22 Ekim 2008 Çarşamba

Frumpy - Frumpy 2 (1971)

Herkese selam, hatta bonjour ! Blog'a Fransa'dan iştirak ediyorum. (Sanırım tahsilimden dolayı da uzunca bir süre öyle olacak) Bu blog'u görünce "Dünyanın Bütün İşçileri Birleşin!" sözünü anımsadım, hatta "kambersiz düğün kalmamalı" dedim kendi kendime ve hemen işe koyuldum. Tanışma faslı hepimizi sıkmadan konuya döneyim.

Grubumuz Alman ve zamanında en iyi Alman grubu da seçilmiş. Tarzları bana "Deep Purple" adlı grubu hatırlatıyor; fakat bir farkla, bu amcalar biraz kraut ! Grup 1969'dan 1972'deki dağılışına kadar geçen kısacık süreye 3 uzunçalar (longplay), bir de canlı albüm sığdırmış ve iyi de etmiş doğrusu. Daha sonra 1990 yılında eski günleri özleyip yeniden bir araya gelmişler, sanırım hala çalıyorlar bir yerlerde. Paylaşacağım albüm 1971 tarihli "Frumpy 2" uzunçaları. Özellikle "How The Gypsy Was Born" adlı esere dikkat derim. 

FRUMPY

Inga Rumpf / Vokal
Jean-Jacques Kravetz / Klavye
Karl-Heinz Schott / Bass
Carsten Bohn / Bateri
Rainer Baumann / Gitar

FRUMPY 2

1 - Good Winds (10:11)
2 - How The Gypsy Was Born (8:53)
3 - Take Care Of Illusion (7:38)
4 - Duty (12:14)

20 Ekim 2008 Pazartesi

Los Jaivas - Canción Del Sur (1977)

Son vakitlerde paso Avrupa grupları takılmışız. Dedim ki biraz Amerika civarlarına hatta güneylerine inelim. Los JaivasŞili’nin en tanınmış ve önde gelen grubu. Onların Moğollar’ı desem kötü bi benzetme yapmış olmam. Giyinişleri, esinlendikleri ve yaptıkları müzik, kullandıkları farklı enstrümanlar bana hep Moğalları anımsatıyor. Müzik tarzı olarak birçok yerde Folk olarak geçseler de bence bi o kadar da Senfonik öğe barındırıyorlar. Adamlar belli ki kendi yerel müziklerinden oldukça etkilenmiş, bizde ki “Anadolu Rock” misali onlarda kendilerine has bir müzik geliştirmişler (Inca Rock)… :))

1963 yılında Parra biraderlerle Gato Alquinta ve Mario MutisHigh Bass” adlı grubu kurmuşlar. Ardından 1969 da Eduardo Parra müzikal tarzda değişikliğe yönelmiş ve grubun adını Los Jaivas olarak değiştirmişler. Etnik tutruka, charanjo, tarka, tumbadore, bongo and maracas gibi bazılarının adlarını dahi duymadığım farklı enstrümanları kullanmış, az biraz İngiliz gruplarından etkilenerek bir sentez oluşturmuşlar. Bu albüm adamların beşinci albümü. (Tabi 1969 ve 70 yıllarında 5 cd’lik “La Voragine”i ve 1974 de “Manduka & Los Jaivas” adı altında çıkardıkları albümleri saymazsak). En güzel albümlerinden biri olarak kabul edilir.

81 yılında çıkan “Alturas de Macchu Picchu” ve 76 yılında çıkan “Los Jaivas” da baya güzel albümler. Bazı albümlerde ufak çaplı da olsa değişik arayışlara girmişler ama kalitelerini pek bozmadıkları için genelde tüm albümleri dinlenebilir durumda. Nedense inişli çıkışlı şarkıların olduğu albümler çok hoşuma gider. Gerçi progressive müziğin temel ilkelerinden biridir bu. Yine de bazı şarkılarda bu daha keskindir. “Frumpy” nin “Take Care of Illusion”ı, Corte Dei Miracoli’nin “Eterna Ricerca”sı gibi. Bu albümde de inişli-çıkışlı durumlar mevcut. Bunu özellikle Eduardo Parra’nın klavyesine borçluyuz.

Şarkılara gelince: Albümün öncü parçaları kesinlikle “Canción Del Sur” ve “Danzas”. Cancion del Sur, vokal ve klavye ile başlar. Ağır tonlarda gider ancak sonra piyano şarkıyı tırmandırarak son noktayı koyar. Bence albümün en sağlam şarkısı. Aslında Danzas’ın da aşağı kalır bir yanı yok. Senfonik öğelerle başlayan, flütün olduğu, klavye ve gitar soloları ile devam eden çok sıkı ve sürükleyici bir şarkı. “Dum Dum Tambora” yerel bir Paraguay şarkısıymış. "Canción Para Los Pàjaros" ve "Frescura Antigua", diğerlerine göre nispeten vasat şarkılar. Bu grup, diğer birçok grubun aksine hak ettiği ilgiyi görmüştür.

2003 yılında Gato Alquinta’nın cenazesine 250.000 kişi katılmış ve 3 gün sürmüş. Ara ara sıksa da çok fazla taraftarı olmadığım folk türünü içinde barındıran bir albüme göre gayet başarılı bir çalışma. Keyifle... 

LOS JAIVAS

Gato Alquinta / Vokal, Gitar, Bas Gitar
Mario Mutis / Vokal, Gitar, Bas Gitar
Claudio Parra / Piyano, Moog Synth.
Eduardo Parra / Piyano, Moog Synth.
Gabriel Parra / Bateri, Vurmalı Çalgılar, Vokal

CANCION DEL SUR

01 - La Vida Màgica, Ay Sí (3:21)
02 - Canción Del Sur (7:39)
03 - Canción Para Los Pàjaros (3:14)
04 - En La Cumbre De Un Cerro (5:06)
05 - Danzas (8:44)
06 - Dum Dum Tambora (7:50)
07 - Frescura Antigua (3:18)
08 - En Tus Horas (3:43) Bonus
09 - Mambo De Machaguay(4:12) - Bonus

18 Ekim 2008 Cumartesi

Råg I Ryggen - Råg I Ryggen (1975)

Albümün yorumuna geçmeden önce kvartetten adlı arkadaşımın İskandinav müziği hakkında yazdıklarını desteklediğimi duyurmak isterim kendisine. Gerçekten olsa ya “Scandinavian Prog” ? İtalyan senfonik gibi kendine has bir tarzları yok mu bu heriflerin? Var. Aslında biliyor musun pek de önemli değil. Anlayan anlıyor zaten… Neyse... 70’lerin ortalarında piyasaya çıkan ve grubun kendi adını taşıyan ilk albümleri, oldukça başarılı turnelerle pekiştirilince beklenilen ilgiyi fazlasıyla gördü. Hatta yıllar sonra bile orijinal LP’leri yok pahasına satılmaktaydı hala. Nedendir müthiş bir üne kavuşmuşlar zamanında. (Neden olduğu albüm dinlendiğinde anlaşılacaktır...) Neyse ki birkaç yıl önce piyasaya sürülen yeni baskıları sayesinde koleksiyoncular fazla para vermekten kurtuldu. Altı genç İsveçliden oluşan bu güzelim grupta yoğun bir Deep Purple, Wishbone Ash ve Uriah Heep etkisi kolaylıkla fark edilecektir. Bunların yanında arkadaşların senfoniğe olan tutkuları da göze çarpan ve belki de onları kendileri yapan diğer önemli bir nokta. Yaşlarının getirmiş olduğu toylukları görmezden gelecek olursak oldukça başarılı, bol geçişlere sahip, cevval bir albüm ortaya çıkartmışlar. Andrew Latimer’i anımsatan yan flüt soloları, Detlev Schmidtchen’e taş çıkartacak klavye partisyonları ve tabiri caizse müziklerine “cuk” diye oturan vokaliyle sıkılmadan, hatta severek dinleyebilmek mümkündür sanırım. Bir de Latimer dedim diye Camel gibi oturaklı bir grup beklemeyin, bir çeşit “denedim-buldum” müziğidir denilebilir ama iyi olmuş. Cidden… RAG I RYGGEN Jonas Warnerbring / Vokal, Flüt Christer Sjöborg / Klavye Bjorn Aggemyr / Bas Gitar Björn Nyström / Gitar Jan Aggemyr / Gitar Peter Sandberg / Davul RAG I RYGGEN 1 - Det Kan Väl Inte Vara Farligt (5:37) 2 - You Know It Ain't Easy (7:17) 3 - Spångaforsens Brus (5:52) 4 - Jan Banan (5:10) 5 - Naked Man (6:12) 6 - Queen of Darkness (4:31) 7 - Sanningsserum (6:30) 8 - Sanningsserum (live) (7:26) 9 - Jan Banan (live) (5:26) 10 - Land Over the Rainbow (live) (5:15)

17 Ekim 2008 Cuma

Glass Harp - Live at Carnegie Hall (1971)

60’lar sonunda ortaya çıkan en baba gruplardan birini gururla takdim ederim. Neden “Glass Harp” ve “Synergy” albümleri değil de live albümünü ele aldım derseniz; her ne kadar kaliteli bir kadroya sahip olsalar da (bkz. gitarda Phil Keaggy, davulda John Sferra) ilk iki albümlerinde zamanının blues tabanlı hard rock öğesinin dışında farklı bir şeyler göze çarpmıyor. Gelelim söz konusu albüme. Öncelikle belirtmem gerekir ki ilk başta kulağınıza gelen müziğe karşı yabancılık duyabilmeniz söz konusu olabilir. Bilmiyorum bende öyle olmuştu. Ama dinledikçe dinleyesi geliyor insanın bir süre sonra da. Stüdyo albümlerindeki parçaların burada bir nevi farklı ve daha ele gelir bir performansta icra edildikleri kesin. Vokaller bana göre pek başarılı olmasa da bu adamlara müzik yapamıyor diyemeyiz kesinlikle. Kayıt tarihi 1971 olan konserde inanılmaz bir performans sergileyen Phil Keaggy’e tapmayacak gitarcı yoktur. Üstelik de, otoritelerce zamanında çığır açmış Allan Holdsworth, Uli Jon Roth vs. yaratıkların isimleri arasında kendine yer bulmuşsa. Yaratıcılık ve yüksek armoni konusunda ihtisas yapmış kardeşimizin o tarihte henüz 20 yaşında olması daha bir takdir ettiriyor insana kendisini. Saçını başını yolan insanlar da olmuştur tabi ama biz yapmayız öyle şeyler. Yiğidi öldür hakkını yeme der, geçeriz (: Bu gruba hakkını vermek gerekiyor, bu güne kadar hak ettiklerini alamamış olsalar da. Ne de olsa bir kapıyı kapatmadan, ilerisi adına farklı bir kapı açabilmiş gruplardan birisi olduklarını düşünmek pek de mantıksız gelmiyor onları tanıdıktan sonra. GLASS HARP Phil Keaggy / Gitar John Sferra / Davul Daniel Pecchio / Bas Gitar Mary Smith / Vokal LIVE AT CARNEGIE HALL 1 - Look In The Sky (10:42) 2 - Never Is A Long Time (3:26) 3 - Do Lord (4:29) 4 - Changes (6:21) 5 - Can You See Me (29:10)

10 Ekim 2008 Cuma

Cravinkel - Garden of Loneliness (1971)

Şimdi “Niye Cravinkel?” derseniz cevabım “enteresan bi grup da ondan” olur. İlk albümü yayınlanmış bende bunu yayınlayayım böylece grubun diskografisi tamamlansın... Cravinkel, adını belli ki gitarist Gerd Krawinkel’dan alan, kısa müzikal kariyeri olan bir Alman gruptur. Grubun enteresanlığına gelince; 1970(Cravinkel) ve 1971’de çıkarmış oldukları 2 albüm birbirlerinden cidden çok farklıdır. 1 senede grupta ne değişti bilmiyorum ama bu albümde kendilerine daha iyi bir tarz seçtikleri kesin. İlk albümlerinde ki o kısa şarkılardan oluşan Country müzik tarzından sıyrılıp tam bir “Psychedelic Jam Band” olmuşlar. İyi de yapmışlar. Albüm 3 şarkıdan oluşuyor. Müzik, gitarist Krawinkel’ın etrafında dönüyor. “Jam Session”’ların bol olduğu bir albüm. Arkadaşlar baya bi vurmalı kullanmışlar. Eh emprovize soloların veya geçişlerin olduğunu söylememe gerek yok. İlk şarkı normal bi heavy rock şarkısı gibi dursa da arada atılan sololar fena değil. Bu albümde genelde son şarkı olan 20 dakikalık “stoned” beğenilir. Bazen sıksa da güzel bir şarkı. Albümle aynı adı taşıyan “Garden of Loneliness” benim bu albüm için favorim. Vasat vokali olan grup için yine de güzel yorumladıkları bir şarkı. Şarkının ortalarında kullanılan wah wah güzel bi hava katmış. İniş-çıkışlı bir çalışma olmuş. “Stoned” bazen çift gitarla giriştikleri, bazen de klasik gitar (country etkisi biraz kalmış grupta) kullanılan bi şarkı. Fazla vokal kullanmışlar diye düşünüyorum. Sıkıcı orta bölümden sonra yine sert sound’la devam ediyorlar. Müziğe aman aman katkısı olmamış bir gruptur Cravinkel. Yine de bir çırpıda dinlenebilen güzelce bir albüm yapmışlar. Hele ki o ilk albümden sonra bence çok iyi iş çıkarmışlar. Edinmekte fayda var. Keyifle dinleyin..

CRAVINKEL
Gerd Krawinkel / Gitar, Vurmalı Çalgılar
Rolf Kaiser / Vokal, Bas Gitar
Klaus Meier / Gitar, Vokal, Vurmalı Çalgılar
Georg Haupt/ Bateri

GARDEN OF LONELINESS
01 - Sitting in the Forest (10:18)
02 - Garden of Loneliness (9:43)
03 - Stoned (20:15)

4 Ekim 2008 Cumartesi

Queen - Queen II (1974)

Progresif severlerin (özellikle 70’lerin müptelası olmuş kısım) ne denli haz ettikleri bir gruptur bilmiyorum ama bence o dönemin çok ötesinde bir müzik yaptıkları aşikardır. Açıkçası benim tanışmam (tıpkı bundan öncekiler gibi) çok eskilere dayanmıyor. Cyphre sayesinde tanıdığım bir metalcore grubunun coverladığı “Bicycle Race”i dinlemem kısmen ön yargılarımı yıkmamı sağlamıştı. (fevkalade stereo oyunlarıyla bezenmiş bir parçadır kendisi) Tüm ön yargılarımdan kurtulmam “Bohemian Rhapsody”i dinlememle gerçekleşti. Sonra baştan başlayarak diskografilerini yoklamaya başladım ki takıldığım albüm tam da Queen II oldu. Açılış introsundan “Father to son”a geçişle başlayan bir transition obsesifliği neredeyse albümün tamamına yayılmış durumda. Mercury hiçbir hemcisinde (sanırım Jon Anderson’ı ayrı tutmak lazım) rastlayamayacağınız tizlikte bir sese sahip. Hayal bile edemeyeceğimiz notaları basmakta zerre zorlanmayan bir gırtlağa sahip. (toprağı bol olsun diyelim) White Queen ve The March of The Black Queen arasında yapacağınız karşılaştırmalar, sesi hakkında daha fazla bilgi sahibi olmanıza yetecektir. Brian May, kendi üretmiş olduğu gitarı Red Special ve kullandığı ilginç synthesizerlarla ön plana çıkıyor. Some Day One Day de onun tamamen besteleyip sesini verdiği parça. Hoş bir ballad. Roger Taylor grubun asi çocuğu, türlü çığlıklarla agrasyonun boyutlarını artırmakta ayrıca annelere ithaf ettiği The Loser in the End i besteleyip vokallerini yapmış kişi. Davul partileri zaman zaman çok yavan gelmesine rağmen, neredeyse hiç mi hiç sırıtmamıştır grup tarihi boyunca. John Deacon ölesiye mütevaziliğinin ardında yatan müzikal açlığını bestelerde göstermiştir. Bas partileri Brian May den yana kalmaz güzellikte ve yaratıcılıktadır. Albüm baştan sona şaheserlerle bezenmiş, en önemlileri de saykodelyayı damarlarınızda hissedebileceğiniz The Fairy Feller’s Master Stroke ve Mercury ‘nin bestesi olan (mutlaka ağzınıza yapışacaktır) Funny How Love Is ile birlikte White Queen ve The March of the Black Queen ikilisi (Mercury nin iki parça arasındaki vokal farklılıklarına dikkat etmenizi öneririm) ve son olarak Ogre Battle ki erken dönem nwobhm çalışmalarına örnek olabilecek agrasyon ihtiva etmektedir. QUEEN Freddie Mercury / Vokal, Piyano, Harpsikord Brian May / Gitar, Piyano, Zil, Vokal Roger Taylor / Perküsyon, Çığlıklar, Vokal John Deacon / Bass, Akustik gitar QUEEN II 1 - Procession (1:12) 2 - Father to Son (6:12) 3 - White Queen (As It Began) (4:33) 4 - Some Day One Day (4:21) 5 - Loser in the End (4:01) 6 - Ogre Battle (4:08) 7 - Fairy Feller's Master-Stroke (2:39) 8 - Nevermore (1:17) 9 - March of the Black Queen (6:03) 10 - Funny How Love Is (3:14) 11 - Seven Seas of Rhye (2:48)

28 Eylül 2008 Pazar

Elonkorjuu - Harvest Time (1972)

Bu İskandinavlarda sağlam müzikal bilgi ve icra var. Daha önce de söylemiştim, bir başlığı çoktan hak ediyorlar. Kimse vermiyorsa ben kendi kendime vereyim bari: “Scandinavian Prog”… eh fena bi başlık olmadı :) Elonkorjuu Finlandiya’dan çıkmış bir grup. Jukka Syrenius tarafından kurulmuş, zaman zaman underground hissi uyandıran, bir “heavy prog” grubu. Kendilerine özgü bir tarzları olsa da, sanırım zamanında “Cream” gibi gruplardan etkilenmişler. Gitarın başı çektiği, bas’ın sesini kökledikleri, Poijarvi’nin klavye ve flüt ile zenginleştirdiği, yerinde durmayan sürekli atak halde takılan baterinin olduğu bir grup. Bu adamlar 60 sonlarında kurulmuş ve 1970’de Finlandiya’da yapılan bir tür Rock Müzik yarışmasında 2. Olmuşlar. İki yıl sonra da bu albümü çıkarmışlar. Daha sonra grup şansını İngiltere’de denemek istemiş ve grubun adını zaten Fince “Elonkorjuu” anlamına gelen “Harvest” olarak değiştirmişler. 2. Albümlerini (Flying High, Running Fast) 1978'de bu adla çıkarıp, İngiltere turnesine çıkmışlar. Grup aynı yıl dağılmış. 2003 yılında tekrar bir araya gelen grup, “Scumbag” adlı 3. albümünü çıkarmış. Grup halen kendi ülkesinde aktif olarak müzik hayatına devam etmekte ve kapalı gişe konserler vermektedir. Şarkılara gelince; albüm, bonus şarkı hariç hepsi 5 dakikanın altında, o döneme göre kısa şarkılardan oluşuyor. Baştan sona kalitenin bozulmadığı, şarkı atlamadan dinlenebilecek bir albüm. İlk şarkı “Unfeeling”, grubun müzikal tarzını yansıtan, sıkı ve güzel bir şarkı. “Praise to Our Basement” albümün en güzel şarkılarından biri. Aslında bir ballad demek daha doğru olur. Şarkının modunu yakalarsanız, basit gibi görünen sözleri (wish I were a little boy playing with my little toy…) sizi etkileyebilir. “Swords” gelgitleri olan çok güzel bir şarkı. “Captain” ve özellikle enstrümantal olan “Future”da Syrenius gerçekten çok başarılı bir iş çıkarmış. Pessi’nin kopuk bas’ı da albümün genelinin gizli kahramanı diyebilirim. Lajunen’in enteresan ama güzel bir vokal tekniği var. Bin tane adam arasından kolayca seçilir. “Old Man’s Dream” yine gitar ve bas’ın kudurduğu bir şarkı. Kolay dinlenir, asla yerinde durmayan, buram buram 70’ler kokan, baya başarılı bir İskandinav Rock albümü. Müziği bilen bir grup. Zaten bu durum ülkelerinde hala kapalı gişe konser vermelerinden belli. Bence el altında olması gereken “içten” yapılmış bir albüm. Keyfini çıkarın… 

 ELONKORJUU Jukka Syrenius / Gitar, Vokal Veli-Pekka Pessi / Bas Gitar Heikki Lajunen / Vokal Eero Rantasila / Bateri Ilkka Poijärvi / Gitar, Klavye, Flüt HARVEST TIME 1 - Unfeeling (3:23) 2 - Swords (4:03) 3 - Captain (3:41) 4 - Praise to Our Basement (4:43) 5 - Future (3:55) 6 - Hey Hunter (3:40) 7 - The Ocean Song (3:17) 8 - Old Man's Dream (4:44) 9 - Me and My Friend (4:01) 10 - A Little Rocket Song (4:04) 11 - Where is the Rising Sun (8:06) "Bonus"

20 Eylül 2008 Cumartesi

Ragnarök - Ragnarök (1976)

İsveç'li elemanlar dingin, insanın ruhunu okşayan, bir iç huzur yakalamasını sağlayan bir albüme imza atmış 70'lerin ikinci yarısında. Quebec'li daha önce blog'a da eklemiş olduğum Harmonium benzeri folk soundları var. Ve tıpkı Harmonium gibi, Ragnarök dinlerken çıkan melodiler için; "Lan ben bunu bir yerde duymuştum, valla lan" diyebiliyorsunuz. ki bu cümle Promenader parçasında bir haykırışa dönüşüyor. Büyük ihtimalle o parçadaki flüt melodisini bir dallama Türk dizisinin promo'sunda duymuşsunuzdur, nitekim Harmonium'da bu başıma geldi, şaşırdım kısaca duruma. Efendim bir kaç kelam daha edeyim; gitar kullanımı, nasıl derler, minimal mi, öyle bir şey. Flüt zaman zaman Ian Anderson fırlaması oluyor, bazen de yine değindiğim gibi Harmonium sakinliğinde. Akustik bir anlayışla kaydedilmiş albüm, bu bakımdan sürekli bir sakinlik söz konusu. Kimse heyecanlanmıyor, melodiye abanmıyor, her şey kaymak gibi ilerliyor. Parçalar uzun, epik bir yapıya sahip olmamasına karşın, birbirini tamamlayan, ortak atmosfere sahipler. Bu da albümü baştan sona rahat dinlemenizi sağlıyor. Harmonium'u burdan indirip ya da farklı bir yolla dinlemiş olanlar bu albüme de dalabilirler direk. Grup İsveç'li prog-folk grubudur, aynı ismi taşıyan diğer iki grupla karıştırmayalım. RAGNARÖK Lars Peter Sörensson / Davul Stefan Ohlsson / Davul, Gitar Peder Nabo / Flüt, Gitar Staffan Strindberg / Elektrik Bass Peter Bryngelsson / Gitar Henrik Strindberg / Elektrik gitar, Flüt, Soprano flüt, Soprano saksafon RAGNARÖK 1 - Farvel Köpenhamn / Goodbye Copenhagen (2:30) 2 - Promenader / Walks (4:40) 3 - Nybakat Bröd / Freshbaked Bread (3:01) 4 - Dagarnas Skum / Foam Of The Days (8:07) 5 - Polska Fran Kalmar / Reel From Kalmar (0:46) 6 - Fabriksfunky / Factoryfunk (4:49) 7 - Tatanga Mani (4:34) 8 - Fiottot (1:23) 9 - Stiltje-Uppbrott / Calm-Breaking Up (4:21) 10 - Vattenpussar / Pools Of Water (4:08)

Bunalımlar - Bunalımlar (1970)

Dedim ki bizden de bir şeyler olması gerekir burada. 70’lerin havasını soluyan, hatta kendinden çok şey katan, “Anadolu Rock” başlığını hayata geçiren önemli sayıda rock grubu vardı. Bu ülkeden çok değerli müzisyenler çıktı. Maalesef birçoğu en iyi ihtimalle bir 45’lik ile müzik kariyerlerini noktaladılar. Bazılarının bu şansı dahi olmadı.

İşte Bunalımlar. Cem Karaca’nın menajerliğini yaptığı grup, Türk Rock müzik tarihinin en önemli Underground Psychedelic grubudur. Daha da önemlisi Türk müziğinin “Yardbirds” üdür. Bilindiği üzere Yardbirds’de Eric Clapton, Jeff Beck ve Jimmy Page çalmış, grup dağıldıktan sonra her biri efsane mertebesine ulaşmıştır. İşte bizim efsanelerimiz de bu gruptan.

Grup 1969 yılında gitarda Aydın Çakus, basta Ahmet Güvenç, davulda Hüseyin Sultanoğlu kadrosuyla kuruldu. Grubun 3 senelik kariyerinde Aydın Çakus dışında kalan kadro, maddi kaygılardan dolayı, sürekli değişmiş, ancak kalitesinden ve çizgisinden asla ödün vermemiştir. Her ne kadar konserlerinde hiç Türkçe şarkı çalmasalar da yaptıkları 45’likler, o dönemin modası “Anadolu Rock” tarzına yakın, Türkçe sözlü şarkılardan oluşur. Yardbirds olayına gelirsek: Ahmet Güvenç gruptan ayrıldıktan sonra “Kurtalan Express” da halen müzik kariyerine devam etmektedir. Nihat Örerel uzun yıllar Erkin Koray ile çalıştı, hatta Şaşkın ve Krallar şarkıları ona aittir. Hüseyin Sultanoğlu,1970’de “Kardaşlar”da, daha sonra “Dervişan” da davul çaldı. Cengiz Teoman “Kardaşlar”da, Mehmet Gözüpek “Dadaşlar”da baget salladı. Grubun kurucusu ve değişmez elemanı Aydın Çakus, Nur Yenal ve Özkan Uğur ile birlikte “Ter” grubunu kurdular. Bilindiği gibi “Ter” bir süre Erkin Koray ile birlikte çalıştı. Ayrıca Aydın Çakuş’un “Haramiler”de de çaldığını belirtmek lazım.

Şarkılara gelince: yazımda daha önce bahsettiğim gibi tam bir psychedelic albüm. Tabi Türk motiflerini de içinde barındırdığını belirtmek lazım. Albümün genelinde sert sound’un, yani Aydın Çakus’un ön planda olduğunu görüyoruz. “Taş Var Köpek Yok”un olduğu 45’lik, o dönem Amerika’sında bile baya popüler olmuş. Bestesini Ahmet Çakus’un yaptığı şarkının (sözleri 500’lü yıllarda yazılmış) sonunda konuşan ses, grubun prodüktörü Cem Karaca’dan başkası değil. Arka yüzdeki “Yeter Artık Kadın” grubun tarzını yansıtan güzel bir şarkıdır. 1972 yılı şarkısı “Kınalı Gelin” de Aydın Çakus ile basist Melik Yirmibir çok sağlam çalmışlar. “Aşk Senin Bildiğin Gibi Değil”de Aydın Çakus yine döktürmüş. Aydın Çakus, Berç Yenal, Nur Yenal ve Melik Yirmibir’li kadro ile yapılan enstrümantal çalışma olan “Bunalım” grubun yaptığı en kaliteli çalışmalarından biridir. Diğer enstrümantal çalışmaları “Başak Saçlım” grubun en çok ilgi gören şarkılarındandır. Son yılında yaptıkları şarkılar rock motifinden çok “Anadolu Pop” çizgisine yakındır.

Gerçekten Türk Rock müzik tarihinin mihenk taşıdır bu grup. Onlar için kullanılan “Müzik okulu” tabirine kesinlikle katılıyorum. Hak ettiği yerde mi? Kesinlikle hayır. Yurtdışında bile halen birçok yerde büyük saygı ve ilgi ile dinlenirler. Yabancı birçok müzikseverin dinledikten sonra hayretle bana grup ile ilgili sordukları sorulara maruz kaldım. Hatta işi abartanlar oldu. “Dinlediğim en iyi etnik psychedelic grup” diyen heyecanlı insanlarla tanıştım. Ne kadar haklılar? Bence çok haklılar.

Küçük bir ses dahi olsa bu grubu ve değerli müzisyenleri bilmeyenler için tanıtmak, 3-5 cümle de olsa onlardan bahsetmek gurur veriyor insana. Böyle gruplar da var işte bizde… Keyifle, saygıyla ve gururla dinleyin…

BUNALIMLAR

Aydın Çakus / Gitar, Vokal
Ahmet Güvenç / Bas Gitar
Hüseyin Sultanoğlu / Bateri
Nihat Örerel / Bateri
Berç Yenal / Gitar
Nur Yenal / Bateri
Melik Yirmibir / Bas Gitar, Vokal
Cengiz Teoman / Bateri
Mehmet Gözüpek / Bateri

BUNALIMLAR

01 - Bir Dunya Da Bana Ver Tanrim (3:49)
02 - Ask Senin Bildigin Gibi Degil (3:43)
03 - Kinali Gelin (3:52)
04 - Guzel (3:01)
05 - Tas Var Kopek Yok (3:59)
06 - Yeter Artik Kadin (3:27)
07 - Basak Saclim (3:00)
08 - Bunalim (3:36)
09 - Bir Yar Icin (2:47)
10 - Ayrilik Olmasaydi (3:37)
11 - Zeynebim (4:15)
12 - Dosta Bizden Selam (2:50)
13 - Hele Hele Vay (3:28)
14 - Iste Geldim Gidiyorum (3:40)


19 Eylül 2008 Cuma

Jacula - Tardo Pede in Magiam Versus (1972)


Ya, ben bu albümü ne zaman dinlesem aklıma Christopher Lee & Peter Cushing ikilisinin oynadığı Horror Express geliyo. Hiç alakası yoktur oysa filmle. Hatta film albümden sonra vizyona girmiştir. Lakin verdiği atmosfer öylesine uygundur ki o filme insan "keşke.." der, "...keşke filmde kullansalardı bu albümü!"

İtalyan senfonik rock grubudur Jacula. Kilise müziği bu albümün temelini oluşturur. Baştan sona hemen her parçada kilise orgu kullanılmıştır. En zor albümlere alışık rock dinleyenleri bile kendine bağlaması uzun süre alabilir ama bu kötü olmasından değil üzerine çalışılması gerektiğindendir. Vokal ilk iki parçada sıklıkla duyulur, geri kalanında söz genel olarak müziğindir. Doris Norton'un hakkını bu noktada vermek gerekir. Zira öyle bir sesi ve vokal tekniği vardır ki dinlerken acı çeken bi ruhun yakarışlarını duyarsınız; canınız sıkılır, moraliniz bozulur, bi kasvet çöker üzerinize. İkinci parçada Bartocetti'nin geri vokalleri de Norton'un tamamlayıcısı niteliktedir ve gözleriniz önce tavana takılır sonra da ortalıkta ip ararsınız. Vokalin söyleyeceği sözleri doruk noktasına getirmesinin hemen ardından giren kilise orgu sizi canınızdan bezdirir. Albümün dinlenmesi bittiğinde bi 45 dk. kadar dinlenmek ve boşluğa doğru sabitçe bakmak gerekebilir. İlk dinleyişin ardından ikinci dinleme uzun bi süre sonraya kalabilir belki ama mutlaka yinelenecektir ve sıklıkla dinleme arzusu duyulacaktır.

Bu elemanların ilk albümü değildir Tardo Pede Im Magiam Versus. In Cauda Semper Stat Venenum'dur ilk albüm ve bunun kadar iyi olmasa da şaane'dir o da. Yalnız o albümde vokal Bartocetti'dedir ve Norton sadece davul ve synthisizer ile ilgilenmektedir. En başta söylenmesi gerekeni en sona bıraktık belki ama unutmadık da neticede. Grubu bir araya getiren Antonio Bartocetti'dir ve 1968 yılına denk düşer kuruluşu. İlk albüm 1969'da yayınlanır. Tanıtımını yaptığımız bu albümün ardından da grup adını Antonius Rex olarak değiştirerek yoluna devam eder. İlginç olan Jacula'nın Antonius Rex'den daha kaliteli albümler kaydetmiş olmasına rağmen Antonius Rex'in daha çok tanınmış olmasıdır.

JACULA

Antonio Bartoccetti / Vokal, Gitar, Bass
Doris Norton / Vokal, Synths
Albert Goodman / Davul
Charles Tiring / Kilise Orgu, Piyano

TARDO PEDE IN MAGIAM VERSUS

1 - U.F.D.E.M. (9:02)
2 - Praesentia Domini (10:58)
3 - Jacula Valzer (6:21)
4 - Long Black Magic Night (6:21)
5 - In Old Castle (9:36)