Jazz Rock etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Jazz Rock etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Haziran 2023 Pazar

Altona / Altona (1975)

Thrice Mice
'ın devamı niteliğinde olan Altona, 1972 yılında bir önceki grubun dağılmasının ardından kurulmuş. Altona'da kuruldukları için de şehrin adını almışlar. Bu isimde pek çok grup var, hatta bir Türk Heavy Metal grubu da var/vardı, lakin bu Altona ilk olan. Thrice Mice'tan aldığı bayrağı bir miktar daha ileri taşıyor. Hem ticari başarı elde ederken hem de kaliteli albümlere imza atıyorlar. Tabi ticari başarıyı dünya çapında bir başarı olarak da almamak gerekiyor. Avrupa'nın bir kısmında ve daha çok Almanya'da kazandıkları bir başarı bu.

Thrice Mice'tan farklı olarak ilk albümde Jazz içeriğini fazlalaştırıyorlar. Yine her iki grup için özellikle belirtilen Blodwyn Pig etkisi ilk albümde fazlasıyla var. Krautrock'ın merkezine koysak da bir yandan da Fusion yaptıkları apaçık ortada. Fakat ikinci albümde daha Blues tınılarının hissedildiği bir iş yapıyorlar. Soul'un da fazlasıyla kendini gösterdiği bu albüm çok başarılı bir albüm değil. Daha doğrusu Thrice Mice ve Altona olarak düşünüldüğünde çok farklı ve pek iç açıcı da değil.

7 kişilik kalabalık bir kadro ile yaptıkları Jazz etkileşimli Rock müziği fazlasıyla kontrolsüz ve kendiliğinden diye tanımlayabileceğimiz bir şekilde icra ediyorlar. Bu açıdan oldukça farklı ve doyurucu bir yaklaşıma sahipler. Nereden ne çıkacağını, neyin nerede bitip başlayacağını, az sonra neler olacağını kestiremiyorsunuz. Coşku dolu anların çok olduğu albümde Psychedelic Rock etkileri de fazlasıyla hissediliyor.

Bazı kaynaklarda Colosseum ve Chicago gibi gruplarla karşılaştırılıyorlar bu ilk albümle ilgili olarak. Bakış açısına göre değişmekle birlikte yanlış bir yorum da değil. Her iki grubun da, özellikle Colosseum'un Valentyne Suite'inin kalitesine yaklaşan bir müzikal anlayışları bulunuyor.

Krautrock'ın en iyi ve en belirgin örneklerinden biri olarak da bahsedebiliriz albümden. Dönemin ve Almanlara özgü Rock müziğin temiz kayıtlarından biri çünkü Altona albümü. Bir miktar Heavy etkiler içerse de Heavy Rock, Heavy Progressive Rock ya da Heavy Psychedelic Rock'tan çok Heavy Krautrock diyebiliriz yaptıkları müziğe. Tabi ikinci albümde işler değişiyor ve ilk albümle neredeyse alakası olmayan bir albüm çıkıyor ortaya. Olur bazen öyle şeyler diyerek geçiştiriyoruz...

ALTONA

Karl-Heinz "Carlo" Blumenberg / Vokal, Soprano Saksafon, Bariton Saksafon, Bass
Klaus Gerlach / Gitar
Werner von Gosen / Gitar
Wolfgang Wülff / Tenor Saksafon
Michael von Rönn / Tenor Saksafon
Fritz Kahl / Bass
Hans-Heinz Gossler / Davul

ALTONA

01. Can't Live Without You (4:05)
02. Cocopus (5:36)
03. Überlandfahrt (4:03)
04. 7/4 (4:13)
05. Boulevard (4:59)
06. Frustration (6:44)
07. Hide Yourself (5:48)

5 Haziran 2023 Pazartesi

Abraxis / Abraxis (1977)

1976 yılında Brüksel, Belçika'da kurulan Abraxis, tek albümlü efsaneler listemize Jazz Rock ve Fusion kanadından giriş yapıyor. Çok kısa ömürlü olan bu grup aslında bir anlamda da proje grubu gibi bir şey. Dönemin Belçikalı gruplarından elemanlar bir araya gelerek çalışıyorlar, albümü kaydedip dağılıyorlar. Tabi bu gruplar içerisinde Pazop ve Cos olunca olayın rengi de biraz değişiyor.

Grup ve albüm genel olarak adını Cos'da duyuran Charles Loos'un kontrolünde. Albümün neredeyse tamamı Loos'ın bestelerinden oluşuyor. Fusion açısından oldukça büyük bir yetenek olan Loos'un besteleri grubun müzikal kalitesini fazlasıyla arttırmış. Tabi burada grup elemanlarının da hakkını yememek gerekiyor. Adamlar sonuna kadar, ellerinden ne geliyorsa yapmışlar. Zorluk derecesi her bir parçada yükselirken onların da buna ayak uydurma zorunluluğu büyük bir sorun yaratmamış.

Albüm inişleri çıkışları, nerede başlayıp nerede bittiği belli olmayan düzeneği ile bir çok şeyi daha en başından vaat ediyor. Parçalar arasında gezindikçe de bu vaatlerin boş vaatler olmadığını anlıyorsunuz. Kimi zaman coşkulu bir şekilde koştururcasına ilerlerken, kimi zaman ise yerin dibinde yol almaya çalışan bir solucanın hızında hareket ediyor albüm. Bu farklılıklar da doğal olarak Abraxis'e çok şey katıyor ve değişik bir hava kazandırıyor.

Temelde Jazz'dan yola çıkarak Fusion yapan grubun anlayışında farklı tür ve tarzlardan öğeler de bulunmuyor değil. Ayırt edici bir şekilde dinlediğinizde farklı bir müzikal yolculuğa çıkmış olduğunuzun farkına varmakta gecikmiyorsunuz. Bu noktada Canterbury Scene farklılığının albümde bazı yansımaları da bulunuyor. Diğer taraftan Canterbury ile alakasız bir şekilde Camel etkilerini de hissediyorsunuz. Placebo ve Waterloo (Bogaert ve Musette'in 1970 yılındaki grubu) ile benzeşen yönleri de var Abraxis'in. Yine de kendilerine has ya da ait bir tarza sahip olduklarını söylemek yanlış olmaz. Adını saydığımız tür ya da gruplar ile benzeyen yönleri olsa da aynı kulvarda ya da aynı olduklarına dair en ufak bir söz söylemek de haksızlık olur. Kendileri has bir tuhaflıkları var yani.

Tek albümle kalmış olmaları bir miktar can sıkıcı olsa da elimizde olanlarla yetinmeyi bilenler olarak keyfini sonuna kadar çıkarıyoruz Abraxis'in.

ABRAXIS

Charles Loos / Klavye
Dirk Bogaert / Flüt, Vokal
Paul Elias / Gitar
Jean-Paul Musette / Bass
Jack Mauer / Davul
Tony Malisan / Davul

ABRAXIS

01. Clear Hours (2:32)
02. Valse De La Mort (16:14)
03. Sweetank (4:26)
04. Billy The Keith (3:54)
05. Jeronimo (1:58)
06. Bolle Winkel (6:46)
07. Arhumba (1:42)


2 Haziran 2023 Cuma

The Running Man / The Running Man (1972)

The Running Man
aslında bir gruptan çok İngiliz müzisyen Ray Russell'ın bi dolu albümünden biri olarak nitelendirilebilir. Özellikle Jazz, Jazz Fusion, Free Jazz ve Canterbury Scene gibi türlerde albümler yapan Russell, 1972 yılında bir araya getirdiği grupla tek atımlık bir albüm kaydetmiş. Kimilerince çok beğenilmese de içerisindeki sert yaklaşımlar, Free Jazz'den vurdumduymazlık, tuhaf dönüşler ve dur durak bilmeyen enerjisi ile sevdiğimiz albümlerdendir. Doğal olarak şu malum listemizin de asil üyelerindendir.

Eclectic Prog olarak kategoriye dahil edilen The Running Man'in müzikal anlayışı biraz farklı aslında. Yani, evet Eclectic Prog elbette ama Jazz doğaçlamaları ile bambaşka yere giderken, Hard Rock melodileri ile farklı bir yerlerden dönüyor. Kimi zaman 60'ların sonunda San Francisco'daymışsınız hissiyatı veren Psychedelic yaklaşımlarla karşılaşıyorsunuz. Ama bazı noktalarda "Clark Hutchinson mı yahu" diyebileceğiniz gibi "Procol Harum'a benziyor" ya da "Barclay James Harvest'ı andırıyor" da diyebilirsiniz.

Farklı türlerden ve tarzlardan bileşenler içeriyor yani albüm baştan sona. Nadir bazı albümlerde olduğu gibi neyin nerede ne zaman başladığını anlayamadığınız gibi, buraya ne zaman geldik duygusuna da kapılıyorsunuz sık sık. İlk defa dinleyenler için zorlayıcı bir tercih olabilir The Running Man. Ama bu konuda deneyimi olanlar için keyif verici niteliklere sahip.

Grubun tarihçesi hakkında çok fazla bilgimiz yok. Ama Russell ile birlikte çalan grup elemanlarının bir kısmının daha önce de Russell ile farklı projelerde çaldıklarını görüyoruz. Yani adam yaptığı kayıtlar sırasında tanıştığı müzisyenler arasından seçme yapıp, bu elemanlar bu albüm için ideal kafasında karar vermiş gibi duruyor. Sonucun iyi olmasından kaynaklı Russell'ın bu tercihlerine bir şey diyemiyoruz. Ayrıca albümde enstrüman kullanımları fazlasıyla iyi. Müziğin Jazz'a kaydığı anlarda Russell'ın gitarı ile birlikte bass ve davul nefis etkiler bırakırken, trompet ve saksafon ile bütünleşen piyano sesleri bambaşka bir yere sürüklüyor albümü.

Vokalin inceden girdiği yerlerde Steely Dan havası oluşuyor hemen. Müzik de ona ayak uydurunca farklı bir Steely Dan versiyonu dinliyormuş gibi oluyorsunuz. Albüm, hakkı yenen, gerekli özen ve önem gösterilmeyen albümlerden. Arşivde olması gerekenlerden de aynı zamanda.

THE RUNNING MAN

Ray Russell / Gitar, Piyano, Vokal, Bass
Gary Windo / Tenor Saksafon
Harry Beckett / Trompet, Flugelhorn
Alan Greed / Org, Bass, Piyano, Vokal
Alan Rushton / Davul
Jeff Watts / Bass

THE RUNNING MAN

01. Higher And Higher
02. Hope Place
03. Nicholas
04. Another
05. Find Yourself
06. Look And Turn
07. If You Like
08. Spirit
09. Children
10. Running Man

1 Haziran 2023 Perşembe

Rocky's Filj / Storie Di Uomini E Non (1973)

1971 yılında Parma, İtalya'da kurulan Rocky's Filj, Rock Progressivo Italiano'nun (RPI) Symphonic Prog, Jazz Rock, Avant-Prog gibi türlerden beslenen bir türünü icra ediyor. Grubun adındaki Rocky bizim bildiğimiz Rocky değil elbette, grubun lideri olan Roberto "Rocky" Rossi'den geliyor. Oldukça cüretkar, bazen kaba saba bazense incelikli işçilik çıkartan İtalyan gruplarından biridir kendileri. Fazlasıyla değişken ve bir o kadar da etkileyicidirler.

1971 yılında kurulduktan sonra epeyce bir çabalayıp kendilerine yer edinmeye başlamışlar. 1972 yılının ortalarından itibaren efsanevi grup Banco Del Mutuo Soccorso ile turneye çıkıyorlar, alt grup olarak. Konserlerdeki başarıları yapımcı firmaların da ilgisini çekiyor ve kısa süre sonra albüm anlaşması yapıyorlar. Kaydedilen ilk, tek ve son albüm Storie Di Uomini E Non, RPI'ın nitelikli örneklerinden biri olarak hala ilgi görüyor.

Lakin grup ne hikmetse 1981 yılına kadar birlikte kalıp sahne aldıkları halde bir türlü başka albüm kaydetmiyorlar. Gerçi arada grup üyelerinden biri işlediği bir suç yüzünden hapse atılıyor ve bir süre grup olarak sessiz kalıyorlar. Hatta 1979 yılında Acqua Fragile'dan Pier Emilio Canavera'nın desteğini alarak çıkardıkları single bile sessizliklerini bozmaları için yeterli enerjiyi sağlamıyor. Amaçları bizim tek albümlü efsaneler listesine girmek midir bilemiyoruz ama tek albümle de birkaç albümlük performans göstermiş olduklarını belirtmeden geçmeyelim.

Eklektik bir yapıya sahip olan albüm temelde Symphonic Prog olarak nitelendirilebilir. Üzerine bolca eklenen Jazz Rock sosu ve sık sık kendini gösteren Avant-Prog öğeleri ile birlikte de nefis bir albüm kıvamına gelmiş. Rocky's Filj ile ilgili olarak sıklıkla King Crimson, Pholas Dactylus ve Osanna'nın adı geçer. Yani grup bahsi geçen bu gruplarla karşılaştırılarak eleştirilir. Bırakın kötü olmalarını filan zira zaten iyiler de bu gruplarla karşılaştırılmak bile Rocky's Filj'in ne kadar iyi olduğunun bir göstergesi.

Canlı, coşkulu ve başta da dediğimiz gibi cüretkar bir albüm Storie Di Uomini E Non. Kendine has vokal anlayışı, Jazz ile sürekli olarak yan yana evrilen enstrümantal bölümleri, insanı değişken bir ruh haline sokan saksafonları ve sağlam, sert, delici gitarlarıyla İtalya'nın en iyilerinden.

ROCKY'S FILJ

Rocky Rossi / Vokal, Alto Saksafon, Bariton Saksafon, Klarinet
Roby Grablovitz / Elektrikli Gitar, Flüt
Luigi Ventura / Bass, Trombon
Rubino Colasante / Davul, Double-Bass

STORIE DI UOMINI E NON

01. L'Ultima Spiaggia (13:15)
02. Il Soldato (6:17)
03. E (3:57)
04. Io Robot (7:41)
05. Martino (5:41)

27 Mayıs 2023 Cumartesi

Blood, Sweat & Tears / Child Is Father to the Man (1968)

Dün Chicago'ya giriş yapmıştık, bugün de ekürisi sayılabilecek Blood, Sweat & Tears'tan devam edelim. Grup, 1967 yılında kurulmuş ve oldukça iyi müzisyenleri bünyesinde barındırıyor. Chicago'da olduğu gibi hatta bir bakıma Chicago'dan da daha önce Jazz'ın Rock içerisine girmesine, bu karışımın popülerleşmesine ve pek çok müzisyenin / grubun önünün açılmasına sebep olan şey Blood, Sweat & Tears'tır demek yanlış olmaz.

Al Kooper gibi başarılı bir müzisyeni içinde barındıran grubun, tarihi boyunca bu alanda bir çok başarısı ve etkileyici işleri bulunuyor. Kooper'dan kaynaklı ilk albümde fazlasıyla Blues etkileri öne çıksa da temelde albüm bir Jazz Rock albümü. İşin avangard kısmına çok girmeden, standartlar üzerinden hareket edip Rock ile birleştiriyorlar. Ortaya çıkan sonuç da oldukça tatmin edici.

Chicago ile birlikte Brass Rock diye adlandırılan tarzın en önemli 3 temsilcisinden biridirler aynı zamanda. Üçüncü temsilcinin de İngiliz grubu If olduğunu belirtmeden geçmeyelim. Bu arada her 3 grup için de Jazz Rock'ın popülerleşmesini sağlayan gruplar tanımlaması yapıyoruz. Onların hemen öncesinde buna başlayan bazı gruplar ve müzisyenler de yok değil. Ama asıl başarıyı, ticari açıdan olan başarıyı da yakalayanlar bu 3 grup. Doğal olarak da Jazz Rock'ın ve türevlerinin piyasada kendine yer bulabilmesini sağlayanlar Blood, Sweat & Tears, Chicago ve If'tir.

New York'ta kurulan grubun daha ilk albümle birlikte başarısı ortaya çıkıyor. The Blues Project'ten gelen Al Kooper ve Mothers of Invention'dan tanıdığımız Jim Fielder grubun kurulması aşamasında oldukça etkinmişler. Ama bunu daha çok grubun önderi sayılabilecek Steve Katz'e destek için yapmışlar. Çünkü albümün ardından Kooper, grup ile yolları ayırıyor. Gerçi ikinci albümdeki bazı düzenlemeler yine Al Kooper'a ait ama desteği dışarıdan verdiğini söylemek lazım.

Albümün ağır temposunun kaynağı da yüksek ihtimalle Al Kooper. Zira Blues'dan gelen bir yaklaşımla Jazz işine girmişler görünümünden kurtulamıyorlar. Neredeyse ağlak hale gelebilecek denli derinden parçalarla örülü albüm. Ha arada sırada coştukları, kendilerinden geçtikleri de oluyor. Ama çok fazla da değil. Yine de bu türün ilk örneklerinden biri olarak inanılmaz derecede başarılı.

BLOOD, SWEAT & TEARS

Al Kooper / Vokal (2,4-7,9-12), Org, Piyano, Ondioline & Bass Davul (8)
- Steve Katz / Elektrikli Gitar, Akustik Gitar, Lute, Vokal (3,8)
- Fred Lipsius / Altı Saksafon, Piyano
- Randy Brecker / Trompet, Fluegelhorn (5,6)
- Jerry Weiss / Trompet, Fluegelhorn
- Dick Halligan / Trombon
- Jim Fielder / Fender Bass
- Bobby Colomby / Davul, Marş Davulları, Tamburine, Vokal

Konuk Müzisyenler:
- Al Gorgoni / Gitar (5)
- Doug James / Shaker (7)
- Valerie Simpson / Koro Vokal (7,12)
- Melba Moorman / Koro Vokal (7,12)
- Leslie Gurgle / Vokal (8)
- John Simon / Piyano (5,10), Org (6), Cowbell (10)
- Gene Orloff / Keman
- Leon Kruczek / Keman
- Paul Gershman / Keman
- Harry Lookofsky / Keman
- Julie Held / Keman
- Manny Green / Keman
- Anahid Ajemian / Keman
- Harry Katzman / Keman
- Manny Vardi / Viyola
- Harold Collett / Viyola
- Charles McCracken / Çello
- Alan Schulman / Çello

CHILD IS FATHER TO THE MAN

01. Overture (1:33)
02. I Love You More Than You'll Ever Know (5:58)
03. Morning Glory (4:15)
04. My Days Are Numbered (3:18)
05. Without Her (2:41)
06. Just One Smile (4:37)
07. I Can't Quit Her (3:39)
08. Meagan's Gypsy Eyes (3:24)
09. Something' Going On (8:00)
10. House In The Country (3:04)
11. The Modern Adventures Of Plato, Diogenes And Freud (4:12)
12. So Much Love / Underture (4:43)

26 Mayıs 2023 Cuma

Chicago / The Chicago Transit Authority (1969)

Tamam, proggerlar Chicago'yu sevmez ama bu onların kendi alanlarında iyi bir grup olduğu, kendi dönemlerinde çığır açtıkları gerçeğini değiştirmez. Kaldı ki adamların zaten Progressive yani ilerleyen bir yanları da yok değil. Bu konudaki en büyük sorunları popülist olmalarından kaynaklanıyor olabilir. Aman canım, o kadar da olsun!

Diğer yandan bakıldığında, daha önce blogda defalarca adını geçirdiğimiz ve Blood, Sweat & Tears ile birlikte Jazz'ın müzik endüstrisine daha fazla girmesini, daha fazla satış yapılmasını ve buradan doğan (yapımcılar için elbette) ticari başarı güveni ile birlikte özellikle 70'li yıllarda Jazz tabanlı pek çok Rock grubuna şans verilmesini sağlamışlardır. Yani 70'lerden sevip dinlediğimiz bütün o Fusion, Jazz Rock, Avant Jazz ve nicelerinin görücüye çıkabilmesinin 2 sebebinden biri Chicago ve elde ettiği başarıdır. Hem ticari hem müzikal ve hem de dinleyici kitlesi oluşturma başarısını göstererek yapımcı firmalara Jazz içeren albümlerin de para kazandırabileceğini göstermiş, pek çok sağlam grubun ve müzisyenin yolunu açmışlardır. Bir daha kimse demesin yani Chicago sevmem diye! Sevmeseniz de hakkını yemeyin bari. (Niye bu kadar gaza geldiysem.. he seçim var Pazar günü, ondandır)

Başlangıçta The Chicago Transit Authority adıyla kuruluyorlar 1967 yılında. Lakin yapım anlaşması imzaladıktan sonra yapımcı firma ismi değiştirmeleri ya da kısaltmaları gerektiği yönünde baskı yapıyorlar. Zira Chicago Transit Authority aslında, Chicago, Illinois'de Otobüs ve Tren servisini sağlayan devlet kurumunun adı. Buradan problem çıkacağını bilen yapımcılar ismin Chicago'ya dönüşmesini sağlamışlar.

1967'de kurulup 2 yıl boyunca yoğun bir şekilde çalışan grupta eleman değişiklikleri çok fazla yaşanmayınca ürettikleri ve kaydettikleri parçaların sayısı bir hayli artmış. Parçaların hepsi popüler olmaya aday parçalar da olunca yapımcıların iştahı daha da fazla kabarmış. Hatta o kadar ileri gitmişler ki daha ilk albümünü çıkaracak olan gruba 2'li Plak yapma cesaretini göstermişler. Zaten konserlerden belirli bir kitle elde etmeyi başarmış olan grup bu albümle birlikte de orta düzeyde bir patlamaya yol açmış. Çünkü o güne kadar Jazz'ın bu kadar popülerleşebileceği düşünülmemiş.

Coşkuyla çalınmış parçalardan oluşan albümü tarafsız bir duruşla dinlediğinizde acayip iyi olduğunu da fark ediyorsunuz. Psychedelic bazı yaklaşımlar sergilenirken, ilerlemeci bir yapıya da sahip albüm.

CHICAGO

Terry Kath / Elektrikli Gitar, Akustik Gitar, Lead Vokal, Backing Vokal
Robert Lamm / Piyano, Wurlitzer, Hammond, Hohner Pianet, Marakas, Lead Vokal, Backing Vokal
Lee Loughnane / Trompet, Claves, Vokal
James Pankow / Trombon, Cowbell
Walter Parazaider / Saksafon, Tambourine, Backing Vokal
Peter Cetera / Bass, Lead Vokal, Backing Vokal, Agogo Bells
Daniel Seraphine / Davul, Vurmalılar

THE CHICAGO TRANSIT AUTHORITY

LP 1
01. Introduction (6:35)
02. Does Anybody Really Know What Time It Is? (4:35)
03. Beginnings (7:54)
04. Questions 67 and 68 (5:03)
05. Listen (3:22)
06. Poem 58 (8:35)

LP 2
07. Free Form Guitar (6:47)
08. South California Purples (6:11)
09. I'm A Man (7:43)
10. Prologue (August 29, 1968) (0:58)
11. Someday (August 29, 1968) (4:11)
12. Liberation (14:38)

25 Mayıs 2023 Perşembe

Contraction / La Bourse Ou La Vie (1974)

Kanada'dan çıkma Crossover Prog, Progressive Rock ve bazen de Jazz Rock sayılabilecek gruplardan biri de Contraction. Başta kuruluş amaçları vokalist Frank Dervieux'un arkasında çalmaktı. 1971 yılında Dervieux'nün solo albümü Dimension M'de de bunu gerçekleştirdiler. Albümün ardından Dervieux'nün genç yaşta (hastalık sebebi ile) ölümünün ardından dağılmak yerine bir arada kalıp müzik yapmaya devam etme kararı almışlar. İyi de yapmışlar. Çünkü kaydettikleri albümlerle gerçekten de hem Kanada Progressive Rock müziğinin gelişmesine katkı sağlarken hem de bize dinlemekten vaz geçmeyeceğimiz albümler bırakmışlar.

Belirtmeden geçmeyelim tabi, Franck Dervieux'nün bahsi geçen albümü Progressive Rock'ın Kanada'da, özellikle de Quebec'de ayağa kalkmasını sağlayan albümlerden biri. Döneminde Quebec'teki Prog anlayışına çok fazla şey kattığı söyleniyor. Buradan bakıldığında da gerçekten başarılı bir albüm Dimension M.

Bir vokalistin kayıt ve konser grubu olarak başlamalarından dolayı Contraction'ın kadro anlayışı biraz geniş. 11 kişi ile kayda giriyorlar ve portaya çıkan albüm doğal olarak bir çok farklı ses, ton ve fikir içeriyor. Kendi adlarını taşıyan ilk albümün 1972 yılında yayınlanmasının ardından epeyce bir tanınır hale geliyorlar. Konserler sırasında temelini atmaya başladıkları ikinci albüm ancak 1974 yılında kaydedilip yayınlanabiliyor. 

Albüm fazlasıyla yaratıcı sesler ve melodiler içeriyor. Melodik bir parçalar bütünü değil elbette. Hatta melodi olmadığını bile iddia edebileceğiniz kadar değişikler. Ama bunun sebebi melodi anlayışını kısa tutmalarından ileri geliyor. Aynı notaların üzerinde dönüp durmak yerine farklı yerlerde gezinmeyi seviyorlar. Bu nedenle de ilk bakışta, alışkın olmayan dinleyiciye fena halde karmaşık gelen bir albüm gibi görünüyor La Bourse Ou La Vie.

İlk albümde ufak tefek dokunuşları olan Dervieux, bu albümde yer almıyor doğal olarak. Ama onun anısına kaydettiklerini söyledikleri bu albümün her yerinden ona dair bir şeyler var gibi. Aralarında benzerlik olmamasına rağmen Dimension M ile La Bourse Ou La Vie aynı ailenin farklı çocukları gibiler.

Enstrumantasyon için söylenebilecek en ufak bir kötü söz yok. Ek olarak da o dönem neredeyse bütün kadın vokalistlerin vokal stilini etkileyen Christiane Robichaud'nun bu albümde efsanevi ve enfes bir iş çıkartmış olduğunu belirtmeden geçmeyelim.

CONTRACTION

Christiane Robichaud / Vokal, Flüt
Yves Laferrière / Bass, Vokal
Robert Lachapelle / Piyano, Elektrikli Piyano, Org, Eminent Org, Synthesizer
Robert Stanley / Gitar
Richard Perotte / Davul
Jimmy Tanaka / Conga, Vurmalılar
Marcel Beauchamps / Gitar, Eminent Org
Denis Farmer / Davul
Jean-Jacques Robichaud / Vokal
Carlyle Miller / Flüt
Joey Armando / Timbales

LA BOURSE OU LA VIE

01. Jos Coeur (ouverture) (1:01)
02. L'Alarme À l'Oeil (3:48)
03. Claire Fontaine (6:00)
04. Sam M'Madown (3:33)
05. Jos Coeur (fermeture) (4:57)
06. Vent Du Sud (0:46)
07. La Bourse Ou La Vie (17:54)
        a. Au Commencement
        b. Tout Seul Comme Un Grand Piano
        c. La Bourse Ou La Vie
08. L'Âme À Tout Faire (4:58)

2 Mayıs 2023 Salı

Thirsty Moon / Thirsty Moon (1972)

Jazz Rock ve Fusion janrlarının Almanya'dan çıkmış en iyi temsilcilerinden biri Thirsty Moon. Çok daha önceleri Jamais tarafından bloga ikinci albüm You'll Never Come Back eklenmişti. Bugün biraz Thirsty Moon havasında olduğumuza göre ilk albümü ekleyelim. Bremen çıkışlı olan grup dönemin en başarılı Fusion gruplarından biri. Krautrock ruhundan vazgeçmeden Jazz içerisinde dolaşan nefis albümler kaydetmişler.

İlk albüm, ortalamanın çok üzerinde olsa da ikinci albüm kadar iyi değil. Gerçi bu da bakış açısına göre değişir tabi. İki albüm arasında kararsız kalanların sayısı oldukça fazladır. 3. albüm de iyidir ama ilk ikisi kader değil. Sonraki albümleri saymıyoruz, görmezden geliyoruz.

Doldinger's Passport ve Kraan gibi gruplarla eş değerde tutulmaya çalışılsalar da çok doğru bir karşılaştırma sayılmaz. Hem bahsi geçen gruplar için doğru olmaz, hem de Thirsty Moon için. Zira bu grupların üçü de kendi müzikal anlayışlarını oluşturabilmiş gruplar.

Thirsty Moon bu ilk albümün pek çok yerinde bir hayli yırtıcı sesler ve tonlara kayıyor. Bazı noktalarda, alışkın olmayan dinleyiciyi bir hayli zorlayacak denli tuhaf sesler diye düşünülebilir bunlar. Diğer taraftan, türe hayranlık besleyenler içinse bambaşka şekillerde değerlendirilebilecek bir albüm. İçinde pek çok farklılığı da barındırıyor. Temelde Jazz'a odaklansalar da Heavy ve Hard diye tabir edilen türlerin pek çoğunun da kenarında, kıyısında dolaşıyorlar.

Coşkulu, dinamik ve tempolu albümler listesine de sorgusuz sualsiz girmeye hak kazanırlar. Özellikle ritim bölümünün albüm boyunca çıkardığı iş bir hayli iyi. Genel olarak gidişatı belirleyen ritim olmakla birlikte Thristy Moon'da bu biraz farklılaşıyor. Ritim önemli ve ön plana çıkan bir bileşen ama tam rayına oturdu dediğiniz yerde, yırtıcı üflemeliler ya da sert gitarlar ile bir anda yön değiştirebiliyorlar. Albüm boyunca vokal çok nadir denilebilecek şekilde az kullanılıyor. Halbuki grubun tarzına çok da uyan seslere sahipler. Yine de bu tercihleri doğru bir yaklaşım olmuş, zira vokal geride bir enstrüman olarak düşünüldüğünde albümün keyfi bir başka çıkıyor.

Bir yanıyla tuhaf olarak düşünülse de ses efektleri, keskin dönüşleri, hiç durmadan ilerleyen yapısı ile Thirsty Moon'un ilk albümü olmazsa olmazlardan sayılabilir.

THIRSTY MOON

Jürgen Drogies / Gitar, Vurmalılar
Norbert Drogies / Davul, Vurmalılar
Michael Kobs / Elektrikli Piyano
Harald Konietzko / Bass, 12 telli Gitar, Vurmalılar, Vokal
Erwin Noack / Conga, Vurmalılar
Willi Pape / Saksafon, Klarnet, Flüt , Vurmalılar
Hans Werner Ranwig / Org, Vurmalılar, Vokal

THIRSTY MOON

01. Morning Sun (5:24)
02. Love Me (3:54)
03. Rooms Behind Your Mind (3:18)
04. Big City (8:31)
05. Yellow Sunshine (21:30)

18 Nisan 2023 Salı

Mark-Almond / Mark-Almond (1971)

1970 yılında İngiltere'de kurulan Mark-Almond (1989'da Gene Pitney ile söylediği Something's Gotten Hold of My Heart'la tekrar patlayan Marc Almond ile karıştırmayınız) Jazz'dan yola çıkan bir Progressive Pop anlayışına sahip. Bu tanımlama çok doğru olmayabilir zira tam olarak Pop değiller. Rock'a yaklaşıyorlar ama tem olarak Rock da değiller. Jazz Rock içerisine dahil edilebilecek kadar Jazz ve Rock içeriyorlar falan. Karışık bir durum ama grubun temel amacı Rock yapmaktan çok para kazanacakları bir popüler müziğe tutunmak gibi görünüyor. Lakin kaydettikleri ilk albümle de oldukça başarılı bir iş çıkarmışlar ortaya. 

İkisi de 60'ların ortalarından beri müzik aleminin içinde olan Jon Mark ve Johnny Almond, çeşitli gruplar ve müzisyenlerin arkasında çaldıktan sonra en son Bluesbreakers sonrası John Mayall'ın iki albümü The Turning Point ve Empty Rooms'da birlikte çalıyorlar. Burada birbirileri ile iyi anlaşıp birlikte müzik yapabileceklerine karar veriyorlar ve Mark-Almond'ı kuruyorlar. Müzikal deneyimleri bir hayli fazla olunca birlikte yol alma konusunda büyük sorunlar da yaşamamışlar belli ki.

Marianne Faithfull, Alan Price Set, John Mayall gibi müzisyenlerle çalışınca işin özünü, paranın nasıl kazanılacağını kavramış olacaklar ki kaydettikleri albümde popüler bir hava olmasına da özen göstermişler. Diğer taraftan bakıldığında ise albüm Pop albümü olmaktan çok öte ve gerçekten de sağlam bir Jazz Rock albümü. Fusion olmadığı kesin ama Jazz'dan beslenen yapısıyla farklı bir duruş sergiliyor.

Grubun diğer elemanları daha çok toplama müzisyenler diyebiliriz. Burada grup daha çok deminden beri hikayelerini anlattığımız Jon Mark ve Johnny Almond üzerine kurulu. Ama diğer elemanları da iyi seçmişler ki albümde enstrümantasyon konusunda en ufak bir aksamaya rastlamıyorsunuz. Yumuşak tonlarda giden bir yapısı olması nedeniyle enstrüman yeterliliğine çok gerek yokmuş gibi düşünülebilir ama parçalardaki geçişlerde bunun böyle olmadığına ikna oluyorsunuz.

5 parçadan oluşan bu ilk albümde sık sık yapılan karşılaştırmayı yaparsak Chicago ve Blood, Sweat & Tears ile bazı ufak tefek benzerlikler olması dışında genel yapı itibariyle benzeştikleri çok fazla şey yok diyebiliriz. Dünkü America yazısından sonra yaza hazırlık çalışmaları kapsamında, dipten ilerleyen ve arşivde olması gereken Jazz Rock albümlerinden biri olarak tanımlayabiliriz Mark-Almond'u.

MARK-ALMOND

Johnny Almond / Bariton Saksafon, Tenor Saksafon, Alto Saksafon, Soprano Saksafon, Vibraphone, Vokal, Konga, Alto Flüt, Bass Flüt
Jon Mark / Klasik Gitar, Elektrikli Gitar, Bass, Vurmalılar, Lead Vokal
Rodger Sutton / Bass, Vurmalılar, Vokal
Tommy Eyre / Concert Grand Piyano, Elektrikli Piyano, Vokal, Org, Flüt, Gitar, Vurmalılar

MARK-ALMOND

01 - The Ghetto 6:05
02 - The City: 11:30
        a. Grass and Concrete
        b. Taxi to Brooklyn
        c. Speak Easy It's a Whiskey Scene
03 - The Tramp and the Young Girl 4:55
04 - Love: 11:49
        a. Renaissance
        b. Prelude
        c. Pickup
        d. Hotel Backstage
05 - Song for You 8:25

12 Nisan 2023 Çarşamba

Dreams / Dreams (1970)

Dreams
'i daha önce hiç duymamış olabilirsiniz. Ama bu başarısız ya da kötü olmalarıyla alakalı değil. Tanıtımlarının zamanında yeterince yapılamamış ya da yapılmamış olması bu konudaki en büyük etken. Ticari başarı kazanamasalar da enfes bir albüm yaptıkları da aşikar. Jazz'ın Rock ile buluştuğu ve yüksek perdeden başarı elde etmeye başladığı dönemde kuruluyorlar. Çok kısa ömürlüler ama 2 albüm kaydediyorlar. Kısa ömürlü olmalarının sebebi grup elemanlarının farklı gruplarla ya da solo çalışması.

Ayrıca grup elemanlarını görünce insanın dudağı uçukluyor. Kimler yok ki kadroda. Michael ve Randy Brecker, Billy Cobham, John Abercrombie, Jeff Kent gibi elemanlardan kurulu Dreams. Zaten Jazz kökenli müzisyenler oldukları ve öyle ya da böyle bir deneyim sahibi oldukları için kaydettikleri ilk albüm gerçekten de çok iyi.

Chicago ve Blood, Sweat & Tears'ın açtığı yolda ilerleyen grubun albüme kattığı çok şey var. Bazı kaynaklarda bahsi geçen 2 grupla sık sık karşılaştırılsalar da onlarla alakaları yok diyebiliriz. Evet benzer işler yapıyorlar ama Chicago ve Blood, Sweat & Tears'da olduğu gibi Dreams'in de kendine has bir tarzı, duruşu ve bakış açısı bulunuyor.

Müzikal anlayışlarında New Orleans tarzı Blues ile genişleyen yapı doğaçlama olduğu açıkça belli olan parçalarla şekilleniyor. Bu noktada da az önce adından söz ettiğimiz iki gruptan ayrılıyorlar. Zira Dreams'in Jazz anlayışı diğerlerine oranla daha fazla serbest, özgür ve doğaçlama içeriyor. Doğaçlamaların parçalara kattığı coşku, ham gibi görünen parçaların bu durumdan sıyrılıp kendine has bir hava içerisine bürünmesini de sağlıyor.

Belirtmeden geçmeyelim... ikinci albüm ilkinin yanında kötü olarak anılabilecek kadar vasat. Grup elemanları ticari başarı kazanamamış olmaktan kaynaklı bunu da böyle sallayalım şeklinde çalışmışlar izlenimi bırakıyor insanda. 

Bu arada Dreams albümünün vokal temelli Jazz Fusion albümlerinin ilklerinden ve en iyilerinden olduğunu hatırlatalım. Günümüzde bu tarz müzikler fazlasıyla modası geçmiş gibi gözükse de gerçekten de türün hakkını vererek dinleyenler için Dreams'in 1970 tarihli ilk albümü nefis bir dinlencelik. Boşluk bırakmadan, yormadan, canınızı sıkmadan Jazz'ın dehlizleri içerisinde gezdiriyor sizi.

DREAMS

Michael Brecker - Tenor Saksafon, Flüt
Randy Brecker - Trompet, Flugelhorn
Billy Cobham - Davul, Vurmalılar
Jeff Kent - Klavye, Gitar, Vokal
Doug Lubahn - Bass, Vokal
Barry Rogers - Trombon, Wagner Tuba
Edward Vernon - Vokal
John Abercrombie - Lead Gitar

DREAMS

01 - Devil Lady 3:33
02 - 15 Miles to Povo 3:01
03 - The Martanine 2:25
04 - Holli Be Home 5:41
05 - Try Me 5:08
06 - Dream Suite 14:45
        - Asset Stop
        - Jane
        - Crunchy Grenola
07 - New York 5:35

7 Nisan 2023 Cuma

The Battered Ornaments / Mantle-Piece (1969)

The Battered Ornaments
da tuhaf işler yapan, sağı solu belli olmayan gruplardan. Daha önce Pete Brown & Piblokto ile ilgili yazıda Pete Brown'dan ve His Battered Ornaments'tan biraz bahsetmiştik. Ama üstü kapalı, biraz daha az bilgi ile geçiştirmiştik. Oysa hikaye biraz tuhaf. Sanırım biraz da karmaşık. Kan, ter ve gözyaşı dolu da diyebiliriz. Hikayeye geçmeden işin başlangıcı yerine önce Piblokto macerasını sonra The Battered Ornaments'ı anlatmak da tarihsel sürece aykırılık oluyor aslında, fakat doğaçlamayı seviyoruz işte ne yapalım. Sıralama yerine kafamıza göre gelen kısımdan vuruyoruz.

Şimdi normalde bu işin en başı Pete Brown & His Battered Ornaments grubudur. Ardından The Battered Ornaments gelir ve Piblokto ile devam eder. Sıralamaya tersten başladık, tamamen keyfi sebeplerden. Başarılı bir albüm kaydı yapan Pete Brown & His Battered Ornaments epeyce popüler olup konserlere filan çıkmaya başlıyor bolca. Ardından da ikinci albümün sırası geliyor. Albüm kaydedip bitiriliyor. O sıralarda da Rolling Stones'un ön grubu olarak Hyde Park'ta yapılacak konsere çıkmak için anlaşıyorlar. Elbette, büyük bir adım bu. Rolling Stones gibi bir devden önce sahneyi ısıtacaksınız. Lakin grubun kurucusu, fikir babası ve genel anlamda her şeyi olan Pete Brown, konserden 1 gün önce grubun diğer elemanları tarafından gruptan atılıyor. Sanırız, Brown bu şoku uzunca bir süre travma olarak taşımıştır içinde.

Neyse, sahneye The Battered Ornaments olarak çıkıyorlar ve başarılı bir performans sergiliyorlar, Pete Brown olmadan hem de. Ardından bitmiş olan albümdeki Brown vokallerini kaldırıyorlar ve Chris Spedding vokali ile tekrar kaydediyorlar ve albüm bu şekilde yayınlanıyor.

Her ne kadar Spedding, Brown'dan çok da ha iyi bir müzisyen ve sesini kullanabilen bir yetenek olsa da Brown'ın insanlar üzerinde bıraktığı etkiyi yaratamamıştı. Albüm ilkine oranla daha iyi bir müzikal alt yapıya sahipti, vokal de oldukça iyiydi ama Pete Brown'ın karizması için içinde yoktu. Bu nedenle de albüm o dönem göz ardı edildi bile diyebiliriz. 

Mantle-Piece'in müzikal yapısı oldukça iyi. Blues Rock, Jazz Rock, Psychedelic Rock gibi etkileri içeriinde barındıran bir Progressive Rock anlayışına sahip. Parçalarda Pete Brown'ın parmağı olmasından dolayı sözler değişik ve ilgi çekici. Enstrüman kullanımları ise had safhada iyi. Kendi döneminde ticari başarı yakalayamamış ve grubun tamamen dağılmasına sebep olmuş olsa da Mantle-Piece gerçekten de iyi albümlerden biri.

THE BATTERED ORNAMENTS

Roger Potter / Bass, Vokal
Pete Bailey / Conga, Vurmalılar, Vokal
Rob Tait / Davul, Güira, Tambourine, Vokal
Nisar Ahmed Khan / Gitar, Reeds, Flüt, Vokal
Chris Spedding / Gitar, Steel Gitar, Portekiz Gitarı, Piyano, Org, Vokal

MANTLE-PIECE

01 - Sunshades 3:30
02 - Late Into the Night 5:16
03 - Then I Must Go 4:11
04 - The Crosswords and the Safety Pins 5:34
05 - Staggered 4:08
06 - Twisted Track 4:29
07 - Smoke Rings 5:12
08 - Take Me Now 3:03
09 - My Love's Gone Far Away 3:38

29 Mart 2023 Çarşamba

Probe 10 / There Is A Universe (1975)

Amerika'dan çıkmış en iyi Jazz Rock, Fusion ve Progressive Rock gruplarından biri de Probe 10. İnanılmaz bir coşkuyla kaydettikleri albümde kendinizi kaybetmeniz çok olası bir durum. Neyin nerede başlayıp bittiği, nereye gittiği ve nerelere gidebileceği konularında baş yapıt niteliğinde bir tek albüm. Doğal olarak tek albümlü efsaneler listemizde yerlerini alıyorlar.

1973 yılında Pennsylvania'nın Leigh Valley bölgesinde, lise arkadaşlarınca kurulan bir grup Probe 10. Başlangıçta neyi amaçladıklarını bilmiyoruz ama çıkan sonuca kendilerinin de şaşırdığına oldukça eminiz. Grup hakkındaki bilgilerimizin hepsi de bu kadar. Belli başlı kaynaklarda olmadığı gibi ayrıntılı araştırmanın ardından da elinizde yine aynı bilgilerle kalakalıyorsunuz. 

Albümle ilgili pek çok eleştiri bulunuyor. Bunların bir kısmı albümü yere göğe sığdıramazken, diğer kısmı ise yerin dibine batırıp batırıp çıkarıyor. Müzikal anlamda bu kadar acımasızlığı hak edecek bir anlayışa sahip değiller grup olarak. Biraz ham oldukları, bazı şeylerin tam oturmamış olduğu söylenebilir elbette. Ama albümün yapımcılığını bile kendileri üstlenmişler. Bunun sonucunda da teknik imkansızlıklarla boğuştuklarını anlamak zor olmasa gerek. Bütün o teknik kısıtlamalara ve imkansızlıklara rağmen kaydettikleri parçalar gerçekten de çok iyiler. Melodik yaklaşımlarının popülariteye kaymadan devam etmesi de işin ekstrası denilebilir. Melodiler kendi içlerinde dağılarak fazlasıyla gelişiyorlar. Tabi arada bir parçanın, başka bir parçanın devamı olduğu ve bu nedenle de yarı önceki melodi yarı yeni melodi içermesi de önemsizleşiyor.

Kategorilendirme konusunda sıkıntı yaşamayacağınız There Is A Universe, Psychedelic Rock etkileri barındırsa da genel anlamda Jazz Rock ve Fusion etrafında dönüyor. Yerinde durmadan gelişen ve değişen bir yapıya sahip olduğu için de Progressive Rock ana başlığı altında listelenmesi çok normal.

Temelde 4 elemandan oluşsa da albümde fazlaca müzisyen bulunuyor. Konuk müzisyen olarak eklenen bu müzisyenlerin Jazz ile ilgisi parçaların ve albümün her yerinde hissediliyor. Neredeyse 40'lı yılların Big Band'leri gibi coşkulu ve gürültülü yaptıkları girişlerle, uzayıp giden ve başladığı yere dönemeyen melodileriyle, üst seviyeye yaklaşan enstrümantasyonu ile arşivde olmazsa olmaz albümlerden biri There Is A Universe.

PROBE 10

James McGee / Elektrikli Bass, Elektrikli Gitar, Flüt, 12 Telli Gitar
Jeff Saussier / Trompet, Korno
Bill Jones / Elektrikli Gitar
Barry L. Bachman / Vurmalılar

Konuk Müzisyenler
Tom Nicholson / Rhodes Piyano
Brian Gerhab / Flüt
Diane DuBois / Flüt
Samuel Creyer / Flüt, Alto Flüt
Mason Profit / Recorders
Linda Kistler / Keman
Susan Rudelitch / Vokal
David Robert Scheirer / Vokal, Babbling Brook

THERE IS A UNIVERSE

01. There Is A Universe (6:17)
02. Invasion Of The Malladroids(Invasions) (6:21)
03. Invasion Of The Malladroids(Fields Of Malladroy;Battle) (4:04)
04. Invasion Of The Malladroids(Dirge; Will There Never Be An End) (2:04)
05. Intergalactic Crossfire (3:56)
06. Solar Winds (4:57)
07. To Improve A Dream (2:21)
08. Galaxy Fire (6:08)

28 Mart 2023 Salı

Snakes Alive / Snakes Alive (1975)

Avustralya'dan çıkmış en enfes gruplardan biri de Snakes Alive. Kısa ömürlü bir proje olmasına rağmen, kaydettikleri tek albümle malum listemize üst sıralardan girmeyi hak ediyorlar. O kadar ilginçler ki albümü bile sadece 50 adet basıp, hem de kapaksız bir şekilde satışa sunmuşlar. Muhtemelen 5 parasız bir durumdaydılar ve / veya (varsa eğer) yapımcı firma da çok ciddiye almamıştı grubu. Bugünden bakıldığında büyük bir hata ettiklerini anlamışlardır diye tahmin ediyoruz.

1974 yılı ortalarına doğru bir araya gelen grup elemanları hızlı bir şekilde albüm kaydına girmişler. Kayıtlar sırasında yaşanılanlar oldukça keyifliymiş. Parçaları da o keyfin içerisinde doğaçlama olarak çalmışlar. Elbette yazılmış parçalar bunlar ama düzenleme yapmak yerine bodoslama girmeyi tercih etmişler. Belki de o nedenle albümdeki parçalar bu kadar coşkulu bir şekilde ilerliyor.

Bazı kaynaklarda Crossover Prog olarak sınıflandırılsalar da Jazz Rock'tan beslenen bir Progressive Rock anlayışları olması, bu sınıflandırmayı kabul etmiyor gibi sanki. Parçalarda popüler müziğe yakınmış gibi görünen bölümler var ama bu benzeşmeden öteye gitmiyor. Aksine, popüler müzikte yapılanın çok ötesine geçmeyi amaçlıyorlar ve başarıyorlar da. Parçaların gidişatlarındaki karmaşık yapı, enstrümanların ileri derecede iyi ve yaratıcı kullanımı Crossover Prog tanımlamasını pek hak etmiyor diye düşünüyorum.

Hepsi birbirinden uzun 5 parçadan oluşan albümde yapabilecekleri her şeyi yapmış gibi görünüyorlar. Belki de bu nedenle dağılmışlardır diyeceğim ama grup ile ilgili tarihsel bilgimiz gerçekten de kısıtlı. Bu arada belirtelim, albüm 50 kopya olarak basılıp dağıtıldıktan sonra uzunca bir süre aranılan parçalardan biri haline gelmiş. 90'ların ikinci yarısından sonra korsan CD'lerin çoğalması ile birlikte albüm de yeniden ortaya çıkmış. Plak'tan kaydedilmiş korsan versiyonun 1 milyondan fazla kopya sattığına dair söylentiler mevcut. Bu sürecin ardından geçen yaklaşık 25 yıldan sonra da albüm yeniden, ve bu kez ikili plak olarak 2020 yılında yayınlandı. Snakes Alive'a ait tüm kayıtlar, demolar, samplelar vs. albümle birleştirilip piyasaya sürüldü. Albümün gün yüzüne çıkmasında en büyük emek grubun Bass gitaristi Michael Vidale'e ait. Zira adam tüm kayıtları elinde tutup, kaybetmemeyi başararak bugünlere kadar getirmiş.

SNAKES ALIVE

Michael Vidale / Bass
Peter Nykyruj / Davul
Alex Ditrich / Klavye
Boris Peric / Gitar
Jonas Thomas / Saksafon, Flüt, Vokal
Colin Campbell / Trompet

Konuk Müzisyen:
Ralph Cooper / Vurmalılar

SNAKES ALIVE

01. Abberations (8:52)
02. Snakes Alive (5:18)
03. Theme for Myra (7:18)
04. Dear Suzy (11:23)
05. Fruit Pie (6:27)

26 Mart 2023 Pazar

CCS / CCS (1970)

CCS ya da diğer adıyla C.C.S. aslında tam anlamıyla yaratıcı ve özgün bir grup değil gibi gelebilir başta. Bunun en temel sebebi de cover parçaların albümlerdeki yoğunluğudur. Lakin başkalarının parçalarının farklı tarzlarda yorumlamanın da büyük beceri işi olduğunu düşünürseniz ve grubun bunu yaparken gerçekten de kendilerine has bir şekilde yaptıklarını kabul ederseniz CCS ortalamanın çok üzerinde bir grup olarak çıkar karşınıza.

1970 yılında İngiltere'de Alexis Korner ve Damiarkalı vokalist Peter Thorup tarafından kuruluyor. Grupta ya da albümde / albümlerde çalan diğer elemanların hepsi stüdyo müzisyeni. Yani tam anlamıyla bir grup ruhu da yok diyebiliriz. Yine de müzisyenler hem enstrümanlarına hakimiyet hem de yaptıkları işin bilincine fazlasıyla vakıf olduklarından, gerçekten de 70'lerin kolektif bilinci üzerinde gidip geliyorlar. Bu arada sırası gelmişken CCS'in açılımını da yazalım. Collective Consciousness Society yani Kolektif Bilinç Topluluğu.

Grubun albümlerdeki genel tarzı hep aynı çevrede dolaşıyor. Jazz Rock, Blues Rock, Heavy Psychedelic Rock üzerine kurulu bir müzik anlayışları var. Tabi Alexis Korner'ın Blues geçmişi düşünüldüğünde bu çok da normal geliyor insana.

Konumuz olan ilk albümün ardından 1972 ve 1973 çıkardıkları diğer iki albümden sonra farklı yönlere dağılarak gruba son vermişler. Geride bıraktıkları 3 albümle belli bir miktar ticari başarı kazanmış olsalar da hiçbir zaman beklentilerini de karşılayamamışlar. 

Başta bahsettiğimiz cover meselesi de yüksek ihtimalle grubun hem ticari kaygılar gütmesi hem de farklı versiyonlar oluşturmak istemelerinden kaynaklanıyor. Albüm en bilinen Blues klasiklerinden Boom Boom ile açılıyor. eğişik bir bakış açısı kattıkları ikinci parça ise uzun zamandır Rolling Stones klasiği olarak kabul edilen (I Can Get No) Satisfaction. Aynı şekilde ama bambaşka bir versiyonla, Led Zeppelin'in Whola Lotta Love'ı da albümde bulunuyor. Onun ardından gelen parça ise Jethro Tull'dan Living in the Past ki onun da enfes ve orijinal versiyonuyla neredeyse alakasız bir coverı albümde yerini alıyor.

Cover parçaları sevmiyor olsanız bile bu albümle birlikte o konuda fikirleriniz tamamıyla değişiyor. Alexis Korner'ın ne değişik ve yaratıcı bir müzisyen olduğunu daha iyi anlıyorsunuz.

CCS

Spike Heatley / Bass
Herbie Flowers / Bass
John Cameron / Elektrikli Piyano
Barry Morgan / Davul
Tony Carr / Davul
Neill Sanders / French Horn
Alan Parker / Gitar
Bill Le Sage / Vurmalılar
Jim Lawless / Vurmalılar
Bob Efford / Saksafon, Woodwind
Danny Moss / Saksafon, Woodwind
Harold McNair / Saksafon, Woodwind
Peter King / Saksafon, Woodwind
Ronnie Ross / Saksafon, Woodwind
Tony Coe / Saksafon, Woodwind
Bill Geldard / Trombon
Brian Perrin / Trombon
Don Lusher / Trombon
John Marshall / Trombon
Greg Bowen / Trompet
Harry Beckett / Trompet
Henry Lowther / Trompet
Kenny Wheeler / Trompet
Les Condon / Trompet
Tony Fisher / Trompet
Alexis Korner / Gitar, Vokal
Peter Thorup / Vokal

CCS

01 - Boom Boom 3:32
02 - (I Can't Get No) Satisfaction 4:30
03 - Waiting Song 4:32
04 - Lookin' for Fun 3:59
05 - Whole Lotta Love 3:41
06 - Living in the Past 3:46
07 - Sunrise 5:14
08 - Dos Cantos 8:05
09 - Wade in the Water 2:54

25 Mart 2023 Cumartesi

Warm Dust / And It Came To Pass (1970)

1968 - 1972 yılları arasındaki Jazz Rock'ın öne çıktığı dönemin sonuna yetişmiş bir İngiliz grubu Warm Dust. Daha önceleri sık sık bahsettiğimiz, Blood, Sweat & Tears ve Chicago gibi grupların öncülüğüyle başlayan hareketin içerisine sonradan katılmış olsalar da kendilerine has bir müzikal anlayış oluşturmayı başarabilmişler.

Grubun elemanlarından ikisi, daha sonraları popüler bir ikon haline gelen Ace grubunun elemanları olan Tex Comer ve Paul Carrack. Müzikal anlamda her ikisi de gruba çok fazla şey katsalar da grubun önde duran adamı ya da frontman'i Les Walker diyebiliriz. Tam olarak ona ait bir proje olmasa da Walker, Warm Dust için yapabileceğinin en fazlasını yapmış.

Birbiri ardına 3 albüm kaydedip yayınlayan grup daha sonraları grup içi müzikal anlaşmazlıklardan dolayı dağılmak zorunda kalmış. Elde kalan 3 başarılı albümün de ticari getirisi çok olmamış onu da belirtelim. Ara ara popüler bir anlayışa doğru hareket etmeye çalışıyorlar gibi görünse de aslında o tarz bir niyetleri de yok. Zira 3 albümde de yarattıkları tarzı devam ettirmeyi başarıyorlar. Sadece sos olarak biraz popülerlik katmışlar denilebilir.

Konumuz olan ilk albüm And It Came To Pass birbirinden farklı çok fazla türü bir arada barındırıyor. Temelde Jazz Rock çıkışlı olmasına rağmen Blues, Soul, Funk, Folk gibi pek çok tür albümdeki yerini almış. Bu tarzı geliştirirken biraz sade haliyle bırakmış olmalarından kaynaklı albüme Eclectic Prog etiketi yapıştıramıyoruz. Ama bazı kaynaklarda belirtilen Fusion kategorilendirmesi de pek doğru değil. Jazz Rock temelinde genişleyen bir Progressive Rock anlayışı var grubun. Yine bazı kaynaklarda bu tarzları Blood, Sweat & Tears ve Chicago ile karşılaştırılmaya çalışılıyor. Boş bir çabadan öteye geçemiyor elbette. Bahsi geçen her iki grubun da yeri hem müzik hem de Rock içerisnde bir başka. Zaman zaman hatta sıklıkla popüler yapılara kayıyor olsalar da öncü olmalarından, bu işi daha en başından beri yapıyor olmalarından kaynaklı bir alkışı hak etme durumu var. Lakin, Warm Dust her iki grupla da karşılaştırılmamalı, haksızlık olur.

WARM DUST

Dransfield "Les" Walker / Lead Vokal, Gitar, Armonika
Paul Carrack / Org, Piyano, Gitar
John Surgey / Tenor Saksafon, Alto Saksafon, Flüt, Obua, Klarinet, Vibrafon
Alan Saloman / Bariton Saksafon, Tenor Saksafon, Alto Saksafon, Flüt, Obua, Piyano
Terry "Tex" Comer / Bass, Gitar, Recorder
Dave Pepper / Davul, Vurmalılar

AND IT CAME TO PASS

01. Turbulance (11:00)
02. Achromasia (7:13)
03. Circus (5:35)
04. Keep On Trucking (4:27)
05. And It Came to Pass (10:24)
06. Loosing Touch (7:44)
07. Blues for Pete (7:18)
08. Man Without a Straw (4:26)
09. Wash My Eyes (14:05)
10. Indian Rope Man (6:10)

21 Mart 2023 Salı

Malón / Rebelión (1971)

Malón
70'li yıların bir başka enteresan grubu. Hem grup üyeleri hem yaptıkları müzik hem de bilinmezlikleri onları enteresan bir hale sokuyor. Arjantinli müzisyenler Juan Carlos Cáceres ve Alberto Canónico tarafından Fransa'da, Fransız müzisyenler ile birlikte kurulmuş. Haklarında çok fazla bilgiye sahip değiliz. Ama Arjantin folklorundan beslenen, Psychedelic Rock ile genişleyen, Jazz ile lezzetlendirilen, Fransızca vokal ile de tuhaf gelen bir yapıya sahip olduklarını biliyoruz.

Tek albümlü efsaneler listemize rahatlıkla giren Malón'a ait El Camino adında bir albüm olduğu söylense de bilginin teyidi yok. Ayrıca albüme dair bir şey de yok. Youtube'da filan El Camino adında 4 dakikalık bir kayıt dışında pek bir şey yok. Hazırlanmış ama yayınlanamamış bir albüm olabileceği gibi konser kaydı ya da gayri resmi konser kaydı (fanlar tarafından kaydedilen bootleg) da olabilir. 

Belirsizliklerle dolu bir albüm Rebelión. Arjantin folkloru var ama belli belirsiz, Jazz albümün hemen her yerine yayılmış durumda gibi görünmekle birlikte Psychedelic Rock'ın da etkisi bir hayli fazla. Ama o da belirgin değil. Albümün gelişen, genişleyen ve kökleri değişken yapısı yüzünden Progressive Rock içerisine de rahatlıkla dahil edilebilir. Eclectic Prog olarak tanımlamak da doğru olmaz bu arada. Yapısal olarak farklı bir bütünlük taşıyor içerisinde fakat o da belirsiz. :)

Albümde enstrümantasyon oldukça iyi. Özellikle daha önce herhangi bir Rock albümünde rastlamadığımız (belki de nadiren rastladığımız) Peru Flütü, albümde bütün parçaların en dinamik noktası olarak öne çıkıyor. Ritim grubunun yaptığı işi bir kenara bırakırsak, gitar ve piyano gibi aletlerin önünde neredeyse albümün bütün yükünü Peru Flütü yükleniyor. Diğer yandan 12 telli gitarın aralarda yaptığı girişler ile ritim grubunun bazen Tango'ya bazen daha yerel inen ritimleri ile Rebelión oldukça şenleniyor.

Şenliğin başladığı yerler genelde Arjantin folkloruna dayanan ritimler oluyor ki albüm için oldukça iyi bir tercih olmuş. Sert Psychedelic gitarlar ile birlikte melodik ve ritmik yapı daha fazla öne çıkarken hem grubu hem albümü Rock kültüründen alıp folklorik müziğe doğru yönlendiriyor. Ardından her şeyi bir araya toparlayıp enfes bir sona erişiyor.

MALÓN

Daniel Leonard / 12 Telli Gitar, Bass, Vokal
Juan Carlos Cáceres / Piyano, Peru Flütü, Org, Quena, Vurmalılar, Trompet, Vokal
Alberto Canino / Davul, Vurmalılar
Didier Gras / Elektrikli Gitar, Org, Vurmalılar
Jean-Paul Proix / Davul

REBELIÓN

01 - Macoña 3:00
02 - La Ville 2:20
03 - Rebellion 3:40
04 - Je Donnerai 3:05
05 - Huinca 3:25
06 - Candombe 3:50
07 - Vidala 5:05
08 - Milonga 2:40
09 - Malón 1:40
10 - Le Fantôme 2:45
11 - La Nueva 4:10

18 Mart 2023 Cumartesi

Ergo Sum / Mexico (1971)

Fransız underground rock kültürünün önemli yapı taşlarından biri de Ergo Sum. 60'ların ortalarında Lemon Pie adıyla kuruluyorlar. Birkaç kadro ve tarz değişikliğinin ardından 1968 yılında Ergo Sum adını alarak yola devam ediyorlar. Müzikal anlayışlarını belirgin bir türe sokmakta zorlanabildiğiniz gruplardan biri aynı zamanda.

Uzun süreli çalışmaların ardından çıktıkları küçük çaplı konser ve barlarda epeyce deneyim elde ettikten sonra Laurent Thibault'un kurduğu plak şirketi Theleme ile anlaşıyorlar ve hem kendilerinin ilk hem de plak şirketinin ilk albümünü yayımlıyorlar. Underground olmanın ve daha büyük kitlelere açılamamanın getirisi olarak albüm çok fazla bir ticari başarı elde edemiyor. Bunun aksine ise albüm bir o kadar da iyi. Maalesef ki albümün başarılı olması grubun bir arada kalmasını sağlamıyor ve grup albümden bir süre sonra, 1972 yılında dağılmış.

Daha önce bazı Fransız gruplarında bahsettiğimiz dilden kaynaklı rahatsızlık bu albümde yok. Çünkü albüm İngilizce olarak kaydedilmiş. Grubun vokali Lionel Ledissez'in kulağa hoş gelen ve pek fazla örneği olmayan bir sesi var. Eğer Family grubundan Roger Chapman'ı dinlemeyi seviyorsanız Ledissez'e de bayılırsınız.

Az önce grubun türüne dair saptama yapmakta zorlanılabileceğini söylemiştik. Pek çok kaynakta Jazz Rock ve Fusion olarak belirtilir Ergo Sum'un içine dahil olduğu janrlar. Her iyi yaklaşım gerçekten grubun müzikal anlayışında bulunuyor olsa da kesin olarak bu iki türe dahil etmek de pek doğru değil gibi geliyor insana. Zira albümde Psychedelic Rock, Folk, Ortaçağ müziği tınıları, Blues'a yaklaşan gitarlar ve daha bir çok türe ve tarza yaklaşan yerler bulunuyor. Eklektik bir yapıya sahip olduğunu kabul etmek gerekiyor. Belki bu nedenle de Eclectic Prog içerisine dahil olmaları daha olası.

Mexico'daki enstrüman kullanımları gerçekten de sağlam düzeyde. Grup elemanlarının enstrümanlarına hakimiyeti gitgide zorlaşan parçalar içerisinde kendisini fazlasıyla belli ediyor. Karmakarışık bir hal alan yapının içerisine bodoslama dalan gitar solosu her şeyi toparlamakla kalmıyor, parçanın / parçaların yönünü de bir anda değiştirebiliyor. Dipten ve derinden sık sık duyduğunuz piyano ve Hammond org tınıları da sizi farklı bir evrene sokma gücüne sahip.

ERGO SUM

Lionel Ledissez / Vokal, Vurmalılar, Sleigh Bells
Jean Guérin / Flüt, Wurlitzer, Steinway Piyano, Rhodes Piyano, Hammond Org, Whistling (1)
Michel Leonardi / Elektrik Gitar, Akustik Gitar, Vokal
Roland Meynet / Keman, Akustik Gitar (4)
Max Touat / Bas, Akustik Gitar (6 & 7), Double-Bass (4)
B.B. Brutus / Davul, Congas, Maracas, Vurmalılar

Konuk Müzisyenler:
Laurent Thibault  / Akustik Ritim Gitar
Dominique Blanc-Francart / Moog (5)

MEXICO

01. Mexico (3:26)
02. I Know Your Mother (8:50)
03. Albion Impressions (5:24)
04. Lydie (1:00)
05. Night Road (3:05)
06. Unparalleled Embrace (3:05)
07. John's Nightmare (3:50)
08. Faces (6:20)
09. Second Rebirth (4:07)
10. All's So Comic (5:55)
11. Tijuana (3:40)
12. It's Me (2:02)
13. Mexico - Instrumental Version (1:00)

16 Mart 2023 Perşembe

Freak Out / Life (1971)

Freak Out
, Psychedelic Rock ve Jazz Rock etkileşimli bir Avusturya grubu. 1971 yılı içerisine bir araya gelip albümü kaydedip dağılmışlar. Haklarında çok fazla bilgi olmamakla birlikte, kolayca anlaşılacağı üzere grubun adı Frank Zappa'nın Mothers of Invention'ının Freak Out albümünden geliyor.

Albümle ilgili ilginç bir bilgi de, 24 Nisan 1971'de Klangenfurt Konser Salonu'nda 1000 kişilik bir seyirci kitlesi önünde canlı olarak kaydedilmiş olması. Konser kaydı gibi düşünmeyin ama albümü. Sanki stüdyoda çalmışlar gibi rahatlar. Buradan anlaşılan o ki grup elemanları enstrümanları konusunda oldukça yetkin ve yetenekliler.

Bir de albümün ilk baskısı yani plak versiyonu 200 adet basılıp dağıtılmış. Yani yıllardır kolleksiyonerler için aranan nadide parçalardan biri. Değeri de oldukça yüksek.

Albüme gelirsek, muhteşem, efsanevi gibi tanımlamalar kullanamasak da ortalamanın çok üzerinde bir albüm. Özellikle konser kaydı olması kalitenin niteliğini de belirliyor. Stüdyoda doğru düzgün albüm kaydedemeyen grupların yanında, canlı olarak kaydedilmiş nefis bir albüm. Life'ın içerisinde bolca cover parça bulunuyor. East Of Eden'ın Snafu albümünden Leaping Beauties for Rudy, Spirit'in aynı adlı albümünden Fresh - Garbage, Frank Zappa'dan Son of Mr. Green Genes, Santana'dan Evil Ways ve Blodwyn Pig'in See My Way parçasının saksafon ve gitar doğaçlamaları ile dolu bir yorumu var. Her bir parçanın yorumu kendi içinde bambaşka ve güzel. Albümdeki diğer doğaçlamaları ve sürprizleri de siz keşfedin.

Konser kaydı olması sebebiyle aslında albümde çok fazla türe doğru kayma da görülüyor. Bu yapısından dolayı bazı kaynaklarda Krautrock ile Jazz Rock arasında bir yerde konumlandırılıyor. Tam anlamıyla doğru bir saptama olmayabilir ama oldukça da yakın bir tanımlama diyebiliriz. 

Albümde özellikle saksafonu çok iyi kullanmışlar. Hemen her parçanın hemen her yerinde duyabiliyorsunuz tenor saksafonu. Max Weißenbäck saksafon konusunda epeyce yetenekli. Diğer yandan arada sırada atonale doğru kayma eğilimi gösteren saksafona eşlik edebilme başarısını gösteren ritim grubu ve gitarların da hakkını vermek gerekir. Gitarları Robert ve Peter Musenbichler diye 2 kardeş üstlenmiş. Her ikisi de Lead Gitar çalıyorlar. Bunun yanında Peter lead vokal iken Robert da geri vokalleri üzerine almış.

FREAK OUT

Robert Musenbichler / Lead Gitar, Vokal
Peter Musenbichler / Lead Gitar, Lead Vokal
Max Weißenbäck / Saksafon
Charl Dienes / Davul
Mike Gärtner / Bass
Ivan Miholić / Vurmalılar

LIFE

01 - Evil Ways 3:25
02 - See My Way 3:25
03 - Sing Me a Song That I Know 2:00
04 - Leaping Beauties for Rudy 4:35
05 - Jamming Brothers 3:45
06 - Son of Mr. Green Genes 4:36
07 - Fresh - Garbage 9:45
08 - Everybody Need Somebody to Love 10:40
09 - Ramadhan Part III 0:10

12 Mart 2023 Pazar

Modrý Efekt & Jazz Q Praha / Coniunctio (1970)

Modrý Efekt
, 70'li yılların Çekoslovakya'sının en önemli grubu. Polonya için SBB, Macaristan için Omega neyse, Modrý Efekt de Çekoslovakya için o yani. Başlangıçta isimlerini Blue Effect olarak belirlemişler ama dönemin Demir Perde ülkelerinden birinde yaşıyor olmanın verdiği dezavantajla, hükümetin bu tip İngilizce isimlere onay vermemesinden dolayı grubun adını önce Modrý Efekt sonra da M. Efekt olarak kullanmak zorunda kalmışlar.

1968 yılında başlarında gitarist Radim Hladík'in bulunduğu bir grup genç tarafından kurulan grup 2 yıllık birlikte çalışmanın ardından albüm kaydetme aşamasına gelmişler. İlk albüm 1970 yılı başlarında Meditace adıyla yayınlanmış ve oldukça da başarılı bulanan bir albüm olmuş. Bir anda gelen popülarite ile birlikte Jazz Q Praha grubu ile birlikte ortak bir albüm kaydetmişler. Konumuz olan Coniunctio 1970 yılı sonlarına doğru yayınlanmış.

Bu başarılı albümün ardından da bir sürü kayıt yapıp yayınlamışlar. Özellikle 1974 sonrası albümler inanılmaz derecede iyi albümler olarak kaydediliyor. Albümlerin başarısındaki en önemli etken de hiç kuşkusuz Radim Hladík faktörü. Adam gerçekten alanında en iyilerden biri olarak gösteriliyor.

Coniunctio'da asıl grup olan Modrý Efekt 3 kişiden oluşuyor. Yukarıda ortak dedik ve albümün kapağında da adı yazılmış olsa da Jazz Q Praha bu albümde konuk müzisyenler olarak düşünülmeli. Zira parçaların hazırlık aşaması ve üretimi Modrý Efekt'e ait. Fakat Jazz Q Praha'nın da enfes müzikal anlayışı ile birleştirdiklerinde efsanevi bir albüm ortaya çıkmış.

Jazz Rock albümü olarak geçse de aslında bir Fusion albümü Coniunctio. Jazz ve Rock'ın enfes birleşiminden oluşuyor. Albümün tamamına kontrolüz bir kaos hakim. Atonal seslere gidecekmiş gibi görünüp farklı türlerin yansımaları ile belirgin bir yapı üzerinde ilerlemeyi tercih ediyorlar. Jazz öğeler fazlasıyla ağır basarken Rock müzikten coşkuyu da elden bırakmıyorlar. Bu tarz içerisinde dinleyebileceğiniz en iyi albümlerden biri olduğu su götürmez. Buna benzer başka bir albüm bulma şansınız da yok gibi. Fazlasıyla coşkulu, baştan çıkarıcı, tehditkar ve cüretkar. Her bir notadan sizi daha fazla ileriye götürüp geri getirmeyeceklermiş hissi uyandırıyorlar.

MODRÝ EFEKT

Radim Hladík / Gitar, Ses Efektleri
Jiří Kozel / Bass (1,2,4), Ziller
Vlado Čech / Davul (1,2,4)

Konuk Müzisyenler The Jazz Q Prague (1,3,4):
Martin Kratochvil / Piyano, Org, Trompet
Jiří Stivín / Flüt (solo 2), Hawaii Flütü, Piccolo, Alto Saksafon, Wood Blocks, Ses Efektleri
Jiří Pellant / Double Bass
Milan Vitoch / Davul, Harness Bells

CONIUNCTIO

01. Coniunctio I (19:15)
02. Návstěva U Tety Markéty, Vypití Sálku čaje / A Visit to Aunty Margaret for a Cup of Tea (6:00)
03. Asi Půjdem Se Psem Ven / Perhaps We'll Probably Take the Dog Out (7:15)
04. Coniunctio II (7:15)

10 Mart 2023 Cuma

Rainbow Band / Rainbow Band (1970)

Rainbow Band
'in genel tarihçesi konusuna daha önce Midnight Sun'ın 1971 tarihli albümü ile ilgili yazıda bahsetmiştik. Grup önce Rainbow Band adıyla kurulup 1 yıl sonra da Midnight Sun adıyla yoluna devam etme kararı alıyor. Bu kararın alınmasındaki en büyük etkinin aynı isimli bir Kanadalı grubun daha olması olduğunu da belirtmiştik.

İsim değiştirdikten sonra Jazz Rock ve Fusion'ın epeyce derinlerine doğru giden grubun bu ilk albümünde durum biraz değişik. Yine Jazz Rock ve Fusion'dan yola çıkıyorlar ama bir tarafıyla henüz olmamış, ham bir yapı varken (Midnight Sun ile karşılaştırıldığında elbette) diğer taraftan Psychedelic Rock'tan da beslenen Progressive Rock albümde kendini daha fazla hissettiriyor. Kullandıkları ses efektleri, etkileyici vokalleri ve atmosfer oluşturmaya müsait yapılarıyla Midnight Sun ile aralarına biraz mesafe bırakıyorlar.

Melodikleşmeye yaklaşan ama sanki bu tip tekrarlara düşmemek için çabalayıp yön değiştiren bir anlayışları var bu albümde. Her yeni bölümde farklı bir melodi geliştirmeye çalışıp, belirli bir yere geldikten sonra o melodiyi terk edip başkasına geçiyorlar. Bu anlamda melodik bir zenginlikten bahsedilebilir rahatlıkla. Ama melodilerin tam anlamıyla melodileşmemesi de insanı kararsız bırakıyor bu yorum hakkında.

Albümde enstrümanların kullanımı oldukça iyi. Özellikle Psychedelic'in bağrından kopup geldiği aşikar olan gitarlar ve ritim bölümü işlerini gerçekten de iyi yapıyorlar. Eğer sadece isim değiştirmemiş olsalardı, bu albümü de tek albümlü efsaneler kataloğumuza kaydedebilirdik.

Şimdi gelelim en can alıcı noktaya. Midnight Sun adıyla yayınlanan albüm Rainbow Band albümüyle aynı. Yani albümü alıp ikinci kez kaydedip tekrar ama farklı bir grup adı altında yayınlamışlar. Ki bu durumdan Midnight Sun ile ilgili yazıda da bahsetmiştik. Rainbow Band ile Midnight Sun arasındaki en büyük fark vokal değişikliği. Müzikal anlamda da epeyce bir değişiklik fark ediliyor ama Lars Bisgaard vokalinden Allan Mortensen'e geçiş gerçekten keskin ve değişik olmuş. Yerinde olmuş diyemiyorum zira ben Lars Bisgaard versiyonunu daha çok seviyorum. 

Yine de 2 grup arasında kararsız kalmak, hangi albümün daha iyi olduğuna karar vermek gerçekten de zor. Kişisel müzik tercihinize göre yakın bulduğunuzu benimseyebilirsiniz. 

RAINBOW BAND

Peer Frost / Gitar
Carsten Smedegaard / Davul
Bent Hasselmann / Üflemeliler
Lars Bisgaard / Vokal
Bo Stief / Bass
Niels Bronstad / Piyano

RAINBOW BAND

01. Where Do You Live (4:25)
02. King of the Sun (5:04)
03. Nobody / B.M. (7:47)
04. Where Are You Going to Be? (2:49)
05. Living on the Hill (14:14)
06. Rainbow Song (3:50)