29 Mart 2023 Çarşamba

Probe 10 / There Is A Universe (1975)

Amerika'dan çıkmış en iyi Jazz Rock, Fusion ve Progressive Rock gruplarından biri de Probe 10. İnanılmaz bir coşkuyla kaydettikleri albümde kendinizi kaybetmeniz çok olası bir durum. Neyin nerede başlayıp bittiği, nereye gittiği ve nerelere gidebileceği konularında baş yapıt niteliğinde bir tek albüm. Doğal olarak tek albümlü efsaneler listemizde yerlerini alıyorlar.

1973 yılında Pennsylvania'nın Leigh Valley bölgesinde, lise arkadaşlarınca kurulan bir grup Probe 10. Başlangıçta neyi amaçladıklarını bilmiyoruz ama çıkan sonuca kendilerinin de şaşırdığına oldukça eminiz. Grup hakkındaki bilgilerimizin hepsi de bu kadar. Belli başlı kaynaklarda olmadığı gibi ayrıntılı araştırmanın ardından da elinizde yine aynı bilgilerle kalakalıyorsunuz. 

Albümle ilgili pek çok eleştiri bulunuyor. Bunların bir kısmı albümü yere göğe sığdıramazken, diğer kısmı ise yerin dibine batırıp batırıp çıkarıyor. Müzikal anlamda bu kadar acımasızlığı hak edecek bir anlayışa sahip değiller grup olarak. Biraz ham oldukları, bazı şeylerin tam oturmamış olduğu söylenebilir elbette. Ama albümün yapımcılığını bile kendileri üstlenmişler. Bunun sonucunda da teknik imkansızlıklarla boğuştuklarını anlamak zor olmasa gerek. Bütün o teknik kısıtlamalara ve imkansızlıklara rağmen kaydettikleri parçalar gerçekten de çok iyiler. Melodik yaklaşımlarının popülariteye kaymadan devam etmesi de işin ekstrası denilebilir. Melodiler kendi içlerinde dağılarak fazlasıyla gelişiyorlar. Tabi arada bir parçanın, başka bir parçanın devamı olduğu ve bu nedenle de yarı önceki melodi yarı yeni melodi içermesi de önemsizleşiyor.

Kategorilendirme konusunda sıkıntı yaşamayacağınız There Is A Universe, Psychedelic Rock etkileri barındırsa da genel anlamda Jazz Rock ve Fusion etrafında dönüyor. Yerinde durmadan gelişen ve değişen bir yapıya sahip olduğu için de Progressive Rock ana başlığı altında listelenmesi çok normal.

Temelde 4 elemandan oluşsa da albümde fazlaca müzisyen bulunuyor. Konuk müzisyen olarak eklenen bu müzisyenlerin Jazz ile ilgisi parçaların ve albümün her yerinde hissediliyor. Neredeyse 40'lı yılların Big Band'leri gibi coşkulu ve gürültülü yaptıkları girişlerle, uzayıp giden ve başladığı yere dönemeyen melodileriyle, üst seviyeye yaklaşan enstrümantasyonu ile arşivde olmazsa olmaz albümlerden biri There Is A Universe.

PROBE 10

James McGee / Elektrikli Bass, Elektrikli Gitar, Flüt, 12 Telli Gitar
Jeff Saussier / Trompet, Korno
Bill Jones / Elektrikli Gitar
Barry L. Bachman / Vurmalılar

Konuk Müzisyenler
Tom Nicholson / Rhodes Piyano
Brian Gerhab / Flüt
Diane DuBois / Flüt
Samuel Creyer / Flüt, Alto Flüt
Mason Profit / Recorders
Linda Kistler / Keman
Susan Rudelitch / Vokal
David Robert Scheirer / Vokal, Babbling Brook

THERE IS A UNIVERSE

01. There Is A Universe (6:17)
02. Invasion Of The Malladroids(Invasions) (6:21)
03. Invasion Of The Malladroids(Fields Of Malladroy;Battle) (4:04)
04. Invasion Of The Malladroids(Dirge; Will There Never Be An End) (2:04)
05. Intergalactic Crossfire (3:56)
06. Solar Winds (4:57)
07. To Improve A Dream (2:21)
08. Galaxy Fire (6:08)

28 Mart 2023 Salı

Snakes Alive / Snakes Alive (1975)

Avustralya'dan çıkmış en enfes gruplardan biri de Snakes Alive. Kısa ömürlü bir proje olmasına rağmen, kaydettikleri tek albümle malum listemize üst sıralardan girmeyi hak ediyorlar. O kadar ilginçler ki albümü bile sadece 50 adet basıp, hem de kapaksız bir şekilde satışa sunmuşlar. Muhtemelen 5 parasız bir durumdaydılar ve / veya (varsa eğer) yapımcı firma da çok ciddiye almamıştı grubu. Bugünden bakıldığında büyük bir hata ettiklerini anlamışlardır diye tahmin ediyoruz.

1974 yılı ortalarına doğru bir araya gelen grup elemanları hızlı bir şekilde albüm kaydına girmişler. Kayıtlar sırasında yaşanılanlar oldukça keyifliymiş. Parçaları da o keyfin içerisinde doğaçlama olarak çalmışlar. Elbette yazılmış parçalar bunlar ama düzenleme yapmak yerine bodoslama girmeyi tercih etmişler. Belki de o nedenle albümdeki parçalar bu kadar coşkulu bir şekilde ilerliyor.

Bazı kaynaklarda Crossover Prog olarak sınıflandırılsalar da Jazz Rock'tan beslenen bir Progressive Rock anlayışları olması, bu sınıflandırmayı kabul etmiyor gibi sanki. Parçalarda popüler müziğe yakınmış gibi görünen bölümler var ama bu benzeşmeden öteye gitmiyor. Aksine, popüler müzikte yapılanın çok ötesine geçmeyi amaçlıyorlar ve başarıyorlar da. Parçaların gidişatlarındaki karmaşık yapı, enstrümanların ileri derecede iyi ve yaratıcı kullanımı Crossover Prog tanımlamasını pek hak etmiyor diye düşünüyorum.

Hepsi birbirinden uzun 5 parçadan oluşan albümde yapabilecekleri her şeyi yapmış gibi görünüyorlar. Belki de bu nedenle dağılmışlardır diyeceğim ama grup ile ilgili tarihsel bilgimiz gerçekten de kısıtlı. Bu arada belirtelim, albüm 50 kopya olarak basılıp dağıtıldıktan sonra uzunca bir süre aranılan parçalardan biri haline gelmiş. 90'ların ikinci yarısından sonra korsan CD'lerin çoğalması ile birlikte albüm de yeniden ortaya çıkmış. Plak'tan kaydedilmiş korsan versiyonun 1 milyondan fazla kopya sattığına dair söylentiler mevcut. Bu sürecin ardından geçen yaklaşık 25 yıldan sonra da albüm yeniden, ve bu kez ikili plak olarak 2020 yılında yayınlandı. Snakes Alive'a ait tüm kayıtlar, demolar, samplelar vs. albümle birleştirilip piyasaya sürüldü. Albümün gün yüzüne çıkmasında en büyük emek grubun Bass gitaristi Michael Vidale'e ait. Zira adam tüm kayıtları elinde tutup, kaybetmemeyi başararak bugünlere kadar getirmiş.

SNAKES ALIVE

Michael Vidale / Bass
Peter Nykyruj / Davul
Alex Ditrich / Klavye
Boris Peric / Gitar
Jonas Thomas / Saksafon, Flüt, Vokal
Colin Campbell / Trompet

Konuk Müzisyen:
Ralph Cooper / Vurmalılar

SNAKES ALIVE

01. Abberations (8:52)
02. Snakes Alive (5:18)
03. Theme for Myra (7:18)
04. Dear Suzy (11:23)
05. Fruit Pie (6:27)

27 Mart 2023 Pazartesi

Mémoriance / Et après... (1976)

70'lerin ikinci yarısının başlangıcında kurulan Fransız Symphonic Prog grubu Mémoriance, 2 albüm kaydedip dağılsa da bu janr içerisinde kendine sağlam bir yer edinmiş gruplardandır. Farklı türleri karıştırarak kendilerine has bir anlayış geliştirmişlerdir. 2 albümle kalmış olmaları bir miktar üzücü olsa da bununla da idare ederiz diye düşünüyorum.

Fransa'nın ilk dalga Symphonic Prog döneminin ardından ortaya çıkan Mémoriance'ın Atoll, Ange, Carpe Diem gibi grupların tarzlarından etkilenmiş olduğu aşikar. Fakat tam anlamıyla onların kopyaları da sayılamazlar. Hatta bahsi geçen gruplara oranla Rock öğesi biraz daha alttan ve sert vuruyor Mémoriance'da. Psychedelic etkilerinin göründüğü anlarda da fazlasıyla kopuyorlar o gruplardan.

Bazı kaynaklarda Steve Hackett tarzı gitar kullanımı ve Pink Floyd'un Wish You Were Here dönemini hatırlattığı söylense de pek aldırış etmeyin. Doğruluk payı olmakla birlikte üzerinde çok fazla durulacak bir durum da değil bu. 

Et Aprés'te Jazz Rock'un varlığından da söz edebiliyoruz. Psychedelic Rock ile birleşen ve az önceki fikirdeki Pink Floyd'a benzeme durumunu ortaya çıkaran bir şekilde ilerliyor Jazz Rock Mémoriance'da. Tabi belirsizliklerle örülü bir yaklaşım bu çoğunlukla. Tam olarak Jazz Rock olmadığı gibi Psychedelic Rock'ın da öne çıktığını pek fazla söyleyemiyoruz.

Albümde biraz rahatsız eden tek şey vokal dilinin Fransızca olması. Bu ili Rock içerisinde sevenler vardır tabi ama kişisel olarak benim kulağımı tırmalıyor çoğunlukla. Vokale takılıp albümü dinleyememe durumuna kadar giebiliyorum. Gerçi Et Aprés... 'de bu durum çok fazla ortaya çıkmıyor. Zira vokalin parçalara katkısı minimal düzeyde tutulmuş. İyi bir tercih yapılmış diyebiliriz.

Enstrüman kullanımları da oldukça iyi albümde. 70'lerin başındaki ezici üstünlükteki enstrümanlardan ve müzisyenlerden sonra böyle olması da çok normal diye düşünüyorum. Gerçi buradan sonra iş Punk'a ve 80'lerde ne idüğü belirsiz bir duruma kadar da gitti, o da ayrı konu. 

Havaların güzelleşmeye başladığı bu günlerde dinledikçe dinleyeceğiniz, kendinizi kaptırdıkça içinden çıkamayacağınız nitelikte albümlerden biri Et Aprés... Dinledikçe de Mémoriance'ın ne kadar iyi bir grup olduğunu daha iyi anlıyorsunuz. Hakkını telim etmemiz, arkalarından saygılı davranmamız gereken gruplardan yani.

MÉMORIANCE

Jean-Pierre Boulais / Lead Gitar, Ritim Gitar, Vokal
Claude Letaillenter / (?)
Jean-François Périer / Klavye, Vokal
Didier Guillaumat / Vokal, Lead Gitar
Didier Busson / Davul, Vurmalılar
Michel Aze / Bass, Vokal

ET APRÉS...

01. Je Ne Sais Plus (8:47)
02. La Grange Mémoriance (10:59)
03. Et Après (10:23)
04. Tracsir (4:48)

26 Mart 2023 Pazar

CCS / CCS (1970)

CCS ya da diğer adıyla C.C.S. aslında tam anlamıyla yaratıcı ve özgün bir grup değil gibi gelebilir başta. Bunun en temel sebebi de cover parçaların albümlerdeki yoğunluğudur. Lakin başkalarının parçalarının farklı tarzlarda yorumlamanın da büyük beceri işi olduğunu düşünürseniz ve grubun bunu yaparken gerçekten de kendilerine has bir şekilde yaptıklarını kabul ederseniz CCS ortalamanın çok üzerinde bir grup olarak çıkar karşınıza.

1970 yılında İngiltere'de Alexis Korner ve Damiarkalı vokalist Peter Thorup tarafından kuruluyor. Grupta ya da albümde / albümlerde çalan diğer elemanların hepsi stüdyo müzisyeni. Yani tam anlamıyla bir grup ruhu da yok diyebiliriz. Yine de müzisyenler hem enstrümanlarına hakimiyet hem de yaptıkları işin bilincine fazlasıyla vakıf olduklarından, gerçekten de 70'lerin kolektif bilinci üzerinde gidip geliyorlar. Bu arada sırası gelmişken CCS'in açılımını da yazalım. Collective Consciousness Society yani Kolektif Bilinç Topluluğu.

Grubun albümlerdeki genel tarzı hep aynı çevrede dolaşıyor. Jazz Rock, Blues Rock, Heavy Psychedelic Rock üzerine kurulu bir müzik anlayışları var. Tabi Alexis Korner'ın Blues geçmişi düşünüldüğünde bu çok da normal geliyor insana.

Konumuz olan ilk albümün ardından 1972 ve 1973 çıkardıkları diğer iki albümden sonra farklı yönlere dağılarak gruba son vermişler. Geride bıraktıkları 3 albümle belli bir miktar ticari başarı kazanmış olsalar da hiçbir zaman beklentilerini de karşılayamamışlar. 

Başta bahsettiğimiz cover meselesi de yüksek ihtimalle grubun hem ticari kaygılar gütmesi hem de farklı versiyonlar oluşturmak istemelerinden kaynaklanıyor. Albüm en bilinen Blues klasiklerinden Boom Boom ile açılıyor. eğişik bir bakış açısı kattıkları ikinci parça ise uzun zamandır Rolling Stones klasiği olarak kabul edilen (I Can Get No) Satisfaction. Aynı şekilde ama bambaşka bir versiyonla, Led Zeppelin'in Whola Lotta Love'ı da albümde bulunuyor. Onun ardından gelen parça ise Jethro Tull'dan Living in the Past ki onun da enfes ve orijinal versiyonuyla neredeyse alakasız bir coverı albümde yerini alıyor.

Cover parçaları sevmiyor olsanız bile bu albümle birlikte o konuda fikirleriniz tamamıyla değişiyor. Alexis Korner'ın ne değişik ve yaratıcı bir müzisyen olduğunu daha iyi anlıyorsunuz.

CCS

Spike Heatley / Bass
Herbie Flowers / Bass
John Cameron / Elektrikli Piyano
Barry Morgan / Davul
Tony Carr / Davul
Neill Sanders / French Horn
Alan Parker / Gitar
Bill Le Sage / Vurmalılar
Jim Lawless / Vurmalılar
Bob Efford / Saksafon, Woodwind
Danny Moss / Saksafon, Woodwind
Harold McNair / Saksafon, Woodwind
Peter King / Saksafon, Woodwind
Ronnie Ross / Saksafon, Woodwind
Tony Coe / Saksafon, Woodwind
Bill Geldard / Trombon
Brian Perrin / Trombon
Don Lusher / Trombon
John Marshall / Trombon
Greg Bowen / Trompet
Harry Beckett / Trompet
Henry Lowther / Trompet
Kenny Wheeler / Trompet
Les Condon / Trompet
Tony Fisher / Trompet
Alexis Korner / Gitar, Vokal
Peter Thorup / Vokal

CCS

01 - Boom Boom 3:32
02 - (I Can't Get No) Satisfaction 4:30
03 - Waiting Song 4:32
04 - Lookin' for Fun 3:59
05 - Whole Lotta Love 3:41
06 - Living in the Past 3:46
07 - Sunrise 5:14
08 - Dos Cantos 8:05
09 - Wade in the Water 2:54

25 Mart 2023 Cumartesi

Warm Dust / And It Came To Pass (1970)

1968 - 1972 yılları arasındaki Jazz Rock'ın öne çıktığı dönemin sonuna yetişmiş bir İngiliz grubu Warm Dust. Daha önceleri sık sık bahsettiğimiz, Blood, Sweat & Tears ve Chicago gibi grupların öncülüğüyle başlayan hareketin içerisine sonradan katılmış olsalar da kendilerine has bir müzikal anlayış oluşturmayı başarabilmişler.

Grubun elemanlarından ikisi, daha sonraları popüler bir ikon haline gelen Ace grubunun elemanları olan Tex Comer ve Paul Carrack. Müzikal anlamda her ikisi de gruba çok fazla şey katsalar da grubun önde duran adamı ya da frontman'i Les Walker diyebiliriz. Tam olarak ona ait bir proje olmasa da Walker, Warm Dust için yapabileceğinin en fazlasını yapmış.

Birbiri ardına 3 albüm kaydedip yayınlayan grup daha sonraları grup içi müzikal anlaşmazlıklardan dolayı dağılmak zorunda kalmış. Elde kalan 3 başarılı albümün de ticari getirisi çok olmamış onu da belirtelim. Ara ara popüler bir anlayışa doğru hareket etmeye çalışıyorlar gibi görünse de aslında o tarz bir niyetleri de yok. Zira 3 albümde de yarattıkları tarzı devam ettirmeyi başarıyorlar. Sadece sos olarak biraz popülerlik katmışlar denilebilir.

Konumuz olan ilk albüm And It Came To Pass birbirinden farklı çok fazla türü bir arada barındırıyor. Temelde Jazz Rock çıkışlı olmasına rağmen Blues, Soul, Funk, Folk gibi pek çok tür albümdeki yerini almış. Bu tarzı geliştirirken biraz sade haliyle bırakmış olmalarından kaynaklı albüme Eclectic Prog etiketi yapıştıramıyoruz. Ama bazı kaynaklarda belirtilen Fusion kategorilendirmesi de pek doğru değil. Jazz Rock temelinde genişleyen bir Progressive Rock anlayışı var grubun. Yine bazı kaynaklarda bu tarzları Blood, Sweat & Tears ve Chicago ile karşılaştırılmaya çalışılıyor. Boş bir çabadan öteye geçemiyor elbette. Bahsi geçen her iki grubun da yeri hem müzik hem de Rock içerisnde bir başka. Zaman zaman hatta sıklıkla popüler yapılara kayıyor olsalar da öncü olmalarından, bu işi daha en başından beri yapıyor olmalarından kaynaklı bir alkışı hak etme durumu var. Lakin, Warm Dust her iki grupla da karşılaştırılmamalı, haksızlık olur.

WARM DUST

Dransfield "Les" Walker / Lead Vokal, Gitar, Armonika
Paul Carrack / Org, Piyano, Gitar
John Surgey / Tenor Saksafon, Alto Saksafon, Flüt, Obua, Klarinet, Vibrafon
Alan Saloman / Bariton Saksafon, Tenor Saksafon, Alto Saksafon, Flüt, Obua, Piyano
Terry "Tex" Comer / Bass, Gitar, Recorder
Dave Pepper / Davul, Vurmalılar

AND IT CAME TO PASS

01. Turbulance (11:00)
02. Achromasia (7:13)
03. Circus (5:35)
04. Keep On Trucking (4:27)
05. And It Came to Pass (10:24)
06. Loosing Touch (7:44)
07. Blues for Pete (7:18)
08. Man Without a Straw (4:26)
09. Wash My Eyes (14:05)
10. Indian Rope Man (6:10)

24 Mart 2023 Cuma

The Peddlers / Suite London (1972)

The Peddlers
, 1964 yılında Manchester, İngiltere'de kurulan bir Jazz Rock grubudur. Grup, Roy Phillips (Piyano, Vokal), Tab Martin (Bass) ve Trevor Morais (Davul) tarafından kuruldu. İlk başta, Manchester'da çeşitli kulüplerde çalmaya başladılar ve kısa sürede popülerlik kazandılar. Blues, Jazz ve Pop müziği tarzlarını harmanlayan bir müzikal anlayışa sahipti. İlk albümleri olan Freewheelers 1967 yılında yayınlandı ve kısa sürede popüler oldu. Aynı yıl içerisinde Live At The Pickwick! Adında bir konser kaydı yayınladılar. İkinci stüdyo albümler Three in A Call ise 1968 yılında piyasaya sürüldü. Bu albümdeki "Comin' Home Baby" şarkısı, grubun en tanınmış şarkılarından biri haline geldi ve Three In A Cell de grubun en popüler albümlerinden biri olarak kabul edilir.

The Peddlers'ın müziği, Jazz, Soul ve Rock gibi farklı türlerden etkilendi. Özellikle, Roy Phillips'in özel bir vokal tarzı vardı ve gruba karakteristik bir ses kazandırdı. Şarkı söylemenin yanı sıra, Phillips aynı zamanda org çalıyordu ve bu da grubun caz etkilerinin öne çıkmasını sağlıyordu. Ayrıca, Tab Martin'in bass gitarı da gruba özgün bir sound katıyordu.

The Peddlers'ın hem en ünlü albümlerinden biri hem de konumuz olan Suite London, 1972'de yayınlandı. Albüm, grubun enerjik canlı performansını yakalayan bir kayıt olarak övgü aldı ve İngiltere'deki en iyi canlı kayıtlardan biri olarak kabul edildi. Suite London, Londra'nın tarihi yerlerine adanmış 3 bölümden oluşuyordu: "West End", "East End" ve "City". Albüm, öncelikle orkestra müziği ve vokallerin ağırlıkta olduğu bir albümdü ve Peddlers'ın önceki çalışmalarından farklı bir tarzda kaydedilmişti. Bu albümde gruba The London Philharmonic Orchestra da eşlik etmişti. Jazz, Soul ve Rock'tan etkilenen müzikal anlayış bu albümde kendini Symphonic Prog ve Progressive Rock olarak gösteriyordu.

The Peddlers, 1970'lerin başına kadar müzik yapmaya devam etti ve birçok başarılı albüm yayınladı. Ancak, 1976'da grup dağıldı ve üyeler solo kariyerlerine odaklandılar. Roy Phillips, 1980'lerin ortalarında kendi adını taşıyan bir albüm çıkardı ve solo kariyerine devam etti. Tab Martin, aynı zamanda solo müzik yaparken, film müzikleri ve televizyon şovları için müzikler besteledi. Trevor Morais ise, diğer müzisyenlerle çalışmaya devam etti ve dünya turuna çıkan birçok ünlü sanatçıya eşlik etti.

Sonuç olarak, The Peddlers, İngiltere'nin Jazz - Rock müzik sahnesinde etkili bir grup olarak yer aldı. Grubun enerjik canlı performansları ve Roy Phillips'in karakteristik sesi, onların öne çıkan özelliklerinden biriydi. The Suite London gibi albümleri, grubun en iyi çalışmalarından biri olarak kabul edildi ve İngiliz müzik tarihinde önemli bir yere sahip oldu.

THE PEDDLERS

Roy Phillips / Piyano, Vokal
Tab Martin / Bass
Trevor Morais / Davul

Konuk Müzisyenler:
The London Philharmonic Orchestra

SUITE LONDON

01 - This Strange Affair
02 - Raining In London
03 - Sequence Of Thought
04 - Did She
05 - In Juxtaposition
06 - Under London Lights
07 - River Lives
08 - I Have Seen
09 - Impressions (Movements 1, 2 & 3)
10 - A Year And A Day
11 - This Strange Affair (Reprise)
12 - This Is It
13 - A Year And A Day (Metamorphosis)

23 Mart 2023 Perşembe

Shylock / Gialorgues (1977)

Fransa'nın önde gelen Symphonic Prog gruplarından biri de Shylock. Hatta o dönemden bu yana, sürekli yapılan King Crimson karşılaştırmalarını, benzerlik bulma çabalarını, bambaşka olduğunu kanıtlama hareketlerini düşünürsek de Shylock için Fransa'nın King Crimson'ı demek yanlış olmaz. 

Grup, 1974 yılında Nice'de kuruluyor ve adını da William Shakespeare'ın Venedik Taciri isimli yapıtındaki kahramandan alıyor. Kahramanla çok büyük özdeşlik içerisinde olmasını beklemeyin tabi. 3 kişilik kadro ile uzun süreli bir çalışma temposunun ardından ilk albümleri Gialorgues'i kaydediyorlar. Albümün bütün masraflarını kendileri karşılıyor. Doğal olarak da albüme dışarıdan müdahale çok fazla olmuyor. Bu avantajı kullanarak kaydettikleri albüm CBS Records etiketiyle ve ilk etapta 1000 kopya ile piyasaya sürülüyor. Albümün çıktığı ilk günden itibaren de yukarıda da belirttiğimiz King Crimson karşılaştırmaları başlıyor.

İkinci albümün kayıtlarına başlamaya niyetlendiklerindeyse gruptaki tüm elemanların askerlik dönemi gelip çatıyor. 3'ü de askerlik yapmak için grubu bir süreliğine askıya almış oluyorlar. Döndüklerinde ise hızlı bir şekilde ikinci albüm Île de Fièvre'i kaydederler. Albüm ilkine oranla biraz farklıdır. Gruba yeni dahil olan bass gitarist Serge Summa ile birlikte ritim bölümü biraz daha Jazz Rock'a doğru kaymaya başlıyor ama albüm kaydı sırasında bunu minimal seviyede tutuyorlar.

Başarılı 2 albümün ardından grup bir arada kalamıyor ve dağılıyorlar. Bu işler normalde başarısız olunduğunda ortaya çıkar ama konumuz olan bu Fransızlar biraz değişikler işte. Gerçi müzikal anlaşmazlıklar ile açıklıyorlar bu durumu ki Shylock için de bu durum geçerli. 

Yıllar sonra ise gelen ısrarlara dayanamayıp ilk iki albümden seçtikleri en iyi parçaları yeniden kaydederek farklı bir Best Of çıkarıyorlar 2012 yılında. Bu albümü modernleştirilmiş yeni bir albüm olarak bile düşünebiliriz aslında. O kadar da iyi yani.

Çok uzun süredir King Crimson ile karşılaştırılıyor olmalarına rağmen, Shylock aslında kendi tarzına sahip bir grup. Benzer bir tarzda Symphonic Prog yapıyorlar elbette. Hatta ileri gidip King Crimson ekolünden bile olduklarını söyleyebiliriz. Ama King Crimson kopyası gibi bir yaklaşım da Shylock için kabul edilemez bir hakaret sayılır.

SHYLOCK

André Fisichella / Davul, Vurmalılar
Frédéric l'Épée / Gitar, Bass
Didier Lustig / Klavye

GIALORGUES

01. Le quatrième (13:05)
02. Le sixième (3:50)
03. Le cinquième (18:54)

22 Mart 2023 Çarşamba

Pugh's Place / West One (1971)

Hollanda'da kurulmuş Heavy Progressive Rock grubu Pugh's Place, işin hakkını vererek yapan grupların başında gelir. Lakin tek albüm çıkarıp dağılmış olmaları da ayrıca kötü bir durumdur. Tek albümlüler listemize açık ara farkla girerler. Grubun temeli 1965 yılında kurulan Example adlı bir gruba dayanıyor. Bu grupta yaptığı müzikten uzaklaşmak isteyen gitarist Hans Kerkhoven, yeni parçalar kaydetmek için uğraşırken diğer elemanlarla bir araya geliyorlar ve kadroyu oluşturuyorlar. İlk çalışmaları cover parçalar yapmak üzerine şekillenirken, bunu yaparken de müzikal anlayışı biraz daha sertleştirip gelişkin hale getiryorlar ve ortaya Pugh's Place çıkıyor.

Uzun çalışmalar ve kayıtların ardından ilk ve tek stüdyo albümü West One 1971 yılında piyasaya sürülüyor. Dinleyiciler ve eleştirmenler tarafından beğenilen albüm bir de ortalamanın üzerinde ticari başarı elde ediyor. Buradan gelen etki ile grup uzun süreli bir turneye çıkıyor. Hollanda'nın pek çok yerinde çalıyorlar. O arada yaptıkları bazı yeni parçalar ile birlikte bir de konser albümü kaydediyorlar. 1972 yılında yayınlanan albüm West One'dan daha iyi diyebiliriz.

Pugh's Place'in müziği tam anlamıyla Heavy Progressive Rock. Uriah Heep ve Deep Purple benzeri Hammond kullanımları, Jethro Tull tarafından gelen flütleri ile kendilerine has bir yapı oluşturmayı da başarabilmişler. Ortaçağ Avrupa'sının müziğine, Folk'a göndermeler bulunuyor. Fakat genel yapı aha sert ve agresif ilerliyor.

Albümdeki en büyük eksiklik ya da kulağa batan şey vokalin bazı bölümlerde yetersiz kalması denilebilir. Özelliksiz bir sese, düz bir vokal tekniğine sahip Nanna Kalma. David Byron, Ian Gillan, Robert Plant gibi seslerin inişli çıkışlı vokalleri ile uzaktan yakından alakası yok. Ama sıkıcı olmaktan da uzak. Zaten grubun müziği bu tarz pürüzleri ortadan kaldırabilecek kadar iyi.

West One albümünde, grubu kurdukları ilk günlerden kalma alışkanlıkla The Beatles'ın Drive My Car parçasının cover'ı bulunuyor. The Beatles sevenlerin kulağını tırmalamadan," hadi be, böyle de olabiliyormuş" dedirtecek cinsten bir yorum olmuş.

Oldukça güçlü tarzlarıyla kulağınızdan uzun süre silinmeyecek izler bırakıyor Pugh's Place. Dinlemekten bıkmayacağınız tarzda bir arşivlik.

PUGH'S PLACE

Hans Kerkhoven / Lead Gitar, 12 Telli Gitar, Akustik Gitar
Jan Ottevanger / Bass
Nanne Kalma / Vokal, Akustik Gitar, Vibes
Jan van der Heide / Gitar, Flüt, Vokal
George Snijder / Davul
Henk Kooistra / Org

WEST ONE

01. Drive My Car (7:03)
02. Old Private John (4:39)
03. Give Me Good Music (5:50)
04. Secret (4:22)
05. The Prisoner (4:21)
06. Undesirable (4:10)
07. Lady Power (6:10)

21 Mart 2023 Salı

Malón / Rebelión (1971)

Malón
70'li yıların bir başka enteresan grubu. Hem grup üyeleri hem yaptıkları müzik hem de bilinmezlikleri onları enteresan bir hale sokuyor. Arjantinli müzisyenler Juan Carlos Cáceres ve Alberto Canónico tarafından Fransa'da, Fransız müzisyenler ile birlikte kurulmuş. Haklarında çok fazla bilgiye sahip değiliz. Ama Arjantin folklorundan beslenen, Psychedelic Rock ile genişleyen, Jazz ile lezzetlendirilen, Fransızca vokal ile de tuhaf gelen bir yapıya sahip olduklarını biliyoruz.

Tek albümlü efsaneler listemize rahatlıkla giren Malón'a ait El Camino adında bir albüm olduğu söylense de bilginin teyidi yok. Ayrıca albüme dair bir şey de yok. Youtube'da filan El Camino adında 4 dakikalık bir kayıt dışında pek bir şey yok. Hazırlanmış ama yayınlanamamış bir albüm olabileceği gibi konser kaydı ya da gayri resmi konser kaydı (fanlar tarafından kaydedilen bootleg) da olabilir. 

Belirsizliklerle dolu bir albüm Rebelión. Arjantin folkloru var ama belli belirsiz, Jazz albümün hemen her yerine yayılmış durumda gibi görünmekle birlikte Psychedelic Rock'ın da etkisi bir hayli fazla. Ama o da belirgin değil. Albümün gelişen, genişleyen ve kökleri değişken yapısı yüzünden Progressive Rock içerisine de rahatlıkla dahil edilebilir. Eclectic Prog olarak tanımlamak da doğru olmaz bu arada. Yapısal olarak farklı bir bütünlük taşıyor içerisinde fakat o da belirsiz. :)

Albümde enstrümantasyon oldukça iyi. Özellikle daha önce herhangi bir Rock albümünde rastlamadığımız (belki de nadiren rastladığımız) Peru Flütü, albümde bütün parçaların en dinamik noktası olarak öne çıkıyor. Ritim grubunun yaptığı işi bir kenara bırakırsak, gitar ve piyano gibi aletlerin önünde neredeyse albümün bütün yükünü Peru Flütü yükleniyor. Diğer yandan 12 telli gitarın aralarda yaptığı girişler ile ritim grubunun bazen Tango'ya bazen daha yerel inen ritimleri ile Rebelión oldukça şenleniyor.

Şenliğin başladığı yerler genelde Arjantin folkloruna dayanan ritimler oluyor ki albüm için oldukça iyi bir tercih olmuş. Sert Psychedelic gitarlar ile birlikte melodik ve ritmik yapı daha fazla öne çıkarken hem grubu hem albümü Rock kültüründen alıp folklorik müziğe doğru yönlendiriyor. Ardından her şeyi bir araya toparlayıp enfes bir sona erişiyor.

MALÓN

Daniel Leonard / 12 Telli Gitar, Bass, Vokal
Juan Carlos Cáceres / Piyano, Peru Flütü, Org, Quena, Vurmalılar, Trompet, Vokal
Alberto Canino / Davul, Vurmalılar
Didier Gras / Elektrikli Gitar, Org, Vurmalılar
Jean-Paul Proix / Davul

REBELIÓN

01 - Macoña 3:00
02 - La Ville 2:20
03 - Rebellion 3:40
04 - Je Donnerai 3:05
05 - Huinca 3:25
06 - Candombe 3:50
07 - Vidala 5:05
08 - Milonga 2:40
09 - Malón 1:40
10 - Le Fantôme 2:45
11 - La Nueva 4:10

20 Mart 2023 Pazartesi

Ramases / Space Hymns (1971)

Ara ara bahsettiğimiz tuhaf işlerden biri de Ramases. Esasen bir grup değil bir insanın takma adı. Garip bir şekilde kafayı yiyip, Mısırlı firavun tarafından ziyaret edildiğini söyleyerek adını Ramases yapan Kimberley Barrington Frost'un takma adı. Gerçek isim konusunda da uzunca bir süre problem yaşanmış. Hayranları ve rock müzik tarihi takip eden bazılarınca asıl adının Martin Raphael olduğu söylenmiş ve pek çok kaynakta bu yönde ekleme ya da değişiklikler yapılmış. Ama 2012 yılında Frost'un eşi olan ve müzik çevrelerinde Selket olarak bilinen Dorothy Frost'un yaptığı açıklama ile olay son bulmuş.

Ramases adıyla 70'lerde kaydedilen 2 albüm de Folk'tan beslenen ve Prog Folk olarak kategorilendirilen türe dahil. Lakin ilk albümün müzisyen kadrosunda -ki buna konuk müzisyen emek doğru olacaktır- ileride 10cc grubunu oluşturacak Kevin Godley, Lol CremeGraham Gouldman ve Eric Stewart bulunuyor. Albümü önemli kılan kısımlardan biri de bu. Az önceki isim karışıklığında adı geçen Martin Raphael de albümde Sitar çalıyor. Kadın vokal Sel (Selket - Dorothy Frost) ve Ramases albümün aynı zamanda tüm parçalarını üretmişler.

Temelde çok büyük özelliklere sahip olmayan bir albüm gibi görünse de Space Hymns kendi içinde farklı yerlere doğru yönelebilen başarılı bir çalışma. Pop müziğe olan yakınlığından, melodik bölümlerdeki tekrarlardan kaynaklı pek sevilmese de hakkını yemek de doğru olmayacaktır. Pop'a yaklaşan / yakınlaşan bir tarzın bile iyi yapıldığında başarılı olabileceğinin kanıtı olarak da görülebilir Space Hymns albümü.

Adındaki Space'ten kaynaklı olarak, parçaların bazı bölümlerinde iş Space Rock semalarına kadar çıkabiliyor. Ama işi o kadar sert bir hale getirmeden, kıyısından köşesinden geçerek çözüyorlar. Tabi albümdeki 10cc çekirdek kadrosu daha sonra, gruptan ayrıldıklarında paranın Pop'a yakınlaşan müzikte olduğunu gördüklerinden olsa gerek ne tür bir müzik yaptıkları da ortada.

Sıkıcı olmayan, çıkan seslerle sizi adeta büyüleyen, bazen şaman bazen Kelt kültürüne doğru kayan değişik vokalleri, üstün körü olmayan enstrümantasyonu ile başarılı bir albüm. Arşivinize almak kişisel beğenilerinize kalmış ama diğer taraftan bakıldığında da olmazsa eksikliği hissedilebilir.

RAMASES

Ramases / Vokal

Konuk Müzisyenler:
Sel / Vokal (3,5,10)
Eric Stewart / Lead Gitar, Moog synthesizer
Lol Creme / Lead Gitar, Moog synthetizer
Graham Gouldman / Gitar, Bass
Martin Raphael / Sitar
Kevin Godley / Davul, Flüt

SPACE HYMNS

01. Life Child (6:40)
02. Oh Mister (3:01)
03. And The Whole World (3:48)
04. Quasar One (6:46)
05. You're The Only One (2:21)
06. Earth-People (5:29)
07. Molecular Delusions (4:02)
08. Balloon (4:32)
09. Dying Swan Year 2000 (0:47)
10. Jesus (4:02)
11. Journey To The Inside (6:07)