23 Temmuz 2023 Pazar

Climax / Gusano Mecánico (1974)

Haklarında neredeyse hiç bilgi sahibi olmadığımız gruplardan biri de Climax. Ufak tefek bilgi kırıntıları ve bıraktıkları albümle idare etmek zorunda kalıyoruz. Ha, haklarında tarihsel bilgi edinmişiz edinmemişiz çok önemli mi diye de sorulabilir tabi. Ama bu sıcak havalarda sormayalım o tip soruları.

1968 yılı gibi kurulmuş olduklarına dair bazı söylenceler dönüyor ortalıkta. Bolivya'dan çıkan nadir gruplardan olduklarını da biliyoruz. Albüm öncesinde bir çok kayıt yaptıklarına dair söylentiler de bulunuyor. Hem bu kayıtlardan hem de daha sonraki kayıtlardan oluşturdukları Gusano Mécanico'ya kadar herhangi bir yayınlanmış işleri yok.

Temelde yaptıkları müziğin Cream ve Led Zeppelin gibi gruplardan etkilendiği apaçık ortada. Hatta bazı belirgin yerlerde çokça Jimi Hendrix'e de rastlamak mümkün. Lakin grup işin içine deneysel bir şekilde ilerledikleri Jazz yörüngesi de eklemişler. Doğal olarak da Progressive Rock içerisindeki yerlerini alıyorlar. Yalnız, albümün ve albümde kullanılan enstrümanların yükselişinden kaynaklı da fena halde Heavy Progressive Rock içerisine dahil edilmeyi hak ediyorlar.

Yukarıda bahsettiğimiz isimlere ELP, Pink Floyd ve hatta ilk albüm dönemlerinden Uriah Heep'i de ekleyebiliriz. Climax'ın pek çok gruptan etkilendiği ortada. Ve bunu albüme yansıtmaktan da çekinmemişler. Altta belli belirsiz hissedilen Folk sayesinde (Bolivya folkloru elbette) kendileri olmayı başarabilmişler diyebiliriz. Aksi takdirde birkaç grubun birleşimi olarak ortada kalacaklarmış. Bu noktada, grubu dinleyen hemen herkesin düşündüğü de budur sanıyorum. Etkiler fazla belirgin çünkü. Ama daha dikkatle incelendiğinde kendi farklılıklarını ortaya koyabildikleri de görülüyor. 

Climax'in Bolivya'dan çıkan ender gruplar arasında Rock literatürüne girmiş (Wara ile birlikte) iki gruptan biri olduğunu da söyleyelim. Başkaca gruplar bulunmakla birlikte Climax ve Wara gibi daha global bir arenada tanınan grup yok yani. 

Grubun geldiği coğrafya düşünüldüğünde Latin Rock ya da Andean Rock beklentisi oluşturuyor insanda. Fakat hiç alakaları yok. Etnik bir etki hissedilmekle birlikte ağırlıklı olarak Hard Rock, Heavy Progressive Rock ve Blues Rock etrafında dönüyorlar.

CLIMAX

Jose Eugenio / Gitar, Klavye, Vokal
Javier Soldias / Bass
Alvaro Cordova / Davul

GUSANO MECANICO

01 - Pachacutec (Rey de oro) (7:32)
02 - Transfusión de luz (4:35)
03 - Cuerpo eléctrico – Embrión de reencarnación (6:05)
04 - Gusano mecánico (10:52)
        a) Invasión
        b) Dominio
        c) Abandono
05 - Prana – Energía vital (2:55)
06 - Cristales soñadores (3:22)

22 Temmuz 2023 Cumartesi

Blue Sun / Blue Sun '73 (1992)

Dünkü Young Flowers çıkışı akla hem de hiç alakaları olmadığı halde Blue Sun'ı getirdi. Blue Sun da Danimarkalı bir grup. 70'lerin başında 2 albüm kaydedip ortalıktan kaybolanlardan. Jazz Rock, Fusion yapıyorlar. Çok değişikler. Albümlerini bulmak da pek mümkün değil. Albümü seçimi yapmak da zor. O nedenle de 1992 yılında Archival olarak yayınlanan Blue Sun '73'ü seçtik. Yayınlanmamış materyallerden oluşuyor. Ayrıca canlı kayıtlar. Dinledikçe ne kadar iyi olduklarının farkına o kadar çok varıyorsunuz.

Temelde müzikleri Hippie etkileşimleri olan avangard bir Jazz Rock türevi. Genel olarak Jazz Fusion olarak kategorilendirilirler. Yanlış değildir bu sınıflandırma zira grubu bir yere koymak gerçekten de zor. Avangard Jazz Rock'tan geliyorlar belki ama oryantal ile birlikte Güney Afrika'yı hatırlatan ritimlere de sahipler. Sözler ve vokal olmasına rağmen albümü enstrümantal olarak adlandırabiliriz. Vokal müziğin içinde o kadar iyi eriyip gidiyor ki onu da müzik aleti olarak sayabiliriz. 

Saksafon, gitar ve klavyenin başı çektiği uzun ve canlı doğaçlamalara sahipler. O kadar iyi atmosfer yaratıyorlar ki kendinizi Psychedelic bir etkinin altında hissediyorsunuz. Genellikle de çölde, dağda bayırda bir arayış yolculuğuna çıkmışsınız gibi bir duyguya kapılıyorsunuz dinlerken. Farklı ve coşkulu olduklarını söylemek yanlış olmaz. Burnin Red Ivanhoe ve Midnight Sun gibi gruplarla benzer bir kategoride oldukları söylense de bu iki grubun karışımına Agitation Free eklendiğini düşünün siz. Üstüne de ara ara ortaya çıkan Chicago ya da If ruhunu katın.

Blue Sun '73, genelde tercih ettiğimiz albümlerden değil. Yani toplamaların ya da konser kayıtlarının, grup hakkında bilgi verme potansiyelinin az olduğunu düşünüyoruz. Lakin bu albüm onlardan değil. Zaten tam anlamıyla bir konser kaydı da değil. 1973 yılında sağda solda çaldıklarında kaydedilmiş parçalardan oluşuyor. Fikir vermesi açısından tercih edilebilecek en doğru albüm olduğu bile söylenebilir. Coşkuyu daha fazla içinde barındırması da albümün bu noktada en büyük avantajı oluyor.

BLUE SUN

Bo Jacobsen / Davul
Jan Kaspersen / Piyano
Niels Pontoppidan / Gitar
Dale Smith / Vokal, Vurmalılar
Jesper Zeuthen / Saksafon

BLUE SUN '73

01 - Gryets Vinger (1:35)
02 - Blue Sun (11:30)
03 - Tåreperseren (4:00)
04 - Efterεr (4:40)
05 - Søn Af Solen (5:45)
06 - Blaene Falder (4:45)
07 - Ivalo Og Liza (6:15)
08 - Solhverv (3:50)

21 Temmuz 2023 Cuma

Young Flowers / Blomsterpistolen (1968)

1967 yılında Kopenhag, Danimarka'da kurulan Young Flowers döneminin en önemli gruplarından biri. 60'ların sonlarına doğru Danimarka Rock müziğinin yükselen değer haline gelmesi ile birlikte ortay çıkan pek çok gruptan da biri ayrıca. Ama diğerlerinden farklı olarak, yaptıkları işi sonuna kadar iyi yapan ve öncü olan gruplardan Young Flowers. 3 kişilik bir kadro olmalarına rağmen yaptıkları müzik ile çok daha fazlasıymış gibi görünüyorlar.

Blomsterpistolen albümü Hippie atmoseri ile renklendirilmiş, sırtını Blues'a dayamış bir Psychedelic Rock albümü. Alışkın olduğumuz West Coast tarzı Psychedelic'e benzer bir tanım gibi görünse de kendilerine has bir anlayış geliştirmeyi de başarabilmişler. Albüme iki cover parça eklemeyi de unutmamışlar. Bob Dylan'ın Down Along The Cove ve B.B. King'in You Upset Me Baby'si albümde yerini almış ve hiç de uyumsuz durmamışlar. B.B. King'in parçasını Oppe I Træet adıyla Danca söylediklerini de belirtelim.

Albümde ayrıca Amerikalı şair Walt Whitman'ın şiirlerinden hazırladıkları 3 parça bulunuyor. Bu arada, Danca dinlerken kulağı tırmalayan bir dil. Özellikle Rock albümlerinde, albümün etkisini düşürecek kadar rahatsız edici olabiliyor. Lakin Blomsterpistolen için geçerli değil bu. Zaten albümde bazı parçalar Danca bazıları da İngilizce yorumlanmış. Tuhaf bir durum ama hem Danca'nın kaba etkisi azalırken hem de değişik bir hava katıyor. Diğer taraftan parçaları o kadar iyi işlemişler ki Danca uyumlu bir şekilde geliyor kulağınıza.

Albümün getirdiği ticari başarı ve kaliteli bir albüm olmasından kaynaklı fazlaca bilinir hale geliyorlar. Yönetmen Jens Jorgen Thorsen, Quiet Days in Clichy (Clichy'de Sessiz Günler adıyla ülkemizde bazı yaz festivallerinde de gösterilmiştir) filmi için Young Flowers'tan 3 parça istemiştir. O parçaları da daha sonraki albümlerin Remastered CD versiyonlarında bulabiliyorsunuz. Ya da daha iyisi filmi izleyin, ilgi çekici ve değişik bir bakış açısına sahiptir.

Young Flowers'a giriş için albüm konusunda arada kaldığımı söylemeden geçmeyeyim. 2 albümlerinin ikisi de gerçekten iyi. İkinci albüm bir miktar daha iyi olmakla birlikte Blomsterpistolen başlangıç için daha uygun geldi. Kişisel tercih olarak görebiliriz bunu da. No.2 adıyla yayınlanan ikinci albümde Burnin Red Ivanhoe'dan elemanlarla birlikte enfes bir Jam Session yaptıklarını da belirterek bitirelim.

YOUNG FLOWERS

Peer Frost / Gitar, Vokal
Peter Ingemann / Bass
Ken Gudman / Davul

BLOMSTERPISTOLEN

01 - Ouverture / Take Warning, Stk.1 (4:22)
02 - The Moment Life Appeared, Stk.2 (2:25)
03 - 25 Øre (7:53)
04 - Oppe I Træet, Stk.3 (3:26)
05 - To You, Stk.4 (2:02)
06 - Down Along the Cove, Stk.5 (3:59)
07 - April '68 (8:56)

20 Temmuz 2023 Perşembe

Gun / Gun (1968)

Yetenekli iki kardeşin başı çektiği Gun'ın kökleri The Knack grubuna dayanıyor. 1965 - 1967 yılları arasında takıldıkları 2 yıllık sürenin ardından isimlerini Gun olarak değiştirip 2 stüdyo albümü kaydı yapıyorlar ve 1970 yılında da dağılıyorlar. Bu dağılmanın ardından Paul ve Adrian Gurvitz önce Three Man Army'i arkasından da Ginger Baker ile birlikte Baker Gurvitz Army'i kuruyorlar. Yani Gun nefis grupların dayandığı bir başka nefis grup. Adına aldanıp tek atımlık olduklarını düşünmeyin.

Ayrıca Yes'in vokali olarak bildiğimiz Jon Anderson'ın da stüdyo albümlerinde olmasa da albümler öncesi bazı konserlerde Gun ile birlikte sahne almışlığı var. Bir başka önemli olduğunu düşündüğümüz şey ise Gun'ın ilk albüm kapağının Roger Dean tarafından tasarlanmış ilk albüm kapağı olması.

Sadece bunlar bile grubun gidişatı hakkında ufak tefek fikirler verebilir insana. Tabi bununla kalmayalım. Albüm, 1968 çıkışlı olması ve Progressive'in henüz tam anlamıyla kabullenilmemiş olması nedeniyle arada kalan albümlerden. Bu nedenle de sıklıkla Proto-Prog olarak nitelendirilir. Yanlış bir tanım da değildir esasen. Yaptıkları müziğin niteliklerinin ve tarihinin Proto-Prog ile örtüşmesi, ilerici bir yaklaşım sergileyerek değişik yerlere doğru evrilmelerinden kaynaklı bu tanım tam da yerini buluyor. Kesin olarak Progressive Rock diyemememizin de sebebi bu aslında. Progressive'e yakınlar ama tam olarak da değiller.

Gurvitz'lerin sonraki projeleri olan Three Man Army'de yaptıkları Crossover Prog'a yaklaşan bir yapısı var albümünün. Bu nedenle bir miktar popülerlik havası sezinleniyor. Lakin öyle de değiller. Dönemin popülerleşme kaygısı güdenleri gibi yumuşak ve düz bakan bir tavırları yok. Aksine darmadağını ve sertler. Nereden ne çıkacağı, gidişatın nereye nasıl döneceğini kestirmeniz zor oluyor bu albümde. O kadar etkili ve sağlam ki, dönemin benzer yapıdaki albümleri düşünüldüğünde 10 üzerinden 9,8 filan verilir bu albüme.

Race With The Devil gibi bir açılış parçası The Sad Saga of the Boy and the Bee ve Rupert's Travels parçalarıyla desteklenince dinlenilmesi elzem olan albümlerden biri ortaya çıkıyor zaten. Diğer yandan (aradaki parçaların hakkını yemeden es geçerek...) Take Off gibi de enfes bir kapanış parçasına sahipler. Kişisel olarak en iyi albümler listemde ilk 10'a rahatlıkla giriyorlar.

GUN

Paul Gurvitz / Vokal, Bass
Adrian Gurvitz / Gitar
Louis Farrell / Vurmalılar

Konuk Müzisyenler:
Barry St John / Back Vokal (7)
Sunny / Back Vokal (7)

GUN

01. Race With the Devil (3:35)
02. The Sad Saga of the Boy and the Bee (4:49)
03. Rupert's Travels (2:12)
04. Yellow Cab Man (4:15)
05. It Won't Be Long (Heartbeat) (4:26)
06. Sunshine (4:25)
07. Rat Race (3:55)
08. Take Off (11:01)

19 Temmuz 2023 Çarşamba

Blossom Toes / If Only For A Moment (1969)

1967 yılında Londra'da kurulan Blossom Toes başlangıçta Baroque Pop, Freakbeat arası bir müzikal anlayışa sahipken, ikinci albüm If Only For A Moment'da farklı bir yapıya bürünmüşlerdir. Bu büyük değişiklikle birlikte grubun müzikal anlayışında Psychedelic Rock, Acid Rock, Raga Rock, Hard Rock gibi etkiler öne çıkar. Albümün en önemli taraflarından biri ise PSychedelic'ten Progressive'e geçiş konusunda ilk albümlerden biri olmasından kaynaklanır.

İlk albüm ile konumuz olan If Only For A Moment arasında gece ve gündüz gibi farklar var. Gerçekten de ilk albüm oldukça basit, popülerlik kaygısı güden, sıradan ve olmamış bir albüm olarak karşımıza çıkarken, iki yıl sonra kaydettikleri albüm ile yaptıkları her şeyi bir kenara bırakıp en başından ve farklı bir şekilde müzik yapmaya başlamışlar gibi duruyor. Tuhaf ve çocuksu olarak nitelendirilebilecek (Freakbeat'ten kaynaklı bu tamamen) albümün ardından bu kadar sert ve Heavy Psychedelic Rock olarak adlandırılabilecek olan ikinci albümü yapmaları inanılmaz bir değişim olarak görülebilir.

Psychedelic etkinin yanında melodik bir şekilde ilerleyen Hard Rock albüme çok fazla şey katıyor. Albümün açılış parçası Peace Loving Man için de söylenebilecek çok şey var. Parça, yapıldığı dönemin çok ötesinde bir takım bileşenler içeriyor. Sert, ağır ve güçlü davullara eşlik eden manik vokaller ve öne çıkma konusunda hiçbir sıkıntı yaşamayan Acid gitarlar parçayı belki de tüm zamanların en iyi açılış parçalarından biri olarak görmemizi sağlayabilir. 

Fakat açılış parçasının bu kadar iyi olmasının kötü yanları da var. Ardından gelen parçalar ona bir türlü yetişemiyorlar. Kıvam olarak evet bir sorun yok, ama yeterlilik açısından çıtayı o kadar yükseltince diğerlerinden beklenti de artıyor. İlk parça dışında kalan parçaların beklentiden düşük olması gibi bir sorun var yani. Bu parçaların kötü olmasından ileri gelen bir durum değil. Sadece ilk parçanın nefasetinden kaynaklanıyor. Albümü orijinalinden farklı bir playlist ile dinlerseniz daha makul hale gelebiliyor. Tabi buna da ne gerek var şimdi diye düşünmek de yanlış olmaz.

BLOSSOM TOES

'Big' Brian Belshaw / Bass
Jim Cregan / Lead Gitar, Ritim Gitar, Vokal
Brian Godding / Lead Gitar, Ritim Gitar, Piyano, Org, Vokal
Giorgio Gomelsky / Back Vokal
John "Poli" Palmer / Davul
Barry Reeves / Davul, Conga
Sean Phillips / 12 Telli Akustik Gitar, Sitar

IF ONLY FOR A MOMENT

01 - Peace Loving Man 4:52
02 - Kiss of Confusion 4:45
03 - Listen to the Silence 4:50
04 - Love Bomb 7:39
05 - Billy Boo the Gunman 7:08
06 - Indian Summer 5:55
07 - Just Above My Hobby Horse's Head 2:53
08 - Wait a Minute 5:49

18 Temmuz 2023 Salı

Harsh Reality / Heaven & Hell (1969)

Harsh Reality
, az bilinen ama oldukça iyi Proto-Prog gruplarından biridir. The Revolution adıyla kurulup önce Freightliner Blues Band (çok dandik bi isim) ardından da Harsh Reality'e dönüşmüşler ve tek albüm kaydedip dağılmışlardır. İngiltere'nin ilk dönem Progressive gruplarından biri olmalarına rağmen az bilinirlik sınıfının üstüne çıkmayı başaramamışlardır. Bunun sebebi ise albümün kötü olması değil az sayıda basılıp piyasaya verilmesinden kaynaklıdır. Diğer yandan bakıldığında devler liginin kapsamının genişlemesi ile birlikte arada kalan gruplardan biri olmalarından ileri gelir. Günümüzde orijinal albümün binlerce Sterlinlik fiyatlara alıcı bulması grubun ne kadar iyi olduğunun da bir göstergesi olarak düşünülebilir.

Albüm kaydına girmeden hemen önce 2 farklı 45'lik ile ortamı kolaçan ediyorlar. Bu single'lar çok büyük iş yapmasa da grubun kalitesini göstermesi açısından önemlidirler. Ardından kısa sürede kaydettikleri albümle bir miktar öne çıkar gibi olsalar da çok fazla ileriye gidemiyorlar. Bu noktadan sonra grupta çözülmeler başlıyor ve dağılıyorlar. Grup elemanları farklı grup ve müzisyenlerin altında çalmaya başlarken çoğunlukla da stüdyo müzisyenliği yapıyorlar. Belirtmeden geçmeyelim, grubun klavyecisi ve lead vokali Alan Greed daha sonra başka bir grupla daha adından söz ettiriyor ki The Running Man adındaki bu grubu daha önce de blog sayfalarında konuk etmiştik.

Müzikal anlayışları Procol Harum, Traffic ve erken dönem Deep Purple'ın bir karışımı olarak özetlenebilir. Ama bunu yaparken de kendilerine has bir yapı geliştirmeyi ihmal etmemişler. Blues Rock ve Psychedelic Rock'tan beslenen bir Progressive'e doğru gidiyorlar. Albüm muhteşem olmamakla birlikte grubun potansiyelinin bir kısmını göstermesi açısından oldukça iyi bir çalışma. Az daha dayanıp birkaç albüm daha kaydetmeyi başarabilselermiş unutulmuş ya da az bilinen gruplardan biri olmak yerine devler arasında yer alabilirlermiş aslında.

Heaven & Hell'de bir takım düzensizlikler kulağa geliyor. Ama hepsi o kadar. Albümün geneli oldukça iyi. Klavyelerden gelen yatıştırıcı etki gitarların ön planda kendini kaybederek belirsizliğe gitmesini engelliyor. Albümü sadece bir Blues Rock albümü olarak düşünürseniz sıkıcı gelebilir. Ama farklı türlerle karışmış bir albüm olduğunu anladığınızda tekrar tekrar dinleme isteğinizden de vaz geçemiyorsunuz.

HARSH REALITY

Alan Greed / Lead Vokal, Org, Piyano
Mark Griffiths / Gitar, Trompet, Vokal
Dave Jenkins / Gitar, Armonika, Vokal
Roger Swallow / Davul
Steve Miller / Bass, Vokal

HEAVEN & HELL

01 - When I Move (5:03)
02 - Tobacco Ash Sunday (3:18)
03 - Mary Roberta (Part 1) (1:54)
04 - Praying for Reprieve (6:28)
05 - How Do You Feel (3:14)
06 - Heaven & Hell (5:05)
07 - Quickenut / Devil's Daughter (6:45)
08 - Mary Roberta (Part 2) (1:58)
09 - Melancholy Lady (5:25)
10 - Don't Shoot Me Down (3:57)
11 - Girl of My Dreams (3:55)
12 - Mary Roberta (Part 3) (2:18)

17 Temmuz 2023 Pazartesi

Black Pearl / Black Pearl (1969)

Black Pearl
'ün hikayesi 1964 yılında başlıyor. O zamanlarda Garage Rock yapan The Barbarians adıyla anılan grupta yer alan elemanlar başarılı bir single ve albümün ardından farklı bir yöne doğru gitmek için dağılıyorlar. Bir arada durmayı başaranlar Black Pearl'ü kuruyor. Orijinal grup The Barbarians'tan çok farklı bir müzikal anlayış benimsiyorlar ve ortaya biri konser kaydı olmak üzere 2 albüm çıkıyor.

Her iki albüm de dönemi içerisinde gerçekten de kaliteli albümler. Stüdyo albümünün daha iyi olduğunu söylemek yanlış olmaz. Konser kaydında vokalin James Brown'a hayranlığı çok fazla öne çıktığı için bir tık altta kalmasını sağlıyor albümün. Onun dışında kalan grup elemanları ile ilgili en ufak bir sorun yok. Temelde grubun müziği Blues Rock, Psychedelic Rock ve Heavy Psychedelic Rock olarak nitelendirilir. Doğrudur ama vokalist Bernie Fieldings'in James Brown hayranlığından ileri gelen bir Soul etkisi de bulunuyor. Müziğin her yerine işlemiş bir Soul'dan bahsetmiyoruz elbette. Hafif ve üstten gelen bir etki bu sadece. O nedenle de rahatsız etmediği gibi bazı noktalarda gerçekten de yerine oturmuş görünüyor.

Black Pearl de dün bahsettiğimiz Blue Cheer gibi sert müzik yapan gruplardan. Tabi onlarınki Heavy Metal, Grunge vs gibi türlerin doğmasına katkı sağlamamış ama 80'lerden sonra ortaya çıkan bazı grupları etkiledikleri de söyleniyor. Albümdeki davulları dinlediğinizde bunun sebebini açık bir şekilde anlıyorsunuz. Oldukça vahşi bir görünüme sahip olan bu davullar sayesinde grubun müziği Heavy Psychedelic Rock ile Hard Rock arasında gidip geliyor. Bunu söylemişken albümdeki gitar işçiliğini de unutmamak gerekir. Çok güçlü ve kendine has bir yapıya sahip gitarlar sayesinde grubun albümünün öne çıktığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Bazı densizler tarafından çok da önemli bir albüm değilmiş izlenimi yaratılıyor genelde. Lakin işin aslı öyle değil işte. Dönemi içerisinde düşündüğünüzde oldukça cesur ve sağlam bir albümdür Black Pearl albümü. 50 küsur yıl öncesinin Hard Rock ile soslanan Psychedelic Rock'ından bahsediyoruz burada. Şimdiden bakarak eleştirmek doğru değil o nedenle. 60'lar havasında bir kafayla dinlediğinizde Amerika'dan çıkan iyi gruplar içerisinde olduklarını fark etmemeniz mümkün değil.

BLACK PEARL

Bernie "BB" Fieldings / Vokal
Bruce Benson / Gitar
Oak O'Connor / Davul
Geoffrey Morris / Gitar
Tom Mulcahy / Gitar
Jerry Causi / Bass

BLACK PEARL

01 - Crazy Chicken 3:00
02 - Thinkin' 'Bout the Good Times 4:11
03 - White Devil 4:55
04 - Mr. Soul Satisfaction 3:35
05 - Forget It 3:41
06 - Climbing Up the Walls 3:51
07 - Bent Over 2:55
08 - Endless Journey 3:49
09 - Reach Up 4:03

16 Temmuz 2023 Pazar

Blue Cheer / Vincebus Eruptum (1968)

60'ların Psychedelic Rock dalgasının önemli ayaklarından biri de Blue Cheer. Sadece bir Psychedelic Rock grubu olmaktan çok öteler. Kendilerinden sonra gelen pek çok türün ortaya çıkmasına ilham vermişler denilebilir. Heavy Metal, Punk Rock, Stoner Rock, Doom Metal ve Grunge gibi akımların temelinde Blue Cheer da var demek yanlış olmaz o nedenle.

Grup 1966 yılında Dickie Peterson tarafından kuruldu. Peterson daha önce Andrew Staples & The Oxford Circle grubunda çalıyordu ve oradan tanıdığı Paul Whaley ve Gary Lee Yoder'ı da gruba dahil etti. Vokal, gitar, klavye derken grubun ilk hali 6-7 kişilik bir formasyona dönüşmüştü. Fakat Monterey Pop Festival'de Jimi Hendrix'in performansını gördüklerinde 3 kişilik bir grup olarak devam etmeye karar veriyorlar. Doğal olarak işler karışıyor. Kim gidecek kim kalacak kavgaları arasında bir de müzikal farklılıklar çıkınca darmadağın bir hale geliyorlar. Yine de bu kargaşanın arasında ilk albümün kayıtlarına başlıyorlar.

Aralık 1967'de kaydedilen Vincebus Eruptum, bir ay sonra 1968 Ocak ayında piyasaya sunuluyor. Albüm, 3 cover 3 orijinal parça olmak üzere toplam 6 parçadan oluşuyor. Eddie Cochran'ın efsanevi Summertime Blues'u ile başlayan albümde B.B. King'in Rock Me Baby ve Moss Allison'ın Parchman Farm'ı da bulunuyor. Lakin bu parçada bir miktar değiştirip adını da Parchment Farm olarak kullanıyorlar. Kalan 3 parça da grubun kurucusu Dickie Peterson'a ait. Özellikle Paul Whaley'nin nefis davul solosunun yer aldığı Second Time Around başyapıt niteliğinde bir parça.

Albümden çıkan ilk 45'lik Summertime Blues (ve sayesinde albüm) Billboard listelerinde ilk 20'ye girmeyi başarmıştı. Bir daha da böyle bir başarı elde edemediler zaten. İlk albümle birlikte kazandıkları ticari ve dinleyici başarısı onları ardı ardına albümler kaydetmeye itti. 3.albüme kadar sorun yoktu. Kendilerine has bir müzikal anlayışla, oldukça sert ve özgün bir yapıdaydılar. Yaptıkları müzik kendileri için ve sıra dışıydı. Ama 4. albümle birlikte daha popüler ve ticari bir kafayla hareket etmeye başladılar. O zamana kadar yaptıkları parçalar (gerçi sonrasındakiler de kötü değil, haklarını yemeyelim şimdi) ile bir hayli sağlam işler çıkarmışlardı. Başlangıçta bahsettiğimiz türlerin oluşumuna katkı sağlayacak kadar kendilerine has ve serttiler. Zamanla ticaret kazanmış tabi.

BLUE CHEER

Leigh Stephens / Gitar
Dick Peterson / Bass, Vokal
Paul Whaley / Davul

VINCEBUS ERUPTUM

01 - Summertime Blues 3:47
02 - Rock Me Baby 4:22
03 - Doctor Please 7:53
04 - Out of Focus 3:58
05 - Parchment Farm 5:49
06 - Second Time Around 6:18

15 Temmuz 2023 Cumartesi

Vanilla Fudge / Vanilla Fudge (1967)

Rock müziğin öne çıkmaya başladığı yıllardan önemli bir grup Vanilla Fudge. Daha önce blogda Renaissance albümü ile konuk etmiştik. Hata değildi elbette o albümle başlamak. Zira grubun en iyi albümü sayılabilecek niteliklere sahip. Fakat ilk albümü eklememek de olmaz şimdi. The Beatles, Rolling Stones, Beach Boys gibi gruplarla başlayan sürecin hemen ardından ortaya çıkan grupların başında geliyor Vanilla Fudge.

Kadrosunda yer alan Tim Bogert & Carmine Appice ikilisinin öne çıkan çabalarıyla gerçekten de başarılı işlere imza atıyorlar. Hatta bu ilk albüm o kadar etkileyicidir ki daha sonraları Black Sabbath, Deep Purple ve Blue Öyster Cult gibi grupları etkilediği söylenir.

Albümde bulunan cover parçalar hem iyi seçilmiş hem de zaten nefis parçalar. Ama orijinal halleri ile aralarında en ufak bir alaka yok. Açılış parçası Ticket To Ride ve kapanış parçası Eleanor Rigby, Beatles'tan geliyor. Ticket to Ride'ın böyle bir versiyonunu muhtemelen hiç duymamışsınızdır. Gerçi aynı durum Eleanor Rigby için de geçerli. Bir de albümün You Keep Me Hanging On adıyla anılmasını da sağlayan bir The Supremes cover'ı var ki tadından yenmez. Parça, cover nasıl yapılırın enfes bir örneği.

Bu arada belirtelim, albüm tamamen cover parçalardan oluşuyor. Yani grubun bu ilk albümünde kendilerine ait bir parça yok. Fakat o kadar iyi yorumlamışlar ki grubu eleştirme şansı bulamıyorsunuz. Bir noktadan bakıldığında, eğer bu albümdeki tüm parçaları kendileri yazmış olsalardı, muhtemelen uzun yıllardır devam eden "ilk progressive albümü hangisi" sorunu rahatlıkla çözülmüş olurdu. Bogert ve Appice ikilisini bir kez de bu başarıdan ötürü tebrik etmekte fayda var.

Vanilla Fudge'ın bu albümdeki müzikal anlayışı Psychedelic Rock, Acid Rock, Heavy Psychedelic Rock gibi alanlarda gezinmekle birlikte, Uriah Heep, Procol Harum ve Black Widow seven dinleyiciler tarafından da acayip şekilde sevilebilir.

Yazın en sağlam şekilde sıcağını yansıttığı günlerde, can sıkıntısına son verecek kadar sağlam ve sert bir albüm tercih etmek niyetindeyseniz Vanilla Fudge'ın 1967 tarihli ilk albümü tam dişinize göre.

VANILLA FUDGE

Vince Martell / Gitar
Mark Stein / Org, Vokal
Tim Bogert / Bass
Carmine Appice / Davul

VANILLA FUDGE

01. Ticket to Ride (5:40)
02. People Get Ready (6:30)
03. She's Not There (4:55)
04. Bang Bang (5:20)
05. Illusions of My Childhood - Part 1 (0:20)
06. You Keep Me Hanging On (6:42)
07. Illusions of My Childhood - Part 2 (0:23)
08. Take Me for a Little While (3:27)
09. Illusions of My Childhood - Part 3 (0:22)
10. Eleanor Rigby (8:24)

14 Temmuz 2023 Cuma

The Who / My Generation (1965)

Tüm zamanların en bilinen, en etkili ve en büyüklerinden biri de kuşkusuz ki The Who. 1964 yılında Keith Moon, Beachcombers grubundan ayrılır ve Roger Daltrey, Pete Townshend ve John Entwistle'den kurulu The Detours grubuna katılır. Böylelikle de The Who'nun temeli atılır. Kısa süre sonra isim değiştirirler ve ünlü olma yolunda ileri doğru harekete geçerler.

Dönemin en önemli grubu The Beatles en tepedeyken ortaya çıkan The Who bir anda her şeyin değişebileceğini / değiştirilebileceğini herkese gösterir. Hem de bunu Pop'tan uzaklaşarak yapar. Zaten The Beatles bu yola doğru evrilmiştir ama The Who fazlasını yapar ve bütün bir jenerasyonu darmadağın edecek şekilde ortaya bomba gibi düşer.

İlk albüm olmasına rağmen büyük bir başarı yakalarlar. Hem ticari hem de müzikal anlamda oldukça fazla iyi bir iş çıkarmışlardır. The Beatles ile turneye çıkmış, albüm anlaşması için Decca ile el sıkışmışlardır. Albümü adını veren My Generation hemen her yerde dinlenir hale gelmiştir. Başarılarında en büyük pay alışılmışın dışında olmalarından kaynaklanıyor. 50'lerin Rock'n Roll'undan sıyrılarak yeni yeni kendini göstermeye başlayan Rock müziğin içerisinde farklı bir yerde duruyorlar doğal olarak. Hard Rock'ın öncüsü bile sayılabilirler. Hatta abartısız bir şekilde Punk Rock'ın ilk temsilcisi bile diyebiliriz onlar için.

Pek çok grup ve albümün yanında The Who'nun My Generation'ının yeri daha özeldir. Zira diğerlerinden daha sert ve kendilerinden emin bir şekilde hareket ederek Rock müziğe farklı bir bakış atarlar. Pete Townshend'in yazdığı My Generation, gençliğin öfkesini ve hayal kırıklıklarını anlatırken dönemin gençliğini de bir adım öteye taşır. Parça zamanla  The Who'nun en ünlü şarkılarından biri haline gelir ve grubun bir sembolü olarak kabul edilir. Ama albümdeki diğer parçalar da benzer konular ya da fikirler üzerinden hareket eder. Bu nedenle de albümün bütünü dönem gençliğinin çığlığı gibidir.

THE WHO

Roger Daltrey / Lead Vokal
Pete Townshend / Lead Gitar, Vokal
John Entwistle / Bass, Vokal
Keith Moon / Davul, Vurmalılar

MY GENERATION

01. Out In The Street (2:32)
02. I Don't Mind (2:33)
03. The Good's Gone (4:00)
04. La-La-La Lies (2:18)
05. Much Too Much (2:45)
06. My Generation (3:21)
07. The Kids Are Alright (3:10)
08. Please, Please, Please (2:46)
09. It's Not True (2:34)
10. I'm A Man (3:23)
11. A Legal Matter (2:54)
12. The Ox (3:57)
13. Circles (3:13)