise Krautrock janrı içerisine dahil ediliyor. Pirinç çalgıların varlığından kaynaklı olarak albümün coşkulu yani bir hayli ağır basıyor. Folklorik öğeler içeren baladlar bile neredeyse büyük bir coşku içerisinde icra ediliyor albümde. Yok artık bu kadar da olmaz diyeceğiniz her şeyi tek albüme sığdırmışlar gibi bir durum var yani ortada. 

Bazı eleştirmenler tarafından Reichel'in A.R. & Machines adı altındaki ilk albümü Die Grüne Reise'ye benzetiliyor. Her ne kadar iki albüm de aynı yıl içerisinde kaydedilmiş olsalar da aralarında büyük farklar da bulunuyor. Die Grüne Reise'de fazlasıyla bulunan, Reichel'in ekolo gitarları Wonderland Band albümünde kendine çok fazla yer bulamazken, tersi durumda da Die Grüne Reise'de pirinç çalgıların esamesi okunmuyor. Ayrıca Psychedelic Pop gibi düşünebileceğimiz bir tarzı icra eden Wonderland'in devamı olarak düşünüldüğünde Wonderland Band albümünün tam da bunun devamı olduğu, Progressive öğeler taşıdığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Bu noktada hemen belirtelim, her iki albüm arasında hangisi daha iyi kıyaslaması da yapamayacak durumda kalıyorsunuz. Melodi yapılarında benzerlikler varsa da enstrüman bölümleri, özellikle pirinç çalgıların olduğu yerlerde acayip ve değişik bir hal alıyor. Ortaçağ'da bir savaş alanından çıkıp, izbe ve pis kokulu bir bara doğru gidiyormuşsunuz hissiyatını fazlasıyla yaşatıyor albüm size. Frank Dostal'ın vokalinin albüme çok yakıştığını da söyleyelim.

WONDERLAND BAND

Frank Dostal / Vokal
Achim Reichel / Gitar, Vokal

Konuk Müzisyenler:
Claus-Robert Kruse / Vokal, Gitar, Org
Rale Oberpichler / Vokal
Helmuth Franke / Gitar
Ladi Geissler / Gitar
Bernd Steffanowski / Gitar
Kalle Trapp / Gitar, Bass
Hans-Uwe Reimers / Piyano
Benny Bendorf / Bass
Hans Hartmann / Bass
Sten-H. Lineberg / Bas
Peter Franken / Davul
Jo Nay / Davul
Barry Reeves / Davul
Dicky Tarrach / Davul
Walter Rudolph / Kettle Davullar
Max Lindner / Xylophone, Chimes
Bernhard Gediga / Trompet, Barok Trompet
Peter Kallensee / Trompet
Ernst Möhlheinrich / Trompet
Walter F. Preu / Trompet
Heinz Fadle / Trombon
Hermann Henrich / Trombon
Friedrich Rohde / Trombon
Wiegand Schneidenbach / Trombon

WONDERLAND BAND NO.1

01 - Heya, Donna Laya 4:51
02 - The Liberal John F. Baverstock 6:51
03 - Heavy Rider 8:23
04 - I Make Music 4:01
05 - Country Clown 5:00
06 - Unfaithful 2:40
07 - The Hill 12:01

14 Mart 2023 Salı

Culpeper's Orchard / Culpeper's Orchard (1971)

1969 yılında Kopenhag, Danimarka'da kurulan Culpeper's Orchard, dönemin Danimarkalı grupları arasında iyi bir yere sahip. 70'ler boyunca 4 albüm kaydetmiş olmalarına ve bu albümlerden sonuncusunun üçüncü albümden 5 yıl sonra kaydedilmiş olmasına rağmen gayet başarılı bir çizgide hareket etmişler.

Daha önce blog'a konuk ettiğimiz Day of Phoenix ile ortama giren İngiliz müzisyen Cy Nicklin, grupla 2 parça kaydettikten sonra ayrılır ve yeni grup olarak Culpeper's Orchard'ı kurar. 4 kişilik kadrosuyla fazlasıyla büyük bir potansiyele sahiptir grup. Hem verdikleri konserlerde hem de kaydettikleri ve konumuz olan ilk albümde çok büyük başarı kazanırlar. Albüm hem ticari başarıyı getirirken hem de müzikal anlamda fazlasıyla doyurucudur.

Tuhaf bir şekilde, dinledikçe Jethro Tull, The Beatles, Led Zeppelin gibi grupların izlerini fazlasıyla bulursunuz grupta. Ama bu kopyalamanın ötesine geçer ve kendi tarzlarını yaratırlar. Bahsi geçen grupları sadece andırmaktadırlar ama asla bire bir aynı değildirler. Tutturdukları bu frekansta devam ederler ve ikinci albümü yayınlarlar. O da en az ilki kadar başarılıdır. Belki biraz aşağıdadır ama o da sadece biraz işte.

Fakat ikinci albümün ardından grubun 2 üyesi ayrılır ve orijinal kadro yarı yarıya azalır. Buradan aldığı yetki ile Cy Nicklin belki de hayatının en saçma kararını vererek Country Rock'a çok yaklaşan bir üçüncü albüm kaydeder. Albüm gerçekten de gereksiz denilebilecek kadar kötüdür. Tabi bu Culpeper's Orchard açısından baktığımız zaman öyle. Diğer yandan bakıldığında ise türün iyi örneklerinden biri olarak kabul görebilir. Albümün yeteri kadar başarılı olmaması grubun havada asılı kalmasını sağlar. Uzunca bir süre sessiz sedasız kalırlar. Ta ki 1977 yılına kadar. O yıl ismi kısaltıp Culpeper olarak kullanırken son bir albüm daha kaydederler. Albüm fazlasıyla başarılı ve kalitelidir. Lakin grubun artık sonu da gelmiştir.

Eclectic Prog'un Danimarka'dan çıkmış en önemli temsilcilerinden biridir Culpeper's Orchard. Konumuz olan ilk albüm de bu türün en iyi albümlerinden biri olarak kabul edilebilir rahatlıkla. Arşivde olmazsa olmaz, dinlemezseniz pişman olacağınız türde bir albümdür.

CULPEPER'S ORCHARD

Cy Nicklin / Lead Vokal, Ritim Gitar, Akustik Gitar, Vurmalılar
Nils Henriksen / Lead Gitar, Akustik Gitar, Piyano, Harpsichord, Lead Vokal
Michael Friis / Bass, Org, Flüt, İki Parmak Piyano, Vurmalılar
Rodger Barker / Davul, Vurmalılar

Konuk Müzisyenler:
Birgitte Swarbrick / Performer (12)
Mette Holkenov / Performer (12)

CULPEPER'S ORCHARD

01. Banjocul (0:48)
02. Mountain Music Part 1 (6:28)
03. Hey You People (1:31)
04. Teaparty For An Orchard (6:13)
05. Ode To Resistance (5:54)
06. Your Song & Mine (5:35)
07. Gideon's Trap (5:45)
08. Blue Day's Morning (2:11)
09. Mountain Music Part 2 (7:26)

13 Mart 2023 Pazartesi

The Progress Organization / Barnodaj (1971)

1968 yılında Çekoslovakya'da kurulan The Progress Organization, ülkenin en iyilerinden biri olarak kabul edilir. Dünkü yazıda bahsedilen Modrý Efekt'ten sonra ikinci ırada geldiği rahatlıkla söylenebilir. Grubun kaderi dönemin pek çok Çekoslovak grubunun yaşadığı belirsizlik içerisinde dönüşümler ve değişimlerle geçmiştir. İlk albümün yayınlanmasının ardından ülkedeki rüzgarın yönünün değişmesiyle birlikte grup, adını önce Barnodaj'a sonra da Progres 2'ye çevirmiş ve öyle devam etmiştir. Daha bilinen adlarının Progres 2 olduğunu kabul etmek lazım.

Pavel Váně ve Zdeněk Kluka tarafından kurulan grup 3 yıl boyunca verdikleri konserlerde edindikleri deneyim ile albüm aşamasına geçiyorlar. Büyük zorluklarla hazırladıkları Barnodaj albümü hak ettiği tepkiyi hem dinleyenlerden hem de eleştirmenler almayı başarmıştı. Eleştirmenler albümü yılın en iyi albümü olarak tanımladılar. Fakat ülkedeki siyasi fırtınanın dinmek bilmeyen durumu The Progress Organization'ı da diğer gruplarda oluğu gibi olumsuz yönde etkilemişti. İngilizce isim kullanma yasağı gibi ucube bir durumla karşı karşıya kaldıklarından dolayı 1978 yılındaki ikinci albümü, ilk albümün adını kendilerine isim yaparak çıkarabildiler. Rudyard Kipling'in The Jungle Book kitabının bir esinlenmesi olan Maugli albümü de oldukça başarılıydı. 

Bir sonraki siyasi fırtınanın ardından da isimlerini, The Progress Organization'a atıf olarak Progres 2'ye çevirdiler. Bu isim ile kaydettikleri albümler daha etkili ve kaliteli bir hal almıştı. 80'li yılların dandik atmosferine rağmen o yıllar içerisinde iyi albümler kaydedebilen ender gruplardan biri oldular.

Konumuz olan Barnodaj albümü hem çıkış albümleri hem de 70'lerdeki en büyük başarılarıydı. Psychedelic Rock, Folklorik öğeler ve Klasik Müzik'ten etkilenen yapısıyla fazlasıyla eklektik bir görünüme sahipti. Doğal olarak albümü Eclectic Prog janrı içine dahil etmekte hiçbir sakınca yok.

Albümde enstrüman kullanımları oldukça iyi. önemin İngiliz gruplarını aratmıyorlar diyebiliriz. Arada aksayan tek şey parçalardaki vokal bölümlerinin Çek dilinde olması sanıyorum. Biraz etkisiz kalıyor müziğin içerisinde. Ama Fransızca'nın bıraktığı kötü etkiden daha fazlasını verdiği de ortada. Unutmadan, albümde çok değişik bir We Can Work It Out (The Beatles) yorumu var.

Barnodaj'da klavyelerin etkisi bir hayli fazla. Diğer enstrümanların hepsinin üstüne çıktığı anlar çok. Bu arada belirtelim, albüm kaydı sırasında orijinal grup 4 kişiden oluşuyor ama 15 kişilik bir konuk müzisyen kadrosu ve orkestra onlara eşlik ediyor.

THE PROGRESS ORGANIZATION

Pavel Váně / Elektrik gitar, İspanyol Gitar, Piyano, Org, Harpsichord, Tambourine, Vokal
Jan Sochor / Org, Piyano, Vokal
Emanuel Sideridis / Bass, Vokal
Zdeněk Kluka / Davul, Claves, Bonos, Shaker, Vokal, Telli Çalgılar ve Koro Yönetimi

Konuk Müzisyenler:
Jana Paulová / Vokal (4), Koro (6)
Jana Válková / Koro (6)
René Nachtigalová / Koro (6)
Zuzana Boříková / Koro (6)
Jan Čapoun / Trompet (4-6,10)
Václav Týfa / Trompet (4-6,10)
Zdeněk Sedivý / Trompet (4-6,10)
Ladislav Odcházel / Trombon (4-6,10)
Oldřich Koudela / Trombon (4-6,10)
Oldřich Průsa / Trombon (4-6,10)
Jaroslav Morkus / Flüt (6,11)
Vladislav Marek / Flüt (6,11)
Ales Čízek / Obua (6,11)
Otto Trnka / Obua (6,11)
Zdeněk Jares / Bariton Saksafon (8)
Smyčcový Orchestr Frantiska Javůrka / Telli Çalgılar
Frantisek Javůrek / Orkestra Yönetimi

BARNODAJ

01. Introdukce - Introduction (1:25)
02. Jako Hélios - Like Helios (3:50)
03. Ikaros - Icarus(2:25)
04. Strom - The Tree (3:45)
05. Argonaut (3:55)
06. Ptáčník - The Fowler (4:15)
07. We Can Work It Out (4:35)
08. Time (4:05)
09. I Feel Free (3:55)
10. A Lovely Day (6:30)
11. Good Bye (1:25)

11 Mart 2023 Cumartesi

Dashiell Hedayat / Obsolete (1971)

Dashiell Hedayat
bir grup değil, bir isim. Daniel-Louis Théron adlı bir Fransız müzisyenin takma adlarından biri. Lakin albümde fena bir grup müziği var ki bu da albüme konuk müzisyen başlığı ile katılan elemanlardan kaynaklanıyor. Elemanları tek tek saymakla bitmez, epeyce kalabalıklar ama kısaca Gong dersek pek çok kişinin ilgisini de çekmiş oluruz.

Théron, 1970 yılında ilk albümü çıkarıyor. La Devanture Des Ivresses adlı albümün kapağında müzisyen ya da grup adı olarak da Melmoth yazıyor. Enfes müzikler eşliğinde uzun metin okumalarından oluşan bir albüm. Bu tarz işleri sevmeyenler için iştah kabartıcı olmayabilir ama tarza ilgi duyanlar için de biçilmiş kaftan bir albümdür.

İlk albümün başarısı ile birlikte Théron ikinci albüm hazırlıklarına başlıyor. Bu dönemde de araları Daevid Allen iyi epeyce iyi. Doğal olarak Gong da işin içine dahil oluyor. Müzikler Gong'dan sözler Théron'dan geliyor. Yetmiyor albüme bir de Beat Kuşağı'nın en önemli isimlerinden William S. Burroughs da sesi ile katılıyor. Bu arada grubun adı Amerikalı polisiye roman ve senaryo yazarı aynı zamanda aktivist olan Dashiell Hammet'ın ismi ile İranlı yazar ve entelektüel Sadegh Hedayat'ın soy isminden geliyor.

Albüm ticari başarıdan çok sanatsal, estetik ve müzikal anlamda bir başarı olarak görülüyor. Gong dinleyenlerin, Gong bilenlerin çoğu albümü grubun en iyi albümlerinden biri olarak da adlandırıyor. Psychedelic Rock ve Space Rock semalarında gezinen albümün dili Fransızca. Başta bu durum itici gibi gelebiliyor insana zira ben de Fransızca'nın bu müzik türü için yetersiz kaldığını düşünenlerdenim ama Théron bu işin altından kalkmayı başarıyor. Dil hiç sorun çıkarmazken albümün bazı bölümlerinde ise tamamen bir gerekliliğe dönüşüyor.

Albümün ardından Théron Edebiyat'a yöneliyor ve kitaplar yazmaya başlıyor. Gong ise kariyerinin en iyi bölümünü yaşıyor. Burroughs ise Burroughs işte, o her zaman en iyilerden biri. :)

Obsolete albümü arşivde olmazsa olmaz parçalardan biri olarak görülebilir. Bazen bunaltıcı ve soluk bazen coşkulu ve korkutucu hale gelen yapısıyla gerçekten de büyük bir sanatsal deneyim, estetik patlaması yarattığını söyleyebiliriz.

DASHIELL HEDAYAT

Daniel Théron / Lead Vokal, Gitar Solo (1,4), Klavye, Tape

Konuk Müzisyenler:
Daevid Allen / Lead Gitar
Didier Malherbe / Saksafon, Flüt, Water Music
Christian Tritsch / Bass, Akustik Gitar
Pip Pyle / Davul, Gitar (4)
Gilli Smyth / Ses
William S. Burroughs / Ses
Sam Wyatt / Çocuk Sesleri (Robert Wyatt'ın oğludur kendisi)

5 Mart 2023 Pazar

Vildkaktus / Vindarnas Vägar (1971)

1970 yılında Stockholm, İsveç'de kurulan Vildkaktus'un kökeni Kraliyet Akademisi'nde müzik eğitimi alıp Jazz müzisyenliği yapmış, sonra da müzik öğretmenliğine başlamış Gösta Nilsson'a dayanıyor. Müzikal anlayışları birbirine az çok uyum sağlamış öğrencileri ile birlikte bir grup kurmaya karar veriyorlar ve adını da Vildkaktus koyuyorlar. Grubun bir diğer önemli ismi Olle Nilsson ise 1965 - 1968 yılları arasında popüler olmuş 14 isimli Beat Pop grubunun gitaristiydi. Vildkaktus'ün müzikal anlayışı da bu iki kişinin, Gösta'nın Jazz yeteneği ve Olle'nin Beat müziği arasında karşıtlığa dayanıyor. Olle'nin Beat geçmişi sayesinde daha Pop'a doğru kayıyor gibi görünseler de aslında yaptıkları müziği yumuşatan bir yapı olarak düşünmek daha doğru.

Bu arada Vildkaktus'un en önemli yanı kendilerinden sonra daha da başarılı olan Ibis grubunun temeli olmalarından geliyor. Uluslararası arenada da oldukça başarılı olan Ibis, İsveç'in de öne çıkan gruplarından biri. 

Vildkaktus, ilk albüm Tidsmaskinen'in 1970 yılında yayınlanmasından hemen sonra belli bir popülarite elde ediyor. Sahne aldıkları konserlerde oldukça başarılı performanslar sergiliyorlar. Konumuz olan ikinci albüm Vindarnas Vägar kayıtlarına başlamadan hemen önce hem yapım şirketini hem de grubun bazı elemanlarını değiştirdiler. İlk albümden farklı olarak bu kez gruba Saksafon ve Flüt de dahil olmuştu. Jazz'dan yola çıkan bir Progressive Rock anlayışıyla hareket etmeye daha çok yakınlaşmışlardı böylelikle. 1972 yılında çıkardıkları albümle birlikte de Vildkaktus macerasının sonuna geldiklerini, ama müzik yapmaya devam edeceklerini ve yeni grubun adının Ibis olduğunu duyurdular. Bu kararla birlikte daha geniş bir alanda hareket imkanına da sahip oldular.

Vildkaktus, İsveç'in ilk İsveççe Rock müzik yapan gruplarından biri olarak biliniyor. Tarzları dönemin ağır Progressive'inin yanında, yukarıda da bahsettiğimiz gibi biraz hafif kalıyor gibi görünebilir. Ama yine dediğimiz gibi Beat müziğinden de besleniyor grup. Jazz'ın uzun pasajları grubun her parçasında rahatlıkla gözlemleniyor. Yalnız buna daha melodikleşmeye başlayan, ritmi belirli bir seviyenin üzerinde tutan Beat anlayışı eklendiğinde kendilerine has bir yapıya kavuşuyorlar.

Albümü ya da Vildkaktus'ü beğenmeyebilirsiniz belki. Ama kendilerine has bir müzikal anlayış yaratma konusunda oldukça başarılı olduklarını da göz ardı edemezsiniz.

VILDKAKTUS

Tommy Johnsson / Bass, Vokal
Ali Lundbohm / Davul
Gösta Nilsson / Piyano, Org, Vokal
Olle Nilsson / Gitar, Vokal
Leif Rundqvist / Saksafon, Flüt, Vokal

VINDARNAS VÄGAR

01 - Moralens mjuka möbler 3:39
02 - Släck ljuset 6:50
03 - Vindarnas vägar 2:54
04 - Gångstig från Uppland 4:18
05 - En från februaribaksidan 3:32
06 - Ryck aldrig upp en blomma 4:39
07 - Skrynkliga kläder 3:56
08 - Våra cyklar 7:20

25 Şubat 2023 Cumartesi

The Pink Mice / In Action (1971)

Daha önce bloga konuk ettiğimiz Asterix, Lucifer's Friend ve Electric Food'da bahsettiğimiz The Pink Mice, tuhaf kafalara sahip Almanların bir hareketi. Anlaşılan o ki farklı müzikleri farklı grup isimleri altında yapmayı seviyorlar. Az önce saydığımız 3 grup birbirine yakın özellikler göstermesine rağmen aslında birbirlerinden çok farklılar. The Pink Mice ise hepsinden daha farklı. Zira Symphonic Prog yapıyorlar. İlginç olan kısmı da aynı dönemde zaten Lucifer's Friend (Lucifer's Friend kadrosundan vokal John Lawton eksik sadece) adıyla gerçekten de popülerliği bile yakalamış bir grupları varken The Pink Mice'ta da birlikte çalıyorlar. Bu da yukarıdaki farklı tarzları deneme fikrini destekliyor. Anlaşılan o ki Lawton'ın da içinde yer aldığı ve agresif yapıdaki Hard Progressive'den farklı bir şeylere de imza atmak istemişler.

Bu noktada sıklıkla Emerson, Lake & Palmer kopyası olduklarının söylendiğini de belirtelim. Aslında işin ucu daha da karmaşık. Tarihsel sürece bakıldığında ELP, Triumvirat, The Pink Mice birbirinden farklı zamanlara kuruluyor. The Pink Mice ilk albümü Triumvirat'ın ilk albümünden önce yayınlasa da onların bu tarzla sahnede yer aldıkları süre The Pink Mice'ınkinden fazla. Benzer bir kopya lafının Triumvirat için de söylendiğini düşünürsek, The Pink Mice, ELP'nin kopyası olan Triumvirat'ın bir kopyası. Çok saçma! :) ELP'nin senfonik yaklaşımının izleri her iki grupta bulunuyor olsa da aslında üçünün de müzikal bakış açıları farklı. Neticede aynı türün içindeler ama farklı yönlere dağılıyorlar.

The Pink Mice'ın Blues, Hard Rock ve Psychedelic Rock gibi köklerden beslenen grup elemanlarınca kurulmuş bir grup olduğunu anladığınızda, albümde yapacakları / yaptıkları şeyleri gerçekten merak ediyorsunuz. Çünkü albümdeki parçalar klasik müzik parçaları. Grup bu parçaları Hard Rock ile birleştirip (belki biraz yumuşatıp) enfes 2 albüm kaydediyorlar. Konumuz olan In Action grubun ilk albümü. Bir de 1973 yılında kaydedip yayınladıkları In Synthesizer Sound albümü var ki ilkine oranla biraz aşağıda olmakla birlikte o da hiç fena değil.

Lucifer's Friend, Asterix ve Electric Food'u dinlediyseniz, The Pink Mice size aynı grup elemanlarınca yapılmış gibi gelmiyor. Belki bazı noktalarda gösterdikleri sert yaklaşımlardan bağlantı kurabilirsiniz ama hepsi o.

THE PINK MICE

Peter Hecht / Klavye
Peter Hesslein / Gitar, Vokal
Dieter Horns / Bass, Vokal
Joachim Rietenbach / Davul

IN ACTION

01. Italienisches Konzert in F (4:34)
        a. Italienisches Konzert In F-Dur, 1. Satz
        b. Air Aus Der Suite Nr. 3 In D-Dur
        c. Italienisches Konzert In F-Dur, 3. Satz
02. "Für Elise", Bagatelle A-Moll / Sonate Für Klavier Nr. 14 Cis-Moll (Mondschein) (9:32)
03. Konzert Für Trompete Und Orchester Es-Dur (4:17)
04. Anitras Tanz (from Peer Gynt) (5:23)
05. Sonate Für Klavier Nr. 8 C-Moll (Pathètique), Satz 1-4 (6:45)
06. Brandenburgisches Konzert, 1. Und 3. Satz (5:57)

19 Şubat 2023 Pazar

The Mannheim Rock Ensemble / Rock Of Joy (1971)

Bazen tuhaf diye bahsettiğimiz gruplar oluyor. Ama bunların içinde en tuhaf olanı The Mannheim Rock Ensemble. Gerçekten de yaptıkları müzik, grup elemanları filan düşünüldüğünde bir yandan "acayip şekilde iyi" gelirken diğer yandan da "fena halde tuhaf" diye yorumlayabiliyorsunuz. 

The Mannheim Rock Ensemble aslında bir grup değil. Bir araya gelmiş müzisyenlerden oluşan bir topluluk. Topluluğu ilginç kılan Japon Jazz müzisyenleri ile Japon Rock müzisyenlerinin bir araya gelmesi. Albümü ilginç kılan ise bu karma topluluğun, Klasik Müzik bestelerini Heavy Psychedelic Rock ve Progressive Rock olarak yorumlaması. Genel olarak bilindik parçalar (Hungarian Dance, A Song Of Joy, Wedding March, Fur Elise, Turkish March) tercih ederek popülerliği de elden bırakmak istememişler gibi bir esinti hissetseniz de parçaların yorumlanışı olarak baktığınızda işin hakkını vererek yaptıkları ortada.

Grup hakkında tarihsel bilgi çok fazla mevcut değil. Olan bilgilerin doğruluğuna dair de şüpheler var. Yine de efsanevi Japon müzisyen Shinki Chen'in bu albüme katkıları ve dokunuşları olduğu konusunda hemen herkes hemfikir. Chen dışında grup elemanları olarak Hiro Tsunoda, Hiro Yanagida, Hiroki Tamaki, Masahiko Satoh, Masayoshi Kabe, Takeshi Inomata'nın isimleri geçiyor. 

1971 yılında bir araya gelip tek albüm kaydedip dağıldıkları da bilinenler arasında. Doğal olarak grubun sadece bir proje için bir araya geldiğini düşünmek de çok normal. Katıldıkları herhangi bir Festival, konser ya da dinletiye dair de en ufak bilgi bulunmuyor.

Yani eldekiler sadece grubun yaptıkları. Nefis bir şekilde Klasik müziğin en çok bilinenlerinden bazılarını kendilerina has bir şekilde yorumlamışlar. Bu arada belirtelim, klasik müzikten besleniyor olmaları albümü tam anlamıyla bir Progressive Rock albümüne çevirmiyor. Çünkü burada, bu albümde yaptıkları şey Heavy Psychedelic Rock. Birbiri ardına gelen sağlam gitarları, aralara sokuşturdukları doğaçlamalar, ana yapıya bağlı kalıp üzerine yaptıkları çeşitlemeler ile Progressive'e çok yaklaşan bir yerdeler. Ama tam olarak da değiller. Özellikle Fur Elise yorumunu dinlediğinizde işin rengi ortaya fena halde çıkıyor.

Sık sık dinleyebileceğiniz, dinledikçe daha fazla bağlanacağınız türde ve sertliği, klasik müziğe rağmen elden bırakmadan devam eden bir albüm Rock Of Joy.

THE MANNHEIM ROCK ENSEMBLE

Shinki Chen / Gitar
Hiro Tsunoda / Davul, Vokal
Hiro Yanagida / Klavye, Org
Hiroki Tamaki / Keman
Masahiko Satoh / Piyano
Masayoshi Kabe / Bass
Takeshi Inomata / Davul
Kimio Mizutani / Elektrikli Gitar, Gitar

ROCK OF JOY

01 - Hungarian Dance (3:24)
02 - A Song of Joy (2:59)
03 - Nocturne Op.9-2 (5:21)
04 - Wedding March (2:39)
05 - Ave Maria (3:12)
06 - Fur Elise (4:32)
07 - Invitation to the Dance (5:29)
08 - Going Home (2:57)
09 - Fantaisie-Impromptu (3:24)
10 - Turkish March (2:21)

16 Şubat 2023 Perşembe

Klan / Mrowisko (1971)

70'lerde Doğu Bloku'na dahil olan Polonya'dan çıkma ilginç ve muhteşem gruplardan biri de Klan. 90'lı yıllardan sonra yeniden birleşip albümler yayınlasalar da tek albümlü efsaneler listemize girebilmesi için o albümleri rahatlıkla yok sayabiliriz. O kadar iyiler yani. Hatta o kadardan da fazla olabilirler.

1969 yılında Varşova'da Marek Allaszewski tarafından kurulan, Jazz Rock ve Fusion (büyükçe bir miktar da Progressive Rock) yapan grup 4 kişiden oluşuyor. Kuruldukları yıl oldukça belirgin ve Polonya gibi dışa kapalı bir ülkeden beklenmeyecek kadar sağlam bir Psychedelic Rock yapıyorlardı. O kadar iyiler ki bu konuda, Klan'ı karşılaştırmak için karşısına Vanilla Fudge'ı hiç düşünmeden çıkarabilirsiniz. 

1970 yılı başlarında dörtlünün en büyük sıkıntısı söz yazımı ve besteler üzerineydi. Kendilerine ait bir EP çıkardıktan hemen sonra söz yazarı ve besteci  Marian Skolarski gruba dışarıdan destek vermeye başladı. Birlikte epeyce bir süre çalıştılar ve çıkan sonuç 1971 yılında Mrowisko adıyla vücut buldu. Birbirini tamamlayan ya da takip eden parçalardan oluşuyordu albüm. Konsept albüm kategorisinde değerlendirilmese de aslında tam da o kategoriye girmesi gerekenlerden biri.

Albüm fazlasıyla underground öğeler içerirken, yukarıda da bahsettiğimiz gibi Psychedelic Rock'tan ilham alarak ilerliyor. Parçaların bazı bölümlerinde iş Jazz Rock'a ve hatta Fusion'a kadar gidiyor. Bu noktada belirtmek gerekir ki Klan'ın müzikal anlayışını tanımlama konusunda pek çok farklı görüş var. Fusion'a dahil eden çoğunlukta olsa da tam olarak Fusion demek doğru da sayılmaz. Jazz Rock tanımlaması da yetersiz kalıyor albüm için. Progressive Rock genel janrı içerisine almak daha mantıklı gibi duruyor. Çünkü sadece Jazz veya Psychedelic alt yapısı kullanılmıyor albümde. Experimental bölümlerden Folk'a, uzun ve derin pasajlardan kısacık melodilere kadar pek çok şeyi içinde barındırıyor. Özellikle de ritim bölümünün coştuğu bazı anlarda müzik Jazz ya da Psychedelic'ten tamamen farklı bir yöne doğru yol alıyor. Psychedelic Jazz Progressive diye bir tür üretip oraya soksak hiç fena olmaz aslında :)

Bu son paragraftan da anlaşılacağı üzere Mrowisko albümünün ve Klan'ın gerçekten de kendine has bir yapısı var. Dolayısıyla, içine dahil oluğu türe takılmadan dinlemek yerinde bir karar olur.

KLAN

Marek Alaszewski / Gitar, Lead Vokal
Maciej Gluszkiewicz / Piyano, Org
Roman Pawelski / Bass
Andrzej Poniatowski / Davul, Vokal

MROWISKO

01. Sen - A Dream (3:17)
02. Kuszenie - Temptation (3:29)
03. Nerwy Miasta - The Nerves Of Cities (3:31)
04. Senne Wędrówki - Wandering Dreams (3:52)
05. Taniec Wariatki - The Madwoman's Dance (2:02)
06. Taniec Czterech - The Four Men's Dance (1:37)
07. Na Przekór - Against Everything (2:16)
08. Nasze Myśli - Thoughts (5:10)
09. Mrowisko - The Hive (4:15)
10. Pejzaż Z Pustych Ram - Landscape Of Empty Frames (4:31)
11. Taniec Głodnego - The Starvelling's Dance (2:24)
12. Epidemia Euforii - Epidemic Euphory (3:46)
13. Sen - A Dream (1:49)