Jazz Rock etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Jazz Rock etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Mart 2023 Pazar

Vildkaktus / Vindarnas Vägar (1971)

1970 yılında Stockholm, İsveç'de kurulan Vildkaktus'un kökeni Kraliyet Akademisi'nde müzik eğitimi alıp Jazz müzisyenliği yapmış, sonra da müzik öğretmenliğine başlamış Gösta Nilsson'a dayanıyor. Müzikal anlayışları birbirine az çok uyum sağlamış öğrencileri ile birlikte bir grup kurmaya karar veriyorlar ve adını da Vildkaktus koyuyorlar. Grubun bir diğer önemli ismi Olle Nilsson ise 1965 - 1968 yılları arasında popüler olmuş 14 isimli Beat Pop grubunun gitaristiydi. Vildkaktus'ün müzikal anlayışı da bu iki kişinin, Gösta'nın Jazz yeteneği ve Olle'nin Beat müziği arasında karşıtlığa dayanıyor. Olle'nin Beat geçmişi sayesinde daha Pop'a doğru kayıyor gibi görünseler de aslında yaptıkları müziği yumuşatan bir yapı olarak düşünmek daha doğru.

Bu arada Vildkaktus'un en önemli yanı kendilerinden sonra daha da başarılı olan Ibis grubunun temeli olmalarından geliyor. Uluslararası arenada da oldukça başarılı olan Ibis, İsveç'in de öne çıkan gruplarından biri. 

Vildkaktus, ilk albüm Tidsmaskinen'in 1970 yılında yayınlanmasından hemen sonra belli bir popülarite elde ediyor. Sahne aldıkları konserlerde oldukça başarılı performanslar sergiliyorlar. Konumuz olan ikinci albüm Vindarnas Vägar kayıtlarına başlamadan hemen önce hem yapım şirketini hem de grubun bazı elemanlarını değiştirdiler. İlk albümden farklı olarak bu kez gruba Saksafon ve Flüt de dahil olmuştu. Jazz'dan yola çıkan bir Progressive Rock anlayışıyla hareket etmeye daha çok yakınlaşmışlardı böylelikle. 1972 yılında çıkardıkları albümle birlikte de Vildkaktus macerasının sonuna geldiklerini, ama müzik yapmaya devam edeceklerini ve yeni grubun adının Ibis olduğunu duyurdular. Bu kararla birlikte daha geniş bir alanda hareket imkanına da sahip oldular.

Vildkaktus, İsveç'in ilk İsveççe Rock müzik yapan gruplarından biri olarak biliniyor. Tarzları dönemin ağır Progressive'inin yanında, yukarıda da bahsettiğimiz gibi biraz hafif kalıyor gibi görünebilir. Ama yine dediğimiz gibi Beat müziğinden de besleniyor grup. Jazz'ın uzun pasajları grubun her parçasında rahatlıkla gözlemleniyor. Yalnız buna daha melodikleşmeye başlayan, ritmi belirli bir seviyenin üzerinde tutan Beat anlayışı eklendiğinde kendilerine has bir yapıya kavuşuyorlar.

Albümü ya da Vildkaktus'ü beğenmeyebilirsiniz belki. Ama kendilerine has bir müzikal anlayış yaratma konusunda oldukça başarılı olduklarını da göz ardı edemezsiniz.

VILDKAKTUS

Tommy Johnsson / Bass, Vokal
Ali Lundbohm / Davul
Gösta Nilsson / Piyano, Org, Vokal
Olle Nilsson / Gitar, Vokal
Leif Rundqvist / Saksafon, Flüt, Vokal

VINDARNAS VÄGAR

01 - Moralens mjuka möbler 3:39
02 - Släck ljuset 6:50
03 - Vindarnas vägar 2:54
04 - Gångstig från Uppland 4:18
05 - En från februaribaksidan 3:32
06 - Ryck aldrig upp en blomma 4:39
07 - Skrynkliga kläder 3:56
08 - Våra cyklar 7:20

16 Şubat 2023 Perşembe

Klan / Mrowisko (1971)

70'lerde Doğu Bloku'na dahil olan Polonya'dan çıkma ilginç ve muhteşem gruplardan biri de Klan. 90'lı yıllardan sonra yeniden birleşip albümler yayınlasalar da tek albümlü efsaneler listemize girebilmesi için o albümleri rahatlıkla yok sayabiliriz. O kadar iyiler yani. Hatta o kadardan da fazla olabilirler.

1969 yılında Varşova'da Marek Allaszewski tarafından kurulan, Jazz Rock ve Fusion (büyükçe bir miktar da Progressive Rock) yapan grup 4 kişiden oluşuyor. Kuruldukları yıl oldukça belirgin ve Polonya gibi dışa kapalı bir ülkeden beklenmeyecek kadar sağlam bir Psychedelic Rock yapıyorlardı. O kadar iyiler ki bu konuda, Klan'ı karşılaştırmak için karşısına Vanilla Fudge'ı hiç düşünmeden çıkarabilirsiniz. 

1970 yılı başlarında dörtlünün en büyük sıkıntısı söz yazımı ve besteler üzerineydi. Kendilerine ait bir EP çıkardıktan hemen sonra söz yazarı ve besteci  Marian Skolarski gruba dışarıdan destek vermeye başladı. Birlikte epeyce bir süre çalıştılar ve çıkan sonuç 1971 yılında Mrowisko adıyla vücut buldu. Birbirini tamamlayan ya da takip eden parçalardan oluşuyordu albüm. Konsept albüm kategorisinde değerlendirilmese de aslında tam da o kategoriye girmesi gerekenlerden biri.

Albüm fazlasıyla underground öğeler içerirken, yukarıda da bahsettiğimiz gibi Psychedelic Rock'tan ilham alarak ilerliyor. Parçaların bazı bölümlerinde iş Jazz Rock'a ve hatta Fusion'a kadar gidiyor. Bu noktada belirtmek gerekir ki Klan'ın müzikal anlayışını tanımlama konusunda pek çok farklı görüş var. Fusion'a dahil eden çoğunlukta olsa da tam olarak Fusion demek doğru da sayılmaz. Jazz Rock tanımlaması da yetersiz kalıyor albüm için. Progressive Rock genel janrı içerisine almak daha mantıklı gibi duruyor. Çünkü sadece Jazz veya Psychedelic alt yapısı kullanılmıyor albümde. Experimental bölümlerden Folk'a, uzun ve derin pasajlardan kısacık melodilere kadar pek çok şeyi içinde barındırıyor. Özellikle de ritim bölümünün coştuğu bazı anlarda müzik Jazz ya da Psychedelic'ten tamamen farklı bir yöne doğru yol alıyor. Psychedelic Jazz Progressive diye bir tür üretip oraya soksak hiç fena olmaz aslında :)

Bu son paragraftan da anlaşılacağı üzere Mrowisko albümünün ve Klan'ın gerçekten de kendine has bir yapısı var. Dolayısıyla, içine dahil oluğu türe takılmadan dinlemek yerinde bir karar olur.

KLAN

Marek Alaszewski / Gitar, Lead Vokal
Maciej Gluszkiewicz / Piyano, Org
Roman Pawelski / Bass
Andrzej Poniatowski / Davul, Vokal

MROWISKO

01. Sen - A Dream (3:17)
02. Kuszenie - Temptation (3:29)
03. Nerwy Miasta - The Nerves Of Cities (3:31)
04. Senne Wędrówki - Wandering Dreams (3:52)
05. Taniec Wariatki - The Madwoman's Dance (2:02)
06. Taniec Czterech - The Four Men's Dance (1:37)
07. Na Przekór - Against Everything (2:16)
08. Nasze Myśli - Thoughts (5:10)
09. Mrowisko - The Hive (4:15)
10. Pejzaż Z Pustych Ram - Landscape Of Empty Frames (4:31)
11. Taniec Głodnego - The Starvelling's Dance (2:24)
12. Epidemia Euforii - Epidemic Euphory (3:46)
13. Sen - A Dream (1:49)

11 Şubat 2023 Cumartesi

Mahjun / Mahjun (1971)

70'lerin başında Fransa'da kurulan Mahjun, adını kurucu üyelerden Jean-Louis Mahjun'dan alıyor. Grubun orijinal adı Maajun ve ilk albümü de bu isim altında çıkarıyorlar. Mahjun, kurucu üye olsa da ilk albümün ardından grupta kendine yer bulamayıp ayrılıyor ve grup elemanları da ismi Mahjun olarak değiştiriyorlar. Jean-Louis için çok şey fark etmemiş, hatta daha iyi olmuş sanki.

Mutli-enstrümantalistlerden oluşan bir grup Mahjun. 1971 yılında Folk tabanlı ama Hard Rock etkileşimli oldukça da Avant-Garde bir albüm kaydediyorlar. Albüm o kadar iyi ki Mahjun'a nereden giriş yapmak gerektiği konusunda insanı arada bırakıyor. Daha belirgin haliyle Jazz formasyonunu daha fazla benimseyen Mahjun'a en iyi albümleri denilebilecek Mahjun'dan girmek de tamamen kişisel bir tercih oldu bu durumda.

İlk albümün ardından 2 yıllık bir ara veriyorlar. Bu sürenin en azından bir kısmının konserlerle geçtiğini düşünmek insanın içini rahatlatıyor. 1973 yılında kaydettikleri ikinci albüm yine grupla aynı adı taşıyor ama ham ve oturmamış bir albüm görünümünde. Belli ki yapmak istedikleri şey Hard Rock esintisini kaybetmeden Jazz Rock ya da Fusion'a evrilmek olmuş. Fakat 1973 tarihli Mahjun albümü bu konuda çok iyi bir örnek değil. Bir türlü belirginleşemiyor, hep bir boşlukta asılı kalma hissi yaratıyor. Bu nedenle de ham ya da olgunlaşmamış diye tanımlamanın doğru olacağını düşünüyorum.

Diğer yandan 3. albüm Mahjun'da ise unu eledik eleği de asmak üzereyiz havası bir hayli fazla. İki albüm arasında sadece 1 yıl olması burada tuhaf bir durum oluşturuyor ister istemez. Tamam 1973 tarihli albüm de kötü değil ama 1974 yılı albümü de bambaşka.

Bahsettiğimiz gibi bu albümde Jazz Rock ve Fusion daha fazla kendini hissettirirken Hard Rock seviyesinden de aşağı düşmemek için etkili bir yol buluyorlar kendilerine. Yine de tam Fusion değil, tam Jazz Rock değil, Hard Rock beklenilen seviyede değil ama albüm arşivlik, nadide parçalardan biri. Pek çok kaynakta grubun ve bu albümün tarzı hakkında Jazz Rock ve Fusion tanımlaması yapılıyor. Ama sanki Eclectic Prog her ikisi için de daha belirgin bir tanımlama gibi duruyor.

MAHJUN

"Flip" Beaupoil / Bass, Vokal
Jean Pierre Arnoux / Davul, Kigophone
Nana Vasconcellos / Goblet Davulu, Vurmalılar
"Balein" Kapel / Gitar, Vokal
Jim Cuomo / Saksafon, Klarinet, Piyano, Vokal
Jean Louis Lefebvre / Keman, Vokal

MAHJUN

01. Fils A Colin-Maillard (4:25)
02. Denise (6:50)
03. Bourrée (8:00)
04. La Ville Pue (13:40)
05. Fin Janvier (2:40)

8 Şubat 2023 Çarşamba

Duello Madre / Duello Madre (1973)

Daha önce konuk ettiğimiz Cincinnato gibi Duello Madre de Cenova çıkışlı bir Progressive Rock / Jazz Rock grubu. Tek albümle kalmış olmasına üzüldüğümüz, enfes gruplardan aynı zamanda. Dönemin Italian Progressive'i düşünüldüğünde kendilerine yer edinmek konusunda çok çabalamış oldukları bir albümle karşı karşıyayız. Değişik çok fazla tona, sese ve melodiye sahip albümle ilgili söylenecekler yazmakla bitecek gibi de durmuyor.

Daha önce Gleemen, Nuova Idea ve Osage Tribe gibi gruplarda çalmış olan Marco Zoccheddu'nun başı çektiği grupta yine Osagi Tribe'den Bob Callero, Circus 2000'den Dede Loprevite olarak da bilinen Franco Lo Previte ve Treviso'da pek çok gruba eşlik etmiş yetenekli saksafonist Pippo Trentin bulunuyor. 

Albüm, büyük bir cesaret örneği gösterilerek tek bir vokal parçasına sahip şekilde kaydedilmiş. İlk parça Aquile Blu dışındaki tüm parçalar enstrümantal. Aquile Blu da özellikle vokalleri ile fena halde Gentle Giant'i çağrıştırıyor. Hatta bazı noktalarda bire bir aynı bile denilebilir. Albümde vokal görevini kimin üstlendiği yazmamakla birlikte Zoccheddu'nun vokal geçmişinin olmasından kaynaklı olarak görevi üstüne aldığını düşünüyoruz. Teknik olarak söylenecek, çok büyük etkiler yaratan bir vokal süresi olmadığı için yorum yapmak da doğru değil ama olduğu kadarıyla da parçaya gayet iyi oturmuş olduğunu söyleyebiliriz.

Albümün geneline hakim olan Jazz havası Fusion'dan farklı olarak bir hayli fazla Progressive Rock öğeleri içeriyor. Bu nedenle de albümü sınıflandırmak gerektiğinde Fusion yerine, Jazz Rock ya da Progressive Rock terimleri kullanılıyor. Dello Madre albümünün farklı olarak öne çıkan özelliklerinden biri de kayıtlarda klavyenin yoğun olarak kullanılmamış olmasından geliyor. Gitar, Bass, Davul, Saksafon ve Flüt ile etkili bir albüm kaydetmiş oldukları ortada. 

Diğer grup elemanlarının önceki başarıları ortadayken, adı çok bilinmeyen ve albümde Saksafon ile Flüt çalan Pippo Trentin'in fazlasıyla başarılı olduğunu, yaratıcı ve kontrol edilemez şekilde müzikal bir anlayış geliştirdiğini belirtmeden geçmeyelim. Duello Madre'nin müzikal gidişatını belirleyen en önemli bileşenlerden biri olduğunu söylemek yanlış olmaz. Ek olarak, grubun ritim bölümünün de işini çok iyi yaptığı açık şekilde görülüyor.

DUELLO MADRE

Pippo Trentin / Saksafon, Flüt
Marco Zoccheddu / Elektrikli Gitar, Akustik Gitar
Bob Callero / Bass
Dede Lo Previte / Davul

Konuk Müzisyenler:
Mario Lamberti / Vurmalılar
Gian Piero Reverberi / Klavye

DUELLO MADRE

01. Aquile Blu (6:59)
02. Momento (5:30)
03. Otto (6:00)
04. Madre (10:30)
05. Duello (7:59)

5 Şubat 2023 Pazar

Mr. Albert Show / Mr. Albert Show (1970)

Hollandalı Mr. Albert Show 1969 yılında kurulmuş. Konserlere sık çıktıkları dönemde grubun enstrümanlarından ve sahne yerleşiminden sorumlu Albert adında bir çalışanın ismini almak onlara komik gelmiş ve grup bu isimle tanınmaya başlamış. Bahsi geçen Albert'ın işi gereği sürekli sahneye çıkması ama her seferinde de bunu fena halde utanarak yapmasından kaynaklı bu ismi aldıkları söyleniyor.

1970 yılında yayınladıkları ilk single Wild Sensation'ın başarılı bir çıkış yapması ile birlikte albüm kayıtlarını hızlandıran grup aynı yıl içerisinde konumuz da olan albümü yayınlamış. Bir sonraki sene daha melodik ama daha etkisiz olan ikinci albüm Warm Motor piyasaya çıkıyor. Grup, özellikle üniversitelerde ve kulüplerde bir hayli fazla konsere çıkıyorlar ama 2 yıllık konser maratonunun ardından da dağılıyorlar. Dağılmalarında en büyük etkenin grubun kurucusu Bertus Borgers'in ayrılması olduğu da söylenir.

Pek çok kaynakta Mr. Albert Show, Progressive Rock, Progressive Jazz ve Jazz Rock olarak nitelendirilse de daha objektif bakıldığında Crossover Prog janrı içine dahil etmek kaçınılmaz oluyor. Her ne kadar Jazz, beslendikleri kaynaklardan biri olsa da tam anlamıyla bir Jazz Rock'tan ya da Progressive Jazz'dan bahsedemiyoruz. Albümün bazı bölümlerinde açık şekilde Blues etkileşimleri de görülürken, başka bazı noktalarda sertleşip Heavy Prog'a doğru evrilirken, ara ara da Chicago tarzı Jazz bölümleri de ortaya çıkınca Crossover Prog kaçınılmaz bir sonuç oluyor.

Bu tarza dahil edilen çok fazla grupta görülen türler arası geçişler Mr. Albert Show'da da fazlasıyla bulunuyor. Psychedelic ritimlerle başlayıp Jazz'a yönelen oradan Blues tadı vermeye başlayıp açık şekilde Klasik Müzik etkileri içeren bölümlerle son bulabiliyor parçalar. 

Albümde bu yapısal karmaşayı sağlayan en önemli bileşen ise enstrümanlar ve doğal olarak da enstrümantaslistler. Bir iki yerde grup elemanları için virtüöz ve maestro tanımlamalarına rastlamıştım. O kadar ileri gidemese de öyle bir etki yarattıkları ortada. Albümdeki parçalar çok kolay parçalar da değil. Buna rağmen altından kolaylıkla kalkabilmişler izlenimi de ediniyorsunuz.

Floortje Klomp'un enfes vokalini de albümün artıları arasına katmadan geçmemek gerekiyor. Çok fazla özelliklere (Robert Plant sesi gibi mesela) sahip olmasa da Klomp albüm içerisinde inanılmaz derecede iyi bir performansa imza atıyor. Ki kendisi grubun orijinal elemanı da değil. Albümün Konuk Müzisyen kısmında adı geçiyor.

MR. ALBERT SHOW

Bertus Borgers / Saksafon, Flüt, Vokal
Roeland Boogaart / Davul
Tom Fautubun / Bass
Eric Lintermans / Gitar
Bonki Bongaerts / Org

Konuk Müzisyen:
Floortje Klomp / Vokal

MR. ALBERT SHOW

01. Act of Love (5:29)
02. Kings of Galaxy (4:07)
03. King Horse (3:20)
04. Don't Worry (2:36)
05. White Bear Skin Coat (2:26)
06. Wild Sensation (3:09)
07. There's a Sad Song in the Air (7:14)
08. White (4:23)
09. Revolver (4:31)

29 Ocak 2023 Pazar

Rhésus O / Rhésus O (1971)

1970
yılı sonlarında Fransa'da kurulan Rhésus O, Miles Davis, Frank Zappa ve Soft Machine gibi etkilere sahip tek albümlü bir Jazz Rock ve Fusion grubu. Haklarında ufak tefek bilgi kırıntıları dışında bir şeye rastlamak pek mümkün değil. Ama 1975 yılında Magma grubunun da klavyecisi olacak olan Jean-Paul Asseline tarafından kurulduğunu, grubun kurulduğu dönemde pek bilinmeyen fakat sonraları Gong ve Magma başta olmak üzere pek çok grupta çalan müzisyenlere sahip olduğunu biliyoruz.

Gong ve Magma'nın adı geçmişken Rhésus O'nun müzikal anlayışı içerisinde her iki grup ile benzeşen öğelerin bulunduğunu belirtmeden geçmeyelim. Diğer yandan bakıldığında ise grubun kendine has bir yanı da var ve bu yan fazlasıyla ağır basıyor. Avant-Gard Jazz, Canterbury Scene, Folk, Klasik Müzik gibi çok fazla etkileşime sahip de olsa Rhésus O'nun tarzını ve hakkını vermek gerekiyor.

Hızlı şekilde değişen melodiler, melodi olmaktan çıkıp kaosa dönüşen notalar, saksafon ile beyninizin içini tırmalayan tarzda yaklaşımlara albümde sıkça rastlayabilirsiniz. Bütün bu zorlayıcı öğeler ile birlikte bir yandan da sanki San Fransisco'nun arka sokaklarında turluyormuşsunuz hissi yaratan bir sadeliğe ve bütünlüğe de sahip.

İsmini andığımız Canterbury Scene içine dahil edilmeye çalışılsalar da o kadar belirgin Canterbury özelliklerine de sahip olmadıklarını belirtelim. Belki Moving Gelatine Plates ile biraz benzeşiyorlar ama bu tam olarak da bahsi geçen türe dahil edilmeleri için yeterli değil. Genel olarak grupta iki bass bulunmasından kaynaklı olarak bu belirginleştirmeye gidilse de bir yani hep aksıyor bu fikrin. Hatta daha ileri giderek Magma daha sonra var olsaydı Zeuhl'un giriş albümlerinden biri olarak bile kabul edilebilirdi Rhésus O. Ama değil, iyi ki de değil. Zira kendine has bir müzikal anlayışa sahip grupları benzersiz kılan da bu olsa gerek.

Pek çok dinleyicinin dinlerken güçlük çekebileceği tarzda albümlerden bir de. Kolay ve melodik şekilde ilerleyen yapıya sahip değiller. Don Cherry yırtıcılığı, Miles Davis karmaşası ve Progressive Rock hissiyatı bolca bulunuyor albümde. Dikkatle dinlenmesi, dinledikçe daha fazla içine girilmesi gereken albümlerden.

RHESUS O

Alain Monier / Org, Vurmalılar
Alain Hatot / Soprano Saksafon, Tenor Saksafon, Bariton Saksafon, Flüt
Jean-Pol Asseline / Elektrikli Piyano, Harpsichord
Francis Moze / Elektrikli Bass, Akustik Gitar, Xylophon
Serge Lenoir / Elektrikli Bass
Thierry Blanchard / Davul, Vurmalılar
Guy Pederson / Double Bass, Elektrikli Bass
Jean Stout / Koro Yönetimi

RHESUS O

01. Ciguë (2:42)
02. Maldonne (6:51)
03. Crier pour donner (5:29)
04. Le prophète égaré (2:16)
05. Préambule (6:21)
06. Eveil (4:39)
07. Outre-tombe (2:50)
08. Parcours (3:51)
09. Nos baignoires sont enchantées (0:44)

27 Ocak 2023 Cuma

Cos - Postaeolian Train Robbery (1974)

Daniel Schell liderliğinde toparlanan, çoğunluğu Brüksel Serbest Üniversite’sinin big band elemanlarından oluşan Classroom adlı grubun geçmişi 1967 yılına dayanıyor. Canterbury etkili jazz ağırlıklı çalışmaları ile 67-68 yılları arasında Avrupa’da bir çok festivalde boy göstererek dikkat çeken grup Pascale de Trazegnies’in katılımı ile Cos’un temellerini atmış.

Tarz olarak Canterbury’nin genel özelliklerini barındırmalarının yanında, Zeuhl’e geçiş yaptıkları anlarda hem yüksek tempolu hem çılgınlığın sınırlarında dolaşmaları sanki Caravan, Gong ve Magma bir araya gelmiş etkisi yaratıyor. Yer yer beyninizi gıdıklayan (dinlerken hipnotize olma ihtimaliniz çok yüksek) vokallerini tıpkı bir enstruman gibi kullanan Pascale Son’ın nefeslilerle (kimi zaman da perküsyonlarla) unison yürüyüşleri enfes. Bu arada albümün açılışı ile beraber dinleyenlerin kulaklarına orgazmı yaşatan nefeslileri Schell ile beraber Son’a ait.

Nadir de olsa yer yer duyabildiğimiz Daniel Schell’in gitarları yerine Classroom’dan beri grupla beraber olan Charles Loos’un tuşluları albümün genel karanlık atmosferinin temelini oluşturuyor. Bazı parçalarda introlardaki soloları haricinde Robert Dartsch’ın enerjik davul ritmleri çoğu noktada kendini tekrarlasa da Alain Goutier’in enfes bas yürüyüşleri ile birleşince alt yapıda enfes bir uyum yakalanıyor.

Albümün 1990 yılında yeniden yayınlanması ile ortaya çıkan Classroom kayıtlarından (evet jazz elementleri daha ağır basıyor) anlayacağınız üzere Cos birden ortaya çıkıp , o zamanın güncelini yakalamış bir gruptan ziyade, zaten halihazırda güncelle paralel müzikler yaparken, etkileşimlerini artırararak dönemin en iyi işlerinden bir kaçını yaratmış ve sonraki albümlerinde hep üzerine koyarak devam etmiş ki Viva Boma’yı dinlemenizi tavsiye ederim.

COS

Pascale Son / vokaller, obua
Daniel Schell / gitar, flüt ve ses efektleri
Charles Loos / tuşlular
Alain Goutier / bas gitar
Robert Dartsch / davul
Steve Leduc / perküsyon
Adrian Stoop / takdim sesi

POSTAEOLIAN TRAIN ROBBERY

01. Postaeolian Train Robbery (4:13)
02. Cocalnut (7:20)
03. Amafam (8:24)   
04. Populi (3:30)
05. Halucal (3:50)
06. Coloc (9:47)

21 Ocak 2023 Cumartesi

Zao / Kawana (1976)

Magma
'nın ilk dönem elemanlarından olan Yochk'o "Jeff" Seffer ve  François "Faton" Cahen tarafından kurulan Zao Fransa'nın ikinci kuşak Zeuhl gruplarından biridir. 1972 yılında Paris'te kurulan grup zaman içerisinde Zeuhl'den uzaklaşarak Jazz Rock ve Fusion tarzına dönmeyi tercih etmiş.

Özellikle ilk iki albümde karmaşık melodik yapılar ve vokal üzerine kurulu yapı daha sonraki albümlerde yerini daha sade ama bir o kadar etkili bir tarza bıraktı. Üçüncü albüm Shekina ile Fusion dönemine giriş yapıp Kawana ile belki de en iyi albümlerini ortaya çıkarmış oldular. Aradan geçen onca yıla rağmen Shekina ve Kawana Fransız Jazz Rock'ının hala en saygın ve bilinen albümleri olarak kabul ediliyor.

Kawana hafiften Zeuhl etkileri içerse de tam anlamıyla bir Fusion albümü olarak görülüyor. İçinde yer alan yönü belirsiz ama etkili Jazz temeli, çağdaş müzik anlayışı ile birleşen ve Yochk'o Seffer sayesinde Macar folkloru etkileri içeren değişik ve tuhaf olarak nitelendirebiliriz albümü. Bazı noktalarda elektronik müzik çağrışımları yapmakla birlikte aslında onunla hiç alakası da yok. 

Albüm kaydının hemen öncesinde yine Magma elemanı olan Didier Lockwood'un gruba dahil olduğunu ve kemanıyla albümde büyük bir yaratıcı etki oluşturduğunu belirtelim. Özellikle saksafonların bolca kullanıldığı parçalarda aradaki bağlantıların kopmasını engellemek istermişçesine uğraşan keman gerçekten de enfes bir müzikal anlayışın önünü açıyor. Bu noktada albümdeki enstrüman kullanımlarının had safhada iyi olduğunu da söyleyelim. Parçaların kimi yerlerinde Weather Report, Gong, Soft Machine gibi gruplardan etkiler görüldüğünü söylersek grup elemanlarının ne kadar iyi çalabiliyor olduklarına dair bir fikir vermiş oluruz.

Düzensiz bir yapıda ilerleyen albüm melodik olmaktan çok öte ama dinleyiciyi ele geçirme konusunda da bir o kadar ileri düzeyde. Dinlerken kendinizi kaptırmamanız mümkün değil. Albümün bitmemesi için bir uğraşıya giriyor olduğunuz farkına hemen varıyorsunuz. Tekrar tekrar dinlemekten farklı bir şey olarak albümün daha uzun sürmesi gibi bir isteğe kapılıyorsunuz. Her parçada daha ne kadar ileri gidebilirler ki diye düşünürken hep bir adım ötesinin de olduğunu size kanıtlıyorlar.

ZAO

François Cahen / Yamaha Akustik Piyano, Fender Elektrikli Piyano, Korg Synthesizer
Didier Lockwood / Akustik Keman, Elektrikli Keman, Geleneksel Bass Keman
Gérard Prévost / Fender Bass, Hors Phase Bass, Akustik Bass
Yochk'o Seffer / Soprano Saksafon, Sopranino Saksafon, Vokal, Piyano (3)
Jean-My Truong / Davul

KAWANA

01. Natura (7:06)
02. Tserouf (8:53)
03. F.F.F (Fleurs For Faton) (2:29)
04. Kabal (4:08)
05. Sadie (3:37)
06. Free Folk (10:39)

19 Ocak 2023 Perşembe

Kandahar / In the Court of Catherina Squeezer (1975)

Avant Prog
ve Fusion'ın Belçika'dan hatta Avrupa'dan çıkmış en iyi temsilcisi Kandahar'dır demek yanlış bir cümle olmaz. Fazlasıyla yaratıcı bölümleri, kendinden geçen enstrümanları, bir anda ortaya çıkıp oraya buraya savrulan coşkusuyla gerçekten de değişik bir müzikal deneyim yaşatır insana.

1973 yılında Belçika'da Ghent adında bir şehirde kuruluyorlar. Şehir o kadar küçük ki yıllar sonra Ghent, Somewhere in Europe adında bir albüm bile kaydediyorlar. Anlaşılacağı üzere grubun kendine has bir mizah anlayışı var. Aynı anlayışla kaydettikleri konumuz olan ikinci albümün adının da yüksek ihtimalle King Crimson'ın In The Court of the Crimson King'ine gönderme olduğunu düşünmek yanlış olmaz.

Kandahar'ın müzikal anlayışı Canterbury Scene ve ara ara giren Zeuhl'den etkilenmiş bir Jazz Rock ve Fusion olarak ortaya çıkmış. Bazı noktalarda, Placebo ve Cos etkileri açıkça duyuluyor. Temponun aşağı doğru seyrettiği yerlerde bütün zorlukları aşabilecek denli sakin ve kendinden emin bir havaya bürünün parçalar, temponun yükselmesiyle birlikte kontrol edilemez bir afet durumuna geliyorlar. 

Bu etkiyi yaratabilen grup elemanlarının enstrüman kullanımları da doğal olarak muhteşem. Virtüözlüğe ulaşamasa da her birinin kendi enstrümanları konusunda ve yan yana ilerledikleri diğer enstümanlar konusunda yetkinlikleri ortada. Albümün herhangi bir yerinde, parçaların herhangi birinde, ruhu saymazsak, amatörce yapılmış en küçük bir hareket dahi yok. Daha ne olabilir ki dediğiniz her noktada karşınıza bambaşka bir enteresanlıkla gelebiliyorlar. Bunu yaparken de en ufak bir aksaklığa dahi olanak tanımıyorlar.

Yine kaliteli olan ilk albümden sonra bu albümün daha bir oturmuş, daha kendini bilen bir şekilde karşımıza çıkmış olması şaşırtıcı değil. İlkinde kazandıkları deneyimi iyi bir şekilde kullanmayı ihmal etmemişler. Albümde, o da bazen, olmasa mıydı acaba dediğiniz tek şey vokal olabilir. Zira çok etkili ses özelliklerine ya da vokal tekniğine sahip değil. Ama zaten bu tip zorlayıcı albümlerde de sade seslerin kullanılması dengeyi sağlıyor diyebiliriz. Kaldı ki özellikle gitarın eşlik ettiği bölümlerde duyulan vokal oldukça şairane bir etki de bırakıyor. Arşivin önemli parçalarından olmaya aday albümlerden biri. Mutlaka dinlenmeli!

KANDAHAR

Jeff De Visscher / Lead Gitar, Akustik Gitar, Sitar, Vokal
Karel Bogard / Piyano, Klavinet, Davoli & ARP "2701" synthesizers, Gonglar, Çanlar, Vokal
Jean Pierre Claeys / Bass
Etienne Delaruye / Davul, Glockenspiel, Timpani, Çello, Tef, Vibes, Piyano, Synthesizer, Yaylılar, Klavinet, Marimba, Vokal

IN THE COURT OF CATHERINA SQUEEZER

01. Jungle Dreams (6:17)
02. I'll Still Have My Soul (4:44)
03. L's Mood (3:53)
04. Song for Catherina (6:06)
05. Lahti Jumps (3:04)
06. The Day I Came to Life (16:18)

18 Ocak 2023 Çarşamba

Riff Raff / Riff Raff (1973)

Acayip özelliklere, müzikal anlayışa ve grup elemanlarına sahip ama zaman içerisinde unutulmuş ve sadece meraklısı tarafından hatırlanan / bilinen gruplardan biri de Riff Raff. 1972 yılında İngiltere'de kurula grubun ömrü çok kısa olmuş ama o 2 yıllık kısa süreye de 3 albüm sığdırmayı başarabilmişler. Öncelikle albümlerden birinin 1999 yılında yayınlandığını fakat bu albümün ilk kaydedilen Riff Raff albümü olduğunu belirtelim. Kayıtları yaptıktan sonra çeşitli sebeplerden dolayı rafa kaldırıyorlar ve orada kalıyor. Ardından konumuz olan resmi olarak ilk albüm, gayri resmi ikinci albümü Riff Raff piyasaya çıkıyor.

Grup elemanları sıklıkla değişse de çekirdek kadro, Ainsley Dunbar'ın Blue Whale albümünde ve The Ainsley Dunbar Retaliation'da, Juicy Lucy ve Nucleus gibi gruplarda birlikte çalmış olan Tommy Eyre ve Roger Sutton'dan oluşuyor. Gruba sonradan eklenen elemanların Alan Price, Griffin, Nucleus ve Ginger Baker's Airforce'tan geldiği düşünülürse grubun da albümlerin de ne kadar iyi olduğu açık şekilde anlaşılır.

Rafa kaldırdıkları kayıtların ardından tekrar stüdyoya giren Riff Raff kısa sürede albüm kaydını tamamlıyor ve albüm piyasaya çıkıyor. Ciddi bir ticari başarı elde edemese de etkileyici bir kitleye sahip oluyorlar. Ertesi yıl kaydettikleri Original Man albümü ise ilk albümden daha kaliteli bir yapım olarak (Bu albümü daha sonraya sakladık) karşımıza çıkıyor. Fakat albümün müzikal kalitesinin üst seviyede olması grubun dağılmasını engelleyemiyor ve hemen ardından Riff Raff da müzik tarihinin tozlu raflarına yerleşiyor.

Genelde Jazz Fusion olarak tanımlanan Riff Raff tarzı aslında karmaşık bir yapıya sahip. Bu nedenle de grubu Fusion olarak nitelendirmek doğru olmayabiliyor. Temele Jazz ve Rock'ı alarak, iki tarzı başka pek çok grubun ya da müzisyenin yaptığı gibi birleştiriyorlar. Lakin buradaki önemli nokta Riff Raff'ın bu birleşimi yaparken diğerlerinden çok farklı şekilde yapıyor olmaları. Progressive yapıya büründürüyorlar elbette albümleri ama bunu yaparken o kadar yaratıcı ve kendilerine has bir şekilde yapıyorlar ki grubu şu gruba benziyor, bu grupla aynı tarza yakın gibi tanımlamalarda eksik kalıyorsunuz.

RIFF RAFF

Peter Kirtley / Gitar, Vokal
Tommy Eyre / Org, Fender Rhodes, 6 Telli Gitar, 12 Telli Gitar, Konser & Bass Flütleri, Vokl
Roger Sutton / Perdesiz Bass, Double Bass, 6 Telli Gitar, 12 Telli Gitar, Vokal
Aureo De Souza / Davul, Vurmalılar

Konuk Müzisyen:
Bud Beadle / Saksafon

RIFF RAFF

01. Your World (7:39)
02. For Every Dog (3:46)
03. Little Miss Drag (3:12)
04. Dreaming (4:32)
05. Times Lost (4:15)
06. You Must Be Joking (7:29)
07. La Même Chose (12:12)

15 Ocak 2023 Pazar

Nucleus - Elastic Rock (1970)

Duyduğunuz ilk anda önce dikkatinizi sonra da tamamen sizi atmosferine çeken nefis bir Jazz/Fusion grubu Nucleus. 1969 senesinde Ian Carr liderliğinde kurulan grup, 1989 yılına kadar türlü kadro değişiklikleri ile yoluna devam edebilmiş fakat maalesef dağılmaktan kurtulamamış. 2000’lerde bir kaç konser verse de tekrar bir araya gelmemişler. Bu arada klasik müzik ve jazz harmanı 1988 tarihli son albümülerini de şimdiden tavsiye edeyim.

Grupla ilgili bilgiler epey karmaşık ki bu yazının konusu olan albüm dışında bazı albümler Ian Carr’ın liderliğinden çok solo projesine dönüşüp Ian Carr’s Nucleus ismiyle yayınladığı bazıları da “with Nucleus” gibi başlıklara sahip. Orijinal kadro ilk 3 albümde sabit kalıyor fakat sonrası her albümün farklı müzisyenlerle kotarılmış.

Carr reddetse de Bitches Brew öncesi yayınlanan albümün Miles Davis etkileri bariz olsa orijinal kadronun elemanlarından biri olan Chris Spedding ve gitar işleri albümün ilk yarısında pek kendini belli etmese de ikinci yarı ile beraber John Marshall’ın jazz disiplininden nispeten uzak davullarının da etkisiyle genel sounda “rock” etiketini yapıştırmamızı sağlıyor. Genelde unison giden nefesliler ve tuşlulara cevapları ile tempoyu yükselten gitar ve bass yürüyüşleri, Carr’ın trompet soloları parçaları kaosu da körüklemekten de geri durmuyor. İlk yarısında kafa dinlediğiniz albümün ikinci yarısında kafayı yemeye yaklaşıyorsunuz.

Bu arada Spedding’in jazz grupları ile takıldığı bu yoğun dönemde, bir derginin anketi sonrası John McLaughlin ardına ikinci seçilmesi, plak firmasının ısrarı üzerine Nucleus’un prototipi olan “Song Without Words” albümünü yapmasına neden olmuş. Anlaşmaya “beğenmezsem yayınlatmam” maddesini koyması ile yayınlatmamış ama bir-iki sene sonra izinsiz Japonya’da yayınlanmış. Ha bir de sonradan Sex Pistols'un mimarlarından biri olarak tarihe adını yazdırması ile tanınıyor kendisi.

NUCLEUS

Chris Spedding / Gitar
Karl jenkins / Piyano, Hohner Electra-Piyano, Obua, Bariton saksafon
Brian Smith / Tenor & Soprano saksafon, flüt
Ian Carr / Trumpet, Flugelhorn
Jeff Clyne / Akustik & elektro bass
John Marshall / Davul ve perküsyonlar

ELASTIC ROCK

01. 1916 (1:11)
02. Elastic Rock (4:05)
03. Striation (2:15)
04. Taranaki (1:39)
05. Twisted Track (5:15)
06. Crude Blues, Pt. 1 (0:54)
07. Crude Blues, Pt. 2 (2:36)
08. 1916- The Battle of Boogaloo (3:04)
09. Torrid Zone (8:40)
10. Stonescape (2:39)
11. Earth Mother (0:51)
12. Speaking for Myself, Personally, in My Own (0:54)
13. Persephones Jive (2:15)

12 Ocak 2023 Perşembe

Continuum / Autumn Grass (1971)

70'lerin değişik havasından en az o kadar değişik bir grup daha. Grubun kuruluşu da, hikayesi de kendi gibi değişik zaten. Herhangi bir ülkeye ait olduğunu söyleyemiyoruz Continuum'un. Uluslararası tabiri onlar için çok uygun. Farklı ülkelerden müzisyenleri bünyesinde barındırıyor. Ama işin temeli 1967 yılına, Macar müzisyen Yoel Schwarcz'a dayanıyor. Multi-enstrümantalist olan Schwarcz sanatın başka dallarıyla da ilgileniyor. Hatta grubun adı da Schwarcz'ın Londra'da açtığı aynı adlı resim sergisinden geliyor.

Müzikal fikirler oluşturmaya başlayan Schwarcz bir süre ne yapabileceğine karar vermek için uğraşırken Jan adında bir Çek gitarist ile tanışıyor ve fikirleri birlikte geliştiriyorlar. 2 yıl kadar bir süre Amsterdam'da ikili olarak sahne aldıktan sonra Schwarcz Londra'ya gitmek için yola çıkarken Jan'ı geride bırakıyor. İngiltere'de grubu toparlama hazırlıklarına başlıyor. Kısa süre içerisinde de kadro tamamlanıyor. Continuum adında bir grup olarak görünseler de Schwarcz çok fazla öne çıkıyor ve grubun liderliği pozisyonunu eline alıyor. Bir süre sonra iş albüm çıkarma aşamasına geldiğinde de RCA ile anlaşma imzalanıyor. Ama anlaşma Continuum adıyla değil RCA ile Yoel Schwarcz arasında oluyor.

Proje fikriyle giden grup kendi adını taşıyan ilk albümü yayınladıktan hemen sonra grup dağılıyor. Daha doğrusu Schwarcz dışındakiler gruptan ayrılıyorlar. Zira grup elemanlarının istediği müzik ile Schwarcz'ın doğaçlama arayışları birbiriyle uymuyordu. İkinci albüm hazırlıklarına hızlı şekilde başlayan Yoel, grubu başka isimlerle yeniden kurdu. Albümün ilk yüzü yeni grup ile kaydedilirken diğer yüzü ise, daha önce Patrie Standford tarafından grup için bestelenen ve ilk grupla kaydedilen 26 dakikalık parçadan oluşuyordu. Autumn Grass isimli bu parça aynı zamanda albüme de adını veriyordu. Grubun ilk halinde yer alan müzisyenlerin bu albümde konuk müzisyen olarak yer almaları da bu parça yüzünden.

Klasik müzik ve Jazz'ı temel alan ve buradan yola çıkarak pek çok  müzikal anlayışı dolaşan, doğaçlamalar ile bezeli dinlemesi oldukça keyifli bir albüm olarak çıkıyor karşımıza Autumn Grass. Yorucu olmayan bir şekilde her yöne doğru yol alırken, beyin kıvrımlarınızı da zorlayacak kadar ileri gidebiliyor. Sıklıkla sessizliğin içinden çıkıp gelen ritimler ve üstüne yapışan flüt bölümleri ile dikkat çekici.

CONTINUUM

Yoel Schwarcz / Klasik Gitar, Armonika, Flüt, Recorder, Saksafon
Tim Rice / Org, Piyano
Peter Billam / Bass, Elektrik Gitar
Harvey Troupe / Davul

Konuk Müzisyenler:
Ken Freeman / Freeman Synthesiser "Vivaldi Synthesis Two"
Richard Hartley / Piyano "Vivaldi Synthesis Two"
John Warren / Klasik Gitar "Autumn Grass"
Mike Hart / Double Bass "Autumn Grass"
Dick Wildman / Davul, Vurmalılar "Autumn Grass"
Clive Stanhope / Gong "Autumn Grass"
The Olympus Strings / Çello "Autumn Grass"

AUTUMN GRASS

01. Byrd Pavan (9:17)
02. Vivaldi Synthesis Two (2:20)
03. Overdraft (11:10)
04. Autumn Grass (26:15)

11 Ocak 2023 Çarşamba

Lighthouse / One Fine Morning (1971)

1969
yılında Ontario, Kanada'da kurulan Jazz Rock grubudur Lighthouse. Acayip şekilde kalabalık kadrosu ve o kadrodan çıkan bir dolu değişik sesle Jazz Rock ve Fusion janrlarında yer edinmiş kaliteli gruplardan da biridir. Daha önceleri Janis Joplin, Al Kooper, Carlos Santana gibi isimlerle çalışmış olan Skip Prokop'un liderliğinde kurulmuş olan grubun müzikal anlayışı Prokop'un da birlikte çalmayı en çok sevdiği Al Kooper'ın tarzından etkilenerek gelişir. Doğal olarak da ortaya karışık, değişik ve etkileyici albümler çıkar.

Konumuz olan One Fine Morning, Lighthouse'un en iyi albümü değildir ama en popülerleşmiş, samimi ve insanın kanını kaynatan albümlerinin başında gelir. Kurulduktan hemen sonra çıkardıkları 3 albümün ilk ikisi fevkalade olarak nitelendirilebilecek albümlerdir. Üçüncü albüm kötü olmamakla birlikte bu enfes iki albümden sonra biraz geride kalmıştır. Albümün böyle olmasının en büyük sebeplerinden biri de grubun yapımcı firmayla anlaşmazlıklar yaşaması ve kaydedilen albümün yapımcı firmayla son albüm olduğunu bilmelerinden de ileri gelmektedir.

Dördüncü albüm olarak karşımıza çıkan One Fine Morning ise yeni bir başlangıcın ve yepyeni bir vokalin etkilerini içerir. RCA'den ayrılıp GRT'ye geçtikleri sırada vokali devralan Bob McBride sayesinde albümün daha fazla sattığı ve ticari başarı yakaladığı söylenir. Birçok açıdan da doğrudur bu saptama. Zira dördüncü albüm en çok satan albümleri olur ve içinde 2 tane hit single çıkarır. Hatta o kadar başarılı olur ki RCA yanlış yaptığının farkına varır ve adilik denilebilecek bir yaklaşımla, ellerinde kalan Lighthouse parçalarından One Fine Light adıyla bir toplama albüm yapıp piyasaya sunacak kadar ileri giderler. RCA'den çok gruba faydası olur bu yaklaşımın. Daha çok tanınır / bilinir hale gelirler. Bir sonraki yıl kaydedecekleri efsanevi Lighthouse Live konser kaydına da önayak olur.

1974 yılına kadar 3 stüdyo albümü daha yayınlayan grubun müzikal anlayışı grubun kurucusu Prokop'un bile hoşuna gitmez ve ayrılır. Kalanlar yola devam etmek için uğraşsalar da 2 yıl boyunca sadece konserlerde boy gösterirler ve 1976 yılında dağılırlar.

Jazz Rock'tan bahsettiğimizde adlarını sıkça andığımız Blood, Sweat & Tears ve Chicago'nun yolundan ilerleyen Lighthouse, yaptıkları müziğe pek çok türden eklemeler yaparak ilerlemeyi tercih etmişler. Saksafon, Trompet, Trombon gibi üflemelilerin sık kullanıldığı albümlerinde coşkulu parçalara imza atmışlar.


LIGHTHOUSE

Bobby McBride / Lead Vokal, Vurmalılar
Ralph Cole / Gitar, Vokal
Paul Hoffert / Piyano, Vibes
Louie Yacknin / Bass
Skip Prokop / Davul, Vurmalılar, Vokal
Don Dinovo / Viola
Dick Armin / Çello
Pete Pantaluk / Trompet
Howard Shore / Saksafon
Larry Smith / Trombon, Vokal
Keith Jollimore / Saksafon, Flüt, Vokal

Konuk Müzisyenler:
"The Maltese Moon" / Vurmalılar
"The Edmonton Hawks" / Vurmalılar
Jimmy "Teeth" Ienner / Bass, Vokal

ONE FINE MORNING

01. Love Of A Woman (5:52)
02. Little Kind Words (4:15)
03. Old Man (5:35)
04. Sing Sing Sing (3:22)
05. 1849 (6:12)
06. One Fine Morning (5:14)
07. Hats Off (To The Stranger) (3:37)
08. Show Me The Way (2:25)
09. Step Out On The Sea (5:04)
10. Sweet Lullaby (4:56)

5 Ocak 2023 Perşembe

Session / Unikuva (1974)

Finlandiya'dan adı sanı duyulmamış, hatta albümün yayınlandığı dönemde bile neredeyse hiç bilinmeyen bir Progressive Rock, Jazz Rock ve Crossover Prog grubu Session. Çok kısa sürede kurulup bir o kadar kısa sürede albümü kaydedip aynı hızla da dağılmayı başarabilmişler. Haklarında çok fazla bilgi yok. Ama tek albümlü efsaneler listemize tartışmasız dahil olabilecek kadar da iyiler.

Özellikle Psychedelic Rock ve Folk'tan beslenen yapısıyla, İskandinav kökene sahip olmalarıyla sade, düz ve özelliksiz bir şeyler bekleyenlerin beklentilerini boşa çıkartan bir grup Session. Fazlasıyla melodik, hareketli, tempolu, neşe dolu, cıvıl cıvıl, coşkulu bir grup ve albüm. 

Fince yaptıkları parçalarda Finlandiya ve İskandinav folklorundan pek çok öğe barındırıyorlar. Ama bunu yaparken de kendilerine has bir yapı oluşturmayı başarabilmişler. Jazz'a evrilen oradan Rock'n Roll izlenimi yaratan, arada popülerleşecekmiş gibi görünüp bir anda ters yöne doğru koşturmaya başlayan tuhaf, değişik ve eğlenceli. Bazı noktalarda Allman Brothers Band bir yerlerden fırlayacakmış gibi hissettiriyorlar, bazı yerlerde ise Canterbury Scene'e yakın duruyorlarmış izlenimi yaratabiliyorlar.

Finlandiya'daki küçücük bir kasabadan çıkıp 1972 yılında bir Rock müzik yarışmasına katılıp üçüncü olan Session (ikinci olan grup da Tabula Rasa'ymış bu arada!) başarılı bir albüm kaydı yapmış olmakla birlikte ticari başarıyı yakalayamamış gruplardan aynı zamanda. Tabi grup elemanlarından bazılarının albümün başarısından da emin olmadığı, grubun da bu yüzen dağıldığı söyleniyor. Doğru olabilecek, doğru olduğunda da şaşırtmayacak bir fikir bu. Southern Rock, Psychedelic, Folk, Hard Rock, Jazz gibi pek çok müzikal tarz içerisinde gidip gelen bir anlayışa sahipler. Doğal olarak bu da beğeni düzeyini epeyce zorlayan bir durum ortaya çıkarabiliyor.

Türler arası geçişleri bir hayli fazla olmakla birlikte, kişisel olarak fena hale beğendiğim albümlerden, sevdiğim gruplardan biri Session. Tuhaf bir bakış açıları var yaptıkları işe. Belirli bir yapıyı savunuyor gibi görünmüyorlar. "Saldım çayıra.." havası sezinleniyor albümün her bölümünde. Buna rağmen ortaya çıkan sonuç hiç de kötü, sıkıcı ya da anlamsız değil. Daha ilk dinlemede ne kadar iyi olduklarını görebilirsiniz.

SESSION

Mane Hyytiä / Alto Saksafon
Hannu Kaikko / Bass
Juha Tykkälä / Davul, Sesler
Timo Heikkilä / Gitar
Osmo Seppälä / Org, Elektrikli Piyano
Ari Pukkila / Tenor Saksafon, Alto Saksafon
Leena Wiehn / Sesler

UNIKUVA

01. Unikuva (7:19)
02. Sunny Blue (4:12)
03. Jäätelöprinsessa (3:37)
04. Tahdon Olla Kanssasi (2:43)
05. Torstin Tanssi (3:06)
06. Persialaisella Torilla (6:34)
07. Syksy (4:32)
08. Serenadi Huomiselle (2:57)

3 Ocak 2023 Salı

Cincinnato / Cincinnato (1974)

70'lerin başında bir hayli yoğun ve karmaşık durumda olan İtalyan rock müziği içerisinde bir anda parlayıp sönen yıldızlardan biri de Cincinnato. Tarihçesi hakkında çok fazla bilgi yok. Ama deneyimsiz ve hiç bilinmeyen müzisyenler tarafından kurulmuş, şans eseri denilebilecek bir şekilde albüm anlaşması yapmış ve tek albüm kaydedip dağılmışlar.

1970 yılı başlarında kurulan grup önceleri Eros Natura adıyla biliniyorlarmış ama albüm anlaşmasını yaptıklarında yapımcı firmanın ısrarı ile isim değişikliğine gitmişler. Tek albümlü efsaneler listemizde kendine yer bulabilecek niteliklere sahip olan albüm 3 gün gibi kısa bir sürede, stüdyodan hiç çıkmadan kaydedilmiş. Progressive etkileri bir hayli fazla olan bu Jazz Rock ya da daha doğru tanımla Fusion albümü 4 parçadan oluşuyor. Albümün ilk yüzünde 3 parça bulunuyor ve parçalara genel olarak piyano üzerine kurulmuş bir şekilde ilerliyor. Fakat arada bir hayli ilgi çekici gitar atraksiyonları mevcut. 

Bazı yerlerde melodik bir yapıya bürünse de ilk bölümün parçalarının genelinde fazlasıyla rahat bir yapı mevcut. Pek çok müzik türü ve tarzına giriş çıkışlar yaparak parçaları ilginç hale getirmişler. Hızlı ve agresif bir şekilde başlayan parça bir yerde bambaşka bir yere eklemleniyor ve siz nerede kaldığınızı bile hatırlayamaz durumda buluyorsunuz kendiniz.

Grup elemanlarının, Eros Natura iken kendilerini Art Rock olarak tanımlamış olmaları Cincinnato dönemi için pek geçerli bir durum değil. Jazz kalıplarını bir hayli zorlayarak ilerledikleri albüm boyunca "Art"a yakışır pek çok bölüm bulunmakla birlikte grubun Art Rock tanımlaması içerisine girmediğini, girmemesi gerektiğini belirtelim. Adamlar her anlamda Jazz'ın içinden geçerek kendilerine bir yol çiziyorlar. Jazz'ın pek çok dönemine ait izler bulunuyor albümde. Özellikle avangart yaklaşımlar bir hayli fazla. Dikkatli dinleyiciler için ise albümün pek çok yerinde Bop da Big Band de bulunuyor demekle yetinelim.

Sıkıcı ve boğucu olmayan Cincinnato albümünde favori parça belirlemeye çalışmayın, zira pek mümkün değil. Oldukça zorlayıcı bir şekilde uğraşıp durmanız gerekir. Albümün geneli fazlasıyla etkileyici ve yaratıcı pasajlar içeriyor. Dinlemekle yetinmez de bazen güzeldir.

CINCINNATO

Gianni Fantuzzi / Gitar, Vokal
Donato Scolese / Davul
Giacomo Urbanelli / Klavye
Annibale Vanetti / Bass

CINCINNATO

01. Il Ribelle Ubriaco (10:11)
02. Tramonto D'Ottobre (2:46)
03. Esperanto (7:05)
04. L'Ebete (20:52)

2 Ocak 2023 Pazartesi

Splash / Splash (1974)

1969 yılında kurulan Splash, 10 yıl süren ömrüne 3 albüm sığdırabilmiş İsveçli bir Jazz Rock ve Fusion grubu. Kuruldukların itibaren, oldukça başarılı pek çok canlı performans sergilemişler ama albüm kaydına girebilmeleri ancak 1972 yılında olmuş. İlk albüm bu yıl içerisinde yayınlanırken konumuz olan ikinci albüm ise 1974 yılında piyasaya çıkmış. Üçüncü ve son albüm ise 1978 yılında dinleyiciyle buluşuyor ve albümden 1 yıl sonra da grup bir daha birleşmemek üzere dağılıyor.

Temelde 8 kişilik bir kadroya sahip olan Splash'ın 1974 yılı albümünde çalanlar toplamda 12 kişi. Sayı bu kadar fazla olunca doğal olarak albüm planlı bir hareketten çok Jam Session'larla ilerleyen bir yapıya bürünüyor. Zaman içerisinde kazandıkları deneyimlerin albümdeki bu yapıya büyük katkı sağladığını belirterek başlayalım. Uzun süre boyunca bir arada çalan grup elemanları arasında müzikal anlamda büyük bağlar bulunuyor Yani kim nerede nasıl gireceğini ya da duracağını biliyor.

Splash'ın müzikal anlayışını ilk dönem Chicago'nun müziğiyle benzeştirmek yanlış olmaz. Şüphesiz bire bir aynı değiller ama yapısal benzerlikler çok fazla. Yine de bütün benzerliklerin yanında Splash'in kendine has bir yapısı da bulunuyor. Öyle ki grubun müziği tam olarak Jazz olmadığı gibi Rock içerisinde girmesini sağlayan pek çok şey de tuhaf şekillerde kullanılarak, iş daha da garip hale getirilmiş.

Trompet, Trombon, Saksafon, Flüt gibi üflemelilerin bir hayli fazla olduğu albümde gidiş yönünü Rock ekipmanları belirlese de albümün her yerinden de Jazz akıyor denilebilir. Tempo artıp azalır gibi görünmekle birlikte çok fazla bir ilerleme kaydedemedikleri de ortada. Albümdeki tempo hemen hemen hep aynı yerde seyrediyor. 42 dakikadan oluşan 3 parça ile bu tip bir tempo anlayışını tercih etmek oldukça riskli görünse de Splash bu işin altından oldukça iyi bir şekilde kalkıyor. Herhangi bir saçmalığa mahal vermeden, ritim konusunda aksaklık ya da problem yaşamadan, tempoyu belirli bir seviyede tutup çok fazla dağılmasını engelleyebiliyorlar.

Bu etkide özellikle üflemelilerden gelen destek çok fazla. Temponun artmaya başladığı yerlerde araya girip belirli bir seviyede sabitlenmesini kolaylıkla sağlıyorlar. Değişik bir albüm işte...

SPLASH

Christer Jansson / gitar, Keman, Vokal
Thomas Jutterstrom / Piyano, Org, Synthesizer, Keman, Vokal
Torbjorn Carlsson / Flüt, Saksafon
Kaj Soderstrom / Bass, Vokal
Lennart Lofgren / Trombon, Flugelhorn
Henrik Hilden / Davul
Ahmadu Jarr / Vurmalılar
Sven-Ake Erixon / Maracas
Leif Hallden / Trompet, Flugelhorn
Christer Holm / Saksafon, Klarnet, Fagot
Gunnar / Vokal
Jan-Erik Westin / Vokal

SPLASH

01. Karottorokokrockokrokorock (Elephant Nilson) (20:55)
02. Tiokronorspolkan (6:48)
03. Sambahmadu (13:45)

1 Ocak 2023 Pazar

Moose Loose / Transition (1976)

Yılın ilk gününde İskandinavlar ile giriş yaparak büyük bir risk aldığımın farkındayım. Ama o riskler olmasa hayatın da bir güzelliği kalmıyor işte. Aynı güzellikte başka eklemeleri Kvartetten'den de bekliyoruz. Moose Loose (kabul edelim Geyik Gevşek komik bir isim), Norveç'in en iyi Jazz Rock ve Fusion gruplarından biri. Başlarında Jon Eberson'un olmasından kaynaklı olan bu durum gibi görünse de grubun diğer elemanlarının yetkinlikleri de yabana atılır cinsten değil.

Eberson'ın ilk albüm deneyiminin  Ketil Bjørnstad'ın Åpning albümünde olduğu düşünülürse Moose Loose'dan beklentiler bir hayli fazla yükselecektir. Çok da yanlış bir fikir değil. Yükseltin yükseltebildiğiniz kadar. Bazılarınca pek etkili bulunmasa da Moose Loose da kaydettikleri her iki albüm de takdire şayan işler. Boş verin eleştirmenleri, ahkam kesenleri. Dinleyip kararınızı verin.

1973 yılında kurulan grubun 3 yıllık bir ömrü olabilmiş sadece. Bu kısa süreye de 2 albüm sığdırmışlar. Gerçi bir de Blow Out isimli bir albüm bulunmakta ama o albüm de resmi olarak Moose Loose adıyla kataloglanmadığı için onu diskografiye katmak doğru olmaz. (bkz. Free gibi algılanan ama Free olmayan Kossoff, Kirke, Tetsu & Rabbit albümü gibi) Kaydettikleri iki albüm de Fusion olarak düşünüldüğünde üst seviyede albümler. Doğal olarak 2 albümle kalmış olmaları üzücü bir durum.

Beklentinin aksine albüm Norveç'in o soğuk Jazz hissinden çok ötede bir yerde. Fazlasıyla sıcak ve coşkulu. Bu bakımdan pek çok Norveçli grup ve müzisyenden ayrı bir yerde durduklarını söyleyebiliriz. İnce tonlarda giriş yapan kemanın kulaklarda bıraktığı enfes izler albümü daha da ileriye taşıyor. Ağırlıklı olarak, parçaların temeli kemana dayansa da bazı yerlerde kemanın keman olup olmadığından bile emin olamıyorsunuz. Temponun düştüğü parçalarda yoğun ve boğucu bir hava beklentiniz varsa onu da silin aklınızdan. Olduğu yerde durmayan, durmadan da akıp giden bir albüm Transition. Benzerine az rastlanır cinsten demek de hiç yanlış olmaz.

Klavyelerin ara ara ama nefis şekilde girdiği bölümlerde kendinizi kaybetmeniz olası. Bir anda dikkatinizi farklı bir yere yönlendirebilme yeteneğine sahip. Aldığınız keyfi daha da fazlasına katlıyor.

MOOSE LOOSE

Jon Arild Eberson / Gitar
Håkon Graf / Klavye
Pål Thorstensen / Bass
Espen Rud / Davul
Trond Villa / Keman

TRANSITION

01. Funky Way (8:19)
02. Trees (10:25)
03. Ballad for My LIttle Girl (1:56)
04. Filet (1:23)
05. White (11:38)
06. Graf (5:01)

24 Aralık 2022 Cumartesi

Space Opera / Space Opera (1973)

Sinto
'da bahsettiğimiz biraz daha hafif bir şeyler mantığını malum pek tutturamamıştık. Ama bu kez tamamdır. Space Opera tam da öyle bir grup ve albüm. İçerisinde Progressive öğeler içerse de bir Country Rock grubu ve albümü ile karşı karşıyayız. Son derece hafif, son derece melodik ama cılkını çıkarmadan kaydetmişler albümü. Eagles'in ilk dönem parçalarını andıran bir yapısı da var.

60'ların sonlarında tek atımlık bir stüdyo albümü / grubu olan  Whistler, Chaucer, Detroit & Greenhill'in dağılmasının ardından grup elemanları aralarına Brett Wilson'ı da alarak Space Opera'yı kuruyorlar. Uzunca bir süre konserlerde boy gösteren grup konserlerdeki coşkulu performanslarıyla tanınıyorlar. Amerika ve Kanada'nın pek çok yerinde konserlere çıkıyorlar. Ama tarzları, dönemin kaliteli grupları arasında biraz hafif kaçtığı için uzunca bir süre albüm kaydına giremiyorlar.

1972 yılında yapım şirketi anlaşmasını kapınca kayıtlara başlıyorlar ve albüm 1973 yılında piyasaya çıkıyor. Müzikal anlamda başarılı bulunsa da ticari anlamda tam bir fiyasko ile sonuçlanıyor Space Opera albümü. Zaten ondan sonra da 2001 yılına kadar bir daha albüm kaydı da yapmıyorlar. Fakat ilk albümün başarısızlığı da onları pek etkilemiyor. Canlı performanslara devam ediyorlar. Amerika'nın pek çok yerinde boy gösterdikleri gibi Kanada'da da çok bilinen bir konser grubu haline geliyorlar.

Tek albümlü efsaneler listemize girebilecek niteliklere sahip olmasa da bu listeye ek bir liste oluşturulsa kontenjandan dahil olması mümkün. Konser grubu olmalarından gelen alışkanlıkla albümün pek çok yerinde sağlam jam session'lar bulunuyor. Country temelli olan tarzları içerisinde Folk, Psychedelic, Pop ve hatta Jazz'ın izlerine de rastlayabiliyorsunuz. Bazı eleştirmenler Space Opera albümünü ilk dönem Flying Burrito Brothers, The Byrds ve The Grateful Dead albümleri ile aynı yaratıcılıkta buluyor. O kadar ileri gider miyim bilemiyorum ama onlara yakın bir tada sahip olmadıklarını da söyleyemem.

Özellikle klavye ve gitarın baş başa kaldığı anlarda coşkulu bir hal alan parçalar vokal ve akustik gitarın girdiği yerlerde fazlasıyla tempoyu düşürüyor. Bu da bize iniş çıkışları çok iyi ayarlanmış bir albüm olarak geri dönüyor. Country sevmezlerin bile bir şans vermesi gereken albümlerden hem de.

SPACE OPERA

David Bullock / Gitar, Flüt, Armonika, Vokal
Scott Fraser / Gitar, Klavye, Vokal
Philip White / Bass, Klavye, Vokal
Brett Wilson / Davul, Vurmalılar

SPACE OPERA

01 - Country Max 3:20
02 - Holy River 5:26
03 - Outlines 4:10
04 - Guitar Suite 7:36
05 - My Telephone Artist (Has Come and Gone) 3:46
06 - Riddle 3:05
07 - Prelude No. 4 3:52
08 - Lookout 2:46
09 - Blue Ridge Mountains 2:11
10 - Over and Over 5:56

20 Aralık 2022 Salı

Sinto / Right On Brother (1972)

Onca ağır grubun ardından hafiften yavaşlayıp, bünyeyi dinlendirmek şart oluyor. Hakkını yemek de doğru değil belki ama Sinto biraz daha hafif kaçanlardan biri benim için. Jazz, Blues ve Funk ile birleşen Psychedelic Rock, bütüne bakıldığında ise Progressive Rock diyebileceğimiz ya da Krautrock deyip işin içinde çıkabileceğimiz bir grup ve albüm. Grup hakkında bilgimiz neredeyse hiç yok. Elbette bir yerlerde hakkında bir dolu bilginin olduğu yazılar vardır ama benim görüş alanıma girmedi. Alman grubu olduklarını, kalabalık bir kadroyla coşkulu ve eğlenceli bir albüm yaptıklarını biliyoruz. Hatta ikinci albüm Sonho Negro'yu da dikkate alıyoruz ama o pek de ilk albüm havasında değil, o nedenle de dışarıda tutuyoruz.

1971 yılı sonlarında Jazz kemancısı Hannes Beckmann tarafından kuruluyor Sinto. Fazlaca kadro değişikliği yaşıyor. Krautrock içine dahil edilen, içinde İngiliz ve Amerikalı müzisyenleri barındıran nadir gruplardan ayrıca. Bazı kaynaklarda Fusion grubu olarak kategorize edilseler de o kadar uzağa gittiklerini söylemek pek de doğru olmaz. Jazz albümün temelini oluşturuyor ama Psychedelic Rock, Blues, Folk gibi türler albümün her yerinde kendini belli ediyor.

Beckmann'ın Jazz geçmişi dolayısıyla Jazz'a odaklandığını düşündüğümüz grup kendi tarzını yaratabilmiş gruplardan biri bir yandan da. Keman albümün her yerinde gezinirken, Konga gibi ritim aletleri onu hiç yalnız bırakmıyor. Ritim bölümünün diğer kısmı olan Bass ve davul ise gerçekten e enfes bir iş çıkarıyor albümün genelinde. Gitarın Funk ile başlayıp Psychedelic'e doğru uzanışları, oradan dönüp bir anda kendi halinde bir Jazz gitarına evrilişini dinlemek keyif veriyor insana.

Geneli, başta da belirttiğimiz gibi coşkulu olan bir albüm Right On Brother. Keyfi kaçanın keyfini yerine getirecek cinsten hem de. Dinlerken her yer turuncu, sarı, kırmızı gibi geliyor insana. Bazı noktalarda Santana'nın evrim geçirmiş hali gibi gelirken kulağa, bazı noktalarda ise ilk dönem İngiliz Jazz Rock gruplarını andırıyor. Yazdıkça albümü düşündüğümden fazla seviyor olduğum gerçeği de çıktı ortaya. Tamam başta hafif mafif dedim ama değilmiş o kadar da. Abartıyorum ben de bazen...

SINTO

Hannes Beckmann / Keman, Akustik Bass, Vurmalılar, Vokal
Peter Holzwig / Piyano, Elektrikli Piyano, Org, Marimba, Vurmalılar, Vokal
Alfred Jones / Gitar, Vurmalılar, Vokal
Abu Dram / Davul, Vurmalılar, Vokal
Cotch Black / Konga, Vurmalılar, Vokal, Sesler
Ralph P. Fischer / Bass, Vurmalılar, Vokal

RIGHT ON BROTHER

01 - Right On Brother 7:34
02 - Rome 6:00
03 - Things I See 3:27
04 - In My Times 3:28
05 - Don't Wait 5:16
06 - Everytime 5:18
07 - Another Voice 3:19



19 Aralık 2022 Pazartesi

Solution / Solution (1971)

1969
yılı başlarına kadar The Keys'de birlikte çalmış olan Tom Barlage ve Willem Ennes grubun adını önce Soulution olarak değiştirdiler. Cuby & The Blizzards'tan gelen Hans Waterman ile de iyi anlaşmışlardı. Ama grup kısa süre içerisinde fena halde ikiye ayrıldı. Grup elemanlarının bazıları daha popüler ve melodik şeyler çalmak isterken, bahsettiğimiz üçlü ise Jazz doğaçlamaları üzerinde müzik yapmak istiyorlardı ve kısa süre içerisinde dağıldılar. Üçlü, Solution adını alarak yola devam etti. 1970 yılında gruba dahil olan Peter van der Sande ile ekip tamamlanmış oluyordu.

Hızlı bir şekilde giriştikleri albüm kaydını kısa sürede bitirdiler ve konumuz olan ilk albüm Solution ortaya çıktı. Jazz Rock'ın erken dönemi içerisinde gerçekten de etkili ve enfes bir albüm olmuştu Solution. Etkilendikleri grup ve müzisyenlerden de etkiler içeren albümde John Coltrane, Frank Zappa, Soft Machine gibi isimlerin ayak izlerini görmek de mümkün.

5 parçadan oluşan albüm (aslında 4 parça olarak da düşünülebilir, zira 2.parça Preview 3. parça Phases için giriş niteliğinde) ticari açıdan çok büyük bir başarı yakalamadıysa da gruba başka albümler kaydetmelerini sağlayacak denli rahatlık sağlamıştı. Albümün müzikal kalitesi ise tartışmaya yer vermeyecek şekilde iyiydi. Dönemin Dutch Band'leri düşünüldüğünde ilk akla gelen Symphonic Prog yaptıkları olsa da tam tersine, Jazz'dan beslenen Fusion tam olarak Solution'ın tarzını tanımlıyor. Fakat işin için senfonik öğeler kattıklarını da belirtmeden geçmeyelim.

Albüm baştan sona enstrümanlar üzerinden giden bir yapıda. Vokali çok az duyuyorsun ve bu sizi hiç rahatsız etmiyor. Başından sonuna dek uzanan süreçte fazlasıyla coşkulu şekilde çalıyorlar parçaları. Temponun düştüğü anlarda bile o coşkuyu size hissettiriyorlar. Klavyenin açtığı yolda, saksafon ve flütle birlikte ilerleyen parçalar ritim bölümünün işini sonuna kadar iyi yapmasıyla birlikte neredeyse bir baş yapıt niteliğine bürünüyor. Bazı noktalarda daha önce incelediğimiz Secret Oyster'ı anımsatan bir elektrikli piyano ve saksafon ile karşılaşsak da kendi tarzlarını yaratarak benzersiz bir niteliğe sahip olduklarını da rahatlıkla söyleyebiliriz. Arşivde olmazsa olmaz albümlerden biri.

SOLUTION

Willem Ennes / Piyano, Elektrikli Piyano, Org
Tom Barlage / Alto Saksafon, Soprano Saksafon, Flüt
Peter van der Sande / Bass (1-5), Vokal (3)
Guus Willemse / Bass, Vokal (6-10)
Hans Waterman / Davul

Konuk Müzisyen:
Steve Boston / Konga, Cowbells (3)

SOLUTION

01. Koan (7:50)
02. Preview (0:51)
03. Phases (12:19)
04. Trane Steps (10:19)
05. Circus Circumstances (7:03)