Almanya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Almanya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Ekim 2023 Perşembe

Siloah / Sukram Gurk (1972)

Siloah
, 70'lerin başından bir Alman Psychedelic Rock / Psychedelic Folk grubu. Doğal olarak da Krautrock janrı içerisinde yerlerini alıyorlar. Grubun kuruluş süreci, yaptıkları, kayıtlar vs. hakkında çok bilgimiz yok. Komünal bir topluluktan çıktıkları biliniyor. Zaten o dönemin pek çok Alman grubunun böyle bir çıkış noktası oluyor.

Münih'te 1970 yılında kurulan grup esasen Thom Argauer'in bireysel çabalarıyla ortaya çıkıyor. Komünden katılanlarla birlikte genişliyor. Kaydedip yayınladıkları 2 albümde bolca ses duyuyorsunuz ama grupta kaç kişinin çaldığını bilemiyorsunuz. Durumları çok karışık yani. Hatta ilk albümde Amon Düül üyelerinin de yer aldığına dair söylentiler dolaşıyor ama kesinlik kazanmış bir durumu yok bu söylentilerin.

Konumuz olan Sukram Gurk, Siloah'ın ikinci ve son albümü. Böyle durumlarda ilk albümden başlamak daha doğru gibi gelse de beğeniler üzerinden gittiğimiz için sıralamaları ciddiye almadığımız zamanlar da oluyor. İki albüm arasında şu daha iyi bu daha kötü demek doğru da değil zaten. Değişik havada iki albümler. Benim tercihim ikinci albüm yönünde. Zira 60'ların sonunda patlayan Psychedelic Rock ve Acid Rock'ın nefis bir bileşimiyken Folk'tan da besleniyor gibi görünüyor. Diğer taraftan, albümdeki klavyeler ilkel bir Psychedelic org sesiyle bezenmiş. Alışkın olmadığımız şekilde etkileyici bir tonu da var.

Albümün en büyük sorunu ses dengesinin sağlanamamış olmasından kaynaklı. Parçalara diyecek bir şey yok! İşlenmeleri de inanılmaz derecede iyi. Lakin, ses dengesindeki sorun vokallerin neredeyse hiç duyulmadığı anlarla bizi karşı karşıya bırakıyor. Bunu bile isteye yaptıklarını da düşünmüyoruz. Zira, her iki vokalin de kendine has tekniği aslında öne çıkmak üzere kurulu. Ses sorunundan ötürü ise bir türlü çıkamıyorlar.

Sukram Gurk albümünde asıl grup elemanları olarak Thom Argauer ve Florian Laber görünmekle birlikte albümdeki vurmalılar için destek aldıkları da ortada. İsmini verdiğimiz her iki müzisyenin de vurmalılarla alakası yok çünkü. Muhtemelen kendi komünlerinden ya da başka bir komünden destek almışlar diye düşünmeden edemiyoruz. Ki bu durumda da albüm kapağında adı geçmeyen ama albümde yer almış çok fazla müzisyen de olabilir.

SILOAH

Florian Laber / Bass, Vokal
Thom Argauer / Klavye, Vokal

Konuk Müzisyenler:
Markus Krug / Davul
Blacky Zumstein / Vurmalılar

SUKRAM GURK

01. Milk Blue Mind (16:20)
02. Magic Carpet Ride to the Alps (2:41)
03. Feast of the Pickpockets (8:41)
04. Stony (4:28)
05. A Landlady's Dessert (0:50)

4 Ekim 2023 Çarşamba

Haboob / Haboob (1971)

1970 yılında Tambarin adıyla Almanya'da kurulan Haboob eline geçen fırsatı iyi değerlendiremeyen gruplardan. Grubun frontman'i Jimmy Jackson'ın, ki kendisini Amon Düül II, Passport, Embryo, Utopia (Todd Rundgren'in Utopia'sı değil) gibi gruplardan tanıyoruz, bütün çabalarına rağmen öne çıkamamış bir türlü. O nedenle de haklarında çok fazla bilgi de bulunmuyor.

Amon Düül II ve Passport'un ardından Tambrain'i arada bir yerlerde kuran Jackson, grubun gidişatından memnun kalmayınca grup elemanlarını değiştirerek Haboob adını veriyor yeni grubuna. Grubun adı çöl rüzgarları manasına geliyor. İsimden ve kapaktaki deveden de anlaşılacağı üzere Psychedelic Rock'ın oryantalizmle buluşmaya çalıştığı bir yerde duruyor grubun tarzı. Ama Agitation Free gibi bir şey de beklemeyin tabi, o kadar değiller.

Almanya'da kurulmuş ve Krautrock janrı altında listeleniyor olmalarına rağmen grubun 3 elemanı da Amerikalı. Almanya'nın o dönemdeki müzikal çeşitliliği ve potansiyeli yüzünden orada bulunan ve bunu fırsata çevirmeye çalışan bu Amerikalılar ortalama bir albüme imza atmışlar. Albümün yapısı biraz karışık. Psychedelic üzerinden hareket etmekle birlikte Blues, Soul ve Jazz Rock parçalar da bulunuyor. Bu tutarsızlık bir miktar rahatsız etse de albümün fena olmadığını da belirtelim.

Temelde albümün konsepti Jimmy Jackson'ın klavye oyunları üzerine kurulu diyebiliriz. Öne çıkmaktan çok atmosfer yaratmayla alakalı bu durum. Değiştirilmiş ve abartılmış bir vokal yapısı ile birleşen bu atmosfer yaratma çabası iyi sonuçlar da vermiş bazı parçalarda. Üstüne eklenen, yine abartılmış vuruşlarla sağlam ritimler yakalayan davul kimi zaman da işin cılkını çıkarıyor hissiyatı vermiyor değil.

Albümün en kötü yanı ses kalitesi. Zamanında iyi bir kayıt yapılmış olsa bile, bugün bize ulaşan kayıtlarda çok fazla bozulma var. Elinizde o dönemden kalma ve iyi durumda bir plak yoksa bulabileceğiniz tüm kayıtlar tatmin etmeyecek denli kötü diyebiliriz. Parçaların bazılarında boğuk seslere dönüşen yerler bile var. Albümün yapısında var diye de düşünülebilecek bir durum da yok.

Grup elemanlarının müzikal yeteneklerinin ve yeterliliklerinin iyi olduğu anlaşılmakla birlikte potansiyellerini tam olarak kullanmadıkları ya da kullanamadıkları anlaşılıyor. Her zaman dinlemeyi tercih edeceğiniz bir albüm olmayabilir. Fakat arşivde bulunmasını isteyeceğiniz etkilere de sahip.

HABOOB

George Green / Davul, Vurmalılar, Vokal
Jimmy Jackson / Org, Piyano, Vokal
William Powell / Gitar, Vokal

HABOOB

01. Israfil (9:42)
02. Blues For Willy Pee (3:51)
03. Sooloo (5:07)
04. Morning Prayer (5:07)
05. Keep On Pushing (4:41)
06. Soldier Boy (3:41)
07. Time To Be (3:42)

29 Ağustos 2023 Salı

Epidaurus / Earthly Paradise (1977)

1975 yılında Almanya'da kurulan Epidaurus çok bilinen bir grup değil. Bunun sebebi de muhtemelen albüm için bir araya gelmiş bir stüdyo grubu olmalarından kaynaklanıyor. Ki haklarında çok az bilgiye sahip olduğumuz grubun stüdyo grubu olduğundan da emin değiliz. Karışık ve değişik bir durum yine. 1999 yılında gaza gelip tekrar birleşseler ve ...Endangered adında bir albüm kaydetseler de ilk albümün yanına dahi yaklaşamıyorlar.

Alman müzik sahnesine özellikle de Krautrock'a hakim olanların rahatlıkla bileceği üzere Almanya'dan çıkmış Symphonic Prog gruplarının sayısı azdır. Bu tarza dahil olan Epidaurus da Krautrock'ın gölgesinde kalarak öne çıkamayan bir proje olarak raflarda kalıyor. İşin iyi tarafı bugün bile 1977 yılında çıkardıkları albümün orijinal plakları (bulunduğu ya da birileri satmak istediği takdirde) 1000 Euro gibi bir fiyata alıcı buluyor.

Earthly Paradise albümü 5 parçadan oluşuyor. Az adetli ama ortalamanın üzerinde süreleri ile yeterince doyurucu olduğunu söyleyebiliriz. Mooglar, orglar, piyanolar, mellotronlar havada uçuşuyor albümün her yerinde. Günther Henne ve Gerd Linke'nin virtüözite ayarındaki klavye hakimiyeti ve sürekli olarak ikili klavye kullanımından dolayı nefis bir hal alıyor Earthly Paradise. Bir miktar, Genesis'in 70'lerin ortalarına denk düşen dönemdeki enstrümantal bölümlerini andırsa da kırılgan, dramatik ve melankolik yapıyı kendilerine has bir şekilde kullandıkları da ortada.

70'lerin ikinci yarısından çıkmış en iyi albümlerden biri olarak nitelendirebileceğimiz Earhtly Paradise, aynı zamanda çok iyi bir stüdyo işçiliğine sahip. Normalde, pek bilinmeyen bir yapımcı ile çalışılmış albümlerde çok fazla aksaklık hissedilir. İmkanlar (maliyetten dolayı) kısıtlıdır ve doğal olarak özensiz performanslar ile özensiz bir stüdyo sonucu beklenir (ya da karşılaşılır). Ama bu fikir veya sonuç bu albüm için hiç de geçerli değil. Başta belirttiğimiz üzere proje grubu bile olsalar gerçekten de hakkını vererek albümü yaptıklarına ikna olmamak elde değil. Kaydı da, kullanılan enstrümanlar ve efektler de, Epidaurus'un kendisi de gerçekten iyiler.

Karmaşık ve melankolik bir yapıya sahip olan albümün en önemli özelliklerinden bir tanesi de ortalığı tozu dumana katan ikili klavye kullanımına destek veren ritim bölümünün muhteşemliği. Davul ve bass o kadar iyi eşlik ediyorlar ki albümdeki bütün gidişatı onlar belirliyor diyebiliriz.

EPIDAURUS

Christiane Wand / Vokal
Günther Henne / Hammond Org, Mellotron, Minimoog, Polymoog, Clavinet, Elektrikli Piyano
Gerd Linke / Hammond Org, Mellotron, Minimoog, Clavinet, Grand Piyano, Elektrikli Piyano, 12 Telli Gitar
Heinz Kunert / Bass, Taurus Pedals, Vurmalılar
Manfred Struck / Davul, Vurmalılar
Volker Oehmig / Davul, Vurmalılar

EARTHLY PARADISE

01 - Actions and Reactions 7:01
02 - Silas Marner 7:50
03 - Wings of the Dove 5:05
04 - Andas 6:15
05 - Mitternachtstraum 6:05

26 Ağustos 2023 Cumartesi

Electric Mud / Electric Mud (1971)

Electric Mud
, ortaya çıkıp tek albüm kaydettikten sonra bir daha ortalıkta görünmeyen gruplardan. Haklarında bazı ufak tefek bilgi kırıntıları dışında pek fazla bir şey yok. 1970 yılı sonlarına doğru kuruldukları, 1971 yılında tek albüm kaydettikleri ve grupta bass gitar ve vokal görevlerini üstlenen Udo Preising'in albümsüz ama efsanevi Zoppo Trump grubunda çalmaya devam ettiği dışında bir bilgimiz yok Electric Mud ile ilgili.

Tek albümlü efsaneler listemize Krautrock kontenjanından giren grubun albümü fazlasıyla politik bir bakış açısı sergiliyor. Sözlerde anlatılanlar ve müziğin gidişatı bu kıvamda bir albüm için fazlasıyla iyi. Diğer taraftan albümün kaydı bütün temizleme uğraşılarına rağmen (CD baskısından bahsediyoruz elbette) ham ve ilkel. Muhtemelen stüdyoda bile değil garajda kaydedilmesinden kaynaklıdır diye tahmin ediyoruz. Zira en kötü stüdyonun olanakları bile albümde görülenlerden fazladır.

Bunun yanında albümdeki enstrümantasyon oldukça iyi. Özellikle gitar ve org üzerine kurulu olan albümde uzun enstrümantal pasajların hakimiyeti görülüyor. Bu bir bakıma da iyi olmuş albüm için. Zira öfke dolu ve politik şarkı sözleri fazlasıyla iyi olmakla birlikte Udo Preising'in vokali hiç de albüme yakışır bir vokal değil. Zaten daha sonra yer aldığı Zoppo Trump grubu akıllılık edip adamı sadece Bass çalması için kullanmışlar ve başarılı kayıtlara imza atmışlar. (Zoppo Trump'ın yayınlanmış bir albümü yok bu arada, belirtelim. Daha sonra toparlanan bir Archival çalışma dışında herhangi bir kayıtları yok.) Preising, tek başına neredeyse muhteşem olarak nitelendirilebilecek, albümün ikinci parçasını hiç etmeyi başarmış. Titrek ve kendinden emin olmayan bir vokal ile parçayı dinlemeye çalışmak gerçekten kötü. Bir arkadaşın AudaCity kullanarak vokal bölümlerini silmeye çalıştığı günleri hatırladım birden. Gerçekten de o kadar rahatsız edici.

Vokaldeki bu rahatsızlık verici duruma ve kayıt kalitesine karşın albüm arşivlik niteliklere sahip bir albüm. Tempolu ve ruh hali bir anda değişen bir yapıya sahip. Hayatın içinde olan bitenler üzerine gidiyor gibi bir izlenim ediniyor insan dinlerken.

Kimilerine sıkıcı gelebilir belki ama ortalamanın çok üzerinde bir albüm olduğunu da kabul etmek gerekir.

ELECTRIC MUD

Jochen Dyduch / Davul
Axel Helm / Org, Piyano
Udo Preising / Bass, Vokal
Manfred Simhäuser / Gitar

ELECTRIC MUD

01. Hausfrauenreport (11:25)
02. Die Toten Klagen Euch An (5:39)
03. Immer Das Alte Lied (6:43)
04. Nichts Zu Essen In Der Not (11:25)

22 Ağustos 2023 Salı

The Inner Space / Agilok & Blubbo (1968 - 2009)

The Inner Space
başlangıçta bir şey çağrıştırmayabilir. Ama Krautrock'ın en iyilerinden biri olan Can'in öncülü dediğimizde dikkatleri üzerine çeker diye tahmin ediyoruz. Can'in ilk dönem vokali Malcolm Mooney ve Michael Karoli gruba dahil olmadan hemen önce yaptıkları bir film müziği (OST) kaydı bu aslında. Grup tam tekmil albümde yerini almış diyemeyiz.

İşin ilginç yanı 1969 yılında yayınlanması planlanan Agilok & Blubbo filmi hiçbir zaman vizyona da girememiş. Doğal olarak filmin soundtrack'i olan bu kayıt da uzunca bir süre ortalıkta yoktu. 2009 yılında yayınlanana kadar herkesin dilinde ama kimsenin elinde değildi yani. Başlıktaki 1968 - 2009 tarihlendirmesini de buna göre belirledik. Kaydedildiği yıl ve yayınlandığı yıl olarak.

Peter F. Schneider tarafından yönetilen ve Walter Groh ile dönemin aykırı, tuhaf, çekici kadın oyuncusu Rosemarie Heinikel'in oynadığı filmin gösterime girip girmemesi çok önemli de değil bizim için. Zira dönemin ucuz ve erotizmi kullanan hatta pornografiye doğru yol alan filmlerinden biri muhtemelen. Ama filmin müzikleri elbette ilgimizi çekiyor. Psychedelic Rock etkilerinin bir hayli fazla olduğu albüme Krautrock etiketi yapıştırmak Alman olmalarından kaynaklı bir gelenek gibi artık. Bu noktada belki de Krautrock'ın ilk örneklerinden biri olduğu bile söylenebilir Agilok & Blubbo'nun.

Alışkın olduğumuz Can müziğinin biraz daha ham hali ile karşı karşıyayız albümde. Böyle olması da doğal zira bir albümden çok film için yapılmış müziklerden oluşuyor. Ek olarak bu albümdeki parçaların hiçbiri, bir sonraki film müziği kaydı olan Kamasutra'daki parçalar ile birlikte (bahsi geçen her iki film de The Inner Space adıyla kaydedilmiştir bu arada) hiçbir toplama ya da derlemede de yer almadı. Grubun seçtiği film müziklerinden oluşan 1970 tarihli Soundtracks'te de yer almadılar doğal olarak. Yani daha önce dinlemediyseniz bu ilk dinleyişiniz olacak diyebiliriz.

Can'den alışkın olduğumuz o işler düzgün giderken bir anda değişik ve tuhaf bir yere evrilme durumu Agilok & Blubbo'nun müziklerinde de bariz şekilde hissediliyor. Filmin konusunu bilmediğimiz için ne kadar oturduğunu bilemiyoruz ama Can'in film müzikleri döneminin iyi albümlerinden biri olarak söylemek yanlış olmaz.

Filmin oyuncusu Rosemaria Heinikel'in Kamerasong parçasında vokal yaptığını ve grupla oldukça uyumlu bir tonda gittiğini söylemekte fayda var. Kaldi ki kadın zaten hem müzik hem de oyunculuk yapan biri.

THE INNER SPACE

Irmin Schmidt / Klavye, Flüt, Gitar, Vokal
Holger Czukay / Bass
Jaki Liebezeit / Davul

Konuk Müzisyenler:
David C. Johnson / Flüt
Rosemarie Heinikel / Vokal (*Kamerasong)

AGILOK & BLUBBO

01 - Agilok and Blubbo 3:44
02 - Es zieht herauf 4:37
03 - Dialog zwischen Birken 1:49
04 - Michele ist da 1:38
05 - Mama Mama 3:54
06 - Kamerasong 2:30
07 - Zwischen den Bäumen 3:56
08 - Zweige und Sonne 0:14
09 - Revolutionslied 1:48
10 - Der letzte Brief 1:26
11 - Probleme 2:14
12 - Flop Pop 3:33
13 - Apokalypse 10:25

11 Temmuz 2023 Salı

Necronomicon / Tips Zum Selbstmord (1972)


Tek albümlü efsaneler listemize en efsanevi grup / albümlerden birini ekleyerek devam ediyoruz: Necronomicon / Tips Zum Selbstmord. 1970 yılı başlarında Aachen, Almanya'da kurulan grup Heavy Progressive Rock tabanlı Krautrock'ın en iyi örneklerinden biri. Yıllar içerisinde formasyonunda değişiklikler yaşansa da hemen hemen her dönem başarılı bir performans sergilemişler.

Adından rahatlıkla anlaşılabileceği üzere, H.P. Lovecraft'ın aynı adlı eserinden yola çıkan grup 1972 yılında tek bir albüm kaydediyor. Daha sonra bazı kayıtlar yapsalar da 2000'li yıllara kadar bu kayıtlar da gün yüzüne çıkmıyor. Bunun dışında yeni albüm kayıtları olsa da eski tadı vermiyor elbette. Kaydedilip yayınlanmayan ama 2016 yılında piyasa sürülen 1973 tarihli Live in Concert grubun ne kadar kaliteli olduğunun da bir göstergesi.

Necronomicon'un müzikal anlayışı hakkında daha önce bir yerde (sanırım ProgArchives'da) okuduğum "Uriah Heep'in ağırlığı, Floh de Cologne'un politik farkındalığı ile Amon Düül II ve Grobschnitt'in yaratıcılığı" cümlesi en doğru tanı lama sayılabilir. Gerçekten de Uriah Heep'in o kendine has ağırlığının bir benzeri Necronomicon'da görüldüğü gibi parçalardaki ve grubun duruşundaki genel yapı da Floh de Cologne'un bir yansıması olarak rahatlıkla düşünülebilir. Ki ticari açıdan kendilerini yerle bir edebilecek bir fikrin, albümü Almanca sözlerle kaydetme fikrinin sonuna kadar arkasında durmuşlar. Gerçi evet ticari açıdan çok büyük başarı kazanamamışlar ama efsanevi bir albüme de imza atmışlar.

Diğer yandan baktığımızda Grobschnitt ve Amon Düül II'deki o tuhaf ve coşkulu hava da albümün her yerinde sezinleniyor. İşin en tuhaf yanı da bütün bunların arasında kendileri olmayı başarıyorlar. O kadar anlattık diye sanılmasın ki ismi geçen gruplarla aynı şeylere sahipler. Aksine farklı ve kendilerine haslar. 

Ardı ardına ve defalarca dinleyebileceğiniz, keyif aldıkça vazgeçmek istemeyeceğiniz albümlerden Tips Zum Selbstmord. Necronomicon da hakkını teslim ederek, uzun yıllar boyunca aklınızdan çıkmayacak gruplardan. Krautrock içerisinde bambaşka bir yere sahipler ve her daim farklı kalmaya devam edecekler. 

NECRONOMICON

Walter Sturm / Lead Gitar, Vokal
Norbert Breuer / Gitar, Vokal
Fistus Dickmann / Org, Synthesizer, Vokal
Bernhard Hocks / Bass, Vokal
Harald Bernhard / Davul

Konuk Müzisyenler:
Annegret Finken, Irmgard Lambertz, Maria Wirtz, Sophie Finken / Alto Vokal (2)
Michael Breuer, Wilhelm Busacker / Bass Vokal (2)
Elisabeth Schlingmann, Maria Gartmann / Soprano Vokal (2)
Karl Lenz, Manfred Wirtz, Rudolf Schlingmann, Willi Mertens / Tenor Vokal (2)

TIPS ZUM SELBSTMORD

01. Prolog (7.32)
02. Requiem Der Natur (10.49)
03. Tips Zum Selbstmord (4.46)
04. Die Stadt (7.18)
05. In Memoriam (6.57)
06. Requiem Vom Ende (7.46)

18 Haziran 2023 Pazar

Altona / Altona (1975)

Thrice Mice
'ın devamı niteliğinde olan Altona, 1972 yılında bir önceki grubun dağılmasının ardından kurulmuş. Altona'da kuruldukları için de şehrin adını almışlar. Bu isimde pek çok grup var, hatta bir Türk Heavy Metal grubu da var/vardı, lakin bu Altona ilk olan. Thrice Mice'tan aldığı bayrağı bir miktar daha ileri taşıyor. Hem ticari başarı elde ederken hem de kaliteli albümlere imza atıyorlar. Tabi ticari başarıyı dünya çapında bir başarı olarak da almamak gerekiyor. Avrupa'nın bir kısmında ve daha çok Almanya'da kazandıkları bir başarı bu.

Thrice Mice'tan farklı olarak ilk albümde Jazz içeriğini fazlalaştırıyorlar. Yine her iki grup için özellikle belirtilen Blodwyn Pig etkisi ilk albümde fazlasıyla var. Krautrock'ın merkezine koysak da bir yandan da Fusion yaptıkları apaçık ortada. Fakat ikinci albümde daha Blues tınılarının hissedildiği bir iş yapıyorlar. Soul'un da fazlasıyla kendini gösterdiği bu albüm çok başarılı bir albüm değil. Daha doğrusu Thrice Mice ve Altona olarak düşünüldüğünde çok farklı ve pek iç açıcı da değil.

7 kişilik kalabalık bir kadro ile yaptıkları Jazz etkileşimli Rock müziği fazlasıyla kontrolsüz ve kendiliğinden diye tanımlayabileceğimiz bir şekilde icra ediyorlar. Bu açıdan oldukça farklı ve doyurucu bir yaklaşıma sahipler. Nereden ne çıkacağını, neyin nerede bitip başlayacağını, az sonra neler olacağını kestiremiyorsunuz. Coşku dolu anların çok olduğu albümde Psychedelic Rock etkileri de fazlasıyla hissediliyor.

Bazı kaynaklarda Colosseum ve Chicago gibi gruplarla karşılaştırılıyorlar bu ilk albümle ilgili olarak. Bakış açısına göre değişmekle birlikte yanlış bir yorum da değil. Her iki grubun da, özellikle Colosseum'un Valentyne Suite'inin kalitesine yaklaşan bir müzikal anlayışları bulunuyor.

Krautrock'ın en iyi ve en belirgin örneklerinden biri olarak da bahsedebiliriz albümden. Dönemin ve Almanlara özgü Rock müziğin temiz kayıtlarından biri çünkü Altona albümü. Bir miktar Heavy etkiler içerse de Heavy Rock, Heavy Progressive Rock ya da Heavy Psychedelic Rock'tan çok Heavy Krautrock diyebiliriz yaptıkları müziğe. Tabi ikinci albümde işler değişiyor ve ilk albümle neredeyse alakası olmayan bir albüm çıkıyor ortaya. Olur bazen öyle şeyler diyerek geçiştiriyoruz...

ALTONA

Karl-Heinz "Carlo" Blumenberg / Vokal, Soprano Saksafon, Bariton Saksafon, Bass
Klaus Gerlach / Gitar
Werner von Gosen / Gitar
Wolfgang Wülff / Tenor Saksafon
Michael von Rönn / Tenor Saksafon
Fritz Kahl / Bass
Hans-Heinz Gossler / Davul

ALTONA

01. Can't Live Without You (4:05)
02. Cocopus (5:36)
03. Überlandfahrt (4:03)
04. 7/4 (4:13)
05. Boulevard (4:59)
06. Frustration (6:44)
07. Hide Yourself (5:48)

17 Haziran 2023 Cumartesi

Thrice Mice / Thrice Mice (1971)

Hamburg
'dan çıkma en iyi gruplardan biri Thrice Mice. Tabi burada kişisel tercihler ön planda. Farklı türleri icra eden çok fazla grup içerisinden seçme yaptığınızda kendinize en yakın bulduğunuzu seçiyorsunuz. Thrice Mice da benim için öyle bir grup. 1966 yılında Hamburg'da kuruluyorlar. 1970 yılı sonlarına doğru ilk ve tek albümlerini kaydedip ertesi yıl da dağılıyorlar. Dağılmalarının ardından grubun iki önemli elemanı, Karl-Heinz Blumenberg ve Werner von Gosen, Altona'da müzik yapmaya devam ediyorlar.

Temelde Thrice Mice'ın müziği Wolfgang Buhre'nin etrafında dönüyor. Yani parçalar saksafon ve klarnet ağırlıklı. Erken dönem Krautrock'ın en iyi örneklerinden biri olarak nitelendirebileceğimiz albüm aynı zamanda tek albümlü efsaneler listemize de açık ara farkla girme hakkını rahatlıkla kazanıyor. Açık ara fark yapmalarındaki önemli etkiyi sağlayan da farklı tarzları değişik bir şekilde birleştirip Jazz Rock potasında eritebilmelerinden kaynaklanıyor. Bazı noktalarda Blodwyn Pig ve Curved Air havası sezinlerken, diğer noktalarda Hawkwind vari ses efekteleriyle bezenmiş Jazz tabanlı ama Heavy Rock'ı zorlayan bir tarz ile karşılaşıyorsunuz. Dönemin pek çok Krautrock grubundan ayrılmalarını sağlayan özelliklerden de biri ayrıca bu durum.

4 parçadan oluşan albümde parçaların tamamı etkileyici özelliklere sahip. İniş çıkışları, yola çıktıkları yerden çok uzaklara gidip ara ara başlangıca dönmeleri ama orada durmayıp farklı yerlere doğru yönelmeleriyle sizi değişik ve tuhaf bir yolculuğa çıkarıyorlar. 

Başlangıçta Beat Pop grubu olarak kurulan Thrice Mice'ın bu albümde gösterdiği performans doğal olarak inanılmaz. İyi ki Beat Pop'ta kalmamışlar. Fazlasıyla geliştirdkleri tarzlarında Ornette Coleman'dan Traffic'e, Amon Düül II'den Chicago'ya ve hatta The Doors'a uzanan bir yol izliyorlar. Jazz, Blues, Psychedelic Rock, Space Rock, Heavy Rock gibi türler albümün her yerinde uçuşuyor. Sanırım bunun en büyük sebebi birlikte çok fazla konsere çıkmalarından ileri geliyor. Grup elemanlarının uyumları fazlasıyla iyi. Biri bir türe dalınca dğerleri hemen ona ayak uydurmayı başarıyorlar. Elemanların beğendikleri tarzların da çeşitlilik göstermesi Thrice Mice'ın müzikal yelpazesini genişletiyor.

Alışkın olmadığınız şekilde sizi şaşırtan, şaşırdıkça daha fazla derine indiğiniz arşivde olmaması büyük eksiklik hissettirecek olan albümlerden yani Thrice Mice albümü.

THRICE MICE

Wolfgang Buhre / Tenor Saksafon, Alto Saksafon, Soprano Saksafon, Klarnet, Vurmalılar
Karl-Heinz Blumenberg / Vokal, Alto Saksafon, Vurmalılar, Flüt, Gitar
Werner von Gosen / Gitar
Wolfram Minnemann / Org, Piyano, Gitar
Arno Bredehöft / Davul
Rainer von Gosen / Bass

THRICE MICE

01. Jo Joe (8:51)
02. Vivaldi (11:34)
03. Torakov (12:54)
04. Fancy Desire (8:00)

2 Mayıs 2023 Salı

Thirsty Moon / Thirsty Moon (1972)

Jazz Rock ve Fusion janrlarının Almanya'dan çıkmış en iyi temsilcilerinden biri Thirsty Moon. Çok daha önceleri Jamais tarafından bloga ikinci albüm You'll Never Come Back eklenmişti. Bugün biraz Thirsty Moon havasında olduğumuza göre ilk albümü ekleyelim. Bremen çıkışlı olan grup dönemin en başarılı Fusion gruplarından biri. Krautrock ruhundan vazgeçmeden Jazz içerisinde dolaşan nefis albümler kaydetmişler.

İlk albüm, ortalamanın çok üzerinde olsa da ikinci albüm kadar iyi değil. Gerçi bu da bakış açısına göre değişir tabi. İki albüm arasında kararsız kalanların sayısı oldukça fazladır. 3. albüm de iyidir ama ilk ikisi kader değil. Sonraki albümleri saymıyoruz, görmezden geliyoruz.

Doldinger's Passport ve Kraan gibi gruplarla eş değerde tutulmaya çalışılsalar da çok doğru bir karşılaştırma sayılmaz. Hem bahsi geçen gruplar için doğru olmaz, hem de Thirsty Moon için. Zira bu grupların üçü de kendi müzikal anlayışlarını oluşturabilmiş gruplar.

Thirsty Moon bu ilk albümün pek çok yerinde bir hayli yırtıcı sesler ve tonlara kayıyor. Bazı noktalarda, alışkın olmayan dinleyiciyi bir hayli zorlayacak denli tuhaf sesler diye düşünülebilir bunlar. Diğer taraftan, türe hayranlık besleyenler içinse bambaşka şekillerde değerlendirilebilecek bir albüm. İçinde pek çok farklılığı da barındırıyor. Temelde Jazz'a odaklansalar da Heavy ve Hard diye tabir edilen türlerin pek çoğunun da kenarında, kıyısında dolaşıyorlar.

Coşkulu, dinamik ve tempolu albümler listesine de sorgusuz sualsiz girmeye hak kazanırlar. Özellikle ritim bölümünün albüm boyunca çıkardığı iş bir hayli iyi. Genel olarak gidişatı belirleyen ritim olmakla birlikte Thristy Moon'da bu biraz farklılaşıyor. Ritim önemli ve ön plana çıkan bir bileşen ama tam rayına oturdu dediğiniz yerde, yırtıcı üflemeliler ya da sert gitarlar ile bir anda yön değiştirebiliyorlar. Albüm boyunca vokal çok nadir denilebilecek şekilde az kullanılıyor. Halbuki grubun tarzına çok da uyan seslere sahipler. Yine de bu tercihleri doğru bir yaklaşım olmuş, zira vokal geride bir enstrüman olarak düşünüldüğünde albümün keyfi bir başka çıkıyor.

Bir yanıyla tuhaf olarak düşünülse de ses efektleri, keskin dönüşleri, hiç durmadan ilerleyen yapısı ile Thirsty Moon'un ilk albümü olmazsa olmazlardan sayılabilir.

THIRSTY MOON

Jürgen Drogies / Gitar, Vurmalılar
Norbert Drogies / Davul, Vurmalılar
Michael Kobs / Elektrikli Piyano
Harald Konietzko / Bass, 12 telli Gitar, Vurmalılar, Vokal
Erwin Noack / Conga, Vurmalılar
Willi Pape / Saksafon, Klarnet, Flüt , Vurmalılar
Hans Werner Ranwig / Org, Vurmalılar, Vokal

THIRSTY MOON

01. Morning Sun (5:24)
02. Love Me (3:54)
03. Rooms Behind Your Mind (3:18)
04. Big City (8:31)
05. Yellow Sunshine (21:30)

22 Nisan 2023 Cumartesi

Odin / Odin (1972)

Dünkü Aunt Mary çıkışından sonra aklıma gelen Odin'i de vakit kaybetmeden konuk edelim istedim. Çünkü birbirlerinin tarzını bir hayli andırıyorlar. Bazı kaynaklarda İngiliz bazılarında ise Alman grup olarak listelenir ama her iki tanımlama da kesin olarak doğru değildir. Grubun klavyecisi Alman, gitaristi Hollandalı, bass ve davuldan oluşan ritim bölümü ise İngiliz müzisyenlerden oluşur. Almanya'da kurulmuşlardır, Krautrock'a da yakın gibi görünürler ama hem hepsi hem de hiçbiridirler. Kafa yeterince karıştıysa devam edelim.

Odin, kendinden önceki 2 grubun birleşmesi sonucu ortaya çıkmış. Elastic Grasp ve Honest Truth olan bu iki grubun ikincisi oldukça şanssız dönemlerden geçmiş bir grup. Grubun önce klavyecisi bir kaza sonucu ölüyor, ardından da tüm ekipmanları çalınıyor. Bahsettiğimiz İngilizler ülkelerine dönüyorlar. Alman Jeff Beer ve Hollandalı Rob Terstall ise yakın iletişimde kalıyorlar ve grupları birleştirip yeni bir oluşuma gitmenin planlarını yapıyorlar. İngilizler geri çağrılıyor ve birlikte çalmaya başlıyorlar. Önemli bir deneme olduğunu söyledikleri Schweinfurt'ta verdikleri bir küçük konserin ardından da yola birlikte devam etme kararı alıyorlar.

Hızlı bir şekilde parçaları üretmeye başlıyorlar ve kısa sürede de albüm anlaşmasını yapıp kayda giriyorlar. Sorunsuz geçen kayıtların ardından ortaya Heavy Progressive Rock, Krautrock ve Jam Sessionlarla örülü Odin albümü çıkıyor. Albüm piyasaya çıktıktan sonra büyük ticari başarı kazanamasa da bir hayli yoğun ve karışık ve çıtanın çok yüksekte olduğu Alman Rock müzik piyasasında bilinir hale gelmelerini sağlıyor. 1973 yılında Alman radyo kanalı, efsanevi SWF'de canlı bir kayıt da aldıktan sonra dağılıyorlar. Bu kaydın da 2007 yılında yayınlandığını ve dinledikten sonra keşke devam edebilselermiş dedirttiğini söyleyelim.

Konumuz olan Odin albümü İngiliz tarzı Progressive Rock'a fazlasıyla benziyor. Lakin onun biraz olgunlaşmamış hali diyebiliriz. Bu olmamıştan çok tarzını bu yönde belirlemiş manasına geliyor. Zira albüm geneli itibari ile tam oturmuş denilebilecek bir albüm. Özellikle baştan sonra parçaları yürüten Hammond org ile Beer acayip iyi bir iş çıkarmış. Gitarlar da Hammond'ı destekleyecek şekilde ilerliyor. Ritim bölümünün işini iyi yaptığı da albümdeki coşkulu gidişattan açıkça belli oluyor. 

ODIN

Jeff Beer / Hammond, Vibrafon, Vokal, Vurmalılar
Rob Terstall / Gitar, Vokal
Ray Brown / Bass, Vokal
Stuart Fordham / Davul, Vurmalılar

ODIN

01. Life Is Only (10:55)
02. Tribute To Frank (1:58)
03. Turnpike Lane (3:43)
04. Be The Man You Are (2:45)
05. Gemini (8:54)
06. Eucalyptus (2:51)
07. Clown (8:35)

15 Mart 2023 Çarşamba

Wonderland Band / Wonderland Band No.1 (1971)

Alman Rock müziğinin en tuhaf isimlerinden Achim Reichel'in projesi olan Wonderland Band, en az adamın kendisi kadar tuhaf. 3 yıllık Wonderland macerasının ardından, grubun vokali Frank Dostal ile birlikte kurduğu grupla albüm kaydetmişler. Açık ara farkla, tek albümlü efsaneler listemize giriyor olduklarını söyleyelim.

1971 yılında albüm kaydetme şansı olmadan dağılan Wonderland'i bir üst aşamaya taşıyıp Wonderland Band'e çevirip Krautrock'ın en değişik ve etkileyici albümlerinden birine imza atıyorlar. Temel olarak grupta 2 kişi olmalarına rağmen Konuk Müzisyen adı altında listelenen 25 kadar müzisyenle birlikte kaydediyorlar albümü. Albümün genelinde Pirinç Çalgıların egemenliği var. Tabi ki Reichel'in gitarı da büyük bir yer kaplıyor.

Boogie Rock, Psychedelic Rock, Folk, Ortaçağ müziği gibi türlerin bir bileşkesi olan albüm genelde Progressive Rock, özelde ise Krautrock janrı içerisine dahil ediliyor. Pirinç çalgıların varlığından kaynaklı olarak albümün coşkulu yani bir hayli ağır basıyor. Folklorik öğeler içeren baladlar bile neredeyse büyük bir coşku içerisinde icra ediliyor albümde. Yok artık bu kadar da olmaz diyeceğiniz her şeyi tek albüme sığdırmışlar gibi bir durum var yani ortada. 

Bazı eleştirmenler tarafından Reichel'in A.R. & Machines adı altındaki ilk albümü Die Grüne Reise'ye benzetiliyor. Her ne kadar iki albüm de aynı yıl içerisinde kaydedilmiş olsalar da aralarında büyük farklar da bulunuyor. Die Grüne Reise'de fazlasıyla bulunan, Reichel'in ekolo gitarları Wonderland Band albümünde kendine çok fazla yer bulamazken, tersi durumda da Die Grüne Reise'de pirinç çalgıların esamesi okunmuyor. Ayrıca Psychedelic Pop gibi düşünebileceğimiz bir tarzı icra eden Wonderland'in devamı olarak düşünüldüğünde Wonderland Band albümünün tam da bunun devamı olduğu, Progressive öğeler taşıdığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Bu noktada hemen belirtelim, her iki albüm arasında hangisi daha iyi kıyaslaması da yapamayacak durumda kalıyorsunuz. Melodi yapılarında benzerlikler varsa da enstrüman bölümleri, özellikle pirinç çalgıların olduğu yerlerde acayip ve değişik bir hal alıyor. Ortaçağ'da bir savaş alanından çıkıp, izbe ve pis kokulu bir bara doğru gidiyormuşsunuz hissiyatını fazlasıyla yaşatıyor albüm size. Frank Dostal'ın vokalinin albüme çok yakıştığını da söyleyelim.

WONDERLAND BAND

Frank Dostal / Vokal
Achim Reichel / Gitar, Vokal

Konuk Müzisyenler:
Claus-Robert Kruse / Vokal, Gitar, Org
Rale Oberpichler / Vokal
Helmuth Franke / Gitar
Ladi Geissler / Gitar
Bernd Steffanowski / Gitar
Kalle Trapp / Gitar, Bass
Hans-Uwe Reimers / Piyano
Benny Bendorf / Bass
Hans Hartmann / Bass
Sten-H. Lineberg / Bas
Peter Franken / Davul
Jo Nay / Davul
Barry Reeves / Davul
Dicky Tarrach / Davul
Walter Rudolph / Kettle Davullar
Max Lindner / Xylophone, Chimes
Bernhard Gediga / Trompet, Barok Trompet
Peter Kallensee / Trompet
Ernst Möhlheinrich / Trompet
Walter F. Preu / Trompet
Heinz Fadle / Trombon
Hermann Henrich / Trombon
Friedrich Rohde / Trombon
Wiegand Schneidenbach / Trombon

WONDERLAND BAND NO.1

01 - Heya, Donna Laya 4:51
02 - The Liberal John F. Baverstock 6:51
03 - Heavy Rider 8:23
04 - I Make Music 4:01
05 - Country Clown 5:00
06 - Unfaithful 2:40
07 - The Hill 12:01

8 Mart 2023 Çarşamba

Night Sun / Mournin' (1972)

En ağır ve sert seslerin Black Sabbath tarafından üretildiği dönemde hemen arkalarından, ikinci sırada gelmelerinde sakınca olmayan Night Sun, 1970 yılında Almanya'da kurulmuş. 3 yıl gibi bir süre aktif kalmışlar ama sonra bir anda dağılmışlar. Yüksek ihtimalle albümün ticari başarısızlığının bunda payı büyüktür. Anlaşıldığı üzere grup hakkında bilgimiz sınırlı. Mannheim, Heidelberg'de kurulduklarını, grup elemanlarını ve tek albümlerini biliyoruz hepsi o. Lakin albüm o kadar iyi ki sık sık bahsettiğimiz tek albümlü efsaneler listesine açık ara önde girebiliyor.

Almanya'da kurulmuş olmalarından, Alman Psychedelic yaklaşımını benimsemiş olmalarından kaynaklı olarak Krautrock içerisine dahil ediliyor Night Sun. Daha açıklayıcı ve yerinde bir kategorilendirme yapmak niyetinde olursak da Heavy Progressive Rock içerisine dahil etme mecburiyetimiz doğuyor. Çünkü beslendikleri kaynaklardan aldıklarını aynen kullanmayıp, kendi süzgeçlerinden geçirilmiş şekilde yorumlarken bayrağı epeyce bir miktar da öne doğru taşıyorlar.

Mournin' albümünde enstrüman kullanımları had safhada iyi. Parçaların içinde bildiğiniz bir savaş durumu hasıl oluyor sürekli. Enstrümanlar birbiri ile yarışıp, birbiri ile kapışıyorlar sürekli. Hangisinin öne çıktığını, hangisinin daha iyi olduğunu söylemek de anlamak da çok zor. Fena halde uyumlu bir şekilde çalıyorlar. Üstüne bir de yeteneklerini konuşturan bir vokal olunca albüm enfes bir hal alıyor.

Yetenekli müzisyenlerin oluşturduğu bir grup yani Night Sun. Hatta grubun dağılmasından sonra bass gitarist Bruno Schaab'ın Guru Guru'ya, Knut Rössler'in ise önce Orexis ardından da Chameleon'a katılmış olması sürpriz değil. 

Başta Black Sabbath'ın adını verdik ama temelde Night Sun'ın müziği, Deep Purple'dan türetilmiş ve Proto-Metal'e doğru süzülen bir havası var. Döneminin çok ötesinde bir işe imza atmış olduklarının farkına varamamış olacaklar ki albümden 1 yıl sonra dağılmışlar. Buna rağmen arkalarında bıraktıkları tek albümle muhteşem bir etki de bırakmış oldukları ortada. Günümüzde sınırlı şekilde enstrümantasyon kullanan gruplardan oluşan güruha tokat niteliğinde, hem de 50 yıl öncesinden gelen bir albüm Mournin'. Başına Heavy ibaresi koyabileceğiniz her tür müziğin bol enstrüman kullanımıyla muhteşem bir hale gelebileceğinin göstergesi.

NIGHT SUN

Bruno Schaab / Vokal, Bass
Walter Kirchgassner / Gitar
Knut Rossler / Org, Piyano, Trompet, Fagot
Ulrich Staudt / Davul

MOURNIN'

01. Plastic Shotgun (2:34)
02. Crazy Woman (4:22)
03. Got A Bone Of My Own (7:45)
04. Slush Pan Man (4:25)
05. Living With The Dying (5:31)
06. Come Down (5:48)
07. Blind (4:24)
08. Nightmare (3:16)
09. Don't Start Flying (3:07)

1 Mart 2023 Çarşamba

Octopus / The Boat of Thoughts (1976)

70'li yılların başındaki ilk dönemi kaçırıp ikinci dönemde ortaya çıkan grupların arasında en iyi olanlardan biri de Octopus. Bu isimle bilinen fazlaca grup bulunuyor ama konumuz olan Octopus, 1973 yılında Almanya'da kurulan bir beşli. Gitarist Pit Hensel ve basçı Claus Kniemeyer tarafından kuruluyor. Temelde salt Rock müziğe aşırı bir eğilim olmakla birlikte Psychedelic Rock ve Space Rock etkileşimli bir Progressive Rock tarzı içerisinde yer alıyorlar. Octopus'u Krautrock'ın biraz ötesine yer alan Heavy Krautrock'a rahatlıkla dahil edebiliriz.

Grubun müziğini öncülleri ile tanımlamaya çalışırsak; erken dönem Eloy, Curved Air, Analogy, Ruphus, Earth & Fire ve Frumpy'nin adını verebiliriz. İsmini saydığımız gruplarla aynı kökenden geldikleri ortada. Fakat dönemden kaynaklı olarak büyük farklılıklara da sahipler.

Kuruldukları 1973 yılı ile 1976 arasında verdikleri sınırlı sayıdaki konserler ve stüdyoda geçirdikleri saatlerin ardından 1976 yılında ilk albüm olan The Boat Of Thoughts'u yayınlıyorlar. Albümün ticari getirisi çok olmamakla birlikte grubun müzikal kalitesi açısından bakıldığında en iyisi diyebiliriz. 2 yıllık aranın ardından çıkardıkları ikinci albüm An Ocean Of Rocks da en az ilki kadar iyi. Ancak 1979 yılında çıkardıkları Rubber Angel ve 1981 yılında yayınladıkları Hart Am Rand için aynısını söylemek mümkün değil. Hatta orijinal kadronun kadın vokalini değiştirip erkek vokalle devam ettikleri Hart Am Rand tam anlamıyla bir hayal kırıklığı. Zaten bu albümden sonra da bir daha ortalıkta görünmüyorlar.

Octopus'un hatları keskin bir müzikal anlayışı var. Bu anlayışa çok uyan da bir vokalleri. Jennifer Hensel'in alto sesi fazlasıyla cüretkar ve Babe Ruth vokali Jennie Hahn ile Janis Joplin arasında bir yerlerde duruyor. Hatta bazı noktalarda Joplin'e bazılarında ise Hahn'a doğru yaklaşıyor diyebiliriz. 

Grubun tarzı Progressive'in belli başlı temel özelliklerini içerirken farklı kaynaklardan da beslenerek ilerliyor. Bolca duyduğunuz yırtıcı gitarlar, enfes ritimler, Psychedelic'in içerisinde çıkıp gelen vokaller, Synthesizer ile doruğa çıkan doğaçlamalar ile gerçekten de değişik bir etki bırakıyor. Yarattıkları atmosfer ile Psychedelic öğelerle Heavy Krautrock'a doğru yaptıkları geçiş oldukça iyi.

OCTOPUS

Pit Hensel / Gitar
Werner Littau / Klavye
Jennifer Hensel / Vokal
Frank Eule / Davul
Claus D. Kniemeyer / Bass

THE BOAT OF THOUGHTS

01 - The First Flight of the Owl (5:09)
02 - Kill Your Murderer (6:09)
03 - If You Ask Me (6:06)
04 - The Deleyable Rise of Glib (3:18)
05 - We Are Loosing Touch (5:49)
06 - The Boat of Thoughts (8:58)

28 Şubat 2023 Salı

Think / Variety (1973)

1971 yılında Almanya'da kurulan Think, kısa ömürlü ama kalitesi yüksek seviyede olan gruplardan. Grubun kuruluşu, albümü ve dağılışı oldukça ilginç hikayeler içeriyor. 1971 yılında Macar Filarmoni Orkestrası ile Almanya turnesine çıkan, dönemden kaynaklı olarak Batı'nın imkanlarını daha çok tercih eden (malumunuz üzere Soğuk Savaş'ın en egzantrik döneminde Macaristan'da yaşan tipler bunlar), orkestranın 3 elemanı Almanya'da kalmaya karar veriyor ve grubun iskeletini oluşturuyorlar.

Anlaştıkları yapımcı firmanın da desteğiyle grubun kadrosunun kalan kısmı da oluşturuluyor ve albüm kaydı aşamasına geliniyor. Think, sadece bu albüm kaydı sırasında ortalıkta bulunuyor. Albümün yayınlanmasının hemen ardından ise kayıplara karışıyorlar. Grup elemanları hakkında, daha sonra ne yaptıklarına dair neredeyse hiçbir bilgi bulunmuyor. Ama kaydettikleri, değişik etkilere sahip albümle hala hatırlarda yer alıyorlar.

Grubun 3 ana elemanı olan Macar Rodrigo Ramor, Ricky Ramor ve Kajo Sandrik, Almanlardan oluşan üçlü (Gerd Pohl, Frank Voigt ve Fried Wordehoff) ile birleşince ortaya gerçekten de nefis bir albüm çıkmış. Albümden anlaşıldığı üzere Macarlar gelirken yanlarında Çingene Halk Müziği etkilerini getirmişler. Zaten Klasik Müzik Orkestrasından gelen bir anlayışları da var. Üstüne Almanların Rock odaklı tercihleri de gelince Variety içerisinde birbirinden değişik ve zenginliğe sahip parçalar ortaya çıkıyor.

Ortaçağ Klasik Müziği, Boogie Blues, Jazz Rock ve türlü türlü etkileşim ve birleşim albümün her yerine dağılmış durumda. Melodik vokal bölümleriyle çoğalttıkları etkiyi Keman, Viyola ve Flüt gibi klasik aletlerle de daha fazla yükseltiyorlar. Bu noktada albümdeki vokal bölümlerinin ara ara dinleyici biraz düşürdüğünü belirtelim. Melodik ve aslında pek çok başka grupta kullanılabilecek bir vokal anlayışına sahipler ama bu albümde olmasa da olurmuş gibi bir izlenim yaratıyor arada sırada da olsa. Her ne kadar vokaldeki Psychedelic tarz çekici gelse de Think'ten farklıymış gibi algılayabiliyorsunuz.

Bu kişisel bir görüş elbette. Dinleyenler tam tersini de düşünebilir. Vokalin bu durumun bile albümdeki güzelliği bozamadığını, aksine içerisinde eriyip gittiğini söylemekte fayda var. Grubun, tek albüm kaydetmiş olmalarına rağmen, Omega, Epsilon ve Nektar gibi gruplarla karşılaştırmaya sokuldukları da ortada.

THINK

Rodrigo Ramor / Vokal, Vurmalılar
Gerd Pohl / Elektrikli Gitar, Akustik Gitar, Vokal
Kajo Sandrik / Piyano, Org, Keman, Viyola, Vurmalılar, Efektler
Frank Voigt / Flüt, Efektler
Ricky Ramor / Bass
Frank Wördehoff / Davul, Vurmalılar

VARIETY

01. Variety (7:37)
02. Watercorps (5:07)
03. Drops (8:19)
04. Draw Conclusions From ... (13:59)
05. Last Door (3:15)

25 Şubat 2023 Cumartesi

The Pink Mice / In Action (1971)

Daha önce bloga konuk ettiğimiz Asterix, Lucifer's Friend ve Electric Food'da bahsettiğimiz The Pink Mice, tuhaf kafalara sahip Almanların bir hareketi. Anlaşılan o ki farklı müzikleri farklı grup isimleri altında yapmayı seviyorlar. Az önce saydığımız 3 grup birbirine yakın özellikler göstermesine rağmen aslında birbirlerinden çok farklılar. The Pink Mice ise hepsinden daha farklı. Zira Symphonic Prog yapıyorlar. İlginç olan kısmı da aynı dönemde zaten Lucifer's Friend (Lucifer's Friend kadrosundan vokal John Lawton eksik sadece) adıyla gerçekten de popülerliği bile yakalamış bir grupları varken The Pink Mice'ta da birlikte çalıyorlar. Bu da yukarıdaki farklı tarzları deneme fikrini destekliyor. Anlaşılan o ki Lawton'ın da içinde yer aldığı ve agresif yapıdaki Hard Progressive'den farklı bir şeylere de imza atmak istemişler.

Bu noktada sıklıkla Emerson, Lake & Palmer kopyası olduklarının söylendiğini de belirtelim. Aslında işin ucu daha da karmaşık. Tarihsel sürece bakıldığında ELP, Triumvirat, The Pink Mice birbirinden farklı zamanlara kuruluyor. The Pink Mice ilk albümü Triumvirat'ın ilk albümünden önce yayınlasa da onların bu tarzla sahnede yer aldıkları süre The Pink Mice'ınkinden fazla. Benzer bir kopya lafının Triumvirat için de söylendiğini düşünürsek, The Pink Mice, ELP'nin kopyası olan Triumvirat'ın bir kopyası. Çok saçma! :) ELP'nin senfonik yaklaşımının izleri her iki grupta bulunuyor olsa da aslında üçünün de müzikal bakış açıları farklı. Neticede aynı türün içindeler ama farklı yönlere dağılıyorlar.

The Pink Mice'ın Blues, Hard Rock ve Psychedelic Rock gibi köklerden beslenen grup elemanlarınca kurulmuş bir grup olduğunu anladığınızda, albümde yapacakları / yaptıkları şeyleri gerçekten merak ediyorsunuz. Çünkü albümdeki parçalar klasik müzik parçaları. Grup bu parçaları Hard Rock ile birleştirip (belki biraz yumuşatıp) enfes 2 albüm kaydediyorlar. Konumuz olan In Action grubun ilk albümü. Bir de 1973 yılında kaydedip yayınladıkları In Synthesizer Sound albümü var ki ilkine oranla biraz aşağıda olmakla birlikte o da hiç fena değil.

Lucifer's Friend, Asterix ve Electric Food'u dinlediyseniz, The Pink Mice size aynı grup elemanlarınca yapılmış gibi gelmiyor. Belki bazı noktalarda gösterdikleri sert yaklaşımlardan bağlantı kurabilirsiniz ama hepsi o.

THE PINK MICE

Peter Hecht / Klavye
Peter Hesslein / Gitar, Vokal
Dieter Horns / Bass, Vokal
Joachim Rietenbach / Davul

IN ACTION

01. Italienisches Konzert in F (4:34)
        a. Italienisches Konzert In F-Dur, 1. Satz
        b. Air Aus Der Suite Nr. 3 In D-Dur
        c. Italienisches Konzert In F-Dur, 3. Satz
02. "Für Elise", Bagatelle A-Moll / Sonate Für Klavier Nr. 14 Cis-Moll (Mondschein) (9:32)
03. Konzert Für Trompete Und Orchester Es-Dur (4:17)
04. Anitras Tanz (from Peer Gynt) (5:23)
05. Sonate Für Klavier Nr. 8 C-Moll (Pathètique), Satz 1-4 (6:45)
06. Brandenburgisches Konzert, 1. Und 3. Satz (5:57)

14 Şubat 2023 Salı

Vinegar / Vinegar (1971)

Bazı grupları anlamak ve hakkını vermek için uzun dinlemeler yapmak gerekiyor. Vinegar da o gruplardan biri. Psychedelic Rock'tan beslenen bir Progressive Rock yapıyorlar. Almanya'nın Köln şehrinde kurulmuş olmalarından ve doğal olarak Alman olmalarından kaynaklı olarak da Krautrock arenasının göbeğinden geliyorlar. Müzikleri, bu konudaki anlayışlarını kavrayabilmek için ciddi bir çalışma yaparak dinlemek gerekiyor grubu. Kendileri de bunun farkındalar. Grubun adını da o nedenle Vinegar koymuşlar. "Bizi 'Sweet Things' (tatlı şeyler) olarak düşünmeyin, biz hazmı zor bir müzik yapıyoruz" diyerek de durumu özetlemişler.

1969 yılı başlarında, çocukluk arkadaşı olan Wolfgang Grahn, Bernhard Liesegang ve Jochen Biemann tarafından kurulan grup başından beri Psychedelic Rock yapıyorlar. Vokal eksikliğini hissettiklerinde Grahn'ın yakın arkadaşı olan Dagmar Dormagen'i de gruba dahil ediyorlar.1969 yılı sonunda da Rolf Zwirner ve Ralf Modrow katılımıyla grubun tam kadrosu oluşuyor.

Çıktıkları bazı küçük çaplı konserlerde edindikleri kitlenin desteği ile 1971 yılında da ilk ve tek albümü kaydediyorlar. Çok büyük ticari başarılar elde edemiyorlar. Hatta albümün çok fazla sattığı da söylenemez. Ama miras olarak bıraktıkları albüm gerçekten de iyi Krautrock örneklerinden biri olarak kalıyor. Yine de albümün ticari başarısızlığı bir yana, grup elemanları arasındaki müzikal anlayış farklılıklarından dolayı dağılmak zorunda kalıyorlar.

Sık sık bahsettiğimiz tek albümlü efsaneler listemize de rahatlıkla giriş yapabiliyorlar. Kimi eleştirilerde ham, olgunlaşmamış ya da kötü gibi kelimelerle anılsalar da Vinegar bundan çok daha fazlasını hak ediyor. Değişken gitar riffleri, yumuşak bir şekilde ortaya çıkıp gidişatı eline alan keman pasajları, kendine has yapısıyla öne çıkan klavyeleri ile insanı kendine çeken bir yapısı var albümün. Parçaların bazı bölümlerinde kendilerini kaybedip doğaçlamalara kaydıkları sonra toparlayıp gidişata ayak uydurdukları da sık görülüyor.

Tarzları, özellikle bazı parçalarda ilk dönem Pink Floyd'a benzetilse de kendi adıma daha çok Amon Düül II'yi hatırlattıklarını da söylemeliyim. Diğer yandan hazmı zor diye tabir ettikleri tarzı başarıyla icra ettiklerini de söylemeyi es geçmemek gerekir. İlk dinlemenizde kendinizi oldukça zorlanmış hissetseniz de sonraki dinlemelerde daha fazla yakınlaşıp haklarını geri vermeye başlıyorsunuz. Vinegar müziğinden melodik yapılı yumuşak parçalar beklemeyin, neredeyse bunun tam tersini yaparak sizi şaşırtıyorlar.

VINEGAR

Bernhard Liesengang / Bass, Vokal
Rolf Zwirner / Gitar, Keman
Wolfgang Grahn / Davul
Ralf Modrow / Org, Vokal
Ambrosius Gulbatscher / Gulbratsche
Dagmar Dormagen / Vokal, Flüt
Jochen Biemann / Gitar

VINEGAR

01. Missi Solis (12:31)
02. Sawmill - Tiel 1 (5:25)
03. Sawmill - Tiel II (5:10)
04. Der Kaiser Auf Der Erbse (7:07)
05. Fleisch (7:04)

6 Şubat 2023 Pazartesi

Dull Knife / Electric Indian (1971)

Dull Knife
da tek albümle kalmış Alman gruplarından. Dönemin enerjisini fazlasıyla içinde barındıran, yerinde duramayan albümlerden. Doğal olarak da tek albümlü efsaneler listemize üst sıralardan girebilecek kadar da sağlam. Bakış açısına göre değişmekle birlikte albümden haz etmeyenlerin sayısı da bir hayli fazla. Tek düze, kendini tekrar eden, sıkıcı gibi tanımlamalara kadar varan negatif eleştirilerin de doğruluğu tartışılır.

Grup 1971 yılında kurulup, albümü çıkarıp dağılmış. Kısa süre içerisinde de birkaç konser verdiklerine dair söylentiler bulunuyor. Genel olarak Rock kulüplerinde verdikleri bu dinletilerde de epeyce iyi performanslar sergilemişler. Ama albümün ticari getirisi çok olmayınca yapacak bir şeyleri kalmamış. Grubun dağılmasından bir süre sonra iki elemanın, Gottfried Janko ve Martin Hesse'nin, efsanevi Alman gruplarından Jane'e dahil olduğunu da belirtelim.

Bir kızılderilinin gövdesine batırılmış kör bıçak çizimli kapağının da kısa bir süre tartışma yarattığı da biliniyor. Psychedelic'ten beslenen ama işi daha da sertleştirip Progressive Hard Rock'a çeviren bir Krautrock türevi olarak tanımlayabiliriz albümü. Bazı bölümlerinde de doğal olarak Blues etkileri sezinleniyor. Gospel tarzı sözleri ve söylenişiyle de değişik bir yaklaşım sergiliyorlar. Albümün her yerinde etkili olan sağlam gitar soloları ve riffler ile Hammond org'tan gelen enfes sesler birleştiğinde dinlemeye doyamadığınız bir albüm çıkıyor karşınıza. Gottfried Janko'nun özellikli vokalinin de albüme katkısı bir hayli fazla.

Parçaların enerjik bölümlerinde fena halde Deep Purple tarzı melodilere rastlıyorsunuz. Tam anlamıyla bir benzerlik değil ama bu. Esinlenilmiş olma ihtimalinin yüksek olduğunun göstergesi. Tabi sıklıkla ortaya çıkan ve hüzünlü bir gospel havasında devam eden vokallerin melodileri desteklediğini de belirtmek gerekir. Alışkın olmadığımız şekilde vokal üzerine kurulu bir yapısı varmış izlenimine kapılsak temelde az önce de bahsettiğimiz gibi sağlam şekilde Psychedelic Rock'tan yola çıkan ve bir o kadar da etkili Hard Rock pasajları içeren ve keyifle dinlenen bir Krautrock albümü.

Ticari başarı kazanabilmiş olsalardı muhtemelen daha iyi albümlerini de dinleyecektik ama maalesef ki eldeki tek albümle yetinmek zorundayız. Hiç olmamasındansa az olmasına da mecbur kalabiliyor insan bazen.

DULL KNIFE

Martin Hesse / Bass
Christian Holik / Gitar
Gottfried Janko / Klavye, Vokal
Claus Zaake / Davul, Vurmalılar

ELECTRIC INDIAN

01. Plastic People (6:40)
02. Go Down To The River (4:39)
03. Lonely Is The Man Kind (3:35)
04. Walk Along The Muddy Road (4:38)
05. Tumberlin Down (4:18)
06. Song Of A Slave (3:32)
07. Feeling Like A Queen (5:35)
08. Day Of Wrath (6:15)

4 Şubat 2023 Cumartesi

Blackbirds / Touch Of Music (1971)

Blackbirds
, 1965 yılında kurulduğunda yaptıkları müzik Beat Pop'a benzer, olgunlaşmamış bir yapıdaydı. Çeşitli formasyonların ardından ilk albüm No Destination 1968 yılında sadece İngiltere'de yayınlandı. Albüm Beat olarak düşünüldüğünde iyi sayılabilir ama Beat'in iyi olup olmadığını sorgulamaya başladığınızda çok da ilginizi çekmez. Fakat bu albümle birlikte tanıştıkları müzisyenler ve Amon Düül, Tangerine Dream, Guru Guru gibi gruplarla müziğe olan bakış açılarını değiştirip farklı bir yöne evrilmişler.

Bu noktada belirtmek gerekir ki Blackbirds adıyla yayınlanan 2 albümün ilki bir gruba ikincisi de başka bir gruba aittir. Gruptaki tek ortak eleman Werner Breining, aynı zamanda grubun kurucusudur. İlk dönemdeki Beat hevesinden sıyrılıp Psychedelic - Progressive karışımı bir tarza yöneldiğinde grubun tüm elemanlarını da değiştirmiş ve oldukça nitelikli bir albümün ortaya çıkmasına sebep olmuştur.

Yine de albümün başarılı olması gruba pek yaramamış ve grup kısa bir süre sonra dağılmıştır. 80'li yılların başında yine farklı bir formasyonla canlanıp Tony Bomba'nın arkasında bir süre çalmış olsalar da bu proje de uzun süreli olmamıştır. 2014 yılında grubun kuruluşunun 50. yılı için yeniden toplanmışlar ama bu da çok verimli olmamıştır.

Touch Of Music fazlasıyla şiirsel ve alışkın olduğumuz ilk dönem Progressive Rock albümlerinden biri. Parçaların her yerinde oldukça güçlü gitarlara rastlıyorsunuz. Klavyeler ise Beat grubundan bozma bir Progressive Rock grubu için oldukça iyi. Bazı yerlerde Blackbirds'ün Beat müziğinden geldiğini çok iyi anlayabileceğiniz bölümler bulunuyor. Ama ön plana çıkarmadan araya karıştırmayı tercih etmişler ki bir hayli de güzel olmuş bu yaklaşım.

The Nice, Ache, Pell Mell gibi grupların müziği ile benzeşen parçalara da rastlıyorsunuz albümde. Hatta The Nice'tan epeyce etkilendiklerini söylemek de yanlış olmaz. Kimi noktalarda tarzı sertleştirip Heavy Rock'a doğru yöneliyorlar ve bir anda kendilerini toparlayıp Psychedelic bir yolculuğun orta yerinde bırakıyorlar sizi. Yine de Heavy Psychedelic Rock denilebilecek kadar derinliklere inmiyorlar. Yaptıkları daha çok türleri birbiri içinden geçirme olarak tanımlanabilir. Daha önce de bazı albümler ve gruplarda bahsettiğimiz gibi, neyin nerede başlayıp bittiğini tahmin etmenize olanak tanımıyor Blackbirds. Bu yönüyle de oldukça iyi.

BLACKBIRDS

Peter Bely / Piyano, Org, Vokal
Wolfgang Bode / Bass, Vokal
Werner Breinig / Gitar, Keman, Flüt, Vokal
Charles Sikora / Davul, Vokal

TOUCH OF MUSIC

01. Präludium (2:17)
02. All You Need (8:30)
03. Return From The Water (7:08)
04. Give Me Freedom (5:49)
05. What Is Free (4:08)
06. Come Back (10:55)

20 Ocak 2023 Cuma

Baba Yaga / Baba Yaga (1974)

My Solid Ground
'dan ayrılan klavyeci Ingo Werner'in 1974 yılında kişisel proje olarak başlayıp sonra grup işine dönen 1 yıllık macerasında birbirinden değişik 2 albüm kaydetmiş olması tuhaf gelebilir. Ama Werner gibi bir müzisyen için bu hiç de tuhaf bir durum değil. Almanya'da kurulan grup Krautrock janrı içerisinde yer alır. Fakat değişik kültürlerden ve türlerden beslenir.

Albümün başlarında Psychedelic Rock etkileri ile bezeli İngiliz tarzı Progressive Rock görmek mümkün. Değişerek gelişen diğer parçalarda ise tarz ve tür değişikliklerine sık rastlıyoruz. İlginç olanı, Werner'i bir kenara bırakırsak albümde çalan, grubun diğer elemanları o dönemde adı sanı duyulmamış müzisyenler. Deneyimli olamayabileceklerini düşündürtebilir bu. Hiç de öyle değil. Adamlar canla başla çalmanın yanında bir de bu işi hiçbir şekilde zora sokmadan, aksatmadan yapabilmişler. Pek çok gruptan daha iyi oldukları su götürmez.

Adını Slav folklorundaki fantastik bir taşralı cadı / büyücü kadından alan grubun albüm içinde yaptıkları bir nevi büyücülük ya da cadılık sayılabilir. Durağan ve tekdüze gideceğini düşündüğünüz yerlerde coşkulu bir delirmişlik haliyle karşılaşırken, şimdi hızlanacaklar dediğinizde ise dibe batar gibi tempoyu düşürebiliyorlar. Bu da albümü az önce bahsettiğimiz Psychedelic / Progressive yapısından alıp Heavy Rock, Avant Prog hatta Jazz Rock'a kadar taşıyabiliyor. Çok önceleri Baba Yaga üzerine konuşurken bir arkadaşın yaptığı Avant Folk tanımlaması bile şimdilerde çok mantıklı geliyor.

Yani tarzlar, türler ve folklorik etkiler arasında gezinip duran, bunu yaparken de estetikten taviz vermeden ilerleyen ve nerede duracağından emin olamadığımız bir grup Baba Yaga. Bu arada belirtmeden geçmeyelim, ikinci albüm ilk albümden çok farklı. Çoğunlukla bu iki albüm aynı grubun mu sorusunu sordurtuyor insana. Fakat ikinci albüm Collage'da grup elemanlarının ayrıldığı ve Ingo Werner'in albümü, İranlı multi enstrümantalist Nemat Darman ile kaydettiğini e söyleyelim. Başta da belirttiğimiz gibi, Baba Yaga aslında Werner'in kişisel projesi. Bu nedenle de 2 farklı albümle karşı karşıya olmamız çok normal.

Dönemin ruhuna ve müzikal anlayışına fazlasıyla uyan bu iki albümün de arşivde bulunması şart. Diğer albümle ilgili yapmayı istediğimiz lakırdıları daha sonraya saklama hakkımızı kullandığımı da not olarak düşelim.

BABA YAGA

Ingo Werner / Piyano, Elektrikli Piyano, Org, Mellotron, Klavinet, Synthesizer, Bassoon, Gong
Winfried Schreiber / Gitar
Jürgen Dyrauf / Elektrikli Gitar, Akustik Gitar
Bernd Weidmann / Bass, Vokal
Joska Fiedermutz / Davul, Vurmalılar

BABA YAGA

01. The Man Who Wants To Buy The World (2:47)
02. Waves (3:37)
03. In The Morning (3:00)
04. High Fly (4:45)
05. Rebekka (3:56)
06. Turdus Merula (4:32)
07. Powerful Hand (3:15)
08. Hommage À... (3:07)
09. Intoxication (3:21)
10. La Tombeau (4:30)

9 Ocak 2023 Pazartesi

Virus / Revelation (1971)

1970
yılı başlarında Bielefeld, Almanya'da kurulan Virus, kısa süren ömrü boyunca 2 stüdyo albümü ve 1 konser albümü kaydedebilmiş başarılı gruplardan biridir. Lakin grubun başarısının ikinci albümle hiç alakası yoktur. Tamamen, konumuz olan ilk albümle alakalıdır Virus'ın olayı. Psychedelic Rock, Space Rock, Blues gibi türleri harmanlayarak kendilerine özgü bir anlayış yaratmayı başarabilmişlerdir. İkinci albümde ise grubun tamamına yakını ayrılmış, kalan 2 kişi yeni bir oluşuma gidip Thoughts albümünü kaydetmiştir. Fakat bu albümün ilk albümle ortaya çıkan Virus ile alakası da yoktur. Blues Rock üzerine kurulu olan albüm kendi çapında iyi olmakla birlikte hiçbir zaman Revelation albümünün önüne geçememiştir.

Grubun ayrılan yarısı ise Ken Hensley'i de ayartarak Weed projesini gerçekleştirmiş sonra başka gruplara dağılmışlardır. Hepsinin alanlarında iyi müzisyenler oldukları albümün her yerinden açık ve net bir şekilde belli olmaktadır.

Heavy Progressive Rock ya da Heavy Rock olarak kataloglandırılan grubun türler arası geçişlerle de arası gayet iyidir. Albüme adını veren ve açılış parçası da olan Revelation basit bir Psychedelic Rock şarkısı gibi başlayıp gelişir ve kontrolü kaybederek her yöne doğru gidiş gelişlere dönüşür. Parçanın ortasında bir yerlerde de Rolling Stones'a saygı duruşu niteliğinde Paint It Black cover'ı bulunur. Hemen ardınan gelen ikinci parçada ise iş farklı bir yöne doğru evrilir ve sonlara doğru Pink Floyd'un Saucerful of Secrets'ının koro bölümü yeniden yorumlanır. Her iki versiyon da orijinalleri aratmayacak denli iyidir. Hatta yapılan eklemelerle öncülünü andıran ama başka bir şeye dönüşen parçalardır.

Klavye ve gitarın başı çektiği albümde yaratıcı, yerinde duramayan ve başladığı yere dönmeyen parçalar etkileyici bir hava yaratır. Flüt ise albümdeki seviyeyi biraz daha yukarıya taşımayı başarır. Albümü dinledikten sonra Weed albümünün ortaya çıkmasının tesadüf olmadığı, Ken Hensley etkileri ve dokunuşları olsa da Virus elemanlarının da kendilerinden çok şey kattıkları rahatlıkla anlaşılır. Deep Purple ile karışık bir Psychedelic, Rolling Stones'a selam duran bir Progressive, Raw Material'dan yola çıkıp Jody Grind'e ve Ten Years After'a uğrayan, Pink Floyd'u ise ilk önemiyle hatırlatan enfes bir albümdür özetle.

VIRUS

Reinhold Spiegelfeld / Bass
Bernd Hohman / Flüt, Vokal
Jörg-Dieter Krahe / Klavye
Wolfgang Rieke / Davul
Werner Monka / Ritim Gitar

REVELATION

01. Revelation (12:14)
02. Endless Game (12:17)
03. Burning Candle (5:27)
04. Hungry Loser (10:30)
05. Nur noch zwei Lichtjahre (7:50)