Jazz Fusion etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Jazz Fusion etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Kasım 2022 Pazartesi

Triangle / Triangle (1970)

1967
yılı ortalarında Paris'te kurulan grup 3 kişiden oluşuyordu. Papillon (Kelebek) lakaplı Gérard Fournier'in başı çektiği grup uzun bir süre başarı elde edemedi. Grup elemanları sürekli değiştiği halde bir türlü doğru frekansı yakalayamamışlardı. 1969 yılında yayınlanan ilk 45'likleri ne ticari anlamda ne de kalite açısından iyi değildi. 1970 yılında ise başarıyı yakalamanın yolunu Elegié A Gabrielle 45'liğinde buldular. Parçanın hikayesi başarı yolunun açılmasında büyük katkı sağlamıştı. Öğrencisine aşık olup intihar eden Gabrielle Russier'in gerçek hikayesinden yola çıkan sözler oldukça etkileyiciydi ve gruba albüm anlaşmasını sağlamıştı.

İlk albüm müzikal olarak oldukça kaliteliydi ve büyük başarı sağlamıştı. O kadar öne çıkarmıştı ki grubu, rock müzik yazarları ve eleştirmenleri tarafından yılın en iyi rock gruplarının başında isimleri Ange ile birlikte anılmaya başlamıştı. 1972 ve 1973 yılında çıkardıkları albümlerin ardından grup, elemanların birer birer ayrılmasıyla dağıldı. Geride kalanlar devam etmek için çabalasa da eski ruhu kaybetmişlerdi ve Triangle için yapacak çok bir şey kalmamıştı.

Konumuz olan ilk albüm o kadar çok yönü bir albümdür ki pek çok farklı kaynakta grubun dahil edildiği tarz ya da tür değişiktir. Prog Related, Heavy Psychedelic Rock, Jazz Fusion gibi janrlara dahil edilmekle birlikte en genel ve belki de en doğru tanım Progressive Rock yaptıkları yönünde olanlarıdır. Albümde Jazz ve Rock bileşimleri, Psychedelic Rock'ın ileri derecede ağır varyasyonları ve hatta Folk ezgilerine mutlaka rastlarsınız. Deneysel yönü de bir hayli fazladır Triangle albümünün. Farklı tarzlar ve türler tek potada eriyip Fransız süzgecinden geçerek gelir kulağınıza. Erken dönem Fransız Progressive Rock'ının en iyi örneklerinden biridir.

Bir noktada her şey çok karmakarışık hale gelir gibi olsa da aslında kendi dinamiklerini kullanan, kendine ait bir yapıya sahiptir grubun müzikal anlayışı. Fournier'in katkısının tartışılmaz olduğu bu anlayışa grubun diğer elemanları da kendilerinden çok şey katarak eşlik ederler. Fırtınalı bir denizde karayı görememenin verdiği endişe ile sabah uyandığınızda yüzünüze vuran güneşin sıcaklığı arasında gidip gelen, değişik ve etkileyici bir tarza sahiptir Triangle.

TRIANGLE

Paul Farges / Gitar
François Jeanneau / Klavye, Üflemeliler
Gérard "Papillon" Fournier / Bass, Vokal
Jean-Pierre Prévotat / Davul

Konuk Müzisyen:
Alain Renaud / Gitar (6,7)

TRIANGLE

01. Peut-Être Demain (4:55)
02. Left With My Sorrow (6:05)
03. Blow Your Cool (7:20)
04. Guerre Et Paix (9:25)
05. M.L. - G.G. (1:38)
06. Cameron's Complaint (9:25)

19 Ekim 2022 Çarşamba

Midnight Sun / Midnight Sun (1971)

Bunların hepsi Kvartetten yüzünden başımıza geliyor. O kadar dedik ki İskandinavlara, Baltık Denizi çevresine girmeyelim. Girince çıkamıyoruz çünkü. Geldi, Nya Ljudbolaget ile ilgili yazdı, bizi de o çukura sürükledi. Yine o bölgeden bir grupla güne merhaba diyoruz. Dünkü The Old Man & The Sea'nin ardından Midnight Sun'ı ağırlıyoruz.

Kopenhag, Danimarka'da 1970 yılı başlarında Rainbow Band adıyla kurulan grup tek albüm kaydediyor ve ardından isimlerini Midnight Sun'a çeviriyorlar. İsim değiştirmelerindeki en büyük sebep aynı isimle bir Kanadalı grubun olması. Bu arada ilginç olan bir durum var. Rainbow Band adıyla kaydettikleri albümden sonra isim değiştirince yeni bir albüm kaydetmek yerine aynı albümü tekrar ama biraz daha farklı tarza çevirerek Midnight Sun adıyla yeniden yayınlamışlar. Albümlerden hangisinin daha iyi olduğuna karar vermek bu noktada güçleşiyor. Çünkü hem parçalar her şekilde iyi geliyor hem de grup gerçekten yetenekli müzisyenlerden oluşuyor.

Yine de pek çok kişinin ortak görüşü olarak ikinci albüm az daha altta kalıyor ve tarzı da Blood, Sweat & Tears'a doğru yakınlaşmış durumda. Büyük sorun oluşturmamakla birlikte pek de çekici gelmeyebilir. Ama albümdeki parçaların, enstrüman kullanımlarının, Progressive Rock'a doğru hızla ilerleyen eğlenceli Jazz varyasyonlarının kalitesi albümü arşivlik albümler listesine sokuyor. Jazz demişken, albümün daha önce paylaştığımız Ardo Dombec gibi bir tarzı yok. Aynı tempoya, heyecana sahipler belki ama Midnight Sun bu konuda daha hafif ve melodik kalıyor. Genel olarak albümün janrı Jazz Rock ve Jazz Fusion olarak adlandırılsa da Eclectic Progressive Rock ya da Crossover Prog da yanlış bir tanımlama olmayabilir. Jazz dışında Blues, Hard Rock, Psychedelic Rock etkileşimleri de bir hayli fazla albümde.

Rainbow Band'den Midnight Sun'a geçişte vokal değişikliği yapıldığını söylemeyi unuttum. Sevdiğiniz tarza göre her iki versiyondan biri daha çok ilginizi çekebilir belki. Müzikal olarak biraz altta kalsa da albümün Midnight Sun verisyonundaki Allan Mortensen vokalinin daha ilgi çekici ve oturmuş olduğunu söyleyebilirim. Özelliksiz, sade ama tonal çıkışları ile sizi cezbeden bir yapısı var Mortensen'in vokalinin. Diğer taraftan Rainbow Band albümündeki Lars Bisgaard vokali ise daha teknik ve güçlü. Karar vermek gerçekten de zor olabilir.

MIDNIGHT SUN

Allan Mortensen / Vokal
Peer Frost / Gitar
Niels Brønsted / Piyano
Bent Hesselmann / Saksafon, Flüt
Bo Stief / Bass
Carsten Smedegaard / Davul

MIDNIGHT SUN

01 - Talkin' (5:04)
02 - King of the Sun (4:29)
03 - Nobody (5:01)
04 - B.M. (2:35)
05 - Sippin' Wine (3:03)
06 - Living on the Hill (14:37)
07 - Rainbow Song (3:41)

10 Ekim 2022 Pazartesi

If / If (1970)

Tarihin en iyi Jazz Rock grupları listesine ilk 5'ten rahatlıkla girebilecek olan If, 1969 yılında Londra, İngiltere'de kuruldu. Diğer Jazz kökenli gruplarla karşılaştırıldığında Blues'a yakın, Rock olarak düşünüldüğünde ise daha fazla Jazz olarak görülen grup temelde, İngiltere'nin Amerika'ya cevabı olarak sayılır. Zamanında The Beatles'a karşılık ortaya çıkan The Beach Boys hikayesinde olduğu gibi, Amerika'nın Chicago ve Blood, Sweat & Tears'ına İngiltere'nin cevabı niteliğindeydi If. Arada büyük farklar vardı elbette. Grupta, Amerikalı türdeşlerinden farklı olarak Trompet ve Trombon kullanılmıyordu. Ama Saksafon ve Flüt ile bambaşka bir yerde duruyorlardı.

Daha da önemlisi günümüzde bile yapılmayan bir şeyi yaparak, sadece ana enstrümanlarla değil gruptaki bütün müzik aletleri ile solo çıkışlar yapmayı başarabilmişlerdi. Tarzlarından dolayı farkı gruplarla çıktıkları konserlerde nerede durduklarını kestirmek mümkün değildi. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi ya fazla Jazz ya da Blues olarak kalıyorlardı. Buna rağmen pek çok turneye çıktılar. Cream, Traffic, Yes, Black Sabbath, Grand Funk Railroad, Ten Years After, Lynyrd Skynyrd, Muddy Waters, Miles Davis, Willie Dixon gibi isimler birlikte konser verdikleri isimlerden bazıları.

Birbiri ardına kaydettikleri başarılı albümlerle isimlerini dünya müzik tarihine yazdırmayı da başardılar. Yine de bu 1975 yılında dağılmalarını engelleyemedi. Ama yeterince dinleyebileceğimiz albüm bırakmaları da bu işin artısı olarak görülebilir.

Uzun ve yaratıcı Jazz partisyonlarını, Rock müziğin agresif ve heyecanlı kısmıyla oldukça iyi bir şekilde birleştirdiler. Yaptıkları müzik haddinden fazla kaliteliydi, fakat bu ticari başarıyı bekledikleri seviyede getirmiyordu. Dağılmalarının en büyük sebeplerinden biri de muhtemelen buydu. Ama Jazz Rock arenasında dünyayı bir müddet salladıklarını da hiç kimse yadsıyamaz.

Hodgkinson'ın güçlü sesi ve teknik vokalinin en az enstrümanlar kadar iyi olduğunu belirtmeden geçmeyelim. Enfes Jazz akorlarının bir anda birleştiği Psychedelic gitar tınıları ile yükselen bir tarza sahip olmaları vokalin öne çıkabilmesini de sağlıyordu. Doğaçlamalarla daha da ileriye götürdükleri tarzlarıyla pek çok grubun ve belki de türün öncülü olduklarını söylemek de yanlış olmaz. Zaman zaman tempolu ve melodik bir yapıyla ilerlerken zaman zaman da kontrolü kaybedip kaotik bir doğaçlamanın ortasında kalmaları gerçekten de keyifli bir müzik zevki yaşatıyor.

IF

JW Hodgkinson / Lead Vokal, Vurmalılar
Terry Smith / Gitar
John Mealing / Org, Piyano, Vokal
Dick Morrissey / Tenor ve Soprano Saksafon, Flüt
David Quincy / Alto ve Tenor Saksafon, Flüt
Jim Richardson / Bass
Dennis Elliott / Davul

IF

01 - I'm Reaching Out on All Sides 5:14
02 - What Did I Say About the Box, Jack? 8:20
03 - What Can a Friend Say? 6:28
04 - Woman, Can You See (What This Big Thing Is All About)? 4:11
05 - Raise the Level of Your Conscious Mind 3:11
06 - Dockland 5:21
07 - The Promised Land 4:31

8 Ekim 2022 Cumartesi

Madura / Madura (1971)

Madura 1971
1968
yılında Shadows of Knight ve H.P.Lovecraft'tan ayrılan elemanlarca kurulan Bangor Flying Circus, Progressive öğeleri fazlasıyla içeren ve tek albüm kaydedip dağılan bir grup olmaktan öteye geçememişti. Grubun 1969 yılında dağılmasıyla birlikte Shadows of Knight'tan gelme 2 eleman, David "Hawk" Wolinski ve Alan "Addison Al" DeCarlo başka bir grup formasyonuna gittiler. Grubun adını da Hindistan'ın Tamil Nadu eyaletindeki Madurai şehrinin tapınağından (Meenakshi Tapınağı) etkilenerek Madura yaptılar.

Chicago, Illinois'de kurulan grup öncülü olan Chicago'nun (Chicago Transit Authority) açtığı yolda ilerlemeye başlar. Hatta 1971 ve 1972 yıllarında Chicago ile pek çok turneye katılırlar. Chicago'nun yapısal olarak yumuşak diye tanımlanabilecek tavrının çok ötesinde, daha agresif bir müzikal anlayışa sahiptirler. Madura'da onların popülariteye oynayan melodik düzenlemeleri ya da her yerden fırlayan enstrümanlar yoktur. Daha sade ama yapısal olarak daha güçlü bir müzikal anlayışa sahiptir.

Pek çok başarılı grupta olduğu gibi özelliksiz bir vokale ama özellikli yorumlamalara dayanır temeli. Amerikalı hemen grupta olduğu gibi Madura'da Psychedelic etkileri çok fazla görülmez. Jazz'dan beslenen ileriye dönük bir tarzı benimserler. Ama bu tarz az önce de dediğimiz gibi Chicago gibi ucuza kaçan bir tarz da değildir. Tempolu, karmaşaya açık kapı bırakan, geride bıraktıklarını toparlama endişe taşımadan ileriye doğru dağılarak giden ama yolundan hiç sapmayan bir yaklaşımları vardır. Enfes gitarları ile Rock'n Roll'a gülümseyen bir saygı duruşunda bulunurlar. 50'lerden gelip fazlasıyla gelişmiş bir Rock ile devam ederken Jazz'ın varyasyonlara yönelik bakış açısıyla birleştirirler. Sıkıcı olmanın çok ötesine geçerek merak uyandıran, daha ne olacak acaba dedirten bir yere doğru evrilirler.

Ara ara farklı şeyler deneyerek "bu da ne şimdi" diyeceğiniz bir kıvama da gelirler bu albümde. Özellikle Stimulation'da bu çok fazla anlaşılır bir hal alır. Öncesi ve sonrasını çok iyi bağlamakla birlikte, parçayı fena halde sorgulama ihtiyacı duyarsınız. 3 kişilik grubun, birkaç enstrümanla böyle nefis bir iş çıkarmasına hafifçe gülümser ve saygı duyarsınız en sonunda. Bu arada albümün iki (double) olarak çıktığını belirtelim. Riskli bir iş ama çıkan sonuç gerçekten de defalarca dinlemeye değer.

MADURA

David "Hawk" Wolinski / Bass, Klavye,Vokal
Alan De Carlo / Gitar, Vokal
Ross Salomone / Davul, Vurmalılar

MADURA

01 - Hawk Piano 1:23
02 - Drinking No Wine 4:18
03 - Dreams 4:24
04 - Plain as Day 5:35
05 - My Love Is Free 7:09
06 - Free From the Devil
        a. Free From the Devil2:10
        b. My My What a World 1:01
        c. Stimulation 3:56
        d. Don't Be Afraid 2:01
        e. Damnation 3:49
        f. See for Yourself 5:59
07 - I Think I'm Dreaming 4:23
08 - It's a Good Time for Loving 4:55
09 - Trapped 7:45
10 - Johnny B. Goode 6:02
11 - Reflections
        a. Realization 3:17
        b. Man's Rebirth Through Childbirth, Part 1 2:52
        c. Man's Rebirth Through Childbirth, Part 2 1:12
        d. Joy in Old Age by Way of Self Observation 4:03
        e. Talking to Myself 4:53

28 Ağustos 2022 Pazar

Alas / Alas (1976)

Etkileşimin bol olduğu 70'lerde şimdilerde kulağa tuhaf gelse de değişik bir çok yeni tür ortaya çıkmış. Tuhaf diyorum çünkü Arjantin'de o dönemlerde Tango Rock akımı başlamış. Bildiğimiz Tango'nun Rock ile birleşimi. Bu konuda gerçekten de çok iyi işler ortaya çıkarmışlar. Alas da bu iyi işlere ek yapabilmiş gruplardan biri.

70'lerin başında epeyce ünlü olan Alma y Vida grubundan ayrılan Gustavo Moretto değişik işler yapma peşindeymiş. Kafasındakini ortaya çıkarabilmek için eski Materia Gris elemanı Carlos Riganti ve gitarist Alex Zuker ile bir grup kurdu. Alas adıyla sahne aldıkları Teatro IFT'de (Buenos Aires'deki Opera binası) fazlasıyla iyi bir performans gerçekleştirmişler. Performanstaki başarı bir anda pek çok insan tarafından bilinir hale gelmiş ve albüm kaydetmeye karar vermişler. Grubun ilk stüdyo albümü olan Alas da böyle ortaya çıkmış. Belirtmeden geçmeyelim, albüm için gruba davulcu lazım olunca Daniel Binelli'yi de aralarına almışlar.

Tango'nun Progressive arenadaki fena yükselişi olarak tanımlayabileceğimiz albümde 2 parça bulunuyor sadece. Buenos Aires Solo Es Piedra, Emerson, Lake & Palmer tarzı bir girişle başlayıp farklı bir düzleme oturuyor. Klavye üzerine kurulu giriş, en iyi 10 şarkı açılışı listesine (böyle bir liste yapılırsa tabi) mutlaka girer. Tango adıyla anılan bu bölümün ardından Suéno ile ortam bir anda sakinliğe bürünüyor. Vokallerin sahneye çıktığı anda tempo oldukça düşüyor çünkü bu bölüm uyumak üzerine. Ardından Psychedelic Rock ile bezenen bölüm bir anda baştaki havasına geri dönüyor. Anlatılabilirliği pek mümkün olmayan bir parça aslında. Dinlerken anlayabiliyorsunuz kalitesini.

İkinci parça La Muerte Conto El Dinero ise müzikal açıdan çok yönlü bir parça. Gerçi ilki de öyle ama buradaki geçişler ve tür farklılıkları dikkate değer bir özellik kazandırıyor parçaya. 

Grubun albümle birlikte gelen başarısı 1977 yılında 2. albümü kaydetmelerini sağlasa da albüm 1983 yılına kadar yayınlanamamış. O arada da grup 1978 yılında dağılmış. Bir arada durabilselermiş daha fazla kaliteli işe imza atabilecekleri her hallerinden belli olan Alas bugün hala Tango Rock kökeninin temel taşlarından biri olarak görülüyor.

ALAS

Alex Zuker / Gitar, Bass
Gustavo Moretto/ Piyano, Elektrikli Piyano, Synthesizer, Moog, Hammond Org, Recorder, Trompet, Keman, Vokal
Carlos Riganti / Davul, Gong, Leguero Bass Davul, Çanlar, Marakas, Kastanyet, Triangle, Düdük, Vurmalılar
Daniel Binelli / Davul

ALAS

01 - Buenos Aires solo es piedra 15:48
        a) Tango
        b) Sueño
        c) Recuerdo
        d) Trompetango
        e) Tanguito
        d) Soldó
02 - La muerte contó el dinero 17:36
        a) Vidala
        b) Smog
        c) Galope
        d) Mal-ambo
        e) Vidala Again
        f) Amanecer / Tormenta
        g) Final

29 Temmuz 2022 Cuma

Matching Mole / Matching Mole (1972)

Progressive Rock'ın yükselişe geçtiği yıllarda kendi ayrıksı özellikleriyle öne çıkmayı başaran ve İngiltere'nin Canterbury şehrinde konumlanan müzisyenlerin / grupların yaptığı müziğe farklı bir isim verilmişti; Canterbury Scene. Jazz Rock ve Jazz-Fusion'dan fena halde etkilenen bu karşıt kültür içinden epeyce başarılı gruplar ve müzisyenler de çıkardı. Soft Machine, Caravan, ilk dönem Gong, Khan, Robert Wyatt, Steve Hillage, Hatfield and the North bunlardan sadece bazıları. Matching Mole da aynı tarza dahil olan gruplardan biri.

Grubun kurulmasını sağlayan Robert Wyatt, Soft Machine'in önemli isimlerinden biri malum. Soft Machine'den ayrıldıktan hemen sonra solo bir albüm kaydedip ardından da Caravan'dan Dave Sinclair, Quiet Sun'dan Bill MacCormick, yine Soft Machine'den Dave MacRae ve Carol Grimes and Delivery'den Phil Miller ile birlikte başka bir albüme imza atıyorlar. Grubun adını da Wyatt ve MacRae'nin eski grubu Soft Machine'den alıyorlar. Soft Machine'in Fransızcası "Machine Molle". Kelime oyunu yapıp Matching Mole'e dönüştürüyorlar.

Grup elemanlarının geldiği önceki gruplar ve başarıları düşünülünce Matching Mole'un enfes lezzetler sunan albümler yapması hiç de tuhaf gelmiyor insana. Diğer yandan pek çok dinleyici için zor ve yorucu da sayılabilir bu albümler. Çünkü alışık olduğumuz melodik yapıların çok ötesine götürüyor bizi. Müziğin bütün bir atmosferi yaratabildiği yerlere...

Enstrüman kullanımları, Wyatt'ın kendine has vokali ve Jazz yapısıyla gerçekten de başka bir müzikal deneyim sunuyor Matching Mole. Albümde favori olarak gösterebileceğiniz parça bulmakta zorlanıyorsunuz, çünkü hepsi birbirinden çekici bu konuda. İnişleri çıkışları, bir anda durağanlaşan ama bir süre sonra yırtıcı hale gelen tarzıyla keyif veren, zorlayan, vazgeçilmeyen albümlerden biri. Bir sonraki albüm olan Little Red Record'daki sözlerin ilk albümde daha yaratıcı olduğunu ve edebi anlamlar taşıdığını belirtelim. Ama dinlerken sözlere de vokale de hiç ihtiyacınız da kalmıyor zaten.

MATCHING MOLE
Robert Wyatt / Vurmalılar, Vokal, Piyano, Mellotron
Phil Miller / Gitar
Bill MacCormick / Bass
Dave Sinclair / Org, Piyano
Dave MacRae / Elektrikli Piyano, Org

MATCHING MOLE
01- O Caroline
02 - Instant Pussy
03 - Signed Curtain
04 - Part of the Dance
05 - Instant Kitten
06 - Dedicated to Hugh, but You Weren't Listening
07 - Beer as in Braindeer
08 - Immediate Curtain

12 Aralık 2020 Cumartesi

50. Yılını Kutlayan Progressive Rock Albümleri / Bölüm 2

1970 yılında piyasaya çıkan ve bugün 50.yılını kutlayan Progressive Rock albümleri seçkisinin 2.bölümü. Gentle Giant, Soft Machine, Miles Davis, King Crimson ve Genesis'in 1970 yılı albümleri seçkinin bu bölümünde yer alıyor.

Symphonic Rock, Jazz Fusion, Canterbury Scene, Progressive Folk gibi Progressive Rock etkileşimi sayılan albümleri kısacık tanıtarak, haklarında bilgi vermeye çalıştık.

6 Temmuz 2009 Pazartesi

Wolfgang Dauner - Et Cetera Live (1973)

Almanların en önemli müzisyenlerinden biridir Wolfgang Dauner. Usta bir fusion klavyecisi/piyanistidir. Sadece klavye ile kalmamış elektronik müziği de Fusion’ın içerisine usulca yerleştirmiş bir dehadır.

Birçok başarılı çalışması olan Dauner’in burada yayınlayacağım albümü kendisinin kurduğu “Et Cetera” grubu ile yaptığı 1973 Silmingen konseridir.

Grubu 1970 yılında kurmuş ve aynı yıl grup ile aynı adı taşıyan “Et Cetera” albümünü çıkarmışlar. Onu da kesinlikle dinlemenizi özellikle “Raga”yı şiddetle tavsiye ederim. 1975 yılında onu daha büyük üne kavuşturan “The United Jazz + Rock Orchestra (UJRE)”yı kurdu ve Stuttgart TV’de çocuklar için çalmaya başladı. Sonra bu grup ile turnelere çıktı. Denilene göre Coltrane, Debussy ve Ravel hayranıymış.

Elektronik müziğe olan ilgisini de düşünürseniz bu adamın çok yönlü bir üstad olduğunu kolayca anlayabilirsiniz.

Albüme gelince, Fusion ağırlıklı ilerleyen bir “Et Cetera” canlı performansı. Çok başarılı doğaçlamalar var, özellikle Dauner’in... Tabii geri kalan grup elemanlarının da hakkını vermek lazım... Kullanıldığı vakit keman, flüt ve gitar güzel işler çıkarmış. Jürgen Schmit’e dikkat… :) Biribirinden ayrılmayacak şarkılardan oluşan albümde deneyselliğe de yer vermişler. Hem de deneyselliğin dersini verir nitelikte. Yine de insan aradan birini seçer; benim favorim de “Twelve & Nine”... Gerçekten muhteşem...

Bu müziği seven, Wolfgang Dauner’in diğer çalışmalarını mutlaka dinlemelidir. Tabi başlangıç noktası olarak 1970 Et Cetera olabilir. Fazla söze gerek yok, bu muhteşem albümü mutlaka dinleyin derim. Okul niteliğinde... :)

Not: Aynı adı taşıyan bir Kanada’lı bir de Danimarka’lı “Et Cetera” grubu var, bunu onlarla karıştırmayın.

ET CETERA

Wolfgang Dauner / Klavye, Elektronik
Jürgen Schmit-Oehm / Keman, Flüt
Matthias Thurow / Bass
Lala Kovacev / Davul
Fred Graceful / Vurmalı

ET CETERA LIVE

01 - Twtelve and Nine (12:05)
02 - Introduction (10:34)
03 - Es Soll Ein Stück Von Willi Sein (9:45)
04 - Plumcake (10:05)
05 - G x 3 and Blues (22:00)
06 - The Love That cannot Speaks Its Name (16:40)
07 - Nemo's Dream (4:24)

20 Mayıs 2009 Çarşamba

Leb i Sol - Anthology (1996)

Geçen hafta işim gereği Makedon misafirlerim vardı. E tabi iş dışında kalan zamanda müziğe daldık. Benim muhtemelen bildiğim tek Makedon grup olan Leb i Sol’dan açıldı konu. Bread & Salt demekmiş. Bu arada çok sevdiğim Yugoslav ekolunden de baya bi konuştuk. Ama bugun Makedonların medar-ı iftaharı olan Leb i Sol’u anlatayım dedim.

Albüm yerine 2 cd’lik bir Anthology'nin daha iyi olacağını düşündüm. Tarz olarak fusion’a daha yakın dururlar. Ama yerel ezgileri sıkça rastlamaktasınız. Benim favorim olan “Jovanna Jovanke” eski bir yerel şarkı. Jovanna adında bir kıza yazılmış. Onların kültürlerinde de kız isteme âdeti varmış. Şarkı, ki enstrümantal, istemeye gittiği kızı alamayan bir adamın öyküsü.

Grubun bizde bir karşılığı var mı diye düşünürsem, Kurtalan Express ve Moğollar fusion yaparsa böyle olur diyebilirim. Müzik Stefanovski ve Arsovki etrafında dönüyo. Tabi klavyeyi unutmak haksızlık olur. Harika sololar bulacaksınız. Stefanovski ve Arsovski’nin solo albümlerini de dinledim gayet başarılı olduklarını söylemem lazım. Yine de favorim Stefanovski... Gerçekten mükemmel bir gitarist… Dinleyince anlayacaksınız. Genelde şarkıları kısa, ama yine de müzikal anlamda dolu bir grup. Özellikle ilk cd grubun 70'lerdeki 3 albümünü kapsıyor. Daha iyi olduğunu düşünüyorum. Gerçekten baya kaliteli bir grup Leb i Sol. Benim gibi çok keyif alacağınızdan eminim. Keyfini çıkarın...

LEB I SOL

Vlatko Stefanovski / Gitar
Bodan Arsovski / Bas Gitar
Nikola Kokan Dimuševski / Klavye
Garabet Tavitjan / Davul
Dragoljub Đuričić / Davul

ANTHOLOGY

DISC-1
01 - Aber dojde donke
02 - Devetka
03 - Kokoshka
04 - Nisam tvoj
05 - Damar
06 - Jovano, Jovanke
07 - Akupunktura
08 - Kako ti drago
09 - Talasna duzhina
10 - Dikijeva igra
11 - Uzvodno od tuge
12 - Marija
13 - Rebus
14 - Kumova slama
15 - Ruchni rad
16 - Skakavac
17 - Zhiva rana

DISC-2
01 - Nosim tvoj zhig
02 - Kalabalak
03 - Bistra voda
04 - L.A. Krdija
05 - Kontakt je skup
06 - Tako blizu
07 - Pretposlednji valcer
08 - Country
09 - Mamurni ljudi
10 - Kao kakao
11 - Cuvam noc od budnih
12 - Autoput
13 - Skopje
14 - Chekam kishu
15 - Chukni vo drvo
16 - Putujemo
17 - Uchi me majko, karaj me


14 Nisan 2009 Salı

The Soft Machine - Soft Machine (1968)

Evet... Baharın gelişiyle birlikte artık kıçımı kaldırıp bir şeyler yapma vaktinin geldiğini anladım ve bir albüm tanıtımı yapmaya karar verdim. Aklım karışık, ilk yazının verdiği ne yapacağını bilememe durumu beni esir almış durumda, üstelik size Soft Machine gibi önemli bir gruptan bahsetmeliyim.

Grup, adını Beat Kuşağının en baba yazarlarından olan William Burroughs'un Soft Machine adlı romanından almış. Canterbury Scene akımı denince akla gelen ilk gruplardan biridir Soft Machine. Kişisel kanaatim akla zarar denebilecek bir müzik icra ediyolar. Albüm hakkında konuşacak olursak genel anlamda jazz etkilerinin (doğal olarak) çokça hissedilmesinin yanı sıra albümün psikedelik tarafının da çok kuvvetli olduğunu belirtmeliyim. Benim gibi üşengeç bir insanda bile durup dururken bir enerji patlaması yaratabiliyor. Özellikle “So Boot If At All” şarkısı bende kendini duvardan duvara vurma hissi uyandırıyor(ama bence bu iyi bir şey tabii). Bunun yanı sıra “A Certain Kind” gibi insanı asude yerlere sürükleyen, darmadağın eden bir şaheser de barındırıyor bu albüm. Dikkat çekilebilecek başka bir nokta ise grubun davulcusu Robert Wyatt'ın alışılmadık bir şekilde albümdeki vokalleri bizzat yapmış olması. Grubun kurucu üyelerinden olan Wyatt, başarılı bir solo kariyere sahip olmakla birlikte envai tarakta bezi olan da bir şahsiyet aynı zamanda.

Deneysel materyallerden hoşlanıyorsanız mutlaka dinlemelisiniz. Bence başından sonuna kadar sıkılmadan dinlenebilecek, "aman canım bu şarkıyı da geçiim direk şunu dinleyim" gibi cümleler kurmaya fırsat bırakmayacak bir albüm. Siz Soft Machine'i dinleyedurun benim artık bir sigara içmem gerekiyor...


THE SOFT MACHINE

Kevin Ayers / Bass, Vokal
Brian Hopper / Saksofon
Hugh Hopper / Bass
Mike Ratledge / Piyano, Org
Tom Wilson / Vurmalılar
Robert Wyatt / Davul, Vokal

SOFT MACHINE

01 - Hope For Happiness (4:22)
02 - Joy Of A Toy (2:26)
03 - Hope For Happiness (Reprise) (1:31)
04 - Why Am I So Short? (2:33)
05 - So Boot If At All (2:33)
06 - A Certain Kind (4:06)
07 - Save Yourself (2:26)
08 - Priscilla (1:05)
09 - Lullabye Letter (4:26)
10 - We Did It Again (3:40)
11 - Plus Belle Qu'une Poubelle (1:05)
12 - Why Are We Sleeping? (5:26)
13 - Box 25/4 Lid (0:48)

9 Nisan 2009 Perşembe

Red Noise / Sarcelles - Lochéres (1971)

Bazı gruplar vardır dinlediğinizde öyle bir izlenim verirler ki sanırsınız bu adamların müzik yapmak gibi bir gayeleri yok. Can sıkıntılarını dağıtmak, hoşça vakit geçirmek, kafalarına göre takılmak amaçları. Saçma sapalığı müzik literatürüne bile sokarlar hatta. Free jazz - rock diye adlandırabileceğimiz bu albümde adamlar doğaçlama yeteneklerini kullanıp müthiş parçalara imzalarını atmışlar. Örneklemek gerekirse; Frank Zappa, Xhol, Ennexus Quam karışımı diyebiliriz albüm için. Hatta esinlenmişler desek daha da doğru olur belki de.

İlkokul günlerimde 23 Nisan’da bando için istekli öğrenciler ararlardı öğretmenler. Hepimize borazan verirler çalın bakalım derlerdi. Manyak sesler çıkardı o zaman datt dütttt diye. Ben ses bile çıkartamazdım ne yazık ki nefesim yetmezdi. Bi süre sonra da biraz alışınca, bi melodi tutturup beceriksizce aynı şeyi çalar dururduk, yani dururlardı. Bunları niye anlatıyon derseniz, bu albümü dinlerken o günleriniz aklınıza gelecek sizlerin de ondan.

Albüm kısacık kozmik tuvalet isimli parçayla başlıyor sifon çiş sesleri falan, sonra da adam ellerinizi yıkamayı unutmayınız diyor, kafaları çekmiş sarhoş adamların şarkı söylemelerine benzer komik bir şekilde devam ediyor. Adamlar takmışlar tuvalete dalgalarını geçmişler o bi kesin. Galactic Sever Song adlı parçaya geldiğinizde ise vay diyorsunuz adamlar enstrüman kullanmayı biliyorlarmış meğer. :) (Anlayabildiğim kadarıyla sözler için aynı şeyi söyleyemesem de) Final 18:56 dakikalık parçada ipler kopuyor zaten, hep birlikte uçuşa geçiyoruz. Umaguma vari bi atmosferde saksafon ve orgların uçuştuğu başka bir dünyada buluveriyoruz kendimizi.

70'li yıllar Fransa’sı öğrenci hareketlerinin yoğun olduğu bir zaman olduğundan grup müzikal ve politik görüşte anlaşmazlığa düşüp dağılmış. Ayrıca grubun kurucusu gitarist ve vokal Patrick Vian'ın Buruits et Temps Analogues adında 1976 tarihli bir çalışması var. Ek olarak (68-70) arası grupta yer alan saksafoncu Francis Lemmonnier'in Komınter adlı grubu vardır. 1971 tarihli tek albümü fevkaladedir bilginize...

Kısacası nefis bir jazz-rock albümle karşı karşıyayız. Keyfini çıkarın. Bir kaç sefer dinlemeden de, acele karar vermeyin.

RED NOISE

Patrick Vian / Gitar, Vokal
Jean-Klaude Cenci / Saksafon, Flüt, Vokal
Daniel Geoffroy / Bass, Vokal
Philip Barry / Davul, Gitar, Vokal

SARCELLES - LOCHERES

01 - Cosmic, Toilet Ditty
02 - Caka Slow - Vertebrate Twist
03 - Obsession Sexuelle No. 1
04 - Galactic Sewer Song
05 - Obsession Sexuelle No. 2
06 - Red Noise Live au Cafe des Sports
07 - Existential-Import of the Screw-Driver Eternity Twist
08 - 20 Mirror Mozarts Composing on Tea Bag and ½ Cup Bra
09 - Red Noise en Direct du Buffet de la Gare 2nd Partie
10 - A la Memoire du Rockeur Inconnu
11 - Petit Precis D'instruction Civique
12 - Sarcelles C'est L'avenir

8 Mart 2009 Pazar

Fred - Fred (1971)

Fred diskografisi bu albümle tamamlanıyor. Gerçi grup için her şey bu albümle başlamıştı ama ben son albümden başladığım için sona ilk albümleri kaldı :)

Grubun zamanında yayınlanmamış ilk albümleri. Ben ilk bu albümü dinlediğimde gerçekten çok beğenmiştim. Ne de olsa psychedelic şeyler severim. Sonra Gnosis’e girip diğer iki albümlerinin bundan daha yüksek notlar aldığını görünce hemen o albümleri aramaya giriştim. Uzunca bir süre camiadan tanıdığım kimler varsa Fred’in ikinci ve üçüncü albümlerini sordum. Sonunda bi şekilde buldum. Siz aramayın diye tüm albümleri dökeyim istedim buraya.

Sayısız Psychedelic albüm dinlemişliğim vardır. Bu en önde sevdiklerimden biridir. Enteresan bir albüm… Ya çok güzel şarkılar var ya da kötü. Yapılan güzel şarkılar sözleri dışında oldukça kaliteli. Bu yüzden grup ilk dinlediğimde bana çok “kaliteli” gelmişti. Zaten “Notes on a Picnic” ve “Live at the Bitter End”i dinleyince kulaklarımın yanılmadığını anladım. Grup, belli bir müzikal bilgiye sahip olduğunu bu ilk albümde ortaya koyuyor. Beste yönünde eksiklikleri olduğu kanaatine varıyor insan. Daha öncede söylediğim gibi çok yetenekli müzisyenlerden oluşan bir grup olduğunu hemen anlıyorsunuz. Sonraki çalışmalarında müzikal yönlerini Fusion’a çevirdiklerini görüyoruz. Gerçek yeteneklerini oralarda kusmuşlar.

Bu albüm, grubun müzikal kariyeri boyunca yaptığı tek 45’lik olan “Love Song”u barındırmakta. Sözleri çok kötü olsa da gitar ve keman kombinasyonu muhteşem. İlk şarkı olan “Four Evenings” de gayet kaliteli bir çalışma. Bir kez daha söylemek gerekir ki Joe Decristopher ve David Rose harika müzisyenler.

Maalesef daha albümleri yok. Gönül isterdi ki daha çok olsun ben onları da yayınlayayım… Ama yok. Yine de albüm çıkaramamış bir grup için yeterli kayıt tutmuşlar ve bizi böyle güzel bir gruptan mahrum bırakmamışlar. Tüm albümlerini kesinlikle tavsiye ederim.

FRED

Joe Decristopher / Gitar
David Rose / Keman, Vokal
Ken Price / Klavye, Vokal
Mike Robison / Bas Gitar, Vokal
Bo Fox / Davul, Vokal
Gary Rosenberg / Vurmalılar

FRED

01 - Four Evenings (6:39)
02 - Soft Fisherman (6:31)
03 - Salvation Lady (6:01)
04 - By the Way (6:45)
05 - I'll Go On (4:26)
06 - For Fearless Few (3:47)
07 - A Love Song (4:40)
08 - Booking Agent Blues (4:33)
09 - Windwords (6:51)
10 - A Love Song (45rpm version) (3:28)

Fred - Notes on a Picnic (1974)

Fred’i tamamlamaya karar verdim. İlk olarak “Live at the Bitter End”i paylaşmıştım. Dedim ki madem tersten başladık öyle devam edelim. Notes on a Picnic, grubun ikinci albümü. Daha doğrusu yayınlanmamış üç albümünden ikincisi. Bu albüm de üçüncüsü gibi, fusion (jazz/rock) tadında bir albüm. İlk albümleri olan “Fred”den sonra çıkan bu albümde tarz olarak çok olgunlaştıkları ve değiştikleri görülmekte. Bundan sonra ilki olan “Fred”i de yayımlayınca ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. Psychedelic olan “Fred”den resmen Fusion’a sert bir geçiş yapmışlar. Gerçi ilk albümleri de gayet başarılı, gelişme sinyalleri veren bir albüm.

Müzik daha önce de yazdığım gibi; Joe Decristopher ve David Rose etrafında olgunlaşıyor. Bu albümde klavye kullanımı biraz daha fazla… Çalış stilini beğendiğim Bo Fox da bu müzikte önemli bir yere sahip, grubun müzikal yapısını harika bir biçimde tamamlıyor. Çarpıcı keman ve gitar icralarına hazırlıklı olun.

Bir şarkıyı diğerinden ayırmadan dinlenebilecek süper bir albüm. Eğer daha önce yayımladığım “Live at the Bitter End”i beğendiyseniz buna da bayılacaksınız. Bunu garanti edebilirim. Grup ile ilgili yazdığım yazıları tekrar etmeme gerek yok. Uzatmayayım… Keyfini çıkarın…

FRED

Joe Decristopher / Gitar
David Rose / Keman, Vokal
Ken Price / Klavye, Vokal
Mike Robison / Bas Gitar, Vokal
Bo Fox / Davul, Vokal
Gary Rosenberg / Vurmalılar

NOTES ON A PICNIC

01 - Here's a Wet One (6:02)
02 - Notes on a Picnic (4:02)
03 - Variations (3:23)
04 - Mantra (5:30)
05 - For Bela Bartok (4:25)
06 - The Head's The Best Part (6:04)
07 - Cheese Dog (4:21)
08 - Chaos in the Conservatory (8:47)
09 - Perverseerance (4:42)
10 - Political Silence (4:42)
11 - Slippin' Into Darkness (12:44)

23 Şubat 2009 Pazartesi

Galliard - New Dawn (1970)

Galliard. (sanırım gayard olarak telaffuz ediliyor) Erkenci bu elemanlar. 1968'de kurulmuşlar, ilk albüm 1969 ikincisi ve buraya konuk olanı da 1970'de kaydedilmiş. Bakınca birkaç yıl sonrasının müziğini dinlediğini ayırt edebiliyor insan. Psychedelic'ten Jazz Rock Fusion'a uzanan Galliard müziğinde Brass diye tabir edilen pirinçten yapılma aletler ön planda. Pirinç derken Gönen Baldo pirinci kastetmiyorum yanlış anlaşılmasın. Saksofon, trombon gibi alet edevattan bahsediyorum. Buna rağmen grubun has elemanları Dave Caswell ve John Smith müzikte ön plana çıkan pirinç aletlerden ziyade ahşap nefeslileri çalıyorlar. Müziği belirleyen Caswell ve Smith iken böyle enteresan bi açılım da hoş tabi. Toparlarsak, her iki albümün de genelinde üflemelilere dayanan şaane Jazz Rozk Fusion dinleme garantisi var.

İngiliz menşeli olan grubun vokali Geoff Brown da yetenekli bi abimiz olduğunu sık sık gösteriyor. Bir de orijinal kadrosu 6 kişiden oluşmasına rağmen albümde 12 kişilik bi kadro yer almış bunu da belirtmeden geçmeyelim.

Ask for Nothing, Open Up Your Mind ve In Your Minds Eyes benim bu albümdeki favorilerim. Sıkılmadan, insanı zorlamadan ama kaliteden de asla taviz verdirmeden dinlenilebilecek albümlerin başında gelir bu albüm.

GALLIARD

Andrew Abbott / Bass, 2. Lead Vokal
Geoff Brown / Vokal, Rhythm Gitar
Dave Caswell / Woodwind (Saksofon & Flüt)
Richard Pannell / Gitar, Sitar
Leslie Podraza / Davul
John Smith / Woodwind
Harald Beckett / Trumpet, Flüt, Horn
John Hughes / Trombon
Lyle Jenkins / Saksofon
John Morton / Klavye
Tony Roberts / Saksofon, Flüt
Tommy Thomas / Vurmalılar

NEW DAWN

01 - New Dawn Breaking (4:20)
02 - Ask For Nothing (9:02)
03 - Winter-Spring-Summer (5:57)
04 - Open Up Your Mind (3:14)
05 - And Smile Again (4:09)
06 - Somethings Going On (4:54)
07 - Premonition (4:45)
08 - In Your Minds Eyes (6:31)

22 Şubat 2009 Pazar

Fred - Live at the Bitter End (1974)

Evet söz verdiğim gibi sırada Fred var… 3 albümü olan grubun -ki bu albümler anlaşılmaz biçimde zamanında yayınlanmamış- canlı performanslarının kaydedildiği son çalışması.

1967’de Ken ve Joe beraber çalmaya başlamışlar. 1970 yılına gelindiğinde Bo, Gary ve David’in katılımı ile tam kadroyu kurmuşlar. Bir süre Jethro Tull, Traffic, Zappa, King Crimson coverları yapmışlar. Sonra, şair olan Gary’nin verdiği ilham ile kendi besteleri üzerinde yoğunlaşmışlar.

Dediğim gibi grubun albümleri yapıldığı tarihte gün yüzü görememiş. Sadece kendi adını taşıyan ilk albümlerinde olan “A love Song” single olarak yayınlanmış.

İlk albümleri olan “Fred”de müzik, daha çok o dönemlerin Amerika’sında ağırlıklı olarak görülen Psychedelic tarza yakın bir sound ile yapılmış. Ancak ondan sonraki 2 albümü (bu ve Notes on a Picnic) tam fusion (jazz-rock) tadında. Diyebilirim ki Amerikalıların yaptığı en başarılı fusion albümlerinden ikisine bu grup imza atmış. Tabi bu benim fikrim. Grubun tüm albümlerinde keman ve gitar ön planda. Özellikle David Rose un (ki rahmetli oldu) kemanı gerçekten muhteşem. Joe Decristopher’ın gitar stili gerçekten kendine özgü. Özellikle ilk albümde kullandığı ton çok etkileyici… Diğer 2 albümünü de kesinlikle ekliycem. Bo Fox’a da ayrı bir parantez açmak lazım. Usta bir Jazz davulcusu gibi çalıyor.

İlk önce bu albümü koyma nedenim, grubun ne kadar yetenekli ve ne kadar özel müzisyenlerden kurulduğunu görmenizdir. Bence bir grubun kalitesini gösteren canlı performansıdır. Her ne kadar tanınmamış olsalar da albümü olup meşhur olanlardan aşağı kalır yanları yok hatta birçoğundan çok daha iyiler. Şarkıların tamamı aynı kalitede ve içleri sürprizlerle dolu... Özellikle “Pachanga”da ortalara doğru bas gitar ile başlayıp, gitar keman klavye ve davul ile coşan bölüm gerçekten usta işi… Muhteşem. Sürekli agresif giden ama asla melodi duygularından ödün vermeyen bir grup.

Yazık olmuş, hem de çok. 1974’de dağılan grup yine de o yıllardaki kayıtlarını saklamış ve bize dolu dolu 3 albüm bırakmışlar. Kesinlikle dinlemenizi tavsiye ederim.

FRED

Joe Decristopher / Gitar
David Rose / Keman, Vokal
Ken Price / Klavye, Vokal
Mike Robison / Bas Gitar, Vokal
Bo Fox / Davul, Vokal
Gary Rosenberg

LIVE AT THE BITTER END

01 - Variations (03:46)
02 - Nocturnal (12:06)
03 - Freefall (02:11)
04 - Morose Code (04:39)
05 - Pachanga (07:44)
06 - Cathode Ray Fantasy (02:51)
07 - Immersions (06:59)
08 - Mucous Music (06:38)

5 Mayıs 2008 Pazartesi

Mahavishnu Orchestra - Birds of Fire (1973)

…ihanete uğramış gibiydim, yaklaşık iki senedir kullandığım gözlüğüm, misinası kopmuş ve camı düşerek kullanılmaz hale gelmişti. Gece ne yaptığımı hatırlamasam da hor kullanacak kadar yeni değilim bu konuda! Lakin öğrendiğim; güneş gözlüğünün de faydalı bir şey olduğuydu zira gözlükçüye kadar bana refakat eden o tel güneş gözlüklerine minnettar olduğumu belirtmeliyim.

Karşımızda kaydedildiği zamanın ötesinden bir albüm var, belki de bu zamanın bile... John McLaughlin gibi insansı bir varlık (…sahneye çift boyunlu “Gibson SG”- altı ve on iki telli iki gitarın tek vücutta hayat bulmasıdır- gibi ilahi bir gitarla çıkan) öncülüğünde kurulan grup iki ayrı versiyona sahip, tıpkı Colosseum gibi iki adet albüm yayımladıktan sonra dağılan grup daha sonraki çalışmalarında (Colosseum ile tek farkı aynı isimle devam etmiş olmalarıdır) pek kayda değer işler çıkaramamış olsa da, Inner Mounting Flame ’71 ve Birds of Fire grubun şöhreti yakalamasını sağlayan albümlerdir. Tüm enstrumanların ön planda olduğu ve tüm müzisyenlerin ileri derecede virtüöz olduğu bir grup Mahavishnu Orchestra, progresif rock ve caz harmanıyla müzikte sağlam bir dinamik yakalamış. Bence bunu; neredeyse bir saniye bile sabit kalmayan davul ritmleri ile beyninizi bulandırırken, yer yer deneysel ritmlerle (One Word adlı parçadaki yaklaşık 250 rpm tempolu ritm) parçalara farklı tatlar katan Cobham’a borçlu. Tabi diğer elemanların da katkılarından bahsetmemek olmaz zira Moog ilginç bir şekilde atmosferi oluşturmak yerine gitar ve keman ile solo düellolarda yer alırken, Goodman da Hammerdan altta kalmayarak müziğe senfonik öğelerden çok shred ve mute sololarıyla katkıda bulunuyor. Bunca anormal enstrumantasyonun arasında birazcık geri planda kalmış gibi duran Laird ve bass gitarı, böylesine harmoni çılgınlığının içinde var olması gereken en önemli etkeni yani bass davulu destekleyerek karşıtlığı sağlıyor ve müziğin vuruculuğuna en büyük katkıyı yapıyor.

MAHAVISHNU ORCHESTRA

John McLaughlin / Gitar
Jerry Goodman / Keman
Jan Hammer / Piyano, Moog
Rick Laird / Bass
Billy Cobham / Davul

BIRDS OF FIRE

1 - Birds of Fire (5:41)
2 - Miles Beyond (Miles Davis) (4:39)
3 - Celestial Terrestrial Commuters (2:53)
4 - Sapphire Bullets of Pure Love (0:22)
5 - Thousand Island Park (3:19)
6 - Hope (1:55)
7 - One Word (9:54)
8 - Sanctuary (5:01)
9 - Open Country Joy (3:52)
10 - Resolution (2:08)

28 Kasım 2007 Çarşamba

Focus - Moving Waves (1972)

Yahu sabah sabah dedim ki kendime "çok boşladın sen bu blogu, otur bişeyler yap, kopma hayattan!" Fakat birader boş durmuyormuş bu arada. Benden önce farketmiş olmalı ki dün yeni bişeyler yazmış.

Neyse... Konumuz Focus. Şimdilerde biçok alternatif (ne demekse!) müzik dinleyenin bildiği bi grup olan Siya Siyabend'den Ahmet tanıştırmıştı beni Focus'la. Aynı okuldaydık bi aralar onunla. Ne zamandır da görüşemiyoruz, çok özlemişim Ahmet'i. Maslak'tan Beşiktaş'a otostop yapmıştık ve 6 kişi filandık. Biz Ahmet'le öne sıkıştık o da çıkardı kulaklığın birini bana uzattı ve şaane bişey dinleticem dedi. Hocus Pocus çalıyordu. O anki hislerimi hala anlatamam. Fakat Ahmet sonra dedi ki (aynen alıntılıyorum) "bakma bu parça böyle ama bu adamlar aslında çok ağır bi müzik yapıyolar. arada bir de böyle işin bokunu çıkarıyorlar" Demek istediğimi albümü tamamen dinleyince anlıyorsun. Janis ve Eruption favori parçalarımdandır.

Ha unutmadan bi not ekleyeyim. Biradere dün söyledim ve şu tepkiyi verdi: " yapma yaw, bu sefer niye dönüyo?" Mevzu da şu "Demir Kelebek Gereksiz İşler Kulübü Geri Dönüyor!" (Iron Butterfly Unnecessary Works Club is back in town! da diyerekten geyiğini yaparız arada.) İlgilenenler bağlantıya geçsin.

FOCUS

Jan Akkerman / solo & Akustik Gitar, Bass Gitar
Cyril Havermanns / Bass Gitar, Sesler
Pierre van der Linden / Davul
Thijs van Leer / Org, Harmonium, Mellotron, Soprano & Alto Flüt, Piyano, Sesler, Vokal

MOVING WAVES

1 - Hocus Pocus (6:42)
2 - Le clochard (2:01)
3 - Janis (3:09)
4 - Moving waves (2:42)
5 - Focus II (4:03)
6 - Eruption (23:04)
    a) Orfeus, Answer, Orfeus
    b) Answer, Pupilla, Tommy, Pupilla
    c) Answer, The bridge
    d) Euridice, Dayglow, Endless road
    e) Answer, Orfeus, Euridice


5 Ağustos 2007 Pazar

Focus - Focus III (1972)

Tuhaf günler... etrafta kimse kalmadı neredeyse. Saku delirdi, sürekli olarak "alala" ve "ne yapıyon olm" diyo. Tuf Tuf The Puff her zamanki gibi kayıp. Birader Louis Cyphre benden çeşitli malzemeler bekliyo (o da sıyırdı kafayı ama o başka bi konu, sonra anlatırım). Ben; neredeyim, ne yapıyorum, bu fotosentez yaşama beni kim sürükledi, hesap sorabileceğim en yüksek merci neresi, gitsem beni ciddiye alır mı, Jeyan Uriah Heep'i sevicek mi, şu karşıdan gelen ben miyim, belimdeki ağrı ne zaman geçicek gibi sorularla boğuşuyorum. (tabi bunlar minicik bi kısmı) 8-10 yıl öncesini özledim. Mutlu insanlar vardı. Feride nerde bu arada? Ne zamandır o da yok, bi aramak lazım. Neyse yahu dinleyin bence, sonra konuşuruz...

FOCUS

Jan Akkerman / Solo & AkustiK Gitar
Bert Ruiter / Bass Gitar
Pierre van der Linden / Davul
Thijs van Leer / Vokal, Org, Piano, Alto Saksofon, Flüt, Piccolo, Harpsichord

FOCUS III

1 - Round Goes The Gossip (5:12)
2 - Love Remembered (2:50)
3 - Sylvia (3:31)
4 - Carnival Fugue (6:09)
5 - Focus III (6:05)
6 - Answers? Questions! Questions? Answers! (14:03)
7 - Elspeth of Nottingham (3:15)
8 - Anonymous Two (26:24)

13 Temmuz 2007 Cuma

Kraan - Flyday (1978)

Alman jazz rock, fusion ve free jazz grubu. Albüm, nitelikleri açısından ilk dönem albümleri kadar iyi olmasa da arşivde bulunması gereken albümlerden.

Aslında bu albüm için yazacak bi dolu şey var ama nedense bu akşam hiç keyfim yok. Ortam çok sıcak, dışarıda yani bizim sokağın orta yerinde birinin nişanını yapıyolar klavyeci getirmişler bi tane adam beynimin içine etti. Hayır adam doğru düzgün çalsa gam yemiycem.. yanlış akorlar, yanlış notalar, bi de dayamış altyapıya çıstak çıstak olayını.. ne keyif kaldı ne de bişey yapma arzusu.. Zaten Bambam da 21 Temmuz olayını iptal etti, ona da canım sıkkın. Birileri bana yer bulsun, millete müzik ve video izleticem..


KRAAN

Peter Wolbrandt - Gitar
Johannes "Alto" Pappert - Saksofon
Ingı Bischof - Klavye, Bass Gitar
Helmut Hattler - Bass Gitar
Jan Fride - Vurmalılar

FLYDAY

1. Far West (2:29)
2. My brother said (3:40)
3. Ausflug (7:13)
4. Gayu Gaya (5:06)
5. You're Right (5:55)
6. Young King's Song (5:35)
7. Buy Buy (3:33)
8. Flyday (3:21)