29 Haziran 2023 Perşembe

Os Mutantes - Mutantes (1969)

60’ların ortasından itibaren herkes gibi (Gary Oldman'ın dediği gibi, ayırt etmeksizin) Brezilya müziği de The Beatles etkisiyle hareketlenmiş ve Popüler Brezilya müziğinin (Musica popular braziliera) içinde öncü olmuş bir grup ile karşınızdayız. Anlayacağınız kendileri daha önce Brezilya’dan konuk ettiğimiz Tobruk ve Matuskela gibi grupların ağababası oluyorlar.

1966 yılında iki kardeş Arnaldo - Sérgio Dias ve Rita Lee tarafından Sao Paolo’da kurulan grubun ismi de müziklerindeki çeşitliliğin yarattığı doğaçlama hissiyatının sebebini vurgularcasına bir TV programına çıkmadan önce kararlaştırılmış ki daha iyi kendilerini betimleyemezlerdi herhalde.

İlk albümlerindeki (o da şahane bu arada) malum etkiler daha hissedilebilirken bu albümle işe bir tutam Zappa katarak hem bestelerindeki yaklaşımı hem de enstrumantasyonu ileri taşımışlar. Operatik introsuna rağmen gayet ritmik açılan albüm ikinci parçası Não Vá Se Perder Por Aí ile direk kanınıza işlemeye başlıyor. (Octopus’ Garden tadında) Sadece vokal partisyonlarının tremolo/compressor/delay gibi efektler içerdiği, derin ve karanlık bir atmosfere sahip Dia 36 ile üçüncü kardeş Baptista’nın elektronik efektlerdeki hünerlerine tanıklık ediyoruz. Albümün genel beste yapısındaki uyumlu gitar/bas partisyonları Rita Lee’nin histerik vokalleri ile buluşunca ile Magica gibi parçalarda muazzam anlar yaşatıyor. (Gong-Gilli Smyth gibi)

Os Mutantes albümündeki ağır psyche öğelerine nadir rastlansa da genel olarak orkestral öğeler ve perküsyonlarla Latino/Hispanik ezgileri daha yoğun kullanmaları bizdeki Anadolu Pop/Rock ile batı enstrumanlarına nasıl adapte edildiğimizin bir örneği gibi. (sosyal çıkarım yapmazsa ölür hastası) Tevekkeli değil sonraki albümlerinde iyice İngiliz usülü Senfonik rock’a kaymışlar.


 


OS MUTANTES

Rita Lee / vokaller, Theremin, autoharp, flüt, perküsyonlar
Sérgio Dias Baptista / gitar, bass, davul (6), vokaller
Arnaldo Dias Baptista / keyboard, bass, vokaller

Konuk Müzisyenler:
- Rogério Duprat / orkestral düzenlemeler, elektro çello (9)
- Ronaldo Leme (Dinho) / davul
- Zé do Rancho / vokaller, "Caipira" akustik gitar & akordiyon (4)
- Mariazinha / vokal, Brazilya yiola & akerdiyon (4)
- Cláudio Dias Baptista "Régulus" / elektronikler


MUTANTES

A Yüzü
1. Dom Quixote (3:54)
2. Não Vá Se Perder Por Aí (3:15)
3. Dia 36 (4:01)
4. Dois Mil E Um (3:57)
5. Algo Mais (2:38)
6. Fuga N° 2 (3:42)

B Yüzü
7. Banho De Lua (Tintarella Di Luna) (3:41)
8. Rita Lee (3:10)
9. Magica (4:38)
10. Qualquer Bobagem (4:37)
11. Caminhante Noturno (5:10)

28 Haziran 2023 Çarşamba

Gentle Giant - Three Friends (1972)

Ekibe katılmamda büyük rol oynayan yegane albümün Octopus oluşu ve üzerinden 15 sene geçmesi ile birlikte tüm albümleri şahane olan nadir gruplardan Gentle Giant’ın bizde yeri apayrı. (son iki albümü de arada kaynar, bence o kadar da berbat değiller). Üçüncü ve ilk konsept denemeleri olan Three Friends, üç arkadaşın çocukluk deneyimlerini ve yetişkinliklerinde kaybolan bağlarına değiniyor.

"Acquiring The Taste” ile başlayan kontrapuan denemelerine bu albümde ciddi ağırlık vermişler. Albümün açılış parçası Prologue ile beraber sakince başlayıp ince ince çıldıran enstruman atışmalarına hayran olmamak mümkün değil. Working All Day önceki albümlerde karşımıza çıkan Wreck, Nothing At All gibi ağır tempolu heavy rifflerine sahip. Kerry Minnear’ın Hammond’ı ile Phil Shulman’ın saksafonlarının Gary Green’in gitarlarıyla harmanı muazzam. 

Kişisel favorim Peel The Paint hemen hemen aynı formüle sahip. (ağır tempo ve heavy riff) Ancak sakin introsunun yaylılarla bozularak tekrar aynı sakinliğe dönüşü ve Ray Shulman’ın tekrarlayan bass partisyonlarının bombastik ana riffe evrilmesi ile albümde farklı bir yere sahip oluyor. Jon Lord tarzı Hammond gürültüleri gitarlarla enfes tınılıyor.

Albüm ile aynı adlı kapanış parçası, uzun ve karmaşık riffi ile epik bir sona imza atarak, grubun tüm potansiyelini sergiliyor.

Not: Rip Ray Shulman (ölümü 1 Nisan’da açıklanmış olması bir nebze kıllandırsa da)


GENTLE GIANT

Derek Shulman / lead vocals (3-6)
Gary Green / guitars (w/ Echoplex on track 4 solo), mandolin (2), tambourine (2,5)
Kerry Minnear / piano, electric piano, Hammond (1,3-6), Mellotron (2,6), Minimoog (1,4,6), clavinet (2,3), electric harpsichord & vibraphone (2), bongos triangle (2), lead vocals (2,6)
Phil Schulman / tenor (1,3,4) & baritone (1,3) saxophones, lead vocals (1,2,4,6)
Ray Shulman / bass, fuzz bass (1), acoustic (4) & electric (5) violins, 12-string guitar (1), vocals (6)
Malcolm Mortimore / drums, concert snare & hi-hat & bass drum (2)

THREE FRIENDS

01. Prologue (6:12)
02. Schooldays (7:33)
03. Working All Day (5:07)
04. Peel the Paint (7:25)
05. Mister Class and Quality? (5:51)
06. Three Friends (3:00)


27 Haziran 2023 Salı

Quicksilver Messenger Service / Quicksilver Messenger Service (1968)

Dünkü Surrealistic Pillow yazısında Psychedelic Rock'ın 2 büyük devi tanımlamasının ardından 3. sırada gelen isim de Quicksilver Messenger Service olmalı. Bahsi geçen 2 gruptan hemen 1-2 yıl sonra çıkardıkları ilk albümle Psychedelic'e giriş yapıp uzun süre kaliteli işlere imza attılar. Problemli dönemleri olsa da bu janrın üçüncüsü tanımlamasını fazlasıyla hak ediyorlar.

Jefferson Airplane ve The Grateful Dead ile hemen hemen aynı zamanlarda kurulsalar da albüm aşamasına ancak 3 yıl sonra yani 1968 yılında gelebilmişler. Tabi o arada boş durmayıp bir dolu konserde ve festivalde de boy göstermişler. Hatta 1967 yılında San Fransisco'da çekilen Revolution filminin Soundtrack'i için de 2 parça kaydetmişler. Ki hem film hem bu iki parça oldukça iyi ve nadir parçalar diyebiliriz.

1967 yılındaki Monterey International Pop Festival'de sahne almalarının hemen ardından grubun orijinal kadrosunda yer alan Jim Murray gruptan ayrılıyor. Grup elemanları moral açıdan etkilenseler de yerlerinde durmamayı tercih edip yola devam kararı alıyorlar. Avalon Ballroom ve Fillmore West gibi dönemin en iyi sahnelerinde konserler veriyorlar. Batı kıyısında kazandıkları kitle onları fazlasıyla dikkat çekici hale getiriyor. Fakat uzunca bir süre albüm anlaşması yapmamak için uğraşıyorlar. Zira kapitalist şirketlerin kontrolü altına girip istedikleri müziği yapamayacaklarını düşünüyorlar.

Kapitalist şirketler para nereden gelirse gelsin çok önemli değil mantığıyla hareket ettikleri için, Quciksilver Messenger Service kadrosunun peşinden koşuyorlar uzunca bir süre. West Coast'un en son albüm anlaşması yapan QMS oluyor bu arada. Çok zorluyorlar ve yapımcının kendilerine karışmaması için gereken her şeyi ellerinde tutmayı başarıyorlar.

Albüm anlaşması sırasında çıktıkları konserlerde de yaratıcı kişilik, ses mühendisi Owsley Stanley grubun pek çok konserini kayıt altına alıyor. Enfes kayıtlardan oluşan seçki de 2008 - 2009 yılları gibi yayınlanıyor. Hemen ardından stüdyoya giren grup başarılı bir kayıtla çıkıyor stüdyodan. Psychedelic Rock'ın en iyi albümlerinden biri olarak kabul edilen bir albüm oluyor grupla aynı adı taşıyan albüm.

Lakin bu noktada bir eksikliği de dile getirmek lazım. QMS'teki en büyük sorun fazla kontrollü olmaları. The Grateful Dead'in kayıtlarındaki Jam Session bölümleri ile QMS'inkiler arasında fazlasıyla ruh farkı var mesela. Çünkü QMS Jam'leri bile önceden planlayarak oluşturuyor. Böyle olunca da kontrolsüz bir coşku ile ilerleyen yaratıcı bölümler yerine planlanmış ve etkisi az bölümler ile karşılaşıyoruz.

QUICKSILVER MESSENGER SERVICE

John Cipollina / Lead Gitar
Gary Duncan / Ritim Gitar, Lead Gitar, Vokal
David Freiberg / Bass, Vokal, Viola
Greg Elmore / Davul

QUICKSILVER MESSENGER SERVICE

01 - Pride of Man 4:06
02 - Light Your Windows 2:39
03 - Dino's Song 3:07
04 - Gold and Silver 6:44
05 - It's Been Too Long 2:56
06 - The Fool 12:10

26 Haziran 2023 Pazartesi

Jefferson Airplane / Surrealistic Pillow (1967)

Psychedelic Rock'un 2 büyük devinden biri olan Jefferson Airplane'in (diğeri tabi ki The Grateful Dead) en iyi albümüdür Surrealistic Pillow. 1965 yılında kurulduklarında grubun vokali olan Signe Anderson, ilk albümün ardından gruptan ayrılır. Takes Off oldukça başarılı ve yenilikçi bir albüm olmasına rağmen vokal yönünden ve ruhu yakalama çabasından kaynaklı bir miktar geride durur. Muhtemelen bu nedenle grup elemanları Signe Anderson'u istememiş olabilirler. 

Konumuz olan ikinci albümde ise hem Jefferson Airplane'in hem de Psychedelic Rock müziğin yönündeki bazı ayrıntılar netleşir. Zira gruba Grace Slick dahil olmuştur. Grup ile ilk albümü olduğu için bir miktar geriden takip eder Slick. Ama o geri planda kalmış hali ile bile her şeyin önündedir aslında. Tuhaf ve iç gıcıklayıcı tınılara sahip sesi ve vokal tekniği ile öne çıkar. Bu yetmezmiş gibi Psychedelic Rock müzik tarihine White Rabbit ve Somebody to Love gibi iki başarılı parça da armağan eder Slick bu ilk albümle. Her iki parçayı da kendi yazmıştır ve vokal ondadır. 

Slick hakkında bu kadar atıp tuttuktan sonra grubun bir halta yaramadığı gibi bir sonuç da çıkmasın. Jefferson Airplane zaten devleşme yolunda ilerleyen bir Psychedelic Rock grubuyken Slick ayrıntısıyla hem işleri kolaylaştırmış hem de kalıcı olmayı sağlamışlar. Marty Balin, Jorma Kaukonen, Paul Kantner, Jack Casady ve Spencer Dryden'ı işe yaramaz görmek gibi bir hataya düşmemek lazım. Çünkü müzikal alt yapıda oluşturdukları o sisli, dumanlı, kimi zaman coşkulu, kimi zaman zararlı etkiyi oluşturmak da öyle kolay iş değil.

Kaldı ki albümdeki diğer parçalar da Kantner, Balin ve Kaukonen'den çıkma. She Has Funny Cars, Today, Comin' Back To Me, How Do You Feel gibi parçalar olmasa Surrealistic Pillow da işe yaramaz bir albüme dönüşür. Zaten albümdeki o Psychedelic ve Trippy atmosfer bütün parçalarla ve hatta parçaların sıralanışları ile birlikte ortaya çıkıyor. Parçaların yerini değiştirerek dinlediğinizde albümden aldığınız keyif aynı olmuyor. Konsept bir albüm olmasa da albümün size verdiği tat tamamen bu. Olması gerektiği gibi, eksiksiz, fazlasız üretilmiş başyapıtlardan.

JEFFERSON AIRPLANE

Marty Balin / Vokal, Gitar
Grace Slick / Vokal, Piyano, Org, Recorder
Jorma Kaukonen / Lead Gitar, Ritim Gitar, Vokal
Paul Kantner / Gitar, Vokal
Jack Casady / Bass, Fuzz Bass, Ritim Gitar
Spencer Dryden / Davul, Vurmalılar

SURREALISTIC PILLOW

01. She Has Funny Cars (3:13)
02. Somebody to Love (2:57)
03. My Best Friend (3:03)
04. Today (3:00)
05. Comin' Back to Me (5:24)
06. 3/5 of a Mile in 10 Seconds (3:45)
07. D.C.B.A.-25 (2:40)
08. How Do You Feel (3:35)
09. Embryonic Journey (1:52)
10. White Rabbit (2:32)
11. Plastic Fantastic Lover (3:44)

25 Haziran 2023 Pazar

Jackson Heights / King Progress (1970)

Daha önce blogda Jackson Heights'ın adı bir iki kere geçmişti diye hatırlıyorum. Brian Davison's Every Which Way ve Justine'de. Bağlantılar şuradan geliyor.. Grubun frontman'i Lee Jackson, The Nice elemanı. Grup dağıldıktan sonra Jackson Heights'ı, The Nice'ın bir başka elemanı olan Brian Davison da Every Which Way'i kuruyor. Justine'in elemanı John McBurnie ise grubunun dağılmasından sonra Jackson Heights'a geçiyor. Bu kadar yazacağıma yazıları referans olarak verseymişim de olurmuş aslında.

İngiltere'de 1970 yılında kurulan grubun adın hem Lee Jackson'ın soy adından hem de New York'daki bir bölgeden geliyor. The Jackson Five'ı hatırlatması dışında fena da isim değil aslında. Lakin grup kurulduğu andan itibaren pek başarı gösterememiş. Jackson gibi deneyimli ve The Nice referansı taşıyan bir müzisyenden de beklenmeyecek bir başarısızlık öyküsü bu. Konumuz olan ve kaydedilen ilk albüm King Progress, değişik tür ve tarzlardan beslenmekle birlikte temel olarak bir Prog Folk albümü.

Parçaların kendisinde değil ama işlenmesinde sorun var gibi duruyor. Sürekli melodi kullanımları, vokali öne çıkarma çabaları albümdeki etkiyi bir hayli azaltıyor. Popülist bir yaklaşım sergilemeye çalıştıkları ortada. Muhtemelen bu nedenle de bir arada çok kalamamışlar ve grubun ilk versiyonu albümden sonra dağılma aşamasına gelmiş. Yukarıda da bahsettiğimiz John McBurnie gruba dahil edilmiş ve yeni bir anlayış ile daha iyi albümler kaydetmişler.

Piyasaya çıktığı dönemde, The Nice'tan gelen kitleyi de kullanma yeteneğine rağmen albüm ticari bir başarı gösterememiş. Anlatılanlara göre sadece üniversite öğrencileri tarafından takip edilen ama daha geniş ve farklı kitlelere açılamayan bir başarısızlık durumu da olmuş.

Progressive Folk olarak düşünüldüğünde albüm aslında ortalama bir albüm. Belli bazı yerler dışında sıradanlığın ötesine geçemiyor diyebiliriz. Folk'tan beslenip de akla hayale ters düşen işler çıkarmış gruplar ve albümler yanında pek esamesi okunmaz yani King Progress'in. Ama melodik yapısındaki hoşluklar, enstrümantasyon becerisi de fena değil. Tam anlamıyla bir pop albümü olarak düşünülemez. Ama Prog Folk için de biraz hafif kalıyor diyebiliriz. Demir Kelebek Olimpik Yaz Oyunları kapsamında, kafanızı gölgeye ayaklarınızı güneşe gömmüş bir vaziyette dinleyebileceğiniz sevimli albümlerden.

JACKSON HEIGHTS

Charlie Harcourt / Gitar, Klavye
Tommy Sloane / Davul, Vurmalılar
Mario Tafia / Bass, Gitar
Lee Jackson / Vokal

KING PROGRESS

01. Mr. Screw (3:23)
02. Since I Last Saw You (7:06)
03. Sunshine Freak (4:48)
04. King Progress (3:28)
05. Doubting Thomas (4:18)
06. Insomnia (5:00)
07. Cry Of Eugene (7:57)

24 Haziran 2023 Cumartesi

The Beatles / Abbey Road (1969)

Malum Yaz modunu açtık, hafiften ve umursamaz bir şekilde ilerliyoruz. Fırsattan istifade The Beatles eklemesi de yapalım. Tabi buna The Beatles hakkında bilgi vermeye gerek duymadan yapalım. İşin güzel tarafı da o zaten ya. Abbey Road, grubun 11. stüdyo albümü olarak kayıtlara geçiyor. Stüdyoda hep birlikte kaydettikleri de son albüm ayrıca. Albüm kayıtları sırasında John Lennon bazı parçaları hiç beğenmiyor. Özellikle McCartney'nin Maxwell's Silver Hammer'ından nefret ediyor ve kayıtlar sırasında stüdyoyu terk ediyor. Zaten albümdeki parçaların bazılarında Lennon yok. Zira bu olay vuku bulduktan sonra grupla bağlarını koparmış. Abbey Road albümü piyasa sunulduğunda Lennon gruptan çoktan ayrılmıştı yani. Ama ticari olarak sorun yaratacak bu durumun altından kalkmak için yapımcılar 1 yıl sonra Paul McCartney de gruptan ayrılana kadar durumu başarılı bir şekilde idare ediyorlar ve kimse Lennon'un grupta olmadığının farkına bile varmıyor. Belirtmeden geçemeyeceğim, Maxwell's Silver Hammer gerçekten de kötü yaa.

Neyse, albümün yapımcılığı yine uzun süredir The Beatles'ın yapımcısı olan George Martin tarafından (America'nın da Holiday ile başlayan sürecinin yapımcısı aynı zamanda) ifa ediliyor. Martin, bu konudaki bütün yeteneklerini stüdyoyu yöneterek konuşturmuş diyebiliriz. Abbey Road'un kayıtları gerçekten de ilgi çekici düzeyde.

Diğer tarafından bakıldığında ise The Beatles'ın en iyi, en popüler ve ticari getirisi en yüksek albümlerinden biri olmasına rağmen hem eleştirmenler hem de dinleyiciler tarafından, hem de daha çıktığı ilk günlerden itibaren de eleştirilir. Doğrudur, zira daha önceki albümlerde kullandıkları deneysel diye tabir edebileceğimiz yapı bu albümde yoktur. Daha melodik ve popüler olma kaygısı güder. Diğer albümlere oranla biraz hafiftir yani. Çok fazla ses efekti kullanılır, iş The Beatles doğallığından çıkar bir miktar.

Bunun yanında Come Together, Something, Here Comes the Sun ve Octopus's Garden gibi günümüzde klasikleşmiş olarak anılan parçalar da bu albümdedir. Something ve Here Comes The Sun'ın The Beatles diskografisindeki en iyi parçalardan (hatta belki en iyileri) olduğunu söylemek de yanlış olmaz. Tabi iş kişisel tercihlere döndüğünde Come Together gibi insanı coşku ile dolduran, sözleri ile umut veren şarkıyı tercih ettiğimi de belirteyim. The Beatles'ın Blues'a saygı duruşu gösteren ve Progressive öğeler içeren I Want You (She's So Heavy)'nin yeri ise bir başka. Keşfedilmemiş bir mücevher gibi parıldıyor albümde.

THE BEATLES
George Harrison / Lead Gitar, Ritim Gitar, Bass, Hammond, Moog, Harmonium, Vurmalılar, Lead Vokal (2,7,8,10,15), Geri Vokal
John Lennon /  Lead Gitar, Ritim Gitar, Akustik Piyno, Elektrikli Piyano, Hammond, Moog, Fx, Vurmalılar, Lead Vokal (1,6,8,10-12,15), Geri Vokal
Paul McCartney / Bass, Lead Gitar, Ritim Gitar, Akustik Piyano, Elektrikli Piyano, Hammond, Moog, Fx, Vurmalılar, Wind Chimes, Lead Vokal (3,4,8-10,13-17), Geri Vokal
Ringo Starr / Davul, Vurmalılar, Lead Vokal (5,15), Geri Vokal

Konuk Müzisyenler:
George Martin / Hammond, Elektrikli Harpsichord, Harmonium, Vurmalılar
Billy Preston / Hammond oOr (2,6)
Mike Vickers / Moog Programming

ABBEY ROAD

01. Come Together (4:20)
02. Something (3:02)
03. Maxwell's Silver Hammer (3:27)
04. Oh Darling (3:26)
05. Octopus's Garden (2:51)
06. I Want You (She's So Heavy) (7:47)
07. Here Comes the Sun (3:05)
08. Because (2:45)
09. You Never Give Me Your Money (4:02)
10. Sun King (2:26)
11. Mean Mr Mustard (1:06)
12. Polythene Pam (1:12)
13. She Came in Through the Bathroom Window (1:57)
14. Golden Slumbers (1:31)
15. Carry That Weight (1:36)
16. The End (2:19)
17. Her Majesty (0:23)

23 Haziran 2023 Cuma

America / Hearts (1975)

1974 yılında yayınlanan Holiday albümü ile birlikte America, Beatles'ın uzun süre yapımcısı olan George Martin ile anlaşmıştı. Holiday'da değişen bir yapı sezinlenmekle birlikte çok fazla ileriye gitmemişti. George Martin gibi yetenekli bir yapımcı için bu durum America'yı içeriden tanıma çabası olarak düşünülebilir. Kaldı ki albümde gerçekten de büyük değişiklikler yapılmış, önceki albümlere oranla grubun tarzı farklılaşmamış ama çeşitliliği artmıştır. Konumuz olan Hearts albümü ile de Martin, America'yı zirveye taşımıştır. Albümün getirdiği ticari o kadar büyük olmuştur ki America ve Martin birlikte toplam 7 albüme imza atmışlardır.

Bu noktada Martin ile ilgili bir etkiyi daha anlatmak gerekiyor. Birlikte çalıştıkları ilk albümde çok fazla olmasa da değişim sinyalleri veren grubun Hearts albümünde işin teknik kısmı tamamen George Martin'in elinde. O da yaptığı katkılar ile albümü Beatles kıvamında bir albüme çevirmiş. Ha yok, albümde Beatles varmış gibi hissetmiyorsunuz, ya da Beatles şarkıları dinlemiyorsunuz. Ama onlarla hemen hemen aynı teknik kalite, enstrümanlar ve ses kaydı dinliyorsunuz.

Bu açıdan bakıldığında da Hearts grubun en başarılı albümlerinden biri. Tabi bu teknik açıdan başarılı bir albüm olarak düşünülmeli. Zira ilk albümlerdeki ruhu bir miktar kaybetmişler ve iş paranın gözü kör olsun durumuna gelmiş. Albüm, Billboard'un albüm listesinde 4. sıraya kadar yükselmiş. Hal böyle olunca birbirini destekleyen bir durum oluşmuş, satışlar arttıkça listede 4'e kadar yükselmişler, 4'e kadar yükseldikleri için satışlar daha da artmış. Doğal olarak RIAA tarafından Altın Plak ile ödüllendirilmişler. 

Albümün en etkili parçası olan Sister Golden Hair etkiyi daha da arttırmış. Parça single versiyonuyla yine Billboard listesinde 1. sıraya yükselmiş. Sister Golden Hair'ın bir diğer özelliği de parçanın Jackson Browne'un müziğine saygı duruşu olmasıdır. Browne ile arkadaş olan Gerry Beckley, parçalarını ve tarzını çok sevdiği için ona öykünerek ve onun için bir parça yapmış. America için de bu parça oldukça iyi bir sonuç getirmiş görüldüğü üzere.

Hearts'tan çıkan diğer iki şarkı Daisy Jane Billboard'da 20, Woman Tonight ise 44'e yükselmiş ve albümde kalan bütün parçaların Amerikan radyolarında çalınmasını sağlamış.

AMERICA

Gerry Beckley / Vokal, Gitar, Klavye
Dewey Bunnell / Vokal, Gitar
Dan Peek / Vokal, Gitar, Klavye

Konuk Müzisyenler:
David Dickey / Bass
Willie Leacox / Davul, Vurmalılar
George Martin / Klavye
Clydie King / Vokal "Story of a Teenager"
Venetta Fields / Vokal "Story of a Teenager"

HEARTS

01 - Daisy Jane (3:07)
02 - Half a Man (3:33)
03 - Midnight (2:41)
04 - Bell Tree (2:32)
05 - Old Virginia (3:28)
06 - People in the Valley (2:43)
07 - Company (3:23)
08 - Woman Tonight (2:19)
09 - The Story of a Teenager (3:19)
10 - Sister Golden Hair (3:16)
11 - Tomorrow (2:48)
12 - Seasons (3:00)

22 Haziran 2023 Perşembe

Paladin / Charge! (1972)

Paladin
, İngiltere çıkışlı bir Crossover Prog grubu. Grubun iki kurucusu Pete Solley ve Keith Webb, Rolling Stones'un 1970 yılı konser kadrosunda klavye ve davul çalan tipler. Zaten uzunca bir süre de stüdyo müzisyenliği ve konserlerde ana grubun arkasında çalan müzisyenlerdenmiş her ikisi de. 1970 yılı ortalarına doğru kendilerine ait bir grup kurma fikri ile yola çıkmışlar. Rolling Stones'un arkasında çalmayı bir kenara bırakıp, dağılan gruplardan 3 elemanı daha aralarına almışlar ve Paladin'i kurmuşlar.

1971 yılında stüdyoda geçirdikleri sürenin ardından ilk albüm ortaya çıkıyor. Gruptaki müzikal etkiler Jazz, Blues, Folk, Afro-Cuban olunca ortaya çıkan albüm de ona benzer bir yapıda diye düşünülebilir. Hatta biraz daha ileri giderek şimdilerde World Music ve Rap olarak bildiğimiz türlerin ilk örnekleri bile albümde var diyebiliriz. Albümdeki karmaşa ticari başarıya da ters yönde etki etmiş doğal olarak. Fena değil diye nitelendirilebilecek bir albüm olmakla birlikte, alıp arşive koymaya geldiğinde çekinceli davranmak çok normal olabilir.

Yine de ilk albüm Bronze etiketiyle çıktığı için bir miktar şans da tanımış Paladin'e. Hemen ardından, 1 yıl sonra ikinci albüm kayıtları hızla yapıldı ve piyasaya sürüldü. İlk albümden çok daha iyi bir albüm ortaya çıkmıştı. Plak şirketi yine Bronze'du ve bu kez kapak efsanevi Roger Dean tarafından tasarlanmıştı. Albümdeki parçalarda kendilerine has bir hava yakalamakla birlikte Uriah Heep ve Genesis etkileri bir hayli fazla öne çıkıyor. Bazılarına göre Barclay James Harvest'a da öykünen yerler olduğu da düşünülüyor. Bir miktar belki ama BJH ile de çok alakaları olmadığı ortada.

Crossover Prog olarak nitelendirilse de bu ikinci albümün pek çok yerinde Heavy Progressive Rock etkileri olduğunu göz ardı edemiyoruz. Temelde evet daha popülerlik kaygısı güdülerek tasarlanmış parçalardan oluşuyor belki ama onu da kendilerini çok bozmadan yapmayı başarmışlar diyebiliriz. Diğer yandan albümdeki Hard Rock alt yapısının fazlasıyla sağlam olduğunu belirtelim. Genele bakıldığında az önce söylediğimiz Crossover Prog janrı Paladin'i tam olarak tanımlamıyor diyebiliriz. Hard Rock ve Heavy Progressive Rock albümün her yerinde kendini ağır şekilde hissettirirken Crossover olarak geçiştirmenin de doğru olmayacağını düşünüyorum.

PALADIN

Lou Stonebridge / Vokal, Elektrikli Piyano, Armonika
Derek Foley / Lead Gitar, Slide Gitar, Vokal
Peter Solley / Org, Grand Piyano, Keman
Peter Beckett / Bass, Vokal
Keith Webb / Davul, Vurmalılar

CHARGE!

01. Give Me Your Hand (6:41)
02. Well We Might (5:02)
03. Get One Together (2:35)
04. Anyway (4:14)
05. Good Lord (6:44)
06. Mix Your Mind with the Moonbeams (6:01)
07. Watching the World Pass By (9:25)

21 Haziran 2023 Çarşamba

Exploit / Crisi (1972)

Exploit
, 60'ların sonlarına doğru Lamberto Fiaschi (vokal), Piero Stano (gitar), Luciano Livi (klavye), Mauro Picone (bass) ve Tonino Valeri (davul) tarafından kuruldu. Kısa bir süre sonra Livi, Picone ve Valeri gruptan ayrılıyorlar. Gruba yeni dahil olan elemanların ardından da vokal Fiaschi de ayrılıyor. Gidenler gelenler derken Exploit'in orijinal kadrosundan hiç kimse kalmıyor. Sonradan dahil olanlardan Carlo Crivelli, Enzo Cutuli ve Aldo Pignanelli küçük bir plak şirketi ile anlaşma imzalayıp albüm kayıtlarına başlıyorlar.

Gerçi albümden hemen önce bir 45'lik kaydı yapıyorlar. O dönemde grupların tanıtılması ve ticari açıdan neler yapabileceklerini görmek amacıyla İtalyan yapım şirketleri tarafından sık kullanılan bir yöntemmiş bu. Doğal olarak da bu tarz single / 45'lik'lerdeki parçaların çoğu popülarite gözeten parçalar oluyormuş. Exploit'in de ilk 45'liği bundan nasibini almış.

Kötü olanı ise bu parçaların daha sonra albüme konulması zorunluluğu olması. Genelde alakasız parçalar oldukları için albümün yapısını da bozuyorlar. Crisi'nin de ikinci tarafında bu bu parçalar bulunuyor. Aslında fena değiller ama Plak olarak düşünüldüğünde ilk bölümde yer alan Crisi Suite'in yanına bile yaklaşamıyorlar. 20 dakikalık nefis bir suite olan bu parça için albümü arşivlemek gerekiyor. Diğer parçaları tercih etmeyebilirsiniz ama Crisi Suite gerçekten de etkileyici bir güzelliğe sahip.

Rock Progressivo Italiano'nun (RPI) ortlamanın üzerinde diyebileceğimiz örneklerinden biri Exploit'in Crisi albümü. Dinledikçe keşke daha fazla kayıtları olsaymış hissine kapılmadan edemiyorsunuz. 3 kişilik bir kadro ile yapabileceklerinin en iyisi hatta daha fazlasını yapmışlar diyebiliriz. Dönemin bu tarz pek çok grubunda olduğu gibi Exploit'te de Emerson, Lake & Palmer etkileri mevcut. Fakat klavyeci Carlo Crivelli, Keith Emerson'dan farklı olarak klavye bölümlerine gösterişli Psychedelic etkiler ekliyor. 

Power Trio olarak düşünüldüğünde hakkını verdikleri ortada. Ritim bölümünün kendini döke saça ilerleyip bir anda toparlanması ardından ne zaman duracaklarını bilemediğiniz bir hızla sürüklenmesi dinleyicide tuhaf etkiler bırakıyor. 

Tek albümlü efsaneler listemize pek çok gruba fark atarak giriyorlar böylelikle. Arşivde olmazsa olmaz grupların ve albümlerin arasındaki yerleri de baki.

EXPLOIT

Carlo Crivelli / Org, Piyano, Vokal
Enzo Cutuli / Bass, Vokal
Aldo Pignanelli / Davul

CRISI

01. Crisi Suite (20:27)
02. Anche Se Ho Sbagliato (2:56)
03. Un Bambino (3:55)
04. Il Campanile Della Cattedrale (3:58)
05. L'Anima Nuda (2:24)
06. Giochiamo Insieme (2:49)
07. La Tua Pelle Scotta (3:00)

20 Haziran 2023 Salı

Walrus / Walrus (1970)

Bass gitarist Steve Hawthorn olmasaydı Walrus olmazdı derler. Muhtemelen doğrudur. Hawthorn 60'ların ortalarından itibaren Jazz ve Rock'ı birleştirecek bir fikir üzerinde çalışmış. Çok yeni bir fikir gibi gelmeyebilir zira zaten hali hazırda Chicago ve Blood, Sweat & Tears hem listeleri hem de dinleyicileri o sıralarda buna alıştırmaya başlamışlardı. Fakat Hawthron'un fikir biraz daha klasik döneme, Big Band'lerin revaçta olduğu Jazz dönemine odaklanmakmış. Zaten grubun kadrosundaki kalabalıklıktan da anlaşılıyor bu.

İşin ilginç ve tuhaf yanı, Big Band tarzı Jazz Rock yapmak niyetiyle işe koyulup Heavy Progressive Rock ya da Progressive Blues olarak anılabilecek bir hale sokmak. Evet, albümün geneli Jazz Rock odaklı ama bahsettiğimiz türler de fena halde kendini hissettiriyor parçaların her birinde. Jethro Tull'un ilk dönemleri ve Room'a benzer bir yapıya sahip olduklarını söylemek yanlış olmaz. Hatta biraz abartarak Blues'dan yolan çıkan bir King Crimson tarzından da söz edebiliriz Walrus'un bu ilk ve tek albümü hakkında.

Walrus albümünün, kendi halinde ilerleyen tek albümlü efsaneler listemize girmeyi ihmal etmediğini de belirtelim. Bundaki en önemli sebep Jazz, Blues ve Rock'ı birleştirip araya Psychedelic Rock, Acid Rock, Folk gibi soslar katmaları. Değişik ve etkili albümlerden biri.

Parçalarıyla, kaydıyla filan mükemmel denilebilecek bir albüm değil elbette. Ama kendilerine has geliştirdikleri tarz ile gerçekten de başarılı bir çizgi çiziyorlar. Başlarda söylediğimiz Big Band havasını da, Blood, Sweat & Tears hareketliliğini de, Jethro Tull'un sağlam girişli ilk dönemini de yakalayıp kendilerine ait bir şeye dönüştürüyorlar. Albümün her yeri için coşku dolu demek yanlış olmaz. Enstrüman kullanımları da bir hayli iyi . Gitarist John Scates'in nefis riffleri ve Hawthorn'un sizi bir anda yakalan bass dokunuşları keyfinize keyif katıyor. Bıkıp usanmadan, arka arkaya dinleyebileceğiniz nadir albümlerden.

Ne yazık ki tek albümle kalıp devamını getirmemişler. Oysa ki 1972 yılında, ilk albümün yayınlanmasından sonra oldukça etkili bir kitleye de sahipmişler İngiltere'de. Muhtemelen 8 kişiyi bir arada tutmanın zorluğuna dayanamayıp dağılmışlardır. Geride bıraktıkları tek albüm ise uzun yıllar dinleyicileri idare edebilecek türden.

WALRUS

Steve Hawthorn / Bass, 12 Telli Gitar (3)
John Scates / Lead Gitar, Ritim Gitar
Noel Greenaway / Vokal
Bill Hoad / Soprano Saksafon, Alto Saksafon, Tenor Saksafon, Bariton Saksafon, Flüt, Alto Flüt, Klarnet
Roy Voce / Tenor Saksafon
Don Richards / Trompet, Celesta (4)
Barry Parfitt / Piyano, Org
Roger Harrison / Davul (1, 6), Klavye, Çıngıraklar, Tef
Nick Gabb / Davul (2,3,4,5,7)

WALRUS

01. Who Can I Trust? (2:33)
02. Rags and Old Iron/Blind Man/Roadside (13:38)
03. Why? (4:28)
04. Turning/Woman/Turning (7:16)
05. Sunshine Needs Me (3:21)
06. Coloured Rain/Mother's Dead Face in Memoriam/Coloured Rain (Reprise) (6:03)
07. Tomorrow Never Comes (3:30)