Çok sevdiğim gruplardan biri olan Eloy hakkında kısacık da olsa bilgi vermek isterim. 1970'lerin ünlü Alman gruplarından biri olan Eloy zaman içinde değişmeyen tek elemanı Frank Bornemann ile farklı aşamalar kaydetmiştir. İsimlerini H.G. Wells'in Time Machine kitabında bahsedilen, gelecekteki bir insan ırkı olan ''Eloi''den alan grup, vokalist Erich Schriever'ın gruptan ayrılmasıyla politik çizgilerinden uzaklaşarak progressive özellikleriyle ön plana çıkmıştır.1973'te piyasaya sürülen ''Inside'' albümü ile Frank Bornemann grubun yeni vokalistidir.Bana sorarsanız Frank bu işi oldukça iyi yapmaktadır.
Her neyse zaman içinde grupta birçok kez eleman değişikliği yaşandı diyelim olsun bitsin...
Grubun konsept albümlerinden biri olan ''Ocean'' 1977 yılında piyasaya sürülmüş ve 200.000 kopya satarak Alman marketlerinde Queen ve Genesis'i geride bırakmıştır. Albümün konusu Atlantis'tir. Dinlemekte yarar olduğunu düşünüyorum. ''Atlantis kaybolmadı benim içimde yaşıyor kardeşim'' nidaları attırabilecek kıvamda Yani bana böyle oluyor, sizi bilemem yorumlarınızı bekliyorum.
OCEAN
Frank Bornemann / Vokal, Bütün Elektrik, Akustik ve Efekt Gitarlar
Klaus-Peter Matziol / Vokal, Bass Gitarlar
Detlev Schmidtchen / Org, Klavye
Jürgen Rosenthal / Vurmalılar, Flüt
OCEAN
1 - Poseidon's Creation (11:38)
2 - Incarnation of the Logos (8:25)
3 - Decay of the Logos (8:15)
4 - Atlantis' Agony at June 5th 8498, 13 P.M. Gregorian Earthtime (15:35)
8 Aralık 2008 Pazartesi
29 Kasım 2008 Cumartesi
Dillinger - Dillinger (1974)
Octopedia için çalışmalar süredursun -diğer arkadaşlar adına konuşuyorum, ben daha yeni başlayabildim- hazır kollar sıvanmışken bloga da bir albüm eklemeden duramadım.
Dillinger, temeli Robert ve Jacques Harrison kardeşler tarafından atılmış, toplamda dört kişiden oluşan, Quebec diyarlarından bir gruptur. Kendi adını taşıyan albümleri 1974 yılında Daffodil Records etiketiyle piyasaya sürüldü sonra da unutuldu gitti. Sonraki zamanlarda tekrardan yayınlanmamış bir albüm olarak elimize geçen plak kaydı elbette kusursuz değil fekat parçalara ayrı bir orijinallik katmakta.
Albüm adeta progresif dersi niteliğindeki dört parçadan oluşmaktadır. Her bir enstrümanın sınırı zorlanmış ve kesinlikle işini bilen isimler tarafından kullanılmıştır. Sert, agresif ve caz altyapılı bir havası vardır albümün. Genellikle parçalarda teknik konuşurken melodi de bir kenara bırakılmamış, beklenmedik geçişler ve yerinde devreye giren senfonik öğelerle iyiden iyiye taçlandırılmıştır.
Albümdeki favorim dördüncü sıradaki "Live and Return" adlı parçadır. 17 dakikalık bir beyin fırtınasıdır. Özellikle bas partisi ve bateri solosu için tekrar tekrar dinlenesi bir eserdir.
Evet... 70'ler Kanadası'ndan kötü grup çıkmaz sözünü her zaman için destekler, okuyuculara hatırlatır, Dillinger'ı gururla takdim ederim.
DILLINGER
Robert Harrison / Davul, Vokal
Jacques Harrison / Klavye, Vokal
Paul Cockburn / Gitar, Vokal
Terry Bramhall / Bas Gitar, Vokal
DILLINGER
1 - People (6:19)
2 - City Man (4:55)
3 - Nature's Way (3:55)
4 - Live & Return (17:03)
24 Kasım 2008 Pazartesi
Zzebra - Zzebra (1974)
Bu albümü Gökçe’den gelen Yoğun !!! istek üzerine upload ediyorum. Her ne kadar kendisi “Pazop” vari şeyler sevse de fusion bir albüm için ısrarcı oldu… Kırmayalım…
Ne yaptığını bilen Amerikalı bir fusion/jazz rock grubudur Zzebra. Psych albümlerin ağırlıkla yapıldığı ülkede hafif Nijerya rüzgarını almış, heavy öğeleri barındıran fusion bir albüm yapmışlar.
Grupta önemli elemanlar bulunmaktadır. “If” grubundan Terry Smith ve Dave Quincey, “Osibisa”dan Loughty Amao… Bateriye Liam Genockey, bas gitara John McCoy’u, klavyeye Gus Yeadon (ki grupta çok kalmamış yerine Tommy Eyre gelmiş) yerleştirince grup oluşuvermiş. Tommy Eyre daha sonra “Ian Gillan” ile, Steve Byrd, Liam Genockey ve John McCoy da “Gillan” da çalmıştır.
Bu albüm grubun ilk albümüdür. 1975 yılına ait “Panic” ve “Take It Or Leave It” adlı 2 albümleri daha bulunmaktadır.
Müzik Terry Smith ve Dave Quincey etrafında dönmektedir. Kalite, albüm boyu pek bozulmamaktadır; Ancak bazen gereksiz ve yersiz vokal geçişleri güzel müziği arka plana hapseder ve zaman zaman insanı sıkabilir. “Spanish Fly” şahsımca açık ara albümün en güzel şarkısıdır. Sax ve gitar kullanımı gerçekten çok başarılı. “Hungry Horse” belli bir bölümden sonra “Cobra Woman” ve “Mah Jong” albümün diğer güzel şarkıları.
Müziğe büyük yenilikler getirmese de müziği bilen insanlardan oluşan gayet başarılı bir gruptur. Eğer bulabilirseniz diğer iki albümlerini de dinlemeniz tavsiye olunur. Keyfini çıkarın…
ZZEBRA
Loughty Amao / Vurmalılar, Saksafon, Flüt, Vokal
Liam Genockey / Bateri, Vokal
Dave Quincey / Saksafon
Terry Smith / Gitar
Gus Yeadon / Piyano, Gitar, Vokal
Steve Byrd / Gitar
Tommy Eyre / Klavye, Flüt,Vokal
Alan Marshall / Vokal
John McCoy / Bas Gitar
ZZEBRA
1 - Cobra Woman (6:16)
2 - Mr.J (4:20)
3 - Mah Jong (5:13)
4 - Ife (6:23)
5 - Spanish Fly (4:21)
6 - Amuso Fi (5:19)
7 - Rainbow Train (5:08)
8 - Hungry Horse (6:46)
21 Kasım 2008 Cuma
Indian Summer - Indian Summer (1971)
Siteye son zamanlarda eklediklerime bakıyorum da kafayı bozmuşum ben senfonikle. Bari Indian Summer ile bir farklılık yaratayım dedim. Giriş cümlesine aldanmayalım. Olay salt farklılık değil. Bende sorun bende...
Neon Records imzalı ilk ve tek albümleri 71 yılında piyasaya sürdüler. 93 yılında Repertoire etiketi ile CD ve 2002 de ise Akarma Records tarafından CD-Reissue olarak bir kez daha raflardaki yerini aldı.
Indian Summer bırakın Avrupa’yı, kendi ülkeleri olan İngiltere’de bile pek bilinen bir grup değildi. O dönem benzerleri olan Atomic Rooster, Cressida, Black Sabbath, Colosseum gibi grupların gölgesinde kalmıştı. Yukarıda adı geçen gruplardan ne eksikleri vardı? Yoktu. Pratikte fazlaları bile vardı.
Albümdeki parçalar, hard rock ve cazın belki de en dinamik tınısına maruz bırakır dinleyiciyi. Öyle ki eskilerden hoşlananların dinledikçe dinleyesi gelir bıkmadan. Kısacası zamanına göre gerçektende sağlam bir albüm yapmıştır Indian Summer. Farkındaysanız albümü tanımlayabilmek için kıvranıyorum deminden beri. Albümde sınırları zorlayan hard rock tınılarının yanında elemanların yaratıcı kimlikleri de parçalardaki gizemi fark ettirmektedir. En azından benim anladığım ve size aktarabildiğim fark bu. Hala tam olarak izah edemedim ya neyse..
INDIAN SUMMER
Malcolm Harker / Bas Gitar, Vokal
Paul Hooper / Davul, Perküsyon, Vokal
Bob Jackson / Vokal, Klavye
Colin Williams / Gitar, Vokal
INDIAN SUMMER
1 - God is the Dog (6:37)
2 - Emotions on Man (5:44)
3 - Glimpse (6:44)
4 - Half change Again (6:26)
5 - Balck Sunshine (5:25)
6 - From the film of the Same name (5:52)
7 - Secret reflects (6:46)
8 - Another Three will Grow (6:06)
10 Kasım 2008 Pazartesi
Minotaurus - Fly Away (1978)
70’lerin son bölümleri senfonik prog adına altın senelerdi kuşkusuz. Bu dönemde birçok önemli albümlere imza atan Almanların bu kategoride de ne kadar başarılı olduklarını biliyoruz. Fakat nedense bu albümü diğerlerinden ayrı tutmuşumdur hep. Bir nevi Eloy, Novalis ve Jane harmanı olan bu albümdeki atmosfer kuşkusuz ilk parçadan itibaren kendisini belli ediyor.
Dikkat çeken başka bir öğe ise elinde asa benzeri bir araç, yere bağdaş kurmuş, boğa kafasına sahip çıplak bir insan vücudu temalı albüm kapağı. İsimden yola çıkacak olursak Minotaurus, yunan mitolojisinde insan-boğa karışımı hayali bir yaratık olarak bilinmektedir ki iyi huylu bir karakter değildir kendisi. Ayrıca hikayesi de oldukça kasvetlidir fakat bu hikaye albüm konseptine ne kadar yansımıştır orası tartışılır.
Oberhausen’li grubun temelleri 1972 yılı civarlarında atılmıştır. Yetmişlerin ortalarında ise artık grup stüdyoda sürekli çalışma halindedir. Grubun ilk olarak adını duyurması Stanley Kubrick’in 7117 adlı filminin müziklerini yapmış olmalarına dayanır. Yine bu aralar stüdyoya kapanırlar ve “Fly Away” şaheserini yaratırlar. Konserlerinde albümün sadece 1000 kopyası basılmış ve satılmıştır.
"Fly Away" içeriğindeki mellotron, bol chorus, delay ve reverb efektleriyle dinleyiciyi senfoni cennetine uçurabilecek yakıt deposuna sahip bir atmosfer ve heavy elementlerin müthiş sentezini bulabileceğiniz ender albümlerden.
Abüm, senfonik progresifin karanlık yüzünü sevenler için iyi bir deneyim olacaktır.
MINOTAURUS
Michael Helsberg / Gitar
Ludger "Lucky" Hofstetter / Gitar
Ulli Poetschulat / Davul
Bernd Maciej / Bas Gitar
Peter Scheu / Vokal
Dietmar Barzen / Klavye
FLY AWAY
1 - 7117 (6:47)
2 - Your Dream (5:40)
3 - Lonely Seas (4:42)
4 - Highway (3:20)
5 - Fly Away (13:20)
6 - The Day The Earth Will Die (4:40)
7 - Sunflowers (3:59)
Labels:
1978,
Almanya,
Bernd Maciej,
Dark Prog,
Dietmar Barzen,
Fly Away,
Heavy Prog,
Ludger Luck Hofstetter,
Michael Helsberg,
Minotaurus,
Peter Scheu,
PROGRESSIVE ROCK,
Symphonic Prog,
Ulli Poetschulat
8 Kasım 2008 Cumartesi
Dom - Edge of Time (1970)
Empyrium gibi bir grubu çok yaratıcı bularak; “vay anasını, klasik gitarlar ve yan flüt… nasıl da güzel yav” deyivermiştim fakat nereden bilebilirdim ki nereden baksan 30 sene önce uygulanmış (ve muhtemelen anlaşılmamış) bir müzikal formül olduğunu…
İşte Dom böyle bir grup, zamanın oldukça ötesinde müziklerle haşır neşir olmuş, bu albümü de iki günlük bir acid tribi sonucunda kaydedivermişler. Pek çok açıdan iyi etmişler gibi duruyor da neslimizin vazgeçilmezi “electronica” nın yaradılışına ön ayak olarak müzik dünyasının içtenlikten ve alçak gönüllülükten uzaklaşmasına sebebiyet vermişler… Nereden bilebilirlerdi ki?
Can, Faust gibi ritm bazlı bir müzikleri olmamasına rağmen (ki ben davulun olmadığı bir sound’a, hala alışabilmiş değilim) oldukça dinlenebilir ve etkileyici müzikleri. Kozmik gürültülerin arka planı inlettiği akustik bir dinleti gibi nitelendirilebilir yaptıkları müzik. Tek söz içeren parça “Edge of Time” ve sözleri oldukça psyche (kafalar güzel tabi)
Dream orijinal albümün son parçası ve albümün doruk noktası. ’72 senesinde kaydedilmiş Flötenmenschen adlı seri (piyasaya sürülememiş potansiyel albüm kayıtları olmalı) en az albüm kadar etkili fakat perküsyonların dahil olması, albümün büyüsünü bozmakta. Son parça ’98 senesinde cd sürümü için özel olarak kaydedilmiş, ortada giren saçma dıram makinasını saymazsak, gayet hoş bir sample aranjmanı.
Pek her bünyeye gidecek türde değil bu albüm, bunu da belirtmek isterim.
DOM
Laszlo Baksay / Bass Gitar, Sözler, Vokaller
Gabor Baksay / Perküsyon, Flüt, Vokaller
Reiner Puzalowski / Gitar, Flüt, Vokaller
Hans Georg Stopka / Org, Gitar, Vokaller
EDGE OF TIME
1 - Intruitus (8:55)
2 - Silence (8:53)
3 - Edge of Time (9:05)
4 - Dream (9:37)
Bonus Parçalar:
5 - Flotenmenschen 1 (6:31)
6 - Flotenmenschen 2 (1:15)
7 - Flotenmenschen 3 (1:17)
8 - Flotenmenschen 4 (1:11)
9 - Let Me Explain (6:37)
Hawkwind - Quark Strangeness and Charm (1977)
Çok uzun zamandır koymayı planlıyordum fakat hangi albüm olacağına karar veremediydim. Lemmy Kilmister ile takıldıkları zamanlardan bir albüm “belki” daha etkileyici durabilirdi ama bu albüm benim favorilerimden biri ve ben ne dersem o olacak arkadaşım, a aaa!! Tamam açılış parçasıyla biraz itici bir giriş yapıyor Dave Brock abimiz ama kabul edin adamcağız androide kasmış, S.O.S. sinyalleriyle bezenmiş parça girişinden sonuna kadar sizi uzay çağına hazırlıyor ve diyor ki “ naaparsın babam, bu dönemin olayı da “bu” işte, klonlar, androidler, yığınla ıvır zıvır… iyicene zıvanadan çıkıverdik!”
“Damnation Alley” basit bir komposizyon formunda başlayan fakat sözler ile Kubrick’in Dr. Stranglove’ına ziyadesiyle gönderme yaptığı parça. Sonlara doğru die-hard psychedelic fanlarına göre atraksiyonlar barındırıyor.
Albümün en soft eforlarından “Fable of a Failed Race” benim favorim, gerek vokaller gerek sonundaki enfes solo ile tiril tiril bir parçaya imza atmış abiler. Tüm parçaları açıklamak istemem, gazı kaçmasın da Tangerine Dream tribi gibi duran “The Forge of Vulcan” kesinlikle krautrock fanlarına hitap ediyor. Ha bu arada pek çoğu degavdan gibi gelse de kulağa, o zamanın tüm bilimsel araştırmalarıyla harmanlanmış sözler içermekte parçalar, zaten albümün ismi de atom altı parçacıklara takılmış isimlerden gelmekte, yaa yaa…
Ve bir “olmaz ise olmaz” grubu daha eklemenin verdiği huş’u ile yazımı burada noktalıyorum ve size iyi eğlenceler diliyorum.
HAWKWIND
Dave Brock / Vokaller, Synthesizer, Gitar, Ses efektleri
Robert Calvert / Vokaller, Perküsyon
Simon House / Klavye, Keman, Örs, Geri Vokaller
Simon King / Davul, Perküsyon
Adrian Shaw / Bass Gitar, Geri Vokaller
QUARK STRANGNESS AND CHARM
1 - Spirit of the Age (7:19)
2 - Damnation Alley (9:08)
3 - Fable of a Failed Race (3:18)
4 - Quark Strangeness and Charm (3:41)
5 - Hassan I Sahba (5:22)
6 - The Forge of Vulcan (3:05)
7 - Days of the Underground (3:10)
8 - Iron Dream (1:49)
31 Ekim 2008 Cuma
Aqua - Aqua (1972)
Şöyle derinlerden bir Alman lazım dedim. Az bulunur, underground, ama güzel bir şey olmalı. Evet “Aqua” buna uygun.
1972 de Kassel’de kurulan grup aynı sene 4 tane (albümdeki ilk dört) şarkı yapmış. Bu şarkıları plak firmalarının beğenisine sunmuşlar ama nasılsa ilgi görmemişler. Grup 1978 ve 81 yıllarında 2 tane 45’lik yapmış ve bunlardan 1000’er kopya basılıp piyasaya sürülmüş. Bu unutulan grup için devreye kahramanımız “Garden of Delights” çıkmış ve bu 8 şarkıyı toplayarak bu albümü basmış. Ne de iyi yapmış. Grup, zevksiz prodüktörlerin kurbanı olmuş diyebilirim.
Klavyenin ön planda olduğu müzik, güzel gitar soloları ile renkleniyor. Undergorund hissi albüm boyu devam ediyor. Adamlar maceraperest ve hisli… Burası kesin. Yaratıcılıkları yaşlarına göre oldukça gelişkin.
İlk dört şarkı birbirinden güzel. Ayırt etmeden dinlenmeli. Grosskurth çok başarılı bir klavyeci. Aynı şekilde grubun tüm şarkılarında olan tek kişi Ulrich de hisli bir adam. “Bolero” albümdeki tek enstrümantal şarkı. Harika gitar ve klavye geçişleri mevcut. “Soul of my Soul” albümün uzun şarkılarından. İlk şarkı için söylediklerim bu şarkı içinde geçerli. Klavye ve gitar ön planda yine. Ek olarak Borocki’nin titrek vokali var. “Tempest “ yine aynı çizginin şarkısı. Fusion havalarında girer, adamı ağlatan bir gitar solo ile biter. Klaus Hess’in soloları gibi. Albümün en uzun şarkısı “There is a Place” bu 4’lünün son ve en “git-gel”li olanı. Albümdeki en iyi şarkı diyebilirim. Harika iş çıkarmışlar. Son 4 şarkıda eski kadroya ait bir tek Ulrich var. Değişiklik hemen belli oluyor. Yine dinlenilir ama biraz daha pop rock’a yakın havalarda şarkılar. Bir tek “No More Love” diğerlerinden sıyrılan bir şarkı. Baya güzel olmuş. Hiç değinmedik ama gitar ve klavye dışında kalan elemanlar da işinin ehli çocuklar. Dinleyince anlayacaksınız zaten.
Valla gerçekten yazık. O ilk 4 şarkıyı beğenmeyen “kulaksız” prodüktörler yüzünden bu güzel gruptan mahrum kalınmış. İlk 4 kaydı çok genç yaşta yaptıkları belli oluyor. Grup dağılmamış ve devam etmiş olsaydı, olgunlaştığında kim bilir ortaya neler çıkacaktı. Neyse en iyisi dinleyin. Ne dediğimi anlayacaksınız. Çok zor bulunan baya güzel bir albüm.
AQUA
Martin Ulrich / Gitar (1-8)
Martin Grosskurth / Klavye(1-4)
Georg Röber / Bas Gitar (1-4)
Bernd Billhardt / Bateri (1-4)
Klaus Borucki / Vokal (2-6)
Wolfgang Eckhardt / Bas Gitar, Vokal (5-6)
Roy Kaleve / Bateri, Vokal (5-8)
Jörg Wiesner / Klavye, Vokal (5-8)
Mike Fajgel / Vokal (7-8)
Jürgen Steinbrecher / Bas Gitar, Vokal (7-8)
AQUA
1 - Bolero (5:25)
2 - Soul of my Soul (7:10)
3 - Tempest (5:53)
4 - There Is a Place (9:40)
5 - Going My Way (3:23)
6 - Teenage Feelings (3:47)
7 - No Use to Live On (6:17)
8 - No More Love (6:02)
29 Ekim 2008 Çarşamba
Maypole - Maypole (1970)
Açıkçası sadece kapağından etkilenerek edindiğim bir albümdü ama beğenimin sadece bununla kalmaması ve Psychedelic Rock denince aklıma ilk gelen gruplardan biri olması, albümün müzikal açıdan da doluluğunu kanıtlarcasına mahcup etmişti beni. İyiki de etmiş.
Bu albüm hakkında sağda solda pek bir bilgi yok. Seslerini duyuramamış önemli yer altı gruplarından biri olduğunu söyleyebileceğimiz gibi psych müziğin eksiksiz bir şekilde ifa edildiğini de belirtebiliriz. Kaldı ki pek fazla psych tutkunu olmasamda saygımdan oturur paşa paşa dinlerim bu elemanları. Mükemmel gitar vokal-gitar performansları, parçaların bütünlüğü ve albümün prodüksiyonu hayran bırakacak derecede iyi, kaliteli.
Albüm, ilk üçü birbirinin devamı niteliğindeki parçalar olmak üzere on parçadan oluşmakta. Şarkılarda bol jam sessionlara rastlanılsa da fazla uzun tutulmamıştır. Albümdeki favorim olan “Henry Started” ta melodilere, vokallere ve özellikle her çalgı aletine titizlikle kulak verilmelidir. Grup, yer yer Led Zeppelin, Cream gibi grupları andırsa da daha çok 68-71 dönemi Pink Floyd’u anımsatır bana.
Psychedelic hayranlarının kesinlikle göz ardı etmemeleri gereken bir albüm.
MAYPOLE
Dennis Tobell / Gitar, Vokal
Steve Mace / Gitar, Vokal
John Nickel / Bas Gitar
Kenny Ross / Perküsyon
Paul Welsh / Davul
MAYPOLE
1 - Glance At The Past
2 - Show Me The Way
3 - Henry Started
4 - Change Places
5 - Under A Wave
6 - Johnny
7 - Come Back
8 - You Were
9 - In The Beginning
10 - Dozy World
22 Ekim 2008 Çarşamba
Museo Rosenbach - Zarathustra (1973)
Efendim, düşündüm de Museo Rosenbach’ sız İtalyan senfonik etiketi olmaz, ekleyeyim dedim hazır bu aralar yazmaya vakit ayırabiliyorken.
Sene 2005, günlerden Cumartesi ya da Pazar. Albüm daha yeni elime geçmiş, gece adamakıllı dinlememişim sabaha bırakmışım. Gözlerimi açtığımda müthiş bir bas armonisi ve bununla birlikte tüyler ürpertici mellotron ezgileri duyumsadığımı hatırlıyorum. Çıkmadım yatağımdan. Üzerim örtülü, gözlerim kapalı dinledim sonuna kadar. Unutamayacağım uyanışlardan biriydi kesinlikle. Ama benden önce davranıp bu nadide eseri dinlemeye koyulan kişi babamdı. Salonda her zamanki yerinde, elinde gazetesi ve yanında sabah kahvesiyle. Buradan saygılarımı sunuyorum kendisine.
Evet. Kafa ütülediğimin farkındayım. Hemen bırakıyorum ve konuya dönüyorum. İtalyan senfonik akımının başyapıtlarından biri olan bu albümün kayıtları 1972 yılına dayanır. Grup daha önceleri Deep Purple, Uriah Heep gibi grupların parçalarını yorumlarken zamanla kendi çizgilerini bulmuş ve daha deneysel öğelere yer vermeye başlamışlardır. Senfonik müziğin yanında dark ve heavy prog. elementleri albümün konseptine yaraşır bir biçimde harmanlanmıştır. Bahsi geçen konsept, Friedrich Nietzsche’nin Zerdüşt adlı eserindeki “üstün insan” kavramına dayanmaktadır.
20:54 lük “Zarathustra” progresif tarihindeki en güçlü giriş parçalarından biridir. Yer yer karanlık atmosferi, tumturaklı vokali ve caz geçişleriyle müzik adına yirmi dakikalık bir gezintiye çıkarır dinleyiciyi. Bir o kadar yorucudur da. Sıkmaz insanı. Ama yorar.
“Degli Uomini” ağabeylerin diğer bir senfonik caz çalışması. Neşelidir. Melodileri kendine eşlik ettirir.
“Della Natura” albümün en kompleks parçasıdır. Atakları ve geçişleri boldur. Anlatılmaz dinlenir denecek cinsten. Adeta bir progresif dersidir.
“Dell' Eterno Ritorno” albümün kapanış parçası. Sert riffleri, yüksek temposu ve aksak davuluyla giderayak dinleyiciyi dumurdan dumura uğratır.
Ehemmiyetle dinlenilmelidir.
MUSEO ROSENBACH
Giancarlo Golzi / Davul, Vokal
Alberto Moreno / Bas Gitar, Piyano
Enzo Merogno / Gitar, Vokal
Pit Corradi / Mellotron, Hammond
Stefano Lupo Galifi / Vokal
ZARATHUSTRA
1 - Zarathustra
a) L'Ultimo uomo (3:57)
b) Il re di ieri (3:12)
c) Al di la del bene e del male (4:09)
d) Superuomo (1:22)
e) Il tempio delle clessidre (8:02)
2 - Degli Uomini (4:01)
3 - Della Natura (8:24)
4 - Dell'Eterno Ritorno (6:15)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)