30 Kasım 2012 Cuma
Clover - Clover (1970)
27 Kasım 2012 Salı
Genesis - From Genesis To Revelation (1969)
1. Where The Sour Turns To Sweet (3:13)
2. In The Beginning (3:46)
3. Fireside Song (4:18)
4. The Serpent (4:38)
5. Am I Very Wrong? (3:31)
6. In The Wilderness (3:29)
7. The Conqueror (3:40)
8. In Hiding (2:37)
9. One Day (3:21)
10. Window (3:33)
11. In Limbo (3:30)
12. Silent Sun (2:13)
13. A Place To Call My Own (1:58)
15. That's Me (2:36)
16. A Winter's Tale (3:27)
17. One-Eyed Hound (2:33)
23 Nisan 2012 Pazartesi
Os Mundi - 43 Minuten. (1972)
9 Nisan 2012 Pazartesi
Marillion - The Best of Both Worlds
Gecenin içine doğru akarken iki dünyayı içinde barındıran bir albümü dinlemek gibisi yok. Marillion'un her zamanki eşsiz albüm kapaklarından biri elimdeyken birinci cd'yi oynatıyorum. Diğer taraftan neymiş, nasılmış marillion, bakalım.
Marillion, 1979'da temelleri atılmasına rağmen fazlaca dinamik bir yapısı olduğundan yıl yıl eleman değişikliği içinde olmuş bir gruptur. İsmi, tahmin edileceği üzere J.R.R.TOLKIEN'in Silmarillion'undan esinlenme. Zaten grubun ilk zamanlarında ismi silmarillion'dur 1980'de Marillion olmuştur. Marillion severler kendi içinde Fish ve Steve Hogarth dönemlerine ayrılmışlardır. Vokal anlamında, konsept anlamında apayrı iki dünya dönemi olarak bakılabilir bu ikisinin dönemlerine. 1989'a kadar Fish'in vokalleri vardır, 1989'dan sonra yerini Steve Hogarth'a bırakır. Bu ayrımı görebilmek için bu albüm müthiş bir donedir.
Albüm 2 cd'den oluşmakta.
Cd 1'de 1982-1988 arası 14 parça bulunmakta. Tabii ki vokaller Fish'e ait. ''script for a jester's tear'' ile bi' başlar... Tamam, daha ilk şarkıdan fazlaca akıllara zarar olmasına sesimi çıkarmam da, devamındakiler peki? forgotten sons'a kadar kalp atış sayımda değişmeler oluyor. SERT! Geçişler sert değil; ama Fish acımıyor cidden. Dinlediğinizde anlayacaksınız.
Tozlu cd'ler arasından çıkartılan bir cd'nin duygulanım dengesizliği yaratmadaki başarısını MARILLION ile test edebilirsiniz.
Cd 2'de ise 1989'dan sonra çıkmış parçalardan oluşmakta. Bu parçalarda da Steve Hogarth abimiz vokal. İkinci cd'ye geçtiğimde başka bir dünyada hissediyorum. Aradaki keskin geçişi iyice hissetmek için ilk cd'den forgatton sons ya da ilk şarkıdan direkt olarak ikinci cd'ye geçin. Steve Hogarth vakolinin ve parçanın içindeki enstrüman kullanımının bende neden çokça derine işleyemediğini henüz anlayamadım. Sizde de varsa öyle işleyememe durumları, sebebini bulalım bilahare! Önce tekrar tekrar dinleyin bu albümü. Ayrıca tüm albüm kapak tasarımlarını yapan kişileri vay arkadaş deyip takdir ediyorum buradan. Vay arkadaş!
MARILLION
- Fish / vocals
- Mark Kelly / keyboards
- Ian Mosley / drums (tracks 5-14)
- Mick Pointer / drums, percussion (tracks 1-4)
- Steve Rothery / guitars
- Pete Trewavas / basses
- Steve Hogarth / vocals
- Mark Kelly / keyboards
- Ian Mosley / drums
- Steve Rothery / guitars
- Pete Trewavas / basses
THE BEST OF BOTH WORLDS
1. Script for a Jester's tears (8:45)
2. Market Square heroes (edited /re-recorded) (3:57)
3. He knows you know (5:23)
4. Forgotten sons (8:19)
5. Garden party (7:16)
6. Assassing (3:38)
7. Punch and Judy (3:19)
8. Kayleigh (single) (3:34)
9. Lavender (single) (3:41)
10. Heart of Lothian (single) (3:37)
11. Incommunicado (5:16)
12. Warm wet circles (single) (4:24)
13. That time of the night (5:58)
14. Sugar mice (8:46)
Disc 2: 1988 - present:
1. The uninvited guest (3:46)
2. Easter (single) (4:31)
3. Hooks in you (meaty mix) (3:54)
4. The space... (6:15)
5. Cover my eyes (3:55)
6. No one can (4:40)
7. Dry land (4:43)
8. Waiting to happen (4:56)
9. The great escape (6:28)
10. Alone again in the lap of luxury (radion edit) (4:29)
11. Made again (5:04)
12. King (7:06)
13. Afraid of sunlight (6:51)
14. Beautiful (radio edit) (4:33)
15. Cannibal surf babe (5:18)
23 Aralık 2011 Cuma
Bijelo Dugme - Turneja 2005: Sarajevo-Zagreb-Beograd
1975 - šta bi dao da si na mom mjestu
1976 - eto! baš hocu!
1979 - bitanga i princeza
1980 - dozivjeti stotu
1983 - uspavanka za radmilu m.
1984 - kosovka djevojka
1986 - pljuni i zapjevaj moja jugoslavijo
1988 - ciribiribela
rock'n'roll rock'n'roll...
mala to je rock
1. Lazes
2. Za Esmu
3. Meni se ne spava
4. Jer kad ostaris
5. Da te bogdo ne volim
6. Padaju zvijezde
7. Aiaio radi radio
8. Nakon svih ovih godina
9. Sta ima novo
10. Ćiribiribela
11. Kada odem kad me ne bude
12. Ako ima boga
13. A i ti me iznevjeri
14. Napile se ulice
15. Selma
16. Ipak, pozelim neko pismo
17. Da sam pekar
18. Ne spavaj mala moja muzika dok svira
19. Sve će to mila moja prekriti ruzmarin, snjegovi i sas
20. Ako mozes zaboravi
21. Na zadnjem sjedistu moga auta
22. Ha ha ha
23. Dozivjeti stotu
24. Sanjao sam noćas da te nemam
DVD 2:
1. A, milicija trenira strogoću
2. Pristao sam biću sve sto hoće
3. Lose vino
4. Evo zakleću se
5. Ruzica si bila sada vise nisi
6. Ima neka tajna veza
7. Tako ti je mala moja kad ljubi Bosanac
8. Lipe cvatu, sve je isto ko i lani
9. Đurđevdan
10. Hajdemo u planine
Bonus: Bijelo dugme za kafanu
11. Dzej - Napile se ulice
12. Verica Serifović - Ako ima boga
13. Usnija Redzepova - A i ti me iznevjeri
14. Dara Bubamara - Zamisli
15. Dragana Mirković - Na zadnjem sjedistu moga auta
16. Stoja - Meni se ne spava
17. Petar Graso - Ćiribiribela
- Alen Islamović / vocals
- Mladen Tifa Vojičić / vocals
- Zeljko Bebek / vocals
- Điđi Jankelić / drums, percussion
- Milić Vukasinović / drums
- Laza Ristovski / keyboards
- Vlado Pravdić / keyboards
- Zoran Redzić / bass
with:
- Daniela Radkova Aleksandrova / back vocals
- Ludmila Radkova Traykova / back vocals
Orkestar za svadbe i sahrane
Klapa Nostalgija
- Zeljko Savić / Bregović's stage assistant
12 Aralık 2011 Pazartesi
Goblin - Suspiria (1977)
GOBLIN
SUSPIRIA
8 Aralık 2011 Perşembe
The Doors - The Doors
''Şimdi herkes doors dinliyor yeniden'' diye anti popülist bir söylem içine girmiş zamanında Murathan Mungan, ''İnce L, Lalena'' şiirinde. Kendisi şiirini Deep Purple'ın Lalena'sından esinlenerek yazıyor ve görüyoruz ki The Doors dinlemeyi askıya almış, Deep Purple esinlenmesi bir şiir yazıp, aman da herkes doors dinliyor dediğine göre. Görünen o ki o zamandan bu zaman pek bir şey değişmemiş. Herkes dinliyor diye bir süre dinlenmeye ara verilen gruplarla aynı kaderi paylaşıyor olabilir The Doors. Günümüz vintage-woodstock çılgınlığı uğruna harcanamaz bu adamlar. Kaldı ki The Doors hiçbir zaman woodstockda yer almamışlardır. Jim Morrison'ın karizmasına yapışıp kalınıyor gördüğüm kadarıyla. Ses rengi, deri pantolonu, bakışları ile komple muhteşem olan saykodelik adamlar yok denecek kadar az olmasına rağmen vintage manyaklarına gidin başka adam bulun lan kendinize çağrısı yapıyorum buradan. The Doors'u Jim Morrison'dan ibaret sayanlar, siz topuklarınızı kıçınıza vura vura uzaklaşın hatta. Ray Manzarek gibi bir adam da olmasaydı 1965 yılında The Doors olmayabilirdi. Jim Morrison, saykodelik şiirlerini defterine yazar, kaldırımlarda sürter, yine ölürdü. Şimdi Kertenkele Kral'ın doğum gününde kendisini yine öldürmüş oldum, ama olacak olan budur.
Jım Morrison'ın 68. yaş günü olmasını fırsat bilip saykodelik bir kutlama yapayım dedim. Her şarkıyı ayrı ayrı değerlendircem. Bu güne özel bir yazı olsun. Grubun doğuş albümü olan ''the doors'' ile. Albümün ilk şarkısı ''break on trough'' dan son şarkısı ''the end'' e kadar nerdeyse her şarkının ayrı bir etkisi mevcut. Albümün çıkış parçası olan ''Break on Trough'' ciddi anlamda çıkış yakalamasına rağmen düşünün ki Robbie Krieger'ın yazmış olduğu ''Light My Fire'' bundan daha fazla talep görmüştür. Görece başarısız şarkının break on trough olduğunu varsayarsak nasıl müthiş saykodelik bir albüm ortaya çıkmış tahmin edin. Albümün ilk ortaya çıktığı zamanı düşünün.
you know the day destroys the night
the night destroys the day
so break on through, break on through
break on through to the other side
Sözleri ile The Doors ortaya çıkıyor ve 11 şarkılık muhteşem bir albümle tanışıyorsun. Böyle doğuşlarla karşılaşan bir nesil daha ne ister. Ray Manzarek'in klavye ve bası aynı anda kullanmasını canlı olarak izlemek insana nasıl bir kafa yaratmıştır? Müziğin hakkını veren insanların yarattıkları şeylere nasıl sahip çıkmam gerektiğini şaşırdım. The Doors'u yaşama ve yaşatma çalışmalarımı münferit olarak sürdürmeye devam ediyorum ben nasılsa. Biz ilk albümün diğer parçalarıyla devam edelim.
Soul kitchen; Ray Manzarek, kesik klavye girişiyle şarkının içine çekiyor daha ilk saniyeden. ''let me sleep all night in your soul kitchen'' solosuyla da Jim Morrison iyice yükseltir şarkıyı. Aman sabahlar olmasın.
Crystal Ship; Morrison'ın nakaratsız, ancak şarkı halini aldığında Morrison'ın yorgun sesinin tek cümle haline getirdiği bence açık bir şekilde uyuşturucuya övgü şeklindeki çok çok romantik dizeleri. Nasıl bir ruh halindeyse sesiyle, ritmiyle hepsini bize sunmaktadır. O uyuşturucunun yerine konulacabilecek onlarca duygu var. Hangisini seçmek isterseniz... Beni bilinçsizliğin kıyısında uykuya daldıran onca duygu varken böyle bir laf etmem kaçınılmazdı. Siz de seçin bir duygu, Soul kitchen'da uyuyup kalmanıza izin verilmez belki, ama mutlaka Crystal Ship'te uykuya dalıp farklı alemlerde gezintiye çıkacaksınız.
Alabama Song; hoplaya zıplaya hadi ölmeliyiz koşun koşun diyen bir şarkı. Klavyenin tuşları nasıl da şirin şirin ses çıkarıyor. Bir sürü çocuğu ölüme götürmek için sanki özellikle seçilmiş o notalar. Bu şarkıya fareli köyün kavalcısı misyonu yükledim ben. Zararlıları değil de iyi olan her şeyi bu dünyaya layık görmeyen bir grup insanın bunu notalarıyla gerçekleştirme çabası bu.
Ligt My Fire; bunun coverını yapmayını dövüyorlar. Ama kimse de kusura bakmasın hiçbir zaman orijinalinden iyi olamadı hiçbiri. Jim Morrison'ın şarkının ortalarındaki solosu ve hatta gitar solosu muazzamdır. Ve evet, "girl , we couldnt get much higher"
Back Door Man; Morrison bu şarkıda kendinin kat be kat üstüne çıkar. Baştan çıkaran bir şarkıdır. Zaten imalı da bir şarkıdır, ancak iki şekilde bir ima söz konusudur. 60'lara kadar evli bir kadının sevgilisinin arka kapıdan çıkmasını belirtmesi açısından kullanılmış. 60'larda ise anal seks düşkünlüğünü ima etmek amacıyla kullanıldığı söylenir. Şimdi Jim Morrison bunlardan hangisi bilemedik. Hmm.
I Looked at You; şarkıdaki klavye solosuna ölüp bittiğim bir gerçek. Ayrıca Morrison yırtık sololarını bu şarkıda da esirgememiş inişli çıkışlı kendinden geçişlere gebe bırakmışmıştır şarkıyı.
End of the Night; albümün en karamsar şarkısı bu. Morrison, şarkının sonuna doğru yine yapar yapacağını. Sakin sakin karamsarlığı zerk ederken birden isyanın çığlıklarını basar.
Take it as it Comes; sözleri Jim Morrison, müziği Robby Krieger ve doğaçlama solo ise Ray Manzarek tarafından icra edilmiştir. Ortaya çıkan şeyin muhteşemliğinden şüphe edilmez. Yok böyle bir karışım, aynı zamanda albümdeki en gaz şarkıdır.
The End; Elektra records'dan çıkan The Doors albümünün açık şekilde Oedipus Kompleksine gönderme yaptığı şarkısıdır. ''father, yes son, i want to kill you, mother...i want to...fuck you'' diyerek özetler bu durumu. İroniktir.
Son şarkıyla albümü kapatıyoruz. Hadi bakalım deri pantolonlarınızı giyip sokaklara akın.
''we couldnt get much higher!''
7 Aralık 2011 Çarşamba
King Crimson & Tool / Lateralus (2001)
Güzel şehirlerde muhteşem konserler oluyor. Bunların kayıtlarından mahrum kalmak istemeyiz. Bir de bazı ikililerin bir araya gelmesi olayı milyonda bir yılda Dünya'dan bir yıldızın görünmesi olayı gibi. Yakaladın mı kaçırmayacaksın. Bu ikililerden biri de King Crimson ve Tool'dur. Çok değil 10 yıl önce California'nın okyanus şehri San Diego'da bu ikili bir konser veriyor. Bildiğim kadarıyla da başka şekilde bir araya gelmediler.
Şimdi Tool'a bok atılabilir, çünkü fazlasıyla King Crimson etkileri görülmekte müziklerinde. Zaten Maynard James Keenan da bunu inkar etmiyor ve San Diego konseri sırasında şöyle bir cümle sarf ediyor: '' Artık kimden çalıp çırptığımızı biliyorsunuz.'' E adama daha fazla yüklenilmemesi gerekir. Kaldı ki King Crimson şarkıları dışında Robert Fripp'in muhteşem introlarla Tool şarkılarına dehasından katmasını dinlemek için bile konser kayıtlarını dinlemeye değer. Sober'ı Fripp introsuyla dinlemek, ofofofof!
Tool & King Crimson - Lateralus (Live in San Diego, 2001)
Tool - Lateralus Album: Lateralus (2001) Tool & King Crimson: San Diego, CA - 08/08/01Setlist:
6 Aralık 2011 Salı
Eela Craig - One Niter
Raoul Burnet / congas (2-4)
Gerhard Englisch / bass, percussion
Frank Hueber / drums, percussion
Fritz Riedelberger / guitars, piano, vocals
Hubert Schnauer / keyboards, flute
Harald Zuschrader / keyboards, flute, guitar
a) The mighty (5:41)
b) The nude (2:00)
c) The curse (5:05)
d) The blessed (1:13)
2. Loner's rhyme (9:23)
3. One niter medley: (11:03)
a) Benedictus (1:54)
b) Fuge (0:47)
c) U.A.T (3:17)
d) Morning (1:47)
e) One Niter (3:18)
4. Venezuela (3:30)
5. Way Down (7:16)